• Sonuç bulunamadı

Zihinsel Yetersizliği Olan Çocuğa Sahip Anne/Babaların Stresle Başa Çıkma Tarzlarına Ve Depresyon Düzeylerine Planlı Eğitimin Etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Zihinsel Yetersizliği Olan Çocuğa Sahip Anne/Babaların Stresle Başa Çıkma Tarzlarına Ve Depresyon Düzeylerine Planlı Eğitimin Etkisi"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUĞA SAHİP

ANNE/BABALARIN STRESLE BAŞA ÇIKMA TARZLARINA VE DEPRESYON

DÜZEYLERİNE PLANLI EĞİTİMİN ETKİSİ

Ferda YILDIRIM* , Zeynep CONK**

ÖZET

Araştırma, zihinsel yetersizliği olan çocuğa sahip anne/babaların stresle başa çıkma tarzlarına ve depresyon düzeylerine planlı eğitimin etkisini belirlemek amacıyla yarı deneysel olarak yapılmıştır. Veriler, anne babaların sosyodemografik özelliklerini belirlemeye yönelik bir form ile, Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği (SBTÖ) ve Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) kullanılarak toplanmıştır.

Araştırma Sivas il’inde bulunan üç ayrı özel eğitim merkezine devam eden çocukların (n:141) 60 anne babası (30 çalışma, 30 kontrol) ile yapılmıştır. İlk aşamada, her iki gruptaki anne/babalara demografik özellikleri içeren anket formu verilmiş, ve SBTÖ ile BDÖ uygulanmıştır. Daha sonra çalışma grubuna planlı grup eğitimi uygulanmıştır. Eğitim tamamlandıktan 3 ay ve 6 ay sonra SBTÖ ve BDÖ her iki gruba tekrar uygulanmıştır.

Araştırmadan elde edilen bulgulara göre; eğitim öncesi çalışma ve kontrol grupları SBTÖ alt grupları arasında fark bulunmazken, eğitimden 6 ay sonraki değerlendirmede çalışma grubunda, SBTÖ’nün tüm alt gruplarında puanlar olumlu yönde değişiklik göstermiştir. Kontrol grubunda yalnızca “Sosyal destek arama” alt grubunda puanlar olumlu yönde yükselmiştir. Bununla birlikte “Çaresiz yaklaşım” ve “Kendine güvenli yaklaşım” alt grup puanları arasında, her iki grupta da anlamlı derecede farklılık (p<0.05) bulunmuştur. Yani eğitimden sonra çalışma grubunda “Çaresiz yaklaşım” puanı düşerken, “Kendine güvenli yaklaşım” puanı yükselmiştir. Kontrol grubu puanlarında ise anlamlı bir fark bulunmamıştır.

BDÖ puanlarına bakıldığında; eğitim öncesi her iki grup puanları arasında fark bulunmaz iken, eğitimden sonra çalışma grubundaki anne babaların puanları önemli derecede düşmüştür(14.56).

Anahtar sözcükler: Zihinsel yetersizliği olan çocuk ve

ailesi, stresle başa çıkma, depresyon, hasta ve aile eğitimi, hemşirelik

ABSTRACT

Effects of Planned Education on Coping Ways of Stres Mothers/Fathers’Who Have Mentally Retarded Child

The aim of this semi-experimental research was to determine the effects of planned education on coping ways of stress and depression levels of mothers/fathers’ who have mentally retarded child. Data were collected via “The Ways of Coping Questionnaire” (WCQ) and “Beck Depression Inventory” (BDI) and a form which contained questions regarding mothers’ and fathers’ socio-demographic features.

The study was carried out with 60 mothers and fathers (30 study, 30 control) whose children (n: 141) were attending three private education centers in Sivas. In the first stage of this study, BDI and WCQ and the question form, contained socio-demographic features were applied to all mothers and fathers in both control and study groups. Afterwards, planned group education was given to the study group. Then BDI and WCQ were again applied in the third and sixth months to the both groups.

According to the results of this study, it was found that six months after the education programme the WCQ results of mothers/fathers, who were in the study group, were changed positively. In the control group only “seeking social support” score, which was one of the sub groups of WCQ, was improved. There were statistically significant relationships between study and control groups in terms of “self confidence” and “helpless approach” (p<0.05).

In the case of BDI, before the education there was no significant relationship in terms of BDI scores in both study and control groups, after the planned education was applied, the BDI scores of mothers and fathers who were in the study group were significantly decreased (14.56).

Key words: Mentally retarded child and family, styles

of coping, depression, patient and family teaching, nursing

*

Yrd. Doç. Dr., Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokul, Sivas ** Prof. Dr., Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu, İzmir

(2)

GİRİŞ VE AMAÇ

Zihinsel yetersizlik, diğer kronik hastalıklarda olduğu gibi, kişide kalıcı yetersizlikler bırakan, yaşam boyu gözlem, kontrol, bakım, tedavi ve rehabilitasyon gerektiren önemli bir bozukluk olup, aile üyelerinin tümünü ve aile yaşamını ekonomik, sosyal, duygusal, davranışsal ve bilişsel yönlerden etkileyen bir sorundur (Crnic, Friedrich ve Greenberg 1983, Çavuşoğlu 2005). Amerika Birleşik Devletleri’nde genel populasyonun %2.5-3’ünün zihinsel yetersizlikten etkilendiği yani 6.2-7.5 milyon insanın zihinsel yetersizliği olduğu gösterilmekte; her 10 Amerikan ailesinden birinde zihinsel yetersizliği olan bir birey bulunduğu belirtilmektedir. İngiltere’de 7-14 yaş arası 1000 çocuktan 20’si zihinsel yetersizliğe ve bunların 5’i de ağır yetersizliğe sahiptir (Heaman 1995). Ülkemizde zihinsel yetersizliği olan bireylerin sıklığını bildiren yeterli veri bulunmamaktadır. Ancak genel hesaplamalara göre yetmiş milyon nüfus için zihinsel yetersizliği olan birey sayısının 700 000; hafif ve orta derecedeki olgularla birlikte bu sayının 1.450.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir(http://www.psikolog.org.tr/docs/istatistik. html, Erişim Tarihi 21 Ekim 2005).

Ailede zihinsel yetersizliği olan bir çocuk olması, tüm aile bireyleri için duygusal bir yük, stres verici bir yaşam deneyimi ve sürekli başa çıkma tepkileri gerektiren bir stresördür (Minners 1988, McCubbin, Huang 1989, Fredman, Wyngaarden ve Seltzer 1997). Bu stresörlerin bazıları çocukla sürekli bir bağımlılık ilişkisi içinde olma, yeni ve farklı gereksinimlerin karşılanmasında yaşanacak ekonomik sıkıntılar, sorumlulukların artması nedeniyle aile bireylerinin özel yaşamlarının kısıtlanması ve diğer bireylere ayrılan zamanın azalması şeklinde sıralanabilir (Crnic, Friedrich ve Greenberg 1983, Heaman 1995). Anne babaların bir yandan bu çocukların gereksinimleri ile ilgilenme, tehlikeleri tanımayan çocuğu sürekli denetleme ve diğer yandan, ailenin diğer bireylerinin gereksinimlerini karşılamaya çalışma, aile ortamında düzeni devam ettirmeye çalışma zorlukları vardır. Bunların yanı sıra çocuğun zihinsel yetersizliğinin düzeyi, yaşı ve cinsiyeti, evde başka stresörlerin bulunması, çocuğun gelişimsel yaşına uygun olmayan davranışlara karşı anne babanın yaklaşımları, çocuk ve ailesi arasındaki ilişkinin normal bir anne baba ilişkisine göre daha karmaşık, gergin ve dengesiz olması da yaşanan stersin boyutlarını değiştirebilir (Cummings, Bayley ve Rie 1996, Heaman 1995, Kazak 1987, Minners 1988).

Aileler bu yoğun stresli uzun süreli sorunla baş etmede çoğunlukla yetersiz kalabilir ve çeşitli duygusal ve davranışsal sorunlar yaşayabilir. Bu sorunlardan birisinin ve en önemlisinin depresyon olduğu söylenebilir (Cummings, Bayley ve Rie 1996, Kazak 1987, Minners 1988). Depresyon bireyin yaşantısını önemli derecede etkiler. Bu durum diğer güçlüklerin yanı sıra çocuğun bakımını da güçleştirir. Bu nedenle ailelerin desteklenmesi önemlidir. Gilbride, Mallow ve Belchat’ın 1999 yılında yaptıkları bir çalışmada, anne/babaların stresle olumlu başa çıkma yaklaşımı geliştirebilmelerinde hemşireyi önemli rolde gördüklerini belirtilmiştir (Gilbride 1999). Bazı ülkelerde zihinsel yetersizliği olan çocukların ailelerine hemşireler tarafından belli aralıklarla eğitim yapıldığı ve bazı destekleyici programlar sayesinde anne babaların güçlükleri ile daha iyi baş ettikleri belirlenmiştir (Crinic, Fredrich, Greenberg 1983, Kirkham 1993).

Ülkemizde zihinsel yetersizliği olan çocuklara gerekli bakım ve eğitimi verecek örgün kurum ve kuruluşların yetersizliği nedeniyle, ailelerin yaşadıkları sorunların tümüne kendi olanakları ile çözüm bulmaya çalıştıkları, çoğunlukla kendi kendilerine baş edebilme durumunda kaldıkları iletilmektedir (Günayer 1995, Sarısoy 2000). Yapılan sınırlı sayıdaki hemşirelik çalışmalarında, çocuğun günlük yaşam aktivitelerine uyumunda annelere verilen eğitimin etkisi, Serebral Palsili çocuğu olan annelerin bilgi gereksinimleri, Down Sendromlu çocuğu olan ailelerin sorunları ve Genetik problemi olan ailelerin gereksinimleri incelenmiştir (Çetinkaya 2000, Işıl 1994, Sarı 2001, Sezgin 1992).

Anne babalar zihinsel yetersizliği olan çocuklarının tanısından başlayarak bakımında etkinlikleri devam ettiği sürece, yaşadıkları stresle başa çıkmak zorundadırlar (Gowen, Johnson, Goldman ve Appelbaum 1989). Olumlu başa çıkmada önemli faktörlerden birinin profesyonel kişilere güveni içerdiği belirtilmektedir. Bu profesyonel desteğin olmaması anne babaların stresle olumlu başa çıkma olasılıklarını azaltabilmektedir. Zihinsel yetersizliği olan çocuğa sahip ailelere hemşirelik müdahalesinin temel amacı, ailenin güçlüklerle baş etme becerilerinin artırılmasıdır.

Bu çalışma zihinsel yetersizliği olan çocuğa sahip anne babalara verilen planlı eğitimin ailelerin stresle baş etme yolları ve depresyon düzeyine etkisini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır.

(3)

YÖNTEM

Yarı deneysel olarak planlanan araştırma, Sivas ilinde bulunan zihinsel yetersizliği olan çocukların devam ettiği üç merkezde Eylül 2002 ve Nisan 2003 tarihleri arasında yapılmıştır. Araştırmaya her üç kuruma devam eden 141 çocuktan 6-12 yaş grubunda ve IQ’su 25 ile 50 arasında olan çocukların okuma yazma bilen, Sivas il sınırları içinde yaşayan, araştırmaya katılmaya gönüllülük gösteren anne babaları alınmıştır. Bu kriterleri taşıyan 28 çocuğun 60 anne/babası, 30 çalışma ve 30 kontrol grubu olarak ayrılmıştır. (Araştırmaya iki çocuğun hem annesi hem babası katılmıştır). Verilerin toplanmasında hem çalışma grubundaki hem de kontrol grubundaki anne/babalara sosyo-demografik özelliklerini belirlemeye yönelik bir anket formu, Stresle Başaçıkma Tarzları Ölçeği ve Beck Depresyon Ölçeği uygulanmıştır. Stresle Başaçıkma Tarzları Ölçeği, bireylerin genel ya da belirgin stres durumlarıyla başa çıkmada kullandıkları yolları belirleyebilmek amacıyla 1980’de Way’s of Coping Inventory adı ile Folkman ve Lazarus tarafından geliştirilmiş, duruma yönelik 30 maddelik bir ölçektir. Ölçeğin ülkemizdeki ilk standardizasyon çalışması Siva (1991) tarafından gerçekleştirilmiştir. Ölçek; Kendine Güvenli Yaklaşım (8,10,14,16,20,23,26), Çaresiz Yaklaşım (3,7,11,19,22,25,27,28), Boyun Eğici Yaklaşım (5,13,15,17,21,24), İyimser Yaklaşım (2,4,6,12,18), Sosyal destek arama yaklaşımı (1,9,29,30) olmak üzere 5 alt gruptan oluşmaktadır. Ülkemizde Şahin ve arkadaşları tarafından psikometrik değerlendirmeleri yapılan SBTÖ nin bir çalışmadaki faktör analizi ile elde edilen alt ölçeklerinin Cronbach Alpha güvenirlik katsayıları; İyimser Yaklaşım 68, Kendine Güvenli Yaklaşım 80, Çaresiz Yaklaşım 73, Boyun Eğici Yaklaşım 70, Sosyal destek arama 47 olarak bulunmuştur.

Ölçeğin maddelerine verilen yanıtlar “hiç uygun değil” ile “çok uygun” arasında değişen 4 aşamada yapılmaktadır. Ölçekten toplam puan elde edilmemekte, alt ölçekler için ayrı ayrı puanlar hesaplanmaktadır.

Beck Depresyon Ölçeği, Beck tarafından 1961 yılında Beck Depression Inventory adı ile geliştirilmiştir. Hisli tarafından 1989 yılında Türkçeye uyarlanarak, Türkçe formunun güvenirlik çalışması yapılmış ve bu çalışmada Cronbach alfa katsayısı 0,80 olarak bulunmuştur. BDÖ, depresyonda görülen duygusal, bilişsel, fiziksel ve motor fonksiyonlara ilişkin belirtileri

ölçmeye yarayan toplam 21 maddeden oluşmuş kendini değerlendirme cümlesi içeren bir kendini değerlendirme ölçeğidir. BDÖ’ deki her bir madde depresyona özgü bir davranışsal örüntüyü içermekte ve dörtlü likert tipi ölçüm sağlamaktadır. Her madde 0-3 arasında giderek artan puan almakta ve toplam puan bunların toplanması ile elde edilmektedir. Toplam puan 0-63 arasında değişmektedir. Ölçek puanlarına göre; 0-13 puan “depresyon yok”, 14-24 puan “orta derecede depresyon”, 25 ve üzeri “ciddi depresyon” şeklinde sınıflandırılmıştır.

Çalışmada, eğitim öncesi örnekleme alınan her iki gruptaki anne babalara yukarıda belirtilen üç form uygulanmıştır. Ardından; kontrol grubundaki anne/babalara uygulama yapılmamış, çalışma grubundaki anne/babalarla 1 ay boyunca haftanın beş günü olmak üzere eğitim programı başlatılmıştır. Eğitim için 5 ila 7 kişilik gruplar oluşturmuş, bir kurumdaki eğitim çalışması bitirildikten sonra diğer kurumun çalışması başlatılmıştır. Eğitime başlamadan önceki ilk 10 dakika içinde, anne/babaların gereksinimlerine yönelik konular paylaşılmıştır. Eğitimin içeriğini “zihinsel yetersizliğin tanımı, nedenleri, bu tür çocukların özellikleri, çocuğun günlük ve gelişimsel gereksinimleri, bu durumu yaşayan anne/babaların duyguları ve yaşanan strese ve depresif durumlara müdahale” vb konular oluşturmuştur. Her bir grubu oluşturan anne baba ile çalışmalar on gün ( hafta sonu hariç ) süre ile sabah ve öğleden sonra olmak üzere her gün üç saat şeklinde düzenlenmiştir. Bir grupla toplam 30 saat süren eğitim oturumları sabah 9.00-12.00, öğleden sonra 13.30-16.30 saatleri arasında yürütülmüştür. Her eğitimin sonunda, o günkü eğitimle ilgili araştırmacı tarafından hazırlanmış bir eğitim materyali anne babalara verilerek eğitimin pekiştirilmesi sağlanmıştır. Sonraki eğitim programına başlamadan, önceki konular anne/babalarla birlikte tekrar gözden geçirilmiştir. Eğitimler karşılıklı etkileşim içinde yürütülmüştür.

Çalışmanın son aşamasında; eğitimler tamamlandıktan 3 ve 6 ay sonra her iki gruba SBTÖ ve BDÖ tekrar uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS programında yüzdelik, ki-kare testi, iki örnekli t-testi ve tekrarlı varyans analizi testi kullanılarak değerlendirilmiştir.

(4)

BULGULAR

Tablo 1. Anne Babaların Tanıtıcı Özellikleri

Tanıtıcı Özellikler Çalışma Grubu n=30 Kontrol Grubu n=30

Anne / Baba S % S % Test Anne Baba 24 6 80.0 20.0 18 12 60.0 40.0 x2=2.85 p>0.05 Yaş 30 Yaş ↓ 31-40 Yaş 8 22 26.7 73.3 8 22 26.7 73.3 x2=0.09 p>0.05 Eğitim Durumu İlkokul Ortaokul-lise 22 8 73.3 26.7 23 7 76.7 23.3 x2=0.08 p>0.05 Gelir Durumu/ Milyon TL

100-223.000 224-350.000 350-500.000 13 9 8 43.3 30.0 26.7 9 15 6 30.0 50.0 20.0 x2=2.51 p>0.05 Aile Tipi Çekirdek Aile Geniş Aile Parçalanmış Aile 24 4 2 80.0 13.3 6.7 27 1 2 90.0 3.3 6.7 x2=1.97 p>0.05 Ailedeki Çocuk Sayısı

Tek çocuk İki çocuk Üç ve ↑ 4 10 16 13.4 33.3 53.3 1 5 24 3.3 16.7 80.0 x2=5.06 p>0.05

Başka Zihinsel Yetersiz Çocuk Var Yok - 30 - 100.0 3 27 10.0 90.0 x2=3.15 p>0.05

Bu araştırmada çalışma grubunun %80’inin anne, %20’sinin baba, kontrol grubunun %60’ının anne, %40’ının babadan oluştuğu, her iki grubun 31-40 yaş grubunda yer aldığı, her iki gruptaki anne/babaların çoğunluğunun (Ç :%86.7 ve K :%93.3) evli olup, ilkokul düzeyinde bir eğitim aldıkları (Ç :%73.3 K :%76.7), yarıya yakınının (%43.3, %50.0) asgari ücret düzeyinde aylık gelirleri olduğu, çoğunluğun çekirdek aile tipinde (Ç:%80.0 ve K:%90.0) ve her iki grubun çoğunluğunun

üçten fazla çocuğu (Ç:%53.3, K:%80.0) olduğu belirlenmiştir. Çalışma grubundaki anne/babaların tümünün başka bir zihinsel yetersizliği olan çocuklarının olmadığı, kontrol grubundakilerin ise %10.0’ unun bir başka zihinsel yetersizliği olan çocukları olduğu saptanmıştır. Yapılan istatistiksel değerlendirmede tanıtıcı özelliklerin tümü açısından çalışma ve kontrol grupları arasında istatistiksel bir fark olmadığı belirlenmiştir (p>0.05).

(5)

Tablo 2. Çalışma ve Kontrol Grubundaki Anne / Babaların Eğitim Öncesi ile Eğitim Sonrası Birinci ve İkinci Değerlendirmedeki SBTÖ Alt Ölçek Puan Ortalamalarının ve Depresyon Düzeylerinin Dağılımı

Çalışma Grubu Kontrol Grubu

Ölçekler 1. Değerlendirme 2. Değerlendirme (3 ay sonra) 3. Değerlendirme (6 ay sonra) 1. Değerlendirme 2. Değerlendirme (3 ay sonra) 3. Değerlendirme (6 ay sonra) SBTÖ X ± ss x ± ss x ± ss Test x ± ss x ± ss x ± ss Test Boyun Eğici Yaklaşım 1.59±0.58 1.39±55 1.18±0.58 F=7.02 p=0.002 1.35±0.53 1.37±0.40 1.30±0.49 F=0.29 p=0.748 Çaresiz Yaklaşım 1.58±0.50 1.29±36 1.06±0.39 F=12.65 p=0.000 1.32±58 1.34±0.42 1.34±0.42 F=0.03 p=0.976 Kendine Güvenli Yaklaşım 2.17±0.56 2.04±0.56 2.30±0.30 F=1.20 p=0.308 2.11±0.59 2.04±0.41 2.10±0.47 F=0.29 p=0.744 İyimser Yaklaşım 2.13±0.55 2.04±0.56 2.02±0.52 F=0.33 p=0.720 1.95±0.65 1.87±0.50 2.00±0.51 F=0.43 p=0.651 Sosyal Destek Arama Yaklaşımı 1.35±0.55 1.30±38 1.35±39 F=0.09 p=0.906 1.12±44 1.24±53 1.40±52 F=4.34 p=0.017 BDÖ 24,63±14,09 14,56±9,02 14,16±6,8 F=24.539 P=,000 20,93±9,93 19,23±7,22 19,73±6,88 F=1.609 P=,209

Tablo 2 de çalışma ve kontrol grubundaki anne/babaların eğitimden önce ve sonraki SBTÖ ve BDÖ puan ortalamalarının dağılımları görülmektedir. Tablo incelendiğinde, çalışma grubundaki anne/babaların eğitim öncesi ile eğitimden sonraki birinci ve ikinci “Çaresiz yaklaşım” puanları ile “Boyun eğici yaklaşım” puanları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05) bulunmuştur. Anne babaların eğitim verilmeden önce daha yüksek olan “Çaresiz yaklaşım” ve “Boyun eğici yaklaşım” puanlarında eğitim verildikten sonra azalma olduğu (Eğitim öncesi BEY: 1.59, Eğitim sonrası 1. BEY: 1.39, Eğitim sonrası 2.BEY:1.18, Eğitim öncesi ÇY:58, Eğitim sonrası 1. ÇY: 1.29, Eğitim sonrası 2. ÇY:1.06), eğitim verildikten sonraki görüşmelerde SBTÖ’nün olumlu alt gruplarından olan “Kendine güvenli yaklaşım” puanlarının yükseldiği (Eğitim öncesi

KGY:2.17, eğitim sonrası 2.görüşme KGY:2.30) saptanmıştır.

Kontrol grubundaki anne/babalarda, ikinci değerlendirmedeki “İyimser Yaklaşım” puanlarının daha yüksek, üçüncü değerlendirmede “Boyun eğici yaklaşım” puanlarının düşük olduğu saptanmakla birlikte (Birinci BEY:1.35, Üçüncü BEY:1.30) yapılan istatistiksel değerlendirmede anne/babaların birinci, ikinci ve üçüncü değerlendirmelerdeki SBTÖ alt grup puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark (p>0.05) bulunmamıştır. “Sosyal destek arama” yönünden ise, eğitim öncesi ve eğitim sonrası elde edilen puanlara arasındaki fark çalışma grubunda önemsiz, kontrol grubunda ise önemli bulunmuştur. Kontrol grubundaki anne babaların tüm alt gruplarda birinci ile ikinci ve ikinci ile üçüncü değerlendirmeler arasındaki fark

(6)

önemsiz iken, birinci ve üçüncü değerlendirmeler arasındaki fark önemli (p<0.05) bulunmuştur.

Çalışma grubundaki anne babaların eğitim öncesi ve sonrası Beck Depresyon Ölçeğinden aldıkları puanlar incelendiğinde; eğitim öncesinde 4 anne babada (%13.3) depresyon belirtileri görülmezken, 14 anne

babada (%46.7) orta derecede depresyon, 12 anne baba da (%40) ise ciddi derecede depresyon belirtileri saptanmıştır. Kontrol grubunda ise 7 kişide (%23.3) depresyon görülmezken, 15 kişide (%50) hafif depresyon ve 8 kişide (%26.7) de ciddi derecede depresyon belirtileri saptanmıştır.

Tablo 3. Çalışma ve Kontrol Grubundaki Anne / Babaların Eğitim Öncesi ve Eğitim Sonrası 1. ve 2. Değerlendirmedeki SBTÖ ve BDÖ Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması

Çalışma Grubu n=30 Kontrol Grubu n=30 ÖLÇEKLER

Puan ort±ss Puan ort±ss

Test

Boyun Eğici Yaklaşım 1.59 ± 0.58 1.35 ± 0.53

t=1.69 p=0.09

Çaresiz Yaklaşım 1.58 ± 0.50 1.32 ± 0.58

t=1.81 p=0.07

Kendine Güvenli Yaklaşım 2.17 ± 0.56 2.11 ± 0.59

t=1.43 p=0.66 İyimser Yaklaşım 2.13 ± 0.55 1.95 ± 0.65 t=1.11 p=.27 SBTÖ

Sosyal Destek Arama Yaklaşımı 1.35 ± 0.55 1.12 ± 0.44

t=1.60 p=.11 E Ğİ T İM ÖNCE S İ BDÖ 24.63 ± 14.09 20.93 ± 9.93 t=1.17 p=.24

Boyun Eğici Yaklaşım 1.39±0.55 1.37±0.40

t=.22 p=.82

Çaresiz Yaklaşım 1.29±0.36 1.34±0.42

t=,44 p=.66

Kendine Güvenli Yaklaşım 2.04±0.56 2.04±0.41

t=1,54 p=.12 İyimser Yaklaşım 2.04±0.56 1.87±0.50 t=1,22 p=.22 SBTÖ

Sosyal Destek Arama Yaklaşımı 1.39 ± 0.38 1.24 ± 53

t=.49 p=.62 E Ğİ T İM SONR ASI 1. DE Ğ ERLEND İRME BDÖ 14.56±9.02 19.23±7.22 t=2.21 p=.031 Boyun Eğici Yaklaşım 1.18±0.58 1.30±0.49

t=.84 p=.40

Çaresiz Yaklaşım 1.06±0.39 1.34±0.42

t=-2.60 p=.01 Kendine Güvenli Yaklaşım 2.30±0.30 2.10±0.47

t=2,02 p=.04 İyimser Yaklaşım 2.02±0.52 2.00±0.51 t=.166 p=.86 SBTÖ

Sosyal Destek Arama Yaklaşımı 1.35 ± 0.39 1.40 ± 52

t=-.40 p=.49 E Ğİ T İM SONR ASI 2. DE Ğ ERLEND İRME t=-3.14

(7)

Tabloda görüldüğü gibi eğitim öncesi her iki grubun SBTÖ puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark bulunmaz iken, eğitimden 6 ay sonraki değerlendirmede, çalışma grubunda“Kendine Güvenli Yaklaşım” puanı artmış, “Çaresiz Yaklaşım” puanı düşmüş ve bu iki özellik yönünden gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur ( p<0,05 ). Bununla birlikte istatistiksel olarak anlamlı olmasa da “Boyun Eğici Yaklaşım” puanı eğitim öncesinde çalışma grubunda daha yüksek iken, eğitimden sonraki her iki değerlendirmede de azalmıştır. Kontrol grubunun SBTÖ alt grup puan ortalamaları ise eğitim öncesi ve sonrası belirgin farklılık taşımamaktadır.

BDÖ puanlarında, eğitimden önce her iki grup arasında fark bulunmaz iken, eğitimden 3 ve 6 ay sonra kontrol grubunun puanlarında bir değişme olmadığı, çalışma grubunun puanlarında önemli düşüşler olduğu (Eğitim öncesi: 24.63, Eğitimden 3 ay sonra: 14.56, Eğitimden 6 ay sonra: 14.16) saptanmıştır.

TARTIŞMA

Zihinsel olarak yetersiz olmak hem çocuk ve ailesi, hem de toplum için önemli yük oluşturan, beraberinde birçok fiziksel, duygusal, toplumsal ve ekonomik sorunların yaşandığı stresli bir yaşam deneyimidir (Clubb 1991, Fisman , Kirkham 1993, Wolf 1991). Bu kronik sorunların üstesinden gelebilmeleri için ailelerin baş etme gücünün artırılması gerekir.

Ailenin zorluklarla baş etmelerini olumlu yönde etkileyen en önemli yardım ve destek faktörlerden biri eğitimdir. Eğitim bireylerin zorluklarla baş edebilmesi için gerekli olan bilgi, beceri ve motivasyonu sağlayan bir destek sistemidir. Eğitim, ailelerin içinde bulundukları duruma uyum sağlamaları, kendilerine ve çocuklarına ilişkin duygu ve düşüncelerini anlamaları ve çocuklarını yetersiz yönleriyle kabul etmelerine yardımcı olabilir, anne babaların çocuklarının gereksinimlerine yanıt verebilme yeteneğini artırarak, endişelerinin ve suçluluk duygularının azalmasını sağlayabilir (Pillitteri 1992, Kirkham 1993).

Akkök, Aşkar ve Karancı ( 1992 ) 27 otistik, 40 öğretilebilir ve 42 eğitilebilir zihinsel yetersizliği olan çocuğa sahip anne babaların stres kaynaklarını, anne babaların bu durumu nasıl algıladıklarını ve stres düzeyini yordayan değişkenleri araştırmışlardır. Sonuçta, ailelerin rehberlik almasının ve çocuğun yetersizliğinin eğitilebilir düzeyde olmasının stresi anlamlı derecede

düşürdüğü bulunmuştur. Çalışmamızda, çalışma grubunun SBTÖ puan ortalamalarında verilen eğitimden sonra olumlu yönde değişiklik olmuştur. Özellikle “Çaresiz Yaklaşım” ve “Boyun Eğici Yaklaşım” puan ortalamaları eğitimden sonra düşmüş, “Kendine Güvenli Yaklaşım” alt ölçeği puan ortalamaları, eğitim verilmeden önceki puan ortalamalarından anlamlı derecede daha yüksek (Eğitim Öncesi KGY:2,17, Eğitim Sonrası KGY 2,30) bulunmuştur. Çalışmalar gözden geçirildiğinde, bazı anne/babaların zihinsel yetersizliği olan bir çocuğa sahip olmayı yaşamda karşılaşılabilecek güçlüklerin bir parçası olarak algıladıkları ve iyimser yaklaştıkları görülmektedir (McCubbin 1989, Minners 1988). Yine zihinsel yönden yetersiz çocuğu olan anne/babaların kendilerini dinleyen ve anlayan bir profesyonel olduğunda endişe ve kaygılarının azaldığı, kedine güven duygularının arttığı ifade edilmektedir (Kirkham 1993). Günayer’e (1995) göre bilgi gereksinimini karşılamak amacı ile uygulanan eğitim programlarına katılarak duygu ifadesi ve paylaşımında bulunan anne/babalar, yetersizliği olan çocukları hakkında daha bilgili ve daha olumlu tutuma sahip olacaklardır Bu gereksinimlerin, anne/babaların bilinmezliklerle uğraşmasını önleyeceği ve güven duygularını artıracağı kabul edilmektedir. Araştırmamızda uygulanan eğitim programı sıcak, dostça bir ortamda gerçekleştirilmiş, bu süre içinde aileler birbirleriyle etkileşimde bulunmuşlar, sorun ve kaygılarını karşılıklı paylaşmışlardır. Anne babaların kendine güven duygularının artması, olumsuz duygularının azalmasında eğitim programı ile birlikte, profesyonel destek almaları ve eğitim ortamının katkısının olduğu düşünülmektedir.

Damrosch ve Perry ’nin (1989) belirttiğine göre Fevell “Zihinsel yetersizlik muhtemelen bir anne babanın çocuğunun alabileceği en korkutucu tanı olduğu için yaşanan stres büyüktür. Bu stres nedeniyle zihinsel yetersizliği olan bir çocuğa sahip olmayı son derece üzüntü verici, küçültücü ve çözümlenemeyecek bir problem olarak algılayan, Tanrıya sığındığını ve duruma boyun eğmekten başka bir çaresi olmadığını düşünen anne ve babaların sayıca çok olduğunu gösteren çalışmaların çokluğu dikkat çekicidir” demektedir (Damrosch, Perry 1989). Bu çalışmada, çalışma grubundaki anne/babaların eğitim öncesinde yüksek olan “Boyun Eğici Yaklaşım” ve “Çaresiz Yaklaşım” puan ortalamalarının (Eğitim Öncesi BEY:1,59, Eğitim Sonrası:BEY:1,18, Eğitim Öncesi ÇY:1,58, Eğitim Sonrası:ÇY:1,06) eğitim sonrasında oldukça azaldığı,

(8)

hatta çalışma ve kontrol grubu arasında istatistiksel bir fark yarattığı (p<0,05) saptanmıştır. Bunun nedeni anne babaların, kendileri gibi çocuğu olan diğer anne babalarla bir eğitim ortamına katılarak, çocuğunun durumu ile ilgili bilgilenmeye ve durumun olduğu gibi kabul edilmesinden kaynaklanan umut ve beklentiye bağlanabilir. Yine çalışma grubundaki anne/babaların eğitim öncesi “İyimser Yaklaşım” puan ortalamaları (Eğitim Öncesi İY: 2,13, Eğitim Sonrası 1. ve 2. Değerlendirme İY: 2.04 ve 2,02).) daha yüksek iken, eğitimden sonraki değerlendirmelerde anlamlı düzeyde olmamakla birlikte bir azalma görülmüştür. Eğitimle birlikte ailelerin “İyimser Yaklaşım” puan ortalamalarının azalması, durumu gerçekçi olarak kavrayarak, çocuğun düzelmeyeceğini fark etme sonucu iyileşme beklentilerinin azalmasına bağlı olabilir. Kontrol grubunun “İyimser Yaklaşım” puan ortalamaları ise her üç görüşmede de aynı değerlerde kalmıştır.

Eğitim öncesi ve sonrasında çalışma grubundaki anne babaların “Sosyal Destek Arama” puan ortalamaları arasında bir fark bulunmamıştır. Bunun olası nedeni, verilen eğitimin anne babalara destek olabildiği ve başka bir desteğe gereksinim duymamaları olabilir (Birinci SDA: 1.35, Üçüncü SDA: 1.35). Buna karşın kontrol grubundaki anne babaların “Sosyal Destek Arama” puan ortalamaları arasındaki fark (Birinci SDA:1,12, Üçüncü SDA:1,40) istatistiksel olarak önemli (p<0,05) bulunmuş ve ilk değerlendirmeye göre 3 ve 6 ay sonra anlamlı derecede yükselmiştir. Bunun nedeni de anne babaların çalışmacı ile ilk etkileşimleri sonucu profesyonel yardım alabileceklerinin farkına varmaları olarak düşünülmüştür.

Zihinsel yetersizliği olan çocuğa sahip anne babalar bu durumla baş edemeyip çeşitli ruhsal sorunlar yaşayabilir. Sarısoy’un belirttiğine göre Akçakın ve Erden otistik çocukların anne/babalarının depresyonlarını Beck Depresyon Ölçeği kullanarak değerlendirmişlerdir. Otistik çocuğu olan annelerin depresyon puan ortalamaları kontrol grubu çocukların annelerine göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. İnceer ve Özbey (1990 ) çalışmalarında zihinsel yetersizliği olan çocuğa sahip anne/babaların normal çocuğu olan anne/babalara göre daha çok depresif bulguları olduğunu bulmuşlardır (Sarısoy 2000). Zihinsel yetersizlik olmamakla birlikte kronik hastalığı olan çocukların ailelerine uygulanan Beck Depresyon Ölçeği sonuçlarına göre 14’ü (%9,5) ağır, 35’i (%23,8) orta derecede olmak üzere 49(%33) ebeveynde depresyon saptanmıştır. Çalışmamızda,

bulunmuştur Bu oran ailelerin ruhsal açıdan sorunlu olduklarını gösteren yüksek bir orandır. Bu oran ailelerin yönlendirilme gereksinimi olduğunu göstermektedir. Çalışmamızda bilgilendirici, rahatlatıcı, eğitici, paylaşımcı ve yönlendirici düzeyde yapılan planlı eğitim sonunda 3. aydan başlayarak ailelerin depresyon puanlarında önemli düşüşler olduğu (Eğitimden 3 ay sonra BDÖ: 14.56, Eğitimden 6 ay sonra BDÖ: 14.16) belirlenmiştir. Yapılan bir çalışmada da, çeşitli derecelerde zihinsel yetersizliğe sahip çocukların anne babaları için düzenlenmiş bir eğitimin, eğitimi izleyen 20 ile 26 aylık dönemdeki değerlendirme ölçümleri sonucunda; eğitim sonrası daha düşük depresyon düzeyi ve daha artmış başa çıkma yeteneği saptanmıştır (Kirkham 1993). Kontrol grubunda ise eğitim öncesi ve sonrasında grupların depresyon puanları (1. Değerlendirme: 20.93, 2. Değerlendirme: 19.23, 3.Değerlendirme: 19.73) değişmemiştir. Buna göre hemşire tarafından yapılan eğitimin depresyonu azaltmada etkili olduğu söylenebilir.

Çocuğun evde bakımı ve toplum içinde çeşitli sorumlulukları alma konusunda yapılacak aile eğitimi ve desteği hemşirenin sorumlulukları arasındadır. Anne/babaların stresle olumlu başa çıkma davranışı geliştirebilmelerinde hemşirenin önemli olduğu belirtilmektedir (Minners 1988). Hemşirelerin özel gereksinimlere yönelik eğitim programlarını planlaması ve çocukla aileyi birlikte değerlendirmesi önemli bir destektir. Eğitim programları ailenin ve aynı zamanda yakın çevresinin çocukla doğal iletişim kurmasına yardımcı olmakta ve çocuğun bağımlı bir birey olmaktan çok bağımsız yeteneklerini kullanmasını destekleyen bir yaklaşım geliştirilmesine yardımcı olmaktadır (Gilbride 1993, Günayer 1995, Kavaklı 1991).

SONUÇ VE ÖNERİLER

Zihinsel yetersizliği olan çocukların aileleri, çocuğun bakımını devam ettirme sorumluluğuna sahiptir. Ancak sayısı oldukça çok olan bu aileler, stresle başa çıkma stratejilerine uyum geliştirmek için içlerinde hemşirenin de bulunduğu profesyonel destek sağlayıcılara ihtiyaç duymaktadırlar. Bu çalışmanın sonunda zihinsel yetersizliğe sahip çocuğu olan anne/babalara verilen eğitimin, stresle başa çıkmada ve depresyon bulgularını azaltmada etkili olduğu görülmüştür.

(9)

olan tüm anne babalara verilmesi önerilmektedir Bunun için; uygun kurumların sağlanmasının yanı sıra, anne/babaların diğer anne/babalarla bir araya getirildikleri, duygularını ifade edebilecekleri rahatlatıcı danışma grupları oluşturularak, eğitici materyaller yardımı ile destek gereksinimlerinin karşılanması, hemşirelerin zihinsel yetersizliği olan çocuklar için düzenlenecek eğitim programlarının geliştirilmesi ve uygulanmasında rol alabilmeleri için Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, Sivas Valiliği ve Belediyesi gibi bakanlıklar ve yerel yönetimler düzeyinde projelerin içinde yer alarak, gerekli işbirliğinin yapılması önerilir.

Bu çalışmada eğitimin 6 aylık süre içindeki etkinliği incelenmiştir. Eğitimin daha uzun süreli etkinliğini araştıran çalışmaların yapılması önerilir.

KAYNAKLAR

Akkök F, Aşkar P, Karancı N (1992) Özürlü bir çocuğa

sahip anne babalardaki stresin yordanması, Özel Eğitim Dergisi, 1(2):8-12.

Aksaz N.K (1990) Otistik çocukların ve öğretilebilir çocukların

anne-babalarının kaygı düzeyleri, Psikoloji Dergisi, 7(25):14-19.

Benedict M.I, Wulff L.M, White R.B (1992) Current

Parental Stressed in Maltreating and Nonmaltreating Families of Children with Multiple Disabilities, Child Abuse and Neglect, 16:155-163.

Beşikçi H (2000) Otistik Ve Otistik Olmayan Normal

Çocuklara Sahip Anne Babaların Kaygı Düzeyleri Ve Aile Yapıları, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi İstanbul .

Crnic K.A, Friedrich W.N, Greenberg M.T (1983)

Adaptation of families with mentally retarded children : A model of stress, coping and family ecology, American Journal of Mental Deficiency, 88(2):125-138.

Cummings S.T, Bayley H.C, Rie H.E (1996) Effect of the

child’s defiency on the mother: A study of mothers of mentally retarded, chronically ill and neurotic children , American Journal of Orthopsychiatry, 36, 595-608.

Çavuşoğlu H (2004) Çocuk Sağlığı Hemşireliği, Ofset

Yayınevi, Ankara.

Çetinkaya Z, Öz F (2000) Serebral palsili çocuğu olan

annelerin bilgi gereksinimlerinin karşılanmasına planlı bilgi vermenin etkisi. C.Ü.Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 4 (2):44-51.

Damrosch S.P, Perry L.A (1989) Self-reported adjusment,

chronic sorrow, and coping of parents of children with down syndrome, Acta Psychiatr,Scand 38(1):25-29.

Duygun T (2001) Zihinsel Engelli Ve Sağlıklı Çocuk

Annelerinde Stres Belirtileri, Stresle Başa Çıkma Tarzları Ve Algılanan Sosyal Desteğin Tükenmişlik Düzeyine Olan Etkisi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Ankara.

Esenler B (2001) Otizm ve veya Dikkat Eksikliği Hiperaktivite

Tanısı Almış Çocukların Annelerinin Stres Düzeylerinin Karşılaştırılması. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Fisman S, Wolf L (1991) The handicapped child:

psychological effects of parental, marital, and sibling relationships, Psychiatric Clinics of North American, 14(1):199-217.

Fredman R.I, Wyngaarden K, Seltzer M.M (1997) Aging

parent’ residential plans for adult children with mental retardation, Mental Retardation, 35(2):114-123.

Gilbride D.D (1999) Parental attitudes toward their child with

a disability: Implications for rehabilitation counselors, Rehabilitation Counseling Bulletin, 36(3):139-149.

Gowen J.W, Johnson-Martin N, Goldman B.D, Appebaum M (1989) Feelings of depression and parenting

complence of mothers of handicapped and nonhandicapped infants: A longitudinal study, American Journal on Mental Retardation, 94(3):259-271.

Işıl Ö (1994) Zeka Yetersizliği Olan Çocukların GYA ne

Uyumunda Annelere Verilen Eğitimin Etkinliği. Yayınlanmamış Doktora Tezi İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.

Kavaklı A (1991) Özürlü çocuk ve aile, Hemşirelik Bülteni. 5

(22): 1 – 6.

Kazak A (1987) Families with disabled children: Stresd and

social networks in three samples, Journal of Abnormal Child Psychology, 15(1):137-146.

Kirkham M.A (1993) Two-year follow-up of skills training with

mothers of children with disabilities, 97(5):509-520.

McCubbin A.M, Huang S.T (1989) Family strengths in the

care of handicapped children: Targets for intervention, Family Relations, 38:436-443.

Minners PM (1988) Family resources and sttres associated

with having a mentally retarded child. American Journal of Mental Retardation 93 (2): 184 – 192.

Pillitteri A (1992) Maternal and Child Health Nursing: Care of

Chilbearing and Childrearing JB. Lippincott Company, Philadelphia.

(10)

Sarı H (2001) Down Sendromlu Çocuğu Olan Ailelere Yönelik

Bir Durum Çalışması, Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İzmir.

Sarısoy M (2000), Otistik ve Zihinsel Engelli Çocuğa Sahip

Ebeveynlerin Evlilik Uyumları, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İzmir.

Sezgin A (1992) Genetik Problemi Olan Ailelerin Bilgi

Gereksinimlerinin Belirlenmesi, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, Ankara.

Sipahi Ö (2002) Down Sendromlu Çocuğu Olan Annelerde

Depresyon Sıklığı Ve İlişkili Faktörlerin Araştırılması, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD,Tıpta Uzmanlık Tezi, İstanbul .

Sucuoğlu B (1995) Özürlü çocuğu olan anne/babaların

gereksinimlerinin belirlenmesi, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 2(1):10-18.

Sucuoğlu B, Kuloğlu N (1996) Özürlü çocuklarla çalışan

öğretmenlerde tükenmişliğin değerlendirilmesi, Türk Psikoloji Dergisi, 10(36):44-60.

Günayer H. G (1995) Yetersizliğe sahip kardeşi olanlarla,

olmayanların yetersizliğe yönelik tutumları ve kaygı düzeyleri Yönünden Karşılaştırılması, Özel Eğitim Dergisi, 2(1):33-39.

Wong D. LW (1997) Pediatric Nursing, W.B Saunders

Company, Philadelphia.

Yukay M (1998) Down Sendromlu Çocuğa Sahip Ailelere

Yapılan Grupla Psikolojik Danışmanın Ailelerin Depresyon Düzeyleri ve Aile Yapıları Üzerine Etkisi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Referanslar

Benzer Belgeler

Pyoderma Gangrenozum, Akne, Psoriasis, Artrit, Hidraadenitis Süpürativa (PAPASH)- Sendromu : Otoinflamatuar Sendrom Spektrumunda Yeni Bir Antite. Pyoderma Gangrenosum, Acne,

(3)Nurse’s Assistant members had better caring knowledge of patients’ daily activities after using the Balanced Score Card; and were statistically significant.. (4)The job

Cilt prik testinde pozitif yanıt alınan, astım kliniği olmayan alerjik rinitli hastalara polen mevsiminde (hastalarda rinit semptomları mevcutken) ve polen dışı

Interestingly, full optimization of ZnPc yields a planar structure in the gas phase using both B3LYP and M06-2X density functionals and basis sets composed of

Kent merkezi içinde faaliyetlerini sürdürmekte olan hizmetler sektörüne, tarımdan gelen yeni sermaye birikiminin katkılarıyla birlikte, Eskişehir MİA fiziksel olarak yeniden

Bu çalışmada, Conrad’ın Casus adlı romanında var olan tüm politik düzenleri reddeden bir politik görüş olan anarşizmin acı yıkıcılığını ironik bir tarzda ele

Aracın Hatay da hareket ettikten belli bir süre sonra gördüğü tabelaya göre aradaki mesafeler,... Aracın gideceği yere saat 20.00 de varması

c. it was that the man wanted e. did wait for you d.. that you saw it last week b. if you saw last week c. last week you saw it d. you did see it last week e. two months camping in