- T T - S a i b O S
BOĞAZİÇİ'NİN
MASALI
/
Ünlü yazar Ahmet Mithat efendi, dünyanın en güzel ye rinin İstanbul, İstanbul’un en güzel yerinin Boğaziçi, Bo ğaziçi’nin en güzel yerinin de Beykoz olduğunu söyler ve hemen arkasından ilâve eder di:
« — Beykoz’un en güzel yeri de yalımın bulunduğu yer d ir...»
Beykoz, Boğaziçi’nin cidden en güzel bir köşesidir. Her bi ri ayrı birer özelliğe sahip köyleri, kıyı boyunca kolye gibi sıralanan dalyanları ve billûr sularıyla ideal bir me sire ve dinlenme yeridir Bey koz,
Bu güzel diyarın mazisi de hayli eski tarihlere dayanır. Burada, Bitirya krallarından Amnikos’un oturduğu ve is mini de bu hükümdarın adın dan aldığı söylenmektedir. Bir diğer rivayete göre de Beykoz ismi Binkoz’dan gel mektedir.
Beykoz’un dillere destan özel liklerinin başında paçası ile kalkanı gelir. Buranın gür çayırlarında otlayan koyma ların paçaları gayet yağlı ve güzel olduğu gibi, paça ye meğinin en güzeli de yıllar yılıdır burada pişirilir. Dün yanın en güzel ve en lezzetli kalkan balıkları da yine Bey koz kıyılarının kumlu sula rında yaşar ve buradaki dal yanlarda avlanır.
AKBABA KÖYÜ
Beykoz’un en ünlü köşelerin den biri, iskeleye 5 kilometre mesafedeki Akbaba köyüdür. Burası emsalsiz bir mesire yeridir. Köyün camii, Birin ci Ahmet’in Harem Kethüda sı Saliha Canfedâ Hâtûn ta rafından yaptırılmıştır. Bu camiin yanında da köye is mini veren Akbaba Mehmet Efendi’nin kabri bulunmak tadır. Bu zâtın, İstanbul’a ilk gelen gazilerden biri olduğu söylenir. Akbaba köyünün ayrıca beyaz kirazı, cevizi ve
kestanesi de çok urdur.
POLONEZKÖY
Lehistan’ın işgalini müteakip kaçıp memleketimize iltica eden PolonyalI muhacirler ta rafından kurulmuş bir köy dür. Tertemiz evleri, sokak ları ve nefis tabiat güzelliği ile ideal bir dinlenme yeri ol duğu gibi bura sakinlerinin misafirperverlikleri de pek meşhurdur. Köyün hemen bü tün evleri pansiyon olarak kiraya verilmektedir. Bey koz’a 25 kilometrelik stabli- ze bir yolla bağlıdır.
ALİ BAHADIR KÖYÜ
Beykoz’un güzel bir mesire yeridir. Halk arasında «A l- badır» adıyla anılmaktadır. Bilhassa bağlarıyla meşhur olduğundan daha ziyade ü- züm mevsimlerinde büyük rağbete mazha rolur.
BEYKOZ ÇAYIRI
Beykoz’un en büyük ve en ünlü bir mesire yeridir. Sahil kısmı «Hünkâr iskelesi» adı nı taşır. Mısır Valisi Meh met A li Paşa’nın Osmanlı devletine karşı isyan etmesi ve ordusuyla Anadolu üzeri ne yürümesi üzerine İkinci Mahmut Ruslardan yardım istemişti. Rusyadan gönde rilen askerler Beykoz çayı rında üslenmişti. Babıâli hü
kümeti ile Rusya arasındaki ittifak da işte bu «Hünkâr iskelesi» mevkiinde imzalan mıştı.
Vaziyetin normale avdetin den sonra Rus birlikleri mem
leketimizi terk ederlerken
Hünkâr İskelesi mevkiinin Serviburnu adı verilen nok tasında bir hâtıra anıtı dik mişlerdi. Üç metre boyunda yekpâre bir taştan ibaret o- lan bu anıtın bir yüzüne Per tev Paşa’nın kaleme aldığı manzum bir kitabe yazılmış tı. Diğer yüzünde ise Rusça bir yazı bulunuyordu. Pertev Paşa’nın kitabesi şöyle idi:
«B u sahraya m isafir geldi g itti asker-i Rusî, Bu seng-i guh-u peyker yadi
gâr olsun, nişan kalsın. Vifak-ı devleteynin böyle dur
sun sabit-ü muhkem, Lisan-ı dostanda destani çok zaman kalsın.»
«Rus âbidesi» adıyla anılan bu anıt, Birinci Cihan Harbi yıllarında Rehberi ittihadı Osmanî Mektebi talebesi ta rafından yıkılmış bulunmak tadır.
1833 yılında Kavalalı Meh met A li Paşa bu âbidenin
he-Beykoz'dan asude bir köşe (yukarıda), Beykoz iskelesi ve kı yıları (aşağıda).
men karşısında bir arsa sa tın alarak buraya fevkalâde bir kasır yaptırttı. Somaki mermerden temeller üzerine inşa ettirilen binanın güzel liği yanı sıra bahçesi de fev kalâde idi. Bu bahçede, bo dur ağaçların arasındaki giz li bir geçitle gidilen yeraltı hamamı da ayrı bir güzellik ve özellik taşımaktaydı. Bu hamamın bütün içi, kurnala rı ve kubbeleri sedefli istirid ye kabuklarıyla kaplanmıştı. Mehmet A li Paşa, hünkâr için yaptırdığı bu kasrı dev rin padişahı Abdülmecit’e he diye etmişti. Beykoz kasrı uzun yıllar padişahların yaz lık sarayları olarak kullanıl mıştı.
KARA KU LA K SUYU
Yalnız Boğaziçi’nin ve İstan bul’un değil, dünyanın en gü zel sularından biri olan Ka rakulak suyunun menbaı da
Beykoz’dadır. H afifliği ve
emsalsiz lezzeti ile dillere destan olan bu suyun menbaı da rağbet gören bir mesire köşesidir.
YÛ ŞA TEPESİ
Yalnız Beykoz’un değil, İs tanbul’un dahi en ünlü me sire yerlerinden biridir. Bu tepedeki 40 adım uzunluğun daki kabrin, Yûşa Peygam- ber’e ait olduğu söylenir. Her ne kadar Yûşa peygam berin İstanbul’a geldiği kesin likle bilinmemekte ise de yüzlerce yıldan beri burası
Yûşa Peygamber’in kabri
olarak tanınır ve tepe de Yû şa ismiyle anılır.
Pek meşhur bir ziyaret ve adak yeri olan kabrin etra fına ilk duvarı çektirten ve yamna bir de mescit yaptır
tan Yirmisekiz Çelebizâde
Mehmet Said Paşa olmuştur. Yaz aylarında bu mescitte okunan mevlitler muazzam bir kalabalığı Yûşa tepesine toplardı. Binlerce kadın ve erkekten gayri Rufai ve Saa- dî şeyhleri de bayraklarını çekip dervişleriyle birlikte bu mevlitlere gelirlerdi. Böy lelikle muazzam bir kalabalık toplanmış olurdu.
Her geçen yıl biraz daha ar tan bu rağbet ve kalabalık karşısında, bir fesatın doğ masından korkan Üçüncü Se lim çıkardığı bir fermanla halkın bu mevlitlere davetini yasaklamıştı.
Yûşa Tepesi, bugün dahi İs tanbul’un en gözde bir mesi re yeridir. Bu tepenin üze rinden Boğaziçi ve Karade niz’i bütün güzelliği ile sey retmek kabildir.
Yûşa Tepesi’nin hemen altın da «Tokat Bahçesi» adıyla anılan bir yer vardır. Fatih Sultan Mehmet, Tokat’ın fet hini burada haber aldığından, bu güzel müjdenin hâtırasına izafeten buraya bir kasır yap tırmıştı. Bu kasrın dillere destan güzellikte bir de bah çesi vardı. Bu yüzden burası «Tokat bahçesi» adıyla anı lırdı. Buradaki «Tokat kasrı» da İkinci Süleyman tarafın dan yeniden inşa ettirilmiş ve bu bina ise Birinci Mahmut tarafından onarılmıştı.
Beykoz'un meşhur «Dalyan»ında gurup vakti (yukarıda!.
Beykoz parkından yalıların görünüşü.
Beykoz'da bir sahil gazinosu (yukarıda), Beykoz kulübü ve ka yıkhanesi (altta).
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi