G
*7
ti
enileriKimler
— NİÇİN
ve N asıl Aldattılar ?
HINÇAKLILARIN
Azgınlık Devri
Bunlar, İstanbul Ermenilerinî
Kandırmağa Çalışıyorlardı
Anlatan:
Paaükyan —
Yazan:
M. Sıfır
[Tercüm e ve iktibas hakkı mahfuzdur]
Diyarbekirli Agop, o gün verüen teminatlara değil, birbiri üzerine içirilen keskin cibre rakısının, biraz da ev sahibi Nazik Perunyanm gü zel ve nazlı kızı (Anjel) in sihirli bakışlarına kapılıyor, göskütük de- nüecek bir sarhoşlukla bu işe atılı yor.
Halbuki, Vahan Gavakyanın bü tün sözleri yalandı. Mevcut olduğu nu gururla söylediği elli fedai top yekûn bir blöften ibaretti. Hele, pat rikhanede bulunan nüfuzlu kimsele rin bu suikaste muvafakatları ve bitaraf kalacakları hakkındaki vaad- leri tamamile hayal mahsulü idi. Nitekim, biraz sonra bunların böy le olduğunu hâdise tamamile ve bü tün açıklığı üe göstermişti.
Matmazel Anj elin tatlı vaadler sı zan bakışları ile büyülenen Agop, oturduğu yerden lâstik bir top gibi sıçradı, elini tabancasının kabzasına atarak bağırdı.
— Şimdi patrik Âşıkyanı ahrete 1 yollıyacağnn!..
Fakat, dediğini yapamadı. Kendi ni bilmez bir halde atıldığı bu ma cerayı tamamlamak imkânını bula madı. Daha ilk hamlede tabancalı elini, daha kuvvetli kollar kavramış, patrik Âşıkyanı ölümden kurtarmış lardı. Diyarbekirli Agobun da bilek- ! lerine geçirilen kelepçe kilidinin anahtarı dönerken, aklı başına geldi. Aldatıldığını farketti. O anda alda tanların yüzlerine tükürmeyi dü şündü. Fakat, neye yarar?.. Tükür mek, lâjıetler püskürmek istediği ka ra yüzlerin hiç birini etrafında gö remedi. Çünkü, o fesatçıların hiç biri zaten oraya gelmiş değillerdi ki... i Onlar, Agop daha Nazik Perunya-
j
um evinden çıkmadan savuşmuşlar : ve Suluman astlım yolunu tutmuşlardı.
Âşıkyana yapılan suıkastin mu- ! vaffakıyetsizlikle neticelenmesi, he
le, Diyarbekirli Agobun yakayı ele [ vermesi müteşebbisleri kadar Hm- | çak reislerini de müteessir etmişti. ! Fakat, hiçbirini hayal sukutuna uğ ratmamış ve şaşırtmamıştı. Herif ler, komita işlerindeki ustalıklarını, meharetlerini göstermişlerdi. Agobu kurtarmak, eezasmı azalttırmak için türlü türlü entrikalara baş vurmuş lardı. Saraya hafiyelik eden komita nın gizli elemanları, teşebbüs ettiği cinayette mazur göstermek için Agobu, OsmanlI devlet ve milletine sadık bir Ermeni olduğunu ileri sü rüyor ve Türk dostu olan patrik Âşıkyana da Hmçaklara mensubiyet ve Osmanh devletine ihanet gibi ağır suçlar isnat ediyorlardı. Bu teşeb büslerle gerçi Diyarbekirü Agobu kurtaramamışlardı amma, patrik Âşıkyanı Abdülhamidin gözünden düşürmive, makam ve nüfuzunu sarsıp kırmıya muvaffak olmuşlar dı.
Saray ile BabIâli, yapma samimi yetlerine ötedenberi kapıldığı, her birini birer sadık bende sandığı bu iki yüzlü fesatçıların tezvirlerini, çok gariptir ki, büyük bir safiyet le karşılıyarak inanmış, patrik Â- ıkyana himaye ve itimat kapılarını apamıştı. Çevrilen bu entrikada en İS yük rolü, Hmçaklarm en
hararet-| li taraftan ve hattâ o günlerdeki fe sadın, isyan hareketlerinin gizdi ve sinsi bir alemdarı olan (Îzmirliyan.) ile, evvelce bahsi geçen meşhur Mı sır Bey oynamışlardı.
İzanirliyan, tertip edilen sahte mektup ve beyannameleri, öteden beri nezdin.de bulundurduğu Hntçak komitasının İstanbul şubesi mühü- rü ile mühürlüyor, Mıgrr Bey.de her gün bunlardan bir kaçını Abdülha midin huzuruna seriyordu. Ermeni- ler hakkında makûs kanaatler veri yor, giin geçtikçe artan vehmini kö rüklüyordu. Hattâ, patrik Âşıkya- nın, nefsi şahaneye karşı tertip edi len ve kendileri tarafından önüne ge çilen bir suikast tasavvur ve teşeb büsünden malûmatı olduğtmu ve bu nu hainane bir maksatla sakladığı nı bile ileri sürüyordu.
Beri tarafta, aleyhinde çevrilen entrikalardan, saray ve Babıâli me- hafümde yapılan telkin ve dediko dulardan haberi olmıyan gafil patrik Âşıkyan da, komitanın caniyane maksat ve tasavvurlarla tertip ve îstanbulda tevzi ettirdiği beyanna meleri, Türk dost ve taraftarlığı ile maruf bulunan bazı Ermeni zengin ve muteberanına gönderilen tehdit- nameleri ele geçiriyor, saray ve Ba bIâli arasında mekik dokuyor, bu defa olsun fesatçıiarm imha edilme sini temin için çırpınıyordu.
Abdülhamit, Âşıkyanı da huzuru na kabul ediyor, hiç renk vermeden maruzatını dinliyor, fakat hiyanetine kani olduğu bu zavallıya da gizli giz li diş biliyordu.
Karşılıklı oynanan bu iki cepheli facia, Âşıkyana saray ve Babıâli ka pılarının kapanması, patriklik ma kamından uzaklaşması lüzumunun anlatılması ile neticelenmişti. Bu ne tice karşısında, hâdiselerin içyüzünü bilen ve bu vesüe ile olsun fesatçı ların tamamile imha edilmelerini dört gözle bekliyen, Istanbulun sa dık Ermenileri şaşırıp kalmışlardı, çok acı bir hayal sukutuna uğramış lardı.
Bu sırada, saraya ve Bsbıâliye karşı vaziyetini sağlıyan ve patriklik makamını, hiç ummadığı halde, ko layca avlıyan îzmirliyan, yine sinsi bir faaliyete geçti. Türklere sadık olduklarını bildiği birçok Ermeni muteberanmı birer birer ele ge çirdi. Elde edemediklerini vurdu ğu birer komitacı damgasile karala dı. Bîr kısmını hapishaneye, bir" kıs mını da İstanbul haricine attırdı.
Hükümetin, îzmirliyan ile taraf tarlarının îğfatkâr sözlerine kapıla rak giriştiği bu şiddetli icraat, Er- meniler arasındaki Türk dostluğu arzu ve hislerini tamamile hırpala dı. Çünkü, fesat komitalarmm, fesat çıların serbest serbest çalıştıklarını. İstanbul Ermeniliğini tamamile ken dilerine iltihaka uğraştıklarını, buna mukabil Türk dost ve muhibbi Er- menüerin ezilip hırpalandıklarını gönderildikleri menfalarda zindanlara atılıp kıvrandınldıkîarmı teessürle görüyor ve işitiyorlardı. Hepsi değil se de bir kısmı, Türk dostluğunu
yü-res
ya
fct
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi