|l„
-fT- ^
4
1^3»
" Sayfa: 3
Y U S U F Z I Y A
O R T A Ç
Y eni
W T astamonu’dan bir mektup aldım. Gü- zel bir mektup. Altındaki imza bir kadın ismi: Gülgûn Kurtoğlu. Bu daha gü zel.
Okuyucum, benim «Gecekondu San’- at» isimli fıkram üstünde konuşuyor.
Bu mektupta, kalemlerimizi beyaz kâ ğıda değmeden, hürmetle durduracak gü zel bir hakikat var: İstanbul - Ankara gi bi Üniversiteler şehri, büyük fikir ve san at merkezlerinden uzak vatan köşelerinde bile, yazılarımız üstünde anlayışla konu şacak bir mümtaz insanlar nesli yetişmiş tir. Onları, Gülgûn Kurtoğlu’nun şahsında en bahtiyar saygımızla selâmlarız.
Muhterem okuyucum, galiba iki ana düşüncede yanılıyor:
1 — Orhan Veli realist şairdir. Bu zor yaşanılan dünyada elbet Nedim gibi kahkahalar atamaz!
2 — Her yeni, eskinin hücumuna uğ ramıştır.
Cevap vereyim:
1 — Bizim eski şiirimiz de baştan ba şa kahkaha değildir. Fuzulî, galiba gü lümsemez bile!
Eğer şiirde realizm «Süleyman Efen di» merhumun «Nâsır» ından bahsetmek olsaydı:
Köpek, sen benden âlâsın ki kürkün eskimek bilmez! Mısraı, Dîvân şiirinin ölmez eserleri arasında yaşardı.
şiir
Meyhanede yediği ciğer tavasının pa rasını veremeyen eski Tavukpazan şairi nin bir başka masadaki zengin dostuna gönderdiği beyti bilir misiniz?
Tuzladı ahçı odiyle ciğerim yâresini, Ciğerim pâresi, gel ver ciğerin paresini! |
S
jjj işte şikâyet yüklü iki realist mısra* i daha... Lütfen kendi kendinize cevap
ve- |
riniz: Şiir mi bu?..Eğer bütün günlük sıkıntılarımızın 1 sesi şiir olsaydı, edebiyat dünyamız San- 1 dal Bedestanıııa dönerdi!
2 — Eskinin yeniyi çekememesi, as- | Iâ yeni olmamış küçük yaratıkların işidir: | Tevfik Fikret’in Ahmet Hâşim’e hücum f ettiğini ben bilmiyorum. Mehmet Akif, | Orhan Seyfi’yi ezber okurdu. Cenab Şeha- | bettin, Faruk Nâfiz’e sahiden hayrandı, f
Calıid Sıdkı Tarancı’yı son devrin Sul- | taııüşşuara’sı seçenler eskiler değil midir? | Hayır... Realiteyi ham maddesiyle | mısraa koyarsak şiir yazmış olmayız. Onu, | göz nurumuzla yıkamak, durulaştırmak... | işte Tevfik Fikret’in:
Kolay bu, öyle mi?...
Diye âdeta can acısiyle sorduğu bü- | yük, çetin iş!
Elbet her şair kendi çağının sesini ve- | rir. Ama, Safiye Aylâ'nın bülbül sesiyle. | Kaldırımdaki yoğurtçunun gırtlak dolusu |
çiğliğiyle değil. §
9
iHHUİfuıimıu ıı BmmıiH>»ıı ımMHim ım ıJİ
Taha Toros Arşivi