• Sonuç bulunamadı

Osmanlı padişahlarının kitap hazinesi:Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osmanlı padişahlarının kitap hazinesi:Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S İY A S E T 8 5

1

4 : -W W W

SU R N A M E — Hazine 1344 Numarada kayıtlı olan Surname minyatürler kitabında 1582 yılında Sultan 3. M urat’ın şehzadesi Mehmet için düzenlettiği sünnet düğünü Sultanahmet M eydanı’nda 52 gün, 52 gece sürmüş İstanbul’un bütün esnaf loncaları İbrahim Paşa Sara­

y ı ’mn önünden hünerlerini göstererek geçmişler. Yerli ve yabancı davetliler özel olarak ya­ pılan localardan töreni izlemişler. Kitap Osmanlı Devleti’nin ekonomik gücü, çeşitli kurumlan ve kültür tarihi bakımından büyük bir belgesel değer taşır.

Osmanlı padişahlarının kitap hâzinesi

Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi

Fotoğraflar: ERG UN ÇAĞATAY

Topkapı Sarayı kütüphanesi pek az bilinmesine karşılık Topkapı M üzesi’nın en kıymetli kolleksiyonunu meydana getirir. Kolleksiyondaki 20.000’i aşkın asırlık kitaplar büyük bir titizlikle ısı ve rutubet oranı ayarlı bölümlerde saklanır. Bundan on onbeş yıl önce kolaylıkla alınan fo to ğ ra f çekme izni aradan geçen zaman içinde gittikçe güçleşerek Batıdaki büyük müzelerde aranılan kapsamlı nitelikler talep edilmeğe başlanmıştır. Benim Topkapı M üzesi’nde fo to ğ ra f çekmek için izin talep etmem ise iki buçuk yıl geriye gider.

Bunları niye yazdık?

Hasbelkader Topkapı Müzesi ile ilgili yazı ve fotoğraflarla Fransa’da yayımlanan Figaro Gazetesi’nin pek ünlü pazar ilavesi pek ilgilendi. Biz de çok sevinerek yazıda ki bilgilerin tam olması için kütüphane müdiresi Dr. Filiz Çağman’dan bir yazı yazmasını rica ettik. Yazı yazıldı tamı tamına 18 sahife Fransızcaya tercüme edildi. Sonra bir gün yazı yayımlandı, ama Filiz Çağman’m imzası filan yoktu. Bu olayla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir bayan Veronıca Prat yazının baş tarafına büyükçe imzasını attıktan sonra kendince bir şeyler yazarak, yazısını bir gün yolunuz İstanbul Topkapı M üzesi’ne düşerse Kütüphanesinde Dr. Filiz Çağman’t bulun ve Figaro okuyucusu olduğunuzu söyleyin size m uhakkak bu kıymetli kitapları gösterecektir diye noktalıyordu.

Yazıyı okuyunca başımdan aşağı kaynar sular döküldü, herhalde Filiz hanımın da başından aşağı bir şeyler dökülmüş olacak ki yazı yayımlandıktan bir hafta sonra kapısına boynunda makinaları ile dayanan kısa şortlu gazeteci, “her ne kadar Figaronun bende okuyucusuyum diye elindeki yazının fotokopisini gösterdiyse de kendisine kibarca bu işin bu kadar kolay olamayacağını daha fazla bilgi için Figaro M agazin’e bir telefon etmesi söylendi. Kapı arkasından kapanırken Belçikalı olduğunu öğrendiğim meslektaşım p ek şaşkındı. Acaba bu işler niye böyle olmuştu?

FİLİZ ÇAĞMAN______________

1924 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafın­ dan müze olmasına karar verilen Topkapı Sarayı, dört yüz yıla yakın bir süre Osmanlı padişahlarının ikametgâhı, imparatorluğun yönetim merkezi, çeşitli kademede devlet adamının yetiştirildiği eğitim yeri ve Os­ manlI sanatının yönlendirildiği sanat mer­ kezi olmuştur. Gerek mimarisi, gerek fonk­

siyonları açısından kendi türünde benzerine pek rastlanmayan bu saray, çeşitli avlu sis­ temleri çevresinde koğuşlar, köşkler, ha­ mamlar, mutfaklar, camiler, kadınların ya­ şadığı harem yapılarından oluşan ilginç bir komplekstir. İstanbul’un fethinden sonra Sultan II. Mehmet tarafından 1472-1478 ta­ rihleri arasında yaptırılmış ve giderek ihti­ yaca göre çeşitli yapılar eklenerek genişle­ miştir.

Günümüze ana yapıların geldiği bu ilginç

kompleksi gezen müze ziyaretçileri, Os­ manlI padişahlarının mutfak eşyaları olan binlerce Çin porselenini ve kıymetli taşlarla süslü çeşitli sanat eserlerinin sergilendiği hâzinesini hayranlıkla izlerler. Oysa ki Os­ manlI padişahlarının en değer verdikleri eserler el yazma kitaplardı. Topkapı Sara­ yı Müzesi’nin bugün sahip olduğu değer­ lerin başında, kuşkusuz padişahların top­ ladıkları İslam dünyasına ait el yazma ki­ taplar gelmektedir. Saray müzeye dönüştü­ rüldükten sonra padişahın hâzinesindeki kitaplar, çeşitli köşk.cr ve koğuşlardaki va­ kıf kitaplıklar bir araya getirilmiş, sarayın en önemli avlusu olan Enderun’daki Ağa­ lar C am ii’nde to p la n a ra k “ Yeni Kütüphane” adı verilmiştir. Yeni Kütüpha- ne’de her kitaplık sarayda bulunduğu ye­ rin adı ile adlandırılmış ve Osmanlı kütüp­ hane sisteminde yapıldığı gibi çeşitli bilim­ lere göre tasnif edilerek korunmuştur. Sa­ ray kütüphanesinde bugün yirmi bin civa­ rında tslami ve gayri Islami el yazma kitap, pek değerli haritalar, Batı dünyasının eski baskı kitapları bulunmaktadır. El yazma kitaplar içerisinde ve albümlerde çok azı Hıristiyan dünyasından, büyük çoğunluğu İslam dünyasına ait on beş bin dolayında minyatür bulunmaktadır.

Osmanlı padişahlarının kitap sanatına ve kitaba verdikleri değeri, bugün saray kü­ tüphanesindeki eserlerin nitelikleri göster diği gibi, çeşitli dönemlerde Osmanlı pa­ dişahları tarafından vakıf yoluyla oluştu­ rulan İstanbul’daki yazma kütüphaneleri de kanıtlamaktadır. Günümüzde İstanbul un en büyük yazma eser kütüphanesi olan Süleymaniye Kütüphanesi'nde yüz otuz ko­ leksiyon bulunmaktadır. Türkiye kütüpha­

neleri, müzeleri ve diğer kurumlarda yak­ laşık iki yüz elli bin Tslami el yazma eser bulunduğu sanılmaktadır.

Kitabın Osmanlı topiumunda son dere­ ce değerli bir yeri olduğu sadece günümüz­ deki rakamlardan değil, Osmanlı dünyası­ nın seçkin şair ve yazarlarının eserlerinden de anlaşılır. Ünlü şair Lâtifi, kitapla ilgili bir gazelinde onu sadık dost, gam dağıtıcı arkadaş, âşık sevgili olarak tanımlar. 16. yüzyılın ünlü tarih yazarı Gelibolulu Mus­ tafa Ali de kitabı sevgili olarak görenler­ dendir. Osmanlı padişahlarının da kitaba verdikleri değer pek çok davranışlarından anlaşılır. Bunların başında kitapları hâzi­ nelerinin en değerli eserleri olarak koruma­ ları ve hâzinelerinde zaman zaman yaptır­ dıkları sayımlarda, kitapların ilk sırayı al­ dığını belirleyen defterler tutturmaları ge­ lir.

“Yeni Kütüphane”de bulunan

saray kitaplıkları

Bugün Topkapı Sarayı Kütüphanesi’nde, sarayda bulundukları yerin adı ile adlan­ dırılmış kitaplıklar şunlardır:

Hazine Kütüphanesi: Osmanlı padişah­

larının hâzinesinde bulunduğu için söz ko­ nusu kitaplığa bu ad verilmiştir. Kitaplık­ ta iki bin dokuz yüz doksan dokuz nadir eser bulunmaktadır, özellikle edebiyat ve tarihle ilgili minyatürlü kitaplar çoğunluk­ tadır. Aynca İslam dünyasının en seçkin minyatür ve hat örneklerini içeren yüz dok­ san dört albüm bu kitaplıkta korunmak­ tadır. Hat, cilt, tezhip bakımından İslam dünyasının ve de Osmanlı sanatının en gü­ zel yapıtlarını içeren Hazine

(2)

Kitaplığında-8

S İY A S E T 8 5

ki eserlerde 12. yüzyıldan 19. yüzyıla ka- i dar pek çok minyatür bulunmaktadır.

Emanet Hazînesi Kütüphanesi: Bu kitap­

lık, padişahlann özel dairesi olan Has Oda

j Dairesi’ndeki Hazine’de bulunmuştur. Bu

' dairedeki Taht Odasında İslam dininin kut-

j

sal eşyalarının korunmasından ötürü, son dönemlerde Emanet-i Mukaddese Dairesi i denildiği için kitaplığa da bu isim verilmiş- ! tir. Üç bin yüz on sekiz yazma eserin bu- i lunduğu kitaplığın büyük bir çoğunluğu­ nu İslam dünyasının çeşitli dönemlerinden ve Osmanlılar döneminde ünlü hattatlar ta­ rafından yapılmış Kuraniar oluşturur. Son derece değerli kitapların arasında 8-9. yüz­ yıllarda kûfi hatla yazılmış en erken Ku­ ranlardan 19. yüzyılda yazılmış kitaplara kadar çeşitli tarihlerden eserler vardır.

Bağdat Köşkü ve Revan Köşkü Kütüp­ haneleri: Saray, müze olduğu yıllarda Has

Oda civarında iki köşkte bulunan el yaz­ ma eserler bulundukları yerin adlarıyla anılmışlardır. 17. yüzyılda yaptırılan bu köşklere 18. yüzyılda hâzineden vakfedilen bu kütüphanelerde yaklaşık iki bin beş yüz civarında çeşitli konuları içeren, neis tez- hipli ve bir kısmı minyatürlü çok seçkin eserler bulunmaktadır.

Saray kitaplığında bunlardan başka sa­ rayın çeşitli koğuşlarında (Hazine, Kiler, Baltacılar, Aşçılar gibi) bulunan kitaplar | bir araya getirilerek Koğuşlar Kütüphane- j si adı verilmiştir. Bin iki yüz otuz beş civa­

rında el yazması eserin bulunduğu bu ki- ı taplıktaki eserlerin çoğunluğunu Kuran’lar : ve İslami bilimlerle ilgili kitaplar oluşturur. Saray Kütüphanesinde bunlardan başka i. Dünya Savaşı’nda Medine’den getirilen ve Topkapı Sarayı’nda korunan kitaplar bu­ lunmaktadır. Bu nedenle söz konusu kü­ tüphaneye “Medine” adı verilmiştir. Bir başka kütüphane Sultan V. Mehmet’in özel kütüphanesi ile II. M ahmut’un ikballerin­ den Tiryal Hanım’ın kütüphanesidir. Ço­ ğunluğunu 18. ve 19. yüzyıl Osmanlı baskı kitapları oluşturur.

1870 yılında Enderun avlusundaki Sul­ tan III. Ahmet’in yaptırdığı ve saray hâzi­ nesinin vakfettiği kitaplarla oluşturduğu kütüphanenin kitapları da “Yeni Ktitiiptıa- ne”ye alınmıştır. Üzerinde ayrıca duraca­ ğımız bu kütüphanede dört bin yedi yüz seksen yedi el yazma kitap, yüz seksen iki eski baskı kitap vardır. III. Ahmet, kütüp­ hanesine bağlı ve yeni kütüphanede kuru­ lan bir başka koleksiyon “Gayri İslami” eserler adıyla tanınan kitaplıktır. Yüz yir­ mi beş yazma eserin bulunduğu bu kolek­

siyonda Hıristiyan sanatının minyatürlü, minyatürsüz seçkin el yazma eserleri var­ dır. 11. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Grek-

e, Slavca, Latince, Ermenice, Süryanice, branice, Fransızca, İtalyanca, eski Sırpça ve Slavca el yazma kitapların bulunduğu bu koleksiyonun katalogu 1933 yılında Berlin ve Leipzig’de basılmıştır (D. Adolf Deiss-

mann, Forschungen und Funde im Serai

mit einem Verzeichnis der nichteslamischen Handschriften im Topkapı Serai zu İstan­ bul).

Yeni kütüphaneye sonradan katılan bir diğer koleksiyon padişahın özel dairesi Has Oda’mn, Taht Odası’nda konman kitaplar­ dır. Hırka-i Saadet Kütüphanesi adı. veri­ len kitaplığın büyük bir çoğunluğu İslam dünyasının nefis tezhipli ve hat sanatı şa­ heseri olan Kuran’lardır. Yeni kütüphane­ de ayrıca saray müze olduktan sonra ba­ ğışlanmış Halil Ethem Arda ve lsfendiyar-

oğullan kitaplıkları bulunduğu gibi “yeni gelen yazmalar” adı altında bir koleksiyon

da bulunmaktadır. Bunların dışında çeşit­ li güzel vazı albümleri ve levhalanndan olu­

şan bir bölüm ve hat sanatına ilişkin çeşit­ li araç gereçlerin bulunduğu zengin bir ko­ leksiyon mevcuttur.

Kitap sanatına meraklı

padişahlar

Tüm Osmanlı padişahlarının bu sanat dalma ilgi duydukları, özellikle hat sana­ tına ve Kuran yazımcılığına büyük değer verdikleri biiinen bir gerçektir. Fatih Sul­

tan Mehmet 1451-1481 döneminde kitap

sanatında önemli bir atılım yapılmıştır. Sul­ tan II. Mehmet’in Hıristiyan ve İslam dün­ yasının özellikle bilimsel konulu eserlerine ve sanat hareketlerine büyük ilgi duyduğu âşikârdır. Topkapı Sarayı’nda felsefe, tarih, coğrafya gibi konularda İslam dünyasının Arapça, Farsça, Türkçe yazılmış önemli eserlerini, sarayın kitap hâzinesi için yaz­ dırmış, bu eserler saray nakkaşları tarafın­ dan tezhiplerle süslenmiş ve ciltlenmiştir. Bunların yanı sıra halen bir kısmı saray kü­ tüphanesinde bulunan Grekçe yazılmış ta­ rih, din ve çeşitli bilimleri içeren el yazma­ lar, ona Doğu ve Batı dünyasından hediye gelen kitaplar, sarayına davet ettiği

Centi-le Bellini, Constanzo da Ferrara gibi ünlü

İtalyan ressamlara portre ve madalyonla­ rım hazırlatması, Sultan II. Mehmet’in çok yönlü ilginç kişiliğini, evrensel sanat anla­ yışını ve kitap sevgisini yansıtır. II. Meh­ met döneminde saray nakkaşhanesinde ha­ zırlanmış Arapça, Türkçe, Farsça, Grekçe kitapların önemli bir toplam tuttuğu anla­ şılır. Bugün bunlardan bir kısmı daha sonra yapılan vakıflarla diğer İstanbul kütüpha­ nelerine dağılmıştır. Söz konusu kitaplar­ dan Fatih Sultan Mehmet’in kitap sanatın­ daki tutarlı zevki, kültür ve sanata yakla­ şımı, gerçek bir aydın tavrı açıkça belli olur. Oğlu Sultan II. Bayezid’ın(1481-1512) ki­ taplara ve bu sanat dalma tutkusu en az ba­ bası kadardı. Budapeşte Macar İlimler Akademisi’nde bulunan Sultan II. Baye- zid’in kitaplarının listesini içeren bir def­ terden, altı yüzü aşkın el yazma eser top­ ladığı anlaşılır. II. Bayezid kendi dönemin­ de ve daha önce sarayın kitap hâzinesine giren kitapların katalogunu yaptırdığı gi­ bi, bu eserlere kendi mührünü de bastırmış­ tır. II. Bayezid döneminde İslam ve Osman­ lI dünyasının en ünlü ve yeni kurallar geti­ ren hattatlarından olan Şeyh Hamdullah^ m varlığı, birbirinden güzel Kuran’larm ya­ zılmasına ve devrinin en güzel tezhipleriyle bezenmesine yo! açmıştır.

Onu takip eden Sultan I. Selim (1512-1520) döneminde özellikle ganimet olarak alınan çok değerli kitaplarla sara­ yın kitap hâzinesi ve İslam dünyasına iliş­ kin minyatür koleksiyonu son derece zen­ ginleşti. I. Selim’in kazandığı zaferlerden getirdiği kitap dışındaki ganimet o denli çoktu ki, bu nedenle “Benim altınla dol­

durduğum hâzineyi haleflerimden her kim mangırla doldurursa, hazine onun mührüy­ le mühürlensin, aksi takdirde ve illa benim mührümle mühürlenmekte devam olun­ sun” demiştir. Nitekim sarayın padişah hâ­

zinesinin kapılan müze olana dek, gelenek­ lere bağlılık amacıyla, Sultan I. Selim’in ha­ zine için yaptırdığı özel mühürle mühürlen­ miştir. Hazine kitaplığında ve sarayın di* ğer vakıf kitaplıklarında bulunan, daha önce hâzineye girmiş kitaplar da onun ha­ zine mührünü taşımaktadır. Bu mührün 16. yüzyıl sonlarına dek saray hâzinesine giren tüm kitaplara basıldığı görülür.

16. yüzyılın ünlü Osmanlı padişahı Ka­

nuni Sultan Süleyman (1520-1566) impara­

torluğun en uzun süre tahtta kalan hüküm­ darıydı. Kırk altı yıl hüküm süren Kanu- ni’nin ve çevresinin, dolayısıyla Osmanlı sa­ rayının ve toplumunun kitap sanatlarına olan düşkünlüğü bu yıllarda en üst seviye­ ye ulaştı. Kanuni döneminde saray nakkaş­ hanesinde Osmanlı sanatının en güzel, en özenli yazmaları, minyatürleri üretildi. Ay­ rıca pek çok eser toplandı, özellikle İslam dünyasının eski ünlü hattatlarının yazdığı Kuran’lar, Kuran cüzleri ve diğer kitaplar saray nakkaşhanesinde onarıldı ve devrin en yetenekli sanatçıları tarafından tezhip- lendi. Diğer taraftan devrinin ünlü ve ye­ tenekli bir şairi olan Kanuni’nin şiirlerini içeren eserler Osmanlı kitap sanatının en seçkin örneklerini oluşturacak biçimde ha­ zırlandı. Kanuni, saltanat yıllarında saray­ da Şehnâmecilik kurumunu oluşturdu ve bir saray Şehnâmecisi atadı. Şehnâmeci şiir diliyle, onun ve ondan önceki padişahla­ rın yaşamlarını, kazanılan zaferleri, önemli olayları, dolayısıyla Osmanlı tarihini yaz­ dı. Saray kâtipleri tarafından yazılıp saray nakkaşları tarafından resimlendirilen bu eserler, Osmanlı minyatür ve kitap sanatı­ nın baş yapıtlarını oluşturdu. Diğer taraf­ tan bu ünlü padişahın kazandığı zaferler, Doğu ve Batıya yaptığı seferler kaleme alı­ narak resimlendirildi. Söz konusu eserler­ deki Fıgürsüz, topografik yaklaşımlı, ilginç kent resimleriyle Osmanlı minyatür sana­ tında yeni bir çığır açıldı.

16. yüzyılın ikinci yarısında hüküm sü­ ren Sultan II. Selim (1566-1574) Sultan III.

Murad (1574-1595) ve Sultan III. Mehmed

GEOGRA PHICA D IFR A N C E SC O BERL1N G H İERİFlO REN TİN O — Büyük bir ola­ sılıkla IS. yüzyılda İtalya'da basıldığı sanılıyor. Kitabın önsözünde Fatih Sultan Mehmet için basıldığını belirten bir bölüm var. 3. A hm et Kütüphanesi Gayri İslami kitaplar bölü­ m ü 8 numarada kayıtlı.

FA TİH A LB Ü M Ü — 14.15. yüzyılda Moğol, Celayiri, Umurlu, Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türklerinden geldiği sanılan resimler Meh­ m et Siyahkalem 'e atfedilen resim gurubundandır. Resimde İranlı destan kahramanı Zaloğlu Rüstem 'in devlerle savaşı anlatılıyor.

(3)

S İY A S E T 8 5

9

Chevalier Caspard Fossa'nın 14 Ağustos 1852'de Londra'da basdmış 'Ayasofya” albümün­ den alınmış olan resimde Topkapı Sarayı’nm Ayasofya Camii'nin minaresinden görünümü (solda), ve bugün Topkapı Sarayı'nın aynı minareden çekilmiş resmi (sağda)

(1595-1603) dönemlerinde Osmanlı sarayı nakkaşhanesi en verimli yıllarını yaşadı. Özellikle minyatür sanatı “ klasik” örnek­ lerini verdi. Ayrıca hediye, ganimet, satın alma ve diğer yollarla padişahların hâzine­ sine İslam dünyasından pek çok el yazma eser girdi. Saray nakkaşhanesinde devrin saray şehnâmecileri tarafından yazılan eserler resimlendirilirken, dönemin sünnet düğünü şenlikleri gibi önemli olaylarını ko­ nu alan kitaplar da, belgesele yönelik bir anlayışla yüzlerce minyatürle süslendi. Böylece saray hâzinesindeki kitapların sa­ yısı giderek çoğaldı.

17. yüzyıl padişahları içinde kitaba ve ki­ tap sanatlarına en çok ilgi duyanlar Sul­

tan I. Ahmed (1603-1617) ve Sultan II. Os­

man (1618-1622) olmuştur. 18. yüzyılda özellikle İÜ. Ahmed (1703-1730) dönemin­ de kitap sanatına ve kitaba olan ilgide bü­ yük bir atılım dikkati çeker. Bir yandan sa­ ray nakkaşhanesinin ünlü sanatçıları tara­ fından resimlendirilen el yazma eserler ha­ zırlanırken, bir yandan da ünlü bir hattat olan Sultan’m yazdığı hat albümleri nefis tezhiplerle bezendi. Batı dünyasının baskı kitaplarına bu dönemde büyük bir ilgi baş­ ladığı gibi kütüphane kurma fikri de Sul­ tan III. Ahmet zamanında ortayı çıktı. Sul­ tan III. Ahmet sarayda Enderunlu ağalar için özel bir kütüphane binası yaptırtarak hâzinesindeki pek çok kitabı bu kitaplığa vakfetti. Bu yıllarda İstanbul’da ilk mat­ baa da kurularak kitap basımına geçildi. Ancak, matbaanın kuruluşu el yazma eser­ lerin hazırlanmasını ve hat sanatının geli­ şimini etkilemedi. 18. yüzyılda ve 19. yüz­ yıl başlarında hüküm süren Osmanlı padi­ şahları da saray hâzinesindeki kitapları özenle korudular.

Ve Sultan III. Ahmed gibi vakıf kütüp­ haneleri oluşturdular. 19. yüzyılın ortala­ rına doğru Osmanlı padişahlarının ikamet­ gâh olarak yeni sarayları tercih etmeleri ne­ deniyle Topkapı Sarayı bazı fonksiyonla­ rını yitirdi. Fakat kitap hâzinesi ve vakıf kitaplıklar olduğu gibi korundu. Yıldız Sa­ rayında ikamet eden Sultan II. Abdülha- mid (1876-1909) döneminde Topkapı Sa­ rayındaki padişah hâzinesinde korunan pek çok değerli el yazma ve baskı kitap Yıl­ dız Sarayına götürüldü, “ Zülveçheyn

Kütüphanesi” adı altında Yıldız Sarayı’n-

da yaptırdığı kütüphaneye bu kitaplar yer­ leştirildi. Kitapların orijinal ciltleri çıkarı­ larak bir örnek kırmızı ciltler içine alındı ve üzerlerine kütüphanenin adı ve sultanın tuğrası basıldı. Abdülhamid’in tahttan in­

dirilmesinden sonra bu kitapların büyük bir kısmı Topkapı Sarayı Hâzinesine tek­ rar geldi. Bir kısmı ise İstanbul Üniversi­ tesi Kütüphanesinde zengin bir koleksiyon oluşturdu.

Saray kitap hâzinesinin

zenginleşmesine yol açan

önemli faktörler

Topkapı Sarayının kurucusu ve İstan­ bul’un fatihi II. Mehmet döneminden iti­ baren, yüzyıllar boyunca s'aray atelyelerin- de yazılıp tezhiplenen, kimi zaman minya­ türlerle süslenen pek çok el yazma eserin yanı sıra, diğer İslam ülkelerinde çeşitli za­ manlarda üretilmiş çok sayıda el yazma eserin saray hâzinesinde toplanması, bu­ nun bir tutku haline dönüştürülmesi son derece önemlidir. Bu esirlerin padişah hâ­ zinesine girişi çeşitli yollardan olmuştur. Kimi zaman diğer ülkelerden, özellikle İran’dan gönderilen elçiler Osmanlı padi­ şahlarına, şehzadelerine, hanım sultanla­ rına son derece değerli armağanlar özellikle değerli kitaplar getirmişlerdir. Şah Tah- masb’ın Sultan II. Selim’in tahta geçmesi dolayısıyla elçilerle gönderdiği hediyeler arasında bugün saray Icütüphanesinde bu­ lunan çok değerli bazı Kuranlar ve New York Metropolitan Müzesinde bulunan iki yüz elliden fazla minyatür içeren ünlü bir Şehnâme nüshası bulunmaktaydı. Diğer taraftan yüksek kademedeki Osmanlı dev­ let adamlarının ve saray sanatçılarının dü­ ğün, bayram gibi nedenlerle padişahlara kıymetli kitaplar ve minyatürler armağan verdikleri bilinmektedir.

Bu eşsiz eserlerin çoğalmasında Osmanlı devletinin yönetim sisteminin de katkısı bü­ yüktür. Sarayda özel bir eğitimle yetiştiri­ len şahısların devletin çeşitli kademelerin­ de görevlendirilmeleri kendilerine çeşitli olanaklar sağlıyordu. Bu şekilde zengin oluyorlar, pek çok sanat eseri ve çeşitli eş­ ya sahibi oluyorlardı. Ancak, öldükleri za­ man ya da görevlerinde başarılı olamayıp azledildikleri zaman tüm değerli eşyaları p ad işah hâzinesine k alıy o rd u .

“ Muballefat” adı verilen bu yöntemle sa­

ray hâzinesine çok sayıda kitap girdiği çe­ şitli kayıtlardan ve eserlerin üzerindeki not­ lardan anlaşılmaktadır.

Koleksiyonun zenginleşmesinde en önemli etkenlerden birisi de ganimetti, özellikle 1514 yılında Sultan 1. Selim’in Safavilere karşı Çaldıran’da kazandığı za­ ferden sonra Tebriz Sarayı’ndan getirdiği ganimet kitaplar, koleksiyonu alabildiği­

ne zenginleştirmiştir. 14. yüzyıl başların­ dan 16. yüzyıl başlarına kadar İslam dün­ yasının özellikle resim dalındaki üstün ve benzersiz yapıtlarım içeren pek çok eser bu şekilde saray hâzinesine ganimet olarak ge­ tirilmiştir. Sultan I. Selim’in 1517’de Mı­ sır’ı fethi de, Memluk sultanlarının Kahi- re’deki hâzinelerinde bulunan kitaplarının, özellikle Kansu Gavri’nin kütüphanesinde­ ki kitapların Osmanlı saray hâzinesine gel­ mesine yol açtı. I. Selim ganimet olarak al­ dığı bu kitapları İstanbul’a gemilerle gön­ derdi. Böylece Kahire’deki vakıf kitapla­ rın dışındaki tüm el yazma eserler Topka- pı Sarayı’na getirildi. Kuşkusuz daha sonraki fetihlerle du bu koleksiyon gide­ rek zenginleşti. Bugün Topkapı Sarayı Kü­ tüphanesinde 8. yüzyıl sonlarından 20. yüz­ yıl başlarına değin uzanan 1200 yıllık ge­ niş bir dönemin Türk ve İslam el yazma eserlerinden, ciltlerinden, tezhiplerinden, minyatürlerinden en seçkin örnekler bulun­ maktadır.

Osmanlı padişahlarının kitap

hâzineleri nasıl korundu?

Osmanlı padişahlarının gerek çeşitli yol­ larla topladıkları, gerek kendi adlarına sa­ ray atelyelerinde hazırlattıkları kitapları hazine dairelerini,' muhafaza etmeleri ge­

lenekti. Bu dairede padişahlara ait her tür­ lü sanat eseri, kıymetli eşya, mücevherler, işlenmemiş maden ve taşlar bulunduğu gi­ bi, değerli kumaşlar, döşemelikler, fethedi­ len kalelerin anahtarları gibi çok çeşitli eşya korunuyordu. Hâzinedeki eşyaların, dola­ yısıyla kitapların sorumluluğu da hazine­ dar başmındı. İstanbul’un fatihi II. Meh­ met’in babası II. Murad tarafından Edir­ ne Sarayında oluşturulan bu görev II. Mehmet tarafından sıkı bir kurala bağlan­ mıştır. Emrinde çeşitli kademedeki görev­ lilerin çalıştığı hazinedar başıhk önemli bir görevdi. Bunlar aynı zamanda çeşitli el yaz­ ma eserlerin üretildiği nakkaşhanenin de bulunduğu, sarayın Ehli Hiref teşkilatının da başıydı. Sultan I. Selim döneminde ha­ zinedar başımn yanı sıra Hazine kethüda- lığı ve başyazıcıhk hizmetleri de kondu, pa­ dişah hâzinesine giren ve çıkan her eserin, dolayısıyla kitapların giriş-çıkış kaydını bu mzmetlıler yaptı. 1783 yılında Hazine hiz­ metine kethüda ve başyazıcımn yanı sıra özellikle kitapların iyi korunabilmesi için bilgili ağalardan dört yazıcının daha katıl­ dığı ve birtakım kurallar getirildiği gözlenir. Hâzineden kitap çıkışı sadece padişah­ ların emri ile olurdu. Sultanlar ilgi alanla­ rına göre bakmak, okumak istedikleri ki­ tapları kendi özel dairelerine (Has Oda) ya

(4)

S İY A S E T 8 5

Hazine kitapları 2J54 numarada kayıtlı olan ve Safevi Sultanı Behram Mirza admtryapılan albümden bir minyatür. 14. yüzyılda Tebriz'de yapılan bu resimlerin ünlü sanatçı A hm et Musa'nın resimlediği “Miraçname"ye ait olduğu biliniyor. Minyatürde Miraç yolculuğun­ dan Mekke'ye dönen Hz. Muhammed'in kendisine inanmayanlara Cebrail'in de yardımı ile Kudüs'ün özelliklerini anlatışı gösteriliyor. Minyatürde ayrıca Hz. M uhammed’in yüzü­ nün açık olarak çizildiği görülüyor.

da Harem’e aldırtırlar ve orada muhafa­ za ederlerdi. Kimi zaman da çeşitli sancak­ larda bulunan şehzadelere, hanım sultan­ lara, evlenen padişah kızlarına çeyiz ola­ rak hâzineden kitap çıkışı yapılırdı.

Yüzyıllar boyunca bu kitaplar, padişah emriyle saray içinde nereye giderse gitsin, tekrar hâzineye dönerdi. İlk kez Sultan III. Ahmed 1719 yılında sarayda Enderun Meydam’nda bir kütüphane binası yaptır­ dı. III. Ahmed saraydaki ağaların hâzine­ deki kitaplardan yararlanabilmesi, bilgile­ rini arttırabilmeleri amacıyla yaptırdığı bu kütüphanenin temelini dedelerinden Sultan I. Ahmed’in kendi adına yaptırdığı cami­ nin temelini attığı kazmayla ve büyük bir törenle attı.

Altı ay gibi kısa bir sürede tamamlanan kütüphane binası 18. yüzyıl ilk yarısı Os­ manlI mimarisinin karakteristik özellikle­ rine sahiptir. Kitapların rutubetten korun­ ması amacıyla bodrum kat üzerine inşa edilmiştir. Kapının iki tarafından merdi­ venlerle çıkılır. Dışı tamamen mermer kap­ lıdır. Kubbeli orta mekân ve onu üç taraf­ tan çeviren oturma yerlerinin tonoz örtü­ sü, zevk ve eğlence düşkünlüğüyle tanınan ve çiçekleriyle ünlü bu dönemin beğenisi­ ni yansıtan boyalı alçı süslemelere sahip­ tir . Girişin tam karşısına gelen bölüm Sul­ tan III. Ahmed’in oturma ve okuma yeri­ dir. Duvarda ünlü bir hattat olan padişa­ hın bu kütüphane için yazdığı bir levha yer alır.

Alt sıra pencerelerin fildişi bezemeli ka­ pakları, duvarları kaplayan 16. yüzyıl Türk çiniciliğinin en seçkin örnekleriyle bütün­ leşir. Yapının içi gerek alt sıradaki sık pen­

cereler, gerek üst sıradaki renkli camlı al­ çı pencerelerle son derece aydınlık ve fe­ rahtır. Pencerelerin arasına duvara yerleş­ tirilmiş olan ahşap kitap dolapları, Osman­ lI kitap dolaplarının karakteristik örneğini oluşturur. Hava alması için camsız yapıl­ mış olan kapakların orijinalleri bükme gü­ müş tel kafeslidir. Bu orijinal dolapların üzerinde kütüphanedeki tasnif sistemini ve konuları belirleyen yazılar vardır.

Bu kütüphane için bir vakfiye de düzen­ lenmiştir. 1719 tarihli olan vakfiye devri­ nin en seçkin tezhibiyle süslüdür. Vakfiye kitabı sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın vekaletiyle düzenlenmiş olup, dönemin ün­ lü devlet adamlarının şahit olduklarını be­ lirleyen imzalar içerir. Vakfiyede kütüpha­ nenin yapılış nedenleri, kitapların nereler­ den alındığı, hattı hümayun defterinin (ka­ talog) tutulduğu, kütüphanenin pazartesi ve perşembe günleri açılacağı ve sa­ ray dışına kitap çıkarılamayacağı belirlen­ mektedir. Ayrıca ders verecek kişilerin se­ çimi ve görevleri, kütüphanecilik görevle­ rine kimlerin seçileceği, kapıcı, hizmetli, kurşuncu gibi işçiler hakkında hükümler, görevlilere ödenecek ücretlere karşı göste­ rilen gelirler ayrıntılı olarak anlatılır.

Vakfiyede belirtildiği gibi III. Ahmed’­ in hâzineden bu kütüphaneye verdiği kitap­ ların katalog mahiyetindeki el yazma def­ terinde eserler çeşitli bilimlere göre tasnif edilerek özenle kaydedilmiştir. Ayrıca tüm kitaplara Sultan III. Ahmed’in vakıf müh­ rü basılmıştır. Kütüphanedeki eserlerin bü­ yük bir çoğunluğu bilimsel konulu ve Arapçadır. Ayrıca Türkçe ye Farsça kitap­ lar da bulunmaktadır. İçerik olarak

kitap-tir 'i1., ların çoğunluğu tefsir, hadis, fıkıh ve ta­

rih konuludur. Bu kütüphaneye daha sor- ra I. Abdülhamid ve III. Selim tarafından kitaplar vakfedilerek zenginleştirilmiştir. Bu nedenle 1815 yılında el yazma olarak yeni bir katalogu düzenlenmiştir. Bugün söz konusu kütüphanenin kitapları yeni kütüphanede aynı düzen içinde korunmak­ ta, sarayın tek kütüphane binası olan ya­ pı ise müze ziyaretçisine açık tutulmakta­ dır.

Sultan III. Ahmed’ten sonra tahta ge­ çen I. Mahmud (1730-1754) döneminde va­ kıf kütüphaneler saray içinde ve dışında ço­ ğaldı. I. Mahmud’un İstanbul’da yaptığı vakıf kütüphaneler içinde özellikle Ayasof- ya camii içinde yaptırdığı kütüphane çok önemlidir. Halk şiirlerine geçecek kadar ün salan bu kütüphane saray hâzinesinden vakfedilen son derece değerli el yazması eserlerle faaliyete geçmiştir. Saray hâzine­ sindeki kitaplardan görevlilerin yararlan­ ması gerektiği düşüncesi ve kütüphenicilik fikrinin oluşması, sarayda Has Oda civa­ rındaki köşklerde kütüphanelerin oluşma­ sına yol açtı. Sultan I. Mahmud 1733 yı­ lında Revan Köşkü’nde vakıf bir kitaplık oluşturdu. Saray Hâzinesinden seçilen zen­ gin içerikli bu eserlerin önemli bir kısmı minyatürlüdür. Aynı kitaplığa daha son­ ra III. Osman ve III. M ustafa’da başka eserler vakfetmişlerdir. Sultan I. Abdülha­ mid ve III. Selim de hâzineden Bağdat Köş­ küne vakfettikleri kitaplarla bir kütüpha­ ne oluşturmuşlardır.

Bütün bu alınan önlemlere ve yüzyıllar boyu gösterilen özene rağmen, saray hâ­ zinesindeki, padişahların özel koleksiyonu olan bu kitapların ve minyatürlerin önemli bir kısmı gerek yurt dışına, gerek İstanbul kütüphanelerine dağılmaktan kurtulama­ mıştır. Sultan II. Abdülhamid ve onu iz­ leyen 20. yy. başlarındaki padişahlar dö­ neminde, Hazine’deki kitapların İstanbul- daki diğer (yeni) padişah saraylarına

veril-i f t İ . İ i * S». T * > :* * * * * * ***-ıa»" H S » p H f t - i ’ * #r:*> fc M -**** * - i ' 4 4~ « f ı m u s t

* * *

* PfyMÂ * *J '**)

I

*»*<t*c

A

*

s n

KİTAB ALrHASA İŞ — S. A hm et Kütüp­ hanesi 2127numarada kayıtlı bulunan DE M ATERİA MEDİCA (Şifali Bitkiler) ki­ tabı MS. 1. yüzyılda yaşamış olan Yunanlı bilgin Dioskorides’in kitabından Türkçeye çevrilmiş.

diği, şahıslara ve de özellikle Batılı müs­ teşriklere (Doğu bilimcilere) satıldığı bilinmektedir. Avrupa, Amerika kütüpha­ ne ve koleksiyonlarına dağılan bu eserle­ rin, yurt dışındaki en önemli birikimi Dub­ lin Chester Beatty Kütüphanesinde, yurt içinde ise İstanbul Üniversite Kütüphane­ sinde korunmaktadır. 20. yüzyıl başların­ da Topkapı Sarayı Hâzinesinden önemli miktarda kitap çıkmasına rağmen, Topka- pı Sarayı Müzesi bugün Islami ilimler, sa­ natsal nitelikli el yazma kitaplar ve özel­ likle Türk ve İslam minyatürleri bakımın­ dan dünyanın en önemli ve zengin kütüp­ hanelerinden birine sahiptir ve koleksiyo­ nun değerinin bilincindedir.

„ *

9. ve 10. yüzyıllarda yazıldığı sanılan iki ciltlik resimli Yunanca İncil Gayri Islami kitap­ lar 8 numarada kayıtlı. Oldukça yıpranmış görünüşüne karşın içindeki resimlerin güzelli­ ği dikkati çekiyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kaydedilen TL ışıma eğrisi kullanılarak düşük sıcaklık (157 oC) ve yüksek sıcaklık (278 oC) pikleri için pik şiddetlerinin ilk yükselmeye başladığı bölgede

Belirtmek istediğim şu: Batı- lılar çoğu zaman cahillikle ce­ surluğu eş anlamda benimsedik­ leri için, değer yargılarında ve ileriye dönük tahminlerinde

Systemic CS medication in ISSHL and BP pa- tients with HT did not alter the antihypertensive doses, however, diabetic patients needed antidiabetic drug alteration.. Therefore,

kan ‘Sürekli Bir ilkbahar’ birkaç şairi içermektedir; bunlar Ara- gon, N azım Hikm et, Mayakovski, N eruda, Yahya Kemal, Kara- caoğlan ve Fuzuli’dir?. Zaten

halde gerek zirâatin hali iptidaideki tarzını ve âlâtını ıslah ve tepdil , gerek mezrûatın tenevviîle daha nâfi , daha bereketli şeylerin tercih ve

Yalnızca amitriptilin zehirlenmesi nedeni ile başvuran 51 zehirlenme vakası yaş, cinsiyet, zehirlenme nedeni, başvuru semptomları, izlemde çıkan semptomlar,

Örneğin, taǾrif (belirleme) edâtı olan lâm’ı ele alalım. Lâm edâtının tek başına hiçbir anlam ve işlevi yoktur; anlam ve işlevi terkiple ortaya çıkar. Lâm,