• Sonuç bulunamadı

Araba vapuruyla "Mavi Yolculuk"

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Araba vapuruyla "Mavi Yolculuk""

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Milliyet ı ı ı a ^ Çarşamba 2 Ağustos 1 9 95

Ege’deki Türk adalarına işleyen araba vapuru, Gökçeada iskelesine yanaşmak üzere. Yolcular inmeye hazırlanıyor. Ege’ye araba vapuru işletmek ise, tepkilere neden oluyor. Gökçeada’nın iskelesi de kendisi gibi sakin görünüyor

Fotoğraflar

JVoca adaya inince

anlıyoruz; beş otel

yavrusu ve 1 0 ’u

geçmeyen pansiyon Türk

turizmine amade müşteri

ağırlıyormuş! Araba

vapuru gündelikçi t u ı f l h

dolu. Çoğu Ç a n a k k a le ^

S,-G arbis Ö Z A T A Y

E g e ’deki, iki adamız

için yıllardır yanlı^bİr

politika s ü r d ü r ü p J İr ^

durmuşuz. Strsğfik

bölgeler adı a ltın d a

adaları kaderine

terketmişiz. Oysa

Gökçeada ve

Bozcaada’nın burun

buruna yaşadığı Yunan

adalarına bir bakın.

S O N Ç İ P U R A L A R Trolcülerin balık katlia­ mı Ege'deki adalarımızı çevreleyen masmavi deni­ zi de kurutmaya başlamış. Eskiden açılmaya bile gerek görmezmiş adalı balıkçılar. Oltayı sallayıp ka­ parlarmış, karagözleri, çipuraları. Son çipuralardan biz de tadalım dedik. Balıklar nefis ama fiyatları?

FİR UZE

Adanın ortasındaki firuze renkli göl, görenleri şaşırtıyor önce. Gökçeada’nın özelliğini bilmeyenler barajı dolduran su güzelliğini deniz sa­ nıyor. Ege'deki en büyük adamızın benzersiz sahil­ leri yanında gölün görkemi de insanı büyülüyor maz. Hemen bir şirin kahve ilişiyor gözümü­ ze. Rum köylüler papaz kaçtı oynuyor. Kim i­ si de tavlaya dalmış. Bir tek kahveci farkında geldiğimizin. Daha ayağımızı yere basmadan iki iskemle sürüklüyor dışarı. İskemleler pı­ rıl pırü gomalak cilalı. Tarih kokuyor. İçeri bir göz atıyoruz. Aziz ve azizelerin resimleri asılı yan yana. En baş köşede de Atatürk’ün renkli portresi.

BİR İSTANBUL AŞIĞI

Kahveci 80 yaşında. Adada doğup büyü­ müş. Adını dibek isteyenlerden öğreniyoruz. Yani Kadara. İstanbul’dan geldiğim izi öğre­ nince gözleri nemleniyor. B ir “ ah” çekiyor ki, “hasret korosu” sanki. Akrabaları, kar­ deşleri varmış. Ancak yıllardır gidemiyor- muş. Kahvenin içinde 150 y ıllık b ir dibek var. Yaşlı Kadara, işte bu taşla hayatını kaza- myormuş, babası gibi. M is gibi kahveyi ken­ di kavuruyor, kendisi dövüyormuş. İki dibek de bize, ateşe koydu bile. Bu dibeklerin hatırı şimdiden kırk y ılı geçti. Yani Kadara, 80 ya­ şın arkasına gizlediği gençliği­ ni gösteriyor bize. Eski bir İs­ tanbul efendisi gibi. Mahçup, tertem iz bir adam. Arnavut- köy’ün köylüğünü biliyor. A z m ı çapari sallamış burunda. İstakozları neredeyse elle tu­ tarm ış. Çiroz, kavun, beyaz p ey n irle k a d eh leri y u v a rla ­ m ış. A dada doğm uş, İs ta n ­ bul’da terbiye olmuş, kendi de­ yimiyle. Ya şimdi görse ne ya­ llarmış. “ Ağlardım” diyor. Ke­ bap kokusuna dayanamaz, İs­ tanbul’un lahmacunla sıvan ­ mış suratına bakamazmış. Ya biz napalım vre Yani.

Kolumuzdan çekiyor. Dibek­ le r i a yakta yu d u m lu yoru z. “ K a lk ın v re m is a firle r var. “ İskam bile eğ ilm iş su ratlar donuk donuk bakıyor. İstan­ bul’dan geldiğimizi ve gazeteci olduğumuzu öğrenince kaybo­ luyor ürkeklikleri. Ama fotoğ­ ra f makinesini kahveci Yani kadar sevm iyorlar. O b jek tif yönelince elleri kalkıyor, baş­ ları dönüyor. Olsun. Muhab­ bet iyi. Yani Kadara bir evi i- şaret ederek g ir iy o r, kahve sohbetinin arasına. “ İşte hur­ da doğdum.” Hey gözünü seve­ yim. Eve bak. Sanki, Bebek’te b ir eski yalı, Küçükpazar’da bir konak. Zakkumlar duvar- B la rın ı boyamış, tarih çatısında durmuş. En az 150 senelik. Birden gözleri bo­ şalıyor. Boynuma sarılıyor, sarsüıyor adam. “ Yapma vre Yani bizi de ağlatacaksın.” Çok geç, ağlattı bile. Zeytinli’nin tepesindeki kah­ vede aklına mı gelir ağlamak bir eski İstan­ bul aşığıyla birlikte.

B

ÜYÜK kentlerin yaşan- m azlığından kaçanla­ rın ballandıra ballandı­ ra a n la ttık la rı “ m avi yolculuğa” bir de biz çı­ kalım dedik. Sakın gül­ meyin ama biz, çaresiz­ liğimizden koca bir ara­ ba vapurunu seçtik. Bu nedenle ne buzlu viskim izi içtik, ne de canımı­ zın çektiği bir görkemli koyda deniz sefası sürdük. Kabatepe’nin küçü­ cük iskelesinden dem ir alan M ar­

mara eskisi Eyüp araba vapuru, mendirek i- çinden burnunu zorlukla çevirdi. G idiyor mu, duruyor muyuz?.. Denize attığım sigara izmaritinden zorlukla anlıyorum, emektar in­ leye inleye yol alıyor.

R otam ız “Ege’de 12 adaya karşı 2 Türk a- dasf’ndan biri olan Gökçeada. Yani düne ka­ dar adm ı Lozan’a aykırı düşer diye değiştir­ meye korktuğumuz İmroz. Gökçeada, Ege’nin m a viliğin d e Tü rk bayrağının dalgalandığı Bozcaada’yla birlikte Lozan'ın geri getirdikle­ rinden. Yaz aylarında tatil çılgınlığının ya­ şandığı ülkemizde, haritaların sadece güne­ yinde yer arayanların belki de yerini bile

bil-sessiz ve insansız. Va­ pur kapak in d ird i. Gündelikçiler adayı i- y i biliyor olmalı, gaza basan bir tarafa gidi­ yor. Birkaç kilometre gidince deniz kaybolu­ yor. Ne tuhafl Ada de­ yince Büyükada ya da d iğ e rle r i g ib i s a n ır­ dık. M erkeze gelince sıcaklıktan kalp tekli­ yor. Denizin kokusu bile yok. Kim bilir belki de “ savaş korkuların­ dan denizden uzaklaşmış insanlar tarih bo­ yu n ca ” diye düşünürken, taksi şoförü ne “ köylere gidelim” diyoruz.

Halil Rüştü Akgün Gökçeada'nın Belediye Başkanı. Adanın haline çok üzülüyor. Kurtuluşu kapalı ekonomi düzeninin i yıkılmasında buluyor. 4 Başkan sanki ada B ufkundan gelecek yardımları gözlüyor

ANÖELOS KEFAIAS (»923 - 19301

T EMİZ TOKLU DAKO 11930- « 3 2 1

A l EKO ZA* (»932 - /

Gökçeada'da Lozan'dan bu yana altı Rum belediye başkanı görev yapmış. Fotoğrafları şimdiki başkanın odasında

lanmış. Lozan’la tekrar bize kalmış.

Yunan mitolojisi de adayla ilgili öykülerle dolu. Mitolojiye göre İmroz ve Semendirek a- rasında Akhileos’un annesi Thetis’in sarayı ve Deniz Tanrısı Poseidon’un kanatlı atları­ nın ahırları varmış. Ya şimdi? Koca adaya i- nince anlıyoruz, beş otel yavrusu ve onu geç­ meyen pansiyon Türk turizmine amade müş­ teri ağırlıyormuş! Araba vapuru gündelikçi turist dolu. Çoğunluğu Çanakkaleli. İçlerinde tek tük İstanbul plakalı arabaya kuru lanlar da var. Yaklaşık üç saatlik bir yolculuktan sonra ada göründü. Homeros’un dediğine uy­ gun “dev bir kaya.” Kuzuluk İskelesi nedense pek neşesiz. Yassıada’nm ünlü iskelesi gibi mediği adanın tarihçesine bir göz atıyoruz.

M.Ö. 215 yılında Etrüskler tarafından işgal e- dilmiş. Sırasıyla Atmalılar, Venediklilerin e- linde kalmış. Ada halkı son beyleri D o ri- nos’un zalimliğinden kurtulmak için 1456’da Ham za Bey komutasındaki OsmanlI donan­ masına sığınmış.

DENİZ TANRISI NIN ATLARI

A dada beş eski köyle yeni iki yerleşim bi­

rim i var. Dereköy, Bademli, Kaleköy, Tepe- köy, Zeytinli. Ege’deki iki adamız için yıllar­ dır yanlış bir politika sürdürüp durmuşuz. Stratejik bölgeler adı altında

adaları kaderine terk etmişiz. Oysa Gökçeada ve B ozcaa­ da’nın burun buruna yaşadığı Yunan adalarına b ir bakın. Helen oğlu “ Lozan mı, o da ne!” diyerek, bırak turistiğini hepsini ağzına kadar askeri tesislerle doldurmuş. Yine de “ ada turizminde” başa oynu­ yor. Adalara nerdeyse ıskar­ taya çıkacak araba vapurları­ nı çalıştırdığım ızı duysalar, sabaha kadar sirtaki oynar­ lar. Gökçeada’da birkaç gün kalınca gariplikler birbiri ar­ dına sıralanıyor. Belki de bi­ ze öyle geliyor.

ŞAŞIYOR İNSAN

Güzelim sahilleri martılar­ la, iskorpitlere bıraktığına mı yanarsın, yoksa bu umursa­ mazlığın girdabına m ı dalar­ sın. Şaşıyor insan. Birkaç yü öncesine kadar açık cezaevini adanm ortasında nasü tutar­ sın? Hayret. Zeytinli’ye doğru yo l alıyoru z. Ta k si hom ur­ danmaya başladı. Aşağıya ba­ kıyoru z neredeyse uçurum. Keşke jeep kiralasaydık. A- ğustos böceklerinin vızıltısı, İstanbul’un tükenmişliğinden kararan gönlümüze bir hoş- geld iıı şarkısı g ib i ge liyo r.

Tarla kuşları sineklerin üzerine pike yapı­ yor. Keçiler bodur ağaçların tepesinde, ko­ yunlar sıcaktan yığılmış gibi. Zeytinli köy a- dını zeytin ağaçlarından almış belli. Köy gö­ ründü. Romalıların ünlü taş yollarının benze­ ri bir yola giriyoruz. Taşları aşağıdaki Apat- ros Deresi’nden getirmişler. Şoför, “ Biz Güllü Dere deriz” diyor. Köyün meydanı sanki bir dağın tepesi. Birkaç metrekare desek ayıp ol-Y ılla r sonra Cezayir Bahri Sefît vilayeti­

nin Limni mutasarrıflığına bağlı İmroz kaza­ sı olmuş. Balkan yenilgisinin ardından adala­ ra pek meraklı olan Yunanistan'ın eline ge­

çen ada, Ingilizlere 5 yıllığına üs olarak kira-

I unanlılar,

Gökçeada ve

Bozcaada’ya

neredeyse

ıskartaya çıkacak

araba vapurlarını

çalıştırdığımızı ^

duysalar s a b ^ B

kadar s irta k iflj

çalarlar.

J g f

I ani K a d g M P r

doğduğu, e Y ^a n ki

Bebek’te oir eski

yalı, KüçtkfSfzar’da

bir konak. Birden

gözleri boşanıyor

Yani’nin, boynuma

sarılıyor, sarsılıyor

adam. “ Yapma vre

Yani, bizi de

ağlatacaksın” Çok

geç, ağlattı bile.

HALİS DİBEK KAHVESİ

Yani Kadara’nın ünlü kahvesi adanın tarihine götürüyor insanı. Yaşlı Yani’nin babası da buradan ekmeğini kazanmış, şimdi de o. İçerisi tertemiz, duvarda aziz ve azizelerin fotoğrafları var. A tatürk’ün portresi ise, baş köşede (üstte). Gemici şapkası Andon'un en büyük merakı. Eskiden motorculuk ya­

parmış. Şimdi işler kesat. Köydeki dibek kahvesinin önünde sabahtan akşama vakit öldürüyor (yanda).

YARIN: NİYE AĞLIYORLAR

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

För patienter som diagnostiseras inom öppenvården eller på särskilt boende ska smittspårning ske efter samråd med vårdhygien eller smittskydd enligt lokala

 Om du har diarré eller avföringsläckage bör du också duscha istället för att bada i badkar/bassäng..  Om du behöver behandlas med antibiotika är det mycket viktigt att

Rapid increase in carriage rates of cefotaxime-resistant Enterobacteriaceae in healthy Swedish children (submitted)... Fem grundläggande funktioner

"İhtiyaç" ile aşağıdakilerden hangisi arasında buna benzer bir ilişki vardırA. "Dedem çok eskiden buradan göç etmiş." Bu cümledeki

Tam Gün 12 Adalar Tekne Turu, En Güzel Koylarda Yüzme Molaları, Göcek Adası, Kızıl Ada, Katrancı Adası, Tavşan Adası, Şövalye Adası, Yassıcalar Adası, Jeep Safari,

Marmaris Yat Limanında teknemize giriş saati 15:30 itibariyle başlar.. Bu gece konaklama Marmaris Liman' da yapılacağı için 15:30' dan sonra tekneye biniş

Konaklamalı deniz turizmi araçları için; hastalık şüphesi gösteren misafir veya personel belirlenmesi halinde, yetkililere haber verilir, sağlık kuruluşu tarafından

Bu gece konaklama Bodrum Liman' da yapılacağı için 15:30' dan sonra tekneye biniş yapılabilmektedir.Servis akşam yemeği ile başlar ve geceleme Bodrum Limanı'nda yapılır.. 2.gün