• Sonuç bulunamadı

Başlık: CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDAKİ. HÜKÜMLERİYazar(lar):DEMİREL, HakkıCilt: 12 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Hukfak_0000001255 Yayın Tarihi: 1955 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDAKİ. HÜKÜMLERİYazar(lar):DEMİREL, HakkıCilt: 12 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Hukfak_0000001255 Yayın Tarihi: 1955 PDF"

Copied!
28
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDAKİ HÜKÜMLERİ (1)

î i Yazan : As&tfdn Dr. B&kk DEMİREL.

Ceza. Kanunuimu^ amimenin itimadınım 'himaye çdiljmesi icap ede­ ceği mülâhazasiyle âmmenin itimadını sarsacağım düşündüğü hakikat tahriflerini cezalandırmıştır. Kanunumuzda âmmenin, itimadım ihlâl ede­ ceği kabul edilmiş bulunan hakikat tahrifleri şunlardır:

I — Paralarla hakikatin ' tahrifi '•(salbUe&âri'k) (İMB!. 3 1 6 , 317,. 3 1 8 , 3 1 9 , 3 2 0 , 3 2 1 , 3 2 2 , 3 2 6 , 3 3 1 ) . '

II — Kıymetli dajngal'arlda hakikaltin tahrifi' (salhitakârkk) (|MkL 3 2 2 , 326, 3 2 7 , 329, 329, f. 2 ) . '

III — Fihğriamh kağıtliaılda hHkikjatin, tahtsın (sahtekârlık) ;(M&.

3 2 3 , 324, 3 2 6 ) . ı .' ' ,

. JV '— Âmmeı nakliyat i ş e m e l e r i ; biletlerin 3e Wajk?lcaitin talhr.fî

Kşahtjekârhk) .(MA 325, 3 2 7 , 3 2 9 ) . , . V — Devlet MülhHilnide haki'kaStin tahrifi ,(sahttekârlık) (Mel. 332,.

8 3 4 , 3 3 5 , 3 3 6 , 3 3 7 , 3 3 . 7 , 1 . 2 ) . , , VI — Res|mî ,da^|a ye âmme müelsteeterlinin; mfJlliitfferjiinıde ve; lâmürnieye itimat vermtek içini kuBaınalianı slajir velji'kiaJbşı.rilşt bjaıkikaltjln (tah­ rifi (sıahtekârhk) (JvU. 337, cüjmfe 2, 3 3 8 ) . .

VII — Evrakta hakikatin tahrifi (sahtekârlık) (Md. 339, 3 4 7 ) 1) Bu başlığın da ifade jetmeğe çalıştığı gibi, burada, 'Ceza kanunumu­ zun sahtekârlık hakkındaki hükümlerinin ^"şerhi" değil, i"Ceza tomunumu-zun sahtekârlık hakkmdaki hükümlerinin sistematik izahı üzerinde bir de­ neme" bahis mevzuudur. Biz "şerh" ile "sistematik izah' (exposg systematique> i sarahaten ve tamamen ayırabiliyor ve, ,bu tefrikin her zaman kâfi derece­ de sarahatle yapılmadığım müşahede ettiğimizden dolayı da, bu noktayı jbe-lirtmeye ihtiyaç duyuyoruz. . ' i ' : , ,'

(2)

:112 HAKKI DEMİREL

VIII — Hüviyet cüzdanı, Nüfuz tezkelresi, palsaport, rjuhlsataialme, ilmühaber, şalhadetn^rndlferidie hakikatin .tahrifi (sahtekârlık).

IX — ,Ticare*t, sanayi' Ve rnüzayed'elelrde Ka^clkaıtin »ahrifi .(Isiah-lekârlık),

halleri:

Simidi bu hallerin ne gibi şartlarda kanuıaumuzda cezalandırılmış

'olduğunu tesbit Jdeliin. ( .

I — PARALARDA SAHTEKÂRLIK (KALPAZANLIK) Flamalarda haikikdtisı talhrifilninı üazalajıidinla'bİlıriasi, "pamJarda .sahtekârlık" suçunun teşekkjüli edebilmesi1 içiını, Kanunumuza göre, şu

Şartların tahakkukuna iMiyaç vardır. , , A — Ortada bir para mevcut olmalıdır.

B — .Bu para kanunUjmuzda gösterilen sekililerden biriyle tahrif edilmiş olimialiıdır.

C — FaiMe Ic'a'sut bululnmalidır., A — Para:

" P a r a " dan maksat, sadece madenî para olup, arzu edildiği valkit •devletçe madeni para ile tebdil olunan veya cebri surette tedavül eden kâğıt paralar, buna dahil değildir. Kâğıt paralar, aşağıda göreceğimiz gibi, Kanun tarafından itibari âmme kâğıtlarına dahil edilmiştir (Bk. Md. 3 3 1 ) .

Paranın millî para veya yabancı p a r a olmasıniın ^e/hfamnıiyelti yok­ tur, (Bk. Md. 3 1 6 f. , 1 ) . EJakat, .plaralatfdia' sahiGekâAlîL'u (h a'kıi'kalin tahrifinin) suç teşkil edebilmesi için, millî paranın memleketimizde, ya­ bancı paranın da, yabancı memltelketlte bir kanun glereğabde, hali tefda-vüldie fcukTlr!iması(I'âzjfm]diır. (|Mıd. 316, f. 1 ) . Pananınr,[muayyen bir mem­ lekette kanunen tedavülde1 buiurtması d-eLıia'c, biti .Di/lît .tapafıtıi'an basılıp kencKsinıe iziafe olunan; kıymetle tediye vasıtası olalrak îhisrkes tarafından kabulünün kanunen emredilmiş olması demektir.2 Demek oluyor ki parabiın fcanutıen tfödiavülldâ s,ayılabiİ!T]iK>i için İki1 Sarftın ta­ hakkuku icap edier:

2) Saltelli e Romano-Di Flaco., no. 963- Erman, Sahtekârlık Cürümleri, İstanbul, 1952, s. 55 den naklen

(3)

CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDA 113

1 — Paramın Devlet tarafından ve Devlet damına' ba'silmış olması. 2 — Üzerinde yazılı olan kıymetle herkes tarafından bir tediye

-vasıtası alairak kabulünün kanunî bîr »mecburiyet olması.3 ', Paralarda' sahtekârlığmi suç tenkil ed«lb!illnrıel9İ için, bu, plaralann

kanunen tedavülde bulunması şart olduğuna göre:

1 — Halen tedavülde bulunmayan bir paranın taklidi paralarda sahtekârlık suçunu teşkil etmeyip, belki dolandırıcılık teşkil eder.4 me­ selâ bir kimse bir kolleksiyoncuıya satmak için antika bir pajrayı taklit etse bu fiilin kalpazanlık sayılması mümkün değildir.5

Ajfm sefoeble hiç bir zaman tecfoilvül etmemiş, 'midhiayyel paralan imal etmekte paralarda sahtekârlık suçunu teşkil etmez. Böyle bir pa­

ra hakiki bir para olarak bir şahsa verilirse, fail dolandırıcılık suçundan

imies'ul tutulabilir.6 (

2 — Paralarda sahtekârlık suçunun teşekkül edebilmesi için bu pa­ ralanın " k a n u n e n " t^daVül etmesi icap ettiğine göre, bar kanun muci-lain^e ollmayıfp ta sadetfe ticarî bir İça'müle istinaden ttedavül ©dan pa­ raların taklidi paralarda sahtekârlık suçunu vücude getirmez.

Paranın kanunen tedavülde bulunması demek, bir tediye vasıtası olarak herkes tarafından kabulünün mecburi olması demek olduğuna gösje7, böyle bir ;mecî>uriyet tahmil etmeyen markalan, efeikietler, fîşler v.s. üzerlerinde Devlet alametini taşısalar dahi " p a r a " dan madut sayı­ lamazlar.8 Dofayjsijyle, .meselâ bir soik'aJk vey^a köprüden mürur vergi­ sinin cibayetinde kullanılan markalan, cezaevlerinde tedavül eden ti­ keleri madalyaları taklit eden kimse " p a r a l a r d a " sahtekârlık suçunu de­ ğil dolandırıcılık suçunu işlemiş olur.9

Kanun ^ti^arı âmme kağ<üa>i4ıniı d a para ıgibii sayfmıştır. Ceza Ka­ nununun paralara ıtaalluk aden jblüjtüni hü'kilmisrii aynsîn ve ;taımamen itibari âmme kağıtları h^kkınida ida tatbik edecektir'. (ŞMd. 3 3 1 , cümle

3) Erman, Op. Cit, s-55 ' , ' '•

4) Erman, s. 56 ' 5) 'Manzini, no. 1869,1; Carrara. S 3542, Erman, OP. Çit., s. 56 dan naklen

6) Erman, Op. Cit., s. 57.

7) Kars, Erman, s. 58 , 8) Nypels, s. 172, No. 2, Erman, s. 59 dan naklen . 9) Bk. Erman. Op. Cit. 59,

(4)

114 HAKKI DEMIREL

1 ) . Kanunumuz itiNari â m m e kağAlartnidan ne anlaşılmak lâzım gel­ diğini söylemektedir.

İtibarı Ârrime fedğıtfart: Kanunumuzun 331 inci maddesinin 2 inci cümlesine göre, itibari âmme kâğıtlarından şu hususlar anlaşılacaktır:

1 — Kanunen ciara gibi tedavül elden, eVtfak, y a t t cebri tfedavül dolayisiyle, alfanla tieğ'işfaiıjnıösî talep olunamayan ikağılt paralan.1 0

2 — Hazine bonoları, Millî Müdafaa Demiryolu istikraz senetleri vte buniJaıAn kuponları gibi hükümet nezdinlde olan bin1 .akcağ*ı ifade edip, hamil bulundjuğu .alacajk hakkıinjin JKiç Ibir »mtiamsleye lüzîu'm. ol-mtakslzıın mikJertfeft teslimle ıdeVri .mümikün olan hükû1 netler tarafın­ dan çıkartılmış hamiline muharrer senetler ve bu gibi senetlere veya diğer' hükümet Stenet5er'ine ibağîı olup ta, bir; defa kaîildiktan sonra ha­ mi fine muHar'r'er, olanak 'teldavul eden kuponlar rHü,kû'metletr itlafların­ dan, çıkjartıl'afn! senıeMe^in harmlerıne jmıuhar.rer olması, yani Isadbce Jıesl'i-mıle intikal edjebülmesi İHeyfiyeti bunları jparalara fyikla'jtııVn'ıîî ve itibari âmrne kağıltlar.injd'ata ssatyhlmalainru icap 'ettirmiştir,11

Bu ^ejnetlerih hamiKne muharîler. olması ,'kejyfiyeti, bunlara ticarî kentetlerden jaljyı-rimlalctaidtrı. M'alûim olduğu üzere, yine bir alacak hak­ kını ifade eden, ticalr'î senıdtler hamiline mıu'harrier olamaz. Aksi takdir­ de Devletçe mezuln; kılınlmîamlış bir1 imüıössfese haittâ her hangi bir husu­ sî şahıs banknot ihraç etmek selâhiyetini haiz olmuş olur.12

3 — Hükümetin müsaadesiyle! Ibir! mubsses.e tarafından çıkartılıp, bir karnin, Ihiükmjü ile, tediye vasıjtıaslı olarak 'kabulü j-necbujri' Mmırtış evrak ve senetler (Md. 3 3 1 , cümle 2) banknotlar (Banka kaimeleri, itimada müstenit kâğıttan paralar) gibi13 Bu gibi evrak ve senetleri, kar.u'nen para gibi tedavül eden, evrak, yanıi kağıt paHalaitfdan ayıran cihet, kağıt panamn cebri tedavüle fealbı ', joln'iîi 'dDİayı^iyi'e, 'madelni para ile tebdili hiç bir zaman talep edilemediği halde, bunların ya her istenildiği zaman, yahutta muayyen vadelerle, madeni veya kâğıt para ile değiştirilebilmesidir.14

