• Sonuç bulunamadı

İslâm’da Resim Yasağı ve Sonuçları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İslâm’da Resim Yasağı ve Sonuçları"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türk Kütüphaneciliği, 32,3 (2018),245-247

Tanıtım

-

Değerlendirme /

Reviews

İpşiroğlu, Mazhar Ş. (2018). İslâm'da

Resim

Yasağı ve

Sonuçları

. İstanbul:

YKY. 186 s. ISBN 9789750809552

Aytaç Kayadevir*

BookReview

Thebanonpaintinghasbeenasubject that influenced the understanding of art aswellaseverydaylife in theIslamic countries for centuries.Someartisticforms found anarea oftheir own, while others could not find an extension area

under “the concept of forbidden” Author Mazhar Ş.

İpşiroğlu evaluates this effect on the art of painting and the ban of painting in Islam, especially inthe comparison with the West, on the one hand, and on the other hand, expandingourperception of the developing artistic forms evenunder theforbidden.

“İslam'da Resim Yasağı ve Sonuçları”, ilkin 1971'de Almanca, 1973'te de Türkçe olarak yayımlanmış bir kitap. Aradan geçen onca seneye rağmen yeniden basılmış olması dikkate değer. Bunu da, kitabın İslâm sanatının resim konusuna yaklaşımını ele alan ilk çalışmalardan olması ve dahası, günümüzde bile konunun yansımalarının yalnızca sanatta değil, başka mecralarda da yer yer görülebilmesinde aramak lazım. Bunun dışında, yazarın konusunu olabildiğince nesnel bir yaklaşımla ele almaya çalışması da, kitabın yeniden basılmasındaetkiliolmuşolsa gerek.

Birçoğumuz günlük hayatlarımızdan tanık olmuştur İslam'da resimlerinyasakolduğuna dairbir inanışa. Örneğinbüyüklerimizin namaz kıldıklarıodada resim, fotoğraf gibi şeyler varsa hemen üstlerini bir tülbent ya da örtü ile örtüklerine şahit olmuşuzdur; zira günah olduğuna inanılır.Ne varkiKur'an'daresminyasakolduğuna dair birifadeilekarşılaşılmaz. Yazarında söylediği gibi, aslında “putlar için” açık olan ifadeler, sonraki yorumlamalarda (hadislerde) resimler için de geçerli kılınmış ve bir şekilde buKur'an'ın, yani Tanrı'nın sözüolarak kabul edilmiş. Bu bir kez kabuledildikten sonra, günlükhayatta olduğukadarİslam sanatı üzerindeki etkisi de dikkate değer oluyor. Yazar bunu en açıkşekilde, HristiyanBatı ileolan karşıtlıkya da karşılaştırma üzerinden anlatıyor. Tek tanrılı dinler olan Yahudilik de, İslam gibi resmi yasaklamış. Oysa Hristiyanlık, kitaptan öğrendiğimize göre ilk zamanlarında resmin yasak olması gerektiğini savunanlara rağmen, resim ile, dahadoğru ifade ile tasvircilik ilebarışık bir

* Kütüphaneci. İstanbulTeknikÜniversitesi Mustafa İnan Kütüphanesi.E-posta:aytackayadevir@gmail.com Librarian. IstanbulTechnical University, MustafaInanLibrary

(2)

246 Tanıtım -Değerlendirme/Reviews__________________________________________________ Kayadevir

din anlayışı geliştirebilmiş. Gerekresim sanatında, gerekse de kutsal kabul edilen mekânlarda ve ibadethanelerde bunun yansımasınıgörmek mümkün. Nitekimhemen her kilisede, İsa ya da Meryem heykeline/ikonasına rastlamak mümkün. Burası ilginç bir nokta. Kur'an'da açıkça ifade edilen, hatta Maide Sûresi90. ayette yer alan “dikilitaşlar” ifadesiile kastedilenler,putlar olduğukadar,herhalde Kiliselerde yer alan heykeller içinde geçerli sayılmış. İslam bunu,yani put ve heykel (“dikilitaş”) türünden tasvirleri kesinlikle yasaklıyor ve bu yasak, muhtemelen Kur'an'da da açıkça yazdığı üzere, mutlak bir şekilde uygulanıyor; nitekim camilerde “söz” dışında bir şeye rastlamak mümkün değildir. Ama sözkonusuresim sanatı olduğunda kitapta yazılanlara bakılırsa, en azından uygulamadaböyle bir mutlaklık yok. İslam'daresim sanatına baktığımızda - ki resim sanatından bahsedebiliyorolmak bile başlı başına önemli -dönemler arasındaüslup farklılığı olsa da, kayda değer oranda sanatsal çalışmalararastlanıyor. Her ne kadar hadisler,içinde ruh taşıyan canlıları tasviretmenin günah olduğunu söylese de, özellikle kitap ressamlığı şeklinde gelişen İslam resim sanatı incelendiğinde, insan da dâhil her türden canlı varlıkların tasvir edildiği görülür.Amaburada,Batı'danayrılan önemlibir noktavar: Batı resim sanatında resme konu olanlar, gerçek dünyada oldukları şekliyle; perspektif, derinlik, hacim vecanlı nesnelerdeanatomi bilgileri ışığında tasvir ediliyor. Mazhar Ş. İpşiroğlu bunu “tabiatçılık” olarak isimlendiriyor. İslam sanatçıları ise, şüphesiz sayılan bu bilgilerden mahrum oldukları için değil, ama yine de tasvirciliğe karşı şüphe içinde olduklarındanya da dikkat çekmemek için, insan dâhil tabiatı, gerçekliklerinden soyutlayarak, birtür kavramsal düzlemde kâğıdaya dakullandıkları herhangi birzemine geçiriyorlar. Başka deyişle, “şurada var olan bir ağacı” değil de, zihinlerinde soyutladıkları “Ağacı” çiziyorlar veya boyuyorlar. Bu daaslında, bu dünyanın gerçek olmadığını,gerçekliğin Platonvari bir şekilde, başka bir âlemde var olduğunu, gördüklerimizin oldukları gibi resmedilmelerinin anlamsız olacağını söylemek oluyorbir anlamda. Gerçekten de yaygın İslam resim sanatından biri olan minyatür sanatına bakıldığında, gerçekliğin bir tür dönüşümünü, soyutlanmasını ve kavramsallaştırılmasını görüyoruz. Başka deyişle İslam sanatçıları, gerçeği bu dünyada değil, ilahi öte âlemde arama çabasına giriyor. Batı sanatçıları ise, gerçeğin bu dünyada bir aranışı olarak, kendilerini saran çevreyi, olabildiğince gerçeklikleri içinderesmetme anlayışını geliştiriyor. Sonuçta ortaya, bir yanda duyumsadığımız dünyayı yansıtmak anlamında gerçekçi ya da tabiatçı bir yaklaşım, diğer yanda ise doğayı soyutlaması anlamında gerçekçi olmayan bir yaklaşımçıkıyor. Yazar İslamresim sanatınınresim yasağı altında yüzlerce yıl kabuğunu kıramamasının, Batı sanatı ile arasındauçuruma yol açtığını belirtiyor. İslamsanatı genel anlamda bellikalıplar içinde tekrara düşerken, Batı özellikle de Rönesans ile birlikte yenilikçi resim anlayışlarına kapı aralıyordu. Ama daha da ilginci, 20.yüzyıl gelip çattığında, Batı'da uzun süre egemen olan tabiatçılık anlayışının tükenerek yerini, tabiatı olduğu gibi yansıtmayan, soyut, özgürlükçü, deneyimselve asılönemlisi de“kavram ressamlığına” bırakmasıdır. Bu ilginçtir çünkü İslam resim sanatında zaten bilinen soyutlama, görünen o ki Batı'da da canlanmaktadır. Öyle ki, bazı Batılı resim sanatçıları, Doğu kültürlerindeki nakışlara, minyatür sanatınayakından ilgi duyuyor. İlk bakışta bu, İslam sanatı ile Batı sanatı arasındaki açılan mesafeninbiranda kapanması gibi görünüyor; oysa yazar aynı fikirde değil. Batı, sanatlarında uzun süre egemen olan tabiatçılık anlayışını yaşıyor ve sonundaonu tüketiyorve gelinennoktada, yeni arayışlarayöneliyor.Amabu, tabiatı yok saymak, tabiatüstünüresmetmekçabası değil. Yazar bunun aksine, sanatçıların yinetabiat içinde kalarak ve ondan kaynak alarak, tabiattan duyumsadıklarını öznel realiteleri temelinde resmettikerini kaydediyor. Tam da bu, yazara göre İslam sanatı ile Batı sanatının arasının kapanması bir yana, daha da açılması anlamı taşıyor; çünkü Batı bu aşamaya, tabiatçılık anlayışını sonuna kadar tüketerek varırken, İslam sanatı tabiatçılığı hiç yaşamayarak, belli kalıplar içinde donupkalıyor.

Kitabı bitirirken yazar, İslam dünyasının bu yeni realite anlayışı ile hesaplaşması gerektiğini ve her yerde yeni formlar eskisininyerini alırken İslam sanatının donmuş Ortaçağ kalıplarından kurtulmasının, çağdaş dünyada olumlu bir yer edinmesindeki zorunluluğunu

(3)

247___________________________________________________________Tanıtım -Değerlendirme/Reviews

belirtiyor. Bunun yanında, kitabı okuyanlar belki kendilerineşunu da sormalıdır:İslam sanatı da Batı ile aynı çizgiyi izleseydi ne olurdu? Belki resim yasağına rağmen çizilen o kitap resimleri, minyatürler yeşerecek alan bulamayacak ve belki tıpkı Batı'daki gibi tabiatçılık anlayışı gelişecekti. Bu da resim sanatı anlamında form çeşitliliğini azaltan bir şey olmaz mıydı? Dünyadaki tüm bitki örtüsünün karaçam olduğunu bir düşünün. Her şeyden önce, yazarın böyle bir kitabı kaleme alması mümkün olamayacaktı; zira o zaman karşılaştıracak hiçbir şey olmayacaktı. Böyle bakınca, belki de İslam resim sanatının Batı'daki anlamıyla tabiatçılık fikrini geliştirememiş olması, dünyakültürü anlamında birkazançbile olabilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gelişmekte olan ülkeler ekonomik büyümeyi KDV gibi tüketim vergileriyle desteklerken marjinal tüketim eğilimi yüksek olan düşük gelirli kesimler için gerileyici niteliğe

Kronik hastalığı olan bireylerin medeni durumuna göre KHÖBY puan ortancası incelendiğinde; evli olanların öz koruma, bekar olanların sosyal koruma ve genel öz bakım

The obtained results suggest that vitamin E can increase the effect of SOD to result in the beneficial influence of this antioxidant only at low concentration under a

410 Dusunen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 31, Number 4, December 2018 etki profili de etkinliği gibi doza bağımlı olarak değiş-.. mekle (6)

İstanbul’da çıkan hemen bütün mec­ mua ve gazetelerde çalışmış olan Ahmed Rasim’in ayrıca irili ufaklı 140 kadar eseri vardır.. Müşahede ve

This thesis presents a pioneering effort for statistical language modeling of Turk­ ish. Previous statistical natural language processing studies have used words

The most fateful property of a metathetic reaction is the formation of high lattice energy by-product (such as NaCl) ensured a local source of energy which