• Sonuç bulunamadı

İttihat ve Terakki:Bu teşebbüs te akim kalınca Ermeni komitecileri müteessir oldu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İttihat ve Terakki:Bu teşebbüs te akim kalınca Ermeni komitecileri müteessir oldu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

6/ 6/933

S ON P O T A

8 Sayfa

İ T T İ H A T

ve

TERAKKİ

Her hakkı mahfuzdur.

Ttfrika No. 54

Nasıl doğdu

?„

Nasıl Yaşadı?.»

Nasıl öldü?..

Bu Teşebbüs Te

Akim

Kalınca Ermeni

Komitecileri Müteessir Oldu

Hatta bu kongreye Prena 5a- jahattin Bey, İsmail Kemal Bey resair kalbur Üzerine gelen ( Jön Türk ) lerle beraber, başta Ahmet

Rıza Bey olmak Üzere bütün

[ İttihat ve Terakki C em iyeti)

trkânmı da davet eltiler.

Kongre, çok hararetli oldu. Ermeni komitelerinin hatipleri; aer ne pahasına olursa olsun,

İstanbul'da, İzmir’ de, Selânik’te

ecnebilerin müdahalesini icap

ettirecek kanlı bir hâdise vücude

getirmek, Abdülhamidi de bir

■uikaste kurban eylemek lüzu­ muna dair ateşli nutuklar irat ettiler. Prens Sabahattin Beyle rüfekası - Diğer kongre ve karar­ larda olduğu gibi - bu defa da

Ermeııilerin fikir ve emelle­

rine uygun bir şekilde cephe al­ dılar. Fakat Ahmet R za Beyle rüfekası, bu kanlı teşebbüslerin gerek bugün ve gerek yarın hu­ sule getireceği mazarratları birer birer izah ederek bütün bu tek­ liflere muhalif kaldılar. Hatta Dr, Bahaeddin Şakir Bay coşkun bir nutuk irat etti t

— Her ne sebeple ve her ne

şekilde olursa olsun masum

bir Türkün öldürülmesine taham­

mül edemeyiz. Buna cesaret

edenler, bizden de en şedit bir mukabeleye hazırlanmalıdırlar.

Dedi... Maatteessüf bu tehdit, Ermeni komitecilerini fikirlerin­ den döndüremedi. İstanbul’a yeni komiteciler gönderildi. Yeniden

teşkilât ve hazırlıklar yapıldı.

Nihayet Yıldız’ da bir cuma se-

lâmlğmda müthiş bir bomba

patlatıldı.

Fütün bu hâdiseler, (Paris

ittihatçıları) ile Prens Sabahattin Beyin arasını mütemadiyen açı­ yordu. Gayesine muvaffak olmak için mutlaka ecnebi müdahalesini intaç edecek teşebbüslere girişen ve bazan da Ermeni komitecileri­ nin alinde muti bir alet derece­

sine inen Prens Sabahattin B.,

artık İttihatçıların şiddetli hü­

cumlarına maruz kalıyor; o da

bunlara mukabele etmiye çalış •

yordu. Paristeki neşriyat, hemen hemen dedikoduya münhasır kal­ mış gibiydi. Buna binaen bütün neşriyattan, memleket namına hiç, bir fayda memul değildi.

Bu vaziyet, Selanik hürriyet- perverierinin de nazarı dikkat nt celbetti. Artık tamamen şahsiyata dökülen Paris neşriyatına kimse kulak asmıyor.. Vatanın halâs ve necatı için başka bir çare ara­ mak İAzımgeldiğini, herkes anlı­ yordu.

*

Bu çareyi biran evvel düşü­ nüp, yeni bir kuvvet yaratmak icap ediyordu. Çünkü, (Makedon­ ya) t a Bulgar ve(Tisalya) da Yu­ nan çetelerinin cüretkârane taar­ ruzları karşısında zavallı türkler

inim inim inliyorlardı. Ermeni

komitelerinin her teşebbüsteki

muvaffakıyetsizliklerine rağmen

Bulgar ve Yunan çeteleri bü­

tün nıiilf proğramlarını harfi

harf tıa tatbik ediyorlar, gez­

dikleri yerlerde kan ve ateş­

ten mürekkep bir iz

bırakıyor-lardı... (1319) senesi ağustos ip­ tidasında Manastır vilâyeti, Serez mutasarrıflığı, Cumaibalâ, Menlik, Fetriç, kazaları dahilindeki Bul- garlar, adeta isyan etmişler, Kı- reşna boğazı) na toplanmışlardı.

Selânik yolu kapanmış, civar

ahalisi dağa kaldırılmıştı. Köyler­ deki çocuklara ve kadınlara va­ rıncaya kadar teşkilât yapılıyor, hükümet aleyhinde bütün Make- donyada umumi bir isyan hazır­ lanıyordu.

(Makedonya ihtilâl komitesi) ismini taşıyan bu teşkilâtın başına (Boris Sarafof) isminde genç bir erkânıharp geçmişti. Bu adam,

Türk toprağında doğmuş, Türk

toprağında büyümüştü (Nevrekop) kazasının (Eivbanva) keryesi aha­ lisinden (Petro Sarafof) isminde

bir köy hocasının üçüncü oğlu

olan (Boris Sarafof), Selfinikte

tahsil etmiş, sonra Bulgaristana

giderek (H arbiye mektebi) ne

girmiş, (Erkânıharp) imtihanı ver­ mişti... Fakat bu genç erkânıharp, bir askerden ziyade bir komiteci ruhu taşıyor; (Büyük Bulgaristan) gayesinin husule gelmesi için ne-

mümkünse yapıyor; Türk ve

Bulgar köylerini, kızıl kanlara

boyayordu. Hükümet, bu kan ve

ihtiras dalgasını durdurmaktan

acizdi. A rtık pervasızca köyleri

basan, büyük kasaba ve şehirlere kadar sokulan Bulgar komiteci­ lerinin icraatına mani olamıyor., bir çok taburları, bunların arka­ sından koşturuyor; fakat çetelerle

başa çıkamıyordu. Çünkü Bul­

gar komite teşkilâtı muntazamdu

Değil bir tabur ve yahut bir

bölüğün, hatta bir tek asker ve

jandarmanın bile bir yerden

geçtiğini çeteler derhal haber

alıyor, o asker kuvvetini ya pu­

suya düşürüyor, ve yahut da

izini kaybederek bütün takip

müfrezelerini beyhude yere ay­

larca dağlarda dolaştırıyordu..