Kanunumuz, "millî ziynet altınları" hakkında da, paralar hak-10) Baudin, s. 249, Erman, s. 64 den naklen

11) Civoli, Carra ra, 3535, not 1. Erman, s. 65 den naklen 12) Erman, s. 65

13) Erman, s. 67

14) Bk. Baudin, s. 245, Erman s. 64 den naklen, Erman, s. 67

(5)

CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDA 115

kmdia ki (316 İnci MdL d e kî) hükümlerin taıtbijc edileceğini: söyle-memedir. (IMd. 316, f. son).

MiUî ziynet akmhrk: "(Millî ziynet altınları" ndan maksat darp­ hanede bıasplıp tedavüle kohmuış, Ve a^ıniıp satdımpsrç «İDHiradlanı mıen edilmemiş olup, memleketimizde ziynet olarak kullanılması adet olan altın ."patfalaırdır"15. Şu halde yalnız Gujmjhuriyet HülkûfmetS jfcaifafan-dan Idjeğil, Osmanlı iimıparatpdıaın tarafjındialni biaısitarçillnriış alam |alti!n| pla­ j l a r da, .sarih bîr ikamın hüıkrnıü ile aikiflp »altafütnial-aırtıı (jnkanedlilmamiş ojmak şartÜyjlte 'İMillî zîğhet altını" tabirine, dahildirler.16 Bu! lalftın pa­ raların ziynet olarak kullanılmalarının, bunların " p a r a " olarak kullanıl­ maktan çıkmalarını icap ettirmeyeceğini ve her zaman tekrar para ola rak kullanılmaları mümkün (olduğunu : 'djüşütrtenl jkanuın kayuicuj'rıiuz, 316 mcı maddenin, millî ziynet altınları hakkında da tatbik edilece­ ğini söylemek suretiyle hu altMilauın ziğneit olarak kullahılirrialaojniın onları paıfa dljmakitajn çıkalrtlmayaoağlna dikkati |çekmek fetielmişitir,.17

B — Hakikatin teşrifi:

Paralarda sahtekârlık suçunun teşekkül edebilmesi için, kanun­ da gösterilen şekillerden biriyle hakikatin tahrif edilmiş olması icap eder.,

Filhakika JÇ&nuin:

1 — 316 inci maddenin 1 inci fıkrasında, paralan taklit etmek, 2 — 316 mcı maddenin 2 inci fıkrasında paranın kıymetini da­ ha yüftjsıekmfljş gibi (göste,rerök, 317 inci raadlJeaıııdle .de, paranın haki­ ki kıymetini indirerek paralan tağyir etmek.

3 — 316 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında, taklit ve tağyire işti­ raki olmaksızın sahtekâr veya mutavassıtla anlaşarak, 318 inci mad­ desinde sahtekâr veya mutavassıtla anlaşmaksızın, taklit ve tağyir edil­ miş paralan memlekete sokmak.

4 — Yine 316 inci maddenin 3 fıkrasında, sahtekâr veya mutavas­ sıtla anlaşarak, 318 inci maddesinde ise, tedavüle koymak maksadiyle

15) Maliye Bakanlığının 12.4.1946 vgün ve 1/5121 sayılı yazısı, Erman, s. 62 den iıaklen

16) Erman, s. 61, ve 62

(6)

116 HAKKI DEMIREL

böyle bir arılaşma -olmakısızm, İaiklit Ve tağyir tepilmiş pırafeV,ı ıriuÜıa-faza etmek,

5 — Yine 316 inci 'madddsjnin 3 üncü (fıkrasında, sahtekâr, veya mutavassıtla anlaşatai^, 318 inci maddesini i2, böyle bir anlatma ol­ maksızın, taklit ve tağyir edilmiş paraları tedavüle koymak,

6 — Y,ine 3 1 6 mc;ı maddesinin 3 üncü fıkrasında, talklit Ve tağ­ yir edilmiş paraların tedavüla k a r ı n a * i ıKususaala tavas6f.it ;3t|-nıek,

7 :— 316, (maddesinin 4. fıkrasında,, .sahjldkâr yS/a. mutavassıtla anlaşarak, 3 1 8 i n d maddesinde d;e, , böyle ib:i,r anfîlitıtı l^naksUzm tedav^'e koymak Imaksadiylie, "taklit veya tağyir, edil-niş par;a'l!aA sa­ tın veya başka herhangi bir surete almak",

Suretiyle hakikatin tahrifi, veya tahrifine "iştirak" yahut "teşebbüs" hallerini, paralarda sahtekârlık "suçu" olarak cezalandırmaktadır.

1 — Patfanm taklidi:

Bir paranın taklidi demek, o paranın aynısı veya benzerinin yeni taşıtan ,imali demektir.1'

Benzerliğin, derecesine gelince, âmmeyi aldaıtabiliecek derecede, yani' alışkım ve tecrübeli oİTU-yan bir çok kliMale^i, al ılıtacak delice­ de bir benzedik .olmalıdır.19 Gerçekten, taklidini beman, ve (berklesce farkına yarılabifonesi halinde, hakikatin1 taîtrfıi edilmiş io.lii.igLi1 idldîia

eaY-Jmlez.20

Böyle bir haİde halkikat tahrif ecf.Smiiş değnl, boliki sadece tarif edilmek ,istönm!,ştir. Rakat burada: 'hakikati tabrtfe (jsalbtejkârlığa) te­ şebbüsten de bahsedilemez. Çünkü hakikatin tahrifine imkân yoktur, : ş-fenemez Ifıı' suç jbajhis ım'evzuud'ur'.21 ı

Dernek oluyor 'ki b'ir piara'yı talkilit 'd^n^c, ]bu pVarüm, tecrübeli olmayan gözleri aldatabilecek derecede bir benzerini yeni baştan yap­ mak dı^rriEİkti'.r.22

18) Kars, Erman, s. 76; Constant, Manuel de Droit penal, No 280 19) Manzini, No. 1873, ,1. b, Erman, s. 76 dan naklen :

20) Kars, Manzini, No. 1873, I, b, Erman, s. 76 dan naklen

21) Kars. 1887 İtalyan ceza K. projesi hakkında Meb'usan Meclisi ko­ misyonunun raporu n. CLXVI, Erman s. '77 'den naklen

22) Kars, Garçon, s. 275, Goyet, s. 102, Fr. Ygt. 25 mart 1837 (S. 38. 1. 176) Manzini, Saltelli a Romano. Di-Fol co. no. 963. Von. List s. 339, Car-rara 3544; Clerc, s. 145 Erman s. 78 den naklen

(7)

CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDA

Eğer hemen ve herkesçe sahte olduğu anlaşılabilecek şekilde taklit edilmiş bi<r paıra,, biir kimsenin, oöhale'tinıieln,, Şalfiyelm^eln V.s. ikinfaıd'e edUterlek sürülmüş ise ancak dblafadiMOilik «uçundan ibalbsıedfl'ebiiff.t.23

TakUdim âmmeyi aldatabiil'eoek deröcıede ^cna|sı paralarda sahlte-kârhk suçumun vücut bulması "i'ç|ün kâfidir. |3a ablarla! takl'i ânineyi aîdatafoitecek derecede djmalkk beraber ikolayllkla ainlajılalbilaask su­ rette ise, feiîl yine-' dle p&jraîeıda aabindkâurİıktan d^l'ay* .tnıalhlcû'rn; edifle-dektâr. Ancak kanum ıbu naMe 'fiaiilin oezasınım bir1 miktar radlvrilmesini kabul e*mlrştîr. (fMd. 3 2 1 ) . Bu hafifletici sebeb Ve böyle bir IhaıîiAