Bir
şiir kut».m örsözü vssiles
ffihmet Hnşim’in şiirlerini in- ce bir ciltte toplarken bun ların başına yazdığı sayfalar, sa nata dair kendi dilimizde okuya bileceğimiz şeylerin en güzelleri arasındaki mevkiini muhafaza et mektedir. Genç şair Şinasi özden- oğîu da itina ile basılmış bir cilt içinde, ve (Anaforda dönen a- dam) başlığı aîîmda/manzumele- rini toplarken, Ahmet Haşim’in hareketini taklit etmiş, vö şiirle rinden evvel, (şiire Ve şiirden gay ri bazı şeylere dair) diyerek bize bir hayli sayfa sunmuş. Şinasi Özdenoğlu, .kabiliyetli bir. şairdir. Kaleminden çıkanlar için daha titiz olup bütün verdiklerinden bir kısmını atmağa razı olsaydı, ken disini daha çok beğenip severdik. Ön sözünde de güzel şeyler yok değil. Fakat bir şiir kitabının mu- kaddemesi şairin sanat hakkında- ki bütün düşüncelerinin, endişele rinin, İstıraplarının, ümit ve id dialarının bir hülâsası ve bir usa resi olmalıdır. Bunu yazdıktan sonra, artık şair (her şeyi söy ledim. Bundan sonra ebediyen sussam da olu r!) diye diişünebil- melidir. Halbuki, Şinasi ön sözü ne rastgele hatırlanmış ve çala kalem yazılmış şeyler de almamış değil. İşte ayrı harflerle basılmış, altları lâtin rakamları ile rakam- ■ lı ve birbirlerinden İşaretlerle ay
rılmış fikirlerden bir tanesi: (Bence Nııruliah Ataç’ııı en kuvvetli tarafı alçakgönüllnlüğu- $ **$ *
< - Sonunda (Güneşe en yakın
kaleler bir gün bi^m dlr). Diyen,
TT-V^Vi eilr^
bu kadar biiyök ve ihtişamlı bir iddia ile biten ön sözünün ancak bir yarenlik esnasında ileri sürü lecek bir lâfa ehemmiyetle yer a- yırışmı garip bulmaz mısınız?
Ün sözünün altına şair Bur- ğazadası kaydını ilâve etmeyi mü nasip görmüş. Bu münasebetle kendisinin orada nahiye müdürü olduğunu hatırladım, geçenlerde yazdığım (Elçi edipler) makale sine muvazi bir de (E lçi-valiler) makalesi yazılabileceğini düşün düm. Fakat üzdeııoğlmm bunla rın silsilesine sokmağa ömrüm ye tebilir mi? Bu düşüncenin hüznü içinde de, Burğazadasıhm ismi ba na Saffeti Ziya’yı hatırlattı. Genç ve zengin, bir hayli da muvazene siz bir kadın kahramanım günah kâr bir seyran için Btırğazadası- nın tepesine götüren büyük hikâ yesi ne kadar güzel, bu güzelliği ne rağmen de ne kadar unutulmuş bir eserdir! Sultan Hanıit devri İstanbulunn en güzel canlandıran bazı yazılarına rağmen, Saffeti Ziya’yı artık bilen ve okuyan yok. Şinasi özdenoğlu ise bizde şöhret lerin yıkılma bilmediklerini iddia ediyor.
N e münasebet! Bizde şöhret ler nesiller boyu değil, bir ömür boyu değil, hazan hattâ bir mev simlik! Kaldı ki, bunu kendisi de bildiği için her şeyin bir şans işi olduğnnu söylüyor. Nitekim, o pek lâtif Bıırgazadasında nahiye müdürli olmak da bir şans işi de ğil midir?
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi