• Sonuç bulunamadı

[Rıza Polat Akkoyunlu'ya ait çeşitli şiirler]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Rıza Polat Akkoyunlu'ya ait çeşitli şiirler]"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

C I f

Akıncı Türküleri

R I Z A P O L A T H ayda... Oğuz oğulları Hayda... Altın oklar bekleşiyor,

Altın yayda . Artık sıra bizimdir

Hayda !..

Yel gibi, Sel gibi, Dosta dost,

Düşmana ecel gici Saldıralım.

Hayda..

Hür doğan başlarımızı

Mutbı bir bayrak gibi kaldıralım Göklerin en üst katma ..

H ayda...

Atlayarak,

En iyinin, en güzelin, en cesurun Atm a, Yıldızları fethe çıkalım..

İhtiyar kürrenin kanburuna basarak, Ülkü merdivenimizi,

Yedi kat arşa asarak Yıldızları fethe çıkalım.

Hoyda,

A ta arslanları Hayda,

Altın oklar bekleşiyor, Altın yayda . Artık sıra bizimdir

Hayda ...

Yel gibi, Sel gibi,

Dosta dost gibi Düşmana ecel gibi

Saldıralım.

Kanlı başlarla, One düşük başlarla

değil, Köpüklü kahkahalarla Elveda deyüp karımıza; Koşalım koç yiğitler,

Koşalım

Sınırlarımıza

A l yeleli dinç atlarımız, Şaha kalkup kişnesin..

*

Ve hüdutlar ötesinden bir uğultu, Korkudan sokularak birbirine,

Yine :

* Türk geliyor, Türk geliyor, Türk* Desin.

Hayda..

Dudaklarda istiklâl marşı Kenevir saçlı düşmana karşı

Yel gibi, Sel gibi Ecel gibi.. Hayda . . . 0 9

(2)

S O CAK 1958

ADANA KURTULUŞUNUN YILDÖNÜMÜ :

j

BEŞ OCAK’a ŞİİR

— Çukurova

Millî Mücadelecilerine —

Adana Ovası dalga - dalgadır Yurdumun üstünde bayrağım gibi. Bağrında dikili tastan kal’adır Yine duman - duman Saat Kulesi,

Beş Ocak sabahı Ovama şafak, İ

İstiklâl, hürriyet, zaferle gelir, Allah sedâsiyle dolarken afak, Adana ufkunda bayrak yükselir.

Beş Ocak sabahı Ovamda şafak. Adana Destanı süngü ucunda, Fransız milisi kurııak ve korkak, İstiklâl, hürriyet, zafer ucunda

.. Yalnız Türk içindir, yalnız Türk’e hak, , Adana Destanı süngü ucunda.

U Zafer kokusuyla doludur toprak, Karış-kaış kanla vuğrulmuş Ovam, Allahım bu zafer ne kadar parlak Ne kadar muhteşem ve ne kadar tam. Zafer destanıyla dolu bu toprak. Gelir Bes Ocağım yine doğarak, Adana ufkunun destanıdır o, Saat Kule’sine çekilir bayrak, Türkün yumruğunun destanıdır o, Gelir Bes Ocağım her yıl doğarak. Ağızda bir türkü - süngüde destan Ve eller üstünde kalkar Adana. - Var iken kendinde Türklüğe iman - Daha ne destanlar yazar Adana, Ağızda bir türkü - süngüde destan.

Ali PÜSKÜLLÜOÖLU

B A Y R A Ğ I M

Göklerde dalgalan şerefle sanla. Kurbanım şendeki soya bayrağını, Bedenin doludur kırmızı kanla; Kanımla rengimi boya bayrağım. Her zaman her yerde eğmeyiz seni. Savaşta ölürüz vermeyiz seni. Ayaklar altına sermeyiz seni; Belini kaleye daya bayrağım. Uğrunda vurulup bu yerde yatan. Anadolu bize, vatandır vatan, Bu vatan üstünde durma dalgalan: Selâm yıldızlara aya bayrağım.

Mehmet Yasar KOTANLI

Sen Güney Çocuğu

«Taha Toros'o->

Sen Güney çocuğu, gün kadar sıcak. Sen yıllar boyunca benim olacak, Bir şarkı söyleki bahsetsin bana: O şiir cenneti doğduğum yerden Altm portakalh hür bahçelerden, Bir şarkı.. Her beyti işlesin cana, Sen Güney çocuğu gün kadar sıcak!.. Gönlümce ölümsüz bir bahar getir, Canlansın gözümde yeniden bir bir: Geçmiş günlerimin geçrniyen yâdı: Limonlar, turunçlar, âşinâ muzlar, Koynu kor yıldızlı mermer havuzlar. Ve billur tânların bülbül feryadı.. Gönlümce ölümsüz bir bahar getir.. Bir bahar., dalları telli, duvaklı Bir bahar.. Itriyle almalı aklı Ve yollar boyunca ötmeli kuşlar.. Hep Güney kokmalı, güney, kardeşim! Bozkırım, hür yaylam, avım, güneşim, Ve Güney ufkundan esmeli rüzgâr.. Bir bahar.. Dallan telli duvaklı

Sen Güııey Çocuğu, esmer hemşehrim! Sen gönül havzuma dökülen nehrim Bir şarkı ordan ki içli ve derin.. Canlansın gözümde Dörtyol - Adana!. Altın aynalardan gülümse bana, Billûr sabahında mes’ut düşlerin.. Sen Güney çocuğu, esmer hemşehrim..

(3)

S E L Â M

En özlü bir sevginin en yalansız diliyle Selâm, bu ak dağlardan o yemyeşil diyara.. Selâm, gür sularınde yıkandığım Türk Nile; Selâm, bol güneşlerde tunçlaşan çocuklara En özlü bir sevginin en yalansız diliyle. Usandım bu yaylanın sonsuz beyazlığından; Ne yazık bir çığ gibi düşemezsem o yurda. Ruhum bir hançer gibi sıyrılırken kınından İninde Bozkurd gibi nasıl kalırım burda. Usandım bu yaylanın sonsuz beyazlığından Hasretim bir lâv gibi yıllardır korlaşmada, Nerde altın ovanın o başaktan denizi..

Sevgim o kartaldır ki dik dağlardan aşmada, Pamuk tarlalarında ergeç bulacak sizi;

Hasretim bir lâv gibi yıllardır korlaşmada.. Selâm, bol güneşlerde korlaşan çocuklara En özlü bir sevginin en yalansız diliyle.. Selâm, bu ak dağlardan o yemyeşil diyara; Selâm, gür sularında yıkandığım Türk Nile, Selâm, bol güneşlerde Tunçlaşan çocuklara

Gümüşhane : 6 Şubat 1938

(4)

S E J j A M .

En özlü bir sevginin en yalansız dilile

Selâm, bu ak dağlardan o yemyeşil diyara.. Selâm, gür sularında yıkandığım Türk Nile; Selâm, bol güneşlerde tunçlaşan çocuklara En özlü bir sevginin, en yalansız dilile..

Usandım, bu yaylanın sonsuz beyazlığından; Ne yazık bir çığ gibi düşemezsem o yurda. Ruhum bir hançer gibi sıyrılırken kınından İninde boz kurt gibi nasıl kalırım burda? Usandım bu yaylanın sonsuz beyazlığından...

3

Hasretim bir lâv gibi yıllardır korlaşmada, Nerde altın ovanın o başaktn denizi..

Sevgim o kartaldır ki dik dağlardan aşmada, Pamuk tarlalarında ergeç bulacak sizi ; Hasretim bir lâv gibi yıllardır korlaşmada..

4

Selâm, bol güneşlerde tunçlaşan çocuklara En özlü bir sevginin en yalansız dilile.. Selâm, bu ak dağlardan o yemyeşil diyara; Selâm, gür sularında yıkandığım Türk Nile, Selâm, bol güneşlerde tunçlaşan çocuklara..

Güm üşhane : 6 Ş u bat 1938

R. PO LAT

-

9

-GÜN AKŞAM ÜSTÜDÜR

i

Rıza Polat AK KOYUN LU

I

Gön akşam üstüdür şimdi dallarda,

Bir başka iklimin gülüdür açap.

öm rün bahçesinde çatlıyan narda,

Bir şey var sezdiğim bu saat, bu an.

Gün akşam üstüdür altın dallarda.

Her nere bakınsam artık kan rengi,

Gök mavi, dal yeşil, su berrak değil.

•.

Ufkun aynasında günün son cengi,

Serviler ülkesi pek uzak değil.

Her nere bakınsam artık kan rengi.

;

Yel hoyrat esiyor, kalbim telâşta,

Dargın, aynalara gülmüyor yüzüm.

Beni kim avutur artık bu yaşta?

Dertli gecelere gebe gündüzüm . . .

Y el hoyrat esiyor, kalbim telaşta.

Harcadım nem varsa gençliğe dair,

Ben değilim artık o delikanlı.

Başı bulutlarla öpüşen şair,

Yıldızlara tutkun, aya nişanlı,

Harcadım nem varsa gençliğe dair.

Gün akşam üstüdür artık dallarda,

Bir başka iklimin gülüdür açan,

öm rün bahçesinde çatlıyan narda,

i

Çey var sezdiğim bu saat, bu an.

Gün akşam üstüdür artık dallarda . .

İ • • .

3

B ir Yayda A ltıo k

Gözün gönlünden aydın, günün dünden parlak; Sana ne mutlu yavrum, alnın açık, bahtın ak. En üstün şereflere yol almada yurdun b a k . Önünde gecelerin sonsuz karanlığı yok.

Oklar oklardan alıp yükseltince hızını, Çekip dize getirdik, sulhun o şuh kızını.. Bütün dünya selâmda bugün ayyıldızını, Dik, minnetsizbaşınla, sırtın pektir, karnın tok.

R IZ A P O L A T

Atlayıp en iyinin, en güzelin atına, Biz ki son verdik artık, zümre saltanatına. Şaşma bir gün çıkarsa, göklerin son katına, O ellerden hız alan bu bir yayda altıok.

(5)

N Ü V E Y R E

Bir güzdü Nüveyrem!.. ayvalar altın Ve narlar ağzından daha olgundu. Billûr aynalardan geçti karaltın Leylâ saçlarının şirini sundu Bir güzdü Nüveyrem!. ayvalar altın..

Aklında mı bilmem o pembe evde Bir şarkı söyledik, başbaşa yalnız. Al aldı yanağın sanki alevde

Ben hayran bir şair, sen içli bir kız. Aklında mı bilmem o pembe evde...

Hani gök turuncu, deniz ölgündü, O sahil şehrinde bir akşam üstü. Elinden ilk zehri içtiğim gündü Her hâlin bir işve, bir başka süstü. Hani gök turuncu, deniz ölgündü. Çocuk gözlerinde hayran bakışlar, Mendirek üstünden daldık engine. Kanlı bulutlarda türlü nakışlar, Bir cenk oluyordu göklerde yine. Çocuk gözlerinde hayran bakışlar..

Bir ufka bakındın, bir de denize.

<cRabbim bu ne tablo!.» diye el çırptın.

İlk yıldız uzaktan gülünce bize, Elveda! der gibi ona göz kırptın. Bir ufka bakındın, bir de denize.

Döndün., bir karanlık köşe başında Ellerin elimi öksüz bıraktı.

Bir başka tuz vardı son gözyaşmda, Damlalar o gece kalbime aktı. Döndün., bir karanlık köşe başında.

Kaç kere, kaç kere, böyle uykusuz, Sisli sabahlara erdi gecemiz. Billûr kaynaklara uzandık susuz, Mevsimler boyunca içli ve temiz.. Kaç kere, kaç kere, böyle uykusuz.. Ey yorgun başımın son yastığı sen, Ey şarap tesirli tuzlu dudaklar. En tatlı sesinle birgün «G el!» desen,

Dal dal güllenecek bende o bahar. Ey yorgun başımın son yastığı sen!..

(6)

E y L t ' ' -

‘■t-r ^ n j o y u - ( î i j

C S M ^ ' )

Neden

Kaplamış gökleri son günün yası , Boş kalmış diyorlar, kartal yuvası . Yolcunun dudağı, çeşmenin tası , Bir anda çatlayıp yarılmış neden ?

ss

Söndü mü güneşin, küsdün mü aya . Nerdedir o ışık, nerde Çankaya ? Sordum el bilmiyor bayana, baya , O başbuğ bayrağa sarılmış neden ?

SS

Ellerde çekilmiş kılıçlar vardır , Bu hangi Sakarya. Dumlupınardır ? Onunsa bu taput mezarlar dardır . Sonunda « müze » ye varılmış neden ?

SS

İnsanlık erdemi , temiz özünde , Bir Tanrı kudreti vardı sözünde . Sükûtu sevmiyen onu çözün de Sorup öğrenelim darılmış neden ?

(7)

g u r b e t

m e k t u b u

İ ÇLENME

Söyle bana kalbim, yine bu akşam. O eski kadını anacak mısın? Billûr kadehlerden haz yerine gam, İçecek hep böyle yanacak mısın? Söyle bana kalbim, yine bu akşam.

Aynalar sislendi, camlarda buğu, Sen hâlâ bu tezgâh başında böyle... Ey onsuz hayatın içli çocuğu.

Ölümsüz günlerden bir şarkı söyle!... Aynalar sislendi, camlarda buğu.

Madem ki unutmak elinde değil, O ceylân bakışlı ahu gözleri, Dön eski günlere minnetle eğil■ Altın aynalardan gülsün o peri... Madem ki unutmak elinde değil...

R. Polat Akkoyuniu

G Ü Z

Uçtular serpe serpe yıllık dualarını Dün gece son Turnalar.

Tat kalmadı bağlarda, sunsa da son varını Bulutlarda yağmur var.

Güneş artık göklerde pusulasız bir gemi, Mevsim sonuna kadar.

Sıkı sıkı örtsem de sarsacak penceremi, Güzden esen bu rüzgâr.

Kırzantemler açsa da açmaz artık bahtımız, Tavan basık, oda dar.

Ey altın bahçelerden üşüyerek geçen kız! Diz çök Allaha yalvar..

Hıza Polat AKKOYUNLU

İlk gurbet eşiğinde , Acıyı tattım anne . Istırap beşiğinde ; Hıçkırıp vattım aııne ..

Kül oldum vana yana , Katlandım her hicrana , Ele giden kervana ; Gönlümü kattım anne ..

Aşıktım hürriyete , İstedim gitmet öte

Aaradığım gurbete ... Nihayet çattım anne ...

Ezdi gamın kırbaca , Doldu içime acı . . .

Saadet denen tacı , Gurbette sattım anne . . .

B İL İR

Şefkatini bu dizin Üstünde yatan bilir. Acısını denizin Gemisi batan bilir. Kır sebilin tasını Çek susuzluk yasını. Bu gönül sıtmasını Bu derde çatan bilir.

Güzelden alır aşı Güzelledir savaşı. Şair o ki dik başı Her göğsü vatan bilir.

H l / . i l P U L A T

(8)

Çün akşam üstüdür

Gün akşam üstüdür şimdi dallarda Bir başka iklimin gülüdür açan! ömrün bahçesinde çatlayan narda, Bir şey var sezdiğim, bu saat, bn an Gün akşam üstüdür altın dallarda.

Yel hoyrat esiyor, kalbim telâşta! Dargın aynalara gülmüyor yüzüm. Beıii kim avutur artık bu yaşta?

4 Dertli gecelere gebe gündüzüm,

W Yel hoyrat, esiyor kalbim telâşta..

Z

2

m

j

* ■

Her neye baksam sanki kan rengi Gök mavi, dal yeşil, su berrak değil. Ufkun aynasında günün son cengi; Serviler ülkesi pek uzak değil, Her neye baksam sanki kan rengi..

d.

Harcadım nem varsa gençliğe dair,

J

W

Ben değilim artık 0 delikanlı.

m

/

, Başı bulutlarla öpüşen şair,

Yıldızlara tutkun, ay’a nişanlı... Harcadım nem varsa gençliğe dair.

Z

2

P

Gün akşam üstüdür şimdi dallarda Bir başa iklimin gülüdür açan, ömrün bahçesinde çatlayan narda, Bir şey var sezdiğim, bu saat, bu an Gün akşam üstüdür altın dallarda.

Pıta Polat AKKOYUNLU

B İL İR

«C. M. Kozanoğluı na

6

= i Ş e f k a t i n i b u d i z i n =Ü Ü s t ü n d e y a t a n b i l i r ; § | j A c ı s ı n ı d e n i z i n ^ 3 G e m i s i b a t a n b i l i r . § = K ı r ( S e b i l ) i n t a s ı n ı , ¡ ğ Ç s k s u s u z l u k y a s ı n ı . B u g ö n ü l s ı t m a s ı n ı rom G ö n l e o k a t a n b i l i r . . R u h u n u n t e m e l t a ş ı , H e p g ü z e l l i k s a v a ş ı I Ş a i r o k i d i k b a ş ı H e r g ö ğ s ü v a t a n b i l i r . Rıza Polat v i... ... |||iwj||i^lJ||i!^l||tı^||l>^l||l*^l||l!W||l*^l||l‘^l|ll!^l|W^I|l*!^l|l*^lll'*^IIli^l|IIJ^Iîi|!^ l|lll^|tl,^^l|l,! ^ ||,İ^MIlj^HI|J^ in ^ ^^^J^f!liııilIlÎiMrıllÎ^rıl!İ^rriIliııil!llı»ıilItiı»ıilllIı»»ıllllı««ıilll*»»flillı»»ıiniiııilllliııilllliııilİIl»ııilllIı»ıilllIı«*ıllİI*»ı*ll!lı«ıillll*»»ıl^tiııilllİHıililliııil!llı*ıilMliı,ıl!llı*»ıilllı*ıillllı»ıiiI!liı*ıi1ll*»**iniı, ıiiri**^^

em

&\n..

^13^jüffere Baktıkça cfeşifsin e s t i yaran.,

i I! leram b a h ç e le r in d e n Rer g e ç i ş l e Beni a n -: T fü R [u d a lla r a llın d a rrıeyvafarfa o y a fa n

f i î e r a m b a h ç e le r in d e n her g e ç iş l e ben i'

an-r-N isfi g ü z saBaRfarr. estikçe serin, serin, ¿p e y re tla f gözlerim i cfafm ıfa ‘ ‘ m ürdüm ,, ferin, k a r a r a n mevsim gi&t a h ed ip derin d erin

Tl|?eram b a h ç e le r in d e n h er g e ç iş l e beni a n ■

Rıza Polat Akkoyunlu

5

W

m = s s

w

W

m

W

W

w

w

m

Basım ve Gönlüm

Başım mağrur bir kartal,

Gönlüm mağlup atm aca. A h zavallı “ Anibal

O Roma, Ben Kartaca.

Başım hep önden gider, Gönlüme uy bana der. Fakat ne tesir eder,

Soğuk su kızgın saca. Rıza Polat

m

W

W

w

w

w

w

m

m

m

y y

IJö.,«.... tru ııii»!M !y «ra iiW »!M ^

^uz Beş yıf a rdın dan T jiiz ü m e güfen a n n e, (Sırrını söyfer misin

1 3 a d erise n Rende ne?

j T e d e n a k ş a m [ez ofdu , (Jfjöfgefer neden uzun? ^ ly n a f a r gütm ez ofd u X |fR unda ruRumuzun, J C t ’ eti y a k a m a T Japışm ış Bırakmıyor, 03 ün Bifdiğim gün a m a ^ s ıtm ıy o r, ya k m ıyor er mi Bapkafaştı, (B ördü k ferim rüya mı? <$öyfe kimfer p a y fa şiı ^TFiasafdaki dün yam ı?

Rıza Polat AKKOYUNLU

K ış v e U z le t

Uçtu yazgagalarda al mantolu akşamlar, Hayâlin hür kuşları ses y e r m e d e göknilden ... Kânun sabahlarının hohladığı bu camlar, Bu camlar mahrum artık o hertiirlü yeşilden, Uçtu yazgagalarda al mantolu akşamlar ... Gök kağşamış bir kubbe, nerdeyse devrilecek, Sobalar çıtır çıtır sükûtla dertleşiyor ...

O kalkılmaz uykuya dalsak kimler bilecek, Ruhlar adem ilinin toprağını eşiyor,

Gök kağşamış bir kubbe nerdeyse devrilecek Şarkısız bahçelerin yapraksız ağaçları,

Yardudağı yazların özlemini çekmede ... Nerde o gönlü Bahar vs güz olan saçları ? Ömrüm kış tarlasına son tohumu ekmede, Şarkısız bahçelerin yapraksız ağaçları ... A h . . . çırpınan zamanın boşalan kumsaatı, Her gün aynı ,dağlara çöken beyaz geceler A h ... sonsuz isteklerin tavlada kalan atı, Çeşm e dudaklarında düğümlenen heceler, A h ... çırpınan zamanın boşalan kumsaatı ...

(9)

9

— ( S 1: . ^ Q i S ^ ? o \ l y * a . M İ i " ij^" jA..¿L is** *>.*4**T' í o-Vil«.) • • *AA'4‘ yj' <** CJ* t y j '* > i j ' ü ' . * *-£a¿ 0 tJs+jiS-if '»Jl»* » ló® .. ¿ Jr‘-l‘j j t5A.lL. jy ^ * J * • ¿'j*. J>>* *ji¡l» w> c j j; l,* j j) « ijij » • • JA^l jt>*-<3 ^»aJ; * »^ Lm! * « lj ja l , j a. I fti1 ij^£ ja ‘ Jtí** (i-tli.’J A ‘ JJ JJ S‘ > > - • t -JaM, L . . . j av¡i.ji (‘ jijjT < . i j ¿ « A*^J) i J -.íjlíU . . j ^ T < j V ¡ jI.a íT ,j-í); :í i j J f-< Jj jyy.\ S ¿> sc <j^ j-s\ ¿ -3 * <Lf 0Ijja.a; "l j jJjI jM_- 4y_y ^ * / / - ' ¿r' ■//.» c'?- • A iill. 4_^«l,>l t5 - ’*’ Á»A-¿U J - " ¿O * ó»*. • J iu / J»J . . »aI:.^óv j j t . j * . » ^ I * I - ^aj>j\ ; «:VÍ u /

f

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

doğru noktaya sallayan, gözlem gücü­ nü kullanan ama bir adım daha atmaya yanaşmayan bir yazar: Seniha'nın “kız kadar güzel” ağabeyine transfer ettiği gövdesine

How and where «Karagöz» came to our country, and later became the leading character in «shadow theater» with purely showing our habits and ways of life is a

2015 Yılı Haziran Ayı İçin WHIT İstasyonunun GPS-TEC, IRI-PLAS ve IRI-2012 Yöntemlerine Ait TEC Değerleri..

şekilde gelir temin edenlerden, aylık ge­ lirlerinin miktarı, verilecek kredinin %75’i kadar veya daha fazla olanlarla, öğretim müessesesinde bir seneden fazla

yüzyılda başkent İstanbul'a gelen yabancılar önceden bilmedikleri gergedandan zürafaya, devekuşundan timsaha, leopardan file kadar p ek çok hayvanı Osmanlı sultanının

Bostancı Camii, kare bir plân üzerine bina edilmiş olup Mi­ mar Kemaleddin Bey gibi bü­ yük bir ustanın çizgileriyle pek güzel bir görünüm arzetmek­

8 Ocak 1991 günü Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığına atanan Yülek, dünkü Resmi Gazete’de yeralan kararna­ meyle Türkiye Şeker Fabrikaları Genel

öyküleri, romanları, denemeleri için.., Daha da çok, dostluğu, arkadaşlığı için.... Teker teker çekip giden, gitme­ si kaçınılmaz olan bir edebiyat kuşağı,