• Sonuç bulunamadı

128 numaralı ve 1717-1718 tarihli Mühimme defteri (değerlendirme-transkripsiyon-dizin) / The Book of Mühimme no 128 and date of 1717-1718 (study-transcription-index)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "128 numaralı ve 1717-1718 tarihli Mühimme defteri (değerlendirme-transkripsiyon-dizin) / The Book of Mühimme no 128 and date of 1717-1718 (study-transcription-index)"

Copied!
129
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

FIRAT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİHİ ANABİLİM DALI

128 NUMARALI VE 1717-1718 TARİHLİ MÜHİMME DEFTERİ

(Değerlendirme-Transkripsiyon-Dizin)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman Hazırlayan

Prof. Dr. Orhan KILIÇ Leyla

TORAMAN

(2)

T.C

FIRAT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİHİ ANABİLİM DALI

128 NUMARALI VE 1717-1718 TARİHLİ MÜHİMME DEFTERİ

(Değerlendirme-Transkripsiyon-Dizin)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Bu tez / / tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile kabul edilmiştir.

Danışman Üye Üye

Prof. Dr. Orhan KILIÇ

Yukarıdaki jüri üyelerinin imza tasdik olunur Doç. Dr. Ahmet AKSIN

(3)

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

128 NUMARALI VE 1717-1718 TARİHLİ MÜHİMME DEFTERİ (Değerlendirme-Transkripsiyon-Dizin)

Leyla TORAMAN

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tarih Anabilim Dalı

Elazığ 2005, sayfa: VII+ 185

128 numaralı Mühimme Defteri, 1718 yılında Osmanlı Devleti’nde meydana gelen siyasi, idari, askeri, iktisadi ve sosyal olaylardan önemli olanların kaydedildiği bir defterdir. Bu olaylar; bürokrasi, dini hayat, müslim-gayr-i müslim ilişkileri, kültürel konular, eşkıyalık hareketleri, idareciler ve görevleri, uluslar arası ilişkiler, askerin sevk ve idaresi, savaş hazırlıkları, donanma konularının yanında alacak-verecek veraset, cinayet gibi hukuki problemlerde bu deftere yansımıştır.

128 no’lu Mühimme Defteri , 83 sayfa olup hükümlerdeki numara 198’a kadardır. Bununla birlikte çizgi çekilerek iptal edilmiş hükümler bulunabildiği gibi numarasız ya da aynı numaralı iki hüküm bulunabilmektedir.

Her hükmün transkripsiyonu yapılmış ve özetleri çıkarılmıştır. Defterden öğrenilenler sonuç kısmında belirtilmiştir. Ayrıca defterde yer alan şahıs ve yer isimlerinden oluşan indeks sonuca eklenmiştir.

(4)

SUMMARY Masters Thesis

THE BOOK OF MUHIMME NO 128 AND DATE OF 1717-1718 (STUDY-TRANSCRIPTION- INDEX)

Leyla TORAMAN

THE UNIVERSITY OF FIRAT THE INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCES

THE DEPARTMANT OF HISTORY Elazığ 2005, sayfa: VII + 185

The book of Mühimme no 128 is a book in which the important political, administrative, military, economical and social events of Ottoman Empire in 1718 are recorded. These events are; bureaucracy, reliogous life, relations of muslims and non-muslims, cultural subjects, banditry events, administrators and their duties, international relations, dispatch and administration os the military, war preparations and navy, besides these, some judicial problems of receivables and loans, inheritance, and murder are recorded in this book too.

The book of Mühimme no 128 is 83 pages in total and sentences are up to number 198. Nevertheless there are some verdicts that are abolished by being drawn on or sometimes there may be verdicts without numbers or with the same numbers.

Every verdict is transcribed and summarized. And the information gained from the book are given in the conclusion part. Besides, index of the names of the people and places are added to the conclusion.

(5)

İÇİNDEKİLER

ÖZET ... ...III SUMMARY ... ...IV İÇİNDEKİLER... ....V ÖNSÖZ ... ...VI KISALTMALAR... ..VII GİRİŞ ... …..1

I - 128 NUMARALI VE 1717-1718 TARİHLİ MÜHİMME DEFTERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ... .…..3

II - 128 NUMARALI VE 1717-1718 TARİHLİ MÜHİMME DEFTERİNİN TRANSKRİPSİYONU ... ..….6

III- 128 NUMARALI VE 1717-1718 TARİHLİ MÜHİMME DEFTERİNDEKİ HÜKÜMLERİN ÖZETLERİ ... ….86

SONUÇ ... ...112

BİBLİYOGRAFYA... ...114

DİZİN... ...115

(6)

ÖNSÖZ

Osmanlı Devleti ve özellikle Yeniçağ Osmanlı tarihi ile ilgili araştırmalarda birinci elden kaynak olma özelliği taşıyan mühimme defterleri, tutuldukları döneme ait pekçok konuyu ihtiva etmektedir. Mühimme defterlerinde bulunan konulara bir göz attığımızda Osmanlı'nın siyasî, askeri, îktîsadî ve sosyal hayatına ışık tuttuğunu görürüz. Konuları daha ayrıntılı bir tasnife tabi tuttuğumuzda ise Osmanlı merkez ve taşra teşkîlatının işleyişi, bürokrasi, askerin sevk ve idaresi, donanma ve deniz seferleri, ticaret, vakıflar, uluslararası ilişkiler, müslüman-gayrimüslim ilişkisi, eşkıyalık hareketleri yanında, Osmanlı kültür, sanat ve fikir hayatına dair bilgilere de rastlanılabilir.

İncelemiş olduğumuz 128 Numaralı Mühimme Defteri 1717-1718 yıllarına ait olup, Lale Devrî'ne girilen kritik dönemde yazılmıştır. Bu yıllar II. Mustafa'nın 1703'te Edirne Vakası sonucu hâl edilerek yerine tahta çıkarılan III. Ahmed'in 14 ve 15. saltanat yıllarıdır. Osmanlı'nın bu dönem içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve askerî güçlüklerin defterdeki hükümlere yansıdığı görülecektir.

Mühimme defterlerine dayalı araştırma yapanların sayısı her geçen gün biraz daha artmakta ve Osmanlı Devleti'ninsaklı kalan yönleri gün yüzüne çıkmaktadır. 128 Numaralı Mühimme Defterini transkribini yüzümüzün akıyla tamamlamak ve sözü edilen dönemle ilgili araştırma yapanlara faydalı olmak düşüncesi bu çalışmanın hazırlanmasında ve tamamlanmasında bizden yardımını esirgemeyen, işindeki titizliğini ve ciddiyetini daima kendime örnek aldığım değerli hocam Prof. Dr. Orhan KILIÇ'a ve her zaman yanımda olup bana her türlü maddi - manevi desteği sağlayan ablam Selda TORAMAN'a teşekkürü bir borç bilirim.

(7)

KISALTMALAR

Ca. Cemaziye'l-evvel C. Cemaziye‘l-ahir B. Receb Ş. Şaban N. Ramazan L. Şevval D Zi'l-ka‘de Bkz., bkz Bakınız c. cilt H. hicrî hkm. hüküm ks. kasabası kz. kazası mh. mahallesi nh. nahiyesi S., s. sayfa sn. sancak v.s. vesaire

(8)

GİRİŞ

Osmanlı Devleti, altı yüzyıldan fazla yaşamış, üç kıtaya hükmetmiş, üç çağ devirmiş köklü ve büyük bir devlettir. Böyle bir devletin, sosyal, idari, iktisadi, askerî ve siyasî tarihinin bilinmeyen taraflarını ve geçmiş devirlerdeki yaşam koşullarını doğru olarak öğrenebilmek için birinci dereceden bilgi kaynağı olarak arşiv belgelerini kullanmaktayız. Yeniçağ tarihi ile ilgili temel arşiv kaynaklarımızdan biri ise mühimme defterleridir.

Divân-ı Hümâyûn toplantılarında görüşülen iç ve dış meselelere ait siyasî, askerî, sosyal ve iktisadî önemli kararların kaydedildiği defterlere "Mühimme Defterleri" adı verilmiştir1. Önemli bulunan konular, Reîsü'l-Küttâb başkanlığındaki bir katipler heyeti tarafından bu defterlere kaydediliyordu. Reîsü'l-Küttâb'ın yazılmasını emrettiği belgelerin müsveddeleri katipler tarafından mühimme defterlerine kaydettirilir daha sonra temize çekilerek ilgililere gönderilirdi2.

Mühimme defterlerindeki kayıtlar, mahalline gönderilen berat ve fermanların suretleri niteliğindedir. Sadrazâmın başkanlığında kubbe vezirleri, Anadolu ve Rumeli kazaskeri, defterdar ve nişancının katıldığı Dîvân toplantılarında alınan kararlar, padişah onayından geçtikten sonra kronolojik sıra içindne defterlere kaydedilmiştir3.

Önemli bir diğer konu ise deftere kaydetmenin hükme bağlanma anlamına gelmesidir. Dîvân'da verilen bir karar veya sonuçlanan bir dava ferman şeklinde hazırlanmadan önce düzeltilen müsveddesi ilgili deftere kaydedilmemişse, geçerli sayılmamaktadır4.

Mühimme defterlerinden en eski tarihli olanı 1544 (H. 951) tarihli olup Topkapı Sarayı Arşivi'nde E. 12321 numarada kayıtlıdır. Başbakanlık arşivindeki 266 defter ise 1553-1905 tarihleri arasında tutulmuştur. Bunlar Rîkâb, Ordu, Kaymakamlık gibi isimler alabiliyordu5. XVII. Yüzyılın ortalarından itibaren mühimme defterlerinde yer alan konular birbirinden ayrılarak ayrı defterlere kaydedilmiştir. Bunun sonucunda 1648'de şikayet defterleri, 1707'de Mısır mühimmeleri, 1747'de kalebend defterleri, 1787'de mühimme-i mektum, 1863'te

1 5 Numaralı Mühimme Defteri, (973 / 1565-1566), Babakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüðü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1994, s. IX.

2 Orhan KILIÇ, "Mühimme Defterlerine Göre XVI. Yüzyılın ikinci Yarısında Meydana Gelen Depremler", Osmanlı, c. 5, Ankara, 1999, s. 671.

3 3 Numaralı Mühimme Defteri, (966 - 968 / 1558-1560) Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüðü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1993, s. XXI.

4 5 Numaralı Mühimme Defteri, (973 / 1565-1566) s. X.

(9)

mülki tevcihat, 1869'da makine, fabrika imtiyazı ve kilise defterleri tutulmaya başlanmıştır6.

Mühimme Zeyli, Mühimme-i Asakir, Mühimme-i Mektume ve Mühimme-i Mısır defterleri ayrı olarak tasnif edilmiştir. Bunların ilavesiyle Başbakanlık Arşivi'ndeki mühimme defteri sayısı 376'ya çıkmaktadır7.

Mühimme defterlerinin düzenlenmesinde zamanla şekil ve içerik yönünden bir gelişme görülmektedir. Klasik döneme ait (1553 - 1642) ilk defterler başlık taşımazlar ve yazıları daha karışıktır. İlk sayfalarda başlık yerine sadece kayıt tarihini belirten Arapça toplantı günü ve onun hemen altında ay ve yıl yazılıdır8.

Mühimme defterlerindeki hüküm tarihlerinin yazılışı "başlık tarih" atmak suretiyle olmuştur. Daha sonra bu usulden vazgeçilirek; günler evail, evasıt ve evahir tabirleriyle onar günlük dilimler halinde ifade olunmaya başlanmıştır9.

XVII. Yüzyılın ortalarından itibaren yazılan 90 Numaralı Mühimme Defteri'nden itibaren daha sanatkarane bir dille hangi sadrazâm zamanında yazıldığı ve hangi Reîsü'l-Küttâb başkanlığında kaydedildiği belirtilir10.

Mühimme defterlerinde yer alan konuları; devrin zaman, mekan ve anlayışı çerçevesinde mühim görülen konular teşkil eder. Bazen hüküm içinde geçen "Bu husus mevadd-ı mühimmedendir." veya "Husus-ı mezbur mühimmattandır." şeklindeki ifadeler hükmün önemini vurgulamaya yöneliktir11.

Netice olarak, XVIII. yüzyılda devlet işlerinin Dîvân-ı Hümâyûn'dan Paşa Kapısı’na kaydığı, Bab-ı Âli'nin, yönetimde ağırlığının hissedilmeye başladığı dönemlerde Padişah fermânlarının yerini sadrazâm buyrulduları almaya başlamış ve bu buyruldular için "Ayniyat Defteri" adı altında yeni bir defter türü tutulmaya başlanmıştır. Bununla birlikte mühimme kayıtlarını tutan Dîvân kalemleri az sayıdaki kâtip kadrosu ile Sadaret teşkilatı içindeki yerini Osmanlı Devleti'nin son dönemlerine kadar korumuştur12.

6 3 Numaralı Mühimme Defteri (966-968 / 1558/1560) s. XXII.

7 Orhan KILIÇ, "Mühimme Defterlerine Göre XVI. Yüzyılın ikinci Yarısında Meydana Gelen Depremler", s. 672.

8 5 Numaralı Mühimme Defteri, (973/1565 - 1566) s. X. 9 5 Numaralı Mühimme Defteri, (973 / 1565 - 1566), s. X.

10 3 Numaralı Mühimme Defteri, (966 - 968 / 1558 - 1560), s. XXII. 11 5 Numaralı Mühimme Defteri, (973 / 1565 - 1566) s. XI.

(10)

I- 128 NUMARALI VE 1717- 1718 TARİHLİ MÜHİMME

DEFTERİ'NİN DEĞERLENDİRİLMESİ

128 Numaralı Mühimme Defteri, H. 1130 (1717-1718) yıllarına ait hükümleri içermektedir. Defterin kapağındaki başlangıç ve bitiş tarihleri ile hükümlerden sonra verilen tarihler birbirine uymaktadır. Buna göre defterin başlangıç tarihi Evail-i Receb 1130 (31 Mayıs - 9 Haziran 1718), defterin sonuna yazılan bitiş tarihi ise 2 Şeval 1130 (29 Ağustos 1718)'dur. Defter toplam 83 sayfadır. Ancak son 38 sayfası boştur. Defterin sayfa numaraları Arşiv Müdürlüğü'nce verilmiş olup toplam 198 hüküm bulunmaktadır. Bununla birlikte 64, 116 ve 117. hükümler battal çekilmek suretiyle iptal edilmiştir. Ancak iki tane dört numaralı olarak mükerrer numaralanmış ve bir tane de numara verilmemiş hüküm hesaba katıldığında geçerli hüküm sayısı 197'yi bulmaktadır. Bunlardan 39'u hüküm suretidir.

Defterin orjinali Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı'nda bulunmaktadır. Defter birkaç yerinde bulunan silik ve koyu yerler haricinde sağlamlığını muhafaza etmiştir.

Defterin başlangıç ve bitiş tarihi ile sülüs hattıyla yazılı "defter-i mühimme" ibaresi defter kapağının içindeki oval etiket üzerinde yer almaktadır. Defter siyah ciltle kaplanmış olup, içinde olan ebrusu sağlamlığını korumuştur. 33x22 cm ebadında ve 83 sayfa olması nedeniyle ince bir defterdir.

Daha önce de bahsedildiği gibi 64, 116 ve 117. hükümler çizgi çekilmek suretiyle iptal edilmiştir. Hükümlerin bazıları içeriğinde yapılan çok az değişiklik ve gönderilen kişinin farklı olması haricinde birbirin aynısı niteliğindedir. Buna 87, 98, 102, 103, 105, 107 numaralı hükümleri örnek verebiliriz. Yine 4, 7, 9, 10 ve 19 numuralı hükümler ile 69 ve 75 numaralı hükümler küçük değişiklikle birbirinin aynısıdır. 20. sayfanın sonundaki hükümde hitap cümlesi bulunmamaktadır. Ayrıca daha önce bahsedildiği üzere 4 ve 4 M şeklinde iki tane dört rakamlı hüküm bulunmaktadır.

Defterin sayfa numaraları siyah mürekkeple sağ ve sol üst köşelerine konulmuştur. Tarihler evail, evasıt ve evahir ibareleri ile içinde bulunulan ayı temsil eden harfin yazılmasıyla oluşturulmuş olup, 1130 tarihi çoğu zaman 130 şeklinde kısaltılarak verilmiştir.

Hükümler genellikle kronolojik sıra takip etmekle birlikte kronolojiye uymayan az sayıda tarih bulunmaktadır. Karara bağlanan hükümlerin durumunda daha sonraki zamanlarda bir değişiklik olmuşsa bu deftere dönülerek hükmün üst kısmına not düşmek suretiyle belirtilmiştir. Kronolojiye uymayan tarihlere genellikle bu eklemelerden sonra rastlanmıştır. Hüküm numaraları daha sonradan kurşun kalem ve günümüz rakamları kullanılarak 1'den 198'e kadar verilmiştir. Daha önceki dönemlerde hükmün ortasına bulunan "buyurdum ki" ibaresi bu defterde çoğu hükmün sonuna yazılmış ya da hiç yazılmamıştır.

(11)

Defterin sayfaları sonuna kadar dolu olup, sayfaların alt kısmına gelen boşluklara yatık bir şekilde de hükümler yazılmıştır. Defterde kullanılan kağıt sarı renklidir. Yazıları dîvânî kırması ile kaleme alınmıştır. Yazı tipleri birbirinden farklı olup, 9-10 kâtip tarafından yazıldığı anlaşılmaktadır. Yazılar genellikle okunabilir olmasına rağmen, bazen okunabilir güzel bir yazı ile okunması zor bozuk bir yazı aynı sayfada bulunabilmektedir (bkz.: 16, 87, 108, 137, 138, 141, 198).

Bu çalışmanın konu tasnifinde konular ana ve alt başlıklar şeklinde verilmiştir. Konu sırası hükümlerin çoğunlukta olduğu konulara göre belirlenmiştir. Defterde hüküm numaraları düzenli verildiği için sayfa numarasına gerek görülmeyerek, sadece hüküm numaraları ile belirtilmiştir.

Defterdeki hükümlerin konularına göre tasnifi şu şekildedir: 1. Eşkıyalık ve Fesad Hareketleri; Sürgün ve Mahbuslar:

Hırsızlık, gasp ve katl 13, 18, 24, 33, 36, 48, 53, 58, 59, 60, 72, 74, 77, 79, 85, 92, 99, 106, 108, 115, 121, 134, 135, 142, 145, 147, 176,, 179, 197, 198.

Eşkıyalık yapan ya da eşkıya ile işbirliği yapan görevliler 6, 11, 94, 171, 189, 190, 191.

Hapis ya da sürgünden tahliye 1, 39, 97, 100, 101, 109, 123, 143, 159, 182, 192, 195.

Reayadan para ya da zahire talep etme 49, 95, 171. 2. Askerlik ve Sefer

Mısır, Diyarbakır ve Haleb askerinin Ordu-yı Hümâyûn'a katılması 2, 3, 4, 4-M, 7, 8, 9, 10, 19, 20, 21, 43, 50, 75, 81, 84, 119, 124, 136.

Seferle görevlendirilen askerin başka bir işle uğraşmaması 45, 46, 47, 61, 62, 71.

Firar eden levendatın Anadolu'ya geçmesine izin verilmemesi ve yakalanması, 152, 153, 154, 155, 156.

Asker için gerekli mühimmat ve kolaylığın sağlanması 18, 69, Numarasız, 173.

Asker mevaciblerinin kaynağı ve ödenmesi, 138, 178. 3. İdare ve İdareciler:

İdareci ve görevlerin kanuna aykırı davranma, görevlerini suistimal etme, haksızlık, zulüm ve görevde ihmalkarlık etmeleri 22, 23, 54, 55, 78, 83, 94, 95, 135, 158, 177, 181, 193.

Atama ve görevden alma 46, 47, 96, 136, 155, 156. 4. Ulak, Yol, Menzil

Çeşitli yerlere gönderilen kapıcı, mübaşir ve nefer vs. için yazılan hükümler 5, 14, 15, 16, 17, 35, 67, 88, 93, 122, 131, 132, 139, 146, 148, 150, 174, 180.

Görevliler ve aileleri için yazılan hükümler 37, 126, 133, 196.

(12)

5. Hazine ve Hazine Gelirleri

Çeşitli bölgelerden gönderilen gelirler 25, 26, 27, 28, 29, 30, 35, 41, 42, 66, 93, 148.

Varisi olmayan idareci ve görevlilerden kalan malın miri için zaptedilmesi 73, 104, 118, 120.

6. Mukataa, Malikane, Tekalif, Mübayaa ve Bunlarla İlgili Yolsuzluklar Emredilen yerde ve şartlarda mübayaanın yapılması 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169.

Mukataa, rüsûm ve bunlara dair yolsuzluklar 56, 65, 68, 92, 95. Tekalif-i Şakka'nın kaldırılması 183, 184, 185, 186, 187, 188.

7. Donanma, Kaleler ve Bazı Yerlerin Korunması: 44, 86, 87, 98, 102, 103, 105, 107, 110, 111, 112, 113, 114.

8. Yangın

Yangın sorumlularının bulunması ve kaybolan değerli eşyaların buldurulması 125, 127, 128, 129.

Yangın sonrası ahaliye her türlü kolaylığın sağlanması ve ahalinin muhtekirlerden korunması, 137, 141, 144.

9. Hukuki Meseleler:

Alacak, verecek, borç, miras 31, 34, 82, 90, 91, 120. 10. Şehir Düzeni: 32, 40, 51, 80, 170.

11. Uluslararası İlişkiler

Osmanlı - Fransız İlişkileri 12, 172. Osmanlı - Eflak İlişkisi 76.

Özet hazırlanırken tekrar edilmiş ve konu itibariyle birbirine çok yakın hükümlerin tekrarı yapılmayıp (bkz. hkm...) şeklinde gösterilmiştir. Birbirinin devamı ya da birbiri ile alakalı hükümler özeti yapıldıktan sonra (Ayrıca bkz. hkm...) şeklinde yönlendirme yapılmıştır. Hüküm suretlerinde de numara olması sebebiyle özet yapılırken dikkate alınmıştır. Okunmasında tereddüt edilen hükümlerin klişeleri parantez içinde gösterilmiş, yine metnin orjinalinde bulunan boşluklar ve silik yerler parantez içinde belirtilmiştir. Araştırmacıya kolaylık sağlanması açısından hicri verilen tarihlerin miladi karşılıkları köşeli parantez içinde verilmiştir.

Dizin maddeleri defterdeki sayfa numaraları esas alınarak hazırlanmış; maddeler yazılırken mümkün olduğunca defterdeki yazılışına sadık kalınmaya çalışılmıştır. Dizinde yer alan kişi isimlerinin karşısına görev ya da ünvanlar, yer isimlerinin karşısına ise yerin bağlı olduğu eyalet, sancak, kaza, nahiye ve kasaba yazılarak, daha ayrıntılı bir dizin oluşturulmaya çalışılmıştır.

(13)
(14)

II- 128 NUMARALI VE 1717-1718 TARİHLİ MÜHİMME DEFTERİNİN TRANSKRİPSİYONU

(15)

Elhamdülillahi’l-aliyye’l-alâ ve’s-selatü vesselamu alâ Resûlehü’l-müctebâ ve Habibü’l mürteza ve ba‘d fî.hazîhi kuyûd-ı ihkâmü’l-umûru’l-mühîmme der-zamân-ı sadr-ı sudûru’l- vüzerâ hazret-i kâ’im-makâm âlî-makâm Ali Paşa Yessera’l-lahû te‘âla mâ yeşâ ve fî ayân Re’isü’l-Küttâb Kâ’im-makâm Yesrî Ahmed Efendi tâle bekâhü ve nâle mâ yetimâtü’l-vâki fî evâ’il-i recebü’l-ferd senesi selasîn ve mi’e ve elf.(1130)

S.1/Hkm.1

Bosna Vâlîsi Vezîr Numan Paşa’ya ve (boş) kâdîsına hüküm ki:

Hâlâ Üsküp müftî olub ber- vechü’l-ittihak Bosna eyâletinde Hanice kazâsına mutasarrıf olan Yusuf nâm kâdîdan iştikâ içün sen ki vezir-i müşârün-ileyhsin sana hitaben emr-i şerîfim sâdır olmuşdu lakîn ba‘zı nüvabdan ahvâli suâl olundukda hüsn-i hâlini haber vîrmeleriyle min-bâ‘d ref‘ olunan ilhâkı Hanice’ye varmayub ve kat‘an meks ü ikâmet iylememek üzre nefy ü ilcâdan afv u sebîle tahliye olunmak içün yazılmışdır.

Fî Evâ’il-i R., sene: [1] 130/[31 Mayıs-9 Haziran 1718]

S.1/Hkm.2

Dergâh-ı mu‘allam kabucıbaşılarından (boş) dâme mecdühuya ve Edirne’den Âsitâne’i Sa‘âdetim’e varup gelince tarîk-i cadde ve yemîn ü yesârında vâki‘ kâdîlara ve kethüdâyirleri ve yeniçeri serdârları vekillerî ve a‘yân-ı vilâyet ve îşerlerine hüküm ki:

Bu sene-i mübârekede vâkî‘ sefer-i hümâyûn nusret-makrûnuma düstûr-ı ekrem, müşîr-i mufahham, nizâmü’l-a-lem, nazımu menâzimi’l-ümem Vezîr ü A‘zamım ve Serdâr-ı Erkemim ve dâmed muhteremim İbrahim Paşa edama’llahü te‘ala îclâlehü zaaka-i bi΄n-nasr-ı iktidâr mütevekkilen ala΄llâh ve mütevessilen li-resulullâh işbu şehr-i recebü’l-ferdin altınca esnâ-yı günü Edirne sahrasından hareket ve savb-ı maksûda azimet idüb sefer-i hümâyûnuma me’mür olan tevâ’if-i askerîn bu ana değin Ordu-yı Hümayünum’a mülhak u mülaki olmaları lâ-büdd ü lazım iken bunlarda ayak sürülüp meks ü arâm iyledikleri mesmû‘-ı hümâyûnum olmağın sen ki kepucubaşı mûmâ-ileyhsin Âsîtâne-i Sa‘âdetim den Ordu-yı Hümâyûnum’a me’mûr tarîk-i cadde ve yemîn ü yesârında vaki’ sefer-i Hümâyûnuma me’mur teva’if-i askerden bulunanları sürüb getürmek üzre sen me’mür olmuşsundur imdi emr-i şerîf vâcibü’l-imtisalim vusülünde me’mür olduğun üzre ol makule tevâ’if-i askeriyeden zikr olunan mahallerde bulunanları kat’an bir yerde eğlendirmeyüb ta‘cil-i ale΄t-tacil sürüb getürüb birgün evvel ve bir sâ‘at mukaddem Ordu-yı Hümâyunum’a mülhak u mülâkî olmalarından ziyâde takâyyüd ü ihtimâm iyleyesin ve siz ki mümâ-ileyhîmsiz sefere me’mür tevâ’if-i askeriyeden bir ferdi kasabât u kurada eğlendirmeyüb bir sâ’at mukaddem mahâll-i me’mure isâllerinde ikdâm u ihtimâm ve ihmâl u tekâsülden ve tehavün ü taksirden gâyete΄l-gâye ihtiraz u ictinab iylemeniz bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

(16)

S.1/Hkm.3

Bir sûreti Dergâh-ı Âli Kapucucıbaşılarından (boş) dâme mecdüya ve Edirne’den Geliboluy’ya varup gelince tarîk-i cadde ve yemîn ü yesârında vâki‘ olan kâdılara ve kethüdâyirleri ve yeniçeri serdarlârı vekillerive a‘yân-ı vilayetin ve işerlerine vech-i meşruh üzre yazılmışdır.

S.2/Hkm.4

Diyarbekir Vâlîsi Vezîr Abdullah Paşa ve Halep Vâlîsi Vezîr Osman Paşa’ya ve sefer-i hümâyûnuma me’mur olub İstanbul yoliyle gelen beğlerbeğiler ve ümerâ ve alaybeğlerine hüküm ki:

İşbu sene-i amîmetü’l-meymenede i‘lâ-i kelime-i dîn-i mübîn ve ihyâ-yı pesend-i seniyye-i fahrü΄l-mürselin ve kahr u tedmîr-i düzâh-ı mekîn içün mukarrer ü muhakkak olan sefer-i hümâyun nusret-makrûnuma düstûr-ı Ekrem, müşîr-i efham, nizâmü’l-‘a-lem, nâzımmu menâzimi’l-ümem Vezîr-i A‘zam ve Serdâr-ı Erkemim İbrahim Paşa adâma’llâhü teâlâ iclalehü zaaka-i bi׳n-nasr-ı mîr-i iktidâra mütevekkilen ala’llâh ve mütevessilen bi-Resullullah işbu şehr-i recebü’l-ferdin altıncı esnâ-yı günü Edirne sahrasından hareket ve savb-ı maksûda azimet idüb sizin bu ana değin Ordu-yı Hümâyünum’a mülhak ü mülâki olmanız ehem-i mühimmede ve elzem-i levâzımında eğer henüz gelüb Ordu-yı Hümâyünuma mulhak u mülâki olmaduğunuz televvün-i tab‘-ı hümâyünuma bâ‘is olub serî-i ikâz içün işbu emr-i şerîfüm Dergâh-i Ali kapucubaşılarından (boş) dâme mecdühû ile irsâl olunmuşdur imdi emr-i şerîfim vusûlünden her ne mahalde bulunursanız asla tevakkuf u arâm itmeyüb giceceyi gündüze katup iki konağı bir iderek kemâl-i sür‘at ü şitâb ile me’mûr olduğunuz üzre birgün evvel ve bir sâ΄at mukaddem vezîr-i azâm ve serdâr-ı Erkemim müşârun-ileyhin akabînden irişüb Ordu-yı Hümâyün meymenet-i makrunuma mülhak u mülâki olmağla ziyâde ikdâm u ihtimâm iyleyesiniz şöyle ki bundan sonra sür‘at u şitab ile vech-i meşruh üzre ale΄t-ta‘cîl mu-askeri nusret-eserime irişmekde mi kdâr-ı zerre tehavün ü tekâsülünüz müşahit olur ise asla bir türlü özr u cevabınız ısga olunmayup müstehak-ı itâb u iknb olacağınızı ma‘lûm idinüb ana göre ziyâde sür‘at u şitâb ile hareket ve bir sâ‘at mukaddem mu-asker-i nusret-eserime olmağa gayete΄l-gaye ihtimâm u dikkat ü hilafetden kemâl-i mertebeye ihtirâz u ictinâb iylemeniz bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâ’il-i R., sene:[1] 130/[31-Mayıs-9 Haziran 1718]

S.2/Hkm.4-M

Bir sureti sefer-i hümâyûnuma me’mûr olub Gelibolu yoliyle gelen beğlerbeğiler ve ümerâ ve alaybeğlerine vech-i meşruh üzre.

S.2/Hkm.5

Edirne’den Âsitâne-i Sa‘âdetim’e varub gelince yol üzerinde vâki‘ olan kâdîlara ve a‘yân-ı vilayete hüküm ki:

(17)

Âsitâne-i Sa‘âdetim’den Edirne’ye gelecek asâkîr-i mensûremin tesyîri içün emr-i şerif ile gidecek mübâşir içün her menzilde bir re’s bargir tedârük ü verilmek bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâ’il-i R., sene:[1] 130/[31-Mayıs-9 Haziran 1718]

S.2/Hkm.6

Ber-vech-i arpalık Dukagin sancağı mutasarrıfı ve İskenderiye ve Draç kadılarına ve Draç Kal‘ası dizdârına hüküm ki:

Sen ki mîr-i mîrân-ı mûmâ-ileyhsin Rîkâb-ı Hümâyünum’a mektub gönderüb İskenderiyye sâncağında ve kazâsında vâki‘ Buşat nâm karye sâkinlerinden olub İskenderiye Kal‘ası kapudanı Mustafa Beğ dimekle marûf şaki re’isi eşkıyadan mülhak u mülâkî olub bin yüz yigirmi senesinden berü eşkiyâyı başına cem‘ ve yine livâ-i mezburda vâki’ Zadrima kazasında Kaca nâm karye sâkinlerinden ehl-i fesâd ve kutta’-i tarik eşkiyâdan olub bundan akdem kazâ-i mezburda vâki’emlâkları emr-i şerifimle be’y olundukları Gördüs Kal’asına iskân olunan Murad ve karındaşı Abbas ve Hüsrev Hasan nâm şakıleri ıtlâk ve be’y olunan emlâk ve arazileri yine kendülerine tagallüben kabz itdirmeleriyle mazburları ve Vebre nâm karye sâkinlerinden dahi Halil Hoca nâm şakıyi yanına cem’ ve yüz seksândan mütecâviz eşkiyâ ile Zadrima kazâsından devr-i tarikiyle Makberiyye gezüb fukarânın müft ü meccânen zâd u zahirelerin ahz u itlâf ve bi-gay’r-i hak ahz u habs ve ba‘zıları hilâf-ı şer’-i şerhilâf-ıfe tecrhilâf-ım iyledüğünden gayri iki nefer re’âyânhilâf-ın menzillerinin bi’l-külliye nehb ü garet ve bu misüllü te’addi ü tecâvüzlerinden fukarânın halleri mükerrer ve parekende ü perişân olmalarına bâ’is olmağla vâki’-i hâli hükm-i sen ki mir-i mirân-ı mumâ-ileyh ve kâdmirân-ılar ve dizdârlarsmirân-ız mezbur Mustafa Kapudan rüfekâsmirân-ıyla bi-eyyi-hâl ahz u hasımları murafa’-i şer-i şerif iylemeyüb nehb ü gâret iyledükleri ibâdullâın hakları ashâbına istirdâd ve Dıraç kal’asında habs u kal’a-bend ve keyfiyet-i ahvâlleri vuku’ı üzre arz u i’lâm olundu diyü yazılmışdır.

Fî Evâ’il-i R., sene:1130/[21-Mayıs-9 Haziran 1718]

S.3/Hkm.7

Diyarbekir Vâlîsi Vezir Abdullah Paşa ve Haleb Vâlısi Osman Paşa’ya ve Anadolu tarafından İstanbul yoliyle sefer-i hümâyunum’a gelen beğlerbeğiler ve ümerâya hüküm ki:

Bu sene-i mübârekede vâki’ sefer-i hümâyun nusret-makrunuma düstur-ı Ekrem, müşir-i efham, nizâmü’l-‘alem nâzımu menâzimi’l-ümem, Vezır-i efham ve Serdar-ı Ekrem İbrahim Paşa edâma’llâhu te’âlâ iclâlehü ve za‘aka-i bi’n-nasr-ı iktidara mütevekkilen Ala‘llah ve mütevessilen ila-resulullah teveccüh ü azimet idüb Ordu-y Hümâyun zafer-makrunum Filibe sahrasından hareket itmezden evvel me’mur olduğunuz üzre siz ki birgün evvel ve bir sa’ât mukaddem gelüb Ordu-yı Humâyünum’a mülhak ü mülâki olmanız bâbında tenbih-i hümâyunum olmağın siz ki müşârun-ileyhümâ ve beğlerbeğiler ve ümerâsız işbu emr-i şerıfim size her ne mahalde varub vâsıl olur ise kat’an te’hir ü tevakkuf ve bu vakti sâ’ir evkâta kıyâs ile aslâ te’allül ü tereddüd itmeyüb ve sağ ve sola sabmayub tarik-i cadde ile mukaddemâ ve hâlâ me’mur olduğunuz üzre alaybeğleri ile iki konağı bir iderek birgün evvel ve bir sâ’at mukaddem vezır-i a’zamım Filibe sahrasından hareket

(18)

itmenizden mukaddem Ordu-yı Hümâyunum’a mülhak ü mülâki olmâğa ez-cân ü dil sâ’y ü ihtimâm iyleyüb tevakkuf u te’hirden ve tesâmuh u taksırden ve fermân-ı hümâyunuma muğâyyir vaz’u hareketden bi-gâyet-i ihtirâz u ictinâb iyleyesiz ıyâzen b’illâh-i te’âlâ işbu fermân-ı hümâyunuma muğâyyir hareketiniz olmak ihtimâli olur ise bir vechile cevâba karar olamayacağınızı mukarrer bilüb ana göre müsârât-ı birle hareket ve birgün ve bir sâ’at mukaddem savb-ı me’murunuza vusule ez-derun-ı sa’y u dikkat ve hilafında bi-gâyetü’l-gâye tevakkı ü mücânebet iylemeniz bâbında fermân-ı âlı-şânım sadır olmuşdur.

Fî Evâ’il-i R., sene:1130/[31-Mayıs-9 Haziran 1718]

S.3/Hkm.8

Bir sureti dahi Gelibolu yoliyle sefer-i hümâyunuma gelen mîr-i mırân ümerâya.

S.3/Hkm.9

Diyarbekir Vâlîsi Vezir Abdullah Paşa ve Haleb Vâlısi Osman Paşa’ya ve Anadolu tarafından İstanbul yoliyle sefer-i hümâyunuma gelen beğlerbeğiler ve ümerâya hüküm ki:

Bu sene-i mübârekede vâki’ sefer-i hümâyun nusret-makruna me’mur olduğunuz üzre birgün evvel ve bir sâ’at mukaddem gelüb Ordu-yı Hümâyunum’a mülhak u mülâkı olmanız içün size ve def’âtiyle evâmir-i şerifem irsâl olunub tenbıh-i hümâyunum olmuşiken henüz ne mahale geldüğünüz ma’lum-ı hümâyunum olmamağla televvün-i tab’-i hümâyunuma bâ’is olmuşdur imdi siz ki vezır müşarun-ileyhümâ ve beğlerbeğiler ve ümerâsız işbu emr-i şerıfim size her ne mahalde varub vâsıl olur ise kat’an te’hır ü tevakkuf ve bu dikkati sâ’ir evkâta kıyâs iylemeyüp ve sağa ve sola sabmayub ve bir yerde meks ü arâm iylemeyüb tarik-i cadde ile mukaddemâ ve hâlâ me’mur olduğunuz üzre kemâl-i sür’at ü şitâb ile iki konağı bir iderek me’mur olan alağbeğleri vesâ’ir tevâ’if-i asker ile Ordu-yı Hümâyunum Filibe sahrasından hareket itmenizden mukaddem selâmet-i hâliniz size lâzım ise savb-ı me’mure vusule bin cân ile sa’y u ihtimâm iyleyüb tebâtu u tefakku üzre hareketden bi-gâyet-i ihtirâz u ictinâb iyleyüb bundan sonra dahi evâmir-i şerıfim irsâline muhtâc iylemeyesiniz ıyazen b’illâhi te’âlâ bundan sonra dahi fermân-ı hümâyunuma muğâyyir hareketiniz olmak ihtimâli olur ise tekerrür-i tab’-i hümâyunuma bâ’is ve bir vechile özr u cevâbınız ısgâ olunmayub müstehak-ı itâb u ikâb olmanızdan iştibâh yokdur ana göre encâm-ı târı mülâhaza idüb sür’at ü şitâb ile bir sâ’at mukaddem mahal-ı me’mure vusule ikdâm u ihtimâm ve hilâfetti irtikâbdan bi-gâyett-i ihtirâz u ictinâb iylemeniz bâbında fermân-ı âlı-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâ’il-i R., sene:1130/[31-Mayıs-9 Haziran 1718]

S.3/Hkm.10

Bir sureti dahi Gelibolu yoliyle sefer-i hümâyunuma gelen mir-ı mirân ümerâya.

(19)

S.3/Hkm.11

Edirne Bostâncıbaşısı Ahmed dâme mecdühuya ve İnöz dizdârına hüküm ki: Sen ki bostâncıbaşı mumâ-ileyhsin şekâveti zâhir olmağla sana hasbi virilen Alı nâm bostânınin İnöz Kal’asinda kal’a-bend olunub ıtlakdan ihtirâz olunmak fermânım olunmağla tarafından mu´temed âdemler ile mezbûr Ali´yi mahbûsan İnöz kal´asına irsâl ve dizdârına teslm idüb kal´a-bend itdürmek bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâsıt-ı R., sene:[1]130/[10-19 Haziran 1718]

S.3/Hkm.12

Edirne´den Asitâne-i Sa´âdetim´e varınca yol üzernde vâki´ olan kâdîlar ve kethüdâyrleri ve yeniçeri serdârları vekilleri ve a´yân-ı vilâyetin işerleri zide kadruhûya hüküm ki:

França pâdişâhında Asitâne-i Sa´âdetim´de mukîm elçisi Markero Dumak Hatman Avafabe bi-hayr me´zunen Asitâne-i Sa´âdetim´de avdet itmekle her kangınızın taht-ı kazasına varub dahil olur ise bostânî hasekîlerinden ta´yîn olunan hasekî ma´rfetiyle münâsib mahallere kondurub lâzım olan zâd u zevadelerin ta´yînâtı mukâbelesinde taraf-ı hümâyûnumdan virilen akçeden tarha cârî üzre akçelerin kendülere virilmek üzre akçeleriyle alıvirilüp gicelerde bekçiler ta´yîn ve gider olduklarında kılâğuzlar koşub emin ü salim birbirinize irsâl ve mahall-i mezbûra îsâl ü îrsâl iylemeniz bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâsıt-ı R., sene:[1]130/[10-19 Haziran 1718]

S.4/Hkm.13

Asitâne kâ’im-makâmına ve Avrat Adası kâdısına hüküm ki:

Mustafa zîde kadruhû Rîkâb-ı Hümâyînum’a mektub gönderüb mûmâ-ileyh bundan akdem Anadolu’ya gider oldukda menzilinde alıgoduğu Mili nâm sagire ve Mehri nâm kebîr câriyeleriyle üç bin guruşun eşyâsı serika olunub üç-dört ay mürûrunda sagir câriyesi Edirne’de Dıravacı Seyyid Ebubekir yednde bulunub ba´de´s-sebât ahz u su’al olundukda İstanbul’da Eyûb-ı Ensârib´de sâkine Sütkurusu dimekle ma´rûf Börnesez Ayşe nâm avratdan almışdım diyü ikrâr ve mezbûr Seyyid Ebubekir sâdır olan emr- şerîfim mûcebince ta´yîn olunan mübâşir ma´rîfetiyle Âsitâne´ye izhâr ve mezbûre Börnesez Ayşe dahi ahz olundukda mezbûr nân câriyeleri ve eşyâ-yı merkûma serika iyledüğü ikrâr ve itlâfı olunmayan eşyasın mûmâ-ileyhe teslim ve sagire câriyeyi mezbûr Seyyid Ebubekir’e ya´ni dahi ikrâr ve kebire câriyesiçün zevcem(boş) nâm kimesne benimle yek-dil olmağla fürûht itmek üzre Tokad´a götürmüşdür diyü ikrâr itdikde vaz´-ı zindân olunub mezbûre Mehri câriyesi Tokad´a gitmek yedinde bulunur ise Rîkâb-ı Hümâyûnum’a ihzâr olunmak üzre mübâşir ma´rifetiyle Sivas vâlîsine hitaben emr-i şerîfim virilüb Tokad’da sakin Telli-zâde Seyyid(boş) nâm kimesne yedinde bulunub ihzâr olunmağın Edirne kâdîsı huzûrunda şer´an sabit ve mûmâ-ileyhe teslîm olunub eşyâ-yı merkümanın ekseri zâyi´ ü telef olmağla külli gadr olunduğundan mâ´ada mezbûre Börnesez Ayşe dâ´imâ Emin Mehmed´in evlâd u câryeleri ihlâl ve ayardub bey´ itmek adet-i

(20)

müstemirresi olub ve sâbıkası dahi olmağla ibâdullâh halâsı olmak üzre mezbûre Börnesez Ayşe ıslâh-ı nefs içün Avrat Adası´na nefy ü iclâ olunmak bâbında hükm-i hümâyunum ricâ itdüğü ecilden vech-i meşrüh üzre mezbûre Avrat Adası´na nefy ü iclâ olunmak içün yazılmışdır.

Fî Evâsıt-ı R., sene:1130/ [10-19 Haziran 1718]

S.4/Hkm.14

Üsküdar’dan Şam-ı Şerif’e varub gelince yol üzerinde vâki´ olan vüzerâ-yı azâm ve beğlerbeğiler ve ümerâ ve kâdîlara ve kethüdâyirleri ve yeniçeri serdârları vekilleri ve havâss ve evkâf zâbitleri ve a´yân-ı vilâyet ve işerlerine hüküm ki:

İşbu sene-i mübârekede tarîk-i hacc-ı şerifde iskâ-yı alî-şâna me’mûr sâkabaşılar kudrehû´l-emâcid ve´l-a´yân(boş) ve(boş) zîde mecdühûmâ her kangınızın taht-ı hükümet ve kâzasına varub dahl olur ise münâsib ü mahfûz yerlere kondurub ve gicelerde bekledüb ve mahûf u muhâtara olan mahallerde yanlarına kifâyet mikdârı tüfenk-endâz ademler koşub emin ü sâlim birbirinize rsâl ve mahall-i me´mûre îsâl iyleyesiz diyü yol hükmü yazılmışdır.

Fî Evâsıt-ı R., sene:[1] 130/ [10-19 Haziran 1718]

S.4/Hkm.15

Edirne’den Asitâne-i Sa´âdetim’e varub gelince yol üzerinde vâki´ olan kâdılara ve a´yân-ı vilayete hüküm ki:

Umûr-ı mühimme-i müsta´cele ile irsâl olunan yalnız iki nefer hükm-i şerifimle her kangınızın taht-ı kazâsına varub dâhil olur ise yerlüden yalnız ikişer ulak bârgîri tedarük ü ihzâr ve mahûf u muhâtara olan mahallerde yanına kulağuzlar koşub emin ü sâlim birbirinize irsâl ve mahal-i me’mûre îsâl eyleye diyü yol hükmü yazılmışdır.

Fî Evâsıt-ı R., sene:[1] 130/ [10-19 Haziran 1718]

S.4/Hkm.16

Bir sûreti dahi bir nefere yazılmışdır.

S.4/Hkm.17

Bir sûreti dahi bir nefere yazılmışdır.

S.4/Hkm.18

Edirne Bostâncıbaşısına ve Zağra-i Atik kâdîsına hüküm ki:

İşbu sene-i mübârekede vâki´ olan sefer-i hümâyûnum mühimmâtı tahsîli içün Selânik ve ol havâlilerden ihrâc ve birgün evvel mahalline irsâli fermânım olan arabalar içün bostânocağı tarafından hidmet-i mezküre mu´temed Bostânî Ustalarından Ivaz Usta ta´yîn ve mezbûr mahall-i mezbûrede olub mevcûd dimek

(21)

iken Zağra-i Atik kazâsına tâbi´Aladağ nâm karyede vâki´ hânesinde olan Saraylu Gelivi nâm hatun emvâl ü eşyâsıyla zâyi´ olmağla merkûm Ivaz Usta me´mûr olduğu hidmetinden geldikde Hasan Paşa oğlu Halil ve Şahbaz ve Ali ve Eradem Yivan ve (boş) ve (boş) ve (boş) nâm kimesneler içün muzamnımdır diyü i´lâm-ı hâl iyledikde mezkûre Saraylu ve eşyâsı tecessüs ve zuhûra getirülüüb ahz ve ve der-devlet-medârıma ihzâr ve edâ-yı hakk olunmak içün ısdâr iyledüğüm emr-i şerîfimle yine bostânî hasekîlerinden diğer Ivaz usta ta´yîn ve mahal-i mezkûre varub mesfûr ırgad-ı yolda ahz ve kendüsünden su´âl iyledükde ağası mezkûr içün mevcud olmaduğundan umûmen karyesi ahalileri ve Musahalı Halil Çorbacı nâm kimesneleriyle mezûre Saraylu´ya ben kendisini Edirne´ye götürdüm diyü zimmetden çıkarub Ali ve Duram nâm kimesnelere teslim ve üçümüz bağda katl ü defn iyledik diyü ikrâr ve ikrârı mûcebince usta mûma-ileyh ma´rifetiyle Zağra-i Atik kazâsı tarafından ta´yîn olunan kâtib ile üzerine varub bağda defin iyledikleri mahal açılub meyyitesi ifrâc olundukda balta ile katl olunduğu nümâyân oldukdan sonra mesfûrun refiki olan sâbıka´z-zikr Duram’a dahi ahz ve mesfûr ile ma´an usta-i merkûma hasbusta-inde olub refîklerusta-i olan Alusta-i´yusta-i defn-usta-i ahz usta-iyledusta-iklerusta-inde karye-usta-i mezkûre ahâlleri sâhib çıkub firâr iyledüklerinde mâ´adâ usta-i merkûma ve yanında olan bostânî fukaranlarından üzerlerine umûmen sâhib ve mezburu vîrmeyüb ba´d-ı yolda Duram’ın takrîrleri üzre her i´lâm u keşf ü hüccet usta-i mûmâ-ileyh nâ´ib-i mezkûrdan taleb iyledikde havfından nâşî i´lâm ve hüccet virmekde cesaret iylemeyüb bir vechile icâzet-i şer´ mümkün olmağla maktûl-ı mezkûrenin firâr iden kâtili Ali ve sâ´ir refikaları ve emvâl ü eşyâsı tecessüs ü tefahhus ve bâl-ı hal zuhûra getirülüb üzerlerine şer´an sabit olan mevâdd-ı sâ´ir mûceb-i gayret içün icrâ ve katillerive emvâl ü eşyâsı zuhûra gelmez ise cümlesi der-devlet-medârıma ihzâr ve icrâ-yı şer´ ve ihkâk-ı hakk olunmak içün hükm-i hümâyûnum virilmek ricâsına sen ki bostancıbaşı mûmâ-ilehysin kâ´imen ile i´lâm iyledüğün ecilden vech-i meşrûh üzre amel olunmak bâbında fermân-ı hümâyûnum sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâ´il-i R., sene:[1] 130/ [31 Mayıs-9 Haziran 1718]

S.5/Hkm.19

Diyarbekir Vâlîsi Vezîr Abdullah Paşa ve Haleb Vâlîsi Osman Paşa’ya ve Anadolu tarafından İstanbul yoliyle sefer-i hümâyûnuma gelen beğlerbeğiler ve ümerâya hüküm ki:

Bi-gayâtu’llâhi Allhü’l-melikü’l-mu´in ağrâz-ı din-i mübîn içün bu sene-i mübârekede vâki´ sefer-i hümâyûnuma me´mur olduğunuz üzre birgün evvel ve bir sâ´at mukaddem hükmünüz mühim ve mukteza olmağın bundan sonra dahi bir an te´hîr ü tevakkuf itmeyüb Ordu-yı Hümâyûnum´a Filibe sahrasından hareket itmezden mukaddem alî-cenâh lâ-isti´câl ve bir sâ´at mukaddem irişüb mu-asker-i nus-ret-eserime alınmanız ehem-i umûr-ı diniye ve etemm-i mahâm-ı saltanat seniyyemden olmakla işbu emr-i şerîf vacibü´l- münşâhim ile (boş) ta´yîn ü irsâl olmuşdur imdi şeref-sudûr bulân emr-i şerîfim her ne mahalde ve her ne vakitde size vâsıl olur ise havâb u râhatı kendünüze haram bilib kat´an te´hîr ü tevakkuf ve bu vakti evkât-ı sâ´ireye kıyâs iylemeyüb ber-vech-i muharrer me´mûr olduğunuz üzre kemâl-i sür´at ü şitâb ile bir sâ´at mukaddem elbette ü elbette Ordu-yı Hümâyûnum Filibe sahrasından hareket itmezden mukaddem mülhak u mülâkî olmağa bezl-i tüvân iylesiz şöyle ki bu emr-i din-i mübînde bundan sonra dahi yine bir tarikle avk u te´hiriniz zâhir olur ise bir vechile özr ü tazrikiniz ısgâ olunub nice savlet-i

(22)

şâhânemden tahlîs-i girîbân-ı cân itmeğe kâdir olmayub mazhar-ı gazab-ı inşitât-ı pâdişâhâneme olacağınızı mukarrer ü muhakkak bilesiz hasılı selâmet-i hâliniz size lâzım ise tenbîh-i hümâyûnum üzre hareket ve giceyi gündüze katub ziyâde sür´at ü şitâb ile bir sâ´at mukaddem savb-i me´mûre vusûle bezl-i gayret ü hilâfetden bi-gâyet-i tevakki u mücânebet iylemeniz bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâ´il-i R., sene:1130/ [31 Mayıs-9 Haziran 1718]

S.5/Hkm.20

Bir sûreti dahi Gelibolu yoliyle sefer-i hümâyûnuma gelen mîr-i mî-rân ve ümerâya vech-i meşrûh üzre yazılmışdır.

S.5/Hkm.21

Dergâh-ı Mu´allâm kabucubaşılarından (boş) dâme mecdühûya hüküm ki: İşbu sene-i amîmiyetü´l-meymenede sefer-i hümâyûn nusret-makrûnuma me´mûren gelüb Edirne´den Ordu-yı Hümâyûnum cânibine tesyîr ü irsâl olunan vüzerâ-yı azâm ve mîr-i mî-rân-ı fihâm ve ümerâ âdemleri ve sipâh ve silahdâr ve Dergâh-ı Mu´allâm yeniçeri ve cebeci ve tpcu ve tobarabacıları ve eyâlet ve evliye askerleri ve sâ´ir tevâ´if-i askeriye Edirne´den ayrıldıklarında sâye-i livâ-i sa´âdet ihtivâ-yı hazret-i Habîb-i Hüdâ-i Ali’ye mine´s-salavât-ı ezkihâ ve mine’t-tahiyyât evfâhâda ihrâz-ı sa´âdet-i dünya ve ukbâ içün bi´l-cümle serî´an ve acilen Ordu-yı Hümâyûn nusret-makrûnuma mül-hak u mülâkî olmaları ehemm-i umûr-ı diniyyeden iken tarîk-i cedde ve yemîn ü yesârında vâki´kasabât u kurada ve çayır bahânesiyle sahralarda tevakkuf u arâm iyledikleri semi´-i hümâyûnuma ilkâ olunmağın bulundukları mahallerden bilâ-te´hir kaldırılub me´mûr olduğun üzre Edirne´den Ordu-yı Hümâyûnum’a varınca tarîk-i cadde ve yemin ü yesârında vâki´ kasabât u kurada ve sahralarda bulunan sefer-i hümâyûnuma me´mûr tevâ´if-i askeriyeme kat´an bir an ve bir sâ´at eğlendürmeyüb me’mûr oldukları savb-ı gazâya tesyîr ve kemâl-i sür´at ü şitâb ile Ordu-yı Hümâyûnum nusret-makrünuma bir sâ´at mukaddem îsâl ü ilhâk itmekle cidd-i tâmm u ikdâm u ihtimâm iyleyüb elbette ü elbette bir an evvel Ordu-yı Hümâyûnum’a vusûlleri aksâ-yı murazâmd-ı hümâyûnum olduğu musâdaka olduğun beğlerbeğiler ve ümerâ ve sâ´ir tevâ´if-i askere ifhâm ve sen dahi havâb u râhatı kendüne harâm idüb alâ-eyyi-hâl me´mûr olduğun bu emr-i lâzımü´-ihtimâmat takayyüd-i tâmm iyleyesin ve sana muhâlefet idüb arâm-ı tevakkuf idenler her kim olursa olsun ism ü resmiyle vuku´ı üzre Dergâh-ı Ma´allâm´a arz u i´lâm iyleyüb mikdâr-ı zerre tehâvün ü taksîrden be-gâyet-i ihtiraz u ictinâb iylemek bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâsıt-ı R., sene:1130/ [10-19 Haziran 1718]

S.5/Hkm.22

Mezkûrun cürmü afv ve hânesinde sâkin olmak üzre sebîli tahliye olunub ıtlâk olmasıçün yazılmışdır.

(23)

Âsitâne-i Sa´âdet Kâ’im-makâmı Mustafa Paşa’ya hüküm ki:

Mısır tarafına ba´zı umûr-ı mühimmeyi müştemil-i evâ-mir-i şerifem ile vezîr-i azâm sâbık müteveffâ Hüseyin Paşa’nın anahtar gulâmı Halil irsâl ve bir gün mukaddem mahall-i me´mûre irişmemeğe tevettir-i hidmete bâ´is ve tekâsülü zahir olmağın imdi sen ki müşâr ün-ileyhsin işbu emr-i şerifim vusûlünde mezkûr Halil’e İstanbul ve tevâbi´inde sırran gereği gibi tefahhus ve bi-eyyi-hâl elegetürüb ahz u kayd-ı bend ile Rîkâb-ı Hümâyûnum’a ihzâr ve keyfiyeti arz u i´lâm iylemek bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâsıt-ı R., sene:1130/ [10-19 Haziran 1718]

S.5/Hkm.23

Mezkûrun cürmü afv ve hânesinde sâkin olmak üzre sebîli tahliye ve ıtlâkçün yazılmışdır.

Fî Evâsıt-ı C., sene: 1131/[ ]

Bir sûreti dahi mezbûr her ne mahalde bulunur ise ta´yîn olunan mübâşir ma´rifetiyle sırran ve alenen tefahhus ve ele-getürülüb bulunduğu mahale münâsib olan kal´ada kal´a-bend ve keyfiyeti Rîkâb-ı Hümâyûnum’a i´âm olunmak üzre Üsküdar’dan Mısır’a varınca vâki´ olan kâdîlara ve mütesellimlere havâs ve evkâf vayvadalarına kal´a dizdârlarına ve kethüdâyirleri ve yeniçeri serdârları vekilleri ve a´yân-ı vilâyet ve işerlerine hitâben.

S.6/Hkm.24

İnöz Kal´ası dizdârına hüküm ki:

Edirne’de Dergâh-ı Mu´allâm Cebecileri Kethüdâsı Vekili olan Mustafa zîde kadruhû arz-u hal sunub Dergâh-ı Mu´allâm cebecilerinden olan dördüncü bölükde Hasan nâm cebeci bundan akdem bir âdem katl diyü ahz olunub bu ana değin da´vâcıları zuhûra gelmeyüb ve üzerine dahi şer´an bir nesne sabit olmamağla da´vâcıları zuhûr idince İnöz Kal´ası´nda kal´a-bend olunmak bâbında hükm-i hümâyûnum ricâ itmeğin da´âcıları zuhûr idince İnöz Kal´ası´nda kal´a-bend olunmak içün yazılmışdır.

Fî Evâsıt-ı R., sene:[1]130/ [10-19 Haziran 1718]

S.6/Hkm.25

Diyarbekir Vâlîsi Vezîr Abdullah Paşa’ya hüküm ki:

Sen ki müşârun-ileysin tuğ-ı hümâyûnum câ´izesi akçesinden teslimâtından mâ´adâ zimmetinde olan üç bin beş yüz guruşun birgün evvel irsâl ü teslim Hazîne-i Âmîrem’e itdirilmesi mühim ü muktezâ olmağla imdi İnşâ’a´llâhü te´âlâ işbu emr-i şerif vâcibü´l-imtisâlim vusûlünde zikr olunan üç bin beş yüz guruşu birgün evvel irsâl ü teslim Hazîne-i Âmîrem itdirilüb ihmal u tesâmuhdan bi-gâyet-i tevâkkî iylemek bâbında hatt-ı hümâyûn şevket-makrûnumla fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki:

(24)

S.6/Hkm.26

Bir sûreti Saydabeyrut Vâlîsi Osman Paşa’nın zimmetinde olan teslimâtından mâ´adâ iki bin beş yüz guruşun irsâl ü îsâli içün.

S.6/Hkm.27

Bir sûreti dahi Kal´a-i Cedîd muhâfasasındsa olan Vezîr Hasan Paşa’nın zimmetinde olan teslimâtından mâ´adâ iki bin iki yüz altmış guruşun ve irsâl ü isâli içün.

S.6/Hkm.28

Bir sûreti dahi hâla Mısır Vâlîsi Vezir Ali Paşa’nın zimmetinde olan yigirmi iki bin beş yüz guruşun tahsili ve irsâl ü îsâli içün.

S.6/Hkm.29

Bir sûreti dahi Hanya muhâfazasında olan Vezîr Silahdar İbrahim Paşa’nın zimmetinde olan on yed bin beş yüz guruşun tahsîli ve irsâl ü îsâli içün.

S.6/Hkm.30

Bir sûreti dahi Anya-i Bahşi muhâfazasında olan Vezîr Osman Paşa’nın zimmetinde olan yigirmi iki bin beş yüz guruşun tahsîli ve ve irsâl ü îsâli içün.

S.6/Hkm.31

Kapucubaşı mübâşeretiyle tebdîl olunmuşdur.

Fî Evâsıt-ı R., sene:[1]130/ [10-19 Haziran 1718] Van kâdîsına hüküm ki:

Sâbıkâ Sayda beğlerbeğisi iken fevt olan Halil Paşa’nın oğlu kıdvetü’l-emâcid ve´l-a´yân Abdulbaki zîde mecdühûnun babası mûmâ-ileyhden kalma şühûd-ı udûl ile mübâşire kşühûd-ırk bin guruş mikdârşühûd-ı düyûnu olub ve hâlâ Van muhâfazasşühûd-ında olan Mehmed Paşa’dan kıstü’l-yevm hesâbından Sayda kâdîsının mümzâ u mahtûm der-devlet-medârıma gönderdüğü defterleri mûcebince başmuhâsebe defterlerinden hesâb olundukda mîr-i mîrân-ı mû-mâ-ileyh zimmetinde on yedi bin dokuz yüz seksân dört bucuk guruş olmağın zuhûr ve merkûm Mehmed Paşa ol vakitde babası müteveffâ-yı mûmâ-ileyhin eşyâsından dahi diledüğü bahâ ile vâfir eşyâların almağla vech-i meşrûh üzre Sayda mukâta´âtı hesâbından ve noksan bahâ ile alduğu eşyâdan müteveccih olan hakkı alıvîrilmek içün bundan akdem ısdâr iyledüğün emr-i şerîfemr-imle mîr-emr-i mîrân-ı mûmâ-emr-ileyhemr-in taleb emr-iyledüğü emr-itâ´at-ı emr-emr-i şer´ emr-itmemekle tekrâran şer´le tahsîl olunmak içün düstûr-ı mükerrem, müşîr-i mufahham, nizâmü´l-´alem hâla Diyarbekir Vâlîsi Vezîr Abdullah Paşa edâma´llâhû te´âlâ iclâ-lehûya hitâben mübâşir ta´yîn olan kadruhû’l-emâsil ve´l-akrân(boş) zîde kadruhû

(25)

hümâyûnuma me´mûr olduğundan tahsîl olunmayub alâ-hale kalmağla ol bâbda esen-du´â-yı inâyet itmekde sen ki Mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin mukaddemâ sâdır olan emr-i şerîfim mûcebince mübâşir-i mûmâ-ileyh ma´rifetiyle ber-vech-i muharrer Sayda mukâta´âtı hesâbından ve noksan bahâ ile alduğu eşyâdan zimmetinde şer´le sâbit olan hakkı alâ-eyyi-hâlin tahsîl ve bi-kusûr edâ ü teslim itdirilüb bir vechile te´allül ü muhâlefet itdirilmemek bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâsıt-ı R., sene:1130/ [10-19 Haziran 1718]

S.7/Hkm.32

Asitane kâ’im-makâmına ve Galata Malasına hüküm ki:

Beşiktaş sâkinelerinden Derpi nâm hatun Rîkâb-ı Hümâyûnum’a arz-u hâl idüb vasiyesi olduğu zevcî sâbıkâ İzmir kâdîsı müteveffâ Süleyman Efendi eytâmının Galata kazâsı muzâfâtından Edirneköy´de vâki´ sadr-ı azâm nezâretinde olan evkafdan Cisr ü Kethüda vakfından mutasarrıf oldukları habbâz furunundan tabh olunan nân karye-i merkûma ahâlisine kifâyet idüb ahar furuna muhtâc değiller iken furun-ı mezbûrede mübaşir olan Manos nâm zımmî kanâ´ât itmeyüb kendü mülkü olmak üzre bir habbaz furunu ihdâs itmekle birkaç def´a emr-i şerîfimle men´ olunmuşken yine kendü halinde olmayub ihdâs iyledüğü furn-ı mezbûru açub kadîm olan furnun ta´tili kasdıyla nice dürlü hileye sülûk u hevâsına tâbi´ ahâli-i karyeden Kerâsteci Osman ve Kolozluoğlu Ahmed nâm kimesnelerin izniyle sâ´ir ahâlisini dahi tahrîk ve Dîvân-ı Hümâyûnum’a gönderüb kendüye taleb itdürüb furun-ı mezbûru birçok ay mikdarı işletdikde yine kapayub kaçub dahi vakf olan furun-ı mezbûru ahara îcar ve mesfûru meclis-i şer´e gönderüb furn-ı mezbûr müste’cirlerime ba´de’l-yevm dahl ü taaruz itmemek üzre huzûr-ı şer´at-i ta´ahhüd iylemişken yine kâni´ olmayub mezbûrân Osman ve Ahmed’in i´ânetleriyle müste’cirlerine dahl ü ta´arruz ve mütemevvil olmağla mâ-melekci merâme idüb kendü furununa açub vakf olan furun-ı mezbûru ta´til iderim diyü müste’cirlerini tahvîn iyledüğünden nâşî müste’cirleri furunu bıragub eytâm-ı mezbûre küllî gadr u te´addi olunduğun ve mesfûr Manas Edirneköy’de sâkin oldukca nice dürlü hile ü hevâsına tâbi´ kimesneleri tahrîk ve ihdârdan hâlî olmaduğun bildirüb kadîm olan furn-ı mezbure habbâzında bir usta ta´yîn ve mesfûrun ihdâs iylediğü furunda min-ba´d nân tabh olunmayub ve kendüsü ehl ü iyâlıyla Büyükdere nâm mahalde iskân itdirilmek bâbında hükm-i hümâyûnum ricâ iyledüğü ecilden sen ki müşârun-ileyh ve Mevlânâ-yı mûmâ-ileysin yedinde olan senedleri mûcebince kadîmi vakf olan furuna habbâzından bir usta ta´yin ve işlendürülüb ve muhdes olan furunundan etmek tabh olunmamak üzre men´ ve mesfûr dahi Büyükdere’de sâkin olub min-ba´d Edirneköy’de sâkin olmamak üzre iclâ olunmak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâsıt-ı R., sene:1130/ [10-19 Haziran 1718]

S.7/Hkm.33

Konya kâdîsına hüküm ki:

Rîkâb-ı Hümâyûnum’a mektûb gönderüb Batum Kal´ası´nın ulemâ ve sulehâ ve e´imme ve hatîbân mîr-livâ ve yeniçeriyân zâbitânı ve müstafizân ve beşlüyân ve

(26)

ihtiyârları ve ahâlileri meclis-i şer´a varub kazâ-i mezbûrda vâki´ beşlüyân neferâtımın bayrakdârı husûsun hükümetize Mahmud ve Şad-oğlu Yusuf ve Mikriloğlu Osman ve Bozancazin( ) Mahmud ve yeniçeri neferâtından Kikava dimekle ma´rûf Hasan nâm kimesneler birbirleriyle yek-dil ve yek-cihed olub hevâlarınca tâbi´ erâzil makûleleri başlarına cem´ ve nice ehl-i ırzın ırzını hetk ve ehl-i iyallarına fi´l-i şeni´-i kasd ve bir kimesnenin dahi arusun çeküb ahara füruht idüb bunun imtisâli fitne ü fesât u zulm ü te´addilerinin nihâni olmaduğundan gayri Batum sancağı mutasarrıfı Ahmed Beğ’in uhdesinde olan emvâl-i best-i malına tahsîle muhâlefet mezbûrların şekâvetlerinden kuyûmen terk ve karayir olmağla zâbitleri ma´rifetiyle diyâr-ı ahara nefy olunub ibâdullâhdan şerr ü mazaratları men´ü def´ olunmak içün ba-iltimas hükm-i hümâyûnum virilmek ricâsına ve î´lâm u arz iyledüğün ecilden mezbûrların ibâdullâha şerr ü mazaratları vâki´ ise ıslâh-ı nefs içün zâbitleri ma´rifetiyle diyâr-ı ahara nefy ü iclâ olunmak içün yazılmışdır.

Fî Evâsıt-ı R., sene:1130/ [10-19 Haziran 1718]

S.7/Hkm.34

Bar ve İskenderiye kâdîlarına hüküm ki:

Yusuf nâm kimesne Rîkâb-ı Hümâyûnum’a gelüb Devpere Venik Kal´ası sâkinlerinden Maro veled-i Marko ve Luka ve Musuh nâm zımmî Yahûdilere Rafiyon nâm Yahûdi yediyle bin yüz yigirmi senesinde hüccet-i şer´iyye ile sekiz re’s esir virüb ve Yahûdî-i mesfûr kefîl olub şer´le müteveccih olan hakkını taleb iyledikde virmekde te´allül iylemeleriyle birkaçdef´a emr-i şerif ısdâr itmişiken birimizde emr-i şerîf vardır diyü virmekde te´allül ü tereddüd iyledüklerin bildürüb hakkı alivirilüb te´allül iderler ise Dîvân-ı Hümâyûnuma havâle olunmak bâbında hükm-i hümâyûnum ricâ ve siz ki Bar ve İskenderiye kâdîlarısız da´vâ-yı mezkûreyi ma´ân istima´ itmek üzre mevâlî ta´în olunmanız içün bi´l-fi´l şeyhü’l-islâm olan Mevlânâ Abdullah adâma’llâhû te´âlâ kazânla işâret itmeleriyle işaretleri mûcebince mevâlî olub şer´le icrâ-yı hakk mahallinde iken olmaz ise Dîvân-ı Hümâyûnum’a havâle olunmak içün yazılmışdıri

Fî Evâsıt-ı R., sene:[1]130/ [10-19 Haziran 1718]

S.7/Hkm.35

Edirne’den Ordu-yı Hümâyûnum’a varınca yol üzerinde vâki´ olan kâdîlar ve kethüdâyiri ve yeniçeri serdârları vekilleri havâs ve evkâf zâbitleri ve a´yân-ı vilâyet ve işerlerine hüküm ki:

Hâlâ Ordu-yı Hümâyûnum’a irsâl olunan hazine her kangınızın taht-ı kazâsına varub dâhil olur ise münasib mahallerde kondurub ve gicelerde bekledüb gider olduklarında yanına yararlu ve tüfenk-endaz kulağuzlar koşub emin ü sâlim birbirinize irsâl iyleyesiz diyü kânûn üzre yol hükmü yazılmışdır.

(27)

S.8/Hkm.36

Pâyâs-ı Atik kâdısına hüküm ki:

Sen ki Mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin Rîkâb-ı Hümâyûnum’a mektûb gönderüb sâbıkâ Kırım hanı olub hâlâ Gelibolu’da ikâmet üzre olan Kablan Giray Han dâme ma´âliyenin Bergos kazasına tâbi´ Turgudbeğ karyesi kurbünde vâki‛ mutarrıf olduğu diğer değirmanlarının değirmancı ve abd-ı memlûkü Yusuf bin Abdullah’ı haydûd-ı eşkiyâsı basub kendüye ahz u ba‛de´l-eziyet altı yüz guruş nakd akçe ile bir mikdâr eşyâsını gâret itmeleriyle kadruhû´l-emâsil ve´l-akrân karışdıran ustası (boş) zîde kadruhû mübâşeretiyle tefahhus olunmak bâbında sâdır olan emr-i şerîfim mûcebince Pâyâs-ı Atik kazâsına tâbi‛ Kamrader nâm karyeden ahz olunan Zira ve Dimo ve İstaki ve Kosta ve Çoban Lika ve diğer Dimo nâm haydûdlar değirmancı mezbûr Yusuf´u basub garet idenlerden olduğu nümâyân ve gâret iyledikleri emvâl ba‛de´l-ikrâr yedlerinde zuhûra gelüb kefere-i mesfûranın haydûdluk ve gâret-i emvâl âdet-i müstemirreleri olduğu cemm-i gafîr cem‛-i kebîr şehâdetleri ile takrîrleri hüccet olunmağla mûcebince sâ´îre-i mûceb-i izzet içün mahallinde cezâları tertîb olunmak içün emr-i şerîfim virilmek ricâsına vâki‛-i hâlini î‛lâm idüb arz u hüccet nazar olundukda Pâyâs-ı Atik kazâsına tâbi‛ Kamrader nâm karyeden ahz olunan Zira ve Dimo ve İstaki ve Kosta ve Çoban Lika ve diğer Dimo nâm altı nefer zımmîler haydûd-ı eşkiyâsından olub değirmancı Yusuf´u gice ile basub emvâlini gâret ve her birinin aldığı nisâb-ı şerîfeye bâka olduğunun ikrârı ve mesfûrlar haydud-ı eşkiyâsından olub gâret-i emvâl âdet-i müstemirreleri olduğu cem‛-i gafîr ihbârlarıyla mu‛ayyen olub mahallinde cezâları tertib olunmasına nâtık bulunmağın mesfûrların ma‛rifet-i şer‛le mahallinde cezâları virilmek emr-i sevâb idüğün a‛lemü´l-ulamâ´i´l-mütebahhirîn efdalü´l-füzelâ´i´l-mütevveri‛în bi´l-fi‛l Rumili kâdîaskeri olan Mevlânâ Ahmed edâma´llâhü te´âlâ fezâ´il i‛lâm itmeğin i‛lâmı mûcebince mahallinde ma´rifet-i şer‛le ve mukaddemâ mübâşir ta´yîn olunan usta-i mezkûr ma‛rifetiyle ukûbât-ı meşrû‛adan haklarında lazım gelen cezâları virilmek içün yazılmışdır.

Fî Evâsıt-ı R., sene:1130/ [10-19 Haziran 1718]

S.8/Hkm.37

Asistâne-i Sa‛âdetim’den Edirne’ye gelince yol üzerinde vâki‛ olan kâdîlara ve kethüdâyirleri ve yeniçeri ve evkâf zâbitleri ve a´yân-ı vilâyet ve işerlerine hüküm ki:

Düstûr-ı mükerrem, müşîr-i mufahham, nîzâmü´l- alem, bi´l-fi‛l Rîkâb-ı Hümâyûnum kâ´im-makâmı olan vezîrim Ali Paşa edâma´llahü te´âlâ iclâlehûnun halile-i mükerrem, müşîr-i mufahham, nizâmü´l-alem, bi´l-fi‘l Rîkâb-ı Hümâyûnum kâ´im-makâmı olan vezîrim Ali Paşa edâma´llahü te´âlâ iclâlehûnun halile-i mükerreleri seyyidetü´l-muhadderât, iklîletü´l-muhsanât, tâcü´l-muhadderât, iklîletü´l-muhsanât, tâcü´l-mestûrât (boş) Sultan damet istehümâ ve zâdet iktimat inşâ’a´llâhu te‘âlâ Edirne’ye teveccüh ü azîmet itmeleriyle imdi emr-i şerîfim vûsünde müşârün-ileyhâ etbâ‘ u âdemleriyle her kangımızın taht-ı kazâsına gelüb dâhil olur ise hâl ü şânlarına lâyık ber-lâ-büdd mahallinde kendüler ve etbâ‘larına kîfâyet mikdârı konaklar ta´yîn ü ikrâmında ihtîmâm ve mîhmandârlık merâsimini icrâ iderek konaklarına takrîr ve gicelerder bekledüb lâzım olan zâd u zevâdelerinin akçesini taraflarından virilmek üzre tarh-ı cârî üzre alıvirüb gelür olduklarında yarar

(28)

kulağuzlar ve kifâyet mikdârı âdemler koşub eminen ve sâlimen savb-ı maksûda îsâllerinde ihtimâm iylemeniz bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâsıt-ı R., sene:1130/ [10-19 Haziran 1718]

S.8/Hkm.38

Itlak içün emr-i şerîf yazılmışdır.

Fî Evâhîr-i D., sene:1130

Hassa bostancıbaşısı ve Limni Kal‘ası dizdârına hüküm ki:

Anadolu Vâlîsi Vezir Ali Paşa Rîkâb-ı Hümâyûnum’a mektub gönderüb Biga sancağında vâkî‘ Gügercinlik kazâsına tâbi‘ Dimetoka karyede sâkin Hatiboğlu Abdülfettah nâm kimesnenin da‘vâcısı olan Veli nâm kimesne ile Biga kâdısı huzûrunda mürâfi‘-i şer‘ olmalarıçün müşârün-ileyh tarafından buyruldu ile mübâşir ta´yîn itdikde Biga kâdîsının bu makûle mütegalebe ve eşirrâya i‘ânet ü firâr ü ihtifâ itdirüb ihkâk-ı hakk itdürmemek âdet-i müstemirresi olmağla mütegalebeden olan mezbûr Abdulfettah´a dahû î‘ânet idüb ol vechile îcrâ-yı hakk olunmağlâ vâki‘-i hâli hükm-i hümâyûnum ricâsına arz iyledüğü ecilden sen ki bostancıbaşı mûmâ-ileyhsin tarafından hasekî mübâşeretiyle mezbûr Abdülfettah ıslâh-ı nefs idince Lîmni Kal´asinda kal´a-bend olunub ıtlâkına emr-i şerîfim sâdır olmadıkça ıtlakında hazer olunmak bâbında fermân-ı âlî-şânım yazılmışdır.

Fî Evâsıt-ı R., sene:1130/ [10-19 Haziran 1718]

S.8/Hkm.39

İnöz Kal´ası dizdârına hüküm ki:

Fatma nâm hatun Rîkâb-ı Hümâyûnum’a gelüb Edirne sâkinlerinden cebeci tâ´ifesinden Onsekiz Doğancılar neferâtından onsekiz karındaşı Kara Mehmed nâm cebeci kendü halinde olub kimesneye hivaz‘ u te‘addisi yağiken Berber Ahmed nâm kimesnenin karındaşı mezkûre Gazi dinuviyyesi olmağla îştikâsıyla bundan akdem emr-i şerîfle İnöz Kal‘asında kal‘a-bend olunub elli-altmış günden berü mahbus ve me´mûr olduğu sefer-i hümâyûna dahi gidermeyüb ve seksân yaşında vâlidesinin ahvâli diğer gûn olmağla cürmü afv u ıtlâk olunmak bâbında Es-seyyid Ali inâyet itmeğin mezkûr Kara Mehmedbundan akdem İnöz Kal‘ası´na kal‘a-bend olub ocaklısından su´âl olundukda Berber Ahmed nâm kimesne ile niza‘ vâki ‘ olub islâh-ı nefs içün nefy olduğun haber virüb mezbûrun odasislâh-ı hala seferber olmağla kal‘a-i mezburda ıtlâk olunmak içün yazılmışdır.

Fî Evâhir-i B., sene:1130/ [10-19 Haziran 1718]

S.9/Hkm.40

İstanbul kâ’im-makâmına ve Galata kâdîsına hüküm ki:

Sâbıkâ İzmir kâdîsı olan Beşiktaşî müteveffâ Süleyman Efendi´nin eytâmı Eminiyye ve Hadice nâm hatunlar Rîkâb-ı Hümâyûnum’a arz-u hâl gönderüb babaları mezbûrun dîvân terekesinden eziyed olduğu halde vefât itmekle muhallefâtından bunlara bir nesne isâbet itmeyüb ancak nezâret-i şeyhü´l-îslamide

(29)

olan evkâfdan kasaba-i Beşiktaş’da Sinan Paşa evkâfından bir habbâz furunu intikâl ve öyle ta‘yîn iderler iken kasaba-i merkûmada emr-i şerîfimle nizâm virildikden sonra bîlâ-emr-i şerîf habbâz furunu ihdâs ittiklerinden mâ‘adâ mahal-i nizâm ba‘zı çörekçi furunlarından dani nân talah olunmayub ancak değirmânı işledüğünden îcaresi tenzîl ve giderek değirmân-ı merûm dahi işlemez olub bi´l-külliye mu‘attal olmağla cânib-i vakfa ve eytâm-ı mezbûre gadr olunmağın bundan akdem kasaba-i mezburede etmek tabh itmek üzre Ahmed Ömer ve Ali nâm kimesnelerinin binâsına mübâşeret iyledikleri furun husûsu furunların nizâm-ı mahal olmağla men‘ ve mezbûrenin tasarruflarında atîk habbâz furununda feth ü tarh rûzî ile etmek tabh itmek üzre te‘addileri men‘ olunmuşiken yine vech-i meşrûh üzre te‘addi itmeleriyle gadr olunduğun bildirüb mukaddemâ emr-i şerîfimle virilen nizâma muğâyyir mezbûrların mahdes olan furunun hazrı men‘ ü def‘ olunmak bâbında hükm-i hümÂyûnum rîcâ iyledükleri ecilden sen ki vezîr-i müşârün-ileyhsin ve Mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin mukaddemâ olan i‘lâmları ve senedâları mûcebince kadîmi üzre mezbûrların furunları feth ü nân tabh itdirilüb kadîme mugayir bîlâ-emr-i şerîf muharrer olan furunda men olunmak içün yazılmışdır.

Derkenar: 7 ve bunların tasarruflarında olub kadîmi nân tabh olunan fırunlarında

Fî Evâsıt-ı R., sene:[1]130/ [10-19 Haziran 1718]

S.9/Hkm.41

Şâm-ı Şerîf ve Sayda’dan Üsküdar’a gelince yol üzerinde mevâlî-i azâm ve kâdîlara ve mütesellimlere ve kethüdâyirleri ve yeniçeri serdârları vekilleri ve havâs ve evkâf zâbitleri ve a‘yân-ı vilâyet ve işerlerine hüküm ki:

Şam ve Sayda mukâta‘âtı malından Dergâh-ı Mu‘allam kapucubaşılarından Hattât Ahmed dâme mecdühu ma‘rifetiyle der-devlet-medârıma gelen hazine her kangınızın taht-ı kazasına gelüb dâhil olur ise münâsib-i mahfûz mahallere kondurub ve gicelerde bekledüb ve mahûf u muhâtara olan mahallerde yanlarına yarar u tüvân kifâyet mikdârı tüfenk-endâz ademler koşub birbirinize irsâl ve eminen ve sâlimen der-devlet-medârıma irsâl iyleyüb hilâfetden be-gâyet-i ihtirâz u ictinâb iylemeniz babında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâsıt-ı R., sene:[1]130/ [10-19 Haziran 1718]

S.9/Hkm.42

Bir sûreti dahi Dergâh-ı Alî kapucubaşılarından Dayızâde Mustafa dâme mecdühu ma‘rifetiyle Trablusşam mukâta‘âtı malınfdan gelen hazine içün yol hükmü yazılmışdır.

S.9/Hkm.43

Hassa Silahşôrlerinden Mısırlı Ali zîde mecdühuya hüküm ki:

Emîrül-ümerâî´l-kîrâm Adana beğlerbeğisi Abdurrahman dâme ikbâlühû inşâ’a´l-lâhû te‘âlâ kendülerine irişüb mülâkî olmak üzre hâlâ mûmâ-ileyhin kethüdâsı kadruhû´l-emâcid ve´l-a‘yân (boş) zîde mecdühuya bi´l-cümle kapusu halkı ve levendtı ve eyâlet askerini götürüb Ordu-yı Hümâyûnu’a mülhak u mülâkî

(30)

olmak içün sâdır olan hatt-ı hümâyûn şevket-makrûnum mûcebince me´mûr olmağla sen ki mûmâ-ileyhsin husûs-ı mezbûre sen dahi mübâşir ta‘yîn olmuşsundur imdi bu emr-i şerîf mûcebince kat‘an te´hîr ü tevakkuf itmeyüb fermân-ı hümâyûnum olduğu vech üzre mîr-i mîrân-ı mûmâ-ileyhin kethüdâsı mûmâ-ileyh cümle kapusu halkı ve levendâtı ve eyâlet askeriyle olub bî-lütfu’llâhü te‘âlâ yedi güne değin Ordu-yı Hümâyûnum’a mülhak u mülaki olmağa bezl-i kudret u sarf-ı miknet idüb ve içlerinden bir ferdin fîrârına ve hilâf-ı şer‘-i şerif kimesneye tecâvüzlerine kat‘an ruhsat göstermeyüb ıyâzen b’illâhi te‘âlâ ol makûle firâr itmek sededinde nefs u ahz dahi olur ise haklarından gelinmek içün muhkem-i ahz u habs ve vuû‘ını Rîkâb-ı Hümâyûnum’a arz u i‘lâm idüb emr-i şerîfimin mazmûn-ı münifin mütekayyid ü îcrâya ihtimâm ve hîlâfetden gâyete’l-gâye ihtirâz u ictinâb iylemek bâbında hatt-ı hümâyûn şevket-makrûnumla fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki.

Fî Evâhir-i B., sene:[11]30/ [20-29 Haziran 1718]

S.9/Hkm.44

Derya Kapudanı Vezîr Süleyman Paşa’ya hüküm ki:

Venedik melâ‘ininin donanma-yı hezimet kurbübü Preveze ve Veniçe semtlerinde olması muhtemel olmağla sen ki vezîr-i müşârün-ileyhsin inş´a´l-lâhû te‘âlâ işbu fermân-ı vâcibü’l- imtisâlim sana vardığında asla te’hir ü tevakkuf itmeyüb Donanma-yı Hümâyûnum’la birgün evvel Mora Ceziresi´ni dolaşub Preveze ve Venice yalılarına varub ba‘de’llâhû te‘âlâ tedkîke akılâne ü müdebbirâne cünbiş ile iktizasına göre hereket ve mütevekkilen ala’llâh ve mütevessilen bi-mu‘cizât-ı resullah düşman-ı dinin Donanma-yı Menhûsa üzerine varub Donanma-yı Hümâyûnum ricâlinin cümlesiyle ittihad u ittifâk u gönül birliği ve hüsn-i vifâk idüb müstsa‘inen b´illâhi ihzâr-ı geyret din-i mübin ile ceng ü muhârebe ü mukâtele ve Donanma-yı Menhûsa’nın kahr u temdîr ü istisallerinde ve ol taraf u havâliden îzâle-i şerr ü fesadlarıyla irâde-i bilâd u ayârâ bezl-i ictihâd ve umûr-ı diniyyeden olan bu emr-i cihâda bezl ü semi‘ ü kudret ve rızâ-yı hümyûnuma muvaffak hidemât-ı pesendide vücûda getirüb isticlâb-ı du‘â-yı pâdişâhâneme mazhar olmağa gayret ü hamiyet ve sarf-ı miknet iyleyüb hilâfet-i irtikâbdan ve ıyâzen b´illâhi te‘âlâ tesâmuha ve tekâsülden ve bu emr-i hatîrda tehâvünden be-gâyet-i ihtirâz u ictinâb iylemek bâbında hatt-ı hümâyûn şevket-makrûnumla fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki:

Fî Evâ’il-i Ş., sene:[11]30/ [30 Haziran-9 Temmuz1718]

S.9/Hkm.45

Rîkâb-ı Hümâyûnum’dan Ordu-yı nusret-makrûnuma varınca tarîk-ı ceddede vâki‘ olan kâdîlara ve mütesellimlere ve kethüdâyirleri ve yeniçeri serdârlârı vekilleri ve havâss ve evkâf zâbitlerine ve a‘yân-ı vilayet ve işerlerine hüküm ki:

İşbu amîmentü´l-meymenede sefer-i hümâyûn nusret-makrûnunuma me´mûren eüilüb Edirne sahrasına nüzûl ve Ordu-yı Hümâyûnum cânibine tesyir ü irsâl olunan vüzerâ-yı azâm ve mîr-î mîrân-ı fihâm ve ümerâ-i kirâm âdemleri ve sipâh ve silahhdâr ve Dergâh-ı Ma‘allâm yeniçeri ve ve topcu ve toparabacıları ve eyâlet ve evliye askeri vesâ’ir tevâ´if-i askeriye Rîkâb-ı Müstetâb-ı Mülûkânem´den izledüklerinde îna’llâhu bi-habbe’z-zîn yekâtilun fî sebâlillâhî saffân kânihim beyân

(31)

ber-vech (boş) nasb-ı celîlü´l-feraset üzre sâye-i livâ-i sa‘âdet ihtivâ-yı hazret-i Hâbib-î hüdâ-î aliye mine’s-salâvat-ı ezkihâ ve mine´t-tahiyyât evfâhâda düşman-ı dîn-î mübîn ile cihâd u gazâ ve ihrâz-ı sa‘âdet dünya ve ukbâ içün bî´l-cümle serî‘an ve âcilen Ordu-yı Hümâyûn nusret-makrûnuma mülhak u mülâkî olmaları ehem-i umûr-ı diniyyeden iken zikr olunan tevâ’if-i askeriyeden ba‘zıları yolda batâ’et ve niceleri dahi katlü ve´z-zîn yülevvenneküm mine´l-küffar fermân-ı mütehatemü´l-iz´ânına âdem-i imtisal ile tarîk-i cadde ve yemin ü yesârında vâki‘ kasabât-ı kurâda bey‘ u şirâya iştigâl üzre oldukları semi‘-i hümâyûnuma ilkâ olunmağın bulundukları mahallerden bîlâ-te´hîr kaldılılub me´mûr oldukları savb-ı gazâya tesyîr ve seri‘an ve âcilen mu-asker-i zafer-i rehberime îsâl ve iltihâkları fermânım olub Rîkâb-ı Hümâyûnum’dan Ordu-yı nusret-makrûnuma varınca tarîk-i caddedede olan askerin tesyîrine Dergâh-ı mu‘allam kapucubaşılarından (boş) dâme mecdühû işbu emr-i şerîf vâcibü´l-imtîsâlim ile mübâşir ta‘yîn ü îrsâl olunmuşdur imdi înşâ’a´l-lâhû te‘âlâ vusûlünde herbiriniz işbu emr-i şerîfimin bir sûreti mahkemelerinizde sîcîllâta sebt ve ol makûle sefer-i hümâyûnuma me’mûr olan tevâ´if-i askeriyeden havza-i hükümetinizde vâkî‘ kasabât-ı kurada bulunanları kat´an bir an ve bir sâ‘at eğlendirmeyüb me’mûr oldukları savb-ı gazâya tesyir ve kemâl-i sür´at ü şitâb ile Ordu-yı Hümâyûn meymenet-i makrûnuma îsâl ü ilhâk itmekde cidd-i tâmm ve ikdâm u ihtimâm iyleyüb ve sen ki mübâşir-i mûmâ-ileyhsin bundan sonra dahi ol makûle tevâ´if-i askeriyeden me´mûr oldukları savb-ı gazâya gitmekde fermân-ı hümâyûnuma muğâyyir batâ’et ile hareket ve yahud bey‘ u şirâya iştigâl ile tekâsül iden olur ise ol makûlelerin kıllet-i asker-i İslâm abâ‘is oldukları nümâyân olmağla her ki olur ism ü resimleriyle ve vuku‘ı üzre Rîkâb-ı Hümâyûnum’a arz u i‘lâm iyleyüb emr-i şerîfimin mezmûn-ı münifini tenfîz ü icrâdan ikdâm u ihtimâm u hilâfetde bi-gayet-i tevakkî ü ihtirâz iylemeniz bâbında hatt-ı hümâyûn şevket-makrûnumla fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki:

Fî Evâhir-i B., sene:1130/ [20-29 Haziran-1718]

S.10/Hkm.46

Bir sûreti dahi Rîkâb-ı Hümâyûnum’dan Ordu-yı Hümâyûn nusret-makrûnuma varınca tarîk-ı caddenin sağ-kolunda vâki‘ kâdîlara ve mütesellimlere ve kethüdâyirleri ve yeniçeri serdârları vekilleri ve a‘yân-ı vilâyet ve işerlerine (boş) Edirne bostâncıbaşısı dâme mecdühû mübâşir olmak üzre yazılmışdır.

S.10/Hkm.47

Bir sûretî dahi Rîkâb-ı Hümâyûnum’dan Ordu-yı Hümâyûn nusret-makrûnuma varınca tarîk-ı caddenin sol-kolunda vâki‘ kâdîlara ve mütesellimlere ve kethüdâyirleri ve yeniçeri serdârları vekilleri ve a‘yân-ı vilâyet ve işerlerine (boş) Edirne bostâncıbaşısı dâme mecdühû mübâşir olmak üzre yazılmışdır.

S.10/Hkm.48

İlbasan ve (boş) kadılarına hüküm ki:

Bundan akdem Mahruse-i Edirne’den vefat iden Bayrâm nâm kimesnenin kızlarının cânib-i şer‘ide hüccet-i şe‘riyye ile vekilleri olan İbrahim nâm kimesne

Referanslar

Benzer Belgeler

Diyârbekir defderdârına hüküm ki Van beğlerbeğisi Hüsrev Südde-i Sa‘âdet'üme mektûb gönderüb Van'ın ve Erciş hisârı toprakdan olmağın iç yüzden ve taşdan

Kazâ-ı mezbûre reâyâsı südde-i saâdetime arzıhâl ve adam gönderüp, sekbân ve menzil akçesi fukarâya salyâne olunmaya deyü, bundan akdem emr-i şerîf

Karaman beglerbegisine hüküm ki, vilâyet-i Karaman tîmârları tezkirecisi olan dârende Kâtib Ayâs gelüb Beyşehri sancağında ze‘âmete mutasarrıf olub livâ-yı mezbûrda

Qihua Xiong − Division of Physics and Applied Physics, School of Physical and Mathematical Sciences, Nanyang Technological University, 637371, Singapore; State Key Laboratory of

We prove in particular that if a triple intersection of Schubert cells on this space is nonempty then a certain combinatorial relation holds among the Schubert symbols involved,

The top ZnO layer (channel) is patterned with photolithography and patterned by etching in sulfuric acid solution. A 100-nm-thick Al layer is thermally evaporated and

In Maicli 1995 after tlic signing the Customs Union with the EU then prime minister Tansu Çiller and Foreign Minister Murat Karayalçın have been accused to

Tablo 1: Manyetik rezonans görüntülemenin medial menisküs, lateral menisküs, ön çapraz bağ, arka çapraz bağ patoloji- lerindeki bulgularının artroskopi sonuçları altın