r
SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ
Yazan: SÜLEYM AN KÂNI ERTEM
—- Tercüme, iktibas lıakkı mahfuzdu!■*
Tefrika No. 401
Istanbuldan Mısıra bir heyet gönde
riliyor, Iskenderiyede hadiseler
Mısırlıların istedikleri İs-
ianbulda vükelâ meclisinde
müzakere edildi. Feraşti Şe
rife vekili Seyit Ahmed Esad efendi evvelce Ciddeden avdet ederken Mısırdan geçerek Arabi ile mülakat etmiş ve Ârabinin ma ruzatını noktası noktasına Abdül- hamide arzeylemiş idi. Ancak Ah med Esad efendi Mısır hareketini «kavmî asabiyet menviyatı» ol mak üzere tavsif etmiş, Vatanîle rin Halim paşayı kendilerine alet olarak kullanmak maksadını ta kip eylediklerini de izah eylemiş idi.
Vükelâ bu mütaleadan bahs ile Tevfik paşanın ibkası lüzumuna ve mevkiini tahkim, nüfuzunu te yit için de Mısıra bir heyet gön derilmesi münasip olacağına ka rar verdiler. Abdülhamid artık hidiv Tevfik paşa aleyhindeki fik rinde ısrar edemedi.
Tevfik paşa Babıâlinin hareke tini İngiliz ve Fransız konsolosla rına bildirmişti. Onlar da hükü metlerini haberdar eylemişlerdi; bu iki hükümet bir deniz nümayi şine karar verdiler.
Mısırda nüvvap meclisi hidiv ile nazırların arasını bulmağa çalışı yordu. Mabeyince bu mesaisinden
dolayı nüvvap meclisine hidiv
vasıtasile teşekkür edildi!
İngiliz ve Fransız hükümetle rinin bir deniz nümayişine karar vermeleri işin rengini birdenbire değiştirdi.
Sadrıâzam Mısır nazırlarına ; (hidive itaat etmeleri lüzumunu telgrafla tebliğ etti.
Nümayiş kararının ilânı ve do
nanmaların İskenderiye önüne
gelmesi Mısır nazırları üzerinde şiddetli bir tesir yaptı ve bunları Tevfik paşaya yanaştırdı. Arabi paşa da dahil olduğu halde na zırlar hidive merbutiyet ve mu tavaatlarını bildirdiler.
Hidiv bunları azletmedi; ken dilerde barışmağı tercih etti. İn giltere ve Fransa hükümetleri ec nebiler hakkında hissiyatını sakla- mıyan ve nüfuzu günden güne ar tan Arabi paşanın tebidini, Mah-
mud paşa kabinesinin iskatmı
Abdülâî~ ve  li Fehmi paşalar
gibi bir kaç kişinin de dahile
¡badını Tevfik paşaya tavsiye et tiler.
Hidiv buna cüret edemedi. Konsoloslar taîeblerini nazırlar reisine de bildirdiler. Ertesi günü Mahmut paşa heyeti konsolosların verdikleri notanın Tevfik paşa ta rafından kabul edilmiş olmasını Mısırın dahilî işlerine konsolos- larca doğruda doğruya müdahale ve bunun padişahın haklarına bir tecavüz olduğunu beyan ile istifa
etts. İskenderiye ve Kahiredeki
zabitler Hidivi tehdide kıyam ile Arabî paşanın ibkasını istediler.
Hid iv bu talepleri reddeyliye- rek Babıâliıden (ahvali tetkik ey lemek üzere bir heyet gönderilme sini) rica etti. Sonra reddinde ıs rar ve İstanbulun cevabına inti
zar edemedi. Yeni bir nazırlar
heyeti teşkil etmeden Ârabiyi
harbiye nazırlığına iadeye mecbu riyet hissetti!
Bu defa tekmil hükümet Arabi- nin elinde kalmış oldu. Diğer ta raftan Fransa ve İngiltere hükü metleri de Mahmud Sami ve Ara bi paşaları Istanbula celb ve Hi divi makamında teyit eylemek üzre Mısıra bir heyet izamını Ba- bıâliden iltimas eylemişlerdi. Bu nun üzerine İstanbulca müşür Derviş paşanın riyaseti altında temyiz ceza reisi Lebib efendi ile diğer bir kaç zattan mürekkep
bir heyet gönderilmesine karar
verildi. Feraşet vekili Ahmed Esad
efendi ile mabeyn ikinci kâtibi
Kadri efendi de Abdülhamid ta rafından «gayri resmî surette» he yete terfik olundu.
7 haziran 1882 tarihinde lsken- deriyeye varan bu heyetin istik baline Hidiv tarafından bir teşri fatçı, Arabi paşa tarafından Ci-
hadiye müsteşarı Yakub Sami
bey gönderildi.
Derviş paşa vatanilere pek zi yade teveccüh göstererek Yakub Sami beyi arabasına aldı.
Fakat Kahireye varınca Hidiv bu hale karşı iğbirar eserleri gös terdi; o da tavrını değiştirdi!
Fransa başvekili Fresine Mısır işleri hakkında İstanbulda elçiler den mürekkep bir konferans ak- tini devletlere teklif etti; bu kon feransın inikadına dair müzake reler de haftalarca sürdü.
