1
° *Ll .
9
9
rc tf'Z
Timur Selçuk, TV'deki kavganın perde arkasını
Türk basınında sadece HÜRRİYET'e anlattı
Kimseyi takmam
ÜNLÜ yorum cu, besteci ve orkestra şefi Timur Selçuk’un telefonla katıldığı “ A Takımı” adlı TV program ında yaptığı konuşmalım yankılan sürüyor. Gökhan Tepe adlı genç bir şarkıcının Münir Nurettin’in ünlü “ Dönülmez Akşamın Ufkundayım”ım kasetinde okumasına oğul Selçuk’un izin vermemesi konuşulur oldu. Gıyabmda olayın suçlusu haline gelen Timur Selçuk, aylardır hiç kim seyle bu konuda konuşmuyordu. Sevgili Timur’la dün uzun bir dost sohbeti yaptım, Swissotel’de başbaşa yem ek yiyerek. Önce olayın öncesini ilk kez anlattı Timur.
- İki ay kadar önce beni bu plak şirketi aradı, Münir Nurettin’in “ Dönülmez Akşamın Ufkundayız”
şarkısını kaydetm işler, bizden kullanım için izin istiyorlar. Bir kere T elif Haklan Yasası’na göre stüdyoya
girmeden izin almaları gerekirdi. Ben yine olgun davranarak bandı yollam alarım , dinleyip kararım ızı bildireceğim i söyledim. Bant geldi,
dinledim. Bir pop m üzik
---orkestrası, üstünde arabesk kemanlar, şarkının notalan
tamamen değiştirilm iş, ticari gazino üslubu, ayn ca eserin form u da değiştirilm iş. Şarkının başı, tekrar sonuna eklenmiş. Bu şartlar altında bu eserin yayınlanm asına imkan yoktu. Yahya Kemal ve Münir Nurettin Selçuk, bu ülkenin ulusal kültürünün bir parçasıdır. Bu şarkı pop m üzik ya da gazino şarkısı değil, bir başyapıt. Aradan birkaç gün geçti, şarkıyı söyleyen genç kardeşimiz beni arayıp randevu istedi, verdim. Taksim’deki işyerim de yarım saatten fazla görüştük. Bana
Konservatuvar Halk M üziği bölümünde okuduğunu, M ünir Nurettin’i çok sevdiğini anlattı. Ben de kendisine hangi açılardan şarkıya izin veremediğimi arılattım. Gerekli şartların neler olduğunu içeren bir belgeyi de verdim, buna uygun yaparlarsa doğru olacağım, hatta benim de kendisine yardım cı olacağım ı söyledim. Allah vergisi güzel sesi olduğunu, banttaki öteki pop şarkılarını beğendiğimi söyledim ve tebrik ettim. O da bana “ Timur Bey,
ünir Nurettin Selçuk'un oğlu olan ünlü sanatçı
Timur Selçuk, ülkenin sınırlarını korur gibi babasının
eserlerini sonuna kadar koruyacağını şiddetle
vurguladı. Selçuk, Gökhan Tepe adlı genç şarkıcının
kendisiyle yaptığı özel görüşmeyi de ilk kez anlattı.
S o k a k ta n geçen
sebzeci gibi Münir
Nurettin şarkısı
okunmaz
Timur Selçuk, Yener Süşoy’a TV polemiğiyle ilgili her şeyi dobra dobra anlattı.
keşke en baştan sizi arasaydım, böyle olacağım ben de tahmin ediyordum” dedi. Güleryüzle
karşıladığım gibi, güleryüzle uğurladım. Bütün bunlara rağmen
--- kendisi de, plak şirketi de
medyayı kapı kapı dolaşıp beni şikayet etmişler, aleyhimde konuşmuşlar.
b l
ESER TAHRİBATI
► Bu izin kimlere, nasıl veriliyordu?
- Yasal hakkımız olduğu halde televizyon ve radyolara bir yazı yollayarak M ünir Nurettin’in eserlerinin icrası izne tabidir demedik. Bıraktık istedikleri gibi çalıp söylesinler. Ancak
kalıcı bir ürün olan kaset ve ___
CD’lere ağırlığım ızı koyduk, o kadar. M ünir Nurettin
Selçuk'ların klasik üslup dışında plak, kaset CD’de söylenm esine izin vermeyiz. Telif Haklan Yasası, bestecinin
ölümünden itibaren 70 yıl süreyle eserlerin korunm a hakkını varislere veriyor. Bu insanlar 52 y ıl daha M ünir Nurettin’in eserlerini tahrif
edemeyecekler.
u eserler
kasaba
pavyonunda karı
oynatan hacıağa
coşkusuyla
okunmaz
ÜSTAD'A HAKARET
► Gelelim “ATakımı”ndaki olay yaratan tele-konukluğuna. Avaz avaz bağırmak, hele ortalığı tuvalete çevirmek Timur gibi bir beyefendiye yakışmamıştı.
- Bayramın ilk günü sabaha karşı evim in telefonu çaldı. Kalp hastası olan annem birkaç gün önce hastaneye kaldırıldığı için panik içinde uyandım. Telefonda kibar bir kızcağız, “ TGRT’de sizinle ilgili bir konuşma var” dedi. Açtım , A Takımı toplantısı var. Bana neden izin
vermediğim sorusu yöneltildi. Ben de nedenlerini anlatmaya gayret ettim. Arka sıralardan “ M ecbur muyuz Münir Nurettin gibi okumaya” gibi konuşmalar duydum. İşte o anda tepem attı. 18 yıl Üstad’m eserlerini korum ak için verdiğim tüm m ücadeleler, korsan, mafya savaşları gözümün önüne geldi. Bazıları izinsiz gidip Üstad’m Aşiyan’daki mezarının üstüne oturarak şarkılarına küp çektiler, bunları da ailece sineye çektik. Coşkuyla “ Allah belanızı versin, ister cumhurbaşkanı, ister başbakan, ister genelkurmay başkam, ister emniyet genel müdürü olsun, sağ olduğum sürece Münir Nurettin şarkılannm içine
sıçtırtmayacağım . Allah belanızı versin, alçaklar” dedim. Bu sözler üçüncü çoğul şahıslar içindi. B irinci tekil şahıs olarak ise bu genç çocuğa “ Sokaktan geçen sebzeci gibi beş k ilo patates, üç kilo
domates ver gibi M ünir Nurettin’in ‘Dönülmez Akşamın Ufkundayım’ finali söylenmez. A yn ca Güzel ses yetmez, ahlaklı ve akıllı ses gerekli” dedim. Yener’ciğim, sen beni kırk yıldır tanırsın, bu laflarım ın arkasında dururum, hepsinin altına da imzamı atıyorum. Söylemek
--- istediklerim in sadece yüzde
birini söyledim, yalnız beddua ettim. Sen kalkıp bir eserin notalarım , form unu ve üslubunu değiştireceksin, sonra beni şikayet edeceksin. Sahnede halk karşısında okusun, tanıtım kasetinde okusun, ama bandrolla satılan kalıcı kaset ve CD’sinde olamaz. Keşke daha ağır konuşsaydım.