Karargâhlarından uzun zaman

uzak kalan askerler, aç ve çıplak bir halde bu yalç nkayalı balkan­

larda geziyorlar; genç zabitler,

hergün yeni bir fütûr ve melâl

içinde oradan oraya sürükleni­

yorlardı.

İkide birde Avrupa tireni teh­ dit ediliyor; konsoloslar bile, bir şehirden diğer şehre gidemiyor­

lardı. Nihayet işe Rusya ve

Avusturya devletleri müdahale

etmişler:

(Bütün bu haller, hükümet

memurlarının Hıristiyan ahaliye fena muamele yapmasından ileri geliyor. Derhal ıslahat yapılması elzemdir.) diye nota vermişlerdi.

Buna, Abdülhamit te taraf­

tardı. Hatta yalnız ıslahatı dü-

şünmiyor, bütün Balkan hükümet­ lerini, (Devleti Osmaniye) nin he­ gemonyası altında toplıyarak bir

(Balkan ittifakı) yapmayı tasav­

vur ediyordu.

1318 senesinde tesis edilen

( müfettişi umum! ) lik makamı,

bütün bu işlerde çok büyük bir rol oynıyabilirdi. Lâkin bu ma­ hareti gösteremedi. Bu makam, asli ve vatani vazifesini ifa et­

mekten ziyade şikâyet dinle­

mekle vakit geçiriyor ve her

defasında da Bulvarlara hak

veriyordu. Meşru bir müdafaa

halinde bile, bir Bulgar komite­ cisini öldüren bir köy muhtarın­

dan çeteler hakkında malûmat

istiyen Türk zabitleri, derhal

müfettişi umumîliğin şiddetli

tevbih ve tekdirlerine uğruyor ; bu hal ise genç zabitleri bütün bütün meyus ederek, artık (dev­ lete hizmet) etmek için onların

kalbinde bir arzu ve heves

bırakmıyordu.

Bu hali gören Bulgar komite­ cileri şımardıkça şimar<yordu. Bun­ lar, bir taraftan pervasızca Türk köylerini yakıyor. Diğer taraftan da hududa yakin Bulgar köylü­ lerini Bulgaristana çekiyor.. V e sonra d a :

[Bulgar köylüleri, Türklerin

zulmünden Bulgaristana iltica

ediyor.]

Diye feryada başlıyorlardı. Ne (jandarmanın ıslahı), ne de müfettişi umumîlik makamının (hak­ lılardan ziyade haksızlara taraf­

tar) lığı, Bulgar komitecilerini

tatmin etmiyordu... Onlar, hedef­ lerine bir ân evvel vasıl olabilmek için, cür’ etlerini hergün biraz da­ ha artırıyor, en hailevl oyunla- r.nı (S elâ n ik ) te oynamıya hazır­ lanıyorlardı.

Bir akşam, güneş grup edi­ yordu. Ufuklara, kan gibi kıpkır­

mızı bulutlar y ğdmıştı. Gümrük

idaresinin önünde demirli olarak duran ve Marsilyaya harekete ha­ zırlanan (M esajeri maritinı) kum­ panyasının (V a d il K e b îr) ismin­ deki vapurundan birdenbire kıp­ kızıl alevler yükselmiye başladı. K sa bir zamanda vapurun güver- tesile kamaraları kâmilen yandı.

( Arkası var )

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Faruk Sümer, Eski Türklerde Şehircilik, Türk Dün yası Araştırmaları Vakfı yayını, İstanbul 1984, s.. Faruk Sümer, Eski Türkler'de Şehircilik, Türk Dünyası

Bati'daki romanlarln ne olqude gergekqi, bizim hik8yelerimizinse gerqekten ne olgude uzak oldugunu gu sozlerle yansltlyor: &#34;Bizim hikilyeler ttlslmla define bulmak,

Daha küçük parçalar halin- deki et daha az bağ dokusu içereceğinden daha yu- muşak olurken, büyük parçalar halindeki et daha fazla bağ doku içerdiğinden daha sert olur..

Ona göre, eğer insanlar vücutla- rında hastalık yapmadan konaklayan parazitler ol- madan büyüdükleri için oto- immün hastalıklara yakalanı- yorlarsa parazitleri bu

Gerçek dünya üzerine sanal karakterlerin yansıtıldığı tipik bir artırılmış gerçeklik uygulaması olan Pokemon Go ile artırılmış gerçeklik teknolojisi de bir kez

Tüketicilerin tercihlerini bilişsel yönlü tutumların daha çok etkilediği bunun yanı sıra duygusal ve davranışsal yönlü tutumlarının da önemli oranda

Tüm ürünlerin yeti şmesi için suya gereksinim olduğu bir gerçektir; ancak organik madde yönünden daha zengin olan topraklar daha fazla su tutar ve bu suyu daha zengin bir

l Yüksek basınç kuşağının kuzeye kayması sonucu ülkemizde egemen olabilecek tropikal iklime benzer bir kuru hava daha s ık, uzun süreli kuraklıklara neden olacaktır.. l