Abdülhamid konferansta Trab- lusgarb meselesinden de bahse- dilmesinden korkuyordu.
Hükümetler Mısır meselesinden başka bir şey müzakere edilmiye- ceği, hiç bir hükümetin hususî menfaatler istihsaline çalışmıya- cağı hakkında teminat verdiler. Fakat Babıâlice Mısıra gönderi len Derviş paşanın buhranı tesvi ye ve izaleye kifayet edeceği be- yanile teklif reddolundu; Abdül- hamidden Babıâlinin konferansa iştiraki rızasını tahsil kabil ola madı.
Konferans fikri ilk ortaya çık tığı vakit Londra elçisi Müzürüs paşa Babıâlinin iştiraki olmadan konferansın İstanbulda toplanma
sını padişahın hoş göreceğini İn giltere hariciye nazırı lord Gren- vile ihsas eylemişti! Bunun üzeri ne devletler de hiç tereddüt etmi- yerek Fransız - İngiliz teklifini ka bul etmişlerdi. Fakat Babıâli key fiyetten haberdar olunca Müzürüs paşayı tekzib etmişti!
(Müzürüs paşanın bçyle bir pot kırdıktan sonra Londradan kaldı rılmaması potun asıl mabeyince kırılmış olduğu yani mabeyinden elçiye İngiliz hariciye nazırına karşı böyle bir mütaleada bulun mak üzere emir verildiği hakkın da şüphe uyandırmamak kabil olamıyor!)
Bunun üzerine devletler - has saten Avusturya - tereddüde ka pılmışlar idi. Konferansın teahhür ettiği haberini alan Abdülhamid bunu Avusturyanm katiyen reddi ne atfederek pek ziyade memnun kalmış ve imparator Fransua Jo- zefe hemen murassa imtiyaz nişa nı ihda eylemiş idi. Yanlış ertesi günü anlaşıldı. Konferans ancak bir gün teehhürle açıldı. Boş yere
ve acele verilen nişanı imparator^ isale memur heyeti yola çıkarmak^ tan başka çare olamadı! (1 )
(Elçiler konferansı) devleti
aliyenin iştiraki olmadan îstan-
bulda müzakerelere başladı. Bu
konferansın inikadı müzakereleri
esnasında, Avrupa kabineleri
(konferansta hiç biır devletin
kendisine ne mülken, ne iktisa- den ve ticareten hususî bir men faat ve imtiyaz istihsaline çalış- mıyacağma) dair bir protokolü kabul eylemişlerdi.
Elçiler konferansı bu protoko lü kabul ettiği gibi (konferans de vam ettiği müddetçe her devlet tebeasımn hayatlarını muhafaza gibi mücbir bir vaziyet hâdis ol madıkça yalnız başına iş görmek ten ve maliye ilşlerinden başka si
yasî kombinezonlara girmekten
içtinap edecektir.) Kararım da vermişti.
İstanbulda elçiler konferansı
müzakerelerine devam ederken
Mısırda millî fırkanın telkinleri, neşriyatı ile teheyyüç artmakta idi. Kahirede asker ve ahalinin hal ve vaziyeti pek tehditkâr gö
rünüyordu. Başkumandanlığını
ilân eden Arabi1 paşa Mısır ordu
sunun teçhizatını ikmale çalışı yordu.
Abdülhamidin politikasından j
kimse bir şey anlamıyordu. Hidi- ! ve bir çok pırlantalarla murassa hediyeler göndermiş, Arabi' pa şaya da birinci mecidî nişanını vermişti.
İngiliz elçisi Arabi paşanın pa dişahtan gördüğü bu taltifin ma
nasını sorunca hariciye nazırı
Kürd Said paşa:
— Bir gün bu tedbirin isabeti anlaşılacaktır!
Yolunda müphem bir cevap
vermekle iktifa eylemişti.
Padişah kararını vermek için Derviş paşanın göndereceği ra porların vüruduna intizar eyledi ğini ileri sürüyordu.
Günler geçiyor, Mısırda vaziye
tin vahameti artıyordu. Arabi
paşa Iskenderiyede askere yeni tabyeler yaptırıyordu.
Kendilerini emniyetsizlik için de gören Avrupalılar silâh teda rikine koyulmuşlardı. Haziranın
on birinci günü Iskenderiyede
bir eşekçi ile bir Maltız arasında ücret meselesinden meyhanede çı
kan bir kavga büyüdü. Sarhoş
Maltız eşekçiyi öldürdü. Yerlinin arkadaşları Maltızın üstüne atıl dılar; bu arbede esnasında civar daki Yunanlılar ile meyhanecinin dostları da rüvelverler, bıçaklarla
geldiler; rasgele silâh atmağa
başladılar; mahalledeki Maltızlar evlerin pencere ve balkonların dan sokaktaki ahali üzerine ateş ettiler. Sokak muharebesi gittik çe şiddetlendi'. Yerliler de Avru- palılar üzerine hücum ile bir çok larını yaraladılar; bazılarını öl dürdüler; evlerini yağma ettiler. Kaçabilen ecnebiler İngiliz ve Fransız gemilerine iltica ettiler.
İngiliz ve Fransız filolarından bir hareket vaki olmadı.
(Arkası var) (1) Mısır meselesine dair lâyiha.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi