CUMHURİYET
SAYFA ALTI =
T T • 5 C 5 ¿í
1972 D ü n y a k ita p y ılı
G e r ç e k Yayınevi
Fethi Me ç i
k o n u ş u y o r
■ Yaymeviniz ne zam an ku ru ld jı? ' Yayrnevinizin k ı sa b ir tarih in i an latır m ısiniz?
Radyoların görevi
— «Gerçek Yayınevi»ni 1965 H aziranında k u rdum . Y ani T ü r k iy e’de b irtak ım «yeni» s o ru n la rın ortaya atılıp tartışıld ığ ı, n isp î özgürlük sın ırın ın h e r gün b iraz d aha genişlediği yıllarda. G erçek Yayınevi, ku ru lu şu n d an b u yana, b u so ru n ların aydın lığa kavuşm ası konusunda üze rin e düşeni yapm aya çalışm ış tır. B undan so n ra da aynı yol d a devam edecektir.
■ Şim diye k ad ar yayınladı ğınız eserlerin sayısı ve konuları?
— Şim diye k a d a r yayım ladı ğım k itap ların sayısı 57. B un la rd a n 3 i’i «100 Soruda» dizisin den çıktı. 26’sı «100 Soruda» dizisine başlam adan önce ya yım ladığım kitaplar; bunların çoğu, az gelişm iş ü lk elerin so ru n la rın ı inceleyip açıklam aya çalışan k itap lar, ö y le ki, b ir zam anlar, «Gerçek Yayınevi» denince ilk akla gelen «Az ge lişm iş ülkeler» oluyordu. Az gelişm iş ülkelerin genel ve o r ta k so ru n ları üzerinde d u ru r ken, b ir yandan da, T ürkiye’nin kendi öz sorunlarına yaklaşm a ya çalışıyorduk. Ali H alil’in NATO ve T ürkiye’si b u çab a m ızın en som ut örneğidir. Bu ara d a , hikâye, şiir, ro m an , d e nem e kitabı olarak d a 6 eser yayım ladım . O ndan so n ra, 1968 Ekim inde, «100 Soruda» dizisine başladım .
■ En az ve en çok tira jla rı nız? T ira jla r için nasıl k a ra r veriyorsunuz? — E n fazla bastığım ız kitap P ro f. Sadun A ren’in 100 S o ru da Ekonom i El K itab ı. Ü çbu- çu k yılda 3 baskı yaptı. En az bastığım ız k itap da T u rg u t U- y a r ’ın «Her Pazartesi» adlı ş i i r kitabı. Baskı sayısına, genel olarak, sezgiyle k a ra r veriyo ruz. Yayım ladığım 57 k itap tan sadece 100 S oruda Ekonom i El K itabı için yaptığım tahm inin ta m tu ttu ğ u n u söylersem , bu «sczgi»nin pek de öyle güveni lecek b ir şey olm adığı anlaşı lır!.
■ T ü rk yayıncısının bugün kü toplum ve k ü ltü r haya tım ızdaki yeri n ed ir, ne olm alıdır?
— «T ürk yayıncısı» diye tek tü r b ir yayıncı yok. Y ayın işine değişik açılard an yaklaşan ya yıncılar var. Önce, b ü tü n ya
yınevlerinin ticarî k u ru lu şlar olduğunu b e lirtm e k gerek - h er n e k a d a r b ir «Patisse gerçeği» sayılacaksa da.. B unu şunun için söylüyorum : B irtakım «devrim ci»ler, kim i zam an, «Siz de ticarete başladınız!» diye bi ze çıkışıyorlar. Evet, yaptığı m ız b ir yayın ticareti; am a ben bu n u yaparken - «halka» dem i- yeyim, ayıp olacak - geniş o - k u r yığınlarına faydalı olm ayı ön p lâ n a alıyorum ; yaptığım «iş»le d aha iyi b ir düzenin k u rulm asına, k a rın ca k ararın ca, k atk ıd a bulunm aya çalışıyorum . F a k a t yayın işine sadece p a ra kazanm ak için atılan lar d a var. B unlar, öyle sanıyorum , v2kın b ir gelecekte yayın piyasasına tam am iyle h âkim olacaklar. O zam an, ilerici düşünceyi ve sa n a tı yaymaya çalışan yayınevle rin in yerini, sadece p a ra k a zanm ak için çalışan, bunu ya p ark en de halkın, ya da o k u r yığınlarının düşünce ve beğeni düzeyini gitgide d ü şü ren , bilinç lenm eyi —önleyen dem iyeytm — geciktiren yayınevleri alm ış ola caklar. Eh, T ürkiye’nin bugün kü gelişim çizgisi içinde «yayın ticareti»nin bu hazin sona doğ ru yol alm ası kaçınılm az bir şey, dersem , herhalde fazla k a ram sar sayılm am.
■ M atbaalardan m em nun m usunuz? M atbaacı, ya yıncıyla nasıl bir işbirü- ği yapm alıdır?
— Çalıştığım m atb aaların cep sinden m em nunum . O matDa- acılarla birlikte, bu k ad ar ilkel koşullar içinde nasıl bu Kadar tem iz k itap lar çıkardığım ıza hep şaşm ışızdır. Ayrıca, ödem e işinde çok anlayışlı davranan m atbaalar var. Hele, devamlı çalıştığım bir m atb aa var, nep düşünm üşüm dür «Bu m atbaa olm asaydı halim nice olurdu?» diye. Yayıncı olarak, düzenli bir yayın program ı hazırlayabil sek, bu program ı, m evcut uıat- ıaalarla, çok ra h a t gerçekleşti- •ebiliriz.
H «100 Soruda» dizisine baş larken ne gibi düşünceler le h arek et ettiniz? — Çok sorulan bir so ru , bu.. ’ M ayıs’ın getirdiği Anayasa-
n sağladığı nispi özgürlük or- ımında birçok bilim sel eser ürkçeye çevrildi. Bu eserler, irtakım önyargıların yıkılm a m da, birtakım «genel» doğru- irin yayılm asında elb ette çok ■ararlı oldular. Ama genel doğ u la r yetm iyor, T ürkiye gerçek- erini de bilm ek gerek. Siz iste- liginiz k adar diyalektiğin ka nunlarım öğrenin, sıra T ü rk i y e ’nin -meselâ- ik tisa t ta rih in i öğrenm eğe gelince yığınla arşiv çalışm ası yapm ak, eski yazıyla yazılm ış odalar dolusu belgeyi inceleyip değerlendirm ek vb. bir zorunluk olarak çıkacaktır k ar şınıza. Bunu da b ir «aydın» ın yapm ası kolay kolay üstesinden gelinebilecek b ir şey değil: a n cak bu konuda uzm anlaşm ış, yıllarca bu konu üzerinde çalış m ış. bir ön hazırlık vapm ış bi lini adam ları ara ştırıc ıla r y apa bilir bunu Bu bilim adam ları- nın, araştırıcıların çoğunu ta n ı
yordum ; kim i dostum du, a rk a daşım dı, kim i öteden beri ta nıştığım ız, çalışm alarım izledi ğim kim selerdi. «Türkiye ger- çekleri» üzerine ciddî, güvenilir eserler yayım lam ayı düşününce böyle b ir kad ro n u n yardım ına b aşvurabilirdim . «100 Soruda» dizisi o n ların sayesinde gerçek leşti. O n lara h e r zam an teşek k ü r borçluyum . B ir de işin bi çim yönü vardı, sunuş sorunu vardı. Soru-cevap biçim im b ir tesadüf sonucu buldum . 1967’de çağrılı olarak M acaristan'a git m iştim . D önünce, Ant dergisin de, 5 sayı, «M acaristan’dan İn san M anzaraları» adlı b ir rö p o r ta j yayım ladım . M acaristan’ın de ğişik yanlarım yansıtan insan larla yaptığım rö p o rtaj, hep so ru-cevap biçim indeydi. Ve pek okun d u ; epey yankısı oldu. B ir den, soru-cevap biçim inde ki ta p la r hazırlam anın o k u rla ra sağlayacağı okum a kolaylığını d ü şündüm . Böylece bu dizinin biçim i de ortaya çıkm ış oldu. S onraları, T ahir Alangu, bizim m edrese geleneğimizde, halk i- çin sorulu cevaplı k ita p la r ha zırlam anın bulunduğunu söy ledi. Şunu ekleyeyim : B u dizide yalnız «Türkiye gerçekleri» ni değil, «genel k ü ltü r konuları» nı da ele alıyoruz.
■ «100 Soruda» dizisi an siklopedik n itelik te b ir di zi ve ilgi çektiği de belli. B izdeki bu tü r ya da b aşk a tü r ansiklopedik ya y ın la r için ne dü şü n ü yorsunuz? ö zellikle devle tin bu konudaki çalışm a ları için düşünceleriniz nelerdir?
— «100 Soruda» dizisinin «an siklopedik nitelikte» b ir dizi ol duğu görüşüne katılam ayaca ğım . B aşlangıçta, «orta halli» o k u rla rın kolaylıkla okuyup a n layabileceği b ir dizi dü şü n m ü ş tü m . Gene k ita p la rın kolay oku n u r, kolay an laşılır olm asına ça lışıyoruz; am a dizi ilerledikçe şunu g ö rd ü k : H erkes, eline al dığı konuyu, enine boyuna ve derinlem esine inceliyor. B irçok incelem e yazısında d ip n o tu ola rak «100 Soruda» dizisinden çık m ış eserlerin ad ların a rastla m a mız, b u dizinin, «ansiklopedi» niteliğinin b ir hayli üzerinde olm asının sonucu olsa gerek.« Bizde ansiklopedik yayınlar p e k az. D evletin b u konudaki çalışm aları, devletin elindeki o- lan ak larla k arşılaştırü ın ca, yok denecek k ad ar azdır.
■ K itap bizde pahalı m ı dır? Pahalıysa nasıl ucuz lar?
_ Benim seslenm eye çalıştı ğım o k u r kitlesine göre bizde k itap lar pahalıdır. B ir üniversi te öğrencisi, b ir öğretm en, b ir küçük m em ur ay d a k ita p için kaç lira ayırabilir? U cuzlam ası için kısa ve uzun vadeli iki yol v a r. K âğıt fiyatlarının u cuzlatıl m ası, posta m asrafların ın in d i rilm esi vb. kısa vadede ak la ge len çareler. Uzun vadeli çare, halkım ızın tam am iyle okur-ya- za r hale getirilm esi. O kur ya zar deyince, elbette ilkokulu bi tirm ey i, sonra da bildiklerini u- nutm ayı düşünm üyorum ; T ü rk h alk ın ı kitap okum a ihtiyacı duyacak b ir düzeye getirm eyi d ü şünüyorum . Bu da «yayın so runu» nu aşan başka b ir takım so ru n ların , b irb irin e sıkı sık ı ya bağlı so ru n ların halkım ızın lehine çözülm esini g erek tirir. E lb ette çok uzun vadeli b ir yol; am a, galiba, te k sağlam yol. O zam an şim diki gibi üç-dört bin kitap basm aktan k u rtu lu ru z ; bu yük h astalar m aliyeti d ü şü rü r.
■ Bizde yayınlar nasıl daha iyi tanıtılabilir?
— B unun bir alışılm ış yolu var: Gazetelere, dergüere İlân ver mek.. Gazetelerdeki kitap tan ıt ma yazarlarının kitap tanıtm ala rı« Edebiyat ödülleri« tlân p ara sı b ir felâket! Özellikle küçük ya ym evleri için.. Bu bakım dan ye ni yollar aram ak gerek. Mesela her A llahın günü radyolarda 18 haberlerinden sonra spiker «Spor.» der ve günün spor haberlerini verir. Bugüne kadar kim senin a k im a, hiç olmazsa «Spor.dan son- ra.«K ültür ve sanat» demek ve günün k ü ltü r ve sanat olaylarım duyurm ak gelmedi, sanıyorum. Oysa radyo, k ü ltü r ve sanat olay larm ın halka duyurulm ası için en uygun araç. Ama bu öyle hafta da bir 15 dakikalık kitap saatıy le olacak şey değil. Şim dilerde bu da yapılmıyor ya.. Tıpkı spor gi bi, her gün k ü ltü r ve sanat olay ları da radyo aracılığıyla duyu- rulm alıdır.
■ Dağıtım ve kitap pazarla ması konusundaki düşün celeriniz?
— İstanbul, A nkara, İzm ir d ı şında bizim için en büyük sorun dağıtım sorunu. Ben yedi yıldır yayıncılık yapıvorum. hâlâ kitap gönderemediğini il m erkezleri var. T ü rk iy e’de ilçe sayısı 600’e yakındır sanıyorum ; ben ancak 8-9 ilçeye kitap gönderebiliyo rum . Bunun için küçük yayın evlerinin aralarında birleşip bir dağıtım örgütü kurm aları ş a r t Gene küçük yayınevleri araların da birleşip büyük çapta bir «Ki tap kulübü» kurabilirler
■ Büyük gazete ve bankala rımız bir süreden heri ya yıncılık yapıyor. Bu durum yayıncılık hayatımız» ya
ra rlı oluyor m u?
— B üyük gazetelerin de, ban kaların da halkım ızın k ü ltü r d ü zeyini yükseltm ekte, bilinçlenme sine y ararlı olm akta, sanat beğe nisini geliştirm ekte b ir «yarar» göreceğini sanm ıyorum . E
anka-I
lar, daha çok, «sermaye»nin ken dişini «şirin gösterme»si çabasın da. Bu arada, elbette, serm aye düzeninin övgüsü ve savunması içindeler. Gazeteler daha açık yürekli: Apaçık para kazanm ak peşindeler. Kazanmak, daha çok
FETH İ NACİ
kazanmak. B unun için gazetele rin kitap ticaretine girmelerini olağan karşılıyorum . Üstelik bu günkü gelişmenin küçük işletm e leri yok etmesi gerçeğini bildiğim
İçin de, yayın ticaretinde, yakın bir gelecekte sonum uzun gelece ğini söylüyorum.
■ T ürk Editörler Blrliği'ne üye misiniz? Bu birlik n a sıl daha etkili bir durum a getirilebilir?.
— Üye değilim. Geçenlerde bir yayıncı arkadaşa ben de aynı ko nuyu açmıştım; Bu Birliğe hepi mizin üye olması ve uu Birliği etkili bir hale getirm ek için çalış ması gerek.
■ Mesleğinizin üç önemli so runu sizce hangileridir? — 1. Y azarlara hakları olan te lif ücretini ödeyebilmek; 2. Dağı tım; 3. K itap tanıtım ı.
■ 1972 kitap yılı olduğu hal de kitaplarınıza olan istekte bir azalma gördünüz mü.' Gördünüzse, sizce sebebi? — 1972’nin kitap yılı olması eloğ lu için; öteki ülkeler için. Bizde 1972, b ir «Kitap korkusu yılı» ol du. Kitaba karşı son bir yılda ta kınılan tutum , böyle bir sonuç doğurdu. Elbette bizim vaym lar da bundan büyük ölçüde etk i lendi.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi