10
Tü r k i y e t u r î n g ve o t o m o b i l k u r u m uTürbeleri
T T - Sfc'OOS'M
mahvolmaktan kurtaralım
Bugüne kadar şu sütunlarda 90 kadar türbe yi kısaca taıuttırmağa çalıştık. Bunlardan yapı tarihi itibariyle en eskisi olarak Kubbe-i Hadra- yı ( Mevlâııâ tür besini) ele almıştık. Halbuki on dan epey eski ve çeşitli tipte bir haya türbe ve küııbedlerimiz daha bulunmaktadır. Eti son yap tırılan bina da Sultan Mehmet V (Şeşat) türbe sidir. Bu suretle yurdumuzda yediyüz yıldan fazla bir zamanının yadigârı olan ve sayısı bin leri aşan bu binalar, yalnız Türk mimarisinde de ğil, dünya yapı sanatında mühim yeri olan bir varlıktır. Kezalik bu anıtların bir de dış ve iç süslemeleri var ki, mermer işçiliği, çinileri, ka lem işleri, ağaç oymacılığı, sedef ve fildişi kak macılığı, alçı pencereleri, hattâ alemleri bile ayrı sanat zümresidir.
Diğer taraftan sandukalar, örtüler, şallar, şe bekeler, şamdanlar, rahleler, mahfazalar, halılar,
levhalar, Kelâm- 1 Kadîmler ve benzerleri ara
sında bütün dünyayı hayran edecek eser hem
Ne çare ki, bu kadar mühim olan tüıh cidden bakımsız, hattâ pek çoğu sahipsiz . tarih varlığı elan bu eserler, her gün biraz ha erimekte ve unsurlarını kaybetmektedir, i : hassa türbelerin hemen hepsinde mezar ta.şı linçle kitabe bulunmadığından içindeki şahsi rin adı ve sanı bile yok olmuş ve olmaktadıı
Tarihî eserlerin bakımı, düııya muvacehes i: de bir kültür dâvası olmakla beraber ecdada w büyüklere hürmet Türkün ezelî bir şiarıdır. Bi naenaleyh türbeler mevzuunun en haraplarından başlamak şartiyle esaslı ve yapıcı bir program dahilinde ele alınması ve kurtarılmasını ilgili makamlardan, bu gibi konulan ele almış hayır demeklerinden ve asil Türk milletinden rica edi
yoruz. Tahsin ÖZ
de pek çoktur.
Bir de evvelce söylediğimiz veçhile medfun olan zevata ait bazı eşya bulunmaktadır ki, bun ların sanat değeri ile beraber tarihî havası ne kadar cazip ve mühim hatıradır.
Binası ile içindeki eşyası ile bir sanat âlemi olan türbelerde yatan şahsiyetlere gelince, biz en eski olarak Ashabı ele almıştık. Bunlar 1300 se ne evvel çöller, ülkeler aşarak îstanbulu fethe gelmişler, Şehit olmuşlar, her biri îslâmiyetin ve azim ve imanının bir timsalidir. Yine dünya kül türüne eser vermiş âlimler, kıtalar ve ülkeler fethetmiş hakanlar, serdarlar, yüce sanatkârlar, şairler, neler neler hep bu kubbelerin altında de ğil mi?
Devlet idaresi için hayatını feda etmiş veya servet-i sâmân hırsiyle kellesi gitmiş nice vezir ler de burada, cihangirler yetiştirmiş hatunlar bu kubbeler altında, kezalik saltanat peşinde yanmış ve mahvolmuş biçareler, zavallılar da bunlar arasında.
İşte muazzam bir tarih, bu künbed ve kubbe lerin altında. Hem de nasü? Tarih denilen âdil dünya hâkimi, bunların ilim ve irfanları, büyük kahramanlıkları, yüce dirayet ve kabiliyetleri, askeri dehâları hakkında hükmünü vermiş. Fil hakika bunlar toprağın içinde, fakat milletin si nesinde yaşayan bahtiyar fâniler. Yine burada bulunan bazı zavallıların giydiği korkunç hü kümler de acı birer ibret levhası.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi