• Sonuç bulunamadı

İ Ç İ N I) E K İ L E It Ibtida'i kavııılerde Dinlerin doğuşu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İ Ç İ N I) E K İ L E It Ibtida'i kavııılerde Dinlerin doğuşu "

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İ Ç İ N I) E K İ L E It Ibtida'i kavııılerde Dinlerin doğuşu

Mevlanamn Rüba'ileri

Fatihanın Gönlümce tercenıesi Hatıralarım

K ıt‘a

Düğünden ilham [Şi"ir]

Harb »

Nefes »

Le Sacre [Sonnet]

Sefilin Şarkısı Solmayan güzellikler Vefatlar

J. M. Guyau Tctihad F. Huhısî Ebubekir Hazini AB. DJ.

îrfaıı Emin Hakkı Nezih İsmail Safa Albert Samain Nizamî

Iran şa'irleri îctihad

İsmail Hakkı Matbaası

(2)

Yeni Neşriyyat :

ANMALIK

Ş e b e k le r i v e K o ru n m a ç a r e le r i Mecmuamızda tefrika edilen ve Halk için yazılmış bu göz Hıfzı Sıhlıası ba‘zı ‘ilâvelerle kitab şeklinde basıldı. Bir danesi 3 renkli olarak bir çok şekil ihtiva ediyor 127 salıifelik güz sİ bir kitabdır . fi : 50 kuruşdur . Her kes içm okunması faydalıdır. Mekteb müdürleri, bölük ve tabur kumandanları, Darüssana‘a sahihleri, a’ile reisleri v. s. için mutala‘ası elzemdir . Bunu okumuş olmak sayesinde her sene belki yüzlerce a‘ma ‘adedi azalacakdır.

KARLI DAĞDAN SES

Dr. Abdullah Djevdet Beyin son senelerde yazmış olduğu kıtalar bu ‘unvanla intişar etdi, 185 sahiıelı'K ve iyi kâğıd üzerine basıl- mışdır. fi: 1, «Lux» tab" ve müellif tarafından imzalı nüshalar 2 liradır. Haricden siparişlere ta ‘ahhüdlı'i irsaliye olarak 20 kuruş ‘ilâve olunur.

İstanbulda Babı‘âli kitabcılarinda ve Beyoğ- lunda L i b r a i r i e M o n d ia le de satılıyor.

t A M EL İ R U H İY Y A T

« Sa'atî haziranın kararsızlıkları » adile Dr.Gustave Le Bon un ııeşr etmiş olduğu bir kitabın tercümesidir 223 sahifeli bir kitabdır . Devlet adamlarını , meb'usları , hakimleri, mu-

‘allimleri, terbiye ve tedris işlerinde bulunanları, vali ve kaymakamları son derecede ‘alakadar eder.

Eyi kâğıd üzerine basılmışdır. fi. 100 k. dur .

Posta kutusu :

A. L- Beye: Bizde a’ile isimleri yokdur:

Cevdet ismi çokdur biri birinden farklı de - ğildir. Bunlardan biri Dj. He yazılırsa diğer - lerinden ayrılır. Yazıhş birini diğerinden ayırı­

rın Misd olarak fransızcadaıı iki isim alıyorum:

lle ıır i ve ile ü r y , M trabo, M, rabean Teleffnz- lar hep birdir fakat yazılış ayrı olduğundan musemmaları biri birine karışdırmaz . Diğer iki isim daha zikr edeyim :

üuyot ve Guyau bunların da telaffuzları birdir . Ve hiç bir kimse I l e n r y ye neden ismini Henri şeklinde yazmiyotsun demez ve bunu bir mss’ele yapmayi hatırından geçirmez.

Ahmed Cevdet in Cevdet i Abdullah Djevdet in Cevdet inden ayrılmak için biri C. diğeri Dj.

ile yazılıyor, bunda fransızcanın işi yokdur.

EMNİYET SANDIĞI

Turkiyenin en eski millî bir müessese’i mâ­

liyesidir . Muhtelif müddet ve fa’izle tevdiat kabul ve Mücevherat ve Altın ve Gümüş ve Emlâk mukabilinde mutedil şeraitle para ikraz eder. Merkezi idaresi Cagaloğlunda kâin dairei mahsusadır. Hiç bir yerde şnbesi yoktur.

GLISERO FOSFATLI ŞARK

MALT HULÂSASI

Eczacı Ekrem Beyin nezareti altında sureti hususiyede i‘mal edilmekdedir.

Deposu Ekrem Necip Ecza Deposu Telefon : İstanbul : 78

Rafale de Parfum s

SO N N E T S

PAR LE Dr. AB. DJEVDET

Edition de luxe, pages 131, Prix : 100 piastres

ic tilia d m b u lu n d u ğ u b a ‘z ı y e r le r

“ İçtihad „ in istanbulda satıldığı ba‘zı yerler : Kadı k ö y ü n d e Muvekkithane caddesinde Tütüncü D ik ra n E fen d i, K öprü ü z e rin d e M. K em al E fen d i, B ü y ü k A da da İske­

le başında Tütüncü N iko E fen d i, Ü sk ü d ar da İskele başında Tütüncü İlh a m iE fe n d i

Dükkânları insanın Babası Kimdir-?

ADEM Mt ? MAYMUN'MU?

Dr. Abdullah Djevdet B- iıı bir mukaddemesiyle, mütercim M. Kemal B. in Darvinizm hakkmdaki pek meraklı bir etüdünü ihtiva eden :

Dr- R. Verneaıt'nun

İnsanlığın Başlangıçları yakında çıkacaktır.

İ s t a n b u l

ÇİNKOGRAFHA TESÎ

Ankara caddesinde İlham! ma Tim.. ı üstünde, her nevi' çinkograf işleri dikkat ve sür‘atle

ve ehven fi atla yapılır H a k k ın S e s i Bursada münteşir bu sesi işitin.

T . C .

(3)

A B O N N E M E N T

Pays étrangers

Pour un an : 2 Dolars Edition spéciale : 3 Dolars

A D R E S S E

*Idjtihad» Constantinople Téléph : 20865 xxvnème ANNÉE 1 5 F é v r ie r 1 9 3 2

İ C T İ H A D

Türkçe ve Fransızca İLMİ, EDEBİ, İKTİSADİ

No : 339

ABO NNEM AN Seneliği ( 24 Nüsha ) Türkiye

için: 2 1,2, ‘Iâ kâğıdlısı 5 liradır

A D R E S

Cığaloğlunda İçtihad Evi

Tarihi Te’sisi :

1904 :—- Genève Yirmi yedinci sene

1 5 Ş u b a t 1 9 3 2

FELSEFE

İ B T Î D A ’ l K A V M L E R D E

D İ N L E R İ N D O Ğ U Ş U m

BİRİNCİ MABHES

D İ N İ F İ Z İ K

Dinlerin menşe’ininin ehemmiyyeti — Dinî yahud hurafî ¡‘tikadlarm cihan şüttıulluğu — Dinlerin tahavviil kabiliyyeti ve dinî tekâmül.

I Dinlerin menşe’ini nâ mütenalıî fikrine 'alf eden idealist nazariyye — M. Max Muller in ve M. de Hart­

mann m

Hefto theism e

[2] i M. Renan in

İla h i (jrize

si [ «

in s tin c t ılu d iv in » i ] .

II Ölülere ‘ibadet ve spritisme nazariyyesi — Herbert Spencer — Tabi‘î kuvvetlerin hayat kesb etmesi

‘akidesine H. Spencerin ¡‘tirazları .

III İ'tirazlara cevab Kuvvetlerin münasebeti yerine uafi‘ ve ya muzır iradelerin ka’im olduğu Sociolo - gia’î şekilde dinî fizik — İbtida’î kavmlerin

«SO(

Dinlerin doğuşu diğer her tarihî mes’eledeıı daha büyük bir eheınmiyyete malikdir:

Burada mevzu‘i halis olan yalnız geçmiş ma veka‘lerin ve hadiselerin sihhati değildir, fikirlerimizin ve hali hazirda ki Ptikadlarıım - zın kıymetidir . Bu munakaşede her birimizin

‘alakadar olduğumuz bir şeyimiz vardır . Bir i‘tikadı vaktile husule getirmiş olan sebebler, ekseriya, hala o i'tikadı muhafaza eden sebeb- lerdir ; bina’en‘aleyh bu sebebleri derpiş etmek, bizzat i‘tikad hakkında ıııusa‘id yahud gayri musa‘id bir hükpı vermelidir . Eğer Tarih , mükemmel olsaydı, şimdi mazide te’yid e t ­ meyeceği şeyi istikbalde silmek iktidarına ma­

lik olurdu .

‘i o ı n o r p h i s ı n e » i (3 ].

Mu'asır tenkidin elde etmiş olduğu birinci

[ 1 ] Medhali ( İctihad ) ın 311 inci ve müte‘akıb numrularında intişar eden L’İrreligion de l’avenir adlı kitabın tercemesinin devamıdır.

[2] Her kavm için bir Allah kabul eden mezheb.

[3] Sociomorphisme J. M. Ouyau tarafından ihdas edilmiş olan bu kelime 'alî kudretlere ve bütün tabi'ate Cem'iyyeti beşeriyye evsafı ‘atf etmek mezhebi demekdir.

Meselâ yıldırımı, gök gürlemesini bir gazab haraketi telekkı etmek gibi . A. Fouilles nin

LA MORALE L’ART ET LA RELİOİON D ’APRES ÜUYAU adlı kitabının 131 inci sahifesine de bakınız. A. D.

(4)

5660 T Ç T I H A D bir nokta vardır : M. Roskoff un [1] , M. Re -

nan m, Ai. Girard de Rialle in tedkiklerinden sonra, yer yüzünde dinden yahud hurafeden teuıamen miitecerrid kavmlerin bulunduğunu iddi‘a etmek gayri müınkindir . [ Hurafat ise gayri mütenıeddinler mevzu‘ı bahs olunca din demekdir ! ]

Diğer mevcudatdan daha zeki olması ye - gâne sebebiledir ki insan, dindar yahud hura - fat besler bir mevcud olmuşdur. Bundan başka daha Tarihden evvel zemanlara ‘a’id * Méga­

lithique » denilen heykeller ve yekpare taş âbideler ( Menhir [ 2 ] 1er , Cromleek [3] 1er , Dolmen [4] 1er ) Türbe 1er, hama’iller dinliliğin kat!i ‘alametleridirler ki bunlara , şüphesiz , R o n d e lle c r â n ie n n e denilen ve bililtizam kafa tasından çikarılmış ve asmak için ba‘zan ortasından delinmiş kemik parçalarımda ‘ilâve etmelidir. [5]

[1] M. Roskoff, Das Religions vvesen der rohesten Natur völker ( Leipzig 1880 ) .

m. Girard de Rialle,

M y th o lo g ie co m p a rée

( Paris 1878 ) -

M. Reville,

L es R e lig io n s d es p e u p le s n o n c iv ilis é s

( Paris 1880 ) .

[2] Eski Celt kavminin mihrabı mekanımda bulun­

muş olan uzun kaya ki emsali Britanya da bulunur.

[3] Fransamn en eski ehalisinin eserlerinden ve bir büyük taşın etrafına dizilmiş taşlardan ‘ibaret da’ire .

[4] Dolmen, Celt lisanında taş masa demekdir .

‘amuden mevzu1 iki taş özerine ufkıyyen konmuş yassı ve büyük bir taşdan ‘ibaret Mégalithique âbide . Dol - men 1er Britanya da çokdur. Fakat Ceza'ir de, Hind de, Japonyada da bulunur . Bunlar nıerkad idiler . Dolmen lerden bir dane de

A rah k ir

de Ag Baba denileu ve bir dağın yamacında kâ’in bir ziyaret mahallinin yanında mevcuddur ve Arabkir de buna « Allah yapısı » derler . Çünkü bu kadar büyük ve ağır bir yassı taşı iki sivri taşın üzerine kaldırıb koymak için muktazi kuvvetin ancak Allahın Kolunda balunacağı ¡‘tikadında buluniyor-

lar demekdir. A- D -

[5] M. G. de Mortillet nin

L e P réh isto riq u e

Aantiquité

(le l'h o m m e

adlı eserine bakın. Parisde 1883 da basılmışdır.

İhsanın dinliiiği bu vech ile, i‘tiraz götür - mezjbir kat‘iyyetle, yoııtulmuş"taş devrine kadar çikar. Hulasa ma vekaTardan farziyyelere geç

mek için daha uzağa gidile bilir ve devri rabi‘, L es te n ıp s q u a te rn a ire s ld e n ile n zeman - larda — İhtimalen iki yüz elli bin sene evvel — her ne kadar bir mezar kazacak kadar ölüleri hakkında hürmet hisseder görüniyor ve kaba sanemler bulunmiyorsa da , insanın mübhem hurafat beslediği derpiş oluna bilir.

‘Ayni derecede şayanı kabul olarak nazara alma bilen tedkiklerimizin usulleri, neticeleri mühim olan ikinci bir nokta vard ır.

Din, muAeizevî bir ıııenşe’e malik olmadı - ğından muntazam ve cihan şümul kanunlar hükmünce yavaş yavaş inkişaf etmiş olması zaruridir ; menşe’i, en ibtida’î zekâlar için ka­

bili fehm~sâde ve mübhem fikirler olmak lâ - büddiir; tedricî bir tekâmül ile, buradandır ki, bu gün kendisine vasfı mümeyyiz olan pek ka­

rışık ve pek kat‘i kavrayışlara yükselınişdir . Dinler istedikleri kadar kendilerinin değiş­

mez olduklarına ka’il olsunlar, cümlesi, haber­

leri olmaksızın, cihanî istihale seyli içine karişıb gitmişlerdir . Dört bin seneden beri çömelmiş olan büyük Mısır EbuFhevli de kendisini hare­

ketsiz zan ede bilirdi. Bununla beraber, giiııe - şin arkası sıra, kendisini da’inıa yeni semalara götüren ‘Arz tarafından götürülmek suretile,

bir ân bile, hareket etmeksizin kalmamışdır.

Şimdi dinlerin ‘adeta temeli olmuş olan bu ilk fikirleri ta‘yin etmek kaliyor . Dinî ‘ilinin başlıca mümessilleri arasında ittifaksızlık bu - rada başlar. Ba'zıları dinlerin doğmasını fev - karhis[Suprasensible] hakikatin bir teferrüsile, Allahın bir ilhaıııile izah ederler . Ba‘zıları da bir tecrübenin bir lıatasile, beşerî zekânın, yan­

lış bir muraca‘atile izah ederler . Birinciler , dinde , ınahbusu bulunduğumuz Fizikî ‘alemin haricine ‘aklın bir huruç hareketi, im kân‘ale­

minin haricine ‘aklın bir atılması hareketini görürler, İkinciler dinin her şeyden evvel , bu dünyanın en ‘aleTade hadiselerinin , hasseleri­

mize yahud şu'urumuza müte'allık şeylerin

yanlış tefsirinden doğmuş olduğuna ka’ildirler.

(5)

I Ç T 1 H A D

5 6 6 i

Ba‘zıları için, din, ‘ilmden fazla bir şeydir ,

ba'zıları için ise din, yalan bir dinidir [Pseudo science dır . ]

Bıit-ün idéalist 1er > Strauss 1ar, Renan 1ar , Matthew 1er, Arnold 1ar, dinlerde musaffa idé­

alisme lerinin tohumlarını bulurlar ve pek s a ­ mimî olduklarını bizzat söylemiş olsalar istih- zakâr görüne bilecek bir hürmetle , dinlerin önünde eğilirler . Dinlerde , zekâyi beşerin en necib ve en cavidanî olarak husule getirmiş olduğu şeyi görürler ! Muhakkik zekâlar bil -

‘aks, Auguste Comte ile , dinlerin neş’etinde ,

«Fétichisme» in ya‘ni but perestliğin kâba i‘ti- kadlarından başka bir şey görmezler .

Görülüyor ki, dinlerin menşe’i mes’elesi, bu gün vaz‘ olunduğu yeni şekil altında yine ‘ayni derecede miişkil kaliyor; vaktile dinlerin vahy eseri yahud tabi‘î olub olmadığını insan cayi su’al buluyordu ; bu gün dinin hakiki tabi‘ate muvafık olub olmadığı, ‘aklın bir dalaleti eseri olub olmadığı, izah ederek ‘ilmin tashih etdiği zarurî bir galatı rii’yet olub olmadığı ve hulâsa, esatiri ve Symbolique [ timsali ] dinler ilâhının, büyütülmüş bir sanem olub olmadığı su’al edil­

meye kadar varılıyor.

I - Bir kaç sene evvel, dinlerin Posivistce

EDEBİ TAHLİL

MEVLANANIN Haşan Âli Bey hakikati ve ‘ilmi sever . Hakikatin ve ‘ilmin hidmetkâri olmak cah ü celaline malikdir. M e v la n a n ın R u b a ‘ile r i güzel terceme edilmiş ve ba husus hayli İsa - betle seçilmişdir . Mevlananın ruba‘ilerinin

‘adedi Hayyamm ruba‘ilerinin belki on mislidir.

Kemiyyet ¡‘tibarile galibdir , fakat keyfiyyet

¡‘tibarile fa’ik değildir . Hayyam ııı ruba‘ile - rinde başka neş’e ve başka keskinlik vardır . Hele < Hayvanı ) ııı mali olduğunda hiç şübhe olmayan rüba‘ilerde bir elmas suyu ve sesi vardır. Bir istihzasi vardır ki yakar . Mevlana büyükdiir, Mevlana büyük ‘aşıkdır ve büyük

nazariyyesi muzaffer olmaya pek yakın görü - nüyordu. [1] Bir çokları, bütün ııetayicini istih­

raç etmeksizin, bu nazariyyeyi kabul etmişlerdi, bu ânda, bu nazariyye şiddetli i’tiraza uğra - mışdır; mu‘adélenin maMumlarına yeni ‘unsur­

lar idhal edildi ; ıııes’ele yeni bir tedkika tabi1 tutulmalıdır .

Dinin « Positiviste » 1er tarafından ihlâl edilen afâkî ve ‘aklî seciyyesini kurtarmak için ez cümle M. Max Muller, ‘adeta nevmidâne bir céhd sarf etdi. [2]

Temamen ayrı bir nokta’i nazar alarak H.

Spencer dahi, S o c io lo g ie sinde, Fétichisme i yahud « Naturisme » i , dinin esası gibi nazarı 5‘tibara alan nazariyyeleri tenkid ediyor.

J. M. Guyau

[1] Bu nazariyyeyi Vacherot gibi ba‘zı spritualist 1er tarafından kabul edilmiş yahud aşağı yukarı kabul edilmiş buluruz.

LU R e lig io n

( Paris 1869 )

[2] L’o r ig in e e t le d é v e lo p p e m e n t de la r e lig io n étudiée à la lu m iè re des r e lig io n s de r i n d e

adile İ. Darmesteter tara - fından İngilizce den Fransız caya terceme edilen ve Re - inwald tarafından l cild olarak 1879 da basılan kitaba bakın .

RÜBA‘İLERİ

‘arifdir . Hayyam ‘ilmin bu günkü ma‘nasile

‘ilm adamıdır. Hayyam Almanların Goethe sine benzer, fakat bunda Voltaire Iik de vardır.

. « f . f l <*/’ '• C.~</ »

diyen Mevlananın nağmelerinde Hind şaMri Tagor un « Lyrisime » i vardır . Oscard Wilde in şimesi mahsusdur. Fakat bu şime kendisini mahbese götürecek kadar kuvvetli değil.

dL»Aı*ieilı j l* J?—»•*

Aı'b y *

y . i» I D^Ii£ "* ¿)T ¿J*

diyen Mevlananın [Ivresse psychologique] dedi­

(6)

5662 İ Ç T İ H A D ğimiz Ruhanî sekri anlatdığı aşikârdır. 1899 da Londres da yazdığım bir manzumeye

Bana humarı mü'ebbed veren bu camı tehi

t

r ■ . ’

mısra‘ile başlamışdım. ‘Ayni nevadır . ısA

f — Jr

yj»-

f-*

vv-

•?

diyor; çok güzeldir. Güzelliğe bade te’sir ve şükûhu vermek ne kadar incedir. Ve hakikaten güzellerin ve güzelliğin verdiği mestinin yanında şerabm vere bileceği mestlik ne kadar hüküm­

süzdür !

Mevlananın lisanında , ana dililetekellüm etmediğini anlatan bir ses var- Bu s 3 ( Mes - nevi ) de daha çok duyuluyor. Rübauleri daha seyyaldir. "

jlb

b i - ^ y • f Z f " y

3'

( ( llj i- l t J y y

J..İ- c Jdj b

Ruba‘isi gibi ince ve hisli rubaileri az değildir .

Bunların terceınelerini vermiyorum. Kitabda tercemeleri vardır ve kusursuzdur.

Kitabın sonunda Mevlana Celâleddiniıı ha­

yat ve eserleri hakkında verilen maİumatın kusuru şudur ki, pek kısadır. Bu lahika biraz daha geniş tutula bilirdi ve pek eyi olurdu . Haşan Âli Bey oğlumuzun himmetinden bunu yine bekleriz ve beklerken kendisini tebrik

ederiz. AB. DJ.

FATİHA’NIN OÖNLÜMCE TERCÜMESİ

Rahmani Rahim Tanrımızın yüksek adiyle

Allahadır aliaha bütün hamdi cihanın ■

Birdir o güzel Rabbı bu kevnin, bu mekânın • Âlemler onun, yer yüzü, insanlar onundur , Yıldızlar onun, gökler onun , canlar oııundıır . Her zerreyi besler, gözetir, öyle kerimdir , Sonsuzdur onun rahmeti, Rahmani Rahimdir.

Ey din gününün maliki! karında çöküp diz, Yalnız sana, y-tiniz sana, hayran , taparız biz.

Senden dileriz yardımı, sen ruha mu‘in ol , İlham ederek doğruyu göster bize sen yol ■ Sevdiklerinin gittiği yoldur bize matlup . Hışmın eder elbette dalâletleri mağlup Biz lûtfuna her gün sığınıp yalvarırız ki Avar*lerin olmayalım bizde şeriki.

Mütercimi : Fuat Hulüsi

H A T I R A L A R I M

Zirâat nâzırtnın garip bir cevabı ve

Bu cevabı mucib olan daha garip bir Komedi

Her nekadar Müdür , Müfettiş iinvaııları ile zirâat me’murları bulunan Musul , Manastır , Bursa, Sivas ve Tırabizon vilayetlerinde zirâat mekteplerinin arazisinde veya nünıûne tarlala­

rında , çiftliklerinde bizim câhil köylülerden daha eyi, İliç olmazsa onlar gelip geçerken gördükçe gülmeyecekleri derecede olsun bir mahsul yetişdirildiğini veya zirâi saıı’atlerden tâmîmi arzu edilecek bir niimûne vücude g e ­ tirildiğini görmekle memnun olduğum vâki değilsede , belki bittesâdiif nazari ve amelî mâlumâtiyle beraber ikdam ve gayretle mııtta- sıf birisi gelir ümidiyle Bağdada muvasılatım- dan bir az sonra âtideki telgrafı zirâat nazırına ve bir müddetdetı beri Babıâlide içtimâ etmekde olan İrak ıslahatı (!) komisyonunun reisine çekdîm :

« Bağdad vilâyeti, arazîsinin malum olan

vüsati ve hemen her nevi zirâate kabiliyeti ile

(7)

I Ç T I H A D 5663 her şeyden ziyade bir zirâat memleketi olduğu

halde gerek zirâatin hali iptidaideki tarzını ve âlâtını ıslah ve tepdil , gerek mezrûatın tenevviîle daha nâfi , daha bereketli şeylerin tercih ve teksiri ve iklime muvafık ağaçlarla ormanlar yeti dirilmesi yolunda şimdiye kadar fiti bir teşebbüs vaki olmadığı gibi bir zirâât me'muruda bulunmadığından nümûne tarlaları te’sisiyle zürrâı irşad etmek üzre şâir vilâyet - lerdeki emsâli Müdür veya Müfettiş ünvanile bir zirâat me'muru tayin buyurulması .... »

Zirâat nâzın Selim Melhame Paşadan aldı­

ğım cevapda, ( Aynen ) :

* Bağdad vilâyetine badehu ehliyetli bir zirâat me’muru tayin olunmak üzre evvel emirde Dicle ve Frat nehirlerinin bittathir seyri sefaine elverişli biı hale ifrağı ve mevcut sed ve cedvellerin tâmîr ve yeniden lüzumu kadar sedler ve ced-

veller inşa ve küşadı . . . » tavsiye olunu­

yordu . Meselâ zirâata kabil bütün arazisi bağdadın yal­

nız bir kazası

arazisine muâdil vüsatda bulunmayan Trabizon vilâyetine zirâat müdürü tayin edüpte kos koca Bağdad vilâyetine tayinini husuli muhal şartlara ta’lik etmek hakikaten büyük birhayasızlıkdı .

Bu garip cevap üzerine Sadârete çekdiğim telgrafnâmede , Melhame Paşanın tavsiflerini söyledikden sonra : ,« . . . 2000 kuru,, aylıklı bir zirâat me’murunun tayini , bir kaç milyon lira sarfına ve bir çok senelerin müruruna mü­

tevakkıf olan icrâât ve ıslahatdan sonraya talik olunması pek garipdir . Maamafih, nehirlerin, cedvellerin ve zerî ve uankil alet ve vasıtala - rınııı hali hazıılariyle zirâat ve mahsulleri nakl

°lunan arazî bir kaç zirâat me’rnurunu işgal etmeye kâfidir.

İrakııı ıslahı esbabını müzakere ederek ka­

rarlandırmak üzre Babıâli de mahsus bir komi­

syon da teşkil edildiği şu sırada bu havalice her şeyden evvel zirâat usulinin ıslahı lüzûmu aşikâr iken zirâat nazırının tavsiyesi veçhile bir zirâat me’muru tayininin lıududsuz bir müddetle atîye te’hiri ve ya imkânı hazırın müsâadesi ııisbetinde peyderpey ıslâh ve isti - fade etmeye çalışılması re’yi âlîye menut - dur . . . » dedim.

O esnada galliba mahut İrak heyeti ısla - hiyesi ( !! ) teşkil edilmekde olduğu için bu telğrafa Sadrazam cevap verm edi.

Selim Melhameııin , be yarayacak birisi o l­

ması ancak tesadüfün lutfundan iimid olunan 2000 kuruş aylıklı bir me’murun tayinini böyle muhale talik etmesi garibesinin sebebi de garip olduğu kadar muthikdir .

( Zabıtai sıhhiyei hayvaniye ) nizâmnâme - sinin neşrine kadar muvakkaten yapılıp yalnız

Bursa vilâye­

tinde tecrübe suretiyle tatbi- kına İrâde sadır olmuş bir tali­

mat vardı . Melhame Paşa iki sene evvel:

« Bu talimatın Bağdad vilâyetineede tatbiki mukarrer dir»deye- rek muayene me’muru namiyle İstanbuldan birisini gönderir . Bu Efendi Rüsumat dairesinde bu - iundurularak İdhal ve ihraç olunan hayvanat ve ankazının muayenesiyle işgal olunmakda iken onun gösterdiği lüzum üzerine Bağdad da kesilen hayvanların muayenesi için ikinci bir me'mur , bir baytar taslağı daha gönderilir ; mektepten o sene çikdığı anlaşılan bu genç in "'m ıır mezbuhat muayenesiyle iştigal elmeyiip şehrin altı kapısından biri olan Âzamiye kapı - sının önüne oturarak imrar edilen hayvanlardan, horozlardan, tavuklardan resim almaya başla - dığım haber alarak derhal men etmekle beraber tecrübe suretiyle yalınız Bursa da tatbikine İrade sadır olan bir talimatın bundan cok mühim ve umumî kanunlardan bazılarıda henüz tatbik ZA VA LLI B Ü L B Ü L

B e n iz le r d ile y e l d i , k a y a la r d ile y e l d i , v B u g ö z y a şı y ö lü ııiin e n g in i d ille n m e d i ;

y B a h a r g e çd i, y a z geçidi, k ış g e ld i, k a r y a ğ ıy o r

y B ü lb ü lü n g ü l b a g ç e s i yine y e şille n m e

15 Mayıs 1931

0L A . .A .

t

y a ğ ıy o r , J m ed i ! -4

A . D. H

J

(8)

5664 I Ç T I H A D olunmayan Bağdad da altı kapıdan yalınız bi - rinden girip çıkan hayanlara mahsus bir oktroi komedisi oynanmasına müsamaha mümkin ol - madrğından, bu me’murun hiç ıne’mur bulun - mayan İran hududundaki Hanıkin'e g ö n d e ­ rilerek oradan ithal edilen hayvanların muayene etdirilmesi talimat ve maksada muvafık olaca - ğını telgrafla Melhame Paşaya bildirdim .

Zirâat nazırı, bütçeye dahil olmadığı için Maliye nezaretince malûm olmayan ve bir ta - rafdan hesabı sorulmayan bir varidat menba'ını kapatdığımdan dolayı bana muğber id i.

Ebubekir Hazım

Ş İ ‘ FR

DÜĞÜNDE^ İLHAM Dalga dalga ortalık...

Bu coşkun kalabalık Kurulan bir yuvanın Temelini atacak ..

Yeniden anlayacak Âde ile Ha^uivamn Eski macerasını.

Savacak sırasını Şu yeni çift bu gece . Bazıları erkence Bu köprüden geçecek ; Bazıları ölçecek

Hicranın yollarını . Gençlerin, kollarını Açtıkları ufuklar Kinlisine bahtiyar Bir âlem yaratacak ; Kimine aratacak

Kaybolan rüyasını... [*]

Şimdilik tasasını

(*] Bu parça Schiller in şu kıt1 asini hatırlatır:

Des Lebens schönste Feier Endigt auch des Lebens Mai Mit dem Gürtel, mit dem Schleier

Reisst der schöne Wahn en tzw ei. (İctihad]

Çekmeyelim onların ..

Bekleyelim ki yarın Şu yuva filizlensin , Görenler de özensin ...

7 - 1 - 932 İrfan Emin

H A R B

Gün gelir, dağdan esen rüzgâr ufka ulaşır . Bir kıvılcım tutuşur, bir Şehir ‘alevlenir . Nişanlılar ağlaşır, Annele vedalaşır .

Her yaprak hökümünde bu fırtına beklenir...

Dağlar sular aşılır, ayğırla şahe kalkar.

Bu hızla şehirleri ezerler başdan başa . insanlar homurdanır, çılgınca' ç o a r, akar • Vurur bu kızgın ‘alev toprağa, suya, taşa!.

Korkudan can çekişir ihtiyarlar inlerde . oğazlaşır, dögüşür binlerce delikanlı !.

Ölüm atar kahkaha boğuşmayi dinlerde • Bakar tabi‘at kanlı, toprak kanlı, su kanlı !..

Bir bayrak yırtılırken , bir bayrak havalanır.

Döner yanık köylerden ölüm saçan insanlar.

Bu hayat avcıları alkışla karşılanır .

Eser bir başka rüzgâr uzaklaşır dumanlar !..

Hakkı Nezih

N E F E S

Bizlere ma‘lumdur sırrı kâ’inat , Tecellâ bulur hak ‘irfanımızda . Hakkın bir remzidir hayatla, memat, Ebediyyet yaşar iz‘anımızda .

« Men halakal insan » sırrına agâh , Gezeriz vecd ile dergâh bedergâh ,

‘Aşıklar gönlünden yükselen her ah , Bin bir beste bulur efğanımızda.

Ne zahid kulların hulyasındayız , Ne bu mevcudatın rii’yasındayız, Hakkın > hakikatin deryasındayız . Şüpheler yer bulmaz imanımızpa .

22 - 1 - 931 Ankara İsmail Safa

(9)

Tarif de publicité dans

F « Idjtihad »

Ltq, 1 pour chaque 3 centimètres de hauteur dans les colonnes de 1’ “Idjtihad«. soit 3 X 8 centimètre carrés, par insertion .

Le prix des avis et annonces est encaissé après leur insertion, contre reçu dûment établi.

Les numéros de 1' "Idjtihad« dans lesquels les avis et annonces ont paru sont envoyés, aux intéressés, à titre gratuit.

Le prix des avis et annonces est de 1 Ltq au minimum, par insertinon .

‘A K L I S E L İ M

Meşhur Eahib M eslier nin V o lta ir e ta ­ rafından hulasa edilen bu eseri Dr. Abdullah Djevdet B. tarafından ba‘zı mühim haşiyeler

‘ilâvesile Türkceye çevrlmiş ve basılmışdı.

Arab harflerinin kaldırılmasından bir az evvel tab‘ı hitam bulan bu kitab ilk iki ay zarfında emsalsiz bir sür‘atle satılmış ve nus - hası azalırıışdı . Bunun üzerine geçen sene ikinci def‘a ve yeni Türk harflerde de basıl - nıışdır. Kitaba, mütercim, ba‘zı ma'nidar re - simler ‘ilâve etmişdir ve bunlardan ilk basılış için yapılmış bir danesini aşağıya koyıyoruz .

Eski harflerle basılmış nüshalar azalmışdır 528 sahifelidir fi. 1 liradır. Yeni Türk harfle­

rde basılmış nüshalar 135 kuruşdur.

« ÎÇTlHAD » K ütübhanesi

M ev cu d k ita b la n :

Kuruş Aklı Selim ( Eski harflerle) 527 sahifeli 100 Aklı Selim (yeni Türk harflerde) 135 Rahib “Meslier„nin Vasıyyetnamesi 20 RuhulEkvam (eski harflerle) 274sa!ıife 100 Dün ve Yarın ( » » ) 254 » 100 İlmi ruhi ictima‘i( > » ) 287 » 50 Adabı muaşeret rehberi ( Resimli, eski harflerle ) 509 sahifeli 150

O iullame Teli 100

Dilmesti’i Mevlana ( Eski harflerle ) 50 Bir Zekâyi feyyaz (Eski harf ve resimli ) 25 Mekârimi ahlâkiyye ve Din(Eski harflerle) 25 Karlı Dağdan Ses(AB. Djevdetin ŞiTrIeri)100 Harb ve sözde İyilikleri (Eski harflerle)

219 sahifelik J00

Asırların Panoraması (Eski harflerle,

resimli). 246 sahifelik 100

Felsefe'i istibdad ( Eski harf )Alfieri nin,

resimli 272 sahifeli 50

Ruba'iyyatı Khayyam ve Türkceye - tercümeleri. (Eski harflerle) resimli, 150 Persefon-Esatiri nefis bir menzume 75 Avrupa harbinin Psikolocyası (Eski harflerle)

resimli, 708 sahifelik 150

Bankalar ve muamelâtı (Eski harflerle) 50

Yollar ve İzler 50

‘Ameli Ruhiyyat 100

İngiliz Kavmi 150

Dimağ ve Melekâti ‘akliye [Resimli] 200 İ h t a r : Haricden siparişlere yüzde yirmi nisbetinde ta‘alıhndlu irsaljyye ücreti zam olunur. Siparişlerle beraber posta havalesi gönderilir * Havalenamenin viisulu günü iste­

nilen kitab ta'ahhudlu olarak postaya verilir.

C um huriyet M ücellithanesi

Babıâli caddesinde « Karagöz » ittisalinde . Ki­

taplarım hem metin bir süretde, hem mutedil

fiatla ciltletmek isteyenlerin mücellithanesidir.

(10)

Bütün « classique » kitaplarla di {¡er neşriy yatı ve mektep levazımınızı atmak için İsta n b u ld a H ey o ğ lıı İ stik lâ l c a d d e sin d e 4 6 9 numarada :

LA G R A N D E L İ B R A İ R İ E M O N D I A L E

Miiessesesine ¡miraca'at ediniz

Ş a r k i k a rib in e n b ü y ü k v e ç e şid lc r i e n iy i in lilıa b e d ilm iş k ita b h a ııesid ir.

Telefon : Beyoğlu : 2710

T ü r k iy e SANAYİ* v e M A ‘AI>İN B A N K A S I

Fabrikalarına ait

Y E R L İ M A L L A R P A Z A R I

İstanbul, Bahçe kapu Birinci Vakıf han Telefon : İstanbul : 517

Mağazada münhasiren bankaya merbut fabrikalar mamulatından ipekliler ve döşemelikler yünlüler, battaniyeler, kostümlük kumaşlar, şallar, ipekli mendiller, ince ve kalın bezler, metin ve zarif bavul, çanta, kunduralar ve saire topdan ve perakende olarak satılır.

HEREKE MENSUCAT FABRİKALARI MAMULÂTI

Satış mahalleri:

Yalnız topdan Herekede Fabrika merkezi, İstanbul ve Ankara da

YERLİ MALLAR PAZARLARI

Perakende için İstanbulda Bahçe kapıda birinci vakıf han altında

YERLİ MALLAR PAZARI

t .

A n k a r a d a Ç o c u k S a r a y ı c a d d e s in d e

Yerli mallar pazarile İstanbul ve sa’ir vilâyetlerdeki bilumum kumaşçı mağazalarından ve terzilerden talep ediniz-

O s m a n l ı B a n k a s ı

b a n q u e o t t o m a n e

Sermayesi 10 milyon İngiliz lirası.

Umumî merkez : Galata Telefon : B. 36 Türkiyenin her şehrinde şu*beleti vardır.

Dr. Yorği Fotaki M avromatis

E m r a z ı d a h i l i y e

Beyoğlu Venedik Sokağı M 5

Cuma ve cumartesinden başka hergün 2,5 dan 7 ye kadar.

Çarşanba günleri parasızdır.

Telefon : B. 4707

K e p h a l g i n e

Kaşeleri baş ağrısı, ve her nevi* ağrı için müessirdir.

Öksürük ve boğaz hastalıkları

O x y m e n t h o l

P E R R A U D İN Pastillerini alınız A ı> r a lı a m E k ş i y a n

Kerestecilerde No. 412

Dépôt de bois de construction en tous genres Telefon : Stamboul : 2827

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

* 0 0 1 5 0 9 0 4 0 0 0 6 *

Referanslar

Benzer Belgeler

ġimdi, Sayın Bakanımız “yerel yönetimlerin gelirlerini düzenleyen yasa Belediye Gelirleri Yasasıdır ve biz bu konuda çalıĢma yapıyoruz, yürütüyoruz, onu ayrıca

Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonunun çok değerli üyeleri; Adalet Bakanlığı ve yüksek yargı organlarının bütçelerini görüĢürken, tabiî ki, yargının sorunları

BAYINDIRLIK VE ĠSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) – Tamam, o konuda o zaman size bilgiyi Afet ĠĢleri Genel Müdürlüğümüzle ilgili bilgi….. Sanırım, hak

DEVLET BAKANI VE BAġBAKAN YARDIMCISI NAZIM EKREN (Ġstanbul) – Hayır, burada Ģöyle bakıyoruz Sayın Hamzaçebi: Özel tasarrufta azaldı, kamu tasarrufunda arttı…. MEHMET

MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Trabzon) – Ġki cetvelle ilgili çok kısa görüĢümü ifade etmek istiyorum. b) cetveline baktığımızda halen yürürlükte olmayan ek

ġu tabloya göre 546 trilyon lira 2005 yılı yatırım ödeneği olacaktır eğer herhangi bir kesinti olmazsa ve bu Ģekilde tahakkuk öderse, bu rakama göre 800

Değerli arkadaĢlar, özelleĢtirme sonucu Telekom’u Oger Telekomünikasyon isminde bir Ģirket aldı, daha doğrusu yüzde 55 oranındaki hissesini devraldı ve daha

2 Sadece işçi sosyal güvenlik primlerini alırsak, 2000 yılında bunun gayri safî yurtiçi hâsılaya oranı Türkiye’de yüzde 2,2; OECD ortalaması yüzde 3 ve Avrupa