• Sonuç bulunamadı

Diyabet Seyrinde Gelişen infeksiyonlarda İmmünopatogenez

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Diyabet Seyrinde Gelişen infeksiyonlarda İmmünopatogenez"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Klimik Dergisi • Cilt 18, Say›:1 • 2005, s:17-20 17

Girifl

Günümüzde infeksiyon hastal›klar›n›n tedavisi mikroorga-nizmalar›n antibiyotiklere karfl› direnç gelifltirmeleri sonucunda giderek zorlaflmaktad›r. Mikroorganizma in vitro koflullarda antibiyotiklere duyarl› görülse bile, oluflan mutant sufllar, bir-birlerine aktar›labilen direnç ve kona¤a ait özellikler nedeni ile infeksiyonlar›n tedavisi her zaman mümkün olmamaktad›r. Bu aflamada kona¤›n immün direnci önemli rol oynamaktad›r. Kona¤›n immün yetmezli¤inin olmas› durumunda infeksiyon hastal›klar› beklenenden daha farkl› klinik tablolar olufltur-makta ve normal bireylere göre daha a¤›r seyretmektedir. Ko-naktaki immün yetmezlik, konjenital olabilece¤i gibi, kullan›-lan ilaçlara, yafla, HIV gibi viral infeksiyonlara, diyabet, kronik böbrek yetmezli¤i gibi kronik hastal›klara ba¤l› olarak da geli-flebilir.

Diyabetin Etyopatogenezi

Diabetes mellitus, en s›k görülen endokrin hastal›kt›r. Amerikan toplumunda %6-11 oran›nda diyabetli ya da glikoz tolerans› bozuk kifli bulundu¤u bildirilmektedir (1). Genetik faktörler, otoimmünite ve viral infeksiyonlar diyabet etiyolo-jisinde olas› etkenler olarak ayr›nt›l› bir flekilde incelenmifltir. Tip I diyabet, pankreas adac›klar›ndaki beta hücrelerinin selek-tif y›k›m› sonucunda ortaya ç›kan, yavafl geliflen bir otoimmün hastal›kt›r. Hastal›k uzun süren bir aktif otoimmünite faz›, iler-leyici beta hücre kayb› ve insülin sekresyonunda azalma ile ka-rakterizedir. Çal›flmalar insülin ve Langerhans hücrelerine karfl› otoantikorlar›n diyabet ortaya ç›kmadan y›llar önce olufltu¤u-nu, diyabet ortaya ç›kmadan önce normoglisemik bir dönem oldu¤unu göstermektedir. Hiperglisemi hastal›¤›n geç faz›n› oluflturur (2). S›kl›kla pankreas Langerhans adac›klar›nda len-fosit infiltrasyonu vard›r.

Viruslar›n diyabet patogenezindeki rolü çeflitli yay›nlarda dile getirilmektedir (3). Bu çal›flmalar daha çok hayvan deney-lerine dayanmakla birlikte, insanlarda yap›lan baz› araflt›rmalar da viruslar› bu hastal›¤›n tetikleyicisi olarak göstermektedir. Pak ve arkadafllar› (4), yeni tan› konmufl 59 diyabetik hasta ve 38 kontrol vakas›nda moleküler hibridizasyon yöntemi ile si-tomegalovirus (CMV) genomu araflt›rm›fl, diyabetik hastalar›n 13’ünde (%22), kontrol grubundan ise yaln›z birinde (%2.6) CMV genomu saptam›flt›r. Hastalar›n %39’unun serumunda adac›k hücre antikoru, %41’inin serumunda sitotoksik beta hücre yüzeyi antikoru bulunmufltur. Ayn› çal›flmada CMV ge-nomu pozitif hastalarda adac›k hücre antikoru %62 ve sitotok-sik beta hücre antikoru %69 oran›nda pozitiftir. CMV genomu ile adac›k antikorlar› aras›nda yak›n iliflki saptanmas› CMV

in-Diyabet Seyrinde Geliflen ‹nfeksiyonlarda ‹mmünopatogenez

Aysel Çelikbafl

Ankara Numune E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi, 1. ‹nfeksiyon Hastal›klar› ve Klinik Mikrobiyoloji Klini¤i, S›hhiye-Ankara

feksiyonu ile tip I diyabet aras›nda iliflki olabilece¤ini düflün-dürmektedir.

Diyabet ve Otoimmünite

Çocukluk ça¤› ishallerinin en s›k görülen etkeni olan rota-virusun da diyabete neden olan otoimmüniteyi tetikleyen in-feksiyöz ajanlardan biri oldu¤u düflünülmektedir. Ancak bunun aksini düflündüren çal›flmalar da vard›r. Örne¤in bir çal›flmada tip 1 diyabet riski yüksek olan HLA_DQB1 allelleri tafl›yan 177 yenido¤anda 3-6 ayl›k intervallerle toplanan serum ör-neklerinde rotavirus antikor prevalans› araflt›r›lm›fl, rotavirus infeksiyonlar›n›n beta hücre otoimmünitesini tetiklemedi¤ini gösterilmifltir (5). Ayr›ca kabakulak, k›zam›kç›k, koksaki B ve ensefalomyokardit virusunun tip 1 diyabete yol açabilece¤i çe-flitli çal›flmalarda bildirilmektedir (3).

Diyabet, immün sistemi son derece etkileyen bir endokrin hastal›kt›r. Hastal›¤›n erken dönemde bafllamas› bazen defek-tin daha ciddi olmas›na yol açar; ancak diyabedefek-tin tipine bak›l-maks›z›n kötü kontrol ediliyor olmas›, daima immün defekte, s›k ve özel infeksiyonlara neden olur.

‹nfeksiyonlar ve Mortalite

Diyabet ve infeksiyonlar birlikte de¤erlendirildi¤inde, geçmiflte diyabetik hastalarda mortalite nedenlerinin büyük bir k›sm›n› infeksiyonlar›n oluflturdu¤u görülmektedir. 1914-1922 y›llar› aras› (preinsülin ve preantibiyotik dönem) infeksiyon nedeni ile ölüm oran› %17.6, 1937-1942 y›llar› aras›nda (pre-antibiyotik dönemde) %12.6 iken, (pre-antibiyotiklerin kullan›ma gir-mesi ile infeksiyonlardan ölüm oran› %1.5’lara inmifltir. Anti-biyotiklerin kullan›m› ile diyabette infeksiyona ba¤l› mortalite azalmakla birlikte, özellikle anjiyopati ve nöropatisi olan has-talarda morbidite hâlâ yüksek seyretmektedir. Diyabetli hasta-larda mortalite daha çok solunum sistemi infeksiyonlar›na, mor-bidite ise üriner sistem, deri ve yumuflak doku infeksiyonlar›-na ba¤l›d›r. Yafll› ve diyabeti yeni tan›mlainfeksiyonlar›-nan hastalarda keto-asidoz için en önemli presipite edici faktör, infeksiyondur.

Diyabet gibi immün yetmezlik oluflturan kronik metabolik bir hastal›kta hastan›n edinece¤i infeksiyon hastal›klar›, bu in-feksiyonlar›n etkenleri ve uygun tedaviler son derece önemlidir. Çünkü diyabetik hasta, çeflitli nedenlerle, s›kl›kla da diyabete ba¤l› komplikasyonlar ya da infeksiyon nedeni ile hastaneye yatmakta ve hastane floras› ile kolonize olmaktad›r. Böylece hastalar›n nozokomiyal infeksiyonlara e¤ilimi artmaktad›r. Antibakteriyel tedavisi zaten zor olan nozokomiyal infeksi-yonlar, diyabetik hastalarda çok a¤›r seyretmekte ve mortalitesi yüksek olmaktad›r.

‹nfeksiyon seyrinde adrenerjik sistem aktive olup, kateko-lamin sal›n›m›n›n artmas›na ve kan glikozu düzeyinin yüksel-mesine neden olur. Kandaki glikoz art›fl›n›n di¤er nedenleri, primer olarak insülin yap›m›n›n inhibisyonu ve iskelet

(2)

kasla-Klimik Dergisi • Cilt 18, Say›:1 18

r›ndan glikojen sal›n›m›n›n artmas›d›r. Sonuçta insülin ihtiyac› artar. Atefl ve lökositoz ile birlikte geliflen bir infeksiyonun varl›¤›nda, insülin ihtiyac› da artmaktad›r. Daha önce diyabeti oral hipoglisemiklerle regüle olan hastada infeksiyon geliflti¤i zaman, insülin ihtiyac›nda geliflen ani art›fl› karfl›lamak için ampirik olarak insülin tedavisine geçilmeli; zaten insülin kul-lanmakta olan hastalarda ise insülin dozu art›r›lmal›d›r. Hastan›n tam aglikozürik olmas› gerekmemektedir. Çünkü iyileflme dö-neminde insülin ihtiyac›nda ani bir azalma olacakt›r (2).

Diyabetli Hastada ‹nfeksiyon Tablosu Geliflmesinde Rol Oynayan Faktörler

‹nsüline ba¤›ml› diabetes mellitus olgular›nda di¤er düzenli injeksiyon yapanlar gibi deride Staphylococcus aureus tafl›y›-c›l›¤› (%35) artmaktad›r. ‹nsüline ba¤›ml› olmayan diabetes mellitus vakalar›nda da bu oran artm›flt›r. Metabolik kontrol bozuldu¤unda stafilokoklar›n yan› s›ra Candida albicans tafl›-y›c›l›¤› da artmakta; bu ise deri ve periodontal infeksiyonlar›n s›kl›¤›n› art›rmaktad›r.

Otonom ve periferik nöropatiler ve alt ekstremitelerdeki tekrarlayan travmalar ve mikrovasküler de¤ifliklikler diyabetik ayak infeksiyonlar›na zemin haz›rlar. Bu hastalarda selülit ve osteomyelit insidans› artm›flt›r.

Nörojenik mesane disfonsiyonu nedeniyle mesanede sü-rekli rezidü idrar kalmas› ve glikozüri bakteriyel replikasyonu art›rarak üriner sistem infeksiyonlar›na predispozisyon haz›rlar. Üriner infeksiyonlar s›k görülür. Papiller nekroz ve pyelonef-rite sebep olabilir. Gaz yapan mikroorganizmalar›n etken oldu¤u infeksiyonlar›n seyrinde amfizematöz sistit veya pyelonefrit gözlenebilir. Diyabetik hastalar›n idrar›ndaki pH de¤ifliklikleri ve geliflen anerji nedeniyle C. albicans’›n idrar yollar›nda ko-lonizasyonunu artar.

Hastalar›n %40-60’›nda olan gastroparezi, aspirasyon pnö-monisi riskini art›rmaktad›r. Yine bu hastalarda tüberküloz in-sidans› normal popülasyona göre 16 kat fazlad›r. Diyabetli has-ta tüberküloz basili ile infekte ise hashas-tal›k görülme riski arhas-tar ve atipik lokalizasyonlarda karfl›m›za ç›kabilir.

Rinoserebral mukormikoz vakalar›n›n 3/4’ü diyabetiktir. Normal popülasyonda nadir görülen Clostridium perfrin-gens’in sebep oldu¤u amfizematöz kolesistit, anaeroplar›n et-ken oldu¤u nekrotizan fasiit ve Pseudomonas aeruginosa’ya ba¤l› malign otitis externa bu hastalarda daha s›k geliflebilir.

Enterokok menenjiti, meliyoidoz, polimyozit gibi nadir görülen bakteriyel infeksiyonlar, mukokutanöz, orofaringeal, özofageal, vulvovaginal ve invazif kandidiyaz, renal aktinomi-koz, tinea pedis, rinoserebral mukormiaktinomi-koz, fungal menenjit gibi mantar infeksiyonlar› ile hepatit B ve C gibi viral infeksiyonlar s›k görülür.

Jirkovska ve arkadafllar› (6), 34 diyabetik hastada yapt›klar› çal›flmada nötrofil art›fl› ve CRP art›fl› fleklinde normal bir pri-mer inflamatuar yan›t oldu¤unu bildirmifllerdir.

Hiperglisemi nötrofil ve makrofaj fonksiyonlar›n› büyük ölçüde bozar; yani kemotaksi, fagositoz, aderans ve mikroor-ganizmalar›n hücre içi öldürülmesi gibi fonksiyonlarda bozul-malar görülür. ‹yi kontrol alt›ndaki diyabetik hastalarda konak direncinde infeksiyona e¤ilimi art›racak devaml› bir bozukluk saptanmam›flt›r. Kötü kontrollü diyabetik hastalardaki granü-lositlerin kemotaksisi, fagositoz ve mikrobisid fonksiyon

bo-zukluklar›n›n ise daha iyi bir kontrol ve insülin tedavisi ile dü-zeldi¤i görülmüfltür.

Polimorfonükleer Lökosit Fonksiyonlar›

Polimorfonükleer (PMN) lökositler, insan organizmas›n›n bakteriyel infeksiyonlara karfl› direncinde ilk hatt› oluflturur. Bu hücreler, kemotaksi, aderans-endositoz ve hücre içi öldür-me fonksiyonlar›na sahiptir. PMN fagositer hücreler bakteri-nin vücuda girdi¤i bölgelerde toplan›r ve bakterileri fagosite eder. Diabetes mellitus granülosit fonksiyonlar›n›n bozuldu¤u bir hastal›kt›r. Tüm önemli granülosit fonksiyonlar› enerjiye dayal› olaylard›r. Granülositler enerjiyi tamamen glikoz meta-bolizmas›ndan sa¤larlar. Uyar›lan PMN lökositlerin enerji de-polar› nispeten küçüktür ve enerjiye dayal› etkinliklerin sürek-lili¤i için d›flar›dan glikoz sa¤lanmas› gereklidir. Uyar›lan PMN lökositlerin metabolik aktivitesindeki art›fl, fagositoz s›-ras›nda lökosit glikojen konsantrasyonlar›nda azalma, oksijen, glikoz kullan›m› ve laktat üretimininde art›fl fleklinde ortaya ç›-kar. ‹nsülin kullan›m› ile hücre içi glikojen sentezi artar; glikoz kullan›m› ve laktat artar. Granülositlerin kemotaksi, aderans ve fagositoz gibi fonksiyonlar› diyabetiklerde bozulmufltur.

Mobilizasyon ve Kemotaksi

Kemotaksi bir hücrenin, kemotaktik faktör olarak adland›-r›lan bir maddenin bulundu¤u ortama do¤ru hareket etmesidir. PMN lökositler mikroorganizmalar›n salg›lad›¤› çeflitli kimya-sal maddelerce infeksiyon alan›na çekilirler.

Molenaar ve arkadafllar› (7), diyabetik hastalar, diyabetik hastalar›n birinci dereceden akrabalar› ve normal kontrol olgula-r› ile yapt›klaolgula-r› bir çal›flmada bir filtreden lökositlerin kemoat-raktan maddeye do¤ru ilerlemesini mikroskop alt›nda incele-mifllerdir. Diyabetiklerde kemotaksi indeksi düflük, diyabetik-lerin akrabalar›nda daha iyi, kontrol grubunda ise normal de-¤erlerde bulmufllard›r. Bu bozuklu¤un kal›tsal belki de genetik bir bozuklu¤a ba¤l› olabilece¤ine dikkat çekmifllerdir.

Diyabetik hastalar›n pek ço¤unda PMN lökositlerde kemo-taksi bozuklu¤u saptanmaktad›r. Kemokemo-taksideki bozukluk bu hastalardaki kapiler bazal membran›nda kal›nlaflma nedeniyle artmaktad›r. Kapiler bazal membran›ndaki kal›nlaflma, lökosit-lerin bakteri invazyonu olan bölgeye ç›kmas›n› ve bu bölgeye ulaflmay› baflarm›fl olan lökositlere yeterli glikoz ve insülin sa¤lanmas›n› engeller. Bu durum diyabetik hastalarda daha s›k cilt infeksiyonu görülmesinin nedeni olabilir.

Aderans ve Fagositoz

Lenfatik kanal, akci¤erler veya kan ak›m›na giren mikro-organizmalar fagositer hücrelerce yutulur ve öldürülür. Fago-sitozun iki faz› vard›r: [1] aderans; [2] partikülün hücre içine intrastoplazmik alana al›nmas›. Bu süreç aktin, myozin, aktin ba¤lay›c› proteinler, hücre membran›ndaki IgG Fc fragman› reseptör sunumu ve kompleman 3 b aktivasyonu aras›ndaki et-kileflimle tetiklenir.

Diyabetiklerde kompleman C3’ün nonenzimatik glikoli-zasyonu saptanm›fl, bununsa fagositer hücrelerin bakteri ve Candida türlerini opsonizasyonunu bozabilece¤i bildirilmifltir. Yine glikoz konsantrasyonunda artma, ozmolaritede artma ve pH’de düflme ise lökosit aderans›nde azalma ile sonuçlanmak-tad›r.

(3)

Klimik Dergisi • Cilt 18, Say›:1 19

Bakterisid Aktivite

Fagositoz gerçekleflirse fagozom ve lizozom birleflmesi gerçeklefltikten sonra, lizozom enzimleri mikroorganizmalar› öldürür. Bu faz oksidatif ve nonoksidatif mekanizmalar›n in-tegrasyonuna ba¤l›d›r. Uyar›lan nötrofillerde oksidatif bir pat-lama yaflanmaktad›r. Bunun sonucunda bakterilerin öldürül-mesine kat›lan süperoksid anyonlar› ve di¤er oksijen metabo-litleri üretilmektedir. ‹ntraselüler öldürme, hücre içi toksik ra-dikaller, süperoksidler ve hidrojen peroksid sal›n›m›na ba¤l›d›r. Diyabetik hastalarda oksidatif solunum bozulur. Bu ise çeflitli mikroorganizmalar› hücre içi öldürme yetene¤inde azalma ile koreledir. Diyabet kontrolü kötülefltikçe bu durumda kötüleflir. Oksidatif patlama nikotinamid adenin dinükleotid fosfat (NADPH)’a ba¤›ml›d›r. Glikozun normal metabolizmas› heksoz monofosfat flant› yoluyla olmaktad›r. Diyabetiklerde fagositlere daha fazla glikoz girer ve poliyol yoluyla metabolize olur. Al-doz redüktaz bu proçesi s›n›rlayan bir enzimdir ve NADPH’ye ihtiyaç duyar. Poliyol yolu artt›¤›nda NADPH ihtiyac› artar ve respiratuar patlama ve intraselüler öldürme için gerekli NADPH azald›¤› için bu fonksiyonlarda azalma görülür.

Öldürme ifllemi genellikle iki yöntemle ölçülmektedir: [1] fagositlerin sitotoksik metabolik olaylar s›ras›nda rengi maviye dönen sar› renkli bir boya olan nitroblue tetrazolium boyas› ile etkileflimi; [2] fagositoz sonras› PMN lökositlerin elektromagne-tik radyasyon yayma kapasitesinin ölçülmesi (kemilüminesans). Kemilüminesans oksidatif metabolizman›n duyarl› bir gös-tergesidir ve bakterisid aktivite ile iyi bir korelasyon gösterir. Bu nedenle hücre içi öldürme fonksiyonlar›n›n ölçüldü¤ü ça-l›flmalarda kullan›lan faydal› bir yöntemdir.

Bagdade ve arkadafllar› (8), kötü kontrol edilen diyabetik hastalarda tedavi öncesi ve sonras› PMN lökosit fonksiyonlar›n› incelemifl, tedavi öncesi fagositoz ve test suflu olarak kullan›-lan Streptococcus pneumoniae tip 25’i öldürme oranlar›n› kontrol grubuna göre anlaml› olarak azalm›fl bulmufltur. Anti-diyabetik tedavi sonras› fagositoz fonksiyonu anlaml› oranda düzelmifl, mikrobisid kapasite anlaml› olarak yükselmekle bir-likte kontrol de¤erlerinin alt›nda kalm›flt›r. Kontrol gruplar›n›n serumlar› diyabetik hastalar›n PMN lökosit fonksiyonlar›n› an-laml› oranda iyilefltirmifl fakat mikrobisid fonksiyonlar hasta-lar›n ancak yar›s›nda düzelmifltir.

Dziatkowiak ve arkadafllar› (9), test suflu olarak S. aureus’u kulland›klar› çal›flmalar›nda diyabetik çocuklar›n granülositle-rinde fagositozu normal bulurken, bakterisid aktivitede belirgin bask›lanma saptam›flt›r.

Ketoasidoz bakterisid fonksiyonlar üzerinde zararl› etkiler göstermekte, diyabetin kontrolü ile kan flekeri düzeyleri düfltü-¤ünde bakterisid aktivite de daha etkin hale gelmektedir. Gra-nülosit ve monositlerin oksidatif bir öldürme bozuklu¤u olan myeloperoksidaz defekti toplumda 2 000-4 000’de 1 oran›nda bulunur. Konak defans›nda anlaml› bir bozulmaya yol açmaz. Bu olay diyabetiklerde olursa infeksiyonlara yatk›nl›¤› art›r›r. ‹nvazif fungal infeksiyonlar daha s›k görülür. Diyabetik hasta-larda heksoz monofosfat aktivitesi artm›flt›r. Heksoz monofosfat yolu ile üretilen oksidan maddeler, toksik oksijen ürünlerinin sal›n›m› hücreye zarar verip fagositoz, kemotaksis ve belki di¤er fonksiyonlar› bozabilir.

Diyabetiklerdeki nötrofillerin mikrobisid fonksiyonlar›n›n bir aldoz redüktaz inhibitörü olan “ponalrestat” uygulamas› ile

düzeldi¤i gözlenmifltir. Ancak infeksiyonlar s›ras›nda aldoz re-düktaz kullan›m›n›n faydal› etkisini gösteren bir klinik veri yoktur.

Hücresel Ba¤›fl›kl›k

Hücresel ba¤›fl›kl›kta bozulma, mantar ve di¤er al›fl›lmam›fl infeksiyon etkenleri ile infeksiyonlara duyarl›l›kta art›fla neden olur. Diyabetik hastalar diyabetik olmayanlara göre çok daha s›k olarak bu infeksiyonlara maruz kal›rlar.

Az say›da diyabetik hasta ile yap›lan lenfosit çal›flmalar›, hem normal hem de bask›lanm›fl transformasyon yan›tlar› gös-termifltir. Tip I diyabette baz› lenfosit alt gruplar›nda de¤iflik-likler saptanm›flt›r. T lenfositlerin toplam say›s›nda ve spesifik CD4 fenotipinde azalma görülmekte, bunun sonucunda CD4/CD8 oran›nda bir düflme ortaya ç›kmaktad›r.

‹yi kontrol alt›ndaki diyabetik hastalarda lenfosit transfor-masyonlar› normal iken kötü kontrollü olanlarda bask›lanm›fl yan›tlar al›nmaktad›r. Burada glikoz yo¤unlu¤undan çok, asidoz, ketoz, hiperlipidemi tek tek ya da birlikte lenfosit fonk-siyonlar›n› bozabilir (6,10).

S›v›sal Ba¤›fl›kl›k

S›v›sal ba¤›fl›k yan›t, kan ve doku s›v›s›nda bulunan gamma globülin yap›s›nda antijene özgü antikorlar› ifade eder. Bu an-tikorlar, immünoglobülin yap›s›ndad›r. Diyabetik hastalarda IgA seviyelerinde anlaml› olarak yükseklik saptanm›flt›r (6). In vivo immünizasyonu takiben spesifik antikor cevab› normaldir (10,11). Ancak uzun süredir tip I diyabeti olan kiflilere hepatit B afl›s› yap›ld›¤›nda antikor yan›t› zay›f bulunmufltur. Bu olay makrofajlar›n antijenleri yeterince tan›yamamas›na ba¤l› olabilir.

Tip 1 diyabetli hastalarda interlökin 2 üretiminde edinsel bir defekt saptanm›flt›r. Tip 2 diyabette böyle bir defekt saptan-mam›flt›r. Bu defekt otoimmünite, hiperglisemi, insülin tedavisi ve oral hipoglisemik tedaviye ba¤l› olmay›p belirgin beta hücre hasar› ile iliflkili görülmektedir.

Kompleman Sistemi

Diyabetiklerde kompleman komponentlerinin miktar ve aktivitelerinde belirgin azalma olabilece¤i son zamanlarda dik-kati çeken bir konudur. ‹nsüline ba¤›ml› diabetes mellitus’lu olgular›n yaklafl›k %25’inde C4 düzeyleri düflük bulunmufltur. C1q ve C3 gibi di¤er komponentlerde de bozukluklar saptan-m›flt›r. Kompleman C3’ün nonenzimatik glikolizasyonu bil-dirilmifltir.

Kaynaklar

1. van der Meer JWM, Kullberg BJ. Special populations. In: Armst-rong D, Cohen J, eds. Infectious Diseases. London: Mosby, 1999: 4-8.1-8.10

2. Johnston LWC. Infection and diabetes mellitus. In: Pickup J, Wil-liams G, eds. Textbook of Diabetes. Oxford: Blackwell Science, 1997: 70.1-70.14

3. Rose N, Lorenzi M, Lewis M. Endocrine diseases. In: Stites DP, Stobo JD, Wells JW eds. Basic & Clinical Immunology. East Nor-walk, Connecticut: Appleton & Lange, 1987:582-98

4. Pak CY, Eun HM, McArthur RG, Yoon JW. Association of cytomegalovirus infection with autoimmune type I diabetes. Lancet 1988; 2: 1-4

(4)

Klimik Dergisi • Cilt 18, Say›:1 20

Vaarala O, Simell O, Knip M, Ilonen J. Rotavirus infections and development of diabetes-associated autoantibodies during the first 2 years of life. Clin Exp Immunol 2002; 128(3): 511-5

6. Jirkovska A, Fejfarova V, Hosova J, Striz I, Kalanin J, Skibova J. Analysis of the inflammation reaction and selected indicators of im-munity in patients with an infected diabetic ulcer. Cas Lek Cesk 2002; 141(15): 483-6

7. Molenaar DM, Palumbo PJ, Wilson WR, Ritts RE Jr. Leukocyte chemotaxis in diabetic patients and their nondiabetic first-degree relatives. Diabetes 1976; 25(2; Suppl): 880-3

8. Bagdade JD, Root RK, Bulger RJ. Impaired leukocyte function in

patients with poorly controlled diabetes. Diabetes 1974; 23: 9-15 9. Dziatkowiak H, Kowalska M, Denys A. Phagocytic and

bac-tericidal activity of granulocytes in diabetic children. Diabetes 1982; 31(12): 1041-3

10. Eibl N, Spatz M, Fischer GF, Mayr WR, Samstag A, Wolf HM, Schernthaner G, Eibl MM. Impaired primary immune response in type 1 diabetes: results from a controlled vaccination study. Clin Immunol 2002; 103(3; Pt 1 ): 249-59

11. Beam TR Jr, Crigler ED, Goldman JK, Schiffman G. Antibody res-ponse to polyvalent pneumococcal polysaccharide vaccine in diabetics. JAMA 1980; 244: 2621-4

Referanslar

Benzer Belgeler

Am a ister bilgisayarla, ister bizzat Pa­ ris’e gidip bu kütüphaneyi kullanmak iste­ yenler için, üstelik sadece Türkçe kitaplar­ da değil genel olarak bilgi danışmak

Hastalık yaşı beş yıl ve üzeri olan hastalarda sadece OAD kullanan 135 hastanın %44’ü (n=60) iyi kontrol grubunda idi.. İnsülin ve OAD beraber kullanmakta olan 20

Wright ve arkadafllar›na göre çok erken cerrahi (6 aydan önce) infantil ezotropyal› baz› olgularda çok iyi bir düzeltme ve ince stereopsis sa¤layabilmektedir (33).. Birch ve

Kronik idiyopatik ürtikerin feksofenadin ile tedavisi öncesi ve sonrası klinik ve 'prick' test

Tedavi sonrası dönemde kan glukoz düzeyindeki düşüşüne parelel olarak HbA1C, MDA ve trigliserit düzeylerinde anlamlı bir azalma gözlenirken; CAT, SOD, vitamin A ve

Uyanıklık sayısı, toplam uyku süresi, ilk uykudan sonraki uyanıklıkların süresi, uyku latansı, REM uyku latansı, uyku etkinliği, evre N1 ve R oranları, uyanıklık

Üstelik, Fransa’da febril nötropenik hasta- larda ampirik ve pre-emptif antifungal tedavi yaklaşımlarının karşılaştırıldığı çok merkezli randomize

• Başlangıç sıvı yüklemesi olarak verilen %0,9 NaCl miktarı 20 mL/kg’den fazla değilse ise toplam sıvıdan çıkarılmaz.. • Başlangıç sıvısı yüklemesi olarak verilen