• Sonuç bulunamadı

Siyâset-i Pulf - Mâlf-i Timur ve Hânedân-ı û ve Sikkehâ-yi Anhâ (Timur ve Hanedânı Mensuplarının Para-Maliye Politikaları ve Kestirdikleri Sikkeler), bekuşeş: Behmen Ekber, Kitabh,âne-i Buzurg-i Ayetullah elUzmâ-yi Necepi Kum, çâp-I evvel

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Siyâset-i Pulf - Mâlf-i Timur ve Hânedân-ı û ve Sikkehâ-yi Anhâ (Timur ve Hanedânı Mensuplarının Para-Maliye Politikaları ve Kestirdikleri Sikkeler), bekuşeş: Behmen Ekber, Kitabh,âne-i Buzurg-i Ayetullah elUzmâ-yi Necepi Kum, çâp-I evvel"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kitap Tan~tma:

IRFAN TOVH~T~YEF, Siyâset-i Pulf - Mâlf-i Timur ve Hânedân-~~ û ve

Sikkehâ-yi Anhâ (Timur ve Hanedân~~ Mensuplar~n~n Para-Maliye Politikalar~~ ve

Kestirdikleri Sikkeler), beku~e~: Behmen Ekber, Kitabh,âne-i Buzurg-i Ayetullah el-

Uzmâ

-

yi

Necepi Kum, çâp-I evvel, 1377 (1998), 116 ss., ISBN — 964-

6122-31-4.

Timur'un insanlar~~ deh~ete dü~üren seferlerinden sonra ele geçirilen ülkelerde zamanla yeniden düzen sa~lanm~~t~. O ve halefleri hakim olduklar~~ ülkeleri bay~nd~r bir hale getirmek ve halk~n refah~n~~ sa~layabilmek için zirai ve ticari faaliyetlerin te~vik edilmesi ve istilu-arm sa~lanmas~~ gerekti~inin fark~nda idiler. Timur zaman~nda imar faaliyetlerinin yan~nda tar~m da ihmal edilmi~~ de~ildi. Zafernâme müellifi Yezdrye göre "Timur'un ülke dahilinde i~lenebilecek hiçbir yerin bo~~ kalmas~na gönlü raz~~ de~ildi". Bu maksatla o, ele geçirilen ülkelerden pek çok insan~~ göçürerek, o zamana kadar iskan edilmemi~~ olan baz~~ yerleri iskana açm~~, ülkenin çe~idi yerlerinde kanallar kazd~rm~~t~. Anadolu'dan göçürülen 30.000 çad~r Kara Tatar, Is~k Göl taraflar~nda yerle~tirilmi~lerdi.

~ehirlerin yeniden in~as~~ ve kanallar aç~lmas~na o~lu ~ahruh zaman~nda da devam edildi. O, 1410 y~l~nda, Mo~ol istilas~ndan beri harap bir halde bulunan Merv ~ehrinin yeniden imar~n~~ buyurmu~, bu arada Murgab ~rma~~ndan ç~kan Merv surmun harap olan seddi de onar~lm~~, 12 fersah uzunlu~unda kanal aç~lm~~~ ve etraftan ahali getirilerek bölgeye yerle~tirilmi~ti. Eserini 1494'te tamamlayan ~sfizari, bu yöredeki tanmdan övgü ile söz ederek, Herat ahalisinin giyecek ve yiyece~inin buran~n ürünlerinden sa~land~~~n~~ kaydeder. ~ahruh 1435 y~l~nda Kara Koyunlular üzerine sefere ç~k~p, Kazvin'e geldi~inde, Azerbaycan ve Irak-~~ Acem'de bo~~ kalan topraklar~n yeniden i~lenmesi için ça~r~da bulunarak, köylüden 5 y~l süre ile vergi al~nmayaca~~n~~ ilan ettirmi~ti.

Semerkand civar~ndaki So~d-i Kelân yöresini sulamakta olan Mirza ar~~~~ rivâyete göre Ulu~~ Beg taraf~ndan açur~lm~~t~. Ebû Sâid 1459 y~l~nda Herat dolaylanna geldi~inde, bu yörede ekilebilecek olan her yerin ekilmesini, bunun için tohum ve hayvan da~-tutmas~n~~ buyurmu~tu. Onun vezirlerinden Hâce Kutbeddin-i Simnani, Horasan'da her y~l 7.000 yük tohum ektiriyordu.

Isfizari, Hüseyin Baykara devrinde halk~n kendini tamamen ziraata verip, tar~ma aç~lmayan arazi kalmad~~~n~, i~lenmeyen topraklar~n kanallar aç~lmak suretiyle i~lenir hale geldi~ini kaydediyor. Bu cümleden olarak, Murgab'tan Merv-i ~ahican'a kadar arazi tar~ma aç~lm~~t~.

Ticari faaliyetlere gelince; Timur, ticaretin devlet hazinesi için en büyük gelir kayna~~~ oldu~unun fark~nda idi. Semerkand'da pek çok dokuma tezgah' bulunuyor ve ~ehir baharat ticaretine merkezlik ediyordu. Clavijo'nun ifadesine göre Timur "ba~~ehrini dünyan~n en mükemmel ~ehri yapmak için ticareti daima te~vik etmi~ti." Bu dü~ünce iledir ki, 1402 y~l~nda Ankara Sava~~'n~n ard~ndan Fransa kral~na gönderdi~i mektubunda "kar~~l~kl~~ olarak tüccarlar~n gidip-gelmesini, tüccarlara güçlük gkar~lmamas~m, zira dünyan~n tüccarlar sayesinde bay~nd~r ve müreffeh bir hal ald~~~n~" ifade ediyordu.

Tüccarlar~~ koruma siyasetinin ~ahruh zaman~nda da devam etti~i görülüyor. Zira bu tarz ifadelere biz onun Çin hükümdar~~ ve Mernhilt sultamna yazd~~~~ mektuplar~nda da rastl~yoruz. Müverrih Abdünezzak-~~ Semerkand'', tan~~t~~~~ bir tüccar~n defalarca Çin'den ald~~~~ kuma~lar~~ M~s~r ve Anadolu'ya, oradan ald~~~~ mallar~~ ise Çin'e götürdü~-ünü söyledi~ine i~aret ile, ~ahruh zaman~nda art~k M~s~r ile Çin aras~ndaki yolun i~lek, asl~nda çok uzak olan bu mesafenin ise yak~nla~t~~~n~~ kaydeder. Azerbaycan'daki Sultaniye ~ehri Avrupal~, özellikle Cenevizli ve Venedikli tüccarlar~n u~rak yeri oldu~u gibi, güneydeki Hürmüz'ün beynelmilel ticaretin

(2)

324 KITAP TANITMA

merkezi oldu~u anla~~l~yor. 845 (1441/42) y~l~nda elçilikle Hindistan'a gönderilen Abdürrezzak-~~ Semerkandi, Hürmüz'e de u~ram~~t~. O, dünyan~n her taraf~ndan M~s~r, Suriye, Anadolu, Azerbaycan, Arab ve Acem Irak'~, Horasan, Maveraünnehr, Türkistan, De~t-i K~pçak, Kalmuk ülkesi, Çin ve deniz ülkeleri, Habe~istan, Zengibar, Hind ve Arap yar~madas~~ k~y~s~ndaki ~ehirlerden ve çe~itli dinlerden tüccarlar~n buraya geldiklerini, mal getirip-götürdükleri, ister para, ister takas yolu ile al~~veri~~ yap~labildi~ini kaydetmektedir. Men~ei Uygurlara kadar uzanan, devlet sermayesine dayal~~ ortakl~k müessesesi, bu devirde de varl~~~~ sürdürmekte idi. Devlet hazinesinden kredi alan ortaklara büyük imkanlar sa~lan~yor, hatta Tahranhk verilerek, her türlü vergiden muaf tutulup, hiç kimsenin onlar~~ rahats~z etmemesi, rü~vet ve hediye istememesi, hayvanlarma dokunmamas~~ buyruluyordu. Hissedarlar aras~nda hükümdar, mirzalar ve ileri gelenlerin bulundu~u bu ortakl~klarda faizfi kredi usulü de uygulanm~~, bu ise ~eriata ayk~r~~ görüldü~ünden zaman zaman hükümdarlar ile ulemâ aras~nda anla~mazhklara ve uleman~~n itirazlar~na yol açm~~t~.

Ba~kent olmas~ndan dolay~~ Herat, devletin gelirleri ve servetin topland~~~~ yerdi. ~ehir özellikle köle ticaretinin merkezi olarak tan~n~yordu. Hindistan'dan buraya her y~l 20.000 köle getirilir ve bunlar her zaman gerçek k~ymetini bulurdu. En canl~~ ticaret merkezlerinden biri de Kabil ~ehri idi. Babür'e göre buras~~ Hindistan'~n pazar~~ olup, Hind'den buraya her y~l 15-20 bin kervan geliyordu. Tüccarlar burada Horasan, ~rak, Rum ve Çin mallar~n~~ da bulabilirlerdi. Kuzeyde ise ayn~~ rolü Su~nak ~ehri oynuyordu.

~ahruh'~m ölümünden sonraki kan~~khklann ard~ndan Ebfi Said'in Herat'a gelmesi ~ehre eski canl~l~~~n~~ da getirmi~ti. Ebû Said mali s~k~nt~lar içinde bulunmas~na ra~men din adamlar~n~n telkini ile Tamga vergisini kald~rm~~t~. Önemli bir ticaret merkezi haline gelen He~rat'ta bu devirde büyük sermaye sahipleri ortaya ç~km~~, hatta hükümdar zaman zaman yeni vergiler toplamak yerine, onlardan borç almak yoluna gitmi~ti. Hüseyin Baykara devrinde Herat'ta biriken servet, ticari faaliyetleri art~rm~~, eski çar~~~ ve pazarlar yeni ilâvelerle büyütülmü~tü. Herat'a ba~lanan büyük ticaret yollar~~ üzerinde bu devirde yeni yeni ribatlar yap~lm~~~ olmas~~ bunun en büyük delifidir.

Askeri hususlarla ilgili Tavac~~ Divan~n~n d~~~nda, mali hususlar ile ilgilenen di~er divân ise Divan-~~ Mal diye adland~nhyordu. Ba~l~ca görevleri vergi i~lerini yürütmek ve gelirlerin art~r~lmas~n~~ sa~lamakt~. Para bast~nlmas~, hesaplar~n tutulmas~~ da bu divânm görev alan~na giriyordu. Hazinenin miktar~, gelirler ve bütçenin durumu hakk~nda bir fikre sahip de~iliz. En yüksek para birimi Tümen olmakla birlikte, en çok kullan~lan para biriminin ~rak ve Kepeki Dinar~~ ile Dirhem ve Tenge oldu~u anla~~l~yor. Vergi memuru olarak Muhass~l ve Tamgac~lardan söz edilmekte olup, vergi olarak islamiyet'in al~nmas~n~~ uygun gördü~ü vergilerden ba~ka, ticaret ve zanaat ehlinden Tamga, ekili arazi ve köylüden K~lan, göçebelerden ise hayvan vergisi almmakta idi. Zaman zaman mevcut vergilere ek olarak yeni vergiler de alm~yor, ola~anüstü hallerde orduya yard~m ad~~ alt~nda para toplan~yor, bazen ise vergiler iki kat~na ç~kar~l~yor, hatta i~kenceye dahi ba~vuruluyordu. Ancak ahaliden s~k s~k vergi toplamamak için bazen tüccarlardan borç para al~nd~~~~ da oluyordu. Hüseyin Baykara, ahalinin durumunu görerek, 1471 y~l~nda iki y~l süre ile ahalinin ~ikayetçi oldu~u baz~~ vergilerin al~nmamas~n~~ buyurdu~u halde, bu bile ahalinin durumunun iyile~mesini sa~lamam~~, mali s~k~nt~lar devleti me~gul eden en mühim mesele olmakta devam etmi~ti.

Eserin ba~~nda Özbekistan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Ba~kan Yard~mc~s~~ ve Tarih ~ubesi Ba~kan~~ Abdulahad Muhammedcanof un Önsöz'ünde (s.7-8), "Timur ve halefleri zaman~nda devletin siyasi, kültürel ve iktisadi bak~mdan büyük bir kalk~nmaya sahne oldu~u, bunlarla ilgili olarak devrin kaynaldarmda geni~~ bilgi yer ald~~~, 1996 y~l~nda Timur'un do~um~umn 660. y~l~~ dolay~s~~ ile çe~itli kongreler düzenlenip eserler yay~nland~~~~ ve hattâ bunlardan pek ço~unun Özbekçe'ye tercüme edildi~i, lakin bunlar~n pek az~n~n iktisadi durum, para ve maliye ile ilgili oldu~u" kaydedilerek, "bu konularda ara~t~rma yap~lmas~~ gere~i" dile getiriliyor.

(3)

KITAP TANITMA 325 Özbekistan'da, Iran ~slam Cumhuriyeti sefaretinde kültür ata~esi olarak görev yapan Behmen Ekberi ise esere dair yazd~~~~ yaz~da "eserin müellifi Irfan Tovhitlyef in 1992 y~l~nda Ta~kent'te, Özbekistan Bilimler Akademisi'nde Özbekçe "Timur ve Hanedan~~ Mensuplar~n~n Sikkeleri" ad~~ alt~nda, küçük boy, 44 sahifelik bir eser yay~mlad~~~m, daha sonra 1997 y~l~nda ise bu eserini gözden geçirip, ilâyeler ve de~i~ildilderle tamt~m~n~~ yapt~~~m~z eseri 65 sahife olarak yay~na haz~r hale getirdi~ini, ehemmiyetinden dolay~~ Özbekistan'daki Iran Elçili~i Kültür Ata~eli~i'nin eseri Farsça'ya çevirip yay~nlamaya karar verdi~ini" belirtmektedir.

Özbekistan ~arkiyat Enstitüsü'nde Farsça ö~retim görevlisi olarak çal~~an Abdülkemal Puladof eseri Farsça'ya çevirmi~, Afganistanl~~ ~air ve yazar Muhammed Nas~r-~~ Tahuri ise eserin editörlü~ünü üstlenmi~tir.

Müellif eserin önsözünde "Vaktiyle Timur ve Timurlular devri hakk~nda söz etmenin yasak oldu~unu, fakat ~imdi durumun de~i~ti~ini, Cengiz Han Mo~ollar, Napolyon Frans~zlar, ~van ve Petro Ruslar için nas~l milli kahramanlar ise, Emir Timur'un da Orta Asya için ayn~~ ~eyleri ifade etti~ini" kaydediyor (s.13). Yazar bu arada N. ~ami, ~. Yezdi, H. Ebrii, ~bn Arab~ah, A. Semerkandi ve daha baz~~ müverrihlerin eserlerinin bu devrin ara~t~r~lmas~~ hususunda önemli kaynaklar olup, de~erli bilgiler verdikleri halde, bunlar~n hiçbirinin Timur'un iktisadi ve mali politikas~~ hakk~nda bilgi vermedi~i, bu yüzden sikkelerin çok önemli bir yeri oldu~unu ve de~erli bilgiler verdi~ini ifade etmeden geçemez.

Eser, Özbekistan Tarihi Devlet Müzesi'nin sikkeler bölümündeki H-21, H-47 ve H-154 numaral~~ koleksiyonlarda yer alan, Timur ve Halefleri ile ilg~li, iki defineye dayanmaktad~r. Bu definelerden biri 1965 y~l~~ Ekim ay~nda, Ta~kend'e ba~l~~ Angren ~ehri yak~nlar~nda Dukend köyünde bulunmu~~ olup, 69 Tenge ve 262 Mirrden ibarettir.

~kinci define ise, 1989 y~l~~ A~ustos ay~nda Ka~ka Derya bölgesinde, Yeke Ba~'a ba~l~~ Tirek ile Ça~atay köyleri aras~nda yol düzeltmeleri yapan buldozer sürücüleri taraf~ndan bulunmu~tur. Definenin önemli bir k~sm~~ yörenin maliye idaresi müdürü taraf~ndan kimseye dan~~~lmadan Moskova'ya gönderilmi~~ olup, halen de orada korunmaktad~r. Sözü edilen bu define 31 kg. a~~rl~~~ndad~r. Bir k~sm~~ elden ele da~~lm~~~ ise de, bu haber duyulduktan sonra yazar, Özbekistan Devlet Müzesi Sikke uzmanlar~ndan birisi ile birlikte yöredeki ahaliden 1129 tane gümü~~ sikkeyi toplamay~~ ba~arm~~~ ve müzeye teslim etmi~tir.

Eser, Timur'un i~ba~~na Gelmesinden Önce Orta Asya'n~n Tarihi Durumu (s.16-24) ile ba~lamakta; Emir Timur'un Para-Maliye Politikas~~ ve Sikkeleri (s.25-38) konusu ile devam etmektedir. Yazar burada kaynak belirtmeksizin, Avrupa'da 17. yüzy~lda ilk bütçe örne~inin ~ngiltere ve Fransa'da görüldü~ünü, fakat bundan 3 as~r önce Timur'un ülke idaresinde bütçe uygulamas~~ ba~latt~~~n~~ belirtir (s.27) ve ba~ta tar~m ürünleri olmak üzere devlet gelirleri anlat~larak, Timur'un sadece siyasi bir devlet adam~~ de~il, ayn~~ zamanda büyük bir ~slahatç~, iktisadi konularda bilgi sahibi oldu~unu vurgular (s.30).

Timur devrinde ülke dahilinde 40'tan fazla ~ehirde para kestirildi~i anla~~l~yor (5.32). Timur devrinde baz~~ sikkeler üzerinde 4 Halife'nin adlar~n~n yer almas~~ da dikkat çekicidir (5.34-35). Bundan sonra Timur'un kestirdi~i sikkelerden 20 tanesinin üzerindeki ibareler verilmekte ve sikkelerden baz~lar~~ üzerinde ~spanyal~~ elçi Clavijo'nun da zikretti~i, 3 halkadan ibaret arman~n mevcudiyetinden söz edilmektedir (s.37. Ayr~ca kitab~n sonundaki resimlere bak~mz).

Ard~ndan Timur'un haleflerinden olan Muhammed Sultan, onun o~lu Muhammed Cihangir ve Halil Sultan'~n sikkeleri üzerinde durulur (5.39-44). Buradaki baz~~ sikkeler üzerinde de 4 Halifenin adlar~~ görülmektedir. 4 Halife'nin adlar~~ daha baz~~ sultanlar~n sikkeleri üzerinde de görülmektedir.

(4)

326 KITAP TANITMA

Timur'un ölümünden sonra taht~~ ele geçiren torunu Halil Sultan'~n Semerkand'dan uzakla~unlinasm~n ard~ndan hakimiyeti ele geçiren Timur'un küçük o~lu ~ahruh'un kestirdi~i il sikke tamuhr (s.45-48) ve ard~ndan da ~ahruh'un o~lu Ulu~~ Beg'in Semerkand taht~na otunnasma ve onun bast~rd~~~~ sikkelere geçilir (s.49-52). Burada Ulu~~ Beg'in 823 (1420) y~lmda Semerkand'da bas~lan bak~r sikkesi üzerinde 5 kö~eli y~ld~z motifi; 832 (1428/9) y~hnda Buhara'da bas~lan sikkesi üzerinde ise çiçek motifi yer ald~~~~ kaydedilir (s.51). 98 ve 99 numaral~~ sikkeler üzerinde (s.100)bulunan ceylan motifi de dikkat çekicidir.

"Ulu~~ Beg'in Öldürülmesinden Sonra Maveraünnehir'de Hüküm Süren Timur'un Halefleri ve Sikkeleri" ba~l~~~~ alt~nda (s.53-56) pek çok hanedan mensubundan söz edilmekte ise de bizim için en önemlileri Ulu~~ Beg'in o~lu Abdüllatif ile Ebü Said'dir. 853 (1449) y~l~nda, Semerkand'da Mirza Abdüllatif taraf~ndan kestirilen sikkenin üzerinde (es-Sultanu'l- jkza~n Abdüllatif Bahad~r b. ~ahruh Bahad~r b. Timur Kürekan) babas~~ Ulu~~ Beg'in ad~n~n andmamas~~ (s.53) ilgi çekicidir.

"Timur'un Horasan'da Hüküm Süren Halefleri ve Sikkeleri" ba~l~~~n' ta~~yan sahifelerde (s.57-59), Sultan Hüseyin Baykara üzerinde dundur ve kestirdi~i sikkelerden baz~lar~~ tan~uhr.

Ard~ndan "Ba~~ms~z Özbekistan Milli Paralar~~ ve Emir Timur ve Mirza Ulu~~ Beg'in Do~umu Münasebeti ile Kestirilen Sikkeler"e geçilir (s.60-66). Burada Özbekistan Cumhuriyeti'nin ba~~ms~zl~~~n~n 3. y~l~~ dolay~s~~ ile 10 Som de~erinde 2 para bast~nld~~~~ belirtiliyor ve özellikleri veriliyor. Bunlardan birincisi 99,9 ayar gümü~, 31 gr. ve beyaz renkte; ikincisi ise 28,28 gr. bak~r-nikel kar~~~m~, alt~n kaplama, sar~~ renklidir. Her iki sikkenin de kutru 38,6 m~~~.dir. Sikkelerin üzerinde Ta~kent'teki Timur heykeli nak~edilmi~~ olup, sikkenin üst taraf~nda "TO~KENT" kelimesi, alt taraf~nda ise daire ~eklinde "AMIR TEMUR HAYKALI" "10 SOM" ibareleri, arka yüzünde ise "ÖZBEK~STON MUSTAQILLIGININ 3 YILLIGI" "1994" ibareleri ile devlet arn~as~~ yer al~yor (s.62. ~ekli için bkz. s.115).

Ulu~~ Beg'in do~~unun~m 600. y~l~~ dolay~s~~ ile 1994 y~hnda 1 Som de~erinde, bak~r, 16 gr. a~~rl~~mda, alt~n kaplama, 31 mm. kutr~mda bir sikke kestirilmi~~ olup, üzerinde Ulu~~ Beg'in kabartma portresi, üst k~sm~nda "MUHAMMAD TARAGAY ULUG BEK", alt taraf~nda ise "1394-1449" say~lar~; arka yüzünde ise "ÖZBEK~STON RESPUBLIKASI" "1 Som 1994" ibareleri ile devlet armas~~ yer almaktad~r (s.63. ~ekli için bkz. s.115).

Timur'un do~~ununt~n 660. y~l~~ dolay~s~~ ile 1996 y~linda 100 Som de~erinde 2 çe~it sikke bast~nlm~~ur. Bunlar 99,9 ayar gümü~, 38 mm. kutrunda ve 31,1 gram a~~rl~~~nclad~r. Bunlardan biri beyaz, di~eri ise alt~n kaplama olup, sar~~ renktedir. Her iki sikkenin bir yüzünün ortas~nda at üzerinde Timur tasviri, alt tarafta "100 Som", sol taraf~nda "1336"; sa~~ taraf~nda "1405" say~lar~~ yer almakta; "AMIR TEMUR 660 YIL" ibaresi resmi çerçevelemektedir. Sikkenin arka yüzünde ise devlet armas~~ tasviri ve onun çevresinde "ÖZBEK~STON RESPUBLIKASI 1996" ibaresi bulunmaktad~r (s.63-64. ~ekli için bkz. s.116).

Eserin sonunda "Timur ve Hanedan~~ Mensuplar~n~n Sikkelerinin Katalogu" bulunmaktad~r (s.67-78). Bunlar~n ço~u Timur'a ait olup, 103-107 numaralar aras~ndaki 5 tanesi ise yukar~da sözü geçen ba~~ms~zl~k sonras~~ bas~lan sikkelerdir. Katalogda zikri geçen sikkelerin arkal~-önlü foto~raflar~~ da verilmi~tir (s.81-116).

Özbekistan Devleti Tarihi Devlet Müzesinde muhafaza edilen Timur ve hanedan~~ mensuplar~n~n kestirdilderi oldukça nadir sikkelerin tamulmasm~n yer ald~~~~ eser Nümizmatlann ilgisini çekebilece~i gibi, devrin tarihi ile ilgilenen ara~t~rmac~lar için de oldukça yararl~~ olacakt~r.

Referanslar

Benzer Belgeler

Meme ba§r lezyonuna ek olarak lokal ve- ya yaygrn in situ tipte duktal karsinoma veya invasiv tUmor olabilir.. Lent nod metastazr c;ok onemli prognostik faktor

Memlûk Devleti, Delhi Türk Sultanlığı ve Türkiye Selçukluları’nda saltanat naipliğini ele aldığımız bu çalışmada Türk-İslam devletlerinden sadece üç

‹statistiksel Analiz: Afl› etkinli¤i hesaplamas›nda daha önce suçiçe¤i geçiren veya yuva d›fl›nda suçiçe¤ine ma- ruz kalanlar çal›flma d›fl› tutuldu..

“… Böyle bir durumda (kalıcı likidite açığının ortaya çıkması halinde), Merkez Bankası, likiditenin sistem içindeki dağılımını da dikkate alarak para

Bunun ölçüleri bu serbest ticaretin etkileri son derece önemlidir ve yaptığımız hesaplara göre özellikle rekabet ye- tenekleri bakımından Türk sanayiinin (1960 lardan

<;ali§mamizm amac1; standart (W /W) ve mavi-san (B/Y) gorme alanlan normal olan, ancak op- tik sinir ba§I C/D oram: 0,6'nm iizerinde bulunan gozlerde optik sinir ba§I (OSB)

Ø  Toplum Sağlığı Merkezi çalışanlarının da bireyleri aşı olmak için aile sağlığı merkezlerine yönlendirmesi... Ø  Sağlık muhabirleri ile bir

Eser vasıtasıyla Bahriye İʻâne Komisyonunun faaliyetleri, Trablusgarp ve Balkan savaşları sırasında hayatını kaybedenlerin yakınları ile yaralılar için