BİREYSELLİK VE TOPLUMSAL BÜTÜNLÜK
Individuaiity and Unity of The Society in The Narrative of Boğaç Han The Son of Dirse Han
İntegralite sociales et individualite dans le recit "Dirse Han Oğlu Boğaç Han"
Doç. Dr. Metin EKİCİ*
A B STR A C T
The Book of Dede K orkut, which contains twelve epic stories an d th e sayings of G ran d fa th er K orkut, is one of th e m ost read an d ev alu ated creation of T urkish litera tü re. Since th e book, each tim e, provides th e best ta s te of lite ra tü re for its read ers, it should be read several tim es.
T his article deals w ith th e individuality and u n ity w ithin fam ily an d society in th e story of Boğaç H an th e Son of D irse H an , which is th e fîrst n arra tiv e in th e Book of Dede K orkut. In order to achieve this, fırst of ali, th e plot stru c tu re of th e n a rra tiv e is sum m arized, and th a n th e u n d erstan d in g of th e ideas of individu ality an d u n ity is explained.
K e y W o rd s
Dede K orkut, individuality, Family, Society, U nity
K endisini o lu ştu ran oniki an latm a ve K orkut A ta’m n hikm etli sözlerinin yer aldığı kısım la birlikte Dede K orkut K itabı T ü rk edebiyatının en çok okunan ve incelenen, h a k k ın d a en çok yazılan b ir yaratm asıdır. Genel olarak T ürk k ü l tü rü , özel olarak da T ü rk edebiyatı ile u ğ ra şa n hem en h erk esin okuduğu ve okum ası gereken a n ıt eserlerden biri olan bu k itap h a k k ın d a ne k a d a r çok ya zılsa yine de azdır. Ç ünkü k itabı h er okuyuşta yeni u n s u rla r keşfetm ek, bir edebî eserin okuyucusuna verebileceği estetik duyguyu ve zevki b ir dah a ta t m ak m üm kündür. İşte bu anlayışla h er sene en az b ir defa d ah a Dede K orkut Ki- ta b ı’nı b a şta n sona okum ayı alışkanlık h alin e getirdiğim i ve h e r okuyuşta daha önce görem ediğim yeni bazı özelliklerin fark ın a vardığım ı söylem eliyim .1
Dede K orkut K itabı üzerinde a ra ş tırm a y a p an la rın sordukları sorulardan
biri de, k ita p ta kendilerinden bahsedilen Oğuz Beyleri’nin yaşadığı devir kabul edilen 9-11. yüzyıllardan çok dah a sonra, yani 15-16. yüzyıllarda yazıya geçirilme sebebidir. Tabii ki, geçm işte yaşam ış atalarım ızın h a tıra la rın ı canlı tu tm ak , bazı Oğuz k a h ra m a n la rın ın b a şarıların ı dile getirm ek önemli, am a ta tm in edici değildir. Bize göre, k itabın ism ini bilm e diğimiz yazarı, kendi yaşadığı yüzyılda ki sorunlara geçm işten bazı örnekler ve rere k bir çözüm bulm a çabasındadır. De de K orkut K itabı b u çabanın sonucunda y aratılm ış bir eser olmalıdır. Yazarın am açlarından en önemli olanı ise, hiç şüphesiz, kendi devrindeki toplum un içinde bulunduğu k arm aşad an çıkış yol ları hakkındadır. Yazar, d ah a ilk a n la t m ada toplum sal b irlik ve b ü tü n lü k fikri nin, aile ve birey tem eline dayandığını edebi bir dille ve d estan sa n atın ın en gü zel örnekleriyle kendi toplum una ve k en
dinden sonra yaşayacak olan T ürk m ille tin e gösterm e çabasındadır ve b u çaba sında da son derece başarılıdır.
Bu m akalede, Dede K orkut Kita- bı’ndaki birinci a n la tm a olan “Dirse H an Oğlu Boğaç H an ” a n latm asın d a “birlik
ve b ü tü n lü k ” fikrinin a n latm a n ın k u rg u
su içinde n asıl verildiği ele alınacaktır. Bu am açla, ilk önce an la tm a n ın yapısı özetlenecek ve yapının üzerine k u ru ld u ğu tem el düşünce olan “birlik ve b ü tü n lü k ” fikrinin k ita p ta nasıl verildiği açık lan m ay a çalışılacaktır.
“D irse H an Oğlu Boğaç H an ” a n la t m asın ın an a tem asın ın “baba-oğul çatış- m ası”olduğu söylenm ektedir.
Bu an latm a, yapısı b akım ından ele alındığında, onu ilk defa okuyan b ir kişi üzerinde, iki a n a bölüm den oluşm uş bir yapıda k u ru lm u ş izlenim i uyan d ırm ak tadır. B aşka b ir ifadeyle söylemek gere kirse, D irse H an ’ın, B ayındır H an ’ın zi yafetinde h a k a re t kabilinden bir tavırla k a rşılaşm asın d an , Boğaç’m doğup, ad alm a sın a k a d a r olan kısm ı an latm a n ın birinci bölüm ü olarak kabul edilebilirse, Boğaç’m kendi k ırk yiğidiyle eğlenmeye b aşla m asın ın kısk an ılm asın d an , Dirse H an ’ı h a in k ırk yiğidin elinden k u rta rı lıp, toy y a p ılarak an la tm a n ın bir sonuca bağlandığı n o k tay a k a d a r olan kısım da ikinci bölüm olarak değerlendirilebilir.
A n latm an ın b u iki bölüm lü yapısı da kendi içinde a lt dilim lere a y rılm ak ta dır. B u n ları m addeler halinde fazla ay rın tıy a girm eden özetleyecek olursak ve birbiri ile b ağ lan tılı g ru p lar haline geti rip, d a h a büyük küm elerde toplarsak, aşağıdaki “hareket” veya “olay” dizilerini ve b u n la rın o lu şturduğu küm leri elde et m ek m üm k ü n olur.
Dirse Han Oğlu Boğaç Han An latmasının Özeti:
1. B ayındır H an ’ın ziyafet verm esi ve ziyafete k a tılm a şa rtları.
2. Dirse H an ’ın ziyafete gitm esi ve ş a rtla ra u ygunlukta üçüncü sırad a yer alm ası.
3. D irse H an ’ın çocuksuz oluşu dola yısıyla ayıplanm ası ve ziyafet yerinden ayrılm ası.
4. Dirse H an ’ın çocuksuzluk için ça re aram ası.
5. Çare bulunm ası ve doğum. 6. B ayındır H an ’ın boğa ve deveyi güreştireceği yerde Dirse H a n ’ın oğlu n u n bulunm ası.
7. O ğlanın boğayı yenmesi.
8. Adsız olan oğlanın, boğayı yen m esi üzerine Boğaç adım alm ası.
9. Boğaç’m k ırk yiğidiyle birlikte eğlenm esinin, babasının k ırk yiğidince kıskanılm ası
10. Dirse H an ’ın yiğitlerinin Bo- ğaç’a iftira atm aları.
11. Dirse H an ’ın yiğitlerine in an m a sı ve oğlunu öldürm eyi kabul etmesi.
12. Dirse H an ’ın, oğlunu ava götü rüp, orada y ara la y a ra k öldü diye b ırak ması.
13. Dirse H an ’ın hanım ının, oğlunu sorm ası ve aram ay a çıkması.
14. H ızır'ın gelip, Boğaç’a y arasın ın nasıl tedavi edileceğini bildirm esi.
15. Boğaç’m, annesi ta rafın d a n bu lunup, H ızır’ın söylediği şekilde tedavi etm esi.
16. D irse H an ’ın yiğitlerinin, Bo- ğaç’m ölmeyip, geri döndüğünü öğren meleri.
17. Boğaç’ta n k orkan h a in k ırk yiği din Dirse H an ’ı esir alıp, kaçm aları.
18. Boğaç’m annesinin D irse H an ’ı k u rta rm a k için Boğaç’ı göndermesi.
19. Dirse H an ’la Boğaç’m k a rşı k a r şıya getirilm ek istenm esi.
20. Dirse H an ’ın oğlunu tanım ası. 21. H ain k ırk yiğidin y akalanıp ce zalandırılm aları ve Oğuz Boyu’nun bu başarıyı kutlam aları.
Boğaç Han Anlatm asının Şem atik Özeti:
ŞEMA:1
L Kahram anın Doğum unu Hazırlayan Sebepler ve Doğum.
H. K ahram anın Ad Alması.
0
=>[[]
HL K ahram ana İftira Atılması ve Baha-Oğul Çatışması. 10 = >
E
==> 12 E=î> 13
IV. Kahram anın İyileşm esi.
V. Baba-O ğul Bütünleşm esi ve Hainlerin Cezalandırılmaları
19
<=>t * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
ŞEMA:2 L Bölüm: K ahram anın Yaratılması.
I. Çocuksuzluk, Çare Arama ve Doğum. II. Kahramanın Ad Alması.
n . Bölüm: K ahram anın, Ailenin ve Toplum Bütünlüğünün Kurulması.
III. Kahramana İftira Atılması ve Öldürme Girişimi. IV. Kahramanın Kurtulması.
G örüldüğü üzere D irse H an oğlu Boğaç H an an latm ası, yirm ibir adım lık b ir olaylar dizisinden m eydana gelm ekte ve b u diziler de kendi a ra la rın d a beş se ride to planm aktadır. Beş serilik yapılar da kendi a ra la rın d a iki büyük küm eyi o lu ştu rm a k ta ve bu iki büyük küm enin b irleşm esi sonucunda a n la tm a ortaya çıkm aktadır.
Y ukarıda sıraladığım ız olay örgüsü içine yerleştirilen “b irlik ve b ü tü n lü k ” fikrinin bu örgü içinde nasıl v u rgulandı ğını ilk diziden b aşlay arak , sona k a d a r değerlendirelim .
Toplum dan bireye v ey ah u t da birey den toplum a giden b ir sıra lam a çerçeve sinde Boğaç H an a n latm ası sürekli ola ra k üç b ü tü n lü k , yani bireyin, ailenin ve to plum un b ü tü n lü ğ ü n ü n önem ini vu rg u la m a k ta d ır. A n la tm a , b ir to p lu m u n a y a k ta durabilm esinin, sağlıklı bir şekil de b ir a ra d a y aşam asın ın tem el şa rtı olarak, bireyin kendi içinde, ailenin k e n di içinde ve de toplum un kendi içinde bir b ü tü n o lu ştu rm asın ın gerekliliğini a n latm ak tad ır. Bireyin, ailenin ve toplu m u n b irlik ve b ü tü n lü ğ ü n ü zedeleyen d u ru m la r a n la tm a içinde çeşitli olaylar la örneklenm ekte ve b u n ların çözümleri üzerinde du ru lm ak tad ır. A nlatm ada “aç- k a p a ” veya “sorun-çözüm ” yöntem i bir şekilde uy g u lan m ak ta, b irlik ve b ü tü n lü k fikri farklı açılardan, farklı örnekler le gösterilm ekte ve an la tm a b u ta rz la bir sonuca b ağlanm aktadır.
A n latm an ın açılışı H an la r H anı Ba y ın d ır H an ’ın b ir ziyafeti ile y ap ılm ak ta dır. Bu ziyafete Oğuz Boyu’n a m ensup b ü tü n beyler davetlidir. B u rad a d ikkati çeken ilk özellik ziyafet fikri etrafın d a y o ğunlaştırılan toplum un b irlik ve bü
tü n lü k içinde olm ası fikridir. Bayındır H an ’ın ziyafeti toplum un ve h a tta devlet b ü tü n lü ğ ü n ü v urgulayan n itelikte b ir “ gelenektir. Ancak bu birlik ve b ü tü n lü k yapısı da kendisine vücut veren d ah a alt birlik ve bütünlüklere, b aşka b ir ifadey le Oğuz boyunu o lu ştu ran ailelerin ken di iç birlik ve b ü tü n lü k lerin in sağlanm a sına bağlıdır.
Bayındır H an ’ın şah sın d a ve verdiği ziyafette tem sil edilen b ü tü n lü k fikri, onun verdiği em irde de görüleceği üzere, belli k u ra lla ra bağlı kalındığında ger çekleşm ektedir. Ziyafette oğlu olanların ak otağa, kızı olanların kızıl otağa ve oğ lu kızı olm ayanların k a ra otağa buyur edilm elerinin ve bu özelliklerine göre kendilerine ikram da b u lunulm ası şartı, toplum birlik ve b ü tü n lü ğ ü n ü sağlayan dah a a lt b ir b ü tü n lü k yapısına, yani aile bütü n lü ğ ü n e gönderm e yapm aktadır. Ai le b ü tü n lü ğ ü n ü n sağlanm ası, anne-baba ve çocuğun b ir a ra d a b u lu n m a sıy la m üm kündür. D iğer ta ra fta n , çocuksuz olan ailelerin toplum yapısından ta m a m en dışlanm ası söz konusu değildir. An cak toplum sal b ü tü n lü ğ ü n sağlanm asın da aile b ü tü n lü ğ ü n ü n önemi ve vazgeçil mez olduğu da son derece etk in b ir şekil de gösterilm ek zorundadır. İşte bu se beplerden dolayı Dirse H an ziyafete da vet edilir, ancak toplum daki yeri ve ko n um u aile b ü tü n lü ğ ü n ü sağ lam ad ak i d u ru m u n a göre belirlenm ektedir. B aşka b ir ifadeyle, B ayındır H an ’ın ziyafetine k a tıla n la r çocuk sahibi oluş ve olmayış özelliklerine ve de toplum un çocuk konu sundaki ihtiyacı karşılayış özelliklerine derecelendirilm ektedir. H ayvan sü rü le rin in beslenm esine dayalı ekonomik bir yapıya sahip olan ve bu yapı dolayısıyla
da sürekli yeni o tla k lara ihtiyacı olan bir toplum da, in san fizik gücüne göre yapı la n sıralam a sonucunda oğlu olanlar ak otağa, kızı o lanlar kızıl otağa, çocuksuz olanlar ise k a ra otağa oturtulacaktır. Böylece b ir ta ra fta n aileler ara sın d a de recelem e yapılırken, b ir ta ra fta n da “k a ralık ” fikri ile b ir eksiklik vurgulanacak, aile b ü tü n lü ğ ü n ü tam olarak sağlaya m am ış olan D irse H an ’ın bu eksikliği en güzel b ir şekilde vurgulanacaktır.
Ö zetlem ek gerekirse, aile b ü tü n lü ğü anne-baba ve çocuk sahibi olm akla tam am lan m ası m üm kün olan bir birlik o la ra k d e ğ e rlen d irilm ek ted ir. D irse H an ’ın d u ru m u bu b ü tü n lü k fikrine uy gun olmadığı için kendisi k a ra otağa o tu rtu la ra k , aile b ü tü n lü ğ ü n ü sağlam a daki eksikliğinden dolayı ay ıp lan m ak ta dır. Bu ayıplam a da, ilgili şahsa, Dede K orkut K itabı’m n ren k estetiği çerçeve sinde ve T ü rk m an tığ ın ın düşünceleri ren k ler ile ifade yeteneğinin kullanm ası yoluyla ve de k ü ltü rel ve edebî s a n a tla rın en güzeli k u lla n ıla ra k belirtilm ekte dir.
B u rad a üzerinde durulm ası gere k en b ir b a ş k a d u ru m da, B ay ın d ır H an ’ın em rinde b u la n a n ve te k ra r te k ra r v u rg u lan an “çocuksuz kişinin ayıp la n m asın ı” dinî bir çerçeveye o tu rtm a gi rişim idir. İslam iyet’in, çocuksuz ailelerin ayıplanm ası ko n u su n d a gizli veya açık olarak b elirttiğ i b ir ifade söz konusu de ğildir. İslam da, in sa n la rın veya ailelerin çocuk sahibi oluşlarına göre sınıflandı rılm aları, sosyal s ta tü k aza n m a ları ve y a h u t da ödüllendirilm eleri veya ceza lan d ırılm aları k o nusunda bir ayrım yok tur. T anrının çocuksuz aileyi ayıplayaca ğı düşüncesi, y u k arıd a açıkladığım ız gi
bi, Oğuz boylarının h a y a t tarz ı olan gö- çebe-hayvancı toplum un çocuğa ve özel likle de erkek çocuğa ve in san fizik gücü ne duyduğu ihtiyaçtan kaynaklanm ak tadır.
A nlatm anın b ir sonraki adım ında D irse H an’ın ziyafetten ayrılışı ve aile bü tü n lü ğ ü n ü zedeleyen çocuksuz olma d u ru m u n u ortadan k ald ırm ak için hanı m ıyla söyleşmesi yer alır. B uradaki kar şılıklı söyleşme, tam am en “eksikliğin” veya aile b ü tü n lü ğ ü n ü n bozulm asına yol açan d u ru m u n sebebi ve o rtad an kaldı rılm ası için ne yapılm ası gerektiği konu sunda yoğunlaşm aktadır. B urada açıkça belirtildiği üzere, D irse H an ’ın eksikliği ni duyduğu sadece b ir çocuk değil, aynı zam anda bir erkek çocuktur. Dirse Han, aile b ü tü n lü ğ ü n ü n sağlanm asında esas itibariyle bir oğul eksikliği duym aktadır. Bu durum da yine, Oğuz Boyu’n u n hay van sü rü lerin in korunm asında, yeni ot la k la r elde edilirken çıkacak çatışm alar da erkek fizik gücüne duyulan toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanm aktadır.
Çocuksuzluk, genellikle de oğulsuz- luk, dah a başka h a lk anlatm alarında, örneğin; d e sta n la rd a , hik ay elerd e ve m asallard a çok sık karşım ıza çıkan bir yapıdır. A nlatm aların çoğunda varlıklı yöneticilerin kendilerinin yerine geçecek bir varise sahip olm adıkları için üzülüp, ağladıkları ve çocuk sahibi olm ak için çare arad ık ları görülür. H albuki Boğaç H an an latm asın d a bu durum , b ir eksik lik ve bu n d an dolayı da b ir ayıplamayla ilgili gösterilir. Boğaç H an an latm ası bu özelliğiyle de diğer an la tm a la rd an ol dukça farklı bir durum arz eder.
A nlatm ada, ziyafetten geri dönen D irse H an, hanım ıyla yaptığı söyleşide
çocuksuz olu şların ın sebebini so rar ve bu sorgulam a hanım ını suçlayan, h a tta ona h a k a re t etm e seviyesine u laşan bir n itelik kazanır. Ancak, Dirse H an ’ın h a nım ı, kocasının içinde bulunduğu psiko lojiyi a n la r ve onun öfkeli h alini gayet y u m u şak k arşıla y arak , içinde bulu n d u k la rı d u ru m d an b irlikte ve nasıl k u rtu la bilecekleri gerektiği konusunda öğütte bulunur.
Ç ocuksuzluk için çare aram ad a yi ne toplum sal birlik ve b ü tü n lü k fikrinin ön p lan a çıkm ası söz konusudur. Boğaç H an an la tm a sı bu n oktada da diğer a n la tm a la rd a n ayrılır. Çeşitli hikaye ve m a sallard a du a etm ek yoluyla veya teb- dil-i kıyafetle dolaşm aya çıkılm ası ve bu sıra d a k arşıla şıla n Hızır, P ir vb. şah si y e tle rin y ard ım ıy la çare b u lu n u rk en , Boğaç H an an la tm a sın d a bu soruna “aç la rı doyurm ak, çıplakları donatm ak ve borçluları borcundan k u rta rm a k ” ve so n uçta da verilen b ir ziyafet ve bu ziyafe te k a tıla n kişiler ara sın d a bulunacak “b ir ağzı d u alm ın d u ası” sonucunda çare bulunur. Tabii ki, yapılan bu uygulam a la rın hepsi de toplum sal birlik ve b ü tü n lük fikrini vurgulam aktadır.
Toplum sal b ü tü n lü ğ ü n sağlanm ası için g ay ret sa rf eden, varını-yoğunu bu u ğ u rd a h a rcay an D irse H an ve han ım ı n ın çabaları sonuç v erir ve sonuçta bir çocuk, oğul sahibi olurlar. Böylece Dirse H an aile b ü tü n lü ğ ü n ü , Oğuz boyu da toplum sal b ü tü n lü ğ ü n ü yeniden tesis eder. Ü stelik D irse H an sadece bir çocuk değil, Oğuz boyunun en çok ihtiyaç duy duğu b ir oğul sahibi olur.
A n latm an ın ilk olay dizilerinin bu n o k tad a b ittiğ i ve bu n oktaya k a d a r olan beş adım lık bir y apının tam am landığı
görülür. Boğaç H an an latm asın ın bun dan sonraki üç adım lık olaylar dizisi bi reysel b ü tü n lü k hakkındadır.
Toplumda ve ailede eksikliği duyu lan birey doğmuş, b ir ölçüde birbiriyle ilişkili bu iki konudaki eksiklik gideril m iştir. Ancak, doğan çocuk toplum un ih tiyacını duyduğu özelliklere henüz sahip olmadığı için, toplum sal b ü tü n lü k tam olarak gerçekleşm em ektedir. K ah ram a nımız henüz kendi bireysel b ü tü n lü ğ ü n ü sağlam adığı için toplum un onu kabul e t m esi m üm kün değildir. İşte bu sebeple de an latm a, b ir sonraki aşam ad a devam etm ek zorundadır.
Dirse H an ’ın oğlu on dört, on beş y aşm a gelmiş olm asına rağm en henüz b ir ad alam am ıştır. Ad, b ir kişinin sos yalleşm esi, toplum içinde h a y a tta yer alabilm esi için gerekli ve herkes için vazgeçilmez önemi bulu n an bir özellik tir. Bireysel b ü tü n lü k sağlam ak veyahut da bir şahsiyet olabilm ek için bireyin, herkesin ona h ita p ta kullanabileceği bir ada ihtiyacı vardır. B una rağm en Dirse H an ’ın oğlunun henüz b ir adı yoktur. Ç ünkü Oğuz geleneğine göre bireyin ad alm ası da belli bir k u ra la bağlıdır. Bu k u ra l da yine toplum sal ihtiyaçları k a r şılam aya yöneliktir. Oğuz boyu, sahip ol duğu h a y a t tarzı gereği düşm anlarıyla sürekli bir m ücadele halindedir. Bu m ü cadelede Oğuz’u o lu ştu ran ların birbirine güvenm esi, özellikle b ir savaş sırasında çok önemlidir. Böylesine ciddi boyuttaki b ir mücadelede yer alacak bireylerin ne derece güvenilir olduğunu d ah a önceden bilm ek gerekm ektedir. Bireyin, kendi toplum unu o lu ştu ran diğer bireyler üze rinde güven duygusu olu ştu racak zeka ve fizikî güce sahip olup, olmadığı savaş
sırasın d a değil, savaş öncesinde bilinm e si gereken b ir özelliktir. Bir kişinin bu özelliğe sahip olup, olmadığı da ancak yapılacak b ir sınavla belirlenebilir. Bi rey, ancak bu sınavda b aşarılı olduktan sonra güven olu ştu racak ve bu güveni verm esi k arşılığ ın d a da kendine uygun b ir ad alacak ve toplum içinde de bu ad la, b u u n v an la çağrılacaktır. Bu gelene ğin İslam iyet’e geçişten sonra değiştiği ni, ancak T ü rk toplum unda bireylerin ad ları y an ın d a ald ık ları lak ap ların de vam etm esinin ise, h â lâ aynı düşüncenin gelenek h alin e dönüşm üş bir şekli ola ra k günüm üzde bile devam ettiğini söy leyebiliriz.
A n latm an ın ikinci g ru p tak i olaylar b ü tü n ü işte bu bireysel b ü tü n lü k ve onun toplum sal b ü tü n lü k le bağları üze rin e k u ru lm u ştu r.
Bu kısım , B ayındır H an ’ın h e r sene b ir boğa ile deveyi güreştirdiği bilgisinin verilm esiyle başlar. Ancak güreşin yapı lacağı yerde D irse H a n ’ın henüz ad al m am ış, on dört, on beş y aşların d ak i oğ lancığı a rk a d a ş la rıy la o y n am ak tad ır. K endisine kaçm ası için u y arıd a bu lu n u l m asın a rağm en kaçm ayıp, boğa ile m ü cadele etm eyi tercih eden oğlan, boğanın aln ın a yum ru ğ u n u dayayıp onu m eydan da sürükleyerek ilk önce fizik gücünü or tay a koyar, sonra da, yum ruğu ile ona destek olacağına, yum ru ğ u n u aniden çe kip boğayı yere yıkabileceğini düşünüp uy g u lar ki bu d a onun, zeka gücünü is patlam asıdır. O ğlan bu iki h a re k e t so n u n d a boğayı a lt eder. H ayvan sürüle riyle geçinen b ir toplum un geleneklerine göre fizik ve zeka gücü b ir boğa k a rşısın da sınava sokulan delikanlı, sınavdan b aşa rıy la çıkınca, yine geleneklere uy
gun bir şekilde Dede K orkut ta rafın d an kendisine verilecek b ir ad alm aya h ak kazanır. Verilen ad, gösterilen başarıyı yansıtır. Delikanlı sadece ad alm akla kalm az, yaşını da Allah, beylik ve ta h tı da, Dede K orkut’u n tavsiyesine uygun şekilde h a re k e t eden babası ve B ayındır H an verir. B ütün b u n la r bireysel b ü tü n lüğün sağlanm ası sonucu toplum la bü tünleşm e, toplum içinde belli b ir şah si yet ve hüviyette yer alm a h a k la rın a sa hip oluş ve toplum b ü tü n lü ğ ü n ü n sağ lan m asın ın örnekleridir.
Asıl konudan biraz ay rılsak da şu noktaya işa re t etm enin y a ra rlı olacağını düşünüyorum . A nlatm a içindeki gele neksel sayılabilecek bu tü rd e n uygula m alar, farklı şekillerde olsa d a gü n ü m üzde de devam etm ektedir. Eskiden b eri devam ettirilen çıraklık ve belli bir süre hizm et ettik ten sonra kendini isp at eden çırağın, u sta lık b e ra tı veya belgesi kazanm ası bu duru m la benzerdir. Aynı şekilde, günüm üzde verilen çağdaş eği tim sonucunda zeka gücünün yeterli ol d u ğ u n u isp a tla y a n k işile rin ald ık ları eğitim e uygun b ir diplom a alm aları da aynı tü rd e n b ir uygulam adır. Boğaç H an an latm asın d a k ah ram an ım ıza beylik ve ta h t verilm esi ile çalışm a hayatım ızdaki geleneklere göre çırağa “h ila t” giydire rek “u sta lık ”, öğrenciye “cüppe” giydire rek diplom a verilm esi ve bu su retle onla rın toplum h a y atın a y a ra rlı bireyler ola b ilecek lerin i b ild irm e k b irb irin e çok uzak olm ayan uygulam alardır.
Boğaç H an an latm asın ın iki ayrı bü tü n d en oluşan yapısı, aile ile toplum, bireyle toplum arasın d ak i eksikliklerin giderilm esiyle yeniden işlerlik kazandı rılan b ir b ü tü n lü k kazanm ıştır. A nlat
m a n ın ilk y arısı da b u ra d a tam am lanır. A n latm ad a ikinci kısım esas itib a riyle birey ve aile arasın d ak i ilişki ve bu ilişkinin sonucu olan birey, aile ve top lum b irlik ve b ü tü n lü k fikri üzerine k u ru lm u ştu r. B ireyler toplum içinde yalnız b a şla rın a yer alm a h a k k ın a sahip olsa la r da, a n la tm a n ın b aşın d a vurg u lan an aile ve toplum ara sın d ak i b ü tü n lü k fik rin d en k ay n a k la n a n ilişki farklı bir sevi yede bu kısım da yeniden ele alınır.
Hem D irse H an, hem de Boğaç H an erkek bireyler olarak Oğuz toplum unda yer alm a h a k k ın a sahip oluşlarının coş k u ve neşesi içindedir. Ancak Oğuz top- lu m u n u n tem elini o lu ştu ran aile k a v ra m ı k o n u su n d a ü stü n e düşeni yerine ge tirm ed e ikisi de yetersiz kalm aktadır. Ne D irse H an oğluna k arşı babalık göre vini, ne de Boğaç H an b ab asın a k arşı ev la tlık görevini ta m olarak yerine g etir m ekte, h e r ikisi de birbirinden bağımsız b irey ler gibi durm aktadır. İşte bu durum d a onların aile k av ram ı etrafın d a birle- şip, b ir b ü tü n o lu ştu rm ala rın ı engelle m ektedir. Hem baba, hem de oğulun ye tersizlikleri, b ab an ın k ırk yiğidinin k ıs kançlık duygularıyla artırılıp , bir kriz n o k tasın a taşın m ak tad ır. Y aratılan bu kriz, bireysel bağım sızlık ve ü stü n olma duygularının kam çılanm asıyla babanın, oğulu öldürm eye teşebbüs etm esine k a d a r tırm an d ırılır. D irse H an oğlunu ava d avet ederken onu h â lâ b ir evlat olarak görm em ekte, aksine onu kendisine rakip olabilecek seviyede b ir “erkek”, bir birey olarak görm ektedir. Boğaç H an, b abası n ın düşüncelerinden habersiz olsa da, b ab a sın ın y an ın d a b ir ev la tta n d ah a çok b ir Oğuz beyi veya erkeği gibi d u rm a k ta dır. O rtay a çıkan resim ise, bu iki erke
ğin aile kav ram ın d an uzak, tam am en kendi bireysel bağım sızlıklarının tadını çıkarm aya yönelik olduklarını göster m ektedir.
Bu n o k tad a psikoanalitik yaklaşım la ra göre yapılan, D irse H an ’ın oğlunu öldürm e girişim inin “Oedipus Komplek si” olduğu iddiasına kısaca değinelim. Oedipus kom pleksinde oğulun doğumu sırasın d a ortaya çıkan, h a tta doğum ön cesine u zan an bir “k e h a n e t” söz konusu dur. B una göre, doğacak çocuğun, ki bu çocuk genellikle gayri m eşru bir ilişki so nucu doğacaktır, babasını öldürüp veya h u t da ta h tta n indirip, annesiyle evlene ceği ve kral olacağı ileri sürülür. Baba, bu du ru m a engel olm ak istese de, b aşa rılı olamaz ve k e h a n e t gerçekleşir.
Boğaç a n latm asın d a böyle b ir k eh a n e t söz konusu olmadığı gibi, Boğaç son derece m eşru, h a tta doğması kesinlikle gerekli b ir çocuktur ve baba d a bu konu da son derece isteklidir. Boğaç a n latm a sında söz konusu edilebilecek tek şey Bo- ğaç’a atıla n iftirad ır ki, bu da son derece doğal b ir durum dur. A nlatm a bu nokta da anlatıcının hedeflediği noktaya yöne lik bir kurguya sahiptir. Bu hedef de, ba ba ve oğulun, aile kavram ı içinde b irb ir lerine k a rşı duym aları gereken sorum lu luktur. Anlatıcı, bu duyguyu olabilecek en yoğun bir şekilde dinleyicisine h isset tirm ek am acındadır. Bu am aca en uygun yöntem ise, oğula atıla n iftira ve b u sa yede babayla oğul arasın d ak i ilişkiyi ola bilecek en kötü n oktaya götürüp, oradan geriye g etirerek bir çözüme k a v u ştu r m aktır.
Dirse H an ’la oğlu Boğaç H an ’ın k a r şı karşıya getirilm elerini bireysellik açı sından farklı b ir şekilde daha açıklam ak
gerekm ektedir. Oğuz h a y a tın d a bireyler çok güçlü b ire r savaşçı olm ak zorunda dır. Zaten Boğaç’m ad alışı sırasın d a bu olgu çok ren k li b ir şekilde vurgulanm ış tır. Oğuz h a y a t tarzı, b ir ta ra fta n bireyin bağım sızlığını ve kendi toplum undan di ğer bireylerle sürekli b ir y arışm a h alin de olm asını desteklem ekte ve gerekli kıl m aktadır. B ireyin kendine olan güveni ve bireysel bağım sızlığına düşkünlüğü n ü n artırılm a sı ve böylesine güçlü birey lerden oluşan b ir orduya sahip olma Oğuz boyunun sahip olduğu h a y a t tarzı için vazgeçilmezdir. Ç ünkü bu tü r birey lerd en oluşan b ir ordu yapacağı h e r sa v a şta n kesin b ir b a şarı ile çıkacaktır. Di ğ er ta ra fta n , bireyin kendi bağım sızlığı n a d ü şkünlüğü ve kendi toplum undan o lanlarla y arışm ası dış tehlikelerle m ü cadele n oktasında, birlik ve b ü tü n lü k h alinde h a re k e t etm e şekline dönüşm ek te ve bireysel k abiliyetler asıl am aç olan toplum sal b a şa rıla r için birleşm ektedir.
A n latm ad a hem D irse H an, hem de Boğaç H an bireysel bağım sızlıklarının aile ve Oğuz toplum u içinde gerekli bü tü n lü k fikri etrafın d a kenetlenm eleri ge rek tiğ in in fark ın d a olm adıkları için bir- birleriyle çatışm aya girm ekte ve baba, kendi canından gelen oğlunu, sırf bu bi reysel bağım sızlık anlayışının getirdiği re k a b et düşüncesiyle orm anda tuzağa düşü rü p , ağ ır y aralı olarak bırak m ak ta, h a tta h anım ı oğlunu sorduğunda bile duyarsız h a re k e t etm ektedir. Böylece, a n la tm a n ın ikinci bölüm ündeki olaylar dizisinin ilk kısm ı tam am lanm aktadır.
A n la tm a n ın ikinci bölüm ündeki, ikinci grup olaylar dizisi, Dirse H an ’ın han ım ın ın oğlunu, kocasının y anında gö
rem em esi üzerine sorgulam aya b aşla m ası ve Boğaç’ı aram ay a gitm esiyle b aş lar.
A n latm ada D irse H an ’ın hanım ı,
**■
çok fazla rolü olm ayan biri gibi gözükse de, aslında, çıkan h e r sorundan k u rtu l m a ve an latm an ın tem el fikri olan birlik ve b ü tü n lü k fikirlerinin vurgulanm ası tam am en bu kadının düşünce, tavsiye ve dav ran ışları sayesinde gerçekleşm ekte dir. Bir bakım a, Oğuz aile ve toplum h a y a tın d a kad ın ın yeri ve önemi ve de gö rünm eyen b ir el gibi h e r şeyi düzenleyen asıl kişi veya kişilerin Oğuz k ad ın ları ol duğu, kısacası Oğuz aile bilinci ve aile kavram ı bu kadın etrafın d a yoğunlaştı rılm ıştır.
Dirse H an ’ın duyarsızlığına karşı, oğlu için, b aşk a bir ifadeyle aile b ü tü n lü ğü için çırpm an b ir anne söz konusudur. Böyle bir anne, tabii ki, oğlunun canını k u rta rm a k için h e r şeyi yapacaktır. An latm an ın bu kısm ında H ızır vb. gibi dinî hüviyeti b u lu n an kişilerin de yer alm ası an latm ay a dinî çerçeve sağlam a, İslam inancıyla yeni ta n ışa n Oğuz toplum u- n u n bu konudaki düşüncelerini güçlen dirm e ve h a tta İslam öncesi bazı sağ alt m a usullerinin İslâm î kisveye bü rü n m ü ş şekli olarak değerlendirilm elidir.
Boğaç’m alm ış olduğu y a ra la rd an k u rtu lu p , iyileşm esi k o n u su n d a T ü rk düşüncesinin üç tem el prensibinin k u lla nıldığı görülür. Anne şefkat ve gayreti, dinî inanç ve teslim iyet ve de çevre veya doğa bilinci. Bu üç güçlü u n su ru n birleş tirilm esinden yapılan m erhem , Boğaç’ı yeniden eskisi k a d a r güçlü b ir birey y ap m a k tad ır. A ncak Boğaç, d a h a önce önemsemediği bazı şeylerin fark ın a
var-m ıştır. D aha önce sadece kendi bireysel b ağ ım sızlığ ın ın keyfini sü re n Boğaç, şim di an n e ve aile sevgisini, dinî inanç la ra bağlılık duygusunu ve doğa ve çev ren in önem ini kavram ıştır. K endisinin b ir birey olarak ailesinden ve aile b ü tü n lü ğünden ayrı olam ayacağını k avrayan bu bireyin yeni b ir h a y a ta b aşlam ası ge rekm ektedir. A n latm anın son olay b ü tü n ü n e de b u ra d a n b ir geçiş söz k o nusu dur.
Dirse H an dah a tam olarak ne oldu ğunu anlam ış değildir. O nun bir baba bi lincinden u zak oluşu, k ırk yiğidi ta ra fın dan tu ts a k edilip, d ü şm an a satılm ak üzere götürülm esine sebep olur. Dirse H an h â lâ an la tm a n ın b aşın d a B ayındır H an ta ra fın d a n k a ra otağa o tu rtu la n bir birey olm a k o n u m u n d an çok farklı b ir yerde değildir. O, sadece kendi bireysel liğinin tad ın ı çıkarm aya çalışan b ir kişi olarak kalm ayı tercih etm ekte, aile ve toplum b ü tü n lü ğ ü n ü n önem ini k a v ra m a k ta gecikm ektedir. T utsak olarak gö tü rü lü rk e n bile ta m olarak ne olduğunu id ra k edemez.
D iğer ta ra fta n , aile b ü tü n lü ğ ü n ü k o ru m ad a k a ra rlı b ir ta v ır sergileyen D irse H a n ’ın h anım ı ise, kocasının başı n a gelenleri öğrenince, dah a önce oğlunu k u rta rm a k için çırpınırken, şim di de ko casının derdine düşer, ancak bu defa yal nız değildir. Aile ve toplum b ü tü n lü ğ ü n ü n önem ini k av ray a n oğluyla b irlik te d ir ve kocasını k u rta rm a y a gitm esi için oğlunu ik n a etm ede zorlanm az.
Boğaç, bab asın ı k u rta rm a k için gi der. Ancak aile b ü tü n lü ğ ü n d en uzak, t a m am en kendi bireyselliğinin şu u rsu zlu ğu içinde h a re k e t eden D irse H an, oğlu n u oraya geliş am acından vazgeçirmeyi
dener. Baba, oğul k arşılaşm ası, birinci seferde olduğu gibi, kendi bireysellikleri n in peşinde koşan iki erkeğin rekabeti şeklinde b a şla rsa da, en azından birey selliğin aile b ü tü n lü ğ ü n ü bozan değil, onu tesis etmeye yönelik olduğunun bi lincindeki Boğaç’m gayretiyle farklı bir şekilde biter. B aşka b ir ifadeyle, bu ikin ci k arşılaşm a bab a oğul b ü tü n leşir ve ai le b ü tü n lü ğ ü bireysel rekabete galip ge lir. Aile b ü tü n lü ğ ü n ü sağlayan baba, oğul kısa sürede hainleri alt ederek top lum sal bütü n lü ğ ü de yeniden kurm ayı b a şa rırla r ve bu n oktada yapılan ve bü tü n Oğuz’u n b a şta v u rg u lan an toplum sal b ü tü n lü ğ ü n ü y a n sıta n yeni bir k u tla m a veya toy ile a n la tm a son bulur.
Sonuç olarak, Boğaç H an a n latm ası birinci kısm ında toplum, aile ve bireyin birlik ve b ü tü n lü ğ ü n ü n sağlanm asının önemini ve yöntem lerini, ikinci kısm ın da ise, birey, aile ve toplum sal birlik ve b ü tü n lü ğ ü n önem ini ve bu n u gerçekleş tirm en in yollarını öğreten ve gösteren b ir anlatm adır.
Dede K orkut K itabı, sadece geçmiş te yaşam ış k a h ra m a n la rın b aşarı a n la t m aların ı içeren b ir k itap olarak değil, aynı zam anda, günüm üz T ürk toplum u- n a h ay a tın farklı yönleri h ak k ın d a en güzel örneklerle açıklam alar getiren bir kitap olarak değerlendirilm elidir. Eğer h e r defasında bu am açla oku n u r ve k i ta p ta örneklerin an lam ları üzerinde bi raz daha fazla düşünülürse, Dede Kor k u t Kitabı çağdaş T ürk in san ın ın h ay a tın d a gerçek değerini bulacaktır.
N O TLA R
1 M uharrem Ergin, Dede K orkut K itabı 1, TTK Basım evi, A n k ara 1958.