'« S S "s ^
7 7
ip
L / İ
pL
^
o4n(cttctH.\ TBŞmİTIMAHSUSA veMM.mUBUBAŞKANI A LB A Y HÜSAMETTİN C R TÜ R K=
Pene Qrkast
- 9 9 - tszan : » A M İH N A r t Z T A N SIÇerkez
Efem ve kardeşleri
Umumi Harbin son senelerinde as ker firarilerinin Anadoludaki sayısı yüz bini aştığı sırada, İzm ir do Rahmi Bey Vali bulunuyordu. Çok cesur, enerjik ve teşkilâtçı bir idare âmiri olan ve kendisini de muhite sevdir miş bulunan Ittihadcılarm bu meşhur valisi, günün birinde sevgili oğlunun Çerkez Eteni ve adamları tarafından dağa kaldırıldığına şahid olmuştu. Çerkez Stem, Balkan harbi sonlan ile Umumî Harb yıllarında feşkilâu Mahsusada istihdam edilmiş Salihlili biı vatandaştı. İzm ir Valisi Rahmi Beyden, oğlu için, fidyeinecat olarak 50 bin altın lira taleb ediyordu, iz- mirin bilhassa Rum ağniyası, ileri ge len tüccarlan, valiye bir cemile o l mak Üzere, bu parayı aralarında top lamış ve Çerkez Eteme göndermiş lerdi. Bu sırada asker firarilerinden mürekkeb bir çete de Bandırmada, Malmüdürlüğüne bir baskın yaparak, burada mevcud 60 bin lirayı da alıp götürmüşlerdi. Bu asker firarileri, bu tarihte yiizbinleri geçtiğinden dağları, yolları tutarak ve yol kese rek, köy ve kasabalan basarak ge çimlerini temin etmekte idiler. Y u nanlıların İzm ir! işgalinden evvel, vilâyetin manzarası bu merkezde iken Erdek ve civarında ikamet eden Rum lar da 400 kişilik bir Rum çetesi ku rarak İslâm köylerine baskınlar yapı yor, ve Arnavud çobanların Rüttüğü 1800 koyunu alıp götürüyorlardı. Ek serisi Venizelist olan bu Rumların tenkiline Serezli binbaşı Muhtar Bey emrinde bulunan nizamiye kıtalarile memur edilmiş ise de bu lakibde mumaileyh muvaffak olamamıştı. Bunu haber alan Çerkez Etem Bey Vali Rahmi Beyin oğluna karşılık aldığı fidyei necat 50 bin lirayı sarfe- derek çetesini genişletmiş, ve bu Rum çetelerinin hakkından gelmişti Vuku bulan müsademelerde Rum çetesi efradından bir çoğu vurulmuş, çere reisi de maktul düşmüştü. G aıib bir tesadüf olarak Erdek önünde lemirli bulunan bir İngiliz torpidosu Salibi- ahmer işareti altında zâhiren sıhhî yardım yapmakta, hakikatte geceleri demir alıp gerek Erdek ve gerek Marmara sahillerindeki Rum k ö y le rine çeşidli ışık muhabere usullerde talimat vererek kayıklarla, sahilin tenha noktalarına silâh ve cepane çıkarmakta idi. Çerkez Eteın çetesi ne mensub kimseler, bu vaziyetten haberdar olunca, çete reisi öğrendiği malûmatı bu sırada Rahmi Beyden sonra Izmire tayin edilmiş olan Nu- reddin Paşaya bildirmişti. Nureddin Paşa, derhal bu istihbaratı bu tarihte Istanbulda Harbiye Nazın bulunan Müşir Ahmed İzzet Paşaya ulaştırmış fakat mumaileyh Yunanlıların günün birinde İzm ir! muhtemel işgallerine karşı, valiye herhangi bir talimat göndermemişti. Daha sonra Harbiye Nezaretine gelen Müşir Sakir Faşa ise köşesi İstanbul hükümetinin Erkânı harbiyei Umumiye Reisi • Kavaklı Fevzi Paşa tarafından parafe edilmiş bir talimatla ve şayed, Yunanlılar karaya asker çıkarmağa teşebbüs ederlerse silâh İstimal edilmesi hak kında sarih bir emirle, Nureddin Pa şaya salâhiyet vermişti. Fakat gizli İngiliz istihbarat ajanları. Harbiye Nezaretinden valiye gelen bu tahri ratı öğrenmişler, ve padişan hükü meti üzerinde tazyika başlayarak Er- kânıharbiyei Umumiye Reisini, diğer taraftan da İzmir Valisini azlettirmiş lerdi. Bu tebeddül üzerine Erkânı- harbiyei Umumiye Riyasetine erkânı- harb M irlivası Arabkirli Cevad Paşa gelmiş, İzmir ve havalisi kumandan lığına da erkânıharb Mirlivası A li Nadir Paşa tayin olunmuştu. Nured din Paşanın yerine de İzzet Bey va liliği deruhde eylemişti.
Çerkez Etemin büyük kardeşi Çer kez Reşid Beye gelince, kendisi Bal kan ve Umumi Harb senelerinde Teş kilâtı Mahsusada çalışmış olup ts- tanbuldaki Ittihad ve Terakki şube lerini galib devletlerden gizli olarak çalıştırmak maksadile kabul »dilmiş olan
K.G.
parolalı karakol teşkilâtını kurmuş olaniar meyanmda ıulun- mustu. Çerkez Reşid Beyin Balkan harbinin İkinci devresinde Garbi Trakyadaki harekâtı askeriyeye bir Teşkilâtı Mahsusa mensubu olarak katıldığı ve mezkûr sahanın Bulgar çeteeilerinden kurtarılmasında hiz metleri olduğu muhakkaktır. İstanbul dan ayrılıp Salihliye gelerek orada da çalışmalarına devam eden Reşid Bey. kardeşi Etem ve Tevfik Beylere ve onların yanında bulunan Serezli Pardı Pehlivana, Enver Paşanın Rus ya tarikile Kafkasyaya gittiğini, Ci han Harbinin ikinci kısmını tazele yeceğini söylemiş, dağlara çıkmış olan asker firarilerini, şekavetten vnzgeçirip. İngilizlerin silâhlandırdığı Rumlara karşı teşkilâtlandırmağa ik na ev1°misti tste o zaman Çerkez Etem Bey. Rahmi Beyin oğlunun fidyei necatı olarak eline geçirdiği 50 hin lirayı bu uğurda sarfederek ve tzmire çıkarak Akhisar İstikametine doğru yürüyüşe gecen ve takriben 20-30 bin kisivi bulan muntazam Y u nan kuvvetlerine karsı, emrindeki üç bini mütecaviz çeteci ile cephe tuhnus. ellerindeki bozuk »slâha ve yalnız bir aded tonla eiddî bir muka vemet yaratmıştı. Bu sırada BahriyeAğustosta
Ekimde
KILMIŞTA
Konforlu
DAİMELER
Ayrıca
50
000
L ira
P AR A tKRA Mİ YELERİ
İstanbul Bankası
N azın Rauf Beyin eniştesi olan bahriye binbaşısı A ziz Bey de elindeki sivil kuvvetlerle Salihlide Yunanlılarla vuruşuyordu. Bunlar yer yer mukavemet yuvaları idi. Türk milleti, hiç bir kimseden emir alma dan harekete geçmiş işgali tanımamak azmiie düşmanın karşısına dikilmişti Galib devletler, Anadoluda doğan bu mukavemeti kırmak ve bu m illî h a reketlerin gayrimeşru olduğunu anlat mak maksadile bu sırada İstanbul hükümetinin Şeyhülislâmı olan Dür- rizade Abdullahın verdiği (Hurucu Alessultan) fetvalarını uçaklarla mem leketin her tarafına atmakta idi. İlk defa Osmanlı tarihinde Çelebi Meh- mede karşı isyan ettikleri iddiasile Simavnalı Bedreddin ile İki muavi nine izafe olunan ve padişaha karşı gelmek manasına getirilen bu (Huru cu Alessultan) suçu, fetvalaıın müş terek ifadesile idam cezasile sonuç landırılmış olduğundan. M illi M ü cadelenin idealist insanlarını da bu ctirmün adedesi altında miitalea et mek, yersiz bir hükme varmaktan ileri gidemezdi. Başka bir yazımızda işaret edeceğimiz veçhile Anadoluda mukim ulemadan mukabil fetvalar alarak bu isnadı reddetmeğe ve M il li Mücadele saflarında çarpışanları haklı göstermeğe gayret eden Anka ra hükümeti, cidden bu mesaisinde muvaffak olmuştu. Hiç kimse memle keti için silâha sarılanlann bâgî, asi ve fetvayı yazanların dediği gibi kâfir olacağına inanmamıştı, tşte bu kritik şıralarda Çerkez Etem ve kardeşleri, her tarafta doğan isyanları bastırmak suretile m illi hükümete sadakatlerini ispat etmişlerdi. Fakat muntazam or dular kurulmağa başlayınca, istedik leri gibi harekete alışmış, ağızlarından çıkanı masum halka bir kanun te lâkki ettirmiş bu efendiler, derh-ıl isyan etmişlerdi. Çerkez Etem Garb cephesine kumandan tayin edilen er- kânıharb miralayı İsmet Beyi hiç çe kemiyordu. Onun fikrince miralay İsmet Bey, M illî Mücadeleye geç ka tılmıştı. Rütbesi ve bilgisi, ne olursa olsun kendisinden üstün olamazdı. Onun itiraz kabul etmez mesaisi, ma zide sebkat etmiş bir kıdemi vardı. Çerkez Etem Bey, bu üstünlük iddia sını Mustafa Kemale karşı da yapı yordu. Onun başa geçmesini, M illî Mücadeleyi idaresi altına almasını hiç beğenmiyor, dostlarından birine yazdığı dikkate değer bir mektubda şöyle diyordu:
— İnşallah Ankaraya gelirsem, o kendini beğenmiş kumandanı, Büyük Millet Meclisinin kapısında darağacın da sallandıracağım!...
Bu küstahça mektub, Çerkez Ete min arkadaşlarından biri tarafından Mustafa Kemal Paşaya tevdi ediliyor bu münafık çetecinin fik ri muzmeri böylece aşikâr kılınıyordu. Muştala Kemal mektubu dikkatle okumuş ve tebessüm etmişti. Büyük asker ve emsalsiz devlet adamı için M ilî Mü cadele gibi en tehlikeli ve korkunç bir devreyi, şahsî ihtilâflarla 'çinden yıkmağa lüzum yoktu. Mektub sahi bine:
— Etem Beye hiç bir şeyden bah setmeyiniz, şimdi bu tatsızlıkların sırası değil demişti.
Bir müddet sonra Ankaraya gelen Çerkez Etcmi, Mustafa Kemal Paşa bizzat istasyondan karşılamış, onu sağma almış, büyük bir itibar gös tererek onunla Meclise gelmişti. G ör düğü hürmet ve riayetten şaşırmış olan Çerkez Etem Bey de ister iste mez, Mustafa Kemal Paşanın önünde igilmişti. Dâhi devlet adamı içindeki iğbirarı asla karşısındakine hissettir- memişti. Çünkü Mustafa K erıa l mü- teaddid defalar:
— Her İnsandan istifade etmek mümkündür, hiç kimseyi küçümse meğe hakkımız yoktur, demişti. Mus tafa Kemalin maksadı, Çerkez Eteml, ve biraderlerini ikna etmek, erkanı- harb miralayı ve Garb cephesi ku mandanı ismet Beyle barıştırmaktı. Nihayet Çerkez Etem, Eskişehirden sonra trenle varılacak Garb cephesi karargâhına gitmeğe ve Mustafa K e - ma Paşanın huzurunda İsmet Beyle vukubulacak tarihî mülakata razı ol muştu. Ertesi gün akşama doğru Mustafa Kemal Paşa ve maiyeti ile Çerkez Etem Ankaradan hareket et mişler ve yola çıkmışlardı. Mustafa Kemal Paşanın içinde bir endişe hü küm sürüyordu. Çerkez Etem bu mü lâkata taraftar olmuş ise de samimi değildi. Bir oyunbozanlık yapabilirdi Bu sebeble maiyetindekilere ihtiya ten:
— Eskişehire geldiğimiz zaman, ge cenin yarısı da olsa, sabaha karşı da bulunsa beni uyandırınız! demişti.
Fakat maiyetindekiler yorgun olan Paşanın uykusuna kıyamamışlar, an cak sabah şafak sökerken, Eskişehiri arkalarında bırakmış olan Mustafa Kemal Paşa uyanıp da trende bulu nan Çerkez Etem Beyi sorunca, o ge ce, Eskişehirde, treni terkederek giz lice kaçtığını öğrenmişti. Tabiî Paşa, buna hiddetlenmiş, yanındakilere::
— Büyük sözü dinlemezsiniz, işte böyle olur demişti. Filhakika Çerkez Etem, daha sonra biraderleri, oir kaç yüz kişilik maiyetile m illî nııdudlan aşarak vatana hıyanet etmişler, sene lerce ekmeğiğni yedikleri bu toprağa ve onun üstünde yaşıyan bu millete yü. çevirip Yunanlılarla aynı safta Birinci İnönü harbi sırasında kurşun atmışlar ve bu sebeble 150 İlk listeye dahil olmuşlardı.
E R G İN P O L A T K A N İle
H Ü S E Y İN P O L A T K A N evlen diler
İstanbul - Moda deniz kulübü 6/8/95«
TEŞEKKÜR
Uç seneden beri muzdartp olduğum böbrek taşı rahatsızlığından m u va f fakiyetli am ellyatlarlle beni kurtaran G ureba hastanesi n ei Cerrahı K U nl ğl Operatörlerinden
Doçent Dr. FİKRET K A R A C A ’ya
ameliyatta yardım eden Başasistan Dr. Semih Egemen, Dr. S a b a h a « 'o Sr durak. Anestezist Dr. RUçhan Kutbay İla tedavimde alâka gösteren diğer Doktorlar, Hemşire Uğurlu, Baran, Ablan, İlter, t s Hastabakıcılara sonsuz
teşekkürlerimi alenen arzederlm. „ öğretm en Mel&hat Geleğen
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi