• Sonuç bulunamadı

Attila İlhan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Attila İlhan"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

y

\mxm

KASIM 2005

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ KULTUR YAYINI

^

Bütün ^ ’*

192297 SAYI: 2005/11 FİYATI: 3 YTL / 3.000.000 TL

A JA A A A Jd A

u

A

j

AJ

J u l YA HAYAYA

r7SAM3

a y a

'''

Sayfa: 17 y u j a î j

/ .

A h i U

j

JU

j'jL \ U A ‘

U AJJA

Sayfa: 31

AAAAJ.

J-y-Jv.

J J Y A l

AYAY

j

.

Sayfa: 43

ı j j j j A JY JY JJA

U

j

JLI JJJrJ

UYJ U YALI YJYJJAJ

Sayfa: 35

JLAAAAYJYA

A Ü A Ü Y U A

YuJYJYAY YY-

A JjJ

YD

i

H A Y I R L I 8 , . ‘A ^

Si

Ö Z EL BASKI ARMAĞANDIR PARAYLA SATILMAZ

B/J

uBlWWyB

ÜÜİÜJL jhl- K

by

Sayfa: 2

(2)

I /.

yJ

<S

Attilâ İlhan, Kurtuluş Savaşt’m tam bağımsızlık yolunda

bir halk hareketi olarak değerlendirir. Konuyla ilgili şiirleri

bir halk destanının halkaları gibi birbirine eklenir.

Bu şiirlerde gözünü budaktan sakınmayan, ilkelerine

yürekten bağlı, özverili Kuvayi Milliyeciİer canlanır.

Attilâ İlhan

A

ttilâ İlhan bizde Tanzi­ mat’la başlayan bir gele­ neğin son temsilcisidir: Ozandır, romancıdır, es­ kilerin tiyatro yazarı olmasına kar­ şın, o sinemacıdır. Ülkesinde süre­ gelen düzenin değişmesi yolunda görüşleri vardır. Birbirini geniş ölçü­ de tamamlayan bu kim­ liklerden hangisinin ya da hangilerinin kalıcı olduğunu şimdiden kestirmek güçtür. Edebiyat dünyasına 1940 kuşağının çok güçlü bir tem silcisi olarak çarpıcı bir bi­ çimde girmiştir.

Yirmibir yaşınday­ ken CHP Şiir Yarışma­

sında birinci Cahit Sıtkı Tarancı ile üçüncü Fasıl Hüsnü Dağlarca’nın arasında yer alması onun adını sa­ nat çevresinde yaygınlaştırdı.

Birkaç yıl önce lise öğrencisiy- ken bir aşk mektubuna Nazım Hik- met’in şiirini eklemesi yüzünden cezaevi gerçeğiyle yüz yüze gel­

miş, öğrenimi bir süre aksamıştı. Kazandığı ikincilik ödülünde şiirinden etkilendiği, toplumsal düşüncelerinden beslendiği halde Nâzım Hikmet’in bir benzeri ol­ maktan kurtulmasında şiirlerine kendi damgasını vurmasının payı vardır. Söz konusu şiiri “Cebbaroğlu Mehem- met”, bağımsızlık savaşı sürecinde bir halk kah­ ramanını canlandırırken halk edebiyatı geleneği­ ne yaslanır, halkın söy­ lenceler üreten bilinçal­ tını tam bir halk destanı gibi yansıtır.

Attilâ İlhan’ın şiir yolculuğu renkli, üret­ ken, uzun olmuştur. Zengin imgelerle besle­ nen şiiri serüven, sevgi, toplumsal savaşım izleklerini birleştirir.

Uzun deniz yolculukları düşle­ yen “Kaptan” diye anılmaktan hoşlanan, bu adda bir dizi şiiri de bulunan ozanın kahramanları uzun yolculuklara çıkar, polisçe kovuşturulur, ölümle hesaplaşır:

Konur

Ertop

(3)

B ü tü n D ü n y a • K a sın ı 2 0 0 5

“dinamit kasalarına giriyorum

fransız afrika ’sında iş

arıyorum

Cezayir’de kurşuna

diziliyorum

ölüm sarhoşluğundan

bıkmadım ”

(Attilâ İlhan, yazım kurallarına yan çizmekten, düzeltme işaretini gelişi güzel kullanmaktan hoşlanır; dize başında özel adlarda büyük harfe yer vermekten de kaçınır!)

Serserilerin, kumarbazların, sokak kadınlarının kaynaştığı bu şiirlerde gözyaşı, yalnızlık duygu­ ları egemendir:

“haliç’te yaşlı bir şilep ağladı

ben ağladım ”

“ben yalnızlığımı giyinirim

suna su hayallerini giyinir

ellerine eylül bulaşır’’

Ancak bu şiirlerde siyasal ey­ lemciler, sendikacılar, işkence gö­ ren toplumcular da yerlerini alırlar:

“bunlar beni söyletemezler

daha gecelerce dayanırım ”

“toplumcularız karakollarda

açtık gözümüzü

verirse halklar verir tarihte

hükmümüzü ”

“demirlerin soğukluğu

soluk dudaklarında

gözlerinde karanlığı dar

hücrelerin

seni görür görmez

özgürlüğümden utandım ”

O

zan, Kurtuluş Savaşı’nı tam bağımsızlık yolun­ da bir halk hareketi olarak değerlendirir. Konuyla ilgili şiirleri bir halk des­ tanının halkaları gibi birbirine eklenir. Bu şiirlerde gözünü bu­ daktan sakınm ayan, ilkelerine

yürekten bağlı, özverili Kuvayi Milliyeci’ler canlanır:

“41. bataryanın dalgın

uğultusu

alıp götürse de miralay rıza’yı

bu dünyadan artık

ayrılık çalar gibi uzun ve

yalnız

silah başı çalar gibi kısa ve

kalabalık

o çalar sabah akşam

yine istiklal- i tam

yine istiklal-i tam ”

Bir “kurtuluş savaşçısı” olarak Atatürk’ü yorumlayan dizelerde halk söylencelerine yaklaşır:

“Kalpaklı bir süvari dolaşırmış

gizlilerde

yatsıları

kemal paşa ’dır diyorlar”

“siz olmadınız mı yalnızım

yadsıyım yabancıyım

siz yok musunuz varlığım

ne kelime

yarın akşama gelin

ama mutlaka gelin buğday

konuşacağız”

Attilâ İlhan kendi şiirini şu di­ zeleriyle tanımlar:

“ben şairim şairlerden

herhangi biri

büyük çanlar gibi çınlamalı

mısralarım

gökyüzünün katıksız mavi

dairesinde”

“fısıltıyla şiir söylemek

kahreder beni

vurgunum yumruk gibi

sıkılmış mısralara”

“aragon ’u usta bilmiş şair

Attilâ İlhan”

Ozanımız günlük yaşamı, duy­ gularını, toplumsal-siyasal düşün­ celeri konu edinirken renkli bir anlatım gerçekleştirmiş, zengin

(4)

A t t i l â İ lh a n

imgelerden yararlanmıştır. Şu açıklamalar onundur:

u

o iir yalnız bilgiyle yazıl- maz, duyguyla yazılır; ı 1 bilginin duyguya duy-

¿Z

gunun imgeye dönüş­ türülmesi de şairin asıl işidir, yani zanaatı. İmgeleştirme süreci ve sis­ temi özgün olmayan şairin, etkile­ yici olabileceğine hiç inanmadım.” Deyiş özellikleri, kurgusu, söz­ lüğü bir dönem halk şiirinden bes­ lenmiş, daha sonra arayışları divan şiiri kaynağına yönelmiştir:

“Aynı kafiye ve rediflerle acaba tamamıyla çağdaş ve içeriğiyle ile­ rici bir şiir deneyebilir miydim? Denersem bu ‘nazire’ hem Türki­ ye’de 70 yılları başında yaşanan toplumsal ve siyasal bir dramı an­ latır, hem de bin yılık Türk şiirinin sesini sürdürebilir miydi?”

Bu yoldaki denemeleri onun çağdaşlaşma sentezinde geçmişten yararlanma savlarını ileri sürdüğü dönemin ürünüdür:

“ne şair kalmış ülkede ne şiir

divanlar unutulmuş

mesneviler parça parça

ey şairlerin sultanı ey bâkî

inanılmaz kafiyeler düşürüp

yıldızlardan

(Mefûlii Mefâilü)

ruhunla söyleşirim”

Attilâ Ilhan’ın 12 şiir kitabının yanısıra 8 ’i “Aynanın İçindekiler” dizisi içinde yer almak üzere 11 romanı bulunmaktadır. Söz konu­ su dizi Birinci Dünya Savaşı yılla­ rından Demokrat Parti yönetimine uzanan zaman boyunca Türki­ ye’nin toplumsal gelişmelerini, ya­ şanan çalkantıları tartışır. Kurtuluş Savaşı döneminin, acıları, direniş

inancı, Yeni Türkiye’nin kuruluş serüveni, tek parti döneminde toplumcu aydınların savaşımından kesitler Kore Savaşı yılları, soğuk savaş döneminde Türkiye’nin “Küçük Amerika” biçimine getiril­ mesi, sermaye burjuvazisi gelişir­ ken yaşanan çekişmeler, iş bilen­ ler fırsatlardan yararlanırken ay­ dınların “tam bağımsızlık” ilkesin­ den ödün vermeyen çabaları ser­ gilenir. Dizinin yumuşak karnı ise yazarın savlarının roman sanatını gölgelemesi öte yandan da cinsel­ lik izleğinin abartılmasıdır.

Gerçekten de, “Cinsel diya­ lektiğin gerek insanlararası ge­ rekse insan içi çelişme ve geliş­ melerini romana olduğu kadar şi­ ire de geçirmek bana ilginç gö­ rünmüştür” diyen yazar bu izleği türlü roman kahramanlarını kul­ lanarak geniş biçimde işlemiştir. Ancak, “Hangi Seks” adlı incele- me-deneme kitabının sahibi olan romancı, eşcinsel, sapık roman kişileri canlandırmada abartılı davranmaktan kurtulamamıştır!

£ £ arip” akımına karşı

m

toplum cu-gerçekçi % " T “40 Kuşağı”nı savu-

—*

nurken “İkinci Ye­ ni” hareketini toplumsal sorunlara uzak duruyor, anlama yan çiziyor diye eleştirirken, yazarın sert tartış­ macı kimliği kendini gösterir.

“Endüstrileşme” gerçekleşme­ den “Batıhlaşma”nın gerçekleş­ meyeceğini ileri sürmesi temel savlarından biridir. Gerçekte “Ba- tılılaşma”yı Batı emperyalizminin uyguladığı siyasal-ekonomik bas­ kının sonucu olarak değerlendir­ mesi abartmalıdır. Bu noktadan

(5)

B ü tü n D ü n y a » K a s ım 2 0 0 5

hareketle Tanzimat aydınlarına jön-Türk hareketine ağır eleştiri­ ler yöneltmiştir.

C

umhuriyet aydınlanması­ nın “İnönü Cumhuriyeti” diye adlandırdığı 1938- 1950 dönemini de kıyası­ ya yermiştir. Eski Yunan’dan baş­ layarak Batı klasiklerinin çevrilme­ sini, halkevlerini, köy enstitülerini, dil devrimini -aydın kesimin yay­ gın görüşüne karşı çıkarak— bağış­ lanmaz yanlışlıklar saymıştır:

“İnönü Cumhuriyeti uluslaşa- rak çağdaşlaşmayı, bunun için ulu­ sal bir bileşim aramayı bırakıyor, Yunan-Latin kültür tabanını be­ nimsemeye yöneliyor; peki bu ne­ dir, Yunan-Latin tabanlı ‘Hıristiyan,

batılı ve beyaz’ emperyalizmin, Osmanlıya Tanzimattan beri ‘ceb­ ren ve hile ile’ benimsetmeye ça­ lıştığı, komprador kültür ilericiliği­ nin yeni bir aşaması değil mi?”

***

Namık Kemal’den Ataç’a kadar eleştirdiği öncü yazarlar dönemle­ rindeki yaygın görüşler içine kapa­ nıp kalmamış, toplumumuzun tüm yönleriyle gelişmesi için çözüm üretmişlerdi. Attilâ İlhan bu gele­ neğin çok üretken, çok renkli son yolcusu olmuştur. Edebiyatta oldu­ ğu gibi, tarihle hesaplaşmada, si­ yasal değerlendirmede de düşün­ celerinin tepkiyle karşılanmasın­ dan hiç çekinmemesi en uç görüş­ leri özgürce dile getirmesi en önemli yanıdır.»

^ •

“Beni olağanüstü bir kişi olarak yorumlamayınız. Doğuşum­

daki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir. ”

• “Milletimi şimdiye kadar söylediğim sözlerle ve hareketlerimle

aldatmamış olmakla gurur duyuyorum. ”

• “Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar.

Evet bu doğrudur. Benim isteyip de yapamayacağım bir şey yoktur.

Ama ben zoraki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. Ben kalp­

leri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim. ”

• “Bir memleketin, bir memleket halkının düşmandan zarar

görmesi acıdır. Fakat kendi ırkından büyük tanıdığı insanlardan

vefasızlık, felaket görmesi daha acıdır. ”

• “Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere

yem olurlar. ”

• “Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğret­

menden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak

istidadını keşfetmemiştir. ”

• “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuz­

lar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. ”

• “Türk, milletinin istidadı ve kesin karan medeniyet yolunda,

durmadan, yılmadan ilerlemektir. ”•

Mustafa Kemal Atatürk

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

COVID-19 ve daha öncesindeki (SARS) pandemilerle mücadele kapsamında hastane ortamında sunulan tıbbı sosyal hizmet uygulamalarını ele alan çalışmalar (Ajibo,

Selçuklu Kongre Merkezi, bir yarı kamusal alan olarak, açıldığı tarihten itibaren Konya şehrinin çehresini değiştirmiş, şehir sakinlerine ve ziyaretçilere

Tablo 3’deki veriler, Tablo 1’deki Türkiye verileri ile karşılaştırıldığında, Türkiye genelinde bu yıllarda kapanan işletmelerin, açılan işletmelere oranının

Günümüz dilbiliminde bu konuların üzerinde önemle durulmakta ve dilin her şeyden önce bir iletişim aracı olduğu, dil öğretiminde bu aracın dilbilgisi (gramer) boyutunun

Çıplak gözle görülemeyen ancak mikroskop yardımıyla görülebilen canlılara mikroskobik canlılar denir.. Mikroskobik canlılar; suda, havada, toprakta ve diğer

Geleneksel eğlence ortamları yöre halkının geleneği deneyimledikleri mekânlar olmaktadır. Bu ortamlarda yörenin gençleri, geleneği öğrenerek, kuşaktan kuşağa

de verilmiş olup 50 yıllık hizmet ömrü kabul edilen yapılar için, deprem olmayan yılların olasılıkları da göz önünde bulundurularak, % 10 risk değerlerine karşılık

[r]