Kitap Tan~tma:
IRFAN TOVH~T~YEF, Siyâset-i Pulf - Mâlf-i Timur ve Hânedân-~~ û ve
Sikkehâ-yi Anhâ (Timur ve Hanedân~~ Mensuplar~n~n Para-Maliye Politikalar~~ ve
Kestirdikleri Sikkeler), beku~e~: Behmen Ekber, Kitabh,âne-i Buzurg-i Ayetullah el-
Uzmâ
-yi
Necepi Kum, çâp-I evvel, 1377 (1998), 116 ss., ISBN — 964-
6122-31-4.
Timur'un insanlar~~ deh~ete dü~üren seferlerinden sonra ele geçirilen ülkelerde zamanla yeniden düzen sa~lanm~~t~. O ve halefleri hakim olduklar~~ ülkeleri bay~nd~r bir hale getirmek ve halk~n refah~n~~ sa~layabilmek için zirai ve ticari faaliyetlerin te~vik edilmesi ve istilu-arm sa~lanmas~~ gerekti~inin fark~nda idiler. Timur zaman~nda imar faaliyetlerinin yan~nda tar~m da ihmal edilmi~~ de~ildi. Zafernâme müellifi Yezdrye göre "Timur'un ülke dahilinde i~lenebilecek hiçbir yerin bo~~ kalmas~na gönlü raz~~ de~ildi". Bu maksatla o, ele geçirilen ülkelerden pek çok insan~~ göçürerek, o zamana kadar iskan edilmemi~~ olan baz~~ yerleri iskana açm~~, ülkenin çe~idi yerlerinde kanallar kazd~rm~~t~. Anadolu'dan göçürülen 30.000 çad~r Kara Tatar, Is~k Göl taraflar~nda yerle~tirilmi~lerdi.
~ehirlerin yeniden in~as~~ ve kanallar aç~lmas~na o~lu ~ahruh zaman~nda da devam edildi. O, 1410 y~l~nda, Mo~ol istilas~ndan beri harap bir halde bulunan Merv ~ehrinin yeniden imar~n~~ buyurmu~, bu arada Murgab ~rma~~ndan ç~kan Merv surmun harap olan seddi de onar~lm~~, 12 fersah uzunlu~unda kanal aç~lm~~~ ve etraftan ahali getirilerek bölgeye yerle~tirilmi~ti. Eserini 1494'te tamamlayan ~sfizari, bu yöredeki tanmdan övgü ile söz ederek, Herat ahalisinin giyecek ve yiyece~inin buran~n ürünlerinden sa~land~~~n~~ kaydeder. ~ahruh 1435 y~l~nda Kara Koyunlular üzerine sefere ç~k~p, Kazvin'e geldi~inde, Azerbaycan ve Irak-~~ Acem'de bo~~ kalan topraklar~n yeniden i~lenmesi için ça~r~da bulunarak, köylüden 5 y~l süre ile vergi al~nmayaca~~n~~ ilan ettirmi~ti.
Semerkand civar~ndaki So~d-i Kelân yöresini sulamakta olan Mirza ar~~~~ rivâyete göre Ulu~~ Beg taraf~ndan açur~lm~~t~. Ebû Sâid 1459 y~l~nda Herat dolaylanna geldi~inde, bu yörede ekilebilecek olan her yerin ekilmesini, bunun için tohum ve hayvan da~-tutmas~n~~ buyurmu~tu. Onun vezirlerinden Hâce Kutbeddin-i Simnani, Horasan'da her y~l 7.000 yük tohum ektiriyordu.
Isfizari, Hüseyin Baykara devrinde halk~n kendini tamamen ziraata verip, tar~ma aç~lmayan arazi kalmad~~~n~, i~lenmeyen topraklar~n kanallar aç~lmak suretiyle i~lenir hale geldi~ini kaydediyor. Bu cümleden olarak, Murgab'tan Merv-i ~ahican'a kadar arazi tar~ma aç~lm~~t~.
