• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Tarım ve Gıda Sektörü Üzerine Bir Değerlendirme: 2017 Yılında Yaşanan Tehditler ve Kaçırılan Fırsatlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye’de Tarım ve Gıda Sektörü Üzerine Bir Değerlendirme: 2017 Yılında Yaşanan Tehditler ve Kaçırılan Fırsatlar"

Copied!
28
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ve Kaçırılan Fırsatlar

Derleme Makalesi/Review Article

Türkiye’de Tarım ve Gıda Sektörü

Üzerine Bir Değerlendirme: 2017

Yılında Yaşanan Tehditler ve Kaçırılan

Fırsatlar

Ömer AÇIKGÖZ

Aslı GÜNAY

 Öz

Son yıllarda ülkemizde gıda sektöründe, fiyatlar genel seviyesi daha hızlı bir oranda artmakta ve bu konu uzunca bir süredir ekonomi gündeminin ilk sıralarında yer almaktadır. Bu çalışmada çeşitli makroekonomik göstergeler analiz edilerek Türkiye’de 2017 yılında tarımda, üretici ve girdi fiyatlarında yaşanan değişimlerin bitkisel ve hayvansal üretimi nasıl etkilediği, tarımsal üretimde yaşanan bu gelişmelerin gıda ve içecek sektöründe üretimi, üretici fiyatlarını ve nihayetinde gıda enflasyonunu nasıl tetiklediği son bir yıl içinde sektörde uygulanan hükümet politikaları da ele alınarak değerlendirme yapılmıştır. Ancak 2017 yılında hükümet tarafından tarım ve gıda enflasyonunu düşürmeye yönelik olarak uygulanan politikaların hedeflenen düzeyde sonuçlar meydana getirmediği tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimler: Tarım Sektörü, Gıda Sektörü, Tarım Enflasyonu, Gıda

Enflasyonu, Tarım Politikaları

      

Prof.Dr., Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Ekonomi Bölümü, omeracikgoz63@gmail.com;

https://orcid.org/0000-0002-9033-2572

Dr.Öğr.Üyesi, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Ekonomi Bölümü, asli.gunay@asbu.edu.tr;

https://orcid.org/0000-0001-5085-6374

(2)

An Overwiev of Agricultural and Food Sector in Turkey: Missed Opportunities and Ongoing Threats in 2017 Abstract

In recent years, general prices level of food sector have been increasing at a faster rate and this issue has been at the top of the economic agenda in our country for quite a long period. In this study, we evaluated how the changes in production and input prices affected the crop and animal production, how these developments in agricultural production stimulated the production and production prices in the food and beverage sector, and ultimately food inflation by analyzing various macroeconomic indicators in Turkey for 2017 in addition to considering government policies applied in the sector in detail over the last year. However, it was concluded that policies applied for reducing agricultural and food inflation did not bring results at the targeted level in 2017.

Keywords: Agricultural Sector, Food Sector, Agricultural Inflation, Food

Inflation, Agricultural Policies

JEL Classification Codes: H11, E31, Q11, Q18 Giriş

Tarım sektörü her ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınmasında önemli olduğu gibi geniş halk kitlelerini ilgilendirmesi nedeniyle de siyasal alanda kayda değer bir yere sahiptir. Tarım sektörü, üretim ve üretilen malların talep koşulları nedeniyle diğer iktisadi sektörlerden ayrışmaktadır. Ülkemizde bu sektörde, üretimde yüksek düzeyde belirsizlik ve küçük ölçeklilik dikkat çekerken ürünlere talep genellikle esnek değildir (Türkiye İhracatçılar Meclisi [TİM], 2016). Ayrıca hem ulusal hem de uluslararası müdahalelere açık bir sektördür.

Son yıllarda tarım sektöründe uluslararası ticaretin yaygınlaşmasıyla birlikte önemli bir paradigma değişimi de yaşanmaya başlanmış olup, sektörde üretici odaklı yaklaşımdan, tüketici odaklı yaklaşıma geçiş süreci başlamıştır (TİM, 2016). Bu kapsamda tarım sektörü sadece bitkisel ve hayvansal üretimin yapıldığı bir sektör olmaktan çıkarak imalat sanayine hammadde sağlayan bir sektör haline dönüşmüştür. Böylelikle imalat sanayinin bir alt grubu olan gıda ve hatta içecek sektörü de tarım sektörünün tamamlayıcı bir unsuru haline gelmiştir. Bu nedenle, tarım sektörünün adı artık tarım ve gıda sektörü olarak anılmaya başlanmıştır.

Bu değişimle beraber sektörün gayrisafî yurtiçi hasıla (GSYH) ile birlikte dış ticarete ve özellikle imalat sektörüne katkısı da önemli hale gelmiştir.

Tarım sektörü gıda sektörünün ana hammaddelerini sağladığından üretimde ve üretici fiyatlarında yaşanan gelişmeler doğrudan gıda sektöründeki üretimi ve fiyatları da etkilemektedir. Ayrıca, tarım ve gıda sektöründe

(3)

ve Kaçırılan Fırsatlar

üretim ve fiyat bazında yaşanan değişimler sadece sektördeki üreticileri değil tüketicileri ve diğer iktisadi faaliyetleri de doğrudan etkilemeye başlamıştır. Örneğin, tarım ve gıda ürünlerindeki fiyat değişimleri artık taşıma, depolama, perakendecilik, otel ve lokanta gibi diğer iktisadi faaliyet kollarında da belirleyici olmaktadır. Bir başka ifadeyle, günümüzde tüketici enflasyonu sepetinin yaklaşık dörtte birini oluşturan gıda grubu ürün fiyatlarındaki gelişmelerin yakından takibi daha önemli hale gelmiştir.

Çalışmada öncelikle Türkiye’de 2017 yılı için tarım ve gıda sektörünün ekonomik kalkınmaya katkısı klasik ekonomik kuramlar ve makroekonomik göstergeler kullanılarak ortaya konulmaya çalışılmıştır. Belli bir dönem sınırlamasına gidilmesine karşın ilgili veriler ışığında çalışmanın, tarım ve gıda sektörünün Türk ekonomisi içindeki yerinin belirlenmesi, bu sektör ve alt sektörlere gerekli dikkatin çekilmesi açısından önemli olduğu düşünülmektedir. Çalışmanın özellikle Türkiye’de 2017 yılında hükümet tarafından uygulanan tarım politikalarının sonuçları ile tarım ve gıda enflasyonunda yaşanan gelişmeler ışığında bundan sonraki dönemde tarım ve gıda sektörüne yönelik uygulanacak politika uygulamalarına fayda sağlayacağı öngörülmektedir.

Bu kapsamda, çalışmanın birinci bölümünde Türkiye tarım sektöründe yaşanan iktisadi gelişmeler ekonomik katma değer ile üretici fiyatları bazında analiz edilmiştir. İkinci bölümde benzer şekilde tarımsal ürünlerin girdi olarak kullanıldığı gıda sektöründeki iktisadi gelişmeler üretim ve üretici fiyatları incelenerek belirlenmiştir. Böylelikle ekonomide birbirlerini besleyen bu iki ana ekonomik sektörün üretim ve fiyat değişimlerinde yaşanan dalgalanmaların birbirlerini nasıl etkiledikleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölümde üretim dışında tarım ve gıda sektörünün ülke ekonomisindeki yerini gösteren önemli değişkenlerden biri olan dış ticarette yaşanan gelişmeler ele alınırken dördüncü bölümde hükümet tarafından sektörü iyileştirmeye yönelik uygulanan desteklere yer verilmiştir. Beşinci bölümde ülkemizde son yıllarda oldukça öne çıkan gıda enflasyonu ile ilgili yaşanan gelişmeler tarım ve gıda sektörlerinde üretim ve fiyatlarda yaşanan değişimlere paralel olarak incelenmiştir. Son olarak yapılan destekler ile politika değişiklikleri çerçevesinde tarım ve gıda sektörünün sorun alanları, 2017 yılı için kaçırılan fırsatlar, devam eden tehditler ve sektörü iyileştirmeye yönelik olarak alternatif politika önerileri sunulmuştur.

1. Tarım Sektöründe Yaşanan İktisadi Gelişmeler 1.1. Üretim ve Büyüme

Tarım sektörü, bitkisel ve hayvansal üretim ile avcılık ve ilgili hizmet faaliyetlerini, ormancılık ile endüstriyel ve yakacak odun üretimi, balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği gibi iktisadi faaliyetleri kapsamaktadır (Türkiye İstatistik Kurumu [TÜİK], 2015a). Ancak bu makalede bitkisel ve hayvansal üretim alanı üzerinde odaklanılacaktır. Tarım sektörünün ekonomik kalkınma üzerindeki etkisini diğer bir ifade ile ekonomiye katkısını, üretim

(4)

yöntemi ile hesaplanan tarımsal GSYH belirlemekte ve tarımsal GSYH’nin genel ekonomi içerisindeki payı, bu katkının büyüklüğünü ortaya koymaktadır (Ege, 2011). Bir ülkede tarımın GSYH içindeki payı ne kadar büyükse ekonomik gelişmeye katkısı o kadar fazla, ne kadar küçükse katkısı o kadar az olacaktır (Kazgan, 1966).

2016 yılı Türkiye için zor bir yıl olmuş, küresel ekonomideki durgunluk, jeopolitik ve siyasi krizler, yaşanan terör olayları, turizm sektöründeki daralma ve darbe girişimi ekonomiyi olumsuz yönde etkilemiştir. Tarımsal katma değer, 2016 yılında GSYH’nin %6,2’sini ve 2017 yılında %6,1’ini oluşturarak nispi olarak düşmüştür. Son yıllarda tarım sektörünün GSYH içindeki payının kısmen düşük olmasının önemli nedenlerinden biri sanayi ve hizmet sektörlerinin büyümesine paralel bir şekilde tarım sektörünün aynı hızda büyümemesidir (Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2017). Özellikle tarımsal ürün talebinin gelir esnekliğinin düşük olması tarım dışı sektörlerin büyüme hızının, tarım sektörünün büyüme hızından daha büyük olmasına neden olmaktadır (Dinler, 2000). Ancak, Türkiye’de tarım dışı sektörlerin büyüme hızını yalnızca tarımsal mal talebinin gelir esnekliği ile açıklamak oldukça güçtür. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde halen tarımda ağırlıklı olarak geleneksel üretim teknikleri kullanıldığından, ülkemizdeki tarım sektöründeki gelir artış hızının diğer sektörlere göre daha yavaş olması bir diğer neden olarak gösterilebilir (Doğan, 2009; Tuna, 1993).

2016 yılı son çeyreğinde üretim yönünden mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış zincirlenmiş hacim endeksi olarak bir önceki çeyreğe göre %4,9 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, aynı gidişatı 2017 yılının ilk çeyreğinde devam ettirememiştir. Ülkemizde 2017 yılında mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış zincirlenmiş hacim endeksi olarak bir önceki çeyreğe göre GSYH büyümesi sırasıyla %1,8, %2,3, %1,3 ve %1,8 oranında gerçekleşmiştir. Sektör bazında baktığımızda ise 2017 yılının ilk yarısında tüm sektörlerin büyümeye pozitif katkı yaptığı görülmektedir. Yılın ikinci yarısında ise üçüncü çeyrekte tarım sektörü ve dördüncü çeyrekte inşaat sektörü hariç diğer sektörlerin büyümeye pozitif katkısı devam etmiştir (Şekil 1).

Tarım sektörü bazında ise 2016 yılında;

a. Rusya’nın Türkiye’den ithal ettiği tarım ürünlerine ambargo uygulaması,

b. Ülkemizde yaşanan olumsuz hava koşulları, c. Hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlar,

sektörün ekonomi içindeki performansını olumsuz etkilemiştir.

2016 yılının son çeyreğini %0,1 daralma ile kapatan tarım sektörü 2017 yılının ilk çeyreğinde %1,6 ve ikinci çeyreğinde %1,0 oranında büyürken üçüncü çeyrekte %0,2 oranında daralmıştır. Yılın son çeyreğinde ise tarım sektörünün katma değeri yeniden %0,9 artmıştır. Böylece 2016 yılında tarım

(5)

ve Kaçırılan Fırsatlar

sektöründe yaşanan olumsuzlukların 2017 yılında da devam ettiğini söylemek mümkündür (Şekil 1).

Şekil 1: GSYH ve Sektör Bazında Çeyreklik Büyüme Oranları (%)

Not: Bir önceki çeyreğe göre büyüme oranları; mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış zincirlenmiş büyüme oranları.

Kaynak: TÜİK (2017a).

Toplumun tahıl, hububat ve protein tüketim alışkanlıkları da dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, ülkemizin tarımsal üretiminde bitkisel ve hayvansal üretim ayrıcalıklı hale gelmektedir. Tahıl ve diğer bitkisel ürünlerin üretimi 2017 yılında %4,2 oranında artarken sebze üretimi %1,8 oranında, meyve üretimi %9,7 oranında artış kaydetmiştir (Şekil 2). Tarımsal üretimde tahılların hava durumundaki değişimlere en duyarlı ürün olması nedeniyle yıllar itibarıyla dalgalanmalar görülmesi nispeten olağan karşılanmaktadır (İş Bankası, 2017). Nitekim 2010 yılında toplam 75 milyon ton tahıl ve diğer bitkisel ürün üretimi gerçekleştirilirken bu rakam 2016 yılında ancak 65,3 milyon ton ve 2017 yılında da 68,1 milyon ton olarak gerçekleşmiştir (Şekil 2). Ülkemizde tahıl ve diğer bitkisel ürünler üretimi için toplam tarımsal alan 2010 yılında 16.333 bin hektar iken 2017 yılı itibarıyla 15.532 bin hektara gerilemiştir (TÜİK, 2017b). Dolayısıyla tarımsal alanların daralması ve verimlilik artışı sağlanamaması nedeniyle diğer sektörlere kıyasla üretimde ciddi artışlar yaşanmamaktadır.

-6 -4 -2 0 2 4 6 8

I II III IV

(6)

Şekil 2: Bitkisel Üretim Miktarı (milyon ton)

Kaynak: TÜİK (2017b).

Hayvansal üretimde büyükbaş hayvan sayısı 2017 yılında bir önceki yıla göre %13,2 artarak 16 milyon 105 bin baş olarak gerçekleşirken; küçükbaş hayvan sayısı da %7,2 oranında artarak 44 milyon 312 bin başa ulaşmıştır (Şekil 3). Yalnız hayvansal üretimde yaşanan bu artışa rağmen kırmızı et üretiminde 2017 yılının ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %14,1 daralma görülürken ikinci çeyrekte %12,2, üçüncü çeyrekte %29,7 artış gerçekleşmiştir. Dördüncü çeyrekte ise kırmızı et üretimi bir önceki çeyreğe göre %12,6 azalmıştır. 2017 yılının birinci çeyreğinde kırmızı et üretimindeki düşüş; ağırlıklı olarak büyükbaş hayvan üretimindeki düşüşten kaynaklanırken yılın son çeyreğinde hem büyükbaş hem de küçükbaş hayvan üretimindeki düşüşten kaynaklanmıştır. Bu dönemde sığır eti üretimi %10,4 ve koyun eti üretimi de %21,3 azalmıştır (Şekil 4).

2017 yılında yaşanan hayvansal üretimdeki artışa rağmen kırmızı et üretiminin iktisadi beklentilere ters yönde azalması başta sektörün yapısal sorunları olmak üzere sektörde üreticiler-piyasa aktörleri-politik karar mekanizması ile tüketim piyasasını oluşturan taraflar arasında güven ve kaynak kullanım zayıflığı, rasyonel piyasa mekanizmasının kurulamaması, sektör piyasasına yönelik gelişmelerin özellikle üreticiler tarafından gecikmeli olarak algılanması, üreticilerin piyasadaki hızlı gelişmelere yönelik tedirginlikleri, verimlilik ve hayvanların sağlıklı beslenememesi gibi (Donat, 2017) başka sorunlarının da olduğunu göstermektedir.

0 20 40 60 80 100 120 140 Tahıllar ve diğer bitkisel ürünler

Sebzeler Meyveler Toplam

(7)

ve Kaçırılan Fırsatlar

Şekil 3: Hayvansal Üretim Miktarı (milyon baş)

Kaynak: TÜİK (2017c).

Şekil 4: Kırmızı Et Üretim Miktarı (ton)

Kaynak: TÜİK (2017d).

Diğer yandan, ülkemizde 2017 yılının ilk çeyreğinde düşüş gösteren süt üretimi ikinci çeyrekte az da olsa artmaya başlamış ve yılın son iki çeyreğinde artış eğilimini farklı oranlarda da olsa sürdürmüştür. 2017 yılının Ocak ayında 745.406 ton olan süt üretimi, Aralık ayında 838.026 tona yükselmiştir (Şekil 5). 0 10 20 30 40 50 60 70 Büyükbaş Küçükbaş Toplam 2017 2016 0 50.000 100.000 150.000 200.000 250.000 300.000 350.000 400.000 2016 - IV. Çeyrek 2017 - I. Çeyrek 2017 - II. Çeyrek 2017 - III. Çeyrek 2017 - IV. Çeyrek Ton Kırmızı Et Sığır Koyun

(8)

Şekil 5: Süt Üretim Miktarı (ton)

Not: Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış miktarlar. Kaynak: TÜİK (2017h).

1.2. Üretici Fiyatları

Yurt İçi Üretici Fiyatları (Yİ-ÜFE) 2017 yılının birinci çeyreğinde %6,28 oranında artış gösterirken Ocak ayında %13,69 olan yıllık enflasyon yılın birinci çeyreğin sonunda %2,4 oranında artışla %16,09’a yükselmiştir. Bu dönemde, döviz kuru ve ithalat fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak üretici fiyatlarında alt gruplar geneline yayılan belirgin fiyat artışları dikkat çekmiştir (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası [TCMB], 2017a). Diğer yandan, tarım ürünleri üretici fiyatları ilk çeyrekte %11,14 oranında artmış ve Ocak ayında %6,03 olan yıllık tarım enflasyonu Şubat ve Mart aylarında düşüş eğilimi göstermesine rağmen ilk çeyrek sonunda 8,03 puanlık artışla %14,05’e ulaşmıştır (Şekil 6).

Yİ-ÜFE fiyatları yılın ikinci çeyreğinde %1,35 oranında artarken fiyat artış hızının ilk çeyreğe göre yavaşladığı görülmüştür. Böylelikle yıllık enflasyon yılın ikinci çeyreğinde düşüş eğilimi göstermiş olup 1,5 puan düşerek Haziran sonunda %14,87’ye gerilemiştir. Bu dönemde tarım ürünleri üretici fiyatları %3,19 oranında azalmıştır. Yıllık tarım enflasyonu Nisan’da %16,94’e yükselmiş, fakat Haziran sonunda %10,62 seviyesine gerilemiştir (Şekil 6).

İlk çeyrekte tarım enflasyonunda görülen artışta başta tahıl, baklagil, sebze, meyve ve canlı hayvan fiyatlarında görülen yükselme eğilimi etkili olmuştur. Mayıs ve Haziran aylarında tarım enflasyonunda görülen düşüşte baklagil ve sebze fiyatlarındaki azalma etkili olurken tahıl, meyve ve canlı hayvan fiyatları artış eğilimi göstermeye devam etmiştir (Şekil 7).

650.000 700.000 750.000 800.000 850.000 Ton Toplanan İnek Sütü

(9)

ve Kaçırılan Fırsatlar

Şekil 6: Üretici ve Tarım Enflasyonu (yıllık değişim oranı)

Kaynak: TÜİK (2017e).

Yılın üçüncü çeyreğinde Yİ-ÜFE fiyatları bir önceki döneme göre %1,81 oranında artarken bir önceki dönemde yavaşlayan üretici fiyatları artış hızının bu dönemde yükselmeye başladığı dikkat çekmiştir. Bu eğilime paralel olarak yıllık enflasyon 1,41 puan artarak Eylül sonunda %16,28’e yükselmiştir. Öte yandan, üretici fiyatlarında görülen bu artışa paralel olarak tarım ürünleri üretici fiyatları üçüncü çeyrekte %0,94 oranında artmış, ancak yıllık tarım enflasyonu 0,24 puan düşerek %10,38 olmuştur (Şekil 6). Bu dönemde, tarım enflasyonu, tahıl ve baklagil gruplarında ithalatta gümrük vergilerinin düşürülmesi tedbirlerinin de etkisiyle az da olsa gerilemiş, ancak yine de bir önceki dönem sonuna göre çok büyük bir farklılık yaşanmamıştır (TCMB, 2017c). Ayrıca, yılın üçüncü çeyreğinde, canlı hayvan fiyatları hariç tahıl, baklagil, sebze ve meyve fiyatlarında düşüşler olmuştur (Şekil 7). Böylelikle yılın üçüncü çeyreğinde sektörde hem üretimde hem de fiyatlarda bir gerileme yaşanmıştır (Şekil 1 ve 6).

Şekil 7: Alt Gruplara Göre Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi [2015=100] (aylık değişim oranı)

Kaynak: TÜİK (2017e). 0 5 10 15 20

Oca.17 Şub.17 Mar.17 Nis.17 May.17 Haz.17 Tem.17 Ağu.17 Eyl.17 Eki.17 Kas.17 Ara.17

Üretici Enflasyonu Tarım Enflasyonu

‐20 ‐10 0 10 20 30

Oca.17 Şub.17 Mar.17 Nis.17 May.17 Haz.17 Tem.17 Ağu.17 Eyl.17 Eki.17 Kas.17 Ara.17

Tahıllar Baklagiller

Sebzeler Meyveler

(10)

Yılın son çeyreğinde Yİ-ÜFE %5,10 oranında artmış ve yıllık enflasyon Kasım ayında %17,30 ile en yüksek seviyeye çıkmış, ancak Aralık sonunda %15,47’ye düşmüştür. Benzer şekilde, tarım ürünleri üretici fiyatları %6,88 oranında yükselmiş ve bir önceki döneme göre hızlı bir artış eğilimi göstermiştir. Kasım ayında tarım enflasyonu %17,95 ile yılın en yüksek değerine ulaşmış ve yılı %16,47 seviyesinde tamamlamıştır (Şekil 6). Bu artışta başta sebze ve meyve olmak üzere tahıl, baklagil ve canlı hayvan fiyatlarında görülen hızlı artış eğilimi belirleyici olmuştur (Şekil 7).

Klasik ekonomi kuramına göre tarım ürünlerinin fiyatları arttıkça üreticilerin ekim alanlarını artırmaları genel kabul gören bir varsayımdır. 

Ülkemizde yukarıda belirtildiği üzere tahıl ve diğer bitkisel ürünler üretimi için toplam tarımsal alanların daraldığı göz önüne alındığında, Türkiye’de tarımsal ürün fiyatlarındaki gelişmeler ile ekim alanları arasında pozitif bir ilişki olduğu söylenemez. Böylelikle ekim alanı değişimini sadece ürün fiyatlarıyla açıklamak yetersiz kalmakta ve ürün fiyatı dışında da önemli faktörlerin olduğu görülmektedir. Bu kapsamda Türkiye tarımında üretim ile fiyat arasındaki ilişkiyi doğrudan etkileyen en önemli husus girdi fiyatlarının yüksekliğidir (Demirdöğen ve Olhan, 2017). Dolayısıyla 2017 yılında ülkemizde tarımsal üretim maliyetlerini etkileyen en önemli girdiler gübre, motorin ve yem fiyatlarında yaşanan değişimlerdir. Çoğunlukla ithalata dayalı bu girdiler döviz kurundaki dalgalanmalardan etkilenmektedir. Dolar yıl içinde 3,44 ile 3,95 TL arasında, euro da 3,80 ile 4,69 TL arasında dalgalı bir seyir izlemiştir (TCMB, 2018b). Özellikle Ağustos sonuna kadar dolar kurunda görülen düşüş eğilimi yılın üçüncü çeyreğinde tarım enflasyonunu düşüren önemli etkenlerden olmuştur. Bir başka dikkat çekici unsur ise Kasım ayında yılın en yüksek seviyesine ulaşan dolar ve euro ile beraber son çeyrekte tarım enflasyonunun yılın en yüksek değerine ulaşmasıdır.

Ocak ayında 1,39 TL/kg ve 1,12 TL/kg değerinde olan gübre fiyatları 2017 yılını 1,63 TL/kg ve 1,31 TL/kg değerinde kapatmıştır. Benzer şekilde Ocak ayında 4,687 TL/lt olan motorin fiyatı Aralık ayında 5,08 TL/lt seviyesine yükselmiştir. Hem gübre hem de motorin fiyatlarının yıl içinde döviz kurundaki değişime paralel olarak değişim gösterdikleri görülmüştür. Yılın ilk yarısında döviz kurunda görülen düşüşe paralel olarak özellikle motorin fiyatlarında azalma eğilimi görülmüştür. Yılın ikinci yarısında ise döviz kurunda görülen artışla beraber hem gübre hem de motorin fiyatları yükselmiştir (Şekil 8).

Ayrıca motorin fiyatlarının yaklaşık 2,5 TL’si vergiden oluşmaktadır. 2017’de ülkemizde 31 milyon tona yakın petrol ürünü tüketilirken bunun 24,5 milyon tonu motorindir (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu [EPDK], 2017). Motorinin 2-3 milyon tonu tarım sektöründe kullanılmaktadır. 2017 yılında tarım sektöründe 3 milyon ton motorin tüketiliyorsa tüketenlerin maliyetlerinde de yıl içinde en az 1,5 milyar TL artış olmuştur (Uras, 2017a). Tarım üreticileri motorin fiyatındaki artıştan etkilenirken yaş sebze ve meyvenin karayolu taşımacılığı ile taşınması mecburiyetinin motorin

(11)

ve Kaçırılan Fırsatlar

fiyatlarındaki artışa bağlı olarak üretim maliyetini dolayısıyla tarım enflasyonuna artırıcı yönde baskı yaptığını da göz ardı etmemek gerekir.

Şekil 8: Tarımda Girdi Fiyatları

Kaynak: Et ve Süt Kurumu (ESK) Haftalık Piyasa Bülteni (Ocak-Aralık 2017).

Ülkemizde canlı hayvan dolayısıyla kırmızı et üretiminde yaşanan daralmanın en önemli sebeplerinden biri hayvansal üretimin ana girdisi olan kaba yem üretiminin mevcut talebi karşılayamamasıdır. 2016 yılında ülkemizde kaba yem üretimi 20.401.852 ton iken bu rakam 2017 yılında 22.418.333 tona yükselmiştir (Tarım ve Orman Bakanlığı, 2018). Yem büyük oranda ithal girdiyle üretildiğinden dolara karşı Türk lirasının değer kaybına paralel olarak yem fiyatları ve dolayısıyla büyükbaşların beslenme maliyetleri nedeniyle kırmızı et fiyatı artmıştır. Örneğin, 5 yıl önce besiciler 1 kg et satarak 32 kg besi yemi alabiliyorken günümüzde 1 kg et karşılığı ancak 18-20 kg besi yemi alabilmektedirler (Uras, 2017b). Şekil 9’da 2017 yılında yem fiyatlarındaki değişim gösterilmiştir. Özellikle Ocak ayında 0,376 TL olan saman yılın ikinci yarısında %81 oranında hızlı bir artış göstermiş ve yılı 0,681 TL ile kapatmıştır. Yine aynı dönemde hayvancılıkta yem olarak kullanılan yoncanın fiyatı %35 oranında artarak 0,669 TL’den 0,903 TL’ye yükselmiştir.

Besicilerin aldığı hayvanlar beş ile altı aylık bir bakım sonrasında, celeplere ve sonrasında da kasaplara satılmaktadır. Bakım sürecinde hayvansal üretimde kullanılan yem, saman vb. girdilerin maliyetlerinin yüksek olması üretici fiyatlarının artmasına neden olmaktadır. 22.11.2017 tarih ve 30248 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 10901 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile saman ve kaba yemi de kapsayan ürünlerin ithalatında gümrük vergisi oranı sıfırlanmıştır. Ayrıca, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde buğday ve arpa tohumunda değişikliğe gidilerek yüksek dane verimi olan ama sapı kısa çeşitlerin ekilmeye başlanması da saman üretimini olumsuz etkilemiş ve Türkiye beş yıl aradan sonra yeniden saman ithal etmeye başlamıştır (Uras, 2017b; Yıldırım, 2017). Yaşanan bu gelişmeler özellikle yılın son çeyreğinde döviz kurunda yaşanan hızlı yükselişle beraber hayvansal üretim maliyetlerinin daha da artmasına sebep olmuştur.  0 1 2 3 4 5 6

Oca.17 Şub.17 Mar.17 Nis.17 May.17 Haz.17 Tem.17 Ağu.17 Eyl.17 Eki.17 Kas.17 Ara.17

(12)

Şekil 9: Yem Fiyatları

Kaynak: ESK Haftalık Piyasa Bülteni (Ocak-Aralık 2017).

2. Gıda ve İçecek Sektöründe Yaşanan İktisadi Gelişmeler 2.1. Üretim ve Büyüme

Tarım sektöründeki gelişmeler, tarıma dayalı sanayileri de doğrudan etkilemektedir. Tarım sektörü bir yandan tarıma dayalı sanayilere hammadde sağlarken diğer taraftan başka sektörlerde üretilen mal ve hizmetlere talep oluşturmaktadır. Tarım sektöründe yaşanan bir büyüme, sektörler arasındaki alım satım ilişkilerini de arttıracak ve bunun sonucunda tarım sektörü, ekonomi ile bütünleşerek sanayinin ve diğer sektörlerin gelişmesine yardımcı olacaktır (Dura, 1987; Doğan vd., 2015). Bu kapsamda günümüzde tarım sektörü ile en fazla etkileşim içinde olan sektör gıda ve içecek sektörüdür. Gıda ve içecek sektörünün temel işlevi tarımsal ham maddeyi işleyerek yüksek kalitede gıda ve içecek ürünleri haline getirmektir. Üretimden başlayarak tüketicide sona eren bu süreçte ise hammadde temininden enerji kullanımına, kaynak kullanımından atık idaresine, ambalajlamadan dağıtım kanallarına kadar birçok unsur yer almaktadır (Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2013).

Ülkemizde 2015 verilerine göre gıda ve içecek sektörü imalat sanayinden elde edilen üretim payının %16,1’ini oluşturmakta ve imalat sanayinden elde edilen cironun %16,2’sini karşılamaktadır (TÜİK, 2015b). Gıda ve içecek sektörü, üretim ve ciro değerinin büyüklüğü açısından imalat sanayi içinde ilk sırada yer almaktadır.

2017 yılında Ocak, Nisan, Temmuz, Eylül ve Aralık aylarında hem imalat sanayi üretim endeksi hem de gıda sektörü üretim endeksi bir önceki aya göre artış göstermiştir. Ancak Eylül ayında %4,6 ve Aralık ayında %3,2 oranında artış gösteren gıda sektörü üretim endeksi yine bu aylarda yükselen imalat sektörü üretim endeksinden daha iyi bir performans göstermiştir. Bu aylarda görülen artışlar çoğunlukla yılın üçüncü çeyreğinde Yönetici Sipariş Endeksinde (PMI) görülen büyümeye paralel olarak hem iç hem de dış piyasalardaki talep artışından kaynaklanmıştır (İstanbul Sanayi Odası, 2017). İçecek sektörü üretim endeksi gıda sektörüne göre daha inişli çıkışlı bir

0 0,2 0,4 0,6 0,8 1 1,2

Oca.17 Şub.17 Mar.17 Nis.17 May.17 Haz.17 Tem.17 Ağu.17 Eyl.17 Eki.17 Kas.17 Ara.17

Besi Yemi Süt Yemi Yonca

(13)

ve Kaçırılan Fırsatlar

eğilim izlerken Temmuz, Kasım ve Aralık aylarında gıda sektörü üretim endeksi ile benzer bir eğilim göstermiştir. 2017 yılı Ocak ayında 130,5 endeks değerine sahip gıda sektörü yılı %6,1 oranında artış ve 136,8 endeks değeri ile kapatmıştır (Şekil 10).

Şekil 10: Sanayi Üretim Endeksi (Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış) [2010=100]

Kaynak: TÜİK (2017f).

2017 yılında imalat sanayi kapasite kullanım oranı 76,7-79,9 arasında değişim gösterirken gıda sektörü 71,7 ile 76,1 ve içecek sektörü de 57,0 ile 72,9 değerleri arasında değişim göstermiştir. Mart ayında her üç sektör de yılın en düşük kapasite kullanım seviyesine sahipken imalat sanayi ve gıda sektörü Kasım ayında, içecek sektörü de Ağustos ve Eylül ayında en yüksek kapasite kullanım seviyesine ulaşmıştır. Yazın etkisiyle Temmuz-Eylül ayları arasında gıda ve içecek sektörü kapasite kullanım oranlarının ortalama olarak aynı düzeyde olduğu görülmektedir (Şekil 11).

Şekil 11: İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı

Kaynak: TCMB (2018b).   100 105 110 115 120 125 130 135 140 145

Oca.17 Şub.17 Mar.17 Nis.17 May.17 Haz.17 Tem.17 Ağu.17 Eyl.17 Eki.17 Kas.17 Ara.17

İmalat sanayi Gıda Ürünleri İmalatı İçeceklerin İmalatı

50 55 60 65 70 75 80 85

Oca.17 Şub.17 Mar.17 Nis.17 May.17 Haz.17 Tem.17 Ağu.17 Eyl.17 Eki.17 Kas.17 Ara.17

(14)

2.2. Üretici Fiyatları

Tarım sektöründe özellikle girdi, döviz kuru ve emtia fiyatları (petrol, metal, enerji) gibi maliyeti oluşturan faktörlerin fiyatlarında yaşanan değişimler tarımsal ürün fiyatlarında dalgalanmalara sebep olmaktadır. Bu durum, özellikle tarımsal ürünleri hammadde olarak alan gıda ve içecek sektöründe üretici fiyatlarının da doğrudan yükselmesine neden olmaktadır. Özellikle, gıda ürünlerinin üretim süreçlerinde ağırlıklı olarak enerjinin kullanılması gıda ürünlerinin üretim maliyetlerini artırmaktır (Mitchell, 2008).

Gıda sektörünün Yİ-ÜFE içindeki ağırlığı %18,28 iken içecek sektörünün ağırlığı %0,87’dir. 2017 yılının Şubat ve Mart aylarında imalat sektöründe üretici fiyatları %2,71 oranında artarken bu artış gıda sektöründe %1,35 ve içecek sektöründe %1,68 olarak gerçekleşmiştir. Böylelikle Mart ayı sonunda üretimde imalat sanayi enflasyonu %18,01’e ulaşırken gıda ve içecek sektörlerinin enflasyonu sırasıyla %9,15 ve %9,22’ye yükselmiştir (Şekil 12). Yılın ilk çeyreğinde bu sektörlerde üretimde görülen bu fiyat artışları döviz kuru ve ithalat fiyatlarındaki gelişmelerden kaynaklanmıştır (TCMB, 2017a).

Yılın ikinci çeyreğinde imalat sanayi üretiminde fiyatlarda görülen %1,42 yükselişe rağmen Nisan ayında %18,27 olan imalat sanayi enflasyonunun Haziran ayı sonunda %16,49’a düştüğü görülmüştür. Bu duruma fiyatların artış hızındaki yavaşlama neden olmuştur. Ancak aynı dönemde gıda ve içecek sektörlerinde üretim fiyatları %2,95 ve %3,79 oranında artarak imalat sanayi üretim fiyatlarından daha hızlı bir artış göstermiştir. Gıda sektörü üretim enflasyonu dönem sonunda %9,7’ye ulaşırken içecek sektörü üretim enflasyonu %12,77’ye yükselmiştir (Şekil 12). Bu dönemde emtia fiyatları (petrol, metal, enerji) ile döviz kurundaki olumlu seyir, imalat sanayi genelinde enflasyon baskılarını sınırlama işlevi görürken gıda ve içecek sektöründeki fiyat artışları tersi istikamette bir seyir izlemiştir (TCMB, 2017b).

Şekil 12: Sektörlere Göre Yıllık Enflasyon (yıllık değişim oranı)

Kaynak: TÜİK (2017e). 0 5 10 15 20

Şub.17 Mar.17 Nis.17 May.17 Haz.17 Tem.17 Ağu.17 Eyl.17 Eki.17 Kas.17 Ara.17

(15)

ve Kaçırılan Fırsatlar

Yılın üçüncü çeyreğinde imalat sanayinde üretim fiyatları %1,72 oranında artarken yıllık enflasyon %17,98’e yükselmiştir. Bu dönemde üretimde fiyatlar gıda sektöründe %1,71, içecek sektöründe %0,95 oranında düşmüştür. Temmuz ayında %10,09 ile en yüksek yıllık enflasyon düzeyine ulaşan gıda sektörü, Eylül ayını %7,47 enflasyon oranı ile kapatmıştır. Benzer şekilde dönem sonunda içecek sektöründe de yıllık enflasyon %9,4 seviyesine gerilemiştir (Şekil 12). Bu dönemde Türk lirasının dolar karşısındaki olumlu seyrine karşın euro karşısındaki değer kaybı ve başta petrol ve ana metal olmak üzere uluslararası emtia fiyatlarındaki yüksek artış imalat sektöründeki fiyatları olumsuz etkilerken (TCMB, 2017c), üretimde gıda sektörünün bu gelişmelerden göreli olarak daha az etkilendiği görülmektedir (Şekil 10).

Yılın son çeyreğinde üretim fiyatları imalat sektöründe %5,43 oranında artarken bu artış gıda sektöründe %0,43 ve içecek sektöründe %1,93 olarak gerçekleşmiştir. İmalat sektörü 2017 yılının en yüksek yıllık üretim enflasyonu seviyesine Ekim ve Kasım aylarında %18,86 değeri ile ulaşırken yılı %16,64 seviyesinde kapatmıştır. Bu çeyrekte gıda ve içecek sektörü üretim enflasyonunda düşüş gerçekleşmiş olup özellikle gıda sektörü üretim enflasyonu yılın en düşük düzeyine %5,34’lük oranla Aralık sonunda ulaşmıştır (Şekil 12). Bu dönemde, ithalat fiyatları ABD doları bazında yükselirken döviz kurundaki gelişmelere bağlı olarak Türk lirası bazındaki artış oldukça belirgin olmuştur (TCMB, 2018a). Bir önceki dönemde olduğu gibi bu dönemde de gıda üretiminin bu gelişmelerden daha az etkilendiği görülmüştür (Şekil 10).

3. Dış Ticaret

Tarımın ülke ekonomisindeki yerini gösteren değişkenlerden bir diğeri de dış ticarettir. Gelişmekte olan ülkelerde ekonomik kalkınmanın sağlanabilmesi için zorunlu olan yatırım malları ithalatı büyük ölçüde tarımsal malların ihracatıyla sağlanmaktadır (Thirlwall, 2003). Tarım ürünü ihracatının genişlemesinin ülkelerin ekonomik kalkınmaları üzerinde yarattığı olumlu etkiye döviz girdisinin ve dolayısıyla gelirlerin artması da eklenebilir (Johnston ve Mellor, 1961). Tarım sektörü aracılığı ile ülkelere

döviz girişi üç şekilde sağlanmaktadır: Ülkelerin üretmiş oldukları tarımsal mamulleri ihraç etmek suretiyle; tarımsal üretim sonucunda ithal ikâmesi sağlanarak ülke dışına çıkması olası dövizlerin ülke içerisinde kalmasını sağlamak suretiyle; tarıma dayalı sanayileşmenin gelişimi sonucunda hammaddenin yanısıra tüketim mallarının da ihracatı suretiyle (Deran, 2005; Doğan vd., 2015).  

Türkiye’nin dış ticaret verilerine bakıldığında 2017 yılında tarım ve gıda ihracatının toplam ihracat içindeki payı %9,1 iken ithalat için bu oran %3,5’dir. İhracat içinde en yüksek payı işlenmemiş gıda ürünlerinden meyve ve sebze ile hububat ve hububat ürünleri almaktadır. Canlı hayvan ve canlı hayvan ürünleri, hububat ve hububat ürünleri, meyve ve sebze gıda

(16)

maddeleri ithalatı içinde en yüksek paya sahiptir (Tablo 1). Özellikle canlı hayvan ve canlı hayvan ürünlerine yönelik görülen ithalat fazlalığının belirleyici nedenleri, 2017 yılında hükümet tarafından gümrük vergilerinin düşürülmesi, döviz kurundaki artışa paralel olarak kırmızı et fiyatlarında ve gıda enflasyonunda yaşanan artışlar olarak sıralanabilir.

Tablo 1: Tarım ve Gıda Ürünleri Dış Ticareti (2017)

İthalat (Bin $) İhracat (Bin $)

Canlı hayvan 1.212.231 34.673

Et ve et ürünleri 88.057 599.085

Süt, süt ürünleri ve yumurta 126.410 711.537

Balık ve diğer deniz ürünleri 229.914 850.492

Hububat, hububat ürünleri 1.884.471 2.868.791

Meyve ve sebze 1.311.965 6.870.400

Şeker, şeker ürünleri ve bal 208.695 611.504

Kahve, çay, kakao, baharat ve ürünleri 966.767 719.892

Hayvanlar için gıda maddeleri 1.578.675 188.223

Çeşitli yenilebilir ürünler 709.214 819.242

Toplam 8.316.397 14.273.839

Kaynak: TÜİK (2017g).

4. Destekleme Politikaları

Ülkeler tarımsal destekleme politikalarını gerçekleştirebilmek için çeşitli araçlar kullanmaktadırlar. Bu kapsamda ülkemizde devletin belirli zamanlarda bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak için doğrudan veya dolaylı gelir destekleri öne çıkmaktadır. Doğrudan gelir destekleri kamu kaynaklarından üreticilere yapılan transferlerdir, bu tür desteğin asıl amacı üreticinin üretim kararlarını etkilememektir (Bayraktar ve Bulut, 2016). Ancak üretimden bağımsız doğrudan gelir desteklerinin çiftçilerin tüketim, tasarruf ve yatırım gibi kararları üzerinde beklenenden daha fazla etkili olabileceği belirtilirken üretime bağlı fark ödemelerinin gelir dağılımı üzerinde bozucu etkisi görülebilmektedir (Burfisher ve Hopkins, 2003; Tielu ve Ivan, 1998). Doğrudan gelir destekleri çok farklı şekillerde uygulanmakta olup ülkemizde daha çok üretimden bağımsız olarak uygulanan alan bazlı tarımsal destekler ve üretime bağlı telafi edici ödemeler kapsamında fark ödemeleri öne çıkmaktadır (Bayraktar ve Bulut, 2016; Teoman, 2012). Diğer yandan, devlet tarafından bitkisel üretim için gübre, ilaç, tohumluk, sulama ve enerji desteği; hayvansal üretim için vergi indirimi, kredi desteği ve borç faizlerinin silinmesi gibi dolaylı gelir destekleri de verilmektedir (Kamacı, 2006). Dolaylı gelir destekleri, asıl olarak üretim verimliliği üzerinde çok etkili bir destek aracı olmakla birlikte tarım kesiminin gelir düzeyinin yükseltilmesi amacına da hizmet etmektedir (Çomaktekin, 2009).

Türkiye’de Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 01.01.2017 itibarıyla tarım sektöründe maliyetleri azaltarak üretimi ve istihdamı artırmak için

(17)

ve Kaçırılan Fırsatlar

Milli Tarım Projesi uygulamaya konulmuştur. Bu kapsamda, bitkisel üretimde havza bazlı destekleme modeli ile 941 havzada belirlenen 21 ürün desteklenmiş olup, destek ödemeleri iki taksitte yapılmıştır. Hayvancılıkta ise “yetiştirici bölgesi” ve “besi bölgesi” ile “süt ve sanayi bölgesi” oluşturularak destekler farklılaştırılmıştır (Yıldırım, 2017). Tarım sektöründe bu projenin etkili uygulanması halinde sonuçlarının ancak önümüzdeki yıldan itibaren görülmeye başlanması beklenmektedir.

Tarım sektörünün kullandığı kredi hacmi 2017 yılı başında 73,5 milyar TL iken 2017 yılı sonu itibarıyla 87,5 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bu artışta Aralık 2016’da Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) tarafından alınan kararlar etkili olmuştur. Böylelikle 2017 yılında hükümet tarafından firmaların nakit sıkıntısını gidermek, işlerini genişletmelerini sağlamak hatta istihdamı artırmak için devlet garantisiyle Kredi Garanti Fonu (KGF) desteği ile kredi havuzu oluşturulmuş olup, ayrıca KOSGEB’e üye KOBİ’lere sağlanan 12 ay geri ödemesiz kredi ile de tarım sektöründe kredi hacmi arttırılmıştır (EKK, 2016). Öte yandan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre tarım sektöründe 2017 yılının üçüncü çeyreğinde yaşanan daralmaya paralel olarak bu çeyrekte tarım sektörünün kredi hacminde düşüş yaşanmıştır (BDDK, 2017). Üçüncü çeyrekte kredilerde yaşanan düşüşe rağmen kredilerin tarım sektöründe üretime katkısının özellikle 2018 yılında görülmesi beklenmektedir.

2017 yılında 12,7 milyar TL olan tarımsal destekleme bütçesi bir önceki yıla göre %11,1 artış göstermiştir. Bu desteğin yaklaşık %30’u hayvancılık destek ödemeleri, %26’sı fark ödemeleri ve %25’i alan bazlı tarımsal destek ödemeleridir (Kalkınma Bakanlığı, 2017). Ancak son yıllarda ülkemizde tarıma aktarılan destek kaynakları tarımsal GSYH ile kıyaslandığında, destekleme politikasının etkinliğinin beklenen düzeyde olmadığı görülmektedir. Çünkü son yıllarda tarıma ciddi düzeyde aktarılan kaynağa rağmen, tarımsal GSYH’de çok büyük oranda değişiklik görülmemiştir (Demirdöğen ve Olhan, 2017). Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri tarafından verilen tarımsal desteklerin GSYH’ye oranı zaman içerisinde azalma trendi göstermesine rağmen Türkiye bu azalma trendini göstermemiştir (Bayraktar ve Bulut, 2016). Türkiye’de tarım sektörüne verilen tarımsal desteklerin GSYH’ye oranı %2,8 iken OECD ülkelerinde bu oran %0,6’dır (OECD, 2018). Bu duruma tarımsal destek politikalarının Türk tarımının önemli yapısal sorunlarına odaklanmasından ziyade kısa vadeli çözüm arayışlarının etkili olduğu düşünülmektedir.

5. Gıda Enflasyonu ve Alt Grupları

Bir ekonomik yapıda girdi fiyatlarında meydana gelen artış, üretim zincirinden dolayı erken veya gecikmeli olarak ürünün fiyatına, dolayısıyla da tüketici enflasyonuna yol açmaktadır (Başaran, 2017). Türkiye’de gıda fiyatları TÜİK tarafından TÜFE içerisinde gıda ve alkolsüz içecekler ana harcama grubu altında ölçülmektedir. 2017 yılında tüketici fiyat endeksi

(18)

(TÜFE) içinde gıda ve alkolsüz içeceklerin ağırlığı %23,03 olmuştur. Bir başka ifadeyle gıda fiyatları TÜFE’nin yaklaşık dörtte birini oluşturduğundan gıda fiyatlarının tüketici enflasyonunun seyrini büyük ölçüde etkilemesi kaçınılmazdır.

Dönemsel olarak ele aldığımızda 2017 yılının Ocak ayında tüketici enflasyonu %9,22 iken bu oran Mart sonunda %11,29 olmuştur. Aynı dönemde gıda enflasyonu Ocak ayında %7,77 iken 4,76 puan artışla Mart sonunda %12,53 düzeyine yükselmiştir (Şekil 13). Gıda enflasyonundaki bu yükselişte Ocak ayında yaşanan olumsuz hava koşulları, Türk lirasındaki değer kaybı ve meyve-sebzedeki ihracat artışı rol oynamıştır. Olumsuz üretim koşulları özellikle taze meyve ve sebze fiyatları üzerinde belirleyici olurken döviz kuru ve ithalat fiyat etkileri daha çok diğer gıda ürünlerinde hissedilmiştir. Bu dönemde ayrıca talep koşullarındaki göreli iyileşmenin yanında beklentilerdeki yükselişle birlikte gıda ürünlerinde fiyat artırma eğilimi güçlenmiştir (TCMB, 2017a).

İşlenmemiş gıda yıllık enflasyonu, 2017 yılının Ocak ayında %8,67 iken Mart ayı sonunda %18,28’e ulaşmıştır (Şekil 14). Bu duruma özellikle ilk çeyrekte 16,86 puan artış gösteren ve Mart sonunda %28,95 yıllık enflasyon seviyesine ulaşan taze meyve ve sebze grubu fiyatları neden olmuştur (Şekil 15). Şubat ayında en yüksek artış mandalina, nar, limon ve salatalık ürünlerinin fiyatlarında görülürken Mart ayında bu ürünlere ek olarak yeşil fasulye ve sivri biber fiyatları da yüksek oranda artmıştır (TÜİK, 2017e). Bu dönemde işlenmiş gıda enflasyonu Ocak ayında %6,81 iken Mart sonunda %7,28’e yükselmiştir (Şekil 14). Alt gruplara baktığımızda ise bu dönemde ekmek ve tahılların enflasyon oranı %7,97’den %6,82 seviyesine gerilerken diğer işlenmemiş gıdaların enflasyon oranı %6,16’dan %7,55’e yükselmiştir (Şekil 15).

Şekil 13: Tüketici ve Gıda Enflasyonu [2003=100] (Yıllık Değişim Oranı) Kaynak: TCMB (2018b). 0 2 4 6 8 10 12 14 16 18

Oca.17 Şub.17 Mar.17 Nis.17 May.17 Haz.17 Tem.17 Ağu.17 Eyl.17 Eki.17 Kas.17 Ara.17

(19)

ve Kaçırılan Fırsatlar

Tüketici enflasyonu yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyrek sonuna göre 0,39 puan azalarak %10,90 seviyesine gerilemiştir. Yılın ilk çeyreğinde hızlı bir artış gösteren yıllık gıda enflasyonu, ikinci çeyrekte biraz yavaşlamış ve 1,81 puan artarak %14,34’e yükselmiştir (Şekil 13). Bu dönemde gıda enflasyonunda yaşanan bu artışa Mayıs ayında %27,33 ile yılın en yüksek enflasyon oranına ulaşan işlenmemiş gıda ürünlerinin fiyatlarındaki artış neden olmuştur (Şekil 14). Özellikle Mayıs ayında %47,82 enflasyon oranına ulaşan taze meyve ve sebze ürün fiyatları (Şekil 15) işlenmemiş gıda enflasyonunda yukarı yönlü bir baskı yaratmıştır (Şekil 14). Bu kapsamda, Mayıs ayında bu grupta en fazla kivi, kuru soğan ve limon fiyatlarında artış yaşanmıştır (TÜİK, 2017e). Diğer yandan, işlenmiş gıda enflasyonu bu çeyrekte %1,24’lük yükselişle Haziran sonunda %8,53’e yükselmiştir (Şekil 14). Hem döviz kurunda yaşanan gelişmelerin gecikmeli etkisi hem de Ramazan ayı, bu gruptaki ürünlerin fiyatlarını yukarı yönlü etkilemiştir (TCMB, 2017b). Ekmek ve tahıl enflasyonu da yılın ikinci çeyreğinde bu gelişmelere bağlı olarak 1,15 puan artarak Haziran sonunda %7,97 olmuştur (Şekil 15).

Şekil 14: Gıda Enflasyonu Alt Grupları [2003=100] (Yıllık Değişim Oranı)

Kaynak: TCMB (2018b).

Yılın üçüncü çeyreğinde tüketici fiyatları 0,30 puan artmış, yıllık tüketici enflasyonu %11,20 olmuştur. Yılın ilk yarısında hızlı bir artış gösteren yıllık gıda enflasyonu, üçüncü çeyrekte 1,84 puan düşerek %12,50’ye gerilemiştir (Şekil 13). Bu duruma taze meyve ve sebze ürünlerindeki enflasyon oranının 15,58 puan azalarak %11,06’ya gerilemesi ve dolayısıyla 6,24 puan azalarak %14,97’ye düşen işlenmemiş gıda enflasyonu neden olmuştur. Benzer şekilde diğer işlenmiş gıda ürünleri enflasyonu da %16,98 düzeyine gerilemiştir (Şekil 14 ve 15).

Bu dönemde gıda enflasyonundaki düşüşü etkileyen en önemli faktörlerin başında kırmızı et fiyatlarındaki azalma gelmektedir. Yılın ilk yarısında kırmızı et fiyatlarında görülen %9,89’luk artış nedeniyle fiyatlarda istikrarın

0 5 10 15 20 25 30

Oca.17 Mar.17 May.17 Tem.17 Eyl.17 Kas.17

Gıda ve Alkolsüz İçecekler İşlenmemiş Gıda İşlenmiş Gıda

(20)

sağlanmasına yönelik olarak 27.06.2017 tarihli ve 2017/10440 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile canlı büyükbaş hayvan ithalatında gümrük vergisi oranı %135’den %26’ya düşürülmüştür. Karkas et ithalatında ise %100 ile %225 arasındaki gümrük vergisi oranı %40 olarak belirlenmiştir (Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2018). Hükümet tarafından Haziran ayında büyükbaş hayvan ithalatına yönelik alınan kararın temel sebebi, kırmızı et arzının artırılması yoluyla fiyatında yaşanan yükselişin önüne geçmekti. Alınan bu karardan sonra yılın üçüncü çeyreğinde kırmızı et fiyatlarında azalış gözlemlenmiştir (Şekil 16). Tüketici daha düşük fiyattan et tüketmeye başlarken yerli üretici aniden daha düşük fiyatlarla gelen ithal hayvan ve karkas etle mücadele etme durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Ayrıca Kurban Bayramı öncesi alınan bu karar özellikle küçük üretici üzerinde tedirginlik yaratmış ve çoğu maliyetinin altında fiyata hayvan satılmasına ve üreticinin zarara uğramasına sebep olmuştur. İthalat tedbirlerine ek olarak, 31.12.2016 tarihli ve 2016/9664 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2017 yılı sonuna kadar geçerli olmak üzere ESK 500 bin baş besilik sığır ithalatı yetkisi verilmiş ve bu kapsamda ESK kırmızı et fiyatlarını belirli marketlerle anlaşarak aşağıya çekmeye çalışmıştır (Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2018).

Benzer şekilde, hububatta fiyat artışlarının kontrol altında bulundurulması için 27.06.2017 tarihli ve 2017/10440 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ithalat gümrük vergileri, %130’dan, buğdayda %45’e, arpada %35’e, mısırda %25’e düşürülmüş, piyasa istikrarının sağlanmasına yönelik ithalata izin verilmiştir (Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2018). Yapılan bu düzenleme ile özellikle un fiyatlarındaki artışın önüne geçilmek istenmiş, bu durum ekmek ve tahıl enflasyonu ile diğer işlenmiş gıda enflasyonu üzerinde kısa süreli azaltıcı bir etki yapmıştır (Şekil 15). Ancak bu alınan kararın buğday ve arpada başlayan ve mısırda yaklaşan hasat dönemine denk gelmesi üretici üzerinde tedirginliğe neden olmuş ve hasat öncesinde ithalat beklentisiyle tahıl, baklagil ve sebze-meyve üretici fiyatlarında ani bir düşüşe sebep olduğundan çoğu çiftçi zarara uğramıştır.

Diğer yandan, yıl ortasında çiğ süt üretiminde görülen azalma sonucunda (Şekil 5) yılın ilk yarısında 1,21 TL seviyesindeki çiğ süt referans fiyatı Ulusal Süt Konseyi (USK) tarafından 01.08.2017 itibarıyla 1,30 TL’ye yükseltilmiştir (USK, 2017). Böylelikle özellikle yoğurt, peynir ve tereyağı gibi süt ürünlerinin fiyatlarında dikkat çekici artış meydana gelmiştir (Şekil 17).

Bu nedenle işlenmiş gıda enflasyonu işlenmemiş gıda enflasyonunun aksine yılın üçüncü çeyreğinde de artış göstermiştir ve 1,96 puan yükselerek %10,49’a ulaşmıştır (Şekil 14). Ekmek ve tahıl enflasyonu 0,80 puanlık artışla %8,76 olurken diğer işlenmiş gıda enflasyonu 2,64 puanlık daha hızlı bir artışla %11,47’ye yükselmiştir (Şekil 15). Diğer yandan, çay, süt ve et gibi girdi niteliğindeki ürünlerin üretici fiyatlarında gözlenen birikimli artışlar da işlenmiş gıda enflasyonunun belirleyicisi olmuştur (TCMB, 2017c).

(21)

ve Kaçırılan Fırsatlar

Şekil 15: Gıda Enflasyonu Alt Grupları [2003=100] (Yıllık Değişim Oranı)

Kaynak: TCMB (2018b).

Yılın son çeyreğinde tüketici enflasyonu bir önceki çeyrek sonuna kıyasla 0,72 puan artarak yıl sonunda %11,92 olmuştur. Yılın üçüncü çeyreğinde düşüş gösteren yıllık gıda enflasyonu son çeyrekte 1,28 puan artarak yılı %13,79 seviyesinde tamamlamıştır (Şekil 13). Bu dönemde taze meyve ve sebze ürünlerinin fiyatları tekrar artış eğilimine girmiş ve böylelikle işlenmemiş gıda enflasyonu oranını artırmışlardır. Kasım ayında %28,50’ye yükselen taze meyve ve sebze enflasyonu yılın sonunda %27,50 seviyesine gerilemiştir (Şekil 15). Dolayısıyla, Kasım ayında %19,48’e ulaşan işlenmemiş gıda enflasyonu yıl sonunda %15,55 seviyesine inmiştir. Öte yandan, diğer işlenmemiş gıda enflasyonunun bir önceki çeyreğe göre 7,68 puanlık düşüşle yılı %9,30 seviyesinde tamamlamasının önemli bir nedeni (Şekil 15) yılın üçüncü çeyreğinde alınan ithalat tedbirlerinin etkisiyle düşen et fiyatlarıdır.

İşlenmiş gıda enflasyonu son çeyrekte 1,71 puan artarak %12,20’ye ulaşmış ve yıl içindeki sürekli artış eğilimine devam etmiştir (Şekil 14). Ekmek ve tahıl enflasyonunda görülen 0,46 puanlık artıştan ziyade bu grupta enflasyonu yukarı yönlü yükselten diğer işlenmiş gıda ürünlerinde görülen fiyat artışıdır. Diğer işlenmiş gıda enflasyonu üçüncü çeyreğe göre 2,44 puan artarak yılı %13,91 oranı ile tamamlamıştır (Şekil 15).

Süt üretiminde özellikle bahar döneminde beklenen artış gerçekleşmemiş aksine azalma görülmüştür. Bu durum çiğ sütten para kazanamayan üreticilerin kırmızı et fiyatlarının yüksek seyrettiği bir ortamda hayvanlarını kesime gönderdiği şeklinde yorumlanabilir. Dolayısıyla yıl ortasında çiğ süt üretiminde görülen azalma sonucunda çiğ süt referans fiyatı USK tarafından Ekim ayında 1,40 TL’ye çıkarılmıştır. Böylelikle, yılın ikinci yarısında süt üretiminde yaklaşık %15 oranında bir artış gözlemlenmiştir. Bu dönemde süt üretiminde yaşanan bu artışa rağmen beklenenin aksine süt ve süt ürünleri fiyatlarında hızlı bir yükselme gerçekleşmiştir. Çünkü yıl içinde süt

0 10 20 30 40 50 60

Oca.17 Şub.17 Mar.17 Nis.17 May.17 Haz.17 Tem.17 Ağu.17 Eyl.17 Eki.17 Kas.17 Ara.17

Taze meyve ve sebze Diğer İşlenmemiş Gıda Ekmek ve tahıllar Diğer işlenmiş gıda

(22)

üreticisinin aldığı fiyat artışı sanayi ve perakende tarafından tüketiciye hemen zam olarak yansıtılmıştır. 2017 yılında süt fiyatı %31,8 artarken yoğurt fiyatı %25,2, beyaz peynir fiyatı %21,2 ve tereyağı fiyatı da %46,3 yükselmiştir (Şekil 17). Böylelikle yılın son çeyreğinde kırmızı etten ziyade süt ve süt ürünleri fiyatlarının gıda enflasyonuna yukarı yönlü bir baskı yaptığı açıkça görülmektedir. Dolayısıyla çiğ süt alım fiyatlarındaki artışlar

hem işlenmemiş hem de işlenmiş gıda kanalıyla gıda enflasyonunu olumsuz yönde etkilerken düşen kırmızı et fiyatları bu çeyrekte işlenmiş et ürünleri fiyatlarını azaltıcı yönde baskı yapmıştır (Şekil 16 ve 17).

Şekil 16: Kırmızı Et Fiyatı (TL)

Kaynak: ESK Haftalık Piyasa Bülteni (Ocak-Aralık 2017). Şekil 17: Süt ve Süt Ürünleri Fiyatı (TL)

Kaynak: TÜİK (2017ı).

Genel Değerlendirme ve Sonuç

2017 yılında tarım enflasyonunda yaşanan değişimlerin gıda enflasyonu ile benzer seyir gösterdiği söylenebilir. Ancak, tarım enflasyonu üretici enflasyonunun altında bir seyir izlerken gıda enflasyonu tüketici enflasyonun üstünde bir seyir izlemiştir. Çünkü tarım ürünlerinde arz azalışı ilk olarak üretici fiyatlarını, gecikmeli olarak da tüketici fiyatlarını artırmaktadır. Gıda

0 10 20 30 40 50

Oca.17 Şub.17 Mar.17 Nis.17 May.17 Haz.17 Tem.17 Ağu.17 Eyl.17 Eki.17 Kas.17 Ara.17

Dana Et Kuzu Et 0,00 10,00 20,00 30,00 40,00 50,00 60,00

Oca.17 Şub.17 Mar.17 Nis.17 May.17 Haz.17 Tem.17 Ağu.17 Eyl.17 Eki.17 Kas.17 Ara.17

Süt Yoğurt Beyaz Peynir

(23)

ve Kaçırılan Fırsatlar

fiyatlarının artışında ise arz koşullarının etkisi toplam talep koşullarının etkisine göre daha yüksek olmaktadır (Başaran, 2017). Ayrıca, Türkiye’de gıda fiyatlarındaki artışın önemli bir kısmı, yerli üreticinin piyasada lehine

oluşan fırsat maliyetini kullanarak talebin el verdiği ölçüde yurt içi fiyatlarını artırabilmesinden kaynaklanmaktadır (Başkaya, vd., 2008).

Ocak ayında %6,03 olan tarım enflasyonu yılı %16,47 seviyesinde kapatırken Ocak ayında %7,77 olan gıda enflasyonu yılsonunda %13,79’a yükselmiştir. Dolayısıyla 2017 yılında hem tarım enflasyonunu hem de gıda enflasyonunu düşürmeye yönelik uygulanan hükümet politikalarının sonuçları kısa vadede kısmi olarak olumlu olmakla birlikte orta vadede istenilen hedeflere hizmet etmemiştir.

Sektöre yönelik geliştirilen politikalarda tümellik ilkesini yeterince dikkate alınmamaktadır. Sektörün tüm ana bileşenleri ile etkileyici diğer bileşenlerin oluşturduğu sektörler birlikte değerlendirilerek makro iktisadi politikalar yeterince geliştirilmemektedir. Örneğin tohum tercihinde verimlilik önemsenirken yem sektöründe samanın azalması dikkate alınmamakta, yerli traktör lastik sanayisini koruma adına ithal lastiklere ek vergi getirilip tarımda üreticilerin maliyetleri artmakta ya da hasat döneminde sektöre yönelik üreticiler için orta ve uzun vadede tehdit teşkil edecek politika kararları alınmaktadır.

Bu kapsamda yıl içinde sektöre öncelikle ithalat kararları damga vurmuştur. Hem tarım sektöründe üretici fiyatlarını hem de gıda enflasyonunu düşürmek için yurt içinde fiyatı çok yükselen birçok tarım ve gıda ürünü için ithalat kapısı açılarak önce Haziran ayında gümrük vergilerinin düşürülmesi daha sonra da Kasım ayında sıfırlanması yöntemine başvurulmuştur. Piyasa yapıcıların bu müdahale ile sektörde denge arayışından ziyade konjonktürel kaygı ile hareket etmesi beklenenin aksine üreticiler tarafından bir tehdit olarak algılanmıştır.

Politika karar vericilerinin çalışan etkili bir piyasa mekanizması kurmaları gerekirken ithalat teşvikleri ile sık sık piyasaya müdahale etmeleri, sektörün gelişmesi üzerinde önemli oranda tedirginlik ve tehdit oluşturmaktadır. Dikkate alınması gereken nesnel hususlardan birisi, ithalat politikalarının sektörde orta ve uzun vade için istenilen sonuçları vermediğidir. Ancak tarımda gümrük vergilerini düşürme politika aracının kıtlık, stoklama ve daralma gibi nedenlerden ötürü piyasada fiyat istikrarını bozucu spekülasyonları önlemede kullanıldığı bilinmektedir.

2017 yılında hükümet tarafından uygulanan tarım politikalarının sonuçları ile tarım ve gıda enflasyonunda yaşanan gelişmeler ışığında bundan sonraki dönemde politika uygulamalarında aşağıdaki unsurların göz önüne alınmasında fayda görülmektedir:

1. Politikalar belirlenirken ana sektör yan sektörlerle birlikte analiz edilip, sektörün zayıf ve tehdit edici tarafları bulgulara dayalı olarak tespit edilmelidir.

(24)

2. Bitkisel ve hayvansal üretim büyük ölçüde ithal tarımsal girdilere dayandığından sadece fiyat istikrarını sağlamaya yönelik politikalara değil, gübre, tarım ilaçları, mazot, tarım makineleri ve kaba yem gibi üretim girdilerinde ithalatta bağımlılığı azaltmaya ve üretimi artırmaya yönelik politikalara önem verilmelidir.

3. Hububat ve bakliyat gibi saklanabilir bitkisel ürün piyasalarında ve hayvancılıkta faaliyet gösteren aracı firmaların ithalat kararlarından avantaj sağlamalarının önlenmesi için aracıların gözetimi ve denetimine yönelik tedbirler arttırılmalıdır.

4. Son yıllarda gıda fiyatlarına doğrudan büyük oranda etki etmeye başlayan meyve ve sebzede lojistik ile ilgili süreçlerde maliyetlerin düşürülmesine yönelik iyileştirilmeler yapılmalı ve süt ürünlerinin değer kazanması için lisanslı depoculuk sistemi geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.

5. Tarım arazilerinin çok parçalı mülkiyet yapısının toplulaştırılmasına yönelik kurumsal ve hukuki reform çalışmaları hızlandırılmalıdır.

6. Tarımla bağlantılı sanayi sektörlerinin gelişimine öncelik verilerek tarım istihdamının bu alanlara kaydırılması sağlanabilir. Ayrıca, üretici desteklerinde kullanılacak destek araçlarının ticaret saptırıcı ve iç fiyatları artırıcı yönde değil üreticinin gelir kayıplarını telafi edici ve verimliliği artırıcı yönde olmasına özen gösterilmelidir (Acar ve Bulut, 2009).

7. Tarımda sulamaya yönelik yatırımların artırılması geleneksel üretim tekniklerinden ziyade talebi karşılayacak düzeyde sürdürülebilir tekniklerinin kullanımına yönelik çalışmaların yapılması; tarım sektörü ile ilgili olarak eğitimli insan gücü planlamasının yapılması ve bu insan kaynağının tarımda teknolojik yeniliklere uyumunun ve mesleki yetkinliklerinin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması gerekmektedir.

Kaynakça

Acar, M. ve Bulut, E. (2009), Türkiye’de ve Dünyada Tarımsal Destekleme Politikalarında Son Gelişmeler, Sosyal Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 9(17), 1-19.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2017), Ulusal İstihdam Stratejisi, http://www.uis.gov.tr/media/1316/tarim_sektoru_ikinci_ idk.pdf (Erişim Tarihi: 16.03.2018)

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) (2017), Aylık Raporlar, https://www.bddk.org.tr/WebSitesi/turkce/Istatistiki_Veriler/ Aylik_Raporlar/Aylik_Raporlar.aspx (Erişim Tarihi: 01.02.2018)

Başaran, H. (2017). Tarım Ürünleri Gıda Fiyat Değişimleri ve Enflasyon Etkisi, https://www.gidahatti.com/tarim-urunleri-gida-fiyat-degisimleri-ve-enflasyon-etkisi-77036/ (Erişim Tarihi: 25.09.2017)

Başkaya Y.S., Gürgür, T. ve Öğünç, F. (2008), Küresel Isınma, Küreselleşme ve Gıda Krizi Türkiye’de İşlenmiş Gıda Fiyatları Üzerine Ampirik Bir Çalışma, Central Bank Review, 2, 1-32.

(25)

ve Kaçırılan Fırsatlar

Bayraktar, Y. ve Bulut, E. (2016), Tarımsal Desteklerin Değişen Yapısı ve Yüksek Tarımsal Desteklerin Nedenleri: Türkiye İçin Karşılaştırmalı Bir Analiz, İktisat Fakültesi Mecmuası, 66(1), 45-66.

Burfisher, E.M. ve Hopkins, J. (2003), Decoupled Payments: Household Income Transfers in Contemporary United States Agriculture, Market and Trade, Economics Division, Economic Research Service, US Department of Agriculture, Agricultural Economic Report No. 822. Çomaktekin, M.F. (2009), Tarımsal Destekleme Politikaları ve Türkiye’de

Uygulamalar: 1990 ve Sonrası Dönem, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı İktisat Politikası Bilim Dalı: İstanbul.

Deran, A. (2005), Meyve Bahçelerinde Maliyetlerin Muhasebe Kuramı Çerçevesinde Hesaplanması ve Uygulamaları, Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Demirdöğen, A. ve Olhan, E. (2017), Türkiye Tarımının Kısa Tarihi: Destekleme Politikası Özeli, Tarım Ekonomisi Dergisi, 23(1), 1-12. Dinler, Z. (2000), Tarım Ekonomisi, Beşinci Basım, Ekin Kitabevi Yayınları,

Bursa.

Doğan, A. (2009), Ekonomik Gelişme Sürecine Tarımın Katkısı: Türkiye Örneği, Sosyal Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 9(17), 365-392.

Doğan, Z., Arslan S. ve Berkman, A.N. (2015), Türkiye’de Tarım Sektörünün İktisadi Gelişimi ve Sorunları: Tarihsel Bir Bakış, Niğde Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 8(1), 29-41. Donat, İ. (2017), Tarımda 2017’ye İthalat Politikaları Damgasını Vurdu,

http://www.bloomberght.com/yorum/irfan-donat/2081292-tarimda-2017ye-ithalat-politikalari-damgasini-vurdu (Erişim Tarihi: 10.03.2018) Dura, C. (1987), Tarımın Türk Ekonomisinin Gelişmesine Katkısı Bugün ve

Yarın, İstanbul, Enka Vakfı Yayınları.

Ege, H. (2011), Tarım Sektörünün Ekonomideki Yeri ve Önemi, Ankara, Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü Yayınları, s.1.

Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) (2016), https://www.basbakanlik.gov.tr/Forms/_Article/pg_Article.aspx?Id=f11a

1ec5-5a31-4f09-a4c9-e854db73c942 (Erişim Tarihi: 23.02.2018)

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) (2018), Agricultural Support, https://data.oecd.org/agrpolicy/agricultural-support.htm (Erişim Tarihi: 16.12.2018)

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (2017), Petrol Piyasası Sektör Raporu, Aralık, http://www.epdk.org.tr/Detay/Icerik/3-0-104/petrolaylik-sektor-raporu (Erişim Tarihi: 15.02.2018)

Et ve Süt Kurumu (2017), Et ve Süt Kurumu Haftalık Piyasa Bülteni, https://www.esk.gov.tr/tr/11965/Haftalik-Piyasa-Bulteni (Erişim Tarihi: 26.04.2018)

İstanbul Sanayi Odası (2017), PMI Raporları, http://iso.org.tr (Erişim Tarihi: 14.02.2018)

(26)

İş Bankası (2017), 2017 Yılında Makroekonomik Değişkenlerin Tarım ve Hayvancılık Sektörü Üzerinde Beklenen Etkileri, https://ekonomi.isbank.com.tr/UserFiles/pdf/rt_201707.pdf (Erişim Tarihi: 12.05.2018)

Johnston, B.F. ve Mellor, J.W. (1961), The Role of Agriculture in Economic Development, The American Economic Review, 51(4), 566-593.

Kamacı, A. (2006), Türkiye’de Tarımsal Destekleme Politikalarının Etkinliği ve OTP’ye Uyum Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü: Sakarya.

Kazgan, G. (1966), Tarım Ekonomisi ve İktisadi Gelişme, İÜ İktisat Fakültesi Yayını, İstanbul.

Kalkınma Bakanlığı (2017), 2018 Yılı Programı, http://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2018/10/2018_Y%C4%B1l%C4%B1_Program%C4%B1 .pdf (Erişim Tarihi: 15.12.2018)

Mitchell, D. (2008), A Note on Rising Food Prices, The World Bank Developmnet Prospects Group Policy Research Working Paper, 4668. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (2013), Gıda ve İçecek Sektörü Raporu,

https://www.sanayi.gov.tr/ (Erişim Tarihi: 06.03.2018)

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (2018), 2018 Yılı Programı, http://www.kalkinma.gov.tr/Lists/YillikProgramlar/Attachments/27/2018 _Y%C4%B1l%C4%B1_Program%C4%B1.pdf (Erişim Tarihi: 27.04.2018)

Tarım ve Orman Bakanlığı (2018), Strateji Geliştirme Verileri, https://www.tarim.gov.tr/sgb/Belgeler/SagMenuVeriler/GKGM.pdf (Erişim Tarihi: 01.03.2018)

Teoman, Ö. (2012), Fark Ödeme Sistemi – Buğdayda Uygulanabilirlik, Türkiye Ekonomi Kurumu, Tartışma Metni 2012/36.

Tielu, A. ve Ivan, R. (1998), Farm Income Support: Implacations for Gains from Trade of Changes in Methods of Support Overseas, Australian Bureau of Agricultural and Resource Economics.

Thirlwall, A.P. (2003), Growth and Development: With Special Reference to Developing Economies, Seventh Edition, Palgrave Macmillan, Hampshire.

Tuna, Y. (1993), Tarımda Verimlilik Artışının Ekonomik Sonuçları: Türkiye ile İlgili Bir Değerlendirme, Ankara, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları, No:487.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (2017a), Enflasyon Raporu 2017-II, http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/ Yayinlar/Raporlar/Enflasyon+Raporu/2017/Enflasyon+Raporu+2017-II (Erişim Tarihi: 13.02.2018)

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (2017b), Enflasyon Raporu 2017-III, http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/ Yayinlar/Raporlar/Enflasyon+Raporu/2017/Enflasyon+Raporu+2017-III (Erişim Tarihi: 13.02.2018)

(27)

ve Kaçırılan Fırsatlar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (2017c), Enflasyon Raporu 2017-IV, http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/ Yayinlar/Raporlar/Enflasyon+Raporu/2017/Enflasyon+Raporu+2017-IV (Erişim Tarihi: 13.02.2018)

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (2018a), Enflasyon Raporu 2018-I, http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/ Yayinlar/Raporlar/Enflasyon+Raporu/2018/Enflasyon+Raporu+2018-I (Erişim Tarihi: 13.02.2018)

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (2018b), Elektronik Veri Dağıtım Sistemi, https://evds2.tcmb.gov.tr/ (Erişim Tarihi: 13.02.2018)

Türkiye İhracatçılar Meclisi (2016), Tarım Raporu, http://www.tim.org.tr/files/downloads /Raporlar/Tarim_Raporu_2017.pdf (Erişim Tarihi: 08.03.2019)

Türkiye İstatistik Kurumu (2015a), NACE Rev.2-Altılı Ekonomik Faaliyet Sınıflaması, http://www.tuik.gov.tr/Kitap.do?metod=KitapDetay&KT _ID=18&KITAP_ID=277 (Erişim Tarihi: 15.02.2018)

Türkiye İstatistik Kurumu (2015b), Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri, http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1035 (Erişim Tarihi: 23.02.2018)

Türkiye İstatistik Kurumu (2017a), Ulusal Hesaplar İstatistikleri, http://www.tuik.gov.tr/ PreTablo.do?alt_id=1108 (Erişim Tarihi: 11.02.2018)

Türkiye İstatistik Kurumu (2017b), Bitkisel Üretim İstatistikleri, http://www.tuik.gov.tr/ PreTablo.do?alt_id=1001 (Erişim Tarihi: 13.02.2018)

Türkiye İstatistik Kurumu (2017c), Hayvansal Üretim İstatistikleri, http://www.tuik.gov.tr/ PreTablo.do?alt_id=1002 (Erişim Tarihi: 13.02.2018)

Türkiye İstatistik Kurumu (2017d), Kırmızı Et Üretim İstatistikleri, http://www.tuik.gov.tr/ PreTablo.do?alt_id=1002 (Erişim Tarihi: 13.02.2018)

Türkiye İstatistik Kurumu (2017e), Enflasyon ve Fiyat İstatistikleri, http://www.tuik.gov.tr/ UstMenu.do?metod=kategorist (Erişim Tarihi: 23.02.2018)

Türkiye İstatistik Kurumu (2017f), Sanayi Üretim İstatistikleri, http://www.tuik.gov.tr/ PreTablo.do?alt_id=1024 (Erişim Tarihi: 23.02.2018)

Türkiye İstatistik Kurumu (2017g), Dış Ticaret İstatistikleri, http://www.tuik.gov.tr/ PreTablo.do?alt_id=1046 (Erişim Tarihi: 23.02.2018)

Türkiye İstatistik Kurumu (2017h), Süt Üretim İstatistikleri, http://www.tuik.gov.tr/ PreTablo.do?alt_id=1002 (Erişim Tarihi: 23.04.2018)

(28)

Türkiye İstatistik Kurumu (2017ı), Tüketici Fiyat Endeksi, http://www.tuik.gov.tr/ PreTablo.do?alt_id=1014 (Erişim Tarihi: 23.04.2018)

Uras, G. (2017a), Mazot Fiyatı Yükselince Tarımda Maliyet Artıyor, http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/gungor-uras/mazot-fiyati-yukselince-tarimda-2553853/ (Erişim Tarihi: 21.02.2018)

Uras, G. (2017b), İthal Yem Et Fiyatını Etkiliyor, http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/gungor-uras/ithal-yem-et-fiyatini-etkiliyor-2513527/ (Erişim Tarihi: 02.02.2018)

Ulusal Süt Konseyi (2017), Çiğ Süt Fiyatları, http://www.ulusalsutkonseyi.org.tr/ (Erişim Tarihi: 11.03.2018)

Yıldırım, A.E. (2017), Tarımda 2017'de Ne Oldu?, https://www.dunya.com/kose-yazisi/tarimda-2017de-ne-oldu/396138 (Erişim Tarihi: 08.03.2018)

Referanslar

Benzer Belgeler

 Malzemelerin deneysel olarak belirlenmiş özellikleri, dış yükler etkisi altındaki şekil değiştirme durumunda göz önüne alınır..  Elastisite kuramı mukavemete

[r]

yografyalarla birlikte 2000 yılına kadar yapılan Eski Uygurca çalışmalar Volker Adam, Jens Peter Laut ve Andreas Weiss tara -.. fından bir araya

Dünya Bankası, bu web sitesi veya diğer web sitelerine verilen linkler aracılığı ile elde edilen bilgilerin kullanımından kaynaklanabilecek genel, dolaylı, cezai, arızi ve

Bu sınıf aşağıdakileri kapsamaktadır;- ahşap, kağıt hamuru, kağıt veya karton ile diğer malzemeler için kurutucuların imalatı (tarımsal ürünler ve tekstil için

TİM verilerine göre Ocak ayı ihracatı yüzde 15 artışla 10 milyar 528 milyon 47 bin dolar oldu.. Yeni yılın ilk ihracat rakamlarını TİM Başkanı

Asya Endometriozis Kongresinde Derneğimizin Yönetim Kurulu'ndan Sayın Prof.Dr.Engin Oral bir konuşma yapmış ve bir panel yönetmiştir.. Ayrıca dernek eski Yönetim

Kısa zekâ ölçekleri zekâ bölümü puanını tam olarak saptamakta yetersizken güncelliğini yitirmiş olan bu ölçeklerin doğru değerlendirme yapmaya