• Sonuç bulunamadı

Fikir hayatımızın büyük kaybı:Sabahattin Bey

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fikir hayatımızın büyük kaybı:Sabahattin Bey"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Fikir Hayatımızın Büyük Kaybı:

-rn

S A B A H A T T İ N

B E Y

İsviçreden gelen bir telgraf 30 - Haziran -1948 de, Çarşamba saba­ hının saat beşinde, Prens Sabahatti’nin « . . vatan ve milletinin saadet ve selâmetine duva ederek..» öldüğünü haber verdi. 4 - Temmuz -1948 tarihli gazetelerimiz, biraz da ölene karşı olan anlayışlarını belirtir bir şekilde, ilk veya iç sahifelerinin bir köşeciğinde bu haberi halk efkâ­ rına duyurdular. Temmuz ayı gazete ve dergilerimizde çeşitli imzala­ rın Sabahattin Beyden bahsetmelerine vesile teşkil etti.

Çeçen aylarda Vatan gazeiesinde çıkan iki baş yazı umumî ilgiyi Prens Sabahattin e çevirmeğe çalışıyordu. Bunun belirtilerini köşede bucakta gördüğümüz sırada Prensin ölümü haberi geldi. Daima yapıla- gelenlere şahit olduk: Dün unuttuğumuz insanın meziyet ve kıymetle­ rinden makaleler dolusu söz ettik.

Sabahatıin Beyi çeşitli yönlerden ele alan yazarlarımız, kendi mizaç­ larını da işe katarak, onun sasyolog, pedagog veya politikacı tarafla­ rını belirttiler. Ayrı anlatışlar • içinde daima birleştikleri bir tarafın mevcut olduğu görülüyor: Prens Sabahattin idealist bir insan hayatı yaşadı. Fikirleri uğruna mücadeleden yılmadı, oportünizmden daima uzak kalarak yurt dışında, fakat yurdun meseleleri üzerine eğilmiş olarak öldü.

*

* *

Sabahattin Bey Namık Kemal’ler soyunda olan bir insan sayılsa yeridir. Namık Kemal ve arkadaşları Türkiyenin kurtuluşunu istibdat idaresinin yıkılmasında görerek Avrupaya kaçmışlardı. Hanedan sülâ­ lesinden geldiği için Prens kelimesi isminin başına eklenen Sabahattin Bey, adliye nazırlığı yapmış bir babanın (Damat Mahmut Celâlettin Paşa) oğlu olarak, Abdülhamit II. nin kız kardeşinin (Seniha Suıtan) oğlu olarak, kısaca Padişahın yeğeni olarak, İstibdada karşı mücade­ leye karıştı, babası ve kardeşi ile birlikte 1899’da Avrupaya kaçtı.

Hanedandan birinin yakın akrabası Abdülhamit’in şahsında istibdada karşı giriştiği amansız mücadele İnkiiâp tarihimizin şeref sahifelerinden birini teşkil eder.

* * *

Her mücadele, sosyal meseleleri halletmek gayesini güden her ha­ reket bir fikirden kuvvet almak zorundadır. Fikirden gelmiyen aksi­ yonlar, sesin çöllerde kaybolduğu gibi, iz bırakmadan kaybolmağa

(2)

mahkûmdur. XX. inci yüzyıl fikir hayatımızın ilk Çeyreğini çeşitli me­ selelere ilişmek suretiyle doldurulmuş görünen Ziya Gökalp Dürkheim sosyolojisinden ve metodundan hareket etmişti. Dogmatik görüşlerle ele alınan fikirlerin, bazan başarılı, bazan hayale ve zorlamağa yer veren şekillerle Türk tarihinin ve Türk cemiyetinin çeşitli sosyal me­ selelerine tatbik edildiğini gördük.

Esasında Sabahattin Beyin de hareket noktasını bir Fransız sos­ yoloji mektebi teşkil ediyor. Le Play tarafından kurulan, E. Demolins ve arkadaşları tarafından devam ettirilen Science Sociale mektebi. «Anglo-Saksonların üstünlüğünün sebebi nedir?» adını taşıyan kitap Sa­ bahattin Beyi Science Sociale’cilere, E. Demolins’e yaklaştırıyor. Bir ta­ raftan Türkiyenin kurtuluşunu ele alırken dayandığı fikirlerde gördüğü­ müz «ilmi İçtimaî»ci görüş, diğer taraftan Demolins’in kurduğu Ecole des Roches’u yakın bir alâka ile ziyaret veya Ingiliz terbiyesi hakkında bir Fransız sosyoloğuna yaptırdığı tetkik için hazırladığı plân samimî bir Science sociale ci Tiirkle karşı karşıya olduğumuza şüphe bırak­ mıyor.

Sabahattin Bey «Hasta Adam» ın tedavisini günlük tedbirlerle te­ min etmek yoluna girmiyor. Abdülhamit gitse bile cemiyetin bünyesi değişmedikçe, daima başka Addülhanıidler eksik olmıyacaktır. Yapı­ lacak sosyal bir inkilâpla, bir bünye değişmesiyle temin edilebilir, diyor. Ne yapmalı? Cemiyetimizin bünyesini değiştirmeliyiz. «Tecemmüî» şekilden «İnfiradî» şekle dönmeliyiz. N asıl? Bu «Nasıl» ın Türkiye ça­ pında mütalâasından «Türkiye nasıl kurtarılabilir ?» adlı eser doğmuş­ tur. “Bilgi,, nin neşriyatı arasında yakından çıkacağını sevinçle öğrendi­ ğimiz bu kitap okuyucularını aktüel meseleler etrafında bir defa daha olsun düşündürmek suretiyle hizmetine devam etmiş olacak.

«Teşebbüsü Şahsi» yi ferdin hayatına hâkim kılmalı, istihlâk eden yığınları istihsâl edici hale getirilmeli, devletin çeşitli hizmetlerine me­ mur yetiştirmekten başka bir işe yaramıyan Maarif kademelerini hayat­ tan korkmıyan, «Koltuk deynekleriyle yürümiyen», yegâne dayanağını kendisinde bulan insanları yetiştirir hale koymalı.

Sabahattin’de gördüğümüz teşebbüsü şahsî fikri çağdaş pedegok- larda sık sık rastlanan şahsiyet prensibinin bir başka türlü söylenişi de sayılabilir. Şahsiyetin teşekkülüne plâtform olarak İktisadî istiklâle varan bir anlayışla yükselen mütefekkirimiz müstemleke şartlarının hü­ küm sürdüğü bir imparatorluk için ileri sayılacak fikirler serdetmektedir.

*

* *

Sabahattin Beyde teşebbüsü şahsinin yanı sıra «Ademi Merkeziyet» fikrine ratstlanır. Bu fikir «Siyasî mânada değil (İdarî) mânada ileri sürülmüş bir fikir olmakla beraber, Prensin düşmanları tarafından

(3)

yanlış şekilde bol bol istismar edilmiş, memleketi parçalamak şeklinde tefsir edilerek «İhaneti Vataniye» ye kadar varılmıştır. Sabahattin Beyin muradı, geniş mikyasta bürokrasiye yol açan merkeziyetçi bir sistem yerine, vilâyelerin kendi kendilerini idarede bazı imkânlara sahip kı­ lınmaları, yani bir «Ademi Merkeziyeti İdarî» idi.

Sabahattin Beyin bir dünya görüşü ile tev’em olarak şahsî politik bir fikrere sahip olduğu iddia edilemezse de liberaiist görüşün samimî taraftarlığım yaptığım, bilhassa şimalden gelmesi muhtemel tehlikeyi önlemek için Balkan Birliği şeklinde sonradan nümunesini gördüğümüz bir ittihadı teminle imparatorluğu adeta vazifelendirdiğini, bir istikrar unsuru olarak Türkiyeye düşen vazifeleri çok önceden belirttiğini kaydetmeliyiz.

Hayatı hareket içinde geçen Sabahattin Bey yerli ve yabancı çe­ şitli gazete ve dergilerle neşriyatta bulundu. Gerek padişaha, gerekse Osmanlı vatandaşlarına beyannameler neşretti, «Birinci İzah», «İkinci İzah» adım taşıyan broşürlerinde teşebbüsü şahsî ve ademî merkeziyet hakkmdaki fikirlerini izah etti. «İttihad ve Terakki Cemiyetine Açık Mektuplar» adlı kitabında politik bir görünüş altında sosyal ve peda­ gojik fikirlerini ortaya koydu. Birinci dünya harbi sonunda neşredile- bilen «Türkiye Nasıl Kurtarılabilir ?» adlı eserlerinde ise bir İçtimaî siyasetçi hüvviyeti ile Türkiyenin çeşitli meselelerine umnmî bir göz attı. Bu eserle, adeta Koçi Beyin bir içtimayıatçı ve politikacı

olarak yeniden yazdığı risaleyi okumuş olduk.

* ‘ *

İkinci meşrutiyet, Balkan harbi, Birinci Dünya Harbi geldi geçti. İstiklâl Savaşı’ndan sonra yeni bir devrin temelleri atıldı. Fakat Türk inkilâbı kaynaklarının dışında mütalâa edilir, gökten inme bir inkilâp halinde düşünüldü, düşündürüldü. En azdan Tanzimatı Hayriye ile baş­ layan bir devrin sonu olan 1923, Meşrutiyet kahramanlarını tarihin tozlu sayfaları içinde bıraktı. Zaman kadirşinastır. Yapılan neşriyat, kımıldanışlar, hatırlamalar memleket için çalışanların mutlaka yaşamakta devam edeceklerini gösteriyor. Sabahattin Bevin ölümü, bu bakımdan da hayırlı bir vesile olmuş oluyor.

Makalemizde türlü yönlerinde parça parça söz ettiğimiz Sabahattin Bey İsviçrenin bir köyünde öldü. Çeşitli sebepler 1899 dan bu yana, bazı küçük fasılalar hariç, bu memleket çocuğunu çok sevdiği yurdu­ nun dışında bırakmıştı. Bütün hayatında kin yerine sevgiyi müdafaa eden, insanlar arasındaki dostluğun adeta apolojisini yapan Sabahattin Bey son uykusunu yaban ellerinde mi uyusun ?

Bir zamanlar partizanlar Mahmut Şevket Paşanın öldürülmesinde onu suçlu saymışlardı, gıyabında idamına karar vermişlerdi. Bugün

(4)

herkes biliyor ki «Hürriyeti.Ebediye» tepesi Sabahattin Beyin de me­ zarı olacak yerdir. Mahmut Şevket Paşa ile yan yana olmak Sabahattin Beyin ruhuna, âlemşümul bir muhabbeti yegâne hayat unsuru sayan o büyük ruha, ancak verecek. Böylece tarihî bir hata tamir edilmiş olacak, yurdun topraklan büyük hürriyet mücahidine ve müteferrikine Hürriyeti Ebediye tepesinde kavuşmuş olacak.

Millî Eğitim Bakanlığı, Dış İşleri Bakanlığı nezdinde teşebbüse geçerek acaba bu işleri gerçekleştirmez m i? Muhterem Tahsin Bango- oğlu’ndan temenni edelim.

Cavit TÜTENGİL

M. B . â za s ın d an

Referanslar

Benzer Belgeler

Fakat Ay dolunaya yaklaflt›¤› için gökyüzü ayd›nl›kt› ve o nedenle tüm görüntüler 30 saniye poz süresi verilerek al›nd›.. Kuyrukluy›ld›zlar›n çok az

Bakanlığından sözlü sorusu, 5 — Afyon Karahisar milletvekili Gazi Yiğitbaşı’nın, Türk dili namı altında dilimize k,anıştırdım keli­ meler hakkında

Bunu anlamak, görmek çok yararlıdır.» Sayın Akbal, yıllardan beri bizi bir .yerlere İtmeye ya da çekme­ ye çalışanlara alıştık artık.. Cehov

Ben onun söylediklerine değil, nasıl söylediğine bakarım, “ ey vuslât bu âşıkları efsununa râmet, ey tatlı ve ulvi gece yıl­ larca devam et„

Sak kül den kay nak lan dı ğı ka bul edil miş olan ves ti - bü ler uya rıl mış myo je nik po tan si yel ler (VEMP) gü rül - tü nün sak kül üze rin de ki et ki le ri ni de

Prof. Asım Mutlu’nun Cumhuriyet’te güzel bir yazısı vardı: “ İstanbul adalarının sorunları” başlığını taşıyordu bu yazı. Bir İstanbullu olarak hepimizin

Belli bir ivmeye ulaşmak için gereken ilk enerji bir sorun, ancak o ivmeyi yolculuk boyunca sabit tutmaya yetecek kadar enerjiyi depolamak daha büyük bir sorun.. Öyle görünüyor

Bu sıra dışı duru- mu kaydeden astrofizikçiler, bir sonraki gözlem zamanlarında bu yıldızdan elde et- tikleri yeni verileri kontrol ettiklerinde SDSS