Ticari faaliyetlere gelince; Timur, ticaretin devlet hazinesi için en büyük gelir kayna~~~ oldu~unun fark~nda idi. Semerkand'da pek çok dokuma tezgah' bulunuyor ve ~ehir baharat ticaretine merkezlik ediyordu. Clavijo'nun ifadesine göre Timur "ba~~ehrini dünyan~n en mükemmel ~ehri yapmak için ticareti daima te~vik etmi~ti." Bu dü~ünce iledir ki, 1402 y~l~nda Ankara Sava~~'n~n ard~ndan Fransa kral~na gönderdi~i mektubunda "kar~~l~kl~~ olarak tüccarlar~n gidip-gelmesini, tüccarlara güçlük gkar~lmamas~m, zira dünyan~n tüccarlar sayesinde bay~nd~r ve müreffeh bir hal ald~~~n~" ifade ediyordu.
Tüccarlar~~ koruma siyasetinin ~ahruh zaman~nda da devam etti~i görülüyor. Zira bu tarz ifadelere biz onun Çin hükümdar~~ ve Mernhilt sultamna yazd~~~~ mektuplar~nda da rastl~yoruz. Müverrih Abdünezzak-~~ Semerkand'', tan~~t~~~~ bir tüccar~n defalarca Çin'den ald~~~~ kuma~lar~~ M~s~r ve Anadolu'ya, oradan ald~~~~ mallar~~ ise Çin'e götürdü~-ünü söyledi~ine i~aret ile, ~ahruh zaman~nda art~k M~s~r ile Çin aras~ndaki yolun i~lek, asl~nda çok uzak olan bu mesafenin ise yak~nla~t~~~n~~ kaydeder. Azerbaycan'daki Sultaniye ~ehri Avrupal~, özellikle Cenevizli ve Venedikli tüccarlar~n u~rak yeri oldu~u gibi, güneydeki Hürmüz'ün beynelmilel ticaretin
324 KITAP TANITMA
merkezi oldu~u anla~~l~yor. 845 (1441/42) y~l~nda elçilikle Hindistan'a gönderilen Abdürrezzak-~~ Semerkandi, Hürmüz'e de u~ram~~t~. O, dünyan~n her taraf~ndan M~s~r, Suriye, Anadolu, Azerbaycan, Arab ve Acem Irak'~, Horasan, Maveraünnehr, Türkistan, De~t-i K~pçak, Kalmuk ülkesi, Çin ve deniz ülkeleri, Habe~istan, Zengibar, Hind ve Arap yar~madas~~ k~y~s~ndaki ~ehirlerden ve çe~itli dinlerden tüccarlar~n buraya geldiklerini, mal getirip-götürdükleri, ister para, ister takas yolu ile al~~veri~~ yap~labildi~ini kaydetmektedir. Men~ei Uygurlara kadar uzanan, devlet sermayesine dayal~~ ortakl~k müessesesi, bu devirde de varl~~~~ sürdürmekte idi. Devlet hazinesinden kredi alan ortaklara büyük imkanlar sa~lan~yor, hatta Tahranhk verilerek, her türlü vergiden muaf tutulup, hiç kimsenin onlar~~ rahats~z etmemesi, rü~vet ve hediye istememesi, hayvanlarma dokunmamas~~ buyruluyordu. Hissedarlar aras~nda hükümdar, mirzalar ve ileri gelenlerin bulundu~u bu ortakl~klarda faizfi kredi usulü de uygulanm~~, bu ise ~eriata ayk~r~~ görüldü~ünden zaman zaman hükümdarlar ile ulemâ aras~nda anla~mazhklara ve uleman~~n itirazlar~na yol açm~~t~.
Ba~kent olmas~ndan dolay~~ Herat, devletin gelirleri ve servetin topland~~~~ yerdi. ~ehir özellikle köle ticaretinin merkezi olarak tan~n~yordu. Hindistan'dan buraya her y~l 20.000 köle getirilir ve bunlar her zaman gerçek k~ymetini bulurdu. En canl~~ ticaret merkezlerinden biri de Kabil ~ehri idi. Babür'e göre buras~~ Hindistan'~n pazar~~ olup, Hind'den buraya her y~l 15-20 bin kervan geliyordu. Tüccarlar burada Horasan, ~rak, Rum ve Çin mallar~n~~ da bulabilirlerdi. Kuzeyde ise ayn~~ rolü Su~nak ~ehri oynuyordu.
~ahruh'~m ölümünden sonraki kan~~khklann ard~ndan Ebfi Said'in Herat'a gelmesi ~ehre eski canl~l~~~n~~ da getirmi~ti. Ebû Said mali s~k~nt~lar içinde bulunmas~na ra~men din adamlar~n~n telkini ile Tamga vergisini kald~rm~~t~. Önemli bir ticaret merkezi haline gelen He~rat'ta bu devirde büyük sermaye sahipleri ortaya ç~km~~, hatta hükümdar zaman zaman yeni vergiler toplamak yerine, onlardan borç almak yoluna gitmi~ti. Hüseyin Baykara devrinde Herat'ta biriken servet, ticari faaliyetleri art~rm~~, eski çar~~~ ve pazarlar yeni ilâvelerle büyütülmü~tü. Herat'a ba~lanan büyük ticaret yollar~~ üzerinde bu devirde yeni yeni ribatlar yap~lm~~~ olmas~~ bunun en büyük delifidir.
Askeri hususlarla ilgili Tavac~~ Divan~n~n d~~~nda, mali hususlar ile ilgilenen di~er divân ise Divan-~~ Mal diye adland~nhyordu. Ba~l~ca görevleri vergi i~lerini yürütmek ve gelirlerin art~r~lmas~n~~ sa~lamakt~. Para bast~nlmas~, hesaplar~n tutulmas~~ da bu divânm görev alan~na giriyordu. Hazinenin miktar~, gelirler ve bütçenin durumu hakk~nda bir fikre sahip de~iliz. En yüksek para birimi Tümen olmakla birlikte, en çok kullan~lan para biriminin ~rak ve Kepeki Dinar~~ ile Dirhem ve Tenge oldu~u anla~~l~yor. Vergi memuru olarak Muhass~l ve Tamgac~lardan söz edilmekte olup, vergi olarak islamiyet'in al~nmas~n~~ uygun gördü~ü vergilerden ba~ka, ticaret ve zanaat ehlinden Tamga, ekili arazi ve köylüden K~lan, göçebelerden ise hayvan vergisi almmakta idi. Zaman zaman mevcut vergilere ek olarak yeni vergiler de alm~yor, ola~anüstü hallerde orduya yard~m ad~~ alt~nda para toplan~yor, bazen ise vergiler iki kat~na ç~kar~l~yor, hatta i~kenceye dahi ba~vuruluyordu. Ancak ahaliden s~k s~k vergi toplamamak için bazen tüccarlardan borç para al~nd~~~~ da oluyordu. Hüseyin Baykara, ahalinin durumunu görerek, 1471 y~l~nda iki y~l süre ile ahalinin ~ikayetçi oldu~u baz~~ vergilerin al~nmamas~n~~ buyurdu~u halde, bu bile ahalinin durumunun iyile~mesini sa~lamam~~, mali s~k~nt~lar devleti me~gul eden en mühim mesele olmakta devam etmi~ti.
Eserin ba~~nda Özbekistan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Ba~kan Yard~mc~s~~ ve Tarih ~ubesi Ba~kan~~ Abdulahad Muhammedcanof un Önsöz'ünde (s.7-8), "Timur ve halefleri zaman~nda devletin siyasi, kültürel ve iktisadi bak~mdan büyük bir kalk~nmaya sahne oldu~u, bunlarla ilgili olarak devrin kaynaldarmda geni~~ bilgi yer ald~~~, 1996 y~l~nda Timur'un do~um~umn 660. y~l~~ dolay~s~~ ile çe~itli kongreler düzenlenip eserler yay~nland~~~~ ve hattâ bunlardan pek ço~unun Özbekçe'ye tercüme edildi~i, lakin bunlar~n pek az~n~n iktisadi durum, para ve maliye ile ilgili oldu~u" kaydedilerek, "bu konularda ara~t~rma yap~lmas~~ gere~i" dile getiriliyor.
KITAP TANITMA 325 Özbekistan'da, Iran ~slam Cumhuriyeti sefaretinde kültür ata~esi olarak görev yapan Behmen Ekberi ise esere dair yazd~~~~ yaz~da "eserin müellifi Irfan Tovhitlyef in 1992 y~l~nda Ta~kent'te, Özbekistan Bilimler Akademisi'nde Özbekçe "Timur ve Hanedan~~ Mensuplar~n~n Sikkeleri" ad~~ alt~nda, küçük boy, 44 sahifelik bir eser yay~mlad~~~m, daha sonra 1997 y~l~nda ise bu eserini gözden geçirip, ilâyeler ve de~i~ildilderle tamt~m~n~~ yapt~~~m~z eseri 65 sahife olarak yay~na haz~r hale getirdi~ini, ehemmiyetinden dolay~~ Özbekistan'daki Iran Elçili~i Kültür Ata~eli~i'nin eseri Farsça'ya çevirip yay~nlamaya karar verdi~ini" belirtmektedir.
Özbekistan ~arkiyat Enstitüsü'nde Farsça ö~retim görevlisi olarak çal~~an Abdülkemal Puladof eseri Farsça'ya çevirmi~, Afganistanl~~ ~air ve yazar Muhammed Nas~r-~~ Tahuri ise eserin editörlü~ünü üstlenmi~tir.
Müellif eserin önsözünde "Vaktiyle Timur ve Timurlular devri hakk~nda söz etmenin yasak oldu~unu, fakat ~imdi durumun de~i~ti~ini, Cengiz Han Mo~ollar, Napolyon Frans~zlar, ~van ve Petro Ruslar için nas~l milli kahramanlar ise, Emir Timur'un da Orta Asya için ayn~~ ~eyleri ifade etti~ini" kaydediyor (s.13). Yazar bu arada N. ~ami, ~. Yezdi, H. Ebrii, ~bn Arab~ah, A. Semerkandi ve daha baz~~ müverrihlerin eserlerinin bu devrin ara~t~r~lmas~~ hususunda önemli kaynaklar olup, de~erli bilgiler verdikleri halde, bunlar~n hiçbirinin Timur'un iktisadi ve mali politikas~~ hakk~nda bilgi vermedi~i, bu yüzden sikkelerin çok önemli bir yeri oldu~unu ve de~erli bilgiler verdi~ini ifade etmeden geçemez.
Eser, Özbekistan Tarihi Devlet Müzesi'nin sikkeler bölümündeki H-21, H-47 ve H-154 numaral~~ koleksiyonlarda yer alan, Timur ve Halefleri ile ilg~li, iki defineye dayanmaktad~r. Bu definelerden biri 1965 y~l~~ Ekim ay~nda, Ta~kend'e ba~l~~ Angren ~ehri yak~nlar~nda Dukend köyünde bulunmu~~ olup, 69 Tenge ve 262 Mirrden ibarettir.
~kinci define ise, 1989 y~l~~ A~ustos ay~nda Ka~ka Derya bölgesinde, Yeke Ba~'a ba~l~~ Tirek ile Ça~atay köyleri aras~nda yol düzeltmeleri yapan buldozer sürücüleri taraf~ndan bulunmu~tur. Definenin önemli bir k~sm~~ yörenin maliye idaresi müdürü taraf~ndan kimseye dan~~~lmadan Moskova'ya gönderilmi~~ olup, halen de orada korunmaktad~r. Sözü edilen bu define 31 kg. a~~rl~~~ndad~r. Bir k~sm~~ elden ele da~~lm~~~ ise de, bu haber duyulduktan sonra yazar, Özbekistan Devlet Müzesi Sikke uzmanlar~ndan birisi ile birlikte yöredeki ahaliden 1129 tane gümü~~ sikkeyi toplamay~~ ba~arm~~~ ve müzeye teslim etmi~tir.
Eser, Timur'un i~ba~~na Gelmesinden Önce Orta Asya'n~n Tarihi Durumu (s.16-24) ile ba~lamakta; Emir Timur'un Para-Maliye Politikas~~ ve Sikkeleri (s.25-38) konusu ile devam etmektedir. Yazar burada kaynak belirtmeksizin, Avrupa'da 17. yüzy~lda ilk bütçe örne~inin ~ngiltere ve Fransa'da görüldü~ünü, fakat bundan 3 as~r önce Timur'un ülke idaresinde bütçe uygulamas~~ ba~latt~~~n~~ belirtir (s.27) ve ba~ta tar~m ürünleri olmak üzere devlet gelirleri anlat~larak, Timur'un sadece siyasi bir devlet adam~~ de~il, ayn~~ zamanda büyük bir ~slahatç~, iktisadi konularda bilgi sahibi oldu~unu vurgular (s.30).
Timur devrinde ülke dahilinde 40'tan fazla ~ehirde para kestirildi~i anla~~l~yor (5.32). Timur devrinde baz~~ sikkeler üzerinde 4 Halife'nin adlar~n~n yer almas~~ da dikkat çekicidir (5.34-35). Bundan sonra Timur'un kestirdi~i sikkelerden 20 tanesinin üzerindeki ibareler verilmekte ve sikkelerden baz~lar~~ üzerinde ~spanyal~~ elçi Clavijo'nun da zikretti~i, 3 halkadan ibaret arman~n mevcudiyetinden söz edilmektedir (s.37. Ayr~ca kitab~n sonundaki resimlere bak~mz).
Ard~ndan Timur'un haleflerinden olan Muhammed Sultan, onun o~lu Muhammed Cihangir ve Halil Sultan'~n sikkeleri üzerinde durulur (5.39-44). Buradaki baz~~ sikkeler üzerinde de 4 Halifenin adlar~~ görülmektedir. 4 Halife'nin adlar~~ daha baz~~ sultanlar~n sikkeleri üzerinde de görülmektedir.
326 KITAP TANITMA
Timur'un ölümünden sonra taht~~ ele geçiren torunu Halil Sultan'~n Semerkand'dan uzakla~unlinasm~n ard~ndan hakimiyeti ele geçiren Timur'un küçük o~lu ~ahruh'un kestirdi~i il sikke tamuhr (s.45-48) ve ard~ndan da ~ahruh'un o~lu Ulu~~ Beg'in Semerkand taht~na otunnasma ve onun bast~rd~~~~ sikkelere geçilir (s.49-52). Burada Ulu~~ Beg'in 823 (1420) y~lmda Semerkand'da bas~lan bak~r sikkesi üzerinde 5 kö~eli y~ld~z motifi; 832 (1428/9) y~hnda Buhara'da bas~lan sikkesi üzerinde ise çiçek motifi yer ald~~~~ kaydedilir (s.51). 98 ve 99 numaral~~ sikkeler üzerinde (s.100)bulunan ceylan motifi de dikkat çekicidir.
"Ulu~~ Beg'in Öldürülmesinden Sonra Maveraünnehir'de Hüküm Süren Timur'un Halefleri ve Sikkeleri" ba~l~~~~ alt~nda (s.53-56) pek çok hanedan mensubundan söz edilmekte ise de bizim için en önemlileri Ulu~~ Beg'in o~lu Abdüllatif ile Ebü Said'dir. 853 (1449) y~l~nda, Semerkand'da Mirza Abdüllatif taraf~ndan kestirilen sikkenin üzerinde (es-Sultanu'l- jkza~n Abdüllatif Bahad~r b. ~ahruh Bahad~r b. Timur Kürekan) babas~~ Ulu~~ Beg'in ad~n~n andmamas~~ (s.53) ilgi çekicidir.
"Timur'un Horasan'da Hüküm Süren Halefleri ve Sikkeleri" ba~l~~~n' ta~~yan sahifelerde (s.57-59), Sultan Hüseyin Baykara üzerinde dundur ve kestirdi~i sikkelerden baz~lar~~ tan~uhr.
Ard~ndan "Ba~~ms~z Özbekistan Milli Paralar~~ ve Emir Timur ve Mirza Ulu~~ Beg'in Do~umu Münasebeti ile Kestirilen Sikkeler"e geçilir (s.60-66). Burada Özbekistan Cumhuriyeti'nin ba~~ms~zl~~~n~n 3. y~l~~ dolay~s~~ ile 10 Som de~erinde 2 para bast~nld~~~~ belirtiliyor ve özellikleri veriliyor. Bunlardan birincisi 99,9 ayar gümü~, 31 gr. ve beyaz renkte; ikincisi ise 28,28 gr. bak~r-nikel kar~~~m~, alt~n kaplama, sar~~ renklidir. Her iki sikkenin de kutru 38,6 m~~~.dir. Sikkelerin üzerinde Ta~kent'teki Timur heykeli nak~edilmi~~ olup, sikkenin üst taraf~nda "TO~KENT" kelimesi, alt taraf~nda ise daire ~eklinde "AMIR TEMUR HAYKALI" "10 SOM" ibareleri, arka yüzünde ise "ÖZBEK~STON MUSTAQILLIGININ 3 YILLIGI" "1994" ibareleri ile devlet arn~as~~ yer al~yor (s.62. ~ekli için bkz. s.115).
Ulu~~ Beg'in do~~unun~m 600. y~l~~ dolay~s~~ ile 1994 y~hnda 1 Som de~erinde, bak~r, 16 gr. a~~rl~~mda, alt~n kaplama, 31 mm. kutr~mda bir sikke kestirilmi~~ olup, üzerinde Ulu~~ Beg'in kabartma portresi, üst k~sm~nda "MUHAMMAD TARAGAY ULUG BEK", alt taraf~nda ise "1394-1449" say~lar~; arka yüzünde ise "ÖZBEK~STON RESPUBLIKASI" "1 Som 1994" ibareleri ile devlet armas~~ yer almaktad~r (s.63. ~ekli için bkz. s.115).
Timur'un do~~ununt~n 660. y~l~~ dolay~s~~ ile 1996 y~linda 100 Som de~erinde 2 çe~it sikke bast~nlm~~ur. Bunlar 99,9 ayar gümü~, 38 mm. kutrunda ve 31,1 gram a~~rl~~~nclad~r. Bunlardan biri beyaz, di~eri ise alt~n kaplama olup, sar~~ renktedir. Her iki sikkenin bir yüzünün ortas~nda at üzerinde Timur tasviri, alt tarafta "100 Som", sol taraf~nda "1336"; sa~~ taraf~nda "1405" say~lar~~ yer almakta; "AMIR TEMUR 660 YIL" ibaresi resmi çerçevelemektedir. Sikkenin arka yüzünde ise devlet armas~~ tasviri ve onun çevresinde "ÖZBEK~STON RESPUBLIKASI 1996" ibaresi bulunmaktad~r (s.63-64. ~ekli için bkz. s.116).
Eserin sonunda "Timur ve Hanedan~~ Mensuplar~n~n Sikkelerinin Katalogu" bulunmaktad~r (s.67-78). Bunlar~n ço~u Timur'a ait olup, 103-107 numaralar aras~ndaki 5 tanesi ise yukar~da sözü geçen ba~~ms~zl~k sonras~~ bas~lan sikkelerdir. Katalogda zikri geçen sikkelerin arkal~-önlü foto~raflar~~ da verilmi~tir (s.81-116).
Özbekistan Devleti Tarihi Devlet Müzesinde muhafaza edilen Timur ve hanedan~~ mensuplar~n~n kestirdilderi oldukça nadir sikkelerin tamulmasm~n yer ald~~~~ eser Nümizmatlann ilgisini çekebilece~i gibi, devrin tarihi ile ilgilenen ara~t~rmac~lar için de oldukça yararl~~ olacakt~r.