• Sonuç bulunamadı

Başlık: Anadolu’da erken Prehistorik dönem kırmızı aşı boyası kullanımı Yazar(lar):KOLANKAYA-BOSTANCI, NeyirSayı: 38 Sayfa: 029-051 DOI: 10.1501/Andl_0000000392 Yayın Tarihi: 2012 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Anadolu’da erken Prehistorik dönem kırmızı aşı boyası kullanımı Yazar(lar):KOLANKAYA-BOSTANCI, NeyirSayı: 38 Sayfa: 029-051 DOI: 10.1501/Andl_0000000392 Yayın Tarihi: 2012 PDF"

Copied!
23
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANADOLU’DA ERKEN PREHùSTORùK DÖNEM

KIRMIZI AúI BOYASI KULLANIMI

Neyir KOLANKAYA-BOSTANCI*

Anahtar Kelimeler: Kırmızı Aûı Boyası • Anadolu • Paleolitik • Epipaleolitik • Neolitik Özet: Bu makalede, kırmızı aûı boyasının Anadolu’daki kullanımı ve sembolik anlamı, arkeolo-jik ve etnoørafik çalıûmalar ıûıøında sunulmaktadır. Siyah ve kırmızı boyalar Prehistorik dönemlerde en eski boyaları oluûturmaktadır. Bu iki renkten kırmızı, genellikle aûı boyası, hematit ya da demir ok-sitûeklinde Prehistorik renk paletinde hakim olan rengi oluûturmaktadır. Her ne kadar bazı bilimsel çalıûmalar, kırmızı aûı boyasının taû aletlerin sapa takılmasında ve deri hazırlanmasında kullanılan bir malzeme olduøunu ortaya koysa da sembolik ve ritüel geleneklerin ilk kanıtı arkeolojik kayıtlarda kır-mızı aûı boyası formunda görülmektedir. Yaûam, yeniden doøum, bereket, dönüûüm ya da statüyü temsil eden güçlü sosyal ve kültürel bir sembol olarak kırmızı renk, insan kapasitesinin fosil gösterge-sidir. Arkeolojik veriler, Alt Paleolitik Dönem’den tarihi dönemlere kadar kırmızı aûı boyasının, ritüel vücut ve yüz boyama, aletlerin ve sembolik buluntuların süslenmesi, mezarlarda sembolik kullanımı, kadın figürinleri ve maøara resimlerinin boyanması gibi farklı bölgelerde çeûitli kullanımlara sahip ol-duøunu göstermektedir. Anadolu’da ise aûı boyası kullanımı ilk kez Üst Paleolitik Dönem’de görül-mekte fakat Neolitik Çaø’da, sembolik ve ritüel iûlevleri ile birlikte doruk noktasına ulaûmaktadır.

EARLY PREHISTORIC PERIOD RED OCHRE USAGE IN ANATOLIA Keywords: Red Ochre • Anatolia • Paleolithic • Epipaleolithic • Neolithic

Abstract: In this paper the use and the symbolic meaning of red ochre in Anatolia is present-ed in the light of archaeological and ethnographical studies. Black and rpresent-ed pigments were the earliest pigments that occur in prehistory. Of the two colours, red dominates the Prehistoric colour palette, usually in the form of ochre, hematite or iron oxide. During the Early Prehistoric periods ochre had two functions. One of these is the functional and the beneficial side, the other one is the symbolic and the ritual side. Although some scientific studies have showed that red ochre was used as an ad-hering material for handling the stone tools and for hide preservation, the earliest evidence of sym-bolic and ritual traditions in the archaeological record will take in the form of red ochre. Red colour as a powerful social and cultural symbol, as represented life, rebirth, fertility, transformation or sta-tus, is the fossil indicator for the developments of human capacities. The archaeological record veals that from the Lower Paleolithic to historical times, red ochre has various uses in different re-gions; such as it was used for ritual body and face painting, for decoration of tools and symbolic arti-facts, in burials as symbolic mortuary behaviors, for colouring the woman figurines and cave paint-ings. In Anatolia ochre usage had been seen early as Upper Paleolithic Period but reached its peak point during the Neolithic Age, especially with its symbolic and ritual function.

* Yrd. Doç. Dr. Neyir Kolankaya-Bostancı, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, TR-06800, Beytepe / ANKARA, e-posta: neyir@hacettepe.edu.tr

(2)

Giriû

Arkeolojide rengin anlamı ve önemi son yıllarda yapılan araûtırmalarla daha iyi anlaûılmaya baûlamıûtır. Prehistorik top-lumların sembolik yaûamında rengin öneminden bahsedilirken kırmızı, siyah ve beyaz olmak üzere baûlıca üç temel renk üzerinde durulmaktadır1. Ancak söz konusu renkler arasında kırmızı, temsil et-tiøi sembolik özelliklerden dolayı, Prehis-torik insanın hem sembolik hem de ritüel yaûamında farklı bir yere sahip olmuûtur2.

Günümüzde yaûayan avcı-toplayıcı gruplar fosil grupları olarak deøerlendiril-dikleri için, bu grupların incelenmesi so-nucunda elde edilen etnoørafik veriler, ilk insanların sosyal yaûamının rekonstrüksi-yonunu yapmak için kanıt olarak kulla-nılmaktadır. Bu yüzden, bu makale kap-samında Erken Prehistorik dönem top-lumlarındaki kırmızı aûı boyasının anla-mını anlayabilmek için hem arkeolojik hem de etnoørafik verilerden yararlanıl-mıûtır. Bu ûekilde, Alt Paleolitik nem’den baûlayarak, Epi-paleolitik Dö-nem ve Neolitik Çaø boyunca görülen kırmızı aûı boyasının kullanımı birlikte deøerlendirilmiûtir.

Kırmızı aûı boyasının en yaygın kul-lanımının saptandıøı Avrupa’daki buluntu yerleri ile karûılaûtırıldıøında, Kuzey Afri-ka, Levant ve Anadolu’daki Paleolitik ve Erken Epi-paleolitik grupların bu malze-meyi daha az ölçekte kullanmıû oldukları görülmektedir. Bununla birlikte Avru-pa’da olduøu gibi, bu bölgelerde yaûayan Erken Prehistorik gruplar da aûı boyasını 

1 Lévi-Strauss 1962; Turner 1967, 89; Berlin – Kay 1969.

2 Power 2004, 79.

daha çok deniz kabuklarını süslemede kullanmıûlardır. Diøer taraftan Epi-paleolitik Dönem’in sonlarına doøru Na-tufian Dönem’de kırmızı aûı boyası ile gömülmüû olan bireylerin sayısında büyük bir artıû meydana gelmiûtir. Bu durum, olasılıkla daha sonraki dönemlerde de ol-duøu gibi söz konusu bireylerin toplum içindeki statü farkını ortaya koymaktadır. Neolitik Çaø çiftçileri ise baûta ana tanrıça heykelcikleri olmak üzere sembolik eûya-ların gücünü ve etkisini arttırmak için aûı boyasından yararlanmıûlardır. Ayrıca özel-likle MÖ 6000’den itibaren hem Yakın-doøu hem de Kuzey Afrika toplumlarında mezarlarda kırmızı aûı boyası temel sem-bol olarak kullanılmıûtır3.

Paleolitik Çaø’da kırmızı aûı boyası, çoøunlukla mezarlardaki iskeletlerin, kaya sıøınakları ve maøara duvarları ile kadın heykelciklerinin boyanmasında kullanıl-mıûtır. Bununla birlikte prehistorik insa-nın vücudunu boyamada ya da ritüel tö-renlerinde bu boyadan yararlanmıû oldu-øu da düûünülmektedir4

. Bu durum da kırmızı aûı boyasının Alt Paleolitik Dö-nem’den itibaren sembolik ve ritüel bir öneminin olduøunu ortaya koymaktadır.

Boya kullanımı ile ilgili zengin Pre-historik veriler kırmızı ve siyah boyaların, Alt Paleolitik Dönem’den itibaren birçok buluntu yerinde bol miktarda bulunduøu-nu ortaya koymaktadır. Alt Paleolitik Dönem’de karûımıza çıkan bu ilk aûı bo-yası örneklerinden yola çıkılarak, insanla-rın vücutlainsanla-rını ve belki de yüzlerini bo-yamak için aûı boyası kullandıkları düûü-

3 Wreschner ve diø. 1980, 632. 4 Marshack 1972, 55.

(3)

nülebilir. Diøer taraftan Orta Paleolitik Dönem’den itibaren söz konusu boyanın sembolik kullanımı baûlamakta ve aûı bo-yasından bu anlamda yararlanma geleneøi Üst Paleolitik Dönem’de doruk noktasına ulaûmaktadır5.

Paleolitik Çaø’da Avrupa ve As-ya’daki birçok buluntu yerinde çeûitli bo-ya örneklerine rastlanılmıû olmasına raø-men, en yoøun grup Afrika’da saptanmıû-tır. Afrika’da en eski aûı boyası kullanımı Zambiya’da yer alan Twin Rivers buluntu yerinde GÖ 270 000-170 000 yılları arası-na tarihlendirilmektedir. Söz konusu bu-luntu yerinde 300’den fazla boya kalıntısı ele geçmiûtir6. Bu örnekler, aûı boyasının

doøadan ham olarak toplanıp hazırlanma-sına yönelik en erken kanıtları oluûtur-maktadır7. ùlk örneklerden biri olan ve

günümüzden 40 000 yıl öncesine tarihle-nen, Fas’ta bulunmuû olan ve üzeri kırmı-zı boya ile kaplanmıû olan Tan-Tan hey-kelciøi de dikkat çekicidir8

.

Anadolu’da ise en eski aûı boyası kullanımı Üst Paleolitik Dönem’de Hatay ili sınırları içinde yer alan Üçaøızlı Maøa-rası’nda görülmektedir9. Buradan ele ge-çen üzeri boyanmıû bir çakıltaûı, bir kena-rında kırmızı boya izleri bulunan küçük bir dilgicik ile kırmızı ve siyah renkteki iki yumru, Paleolitik Çaø insanlarının burada boya üretiminde bulunmuû olduklarını or-taya koymaktadır. Söz konusu çakıltaûı boyayı ezip hazırlamada ve düzeltisiz

dil- 5 Marshack 1972, 55.

6 Barham 2002, 181-189; Pedru 2006, 204. 7 Wreschner ve diø. 1980, 632.

8 Power 2004, 80.

9 Minzoni-Déroche ve diø. 1995, 153-158; Kuhn ve diø. 2009, 98.

gicik10 de boyayı kazımada kullanılmıû olmalıdır11. Nitekim maøaranın Erken Üst Paleolitik Dönem tabakalarında bulun-muû olan ve GÖ 41 000-39 000 yılları arasına tarihlendirilen üzeri boyalı deniz kabuøundan süs eûyaları da söz konusu dönemde kırmızı aûı boyasının kullanılmıû olduøunu kanıtlamaktadır12.

Anadolu’da Epi-paleolitik Dö-nem’deki kırmızı aûı boyası kullanımının görüldüøü buluntu yerlerinden biri Antal-ya’da yer alan Öküzini Maøarası’dır. Ma-øaranın birçok arkeolojik seviyesinden aûı boyası ele geçmiû olmasına raømen boyalı herhangi bir buluntunun tespit edilmemiû olması da dikkat çekicidir13. Diøer taraf-tan yine Öküzini Maøarası’nda bulunmuû olan öøütme taûı ile yanında in situ olarak bulunmuû olan ezgi taûının14 tahıl öøütme

ya da boya ezmede mi kullanıldıøı tam olarak bilinmemektedir. Ancak bu sevi-yede tahıl toplamada kullanılan orak dilgi-lerinin bulunmamasından dolayı söz ko-nusu sürtmetaû buluntuların boya hazır-lamasında kullanılmıû olduøu düûünülebi-lir15. Nitekim bu dönemde Yakındoøu’da aûı boyası hazırlaması iûleminde kullanıl-mıû olan öøütme taûlarına sıklıkla rastla-nılmaktadır16. Bunun yanı sıra Karain

Maøarası’nın B Gözü’nde yapılan çalıû-malar sırasında yine Epi-paleolitik Dö-nem’e tarihlendirilen tabakalardan aûı bo-

10 Benzer tipte kesme kenarları boyunca aûı boyası izle-ri bulunan yongalara Sinai’deki Paleolitik Çaø bulun-tu yerlerinde de rastlanılmıûtır (Bar-Yosef-Phillips 1977, 81).

11 Minzoni-Déroche ve diø. 1995, 153, 157. 12 Kuhn ve diø. 1999, 66; Güleç ve diø. 2003, 475. 13 Yalçınkaya 1993, 48; Kartal 2009, 120. 14 Yalçınkaya 1992, 59, 70; Yalçınkaya 1993, 48. 15 Kartal 2009, 119-120.

16 Dubreuil 2004, 1623, 1626; Dubreuil – Grosman 2009, 936.

(4)

yası yumruları bulunmuûtur17

. Aynı ûekil-de Antalya ili sınırları içinûekil-de yer alan bir diøer buluntu yeri olan Beldibi kaya sıøı-naøının Epi-paleolitik Dönem ile tarih-lendirilen C1 tabakasında kumtaûından kolye taneleri ve çeûitli deniz kabukları ile birlikte aûı boyası yumruları bulunmuû-tur18. Nitekim kaya sıøınaøının

duvarla-rında yer alan boyalı resimler ile boyalı çakıl taûlarının yapımında da bu malze-meden yararlanılmıû olduøu anlaûılmakta-dır19. Özellikle mezarlarda iskeletlerin kırmızı aûı boyası ile boyanma geleneøinin olduøu Akeramik Neolitik Dönem’de ise Anadolu için ünik bir buluntu olarak sayı-labilecek bir aûı boyası kalemi Körtik Te-pe’den ele geçmiûtir20.

Kırmızı Aûı Boyasının ùûlevsel Kulla-nımı

Paleolitik Çaø buluntu yerlerinden ele geçen bazı yontmataû aletler üzerinde kırmızı aûı boyası kalıntısına rastlanılmıû olması iki ûekilde yorumlanmaktadır; bun-lardan ilki söz konusu aletlerin sembolik ya da ritüel deøerleri olduøu yönündedir21.

Bunun temelinde kırmızı aûı boyasının koruyucu özelliøi ile aletlere yeniden ha-yat kazandırma iûlevi bulunmaktadır22

. Diøer taraftan, bazı yontmataû alet-ler üzerinde görülen aûı boyası kalıntıları ise tamamen kullanıma dayalı olan izlerdir ve sembolik ya da ritüel herhangi bir an-lam taûımamaktadır. Burada aûı boyasının ritüel ya da sembolik yönü deøil de fayda-cıl yönü üzerinde durulmakta ve bu alet-

17 Yalçınkaya 1987, 24. 18 Bostancı 1965, 75. 19 Bostancı 1959, 133. 20 Özkaya ve diø. 2012, Res. 2

21 Henry – Garrard 1988; Hovers ve diø. 2003, 512. 22 Hovers ve diø. 2003, 512.

lerin bir sapa takılmasında yapıûtırıcı madde olarak aûı boyasından yararlanılmıû olduøu ileri sürülmektedir23

. Nitekim Avustralya Aborijinilerinin de yapıûtırıcı madde olarak aûı boyası kullandıkları bi-linmektedir24. Kırmızı aûı boyasının

fay-dacıl kullanım alanlarından bir diøeri de bu malzemenin kemik ya da fildiûinden yapılmıû olan boncukların perdahlaması iûleminde kullanımıdır25

.

Avrupa ve Yakındoøu’da Orta Pa-leolitik Dönem’den26 Tunç Çaøı’na kadar

tarihlenen birçok alet üzerinde aûı boyası izine rastlanılmaktadır27. Ancak bunların

büyük bir çoøunluøu, üzerine kırmızı aûı boyası sürülmüû olan deri ile sarıldıktan sonra kemik saplara takılmıû olan örnek-lerdir28.

Aûı boyasının iûlevsel bir diøer yönü de deri hazırlamasıdır. Paleolitik Çaø29,

Epi-paleolitik Dönem30 ve Neolitik Çaø31

insanlarının da derilerini tabaklamada aûı boyasından sıklıkla olmasa da istisnai ola-rak yararlanmıû oldukları bilinmektedir.

Aûı boyasının deri hazırlamasındaki rolü, çakmaktaûı aletlerin32

yanı sıra sürt-metaûlar33

üzerinde yapılan kullanım ana-lizleri sonucunda ortaya konulmuûtur. Bu doøal boyanın antibakteriyal özelliøinden 

23 Rosenfeld, 1971, 177; Audouin – Plisson 1982, 52; Allain – Rigaud 1986, 715, 724.

24 Rosenfeld 1971, 182; Rots 2002, 57-59. 25 White 1997; Zilhao 2007, 13.

26 Wadley 2005; Wadley ve diø. 2004; Lombard 2005, Lombard 2007; Lombard 2008.

27 Inizan 1976; Beyries 1983; Henry – Shen 1995; Ighi-lahriz 1996; Van Peer – Vermeersch 2000; Hovers ve diø. 2003, 512; Shaham ve diø. 2010.

28 Büller 1988.

29 Henshilwood ve diø. 2002, 661. 30 Dubreuil – Grosman 2009. 31 Ibanez ve diø. 2007, 157.

32 Audoin – Plisson 1982; Plisson 1992. 33 Dubreuil 2004; Gonzalez – Ibanez 2002.

(5)

dolayı34 deriyi temizlemek, tabaklamak, yumuûatmak, kurutmak ve renk vermek için ideal bir malzeme olduøu bilinmekte-dir35. Bu özelliklerinin yanı sıra aûı boya-sının ayrıca deriyi korumak amacıyla da kullanılmıû olduøu belirtilmektedir36.

Di-øer bir taraftan bazı araûtırmacılar, doøru bir ûekilde kullanılmadıøında, aûı boyası-nın deriye zarar verdiøini deneysel çalıû-malar sonucunda ortaya koymuûlardır37

. Bunun yanı sıra Audoin ve Plisson’un38 yaptıøı deneyler de söz konusu aûı boya-sının sert deri üzerinde daha etkili oldu-øunu ortaya koymaktadır. Günümüzde modern dericilik iûlemlerinde de aûı boya-sının, ayakkabı yapımı gibi sert deri üze-rinde daha iyi sonuç verdiøi bilinmekte-dir39.

Günümüzde bazı etnoørafik gruplar deri hazırlamasında hala aûı boyasını kul-lanmaktadır. Güney Afrika’daki IXAM kabilesi kırmızı aûı boyasını deri çantala-rını boyamada kullanmaktadır40. Bunun

yanı sıra aûı boyasının deri hazırlamasında kullanılmıû olduøuna dair bir kanıt da Etiyopya’da saptanmıûtır. Burada yaûayan avcı-toplayıcı gruplar, ritüel kıyafetlerin hazırlanması sırasında deriyi ön kazıyıcılar ile tabakladıktan sonra kurutulup çürü-meye karûı deriyi korumak amacıyla aûı boyası ile kaplamaktadırlar41. Nitekim



34 Audoin – Plisson 1982; Velo 1984; Couraud 1988; Gonzales – Ibanez 2002.

35 Keeley 1980, 171-172; Wreschner ve diø. 1980, 639; Audouin – Plisson 1982; Ibanez – Gonzales 1996, 70; Dubreuil – Grosman 2009. 36 Mellars 1996, 370. 37 Moss 1983, 72; Philibert 1994. 38 Audoin – Plisson 1982. 39 Orthman 1945, 268-269, 274-275; de Fontanelle 1981, 88. 40 Bleek – Lloyd, 1911. 41 Brandt – Weedman 2002, 113-130.

Audouin ve Plisson42 derilerin aûı boyası ile tabaklanmasının, çürümeye karûı deriyi koruduøunu belirtmektedir. Aûı boyasıyla deri hazırlamasına yönelik olarak yapılan deneysel çalıûmalarda, hem sarı hem de kırmızı aûı boyaları kullanılmıûtır. Sarı aûı boyasının kullanıldıøı derinin daha sert, kalın ve kaba olduøu, buna karûın kırmızı aûı boyasının kullanıldıøı derinin ise daha çabuk kuruduøu, 1 mm. inceldiøi ve yu-muûadıøı dikkati çekmektedir. Ayrıca kırmızı aûı boyasının yapısında bulunan demiroksitten dolayı, sarı aûı boyasının kullanıldıøı örneklere oranla daha kaliteli olduøu da söz konusu deneysel çalıûmalar sırasında gözlemlenmiûtir43.

Kırmızı Aûı Boyasının Sembolik ve Ritüel Kullanımı

Erken Prehistorik dönemlerde kır-mızı aûı boyası kullanımı faydacıl ve iûlev-sel yönünden daha çok sembolik ve ritüel yönüyle önem kazanmaktadır. Etnoørafik çalıûmalar, siyah, beyaz ve kırmızı gibi temel renklerin sembolik anlamları oldu-øunu göstermektedir; özellikle kırmızı, çoøunlukla yaûam, bereket, baûarı ve zafer ile iliûkilendirilmektedir.

Boyaların kendisi de Güney Afri-ka’daki San insanları için olduøu gibi Pa-leolitik Çaø’da da doøaüstü güçlere sahip olabilir. San toplumu, ham boya madde-sinin boyaya dönüûümünü ritüel prose-dürlerle iliûkilendirmektedir44

. Khoisan

toplumunda ise kırmızı rengin, genellikle yaømur, bereket, avda iyi ûans getirme, ay ve ölüm gibi kavramlarla baølantılı doøa-

42 Audouin – Plisson 1982. 43 Audouin – Plisson 1982. 44 Lewis-Williams 2002, 255.

(6)

üstü güçleri bulunduøuna inanılmakta-dır45.

Boya maddelerinin içine kan, yu-murta beyazı ya da idrar gibi farklı mal-zemelerin katkı malzemesi olarak eklen-diøi etnoørafik gruplarla ilgili yapılan ça-lıûmalardan bilinmektedir. Güney Afri-ka’da yer alan Rose Cottage’de, boya maddeleri incelenmiû ve kanın katkı mal-zemesi olarak kullanılmıû olduøu saptan-mıûtır. Ancak kan yalnızca sarı aûı boyası ile karıûtırılmıûtır. Bunun sembolik bir an-lamı olabilir, sarı renk yaûamın kaynaøı olan kanın görünümünde olmadıøı için, kanla karıûtırılarak istenilen kırmızı renk elde edilmeye çalıûılmıûtır46

.

Sarı rengin kırmızı renge doøru olan deøiûiminin en belirgin gözlemlendiøi alanlardan biri ateûtir. Prehistorik insanın yaûamında oldukça büyük bir öneme sa-hip olan ateû, dönüûümün temsilcisi ola-rak önemli bir sembolik anlama sahiptir47. Soøuk dönemlerde, ateû soøuøu sıcaøa dönüûtürebildiøi için bu anlamda vazge-çilmez bir öøe olarak kabul edilmekte-dir48. Bununla birlikte, sarı aûı boyası da

yine deøiûimin bir sembolü olarak ateûte ısıtılınca, bir dönüûüm geçirerek rengi de-øiûecektir49. Isıtma iûlemi, boyanın

gücü-nü arttırmada pratik bir kullanıma sahip olduøu gibi, sembolik ve hatta ritüel bir özelliøe de sahiptir. Aynı durum aûı boya-sının ve hematitin ısıtılması için de geçer-lidir. Söz konusu iûlemle aûı boyasının 

45 Power 2004, 83. 46 Pedru 2006, 205.

47 Aûı boyası anlamına gelen ùngilizcedeki ochre kelime-sinin kökeni Yunanca olup “açık sarımsı” anlamına gelmektedir. Nitekim doøal halinde, aûı boyasının as-lında sarımsı ya da turuncu, hatta sarımsı kahverengi olduøu bilinmektedir.

48 Pedru 2006, 206. 49 Nowell 2006, 241.

rengi, sarıdan kırmızının farklı tonlarına ya da menekûe rengine dönüûtürülmekte-dir. Yapılan deneysel çalıûmalar, 260-280o

ısıtılmak suretiyle sarı renkli aûı boyasın-dan kırmızı renk elde etmenin mümkün olduøunu göstermiûtir50. Bu yüzden

kır-mızı çok önemlidir; çünkü ateûin, ıûıøın, sıcaklıøın ve dönüûümün sembolik rengi olarak kabul edilmektedir51.

Erken Prehistorik dönemlerde, özellikle Anadolu’nun yüksek kesimlerin-de yaûayan toplumlarda, ocaøın evin mer-kezini oluûturduøu ve faydacılıktan ritüe-lizme kadar birçok amaca hizmet ettiøi bi-linmektedir52. Nitekim Doøu Sibirya’da yaûayan Yakut ûamanları, canlı cansız do-øadaki tüm varlıkların bir ruhu olduøuna inanmaktadır. Bunlar arasında yer alan “ocak ruhuna” da ritüelleri sırasında yiye-cek ve içeyiye-cek sunularında bulunmaktadır-lar53. Benzer ûekilde günümüzde Güney

Sibirya’da, Rusya ile Mongolistan sınırın-da yaûayan ve ûaman olan Buryat kabile-sinin inanıûları arasında “ateûin kutsal ruhları” inanıûı da bulunmaktadır54. San

ressamları, kırmızı renk için yalnızca ba-zalt daølarında bulunan ve ghang ghang ola-rak bilinen özel bir hematit boya madde-sini kullanmayı tercih etmektedir. Söz konusu San toplumunda bir kadın, kırmı-zı renge ulaûana kadar bu boyayı, dolunay zamanında, evlerin dıûında ısıtmakla gö-revlendirilmektedir55.



50 Bouchonnet 1977, 345-351; Wreschner ve diø. 1980, 63; Weinstein-Evron – Ilani 1994; Pomiés ve diø. 1998. 51 Pedru 2006, 206. 52 Sagona 1998. 53 Yakar 2009, 294. 54 Balzer 1997; Yakar 2009, 294. 55 Lewis-Williams 2002, 114, 159, 255; Pedru 2006, 207.

(7)

Aûı boyasının ısıtılma iûleminin, Av-rupa ve Yakındoøu’da Paleolitik Çaø56

boyunca uygulanmıû olduøunu gösteren kalıntılara rastlanılmıûken, Anadolu’da ne yazık ki ûimdiye kadar yapılmıû olan araû-tırmalarda bu tip kanıtlara rastlanılama-mıûtır.

1978 yılından beri aûı boyasının sembolik ve ritüel kullanımı ile ilgili bir-çok hipotez ileri sürülmektedir. Etnoøra-fik çalıûmalar kadınların kırmızı boyaları, bereketi sembolize etmesi için yüz ve vü-cutlarını boyamak, ayrıca erkekleri avda korumak amacıyla kullandıklarını göster-mektedir57. Daha sonraki dönemlerde ise vücut süslemesindeki boya kullanımının yerini süs eûyası kullanımı almıû olmalı-dır58.

Nitekim Khoisanlarda, boyalar dü-zenli olarak kullanılmaktadır ve hem adet görme ritüelleri hem de av performansı ile iliûkilidir. IXam topluluøunda, adet gö-ren bir kız, kıyafetini ve yüzünü boyaması için diøer tüm kadınlara tüm boyasını vermek zorundadır59.

Bunlardan bir baûkası da söz konu-su boyanın ilk olarak vücut ve yüz boya-masında kullanılmıû olduøu yönündedir60

. Nitekim birçok avcı-toplayıcı topluluklar-da, kadın bereket törenlerinde aûı boyası-nın kullanıldıøını gösteren bazı veriler bu-lunmaktadır. Kadınlar için, kabul törenle-ri kabaca ilk adet görme ile aynı zamana denk gelmektedir; fakat kan, genellikle ölüm, bereket ve ritüel dokunulmazlık ile 

56 Leroi-Gourhan, 1962; Bouchonnet 1977, 345-351; Wreschner ve diø.1980, 63; Pedru 2006, 205 57 Dunbar ve diø., 1999, 128; Power 2004, 83; Eliot

-Niesta 2008, 1151. 58 Kuhn – Stiner 2007, 46. 59 Hewitt 1986, 284.

60 D’errico 2003, 197; Kuhn – Stiner 2007, 46.

iliûkilidir61

. Bu topluluklarda kan akmaya baûladıøı zaman, kadınlar yakında baûla-yacak olan bereketi iûaret etmek amacıyla vücutlarını boyamaktadırlar62.

Marshall63, kuzeybatı Botswana’da yaûayan !Kung kızlarının kırmızı aûı boya-sını ergenlik çaøı ve evlilik törenlerinde vücutlarını boyamada kullandıklarını be-lirtmektedir. Nambia’daki Khoisan insanla-rının ise adet gördükleri dönemlerde yüz-lerini kırmızı demiroksitle boyadıkları bi-linmektedir64.

Bir diøer avcı-toplayıcı topluluøu olan Khoisanların ergenlik töreni olan “boøa dansı”nın amacı bir genç kızın ilk adet görüûünü kutlamaktır65. Drakensberg

Daøları’ndaki Fulton Kayası’ndaki bir re-sim bu konuya en güzel örneøi oluûtur-maktadır. Bir ergenlik dansı ile ilgili olan bu resimde, ortada kadın dansçıların hâkim olduøu bir halka, dıûta ise ellerinde boynuzları temsil eden çubukları taûıyan erkek dansçılar bulunmaktadır. Power’a göre66, ortada kadınların, etraflarında ise ellerinde boøayı temsil eden boynuzları tutan erkeklerin bulunduøu bu sahne bir diûi ergenlik törenini yansıtmaktadır. ùnançlarına göre, ilk adet kanamasını geçi-ren bu genç kız, toplumuna yaømur ve avda baûarı getirecektir. Kızın yeni ka-zandıøı potansiyelinin gelecekteki ava olan bu etkisi söz konusu resimde, saøda oturan, kadınların dansları ile çaørılan dev bir boøaya parmaøıyla iûaret eden saøda oturanûaman ile oluûturulmaktadır67

.  61 Knight 1991. 62 age. 96. 63 Marshall 1976, 277. 64 Power 2004, 83. 65 age. 83. 66 age. 86. 67 age. 86.

(8)

Aûı boyasının sembolik olarak kana yakınlıøı, Avustralya’nın Arunta ve Luritcha toplumlarının ergenliøe geçiû törenlerinde görülmektedir. Ritüellerin kan akıtılması bölümünden önce vücutları aûı boyası ile boyanmaktadır68.

Kırmızı aûı boyasının sembolik ve ritüel kullanımı ile úamanizm inancı ara-sında yakından bir iliûki olduøuna da ina-nılmaktadır. Antropolog, etnolog ve sos-yologların yaptıkları araûtırmalar; avcı-toplayıcı topluluklarda ve küçük ölçekli tarım toplumlarında sıklıkla görülen úa-manizm inancında ûamanların, ruhlar ve doøaüstü varlıklar ile iletiûim kurma, has-talıkları iyileûtirme, hayvanların yaûamları ile hareketlerini kontrol altına alma ve ik-limi deøiûtirme gibi birtakım özelliklere sahip olduklarına inanıldıøını ortaya koy-maktadır69. Bu baølamda, Erken Prehisto-rik Dönemlerde de avcı-toplayıcı bir ya-ûam biçimine sahip olan insan gruplarının yaûantısında da ûamanizm inancının ve ûamanların önemli bir yere sahip oldukları kabul edilmektedir70.

úamanizm, dönüûümün sembolü olarak aûı boyası, ûamanın transa geçtiøi seanslarda önemli bir araçtır. Güney Af-rika San ûamanları için, boyanın kendisi de oldukça güçlüdür71.

Arkeolojik verilerde ise ele geçen kanıtlar ıûıøında boya kullanımının, özel-likle de kırmızı aûı boyasının kullanımının hem Afrika hem de Avrupa’da Orta Pa-leolitik Dönem’de arttıøı söylenebilir72.

Avdaki ûanslarını arttırmak için, belki de 

68 Spencer – Gillen 1968, 268.

69 Balzer 1996, 305-318; Lewis-Williams 1997, 323. 70 Yakar 2009, 291-324.

71 Lewis-Williams 2002, 114.

72 Jullien 1965, 164; Klein 1973, 69; Solecki 1975, 283; Tobias 1979, 85; Wreschner ve diø. 1980, 632.

cinsiyetlerini ya da sosyal statülerini gös-termek amacıyla Neanderthaller kırmızı aûı boyası ve siyah manganez oksit gibi doøal boyalar ile vücutlarını boyamıû olmalı-dır73.

Yine Orta Paleolitik Dönem’de Af-rika’da bol miktarda aûı boyasının varlıøı-na dayavarlıøı-narak, ilk kültürel sembol olarak

Arkaik Homo sapiensler ile iliûkili olarak kadınların üreme dönemlerini iûaret et-mede kullanmıû olabilecekleri belirtilmek-tedir. Adet görmenin bereketi temsil ettiøi düûünüldüøünde, kırmızı boyanın henüz adet görmemiû olan kızların ilk adet gör-melerini saølamak için kullanılmıû olduøu da ileri sürülmektedir74.

Üst Paleolitik Dönem kadın heykel-cikleri genellikle, kadın bereketini yücelt-menin sembolü olarak yorumlanmakta-dır75. Bu görüûün yanı sıra bazı

araûtırma-cılar da Paleolitik venüslerin yaûam ve ölüm arasında aracılık ettiøine ve yeniden doøuûu temsil ettiøine inanmaktadır76

. Benzer bir ûekilde günümüz yerlilerinden olan Avustralya’daki Ngarinyin kabilesine göre de kadınlar doøum, dönüûüm ve ölüm döngüsünü simgelemektedir77.Bazı

heykelcikler üzerinde yer alan kırmızı bo-ya izleri de kanın temsili olarak adak bo-ya da ritüel iûlevlerini yansıttıøına inanılmakta-dır. Bunun yanı sıra doøum ve yeni bir hayatın baûlangıcı olacak olan hamilelik sırasında kadın vücudunda büyük deøiûik-likler meydana gelmektedir78. Kadın vü-

73 Hayes 1964, 171; Marshack 1972, 55; Marshack 1981, 189.

74 Hovers ve diø. 2003, 509.

75 Berenguer 1973, 51-52; Yalçınkaya 1973; 203; Wymer 1982, 258; Duhard 1993, 87; Russell 1998, 262; Jennet 2008, 4, 39.

76 Rice 1981, 411; Gimbutas 1989, 198. 77 Bell 2003, 102.

(9)

cudundaki bu dönüûüm ve deøiûim de sembolik olarak kadın heykelcikleri üzeri-ne yapılan kırmızı boyamalarla ifade edilmeye çalıûılmıûtır.

Aûı boyası, kan ve kadın arasındaki iliûki, kan anlamına gelen Yunanca

hae-ma/haima kelimeleri ile de iûaret edilmek-tedir79. Dart80, haima kelimesinin kökeni-nin, rahim anlamına gelen Yunancada

metra ve Latincede matrix olarak bilinen kelimelerle aynı “-ma” köküne sahip ol-duøunu belirtmektedir. Birçok kültürde kadın rahmi mezarlarla ve bu ikisi de meyvelerin kaynaøı olan toprakla eû tu-tulmaktadır. Bir bebeøin rahimde geliû-mesi gibi minerallerin de toprakta geliûti-øine inanılmaktadır81

.

Kırmızı aûı boyasının kullanım alan-larından bir diøeri de özellikle Üst Paleo-litik Dönem’de gerçekleûtirilen çeûitli ri-tüellerde kullanılan sembolik eûyaların boyanması82 ve bu ûekilde eûyalara bir çe-ûit güç ve canlılık kazandırılmasıdır. Üzeri kırmızı aûı boyası ile boyanmıû olan ilk süs eûyası Macaristan’da bir açık hava bu-luntu yeri olan Tata’da ele geçen ve GÖ 70 000’e tarihlendirilen mamut diûinden yapılmıû olan üzeri bezemeli ve kırmızı aûı boyası ile boyanmıû olan bir plakadır83.

Üzeri kırmızı aûı boyalı bu tip örneklere günümüz Avusturya avcı-toplayıcı toplu-luklarında da rastlanılmakta olup söz ko-nusu kolye tanelerinin bu topluluklarda ritüeller sırasında takıldıkları bilinmekte-dir84.  79 Wreschner ve diø. 1980, 633. 80 Dart 1968, 24. 81 Turner 1967, 172. 82 Marshack 1972, 208-209, 260; Lewis-Williams 2002, 263. 83 Marshack 1976, 277; Zilhao 2007, 13. 84 Marshack 1976, 277.

Benzer tipte üzeri kırmızı aûı boyası ile boyanmıû olan deniz kabuøundan kol-ye tanelerine daha önce de bahsedildiøi gibi Üçaøızlı Maøarası’nın Erken Üst Pa-leolitik Dönem tabakalarında da rastla-nılmıûtır. GÖ 41 000-39 000 yılları arası-na tarihlendirilen söz konusu üzeri per-dahlı deniz kabukları üzerinde aûı boyası izlerinin saptanmıû olması, bunların doøal renklerinin boya kullanılarak deøiûtirilmiû olduøunu ortaya koymaktadır85

.

Paleolitik Çaø sonrasında, Neolitik Çaøın sembolik yaûantısının en önemli temsilcisi olan Çatalhöyük yerleûiminde de kırmızı aûı boyası kullanımına sıklıkla rastlanılmaktadır86. Mellaart87 bu boyanın evlerin içinde; duvar panoları, platform-lar, alçılı hayvan baûları, sepetler ve san-dıkların boyanmasında kullanılmıû oldu-øunu belirtmektedir. Mellaart’a göre88

, kırmızı aûı boyasının kullanılmasının amacı, ister ölünün bedeninde, ister evin duvarında olsun, uyuduøu platformda, dikmelerde, deøerli eûyalarını sakladıøı sandıklarda ya da yemeøini koyduøu se-petlerde olsun, kötü ruhları uzak tutmak ve bu eûyaları korumaktır89

. Mimaride kırmızı aûı boyası kullanımı aslında çok daha önce, Orta Paleolitik Dönem’de Molodova’da görülmektedir. Burada kır-mızı aûı boyası ile boyanmıû olan mamut kemiklerinden yapılmıû olan oval bir yapı buluntu yerinin ortasında yer almakta-dır90.

 85 Güleç ve diø. 2003, 475.

86 Mellaart 1967, 149-150; Hodder 2006; Hodder 2007, 321.

87 Mellaart 1967, 149-150. 88 Mellaart 1967, 149-150. 89 Erdoøu – Ulubey 2011, 1, 8. 90 Klein 1973, 69.

(10)

Mimaride renk kullanımı sembolik bir anlama sahiptir ve ritüel aktivitelerle iliûkili olmalıdır91

. Özellikle Orta Anado-lu’ya özgü olan bu geleneøe Çatalhö-yük’ten daha önce, Pınarbaûı92,

Boncuk-lu93, Aûıklı Höyük94, Musular95 ve

Canha-san III96’de de rastlanılmaktadır.

Çatalhö-yük97, Aûıklı Höyük ve Musular’daki98

ta-banları kırmızı boyalı olan yapılar ritüel aktivitelerin gerçekleûmiû olduøu özel ya-pılar olarak yorumlanmaktadır. Söz konu-su merkezlerden Mukonu-sular yerleûiminin Akeramik Neolitik Dönem’de ekonomi-sinin büyük ölçüde yaban öküzü avcılıøı olduøu düûünüldüøünde, bu tip tabanı kırmızı renkle boyanmıû olan yapıların avcılık aktiviteleri ile iliûkili olan ritüeller-de kullanılmıû oldukları akla gelmekte-dir99.

Aynı ûekilde Güneydoøu Anado-lu’da yer alan Çayönü buluntu yerinde de kırmızı renkli tabanlı yapılara rastlanıl-maktadır ve burası da ritüel bir yapı ola-rak deøerlendirilmektedir100.

Prehistorik insanlar kırmızı aûı bo-yasını yalnızca günlük yaûamlarında deøil, ayrıca mezarlarında da kullanmıûlardır. Aûı boyası kullanımı gibi bazı ölü gömme ritüelllerinin kökeni Paleolitik Çaø’a kadar uzanmaktadır. Ölülerin vücudunu kırmızı aûı boyası ile boyama geleneøi Orta Pa-

91 Erdoøu – Ulubey 2011, 1, 8. 92 Baird 2007, 296.

93 Baird 2006, 13, 16; Baird – Baysal 2012, 266. 94 Esin – Harmankaya 2007, 263.

95 Özbaûaran 2003; Özbaûaran ve diø. 2007, 276-278. 96 French 1968, 52; French 1972.

97 Hodder 2007, 315.

98 Duru – Özbaûaran 2005, 26.

99 Duru – Özbaûaran 2005, 23; Erdoøu – Ulubey 2011, 9.

100 Verhoeven 2002, 239, 248.

leolitik Dönem’de101 baûlayıp Tunç Ça-øı’na102 kadar devam etmiûtir. Kırmızı

rengin mezarlarda kullanımı, daha geç devirlerde, Yunan, Etrüsk ve Roma Dö-nemlerinde de devam etmiûtir103.

Home-ros ve diøer klasik çaø yazarları, ölülerin kırmızı bir kefene sarılarak mezarlara konduklarından bahsetmektedir104.

Gü-nümüzde de papaların kırmızı bir kefene sarılarak gömüldükleri bilinmektedir105.

Araûtırmacılar, çoøunlukla mezar kontekstlerinde rastlanılan kırmızı rengin sembolik anlamı üzerinde durmaktadır. Kırmızı renk, kan gibi aynı renkte olan doøal maddeleri hatırlatmaktadır106

. Nite-kim antik Yunan ve Roma toplumların-dan elde edilen kanıtlar, söz konusu dö-nemlerde, mezar topraøa açıldıøı zaman içine kan libasyonunun yapılmıû olduøu-nu ortaya koymaktadır107. Kan, ölümden sonraki yaûamla baølantılıdır ve yaûamın devamının anahtarıdır108. Bu yüzden öteki

dünyaya doøru olan yolculukta büyüsel bir güç109 ve Hitit mitolojisine göre de

ye-raltındaki ölülerle iletiûimi saølamakta-dır110. Söz konusu nedenlerden dolayı ka-nı temsil eden kırmızı aûı boyası, kil ya da diøer kırmızı renkteki mineraller mezar-lardaki bireylerin vücuduna ve çoøunlukla da baûına uygulanmaktadır111

. 

101 Jullien 1965, 164; Solecki 1975, 283; Wreschner ve diø. 1980, 632; Maringer 2002, 16.

102 Wreschner ve diø. 1980, 633. 103 Latte 1960, 379-393; Linke 1992, 593. 104 Mallory 1989; 191, 223; Linke 1992, 594. 105 Blanc 1961.

106 Leach 1976, 60; Wreschner ve diø. 1980, 631; Gage 1999; Jones – Bradley 1999.

107 Wunderlich 1925, 46-58; Latte 1960, 379-393; Lin- ke 1992, 593.

108 Metcalf – Huntington 1992, 63. 109 Bower 2003, 277.

110 McCarty 1973, 206, 208.

(11)

Kısacası kırmızı renk bir insanın ya-ûam sürecinde bir dünyadan diøerine ge-çiûte oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu yaygın ölü gömme âdeti ve aûı boyasının ölümle olan iliûkisi, bunun tüm doøaüstü güçleriyle beraber kanı temsil ettiøini ve ölüyü bir sonraki yaûama bir an önce ulaûtırmada yardımcı olduøunu düûün-dürtmektedir. Dönüûümün sembolü ola-rak kırmızı aûı boyası mezarlarda yer al-maktadır. Ölüm, insanların son dönüûüm ûeklidir. Kemiklerin beyazlıøı ve mezarın siyahlıøı ile birlikte, kırmızı, ölümü temsil eden üç renk arasındaki yerini almaktadır. Ateûin sembolü olarak da kırmızı aûı bo-yası soøuk vücudun üzerine dökülerek ce-sedi ısıtarak yeniden hayata dönmesini saølamaktadır112.

Kuzey Sibirya’da yaûayan Khanty halkı için, beyaz renk “yukarı dünya” ile iliûkiliyken, siyah, hastalık, açlık ve ölümle baølantılıdır ve kırmızı da yeniden doøu-ûun sembolüdür113. Aynı ûekilde, Ural

Daøları ile Karpatlar arasında MÖ 2-3. yüzyıllar arasında yaûamıû olan ziraat top-lumlarında, aslında avcı-toplayıcı toplum-larda uygulanan mezarlarına aûı boyası koyma geleneøinin hala devam ettiøi gö-rülmektedir. Söz konusu mezarlara mezar eûyası olarak bırakılan yumurta ûekli ve-rilmiû aûı boyaları ile kuû yumurtaları ara-sındaki iliûki, bunların yeniden doøuûu temsil ettiøini ortaya koymaktadır114.

Alet, yiyecek ve aûı boyası formun-da olan mezar eûyalarının kullanımı ilk kez Orta Paleolitik Dönem’de ortaya

çı- 112 Hovers ve diø. 2003, 508; Pedru 2006, 206. 113 Zvelebil 2003, 9.

114 Häusler 1974, 96; Häusler 1976, 66; Ecsedy 1979, 39-40.

kar115. Ancak bu dönemdeki, içinde aûı boyası yumruları ya da bu malzeme ile boyanmıû olan eûyaların bulunduøu me-zarların sayısı, diøer Prehistorik dönem mezarlarında da olduøu gibi oldukça az-dır116.

Avrupa’da Homo sapiens sapienslerin görülmesiyle beraber, aûı boyalı ölü gömme adetlerinde hızlı bir artıû meydana gelmiûtir117. Üst Paleolitik Dönem

mezar-larında aûı boyaları ile birlikte bulunan bazı sembolik eûyalar da ölümden sonraki hayat ve yeniden doøuûun simgeleri ola-rak kabul edilmektedir. Eøer bu eûyalar gerçekten mezar eûyası ise o zaman bun-lar ölüm yolculuøu sırasında mezar sahip-lerine eûlik edecek eûyalar olmalıdır. Eøer bu görüû doøruysa, o zaman öbür dünya-daki yaûam ile dünyadünya-daki yaûam birbirle-rine benzemektedir118.

Anadolu’da ise mezarlarda kırmızı aûı boyası kullanım geleneøinin Epi-paleolitik Dönem ile baûlamıû olduøu dü-ûünülmektedir. Pınarbaûı’nın Epi-paleolitik Dönem tabakalarında açıøa çı-karılan ve içinde çok sayıda mezar eûyası bulunan eriûkin bir erkeøe ait mezarda kırmızı aûı boyasının söz konusu mezar eûyalarının boyanmasında kullanılmıû ol-duøu tespit edilmiûtir. Olasılıkla toplumda önemli bir yere sahip olan bir bireyin yatı-rılmıû olduøu bu mezarda, ithal olduøu düûünülen kumtaûından her iki yüzden düzeltilenmiû yonga aletler, 2 adet uç dü-zelticisi, uç yapımında kullanılan kumta-

115 Jullien 1965, 164; Solecki 1975, 283; Wreschner ve diø. 1980, 632; Maringer 2002, 16.

116 Wreschner ve diø. 1980, 632.

117 Marshack 1972, 295-296, 317; Wreschner ve diø.1980, 632; Duarte ve diø. 1999, 7604; Stringer – Andrews 2005, 171.

(12)

ûından oluklu taû, kumtaûından aûındırıcı, çakmaktaûı yonga, bir obsidyen çekirdek ve kaplumbaøa kabuøundan bir kap, kır-mızı aûı boyası ile kaplanarak baûın altına topluca bırakılmıûtır119. Burada kullanılmıû

lıktaki Torosların olasılıkla güney yamaç-larından getirilmiû olduøu düûünülmekte-dir120.

Neolitik Çaø ölü gömme adetlerinin karakteristik özelliklerinden biri olan aûı boyası kullanımı kültürden kültüre farklı-lık göstermektedir. Özellikle Orta Anado-lu’da bu dönemde görülen ölü gömme adetleri, gerek mezar mimarisi ve uygu-laması, gerekse yontmataû buluntular gibi mezar eûyaları bakımından Yukarı Mezo-potamya ve Levant bölgesindeki çaødaû ölü gömme adetleri ile farklılık göster-mektedir121. Diøer taraftan söz konusu bölgelerde de benzer uygulamaların oldu-øu iskeletlerin kırmızı aûı boyası ile bo-yanması geleneøine Anadolu’daki Akera-mik Neolitik ve Neolitik Çaø mezarların-da mezarların-da rastlanılmaktadır.

Söz konusu dönemlere ait mezar-larda kırmızı aûı boyası kullanımı çoøun-lukla ölünün kafatasının çevresinde, ba-zen de gövdesinin üzerinde tespit edil-mektedir122. Kırmızı aûı boyası ile

boyan-mıû olan kafatasları Neolitik Çaø toplum-larında genellikle ortak görülen bir özel-liktir. Aûı boyası kullanımı gibi kafatası sı-vanmasında ve ûekillendirmesinde farklı methodların kullanımı, aynı inanç siste-mini paylaûan yerel toplumların farklı ge-liûimlerinin bir sonucu olan deøiûik tek- 119 Baird 2007, 291-292. 120 age. 292. 121 Özdoøan 1995, 58; Özdoøan 1999, 229-232; Dü-ring 2003, 1. 122 Lenneis 2007, 131.

nolojilerin varlıøını ortaya koymaktadır123

. Her ne kadar söz konusu kırmızı aûı bo-yalı kafatasları Akeramik Neolitik A dö-neminde de görülmüû olsa da ata kültü inanıûı ancak boyalı kafatası örneklerine sıklıkla rastlanıldıøı Akeramik Neolitik B döneminde doruk noktasına ulaûmıûtır.

Anadolu’da Körtik Tepe’de açıøa çıkarılan Akeramik Neolitik Çaø mezarla-rı aûı boyası kullanım geleneøi hakkında ilgi çekici veriler sunmaktadır. Söz konu-su buluntu yerinde bazı bireylerin öldük-lerinde aûı boyası serpildikten sonra alçı ile sıvanıp gömülmüû oldukları tespit edilmiûtir124

. ùskeletlerin bir kısmında sa-dece kırmızı aûı boyası ile yapılmıû kalın bantlar görülürken, bazılarının kol ve ba-cak kemiklerinde siyah ve kırmızı aûı bo-yasından birbirine paralel olarak yapılmıû özenli çizgi bezemeler görülmektedir125. Bunun yanı sıra bazı mezarlarda da kafa-tası, kol ve bacak kemikleri, dalgalı-koûut biçimde düzenlenmiû kızıl kahverengi ve siyah renk boya ile bezenmiûtir126. Aûı

bo-yası ile yapılmıû bezemeler yalnızca iskelet üzerinde deøil ayrıca iskeletin üstünü kap-layan alçı sıvanın üzerinde de saptanmıû-tır127. Ancak burada ilgi çekici olan söz konusu uygulamaya tüm iskeletlerde deøil de bazı bireylerde rastlanılmıû olması-dır128. Aynı ûekilde Orta Anadolu’da aynı

dönemde Can Hasan’da da kırmızı aûı boyası ile boyanmıû bir kafatası bulun-muûtur129.

 123 Kuijt 2008, 172.

124 Özbek 2005, 41.

125 Özkaya – Coûkun, 2011, 90. 126 Özkaya ve diø. 2012, 317, Res. 1. 127 Özkaya – Coûkun, 2011, 90. 128 Özkaya ve diø. 2012, 317, Res. 2. 129 French 1968, 50.

(13)

uzak-Neolitik Çaø’da Çatalhöyük’teki mezarlarda kırmızı aûı boyası kullanımının devam ettiøi görülmektedir130

. Çatalhö-yük’ün yanı sıra yine Orta Anadolu’da bir Geç Neolitik Çaø buluntu yeri olan Köûk Höyük’te ele geçen on dokuz kafatasının on üçünün kırmızı aûı boyası ile boyanmıû olduøu tespit edilmiûtir131. Söz konusu

bi-reylerin kadın, erkek ve çocuklardan meydana gelmiû olması, bu geleneøin cin-siyet ya da yaû sınırlaması olmadan uygu-lanmıû olduøunu ortaya koymaktadır132

. Çatalhöyük’te açıøa çıkarılmıû olan toplam 400 mezarın yalnızca on bir tane-sinde aûı boyası ile boyanmıû olan iskelet-lere rastlanılmıû olması, ayrıca söz konusu iskeletlerin hepsinin shrinelerda bulunmuû olması, toplumda önemli bir yere sahip olan bireylere bu geleneøin uygulanmıû olduøunu düûündürtmektedir. Burada, özellikle bebek mezarlarında, daha az ol-mak koûuluyla da genç mezarlarında aûı boyası ile boyanmıû olan eûyaların bu-lunmasının nedeni, Hodder’a göre133 bu

yaû grubundaki insanları kötülüklerden korumaktır. Mellaart ise134, yalnızca me-zarlarda deøil aynı zamanda duvar resim-lerinde de kırmızı rengin oldukça sık kul-lanılmasının nedenini aûı boyasının doøa-da kolaylıkla bulunması deøil de kanı ve dolayısıyla da yaûam gücünü sembolize etmesi olduøunu düûünmektedir. Ölülerin kemiklerinin üzerine kırmızı aûı boyasının sürülmesi, ayrıca evin içindeki panellerin de kırmızıya boyanması ise olasılıkla, hem evde yaûayanları hem de evlerin altında  130 Mellaart 1966, 183; Düring 2003. 131 Özbek 2009, 384; Öztan 2012, 36-37. 132 Öztan 2012, 36. 133 Hodder 2006, 191. 134 Mellaart 1963, 61.

gömülü olan ölüleri, uykuları sırasında canlı tutmak olmalıdır135.

Mezarlara aûı boyası koyma ya da bazı bireylerin iskeletlerinin kırmızı aûı boyası ile boyanması hakkında ileri sürü-len hipotezlerden bir diøeri de söz konu-su maddenin iyileûtirme özelliøi ile baø-lantılıdır. Avcı-toplayıcı ve küçük ölçekli tarım toplumlarında sıklıkla rastlanılan úaman hekimliøi hastalıktan saølıklı du-ruma geçiûi temsil etmektedir136. Birçok

kültürde, kiûi hastalandıøı zaman ilk yapı-lan iûlem vücudun aûı boyasıyla ovulma-sıdır. Spencer ve Gillan’a göre137, bu iûlem

kanın yerine uygulanmaktadır. Peile138 Kuzeybatı Avustralya’da yaûayan Gugadja halkının aûı boyasını ilaç olarak kullandık-larını belirtmektedir. Hem kırmızı hem de sarı boyalardan ilaç olarak yararlanılmak-tadır ancak özellikle kırmızı tercih edil-mektedir. Büyük bir ihtimalle ilk insanlar da deneme yanılma yoluyla aûı boyası içinde yer alan demirin iyileûtirme özelli-øini keûfetmiûtir139. Eøer gerçekten

Paleo-litik Çaø’da da aûı boyaları ilaç olarak kul-lanıldıysa o zaman mezarlardaki varlıkları da kiûinin hayatını kurtarmak için çabala-rın devam ettiøi anlamına gelebilir140

.

Sonuç

Erken Prehistorik Dönemlerde kırmızı aûı boyasının varlıøı, söz konusu toplumların sembolik düûünce ûekilleri, inançları ve ritülleri hakkında daha fazla bilgi edinilmesine olanak saølamaktadır. Kırmızı boyanın prehistorik dönemlerde-ki kullanımına bakıldıøı zaman bu rengin 

135 Mellaart 1963, 61. 136 Lewis-Williams 2002, 114. 137 Spencer – Gillan 1968, 268. 138 Peile 1979.

139 Velo 1984, 674; Belfer -Cohen 1991, 578. 140 Velo 1984, 674.

(14)

çeûitli anlamı ve iûlevi olduøu anlaûılmak-tadır. Sembolizmin ilk örneøini oluûturan kırmızı aûı boyası kullanımı Erken Prehis-torik dönem insanlarının yaûamlarının farklı evrelerinde önemli rol oynamıûtır. Söz konusu önem, günümüz avcı-toplayıcı toplulukların özellikle ritüel ya-ûamlarında hala devam etmektedir. Bu ça-lıûmanın da ortaya koyduøu gibi arkeolo-jik ve etnoørafik veriler kırmızı aûı boyası kullanımının iûlevsel ve faydacıl yönünün yanı sıra sembolik, ritüel, sosyal ve kültü-rel bir anlamı olduøunu göstermektedir.

Prehistorik insanlar için kırmızının en önemli özelliøi kanı temsil etmesidir. Bu yüzden söz konusu renge yaûam, be-reket, ölüm, iyi ûans getirme ve koruyucu-luk gibi çeûitli iûlevler yüklenmiûtir. Ancak bunlar arasında belki de en ilgi çekici ola-nı ve ayola-nı zamanda Erken Prehistorik Dönem insanlarının geliûmiû olan ente-lektüel düûünce ûeklinin kanıtı olan “dö-nüûüm” hipotezidir. ùyi birer gözlemci olan bu topluluklarda olduøu gibi, günü-müz avcı-toplayıcı gruplarında da hayat bir döngüden oluûmaktadır. Söz konusu yaûamsal döngü doøum, ölüm ve daha sonra da yeniden doøuûtan meydana gel-mektedir. Bu açıdan bakıldıøı zaman as-lında hayatta her ûeyin bir dönüûümü ol-duøu görülmektedir. Bu makalede de be-lirtildiøi gibi, sarı aûı boyasının ısıtıldıktan sonra kırmızı renge dönüûmesi; çocukluk-tan genç kızlıøa ve daha sonra anneliøe doøru olan deøiûim süreci ve öldükten sonra yeni bir hayatın baûlaması gibi dö-nüûümlerle bir tutulmuûtur. ùûte bu dön-güde Erken Prehistorik Dönem insanları bu öøeleri sembolize etmek amacıyla kır-mızı renkten yararlanmıûtır.

Eldeki arkeolojik veriler kırmızı aûı boyasının, sembolik eûyalar, aletler, sanat eserleri ve vücut boyaması ile mezar eûya-sı olarak kullanımının en erken Orta Pa-leolitik Dönem’de baûlamıû olduøunu göstermektedir. Ancak, Homo sapiens

sapi-enslerin ortaya çıkıûıyla beraber, sembo-lizmin ve dolayısıyla bireyler arasındaki bilinçli bir iletiûimin ortaya çıktıøı Üst Pa-leolitik Dönem’de kırmızı aûı boyasından özellikle ritüel yaûamda yararlanılmıû ol-duøu anlaûılmaktadır.

Aûı boyasının Alt Paleolitik Dö-nem’de ilk kullanımının görüldüøü Afrika, Avrupa ve Yakındoøu’nun aksine, Ana-dolu’da bu boya maddesinin en erken kullanımı ancak Üst Paleolitik Dönem’de gerçekleûmiûtir. Diøer taraftan, kırmızı aûı boyasının hem günlük hem de ritüel ya-ûamdaki önemi ve sembolik deøeri, Ana-dolu’da Neolitik Çaø’da daha belirgin bir ûekilde anlaûılmıûtır. Bunun en önemli nedeni olarak, ilk kez Epi-paleolitik Dö-nem’de görülmeye baûlayan ritüel yaûam ve sembolizmin Akeramik Neolitik ve Se-ramikli Neolitik Dönem’de doruk nokta-sına ulaûmıû olması ileri sürülebilir. Diøer taraftan her ne kadar Anadolu toprakla-rında gerek iûlevsel gerekse sembolik ve ritüel anlamda kırmızı aûı boyası kullanım geleneøi geç görülmeye baûlamıû olsa da diøer bölgelere oranla, Anadolu’daki Er-ken Prehistorik Dönem insanları bu boya maddesinden çeûitli alanlarda yararlan-mıûlardır. Özellikle duvar resimlerinin ya-pımında ve toplumları için önemli olan ûaman, hekim ya da lider gibi kiûiler ile ai-le bireyai-lerinin mezarlarında gerek mezar eûyası gerekse iskeletlerin boyanmasında aûı boyasını diøer çaødaû buluntu yerleri-ne oranla daha fazla kullanmıûlardır. Bu

(15)

durum da aslında, Üst Paleolitik Dö-nem’den itibaren Anadolu insanlarının sembolik yaûama verdikleri önemi ve ha-yatlarında deøer verdikleri manevi unsur-ları sembollerle yüceltmiû oldukunsur-ları ve bunlara daha fazla deøer yüklemiû olduk-larını kanıtlamaktadır.

(16)

KAYNAKÇA

Allain – Rigaud 1986

J.Allain – A. Rigaud, “Décor et Fonction Quelques Exemples Tirés du Magdalénien”, L’Anthropologie 90, 1986, 713-738.

Audouin–Plisson 1982

F. Audouin – H. Plisson, “Les Ochres et Leurs Témoins au Paléoli-thique en France: Enquéte et Expéeriences sur Leur Validté Archéo-logique”, Cahiers du Centre de Recherches Pré Historiques 8, 1982, 33-80. Baird 2006 D. Baird, “The Boncuklu Project: The Origins of Sedentism,

Cultiva-tion and Herding in Central Anatolia”, Anatolian Archaeology 12, 2006, 13-16.

Baird 2007 D. Baird, “Pınarbaûı: Orta Anadolu’da Epipaleolitik Konak Yerinden Yerleûik Köy Yaûamına”, içinde: M. Özdoøan ve N. Baûgelen (ed.),

Anadolu Uygarlıøının Doøuûu ve Avrupa’ya Yayılımı. Türkiye’de Neolitik Dö-nem. Yeni Kazılar, Yeni Bulgular (2007) 285-311.

Baird – Baysal 2012 D. Baird – A. Baysal, “Boncuklu HöyükProjesi: Orta Anadolu’da Tarımın, Yerleûik Hayata Geçiûin ve Hayvancılıøın Baûlangıcının Araûtırılması”, KST 33.4, 2012, 263-271.

Balzer 1996 M. M. Balzer, “Flights of the Sacred: Symbolism and Theory in Siberi-an ShamSiberi-anism”, AmericSiberi-an Anthropologist, 98, 1996, 305-318.

Balzer 1997 M.M. Balzer, Shamanic Worlds: Rituals and Lore of Siberia and Central Asia (1997).

Bar-Yosef – Philipps 1997

O. Bar-Yosef – J. L. Phillips, Prehistoric Investigations in Gebel Maghara,

northern Sinai (1977).

Barham 2002 L.S. Barham, “Systematic Pigment Use in the Middle Pleistocene of South Central Africa”, Current Anthropolgy 43.1, 2002, 181-189.

Belfer-Cohen 1991 A. Belfer-Cohen, “Art Items from Layer B, Hayonim Cave: A Case Study of Art in A Natufian Context”, içinde: O. Bar-Yosef – F. R. Valla (ed.), The Natufian Culture in Levant (1991) 569-588.

Bell 2003 H. R. Bell, Erkek ùûi/Kadın ùûi: Dünyanın En Eski Kültüründe Cinsiyetin Tinsel Rolü (2003).

Berenguer 1973 M. Berenguer, Prehistoric Man and His Art (1973).

Berlin – Kay 1969 B. Berlin – P. Kay, Basic Color Terms: Their Universality and Evolution (1969).

Beyries 1983 S. Beyries,”Foncton et Mode d’utilisation d’une Série de Lames Ocrées Capsienne”, içinde: M. C. Cauvin (ed.) Traces d’Utilisation sur les

Outis Néolithiques du Proche Orient (1983) 135-142.

Blanc 1961 A.C. Blanc, “Some Evidence for the Ideologies of Early Man”, S. L. Washburn (ed.) Social Life of Early Man (1961) 119-136.

Bleek – Lloyd 1911 W. H. I. Bleek – L. C. Lloyd, Specimens of Bushman Folklore (1911). Bostancı 1959 E. Y. Bostancı, “Researches on the Mediterrenean Coast of Anatolia:

A New Paleolithic Site at Beldibi near Antalya”, Anatolia 4, 1959, 129-178.

(17)

Buluntularla olan Münasebetleri”, Antropoloji Dergisi 3, 1965, 55-90. Bower 2003 B. Bower, “Stone Age Code Red: Scarlet Symbols Emerge in Israeli

Cave” Science News 164.18, 2003, 277.

Bouchonnet 1977 A. Bouchonnet, “Action de la Chaleur sur les Ocres”, Bulletin de la

So-ciété Française de Chimie (1977) 345-351. Brandt – Weedman

2002

S. Brandt – K. Weedman, “The Ethnoarchaeology of Hide Working and Stone Tool Use in Konso, Southern Ethiopia: An Intrıduction”, içinde: F. Audoin-Rouzeau ve S. Beyries (ed.), Le Travail du Cuir de la

Préhistoire a Nos Jours, XXIIe Rencontres Internationales d’Archéologie

et d’Histoire d’Antibes (2002) 113-130.

Büller 1988 J. Büller, “Handling, Hafting and Ochre Strains”, S. Beyries (ed.)

Indus-tries Lithiques Tracéologie et Technologie Vol. 1: Aspects Archéologiques (1988) 5-32.

Couraud 1988 C. Couraud, “Pigments Utilisés en Préhistoric Provenance, Préepara-tion, Mode d’utilisation” L’Anthropologie 92.1, 1988, 17-28.

Dart 1968 R.A. Dart, “The Birth of Symbology”, African Studies 27, 1968, 49-63. D’errico 2003 F. D’errico, “The Invisible Frontier. A Multiple Species Model for the

Origin of Behavioral Modernity”, Evolutionary Anthropology 12, 2003, 188-202.

de Fontanelle 1981 J.M. de Fontanelle, Nouveau Manuel Complet du Chamoiseur,

Pelletier-Fourreur, Maroquinier, Mégisseur et Parcheminier (1981).

Duarte ve diø. 1999 C. Duarte – J. Mauricio – P. B. Pettitt – P. Souto – E. Trinkaus, H. van der Plicht – J. Zilhao, “The Early Upper Paleolithic Human Skele-ton from the Abrigo do Lagar Velho (Portugal) and Modern Human Emergence in Iberia”, Proceedings of the National Academy of Sciences of the

USA,96.13 (1999) 7604-7609.

Dubreuil 2004 L. Dubreuil, “Long-Term Trends in Natufian Subsistence: A Use-Wear Analysis of Ground Stone Tools”, Journal of Archaeological Science 31, 2004, 1613-1629.

Dubreuil-Grosman 2009

L. Dubreuil ve L. Grosman, “Ochre and Hide Working at a Natufian Burial Place”, Antiquity 83, 2009, 935-954.

Duhard 1993 J.P. Duhard, “Upper Paleolithic Figures as a Reflection of Human Morphology and Social Organization,” Antiquity 67, 1993, 83-91. Dunbar ve diø. 1999 R. Dunbar – C. Knight – C. Power, The Evolution of Culture (1999). Duru – Özbaûaran

2005

G. Duru – M. Özbaûaran, “A non-domestic site in Central Anatolia”,

Anatolia Antiqua XLIII, 2005, 15-28.

Düring 2003 B. S. Düring, “Burials in Context: The 1960s Inhumations of Çatalhöyük East”, AnatSt 53, 2003, 1-15.

Ecsedy 1979 I. Ecsedy, The People of the Pit-Grave Kurgans in Eastern Hungary (1979). Elliot – Niesta 2008 A.J. Elliot – D. Niesta, “Romantic Red: Red Enhances Men’s

Attrac-tion to Women”, Journal of Personality and Social Psychology 95.5, 2008, 1150-1164.

(18)

Archi-2011 tecture of Central Anatolia and Raman Spectroscopic Investigation of Red Ochre in Chalcolithic Çatalhöyük”, Oxford Journal of Archaeology 30.1, 2011, 1-11.

Esin – Harmankaya 2007

U. Esin – S. Harmankaya, “Asıklı Höyük”, içinde: M. Özdoøan ve N. Baûgelen (ed.) Türkiye’de Neolitik Dönem (2007) 263-264.

French 1968 D. French, “Excavations at Can Hasan, 1967: Seventh Preliminary Report”, AnatSt 18, 1968, 45-53.

French 1972 D. French, “Excavations at Canhasan III”, içinde: E. Higgs (ed.)

Pa-pers in Economic Prehistory (1972) 181-190.

Gage 1999 J. Gage, “Did Colors Signify? Symbolism in Red”, Cambridge

Archaeo-logical Journal 9.1, 1999, 110-112.

Gimbutas 1989 M. Gimbutas, The Language of the Goddess (1989). Gonzales – Ibanez

2002

J. Gonzales – J. Ibanez, “The Use of Pebbles in Eastern Vizcaya be-tween 12,000 and 10,000 BP”, içinde: H. Procopiou – R. Treuil (ed.),

Moudre et Broyer,Volume I: Méthode (2002) 69-80.

Güleç ve diø. 2003 E. Güleç – S. Kuhn– ù. Özer – M. Stiner, 2003: “The 2001 Excavation Season at Üçaøızlı Cave”, KST 24.1, 2003, 473-484.

Häusler 1974 A. Häusler, Die Gräber der Älteren Ockergrabkultur Zwischen Ural und

Kar-paten (1974).

Häusler 1976 A. Häusler, Die Gräber der älteren Ockergrabkultur zwischen Dnepr und

Kar-paten (1976).

Hayes 1964 W. C. Hayes, “Most Ancient Egypt: Chapter II. Paleolithic Man in Egypt”, Journal of Near Eastern Studies, 23.3, 1964, 145-192.

Henry – Garrard 1988

D. O. Henry – A. N. Garrard, “Tor Hamar: an Epipaleolithic Rock-shelter in Southern Jordan”, Palestine Exploration Quaterly 120, 1988, 1-25.

Henry – Shen 1995 D. O. Henry – C. Shen, “The Madamaghan Sites”, içinde: D. O. Hen-ry (ed.), Prehistoric Cultural Ecology and Evolution: Insights from Southern

Jor-dan(1995) 295-318. Henshilwood ve diø.

2002

C.S. Henshilwood – F. D’errico – R. Yates – Z. Jacobs – C. Tribolo – G. A. T. Duller – N. Mercier – J. C. Sealy – H. Valladas – I. Watts – A. G. Wintle, “Emergence of Modern Human Behavior. Middle Stone Age Engravings from South Africa”, Journal of Human Evolution, 41, 2002, 631-678.

Hewitt 1986 R. L. Hewitt, Structure, Meaning and Ritual in the Narratives of the Southern

San(1986).

Hodder 2006 I. Hodder, Çatalhöyük. Leoparın Öyküsü (2006).

Hodder 2007 I. Hodder, “Çatalhöyük: Yeni Çalıûmalar”, içinde: M. Özdoøan –N. Baûgelen (ed.) Türkiye’de Neolitik Dönem (2007) 313-329.

Hovers ve diø. 2003 E. Hovers – S. Ilani – O. Bar-Yosef – B. Vandermeersch, “An Early Case of Color Symbolism”, Current Anthropology 44.4, 2003, 491-522. Ibanez – Gonzales

1996

J. J. Ibanez – J. Gonzales, From Tool Use to Site Function: Use Wear

(19)

Ar-chaeological Reports International Series 658) (1996).

Ibanez ve diø. 2007 J. J. Ibanez – J. Gonzales-Urquijo – A. Rodriguez-Rodriguez, “The Evolution of Technology during the PPN in the Middle Euphrates: A View from the Use-Wear Analysis of Lithic Tools”, içinde: L. Astruc, D. Binder, F. Briois (ed.), Systémes Techniques et Communautés du

Néo-lithique Préecéramique au Proche-Orient Technical Systmes and Near Eastren

PPN Communities (2007) 153-165.

Ighilahriz 1996 F. Ighilahriz, “L’ochre dans l’industrie Lithique de l’Ibéro maurusien d’Afalou Bou-Rhummel (Algérie)”, L’Anthropologie 100, 1996, 77-87. Inizan 1976 M. L. Inizan, “Outils Lithiques Caspiens Ochrées”, L’Antropologie 80,

1976, 39-63.

Jennet 2008 K. D. Jennet, K. D. Female Figurines of the Upper Paleolithic (2008), Un-published PhD Thesis.

Jones – Bradley 1999

A. Jones – R. Bradley, “The Significance of Colour in European Ar-chaeology”, Cambridge Archaeological Journal 9.1, 1999, 112-114.

Jullien 1965 R. Jullien, Les Hommes Fossiles de la Pierre Taillée (1965).

Keeley 1980 L. H. Keeley, Experimental Determination of Stone Tool Uses (1980).

Kartal 2009 M. Kartal, Konar-Göçerlikten Yerleûik Yaûama Geçiû. Epipaleolitik Dönem. Türkiye’de Son Avcı-Toplayıcılar(2009).

Klein 1973 R.G. Klein, Ice Age Hunters of the Ukraine (1973).

Knight 1991 C. Knight, Blood Relations: Menstruation and the Origins of Culture (1991). Kuhn – Stiner 2007 S. L. Kuhn – M. C. Stiner, “Paleolithic Ornaments: Implications for

Cognition, Demography and Identity”, Diogenesis, 214, 2007, 40-48. Kuhn ve diø. 1999 S. Kuhn – E. Güleç – F. Kılınç, “Exploratory Excavations at Üçaøızlı

Cave, Hatay Province (1997)”, KST 20.1, 1999, 63-70.

Kuhn ve diø. 2009 S. L. Kuhn – M. C. Stiner – E. Güleç – ù. Özer – H. Yılmaz – ù. Bay-kara – A. Açıkol – P. Goldberg – K. M. Molina – E. Ünay – F. Suata-Alpaslan, “The Early Upper Paleolithic Occupations at Üçaøızlı Cave (Hatay, Turkey)”, Journal of Human Evolution 56, 2009, 87-113.

Kuijt 2008 I. Kuijt, “The Regenration of Life: Neolithic Structures of Symbolic Remembering and Forgetting”, Current Anthropology 49.2, 2008, 171-197.

Latte 1960 K. Latte, Römische Religiongeschichte (1960).

Leach 1976 E. Leach, “Color Symbolism”, in Culture and Communication (1976). Lenneis 2007 E. Lenneis, “Mesolithic Heritage in Early Neolithic Burial Ritulas and

Personel Adornments”, Documenta Praehistorica XXXIV, 2007, 129-137. Leroi-Gourhan 1962 A. Leroi-Gourhan, “Sociétés Primitives”, Les Origines de la Civilisation

Technique (1962).

Lévi-Strauss 1962 C. Lévi-Strauss, La Pensée Sauvage (1962).

Lewis-Williams 1997 J. D. Lewis-Williams, “Harnessing the Brain: Vision and Shamanism in Upper Paleolithic Western Europe”, içinde: M. Conkey, O. Soffer, D. Stratman ve N.G. Jablonski (ed.), Beyond Art: Pleistocene Image and

(20)

Lewis-Williams 2002 J. D. Lewis-Williams, The Mind in the Cave (2002).

Linke 1992 U. Linke, “Manhood, Femaleness and Power: A Cultural Analysis of Prehistoric Images of Reproduction”, Comparative Studies in Society and

History34.4, 1992, 579-620.

Lombard 2005 M. Lombard, “Evidence of Hunting and Hafting during the Middle Stone Age at Sibidu Cave, KwaZulu-Natal, South Africa: A Multiana-lytical Approach”, Journal of Human Evolution 48, 2005 279-300.

Lombard 2007 M. Lombard, “The Gripping Nature of Ochre: The Association of Ochre with Howiesons Port Adhesives and Later Stone Age Mastics from South Africa”, Journal of Human Evolution 53, 2007, 406-419. Lombard 2008 M. Lombard, “Finding Resolution for the Howiesons Poort through

the Microscope:Micro-residue Analysis of Segements from Sibidu Cave, South Africa”, Journal of Archaeological Science 35, 2008, 26-41. Mallory 1989 J. O. Mallory, In Search of the Indo-Europeans: Language, Archaeology and

Myth(1989).

Maringer 2002 J. Maringer, The Gods of Prehistoric Man (2002).

Marshack 1972 A. Marshack, The Roots of Civilization. The Cognitive Beginnings of Man’s

First Art, Aymbol and Notation (1972).

Marshack 1976 A. Marshack, “Some Implications of the Paleolithic Symbolic Evi-dence for the Origin of Language”, Current Anthropology 17.2, 1976, 274-282.

Marshack 1981 A. Marshack, “On the Paleolithic Ochre and the Early Uses of Color and Symbol”, Current Anthropology 22.2, 1981, 188-191.

Marshall 1976 L. Marshall, The Kung of Nyae Nyae (1976).

McCarthy 1973 J. D. McCarthy, “Further Notes on the Symbolism of Blood and Sac-rifice”, Journal of Biblical Literature 92.2, 1973, 205-210.

Mellaart 1963 J. Mellaart, “Excavations at Çatal Höyük, 1962: Second Preliminary Report”, AnatSt 13, 1963, 43-103.

Mellaart 1966 J. Mellaart, “Excavations at Çatal Höyük: Fourth Preliminary Report, 1965”, AnatSt 16, 1963, 165-191.

Mellaart 1967 J. Mellaart, Çatal Höyük: A Neolithic Town in Anatolia (1967). Mellars 1996 P. Mellars, The Neanderthal Legacy (1996).

Metcalf – Hunting-ton 1992

P. Metcalf – R. Huntington, Celebrations of Death (1992).

Minzoni-Déroche ve diø. 1995

A. Minzoni-Déroche – M. Menu – P. Walter, “The Working of Pig-ment during the Aurignacian Period: Evidence from Üçaøızlı Cave (Turkey)”, Antiquity 69, 1995, 153-158.

Moss 1983 E. H. Moss, The Functional Analysis of Flint Inplements. Pincevent abd Pont

d’Ambon: Two Case Studies from the French Final Paleolithic (British

Ar-chaeological Reports International Series 177) (1983).

(21)

(In-troduction to two Special Issues on Advances in the Study of Pleisto-cene Imagery and Symbol Use”, JAMT 13.4, 2006, 239-249.

Orthman 1945 A.C. Orthman, Tanning Processes (1945).

Özbaûaran 2003 M. Özbaûaran, “Musular-Aûıklı ùliûkisinde Kireç Tabanlı Yapılar”, içinde: M. Özdoøan, H. Hauptmann ve N. Baûgelen (ed.), Köyden Kente,

Yakındoøuda ùlk Yerleûmeler, Ufuk Esin’e Armaøan, Vol. 2 (2003) 361-372.

Özbaûaran ve diø. 2007

M.Özbaûaran – G. Duru – N. Kayacan – B. Erdoøu – H. Buitenhuis, içinde: “Musular 1999-2004- Genel Bir Deøerlendirme”, M. Özdoøan ve N. Baûgelen (ed.), Türkiye’de Neolitik Dönem (2007) 276-278.

Özbek 2005 M. Özbek, “Körtik Tepe’de ùnsan Saølıøı”, ArkST 20, 2005, 41-52. Özbek 2009 M. Özbek, “Remodeled Human Skulls in Köûk Höyük (Neolithic Age,

Anatolia): a New Appraisal in View of Recent Discoveries”, Journal of

Archaeological Science 36.2, 2009, 379-386.

Özdoøan 1995 M. Özdoøan, “Neolithic in Turkey. The Status of Research”, Readings

in Prehistory, Studies Presented to Halet Çambel (1995) 41-59.

Özdoøan 1999 M. Özdoøan, “Concluding Remarks”, içinde: M. Özdoøan ve N. Baû-gelen (ed.), The Neolithic in Turkey. The Cradle of Civilisation (1999) 225-236.

Özkaya – Coûkun 2011

V. Özkaya – A. Coûkun, “Körtik Tepe 2009 Yılı Kazısı”, KST 32.1, 2011, 81-100.

Özkaya ve diø. 2012 V. Özkaya – A. Coûkun – M. Benz – Y. S. Erdal – A. L. Atıcı – F. S. úahin, “Körtik Tepe 2010 Yılı Kazısı”, KST 33.1, 2012, 315-338. Öztan 2012 A.Öztan, “Köûk Höyük. A Neolithic Settlement in Niøde-Bor

Pla-teau”, içinde: M. Özdoøan, N. Baûgelen ve P. Kuniholm (ed.), The

Neo-lithic in Turkey. New Excavations and New Research (2012) 31-70.

Pedru 2006 S. Pedru, “Red, Black or White? The Dawn of Colour Symbolism”

Documenta Praehistorica 33, 2006, 203-208.

Peile 1979 A.R. Peile, “Colours that Cure”, Hemisphere 23, 1979, 214-217.

Plisson 1992 H. Plisson, “Le Cuir au Paléolithique”, içinde: S. Sarrat-Ianger (ed.),

Autour du Cuir. Complete-rendu des Rencontres Archéologiques de Guircy, 5-6 April 1991 (1992) 7-18.

Pomiés ve diø. 1998 M. P. Pomiés – G. Morin – C. Vignaud, “XRD Study of Goethite-Hematite Transformation: Application to Identification of Heated Prehistoric Pigments”, European Journal of Solid State and Inorganic

Chem-istry35, 1998, 9-25.

Power 2004 C. Power, “Women in Prehistoric Rock Art”, içinde: G. Berghaus (ed.), New Perspectives on Prehistoric Art (2004) 75-103.

Rice 1981 P. C. Rice, “Prehistoric Venuses: Symbols of Motherhood or Womanhood” Journal of Anthropological Research 37.4, 1981, 402-414. Rosenfeld 1971 A. Rosenfeld, “The Examination of Use Marks on Some Magdalenian

End Scrapers”, BMQ, 35, 1971, 176-182.

Rots 2002 V. Rots, Hafting Traces on Flint Tools: Possibilities and Limitations of Macro

Referanslar

Benzer Belgeler

Stepanov Institute of Physics, National Academy of Sciences of Belarus, Minsk, Belarus 93 National Scientific and Educational Centre for Particle and High Energy Physics, Minsk,

50 Atamcr, Genel İşlem Şartlarının Denetlenmesi, s.143-144.. Alman Medenî Kanunu md.l38'de edim ile karşı edim arasındaki ilişki, ahlâka aykırılık

Yapılan araştırmada, bu durumların çoğunda (% 71) bu rol izah edilmemiştir. c) Avukat, yetişkin kimsenin rolünü aynı zamanda müvekkile de anlatmalı ve yapılan

Fonksiyonel akım yanlısı metodların Amerikalı ve Avrupalı hukukçuların birbirlerine yaptıkları yollamalarla tartışıldığı bu ortamda (83), Avrupalı hukukçular, söz

Milletvekili Seçimi Kanunu Tasarısı, milletvekilliklerinin ülke genelinde kullanılan ge­ çerli oyların en az % 10'unu alan, seçim çevreleri itibariyle de bir seçim

Bu çalışmada beyin kanamalarının tespitinde literatürde kullanılan mikrodalga bandı görüntüleme teknikleri gözden geçirilmiş ve bunlarla bağlantı olarak beyin

Bilim, sanat gibi genellikle kurgu yoluyla anlayışı ilerletmek için gerçeği küçümser.. Bu makale kapsamında dikkate alınan testler; bilim kurguları, edebi ve resimsel