• Sonuç bulunamadı

Neveser Aksoy:pencere kadın

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Neveser Aksoy:pencere kadın"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

n t Hire

NEVESER A K S O Y

_________ ___

Par

RenePASSERON

Professeur EmeritedelTJniversitedeparisI

DirecteurderechercheauCNRS

P

e n c e r e d e

K

a d i n

<*>

F

e m m e a

L

a

F

e n e t r e

İ

şte model değil de ressam olan b ir «pencerede kadın». Neveser Aksoy t a b l o -PENCERE, PENCERE- TABLO

tezinden evvel kendisi için ta b lo -p e n c e re n in , ilk in çoğu ressam için olduğu gibi, resmi düz renkler içine hapseden Matisse'e kadar

diyelim, bir dış mekâna açılma olduğunu açıkladı. Bir çeşit dış dünyaya bakışın sanatçının gözünden çizilmiş şekli. Ve gözün fenemolojik durumunda «görünmeden b ak an » hapsedilm iş kadınlar, Türkiye’de veya Kahire’nin kafesli cumbalarında kapatılmıştır.

Oysa, Neveser Aksov’un yıllardan beri ara ver­ meden yaptığı pencerelerin

arasında en anlamlıları dışar­ dan ve tıkalı görünenlerdir. Pancurlarla değil de levhalar­ la, payandalarla, geçici yaşam elemanlari ile tıkalı olanlar. Bu yıkıma adanmış pencereler daha şimdiden birer harabe. Paris’e yaşamaya gelmiş genç bir kadın daracık konutlara katlanmak için sokaklara çı­ kıyor ve yitirilmiş binaların cephelerinin fotoğraflarını çe­ kiyorsa bu bir rastlantı

değil-oici une "femme à la fenêtre" qui n’est pas le mo­ dèle, mais le peintre. Neveser Aksoy a expliqué dans sa thèse t a -BLEAU-FENETRE, FENETRE-

TABLEAU que, pour elle,

d’abord, comme pour la plu­ part des peintres, disons jusqu’à Matisse, qui clôt la peinture dans l’a-plat, le tableau-fenêtre est une ouverture sur l’espace extérieur. Sorte de substitut construit de l’oeil du peintre, il est un "regard" sur le monde. Et les femmes enfermées, celles qui "regardent sans être vues", en Turquie ou dans les moucharabieh du C aire, sont claustrées dans la position

phénoménologique de l’oeil. Or, parmi les fenêtres que Neveser Aksoy ne cesse de peindre depuis des années, les plus significatives sont vues de l’extérieur et obturées. Non tant par des volets, mais par des planches, des étais, des éléments de survie précaire. Ces fenêtres, vouées à la dé­ molition, sont déjà des ruines. Ce n’est pas un hasard si une jeune femme, venue vivre à Paris pour y souffrir dans des logis exigüs, sort dans les rues

" Fe n e t r e a u m u r b l e u"

(2)

" Fe n e t r e d e l' Ar t i s t e"

dir. Bu yeğleme narsisik olabilir mi ? Bu belki kolay bir beylik dürünce. Fakat Neveser Aksoy’un en kötü kapalı pencereleri bile daha çok güzel bir yapılışta göstermesi dikkate değer : Bu kendini yansıtma olabilir mi ? Sonra pek çok pencere- objelerdeki büyük boyutta N.A. grafıtisinin İsrarı nasıl anlamlı bulunamaz ?

Bir alet gibi görevini yapmayı reddedip kendini beğeni ve arzuya istekle sunan kadın-obje’ye övgü d a h a önce y a p tım . N e v e s e r’in pencereleri g ö re v le rin i yap m ıy o rlar onlar objedir. Acı çekiyorlar ama özenle bakılmış, hoş dürümdalar. Sanatçının imzasını taşıyorlar.

İşte böylece penceresinde olmayan kadın ressam.

Kendisi bizzat tablo oldu. ■

n Emlak Galeri'de olan serginin önsözü, 1990.

et photographie les façades des immeubles perdus. Cette prédilection serait-elle narcissique ? On parle facilement du narcissisme des peintres, comme de celui des femmes. Ce n'est peut-être là qu'un lieu commun facile. Mais, je remarque que Neveser Aksoy représente les pires claustrats en une facture plutôt jolie, serait-ce là une projection de soi ?

Et puis, comment ne pas trouver significative l'insistance du graffiti N. A., grand-format, s'il vous plaît, dans tant de fenêtres-objets ? J'ai fait d'ailleurs l'éloge de la femme-objet qui refuse de fonctionner comme un ustensile, mais s'offre vo­ lontairement à l’admiration et au désir. Les fenê­ tres de Neveser ne fonctionnent pas, ce sont des objets. Elles sont souffrantes et soignées, tirées a quatre épingles. Elles sont signées.

Voici donc que la femme peintre n'est pas à sa fenêtre. Elle est dev enue elle-même un tableau ■

n Préface de l'exposition à la Galerie Emlak (Ankara) en 1990.

" Fe n e t r e a u v o l e t b l e u"

OLUŞUM/GENESE - N° 30 27

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

萬芳醫院消化內科吳立偉醫師,以歐洲頂尖肝臟腫瘤電燒技術服務患者

[r]

Dünya’da da sera etkisi yapan CO 2 gaz›- n›n Dünya atmosferinde Venüs’e k›yasla çok daha düflük yo¤unluklarda olmas›n›n nedeni, CO 2 mikta-. r›n›n

DeFelipe, her ne kadar sinaps yoğunluklarının farklı olması kadın ve erkek beyinlerindeki devrelerin de farklı olabileceğine işaret ediyor olsa da erkeklerin çok

Hazineli koğu­ şundan sonra ve dağ tarafında bulunan Hazine K ethüdası ağa yerine gitm eden evvel üzeri ça­ tılı, geniş saçaklı b ir çeşme b u

y a lI fesede ile sık sık görüşmekte olup ba­ husus Halil ve Derviş Hima’nın ve dalka­ vukluk ile Ahmed Beye çatarak parasını ye­ mekte ve akıl

■ Jones’un yaptığı müziği yapan bir genç müzisyen bulmak çok zor, değil mi.. Çok

kanun yolunun detaylıca düzenlenmesi gerekliliğini açıkça göstermek- le birlikte, mevcut durum itibariyle temyizin usul ve şeklini konu alan 48., 49. maddede yer alan