ZAMAN
fi K i
» .
ESAT/
¡STANBULDA
* w
b 4 O
Tatavla panayırı
İlk hafta etli, ikinci hafta peynirli, üçüncü hafta istiridyeli -
Panayırın yeri - Panayırda kimleri görürdük - Meyhanelere
akın - Maskara alayına katılan kazaskerzade
Yazan: EerınsJ Muhtar A la s
V
aktile bizlerin Apukurya de- dediğimiz, Rumların Apokriya, daha doğ- ı usu Apokrilas de dikleri, Büyük per hizden evvelki eğlen celer, maskaralık lar, geçende yazdı ğım gibi Şubat ayı na tesadüf eder, 0* hafta sürerdi.îlk haftasının, adı (Kreatini), yani etli İleride perhize giri lecek ya, ö haft* bol bol, doya doya et yenilir. Sebze, hamur j İşi, tatlıyı da iste- ^ nildiği kadar y em i' caizdir.
İkinci haftasının a -ı , Yırını), yan, peynirli. Bu müddet içinde de peynirin envamı, tereyağ, kaymak gibi sütlü şey lerin her türlüsü gövdeye atılır.
Üçüncü haftanın ismi (Stridia). yani istridyeli. Bunda istıidye, midye, İsta koz, çağanoz, karides gibi deniz mahlû- katı, sarımsaklı, zeytinyağlı nesneler, kuru bakal, ıslak bakla silinip süpürü lür.
Apukuryanın sonu daima Pazartesiye rastlar, O güne (Katari Leftera), daha harcıâlemi (bakla koranl diyorlar. İşte o Pazartesi meşhur Tatavla panayırı yapılır, sular karardıktan sonra paydos olur, Kumlar Büyük perhize girerler, 40 gün sonra da büyült paskalya başlardı
aksederek kulakları uğuldattığı meşhur sahasıydı.
T
atavla, şimdiki Kurtuluşun bu lunduğu semte denilirdi, Panayır yerinin nerede olduğunu tarif ertelim: Kurtuluş tramvay caddesinden ileri doğ ru yürü; Tepeüstii denilen duıak yerine yaklaş. Sağ kolda sıra sıra dört beş so kağın, evlerin gerisi kırlıktır. Daha ge ride Sinemköyü Rum mezarlığı vardır. Mezarlığın iki yanı, arkası gene kırlık, tarlalar. Ön tarafta, b ii vakitler genişçe bahçeli, kapısının üstünde (Lim onla) kelimesi yazılı bir gazino işleyip durur du amma bugün orada gene böyle bir gazino var mı yok mu bilmem.Bu Limonia gazinosunun tahta par maklıklı duvarı geçilip hendekli, tüm- sekli topraklardan bayır aşağı inilince, üç dört yol ağzıms: bir noktada t A ya Atanaş) kilisesi karşıya gelir. Daha be riden yürünürse, yani Kurtuluş cadde sinin tramvay durak yerinde, sağda ge be bir kilise ile karşılaşılır: (A y ia Di m itri).
Bu inişli, yokuşlu kırlar, tarlalar Ta tavla panayırının mahşer kesildiği, pa tırtı gürültüsü ayuka çıktığı, tazelere
Ç * urada burada eski püskü, çerden * 3 çöpten kahveler, meyhaneler heı zaman için mevcut; fakat panayır yak laştı mı bunların aralarına, yol kenarla rına, sırtların yamaçlarına, o güne mah sus olarak ahşap, etrafı hurda gaz te - nekelerile kuşantılı, üstleri çadır bezleri ile örtülü bir çokları daha yapılırdı. Çatı saçaklarıı, çitaları renk renk uçurtma kâğıdları, balo serpantinleri, tefne, ta f lan yapraklarile süslenir. İçlerinde, kah ve ocakları, içki tezgâhlan, şarap fıçı ları, rakı hasırlılan, bira kasaları: tahta peykeler, masalar; dişlerinde iskemleler, gene masalar...
Hepsi insanla tıklım tıklım. En fa z lasını Rumlar teşkil etmek üzere her milietten, her takımdan, her şekilden mostralar;
Şakakları zülüflü, beli kuşaklı, bol pa çalı Tatavla, Yenişehir, Papas köprüsü palikaryalar:; pabuç kaşlı, gaga burun lu, pos bıyıklı Feridiye, Elmadağ!, Pan- galtı ahbarları; vapur dumanı fesli, göğsü çapraz camadanlı, yumurta ökçe şıbnhkh tulumba reisleri; fiyakalı o- muzdaşlar; saltah, poturlu esnaf; frenk gömlekli, kravatlı kalem kâtipleri: kürk iü yakalı, altın saat köstekli mirasyedi beyler; sırma kordonlu, çifter çifter ma dalyalı bıçkın hünkâr yaverleri.,.
çük Ziba, Büyük Kır langıç, Küçük Kırlan gıç, Macardekiler...
Galat adan Seğir- tenler de sürüSiîe Tophane tramvay caddesinden arkada ki Kemeraltı caddesi ne ulaşan Beyzade, Şeftali, Karaoğlan, Arkadi, Arapoğlanı, Zürefa sokaklarının sıska, bodur, leylek, duba, düzgün kukla - la n da hep orada. Karadenizden kopan Şubat poyrazı ilik leri dond’ itadursun, aldınş eden yok, \ hepsi açık saçık, seıeserpe.
İstanbul havasının cilvesine uyar ol maz. Bir de h afif lodos esip günlük gü- . neşlik içinde ortalık baharı andırdı mı, panayır kaç kat t azla şenlikli olurdu. } gün sabahtan akşama kadar,
ge-ne en başta Rumlar gelmek üze
re, İstanbul halkının orta ve aşağı ta baka gezici tozucu kısmı Tatavlayı boy lardı. Limonia gazinosu, Sinemköy me zarlığı, A j a Atanaş kilisesi, A ya Dimrt- ri kilisesinin çevrelediği gepgeniş saha-
( D evam ı 6 net sa yfa d a ) I
elelim kokunalara; Onlar da had- - siz hesapsız. Bunların gene en ço ğu Rum, geri kalanı da Ermeni. Yahu di, Lehli, RomanyalI, Hırvat, Sırp, Bul gar... Mevsim daha kış sonu olduğu halde sırtlarında göğüsleri, kolları açık, al, mavi, yeşil, san fistanlar. Temizce giyimlileri Beyoğlu yan sokaklarının mallan. Soluk, buruşuk, lekelere mü lemma elbiselileri de Büyük Ziba,
Kii-îs
şu
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi
ve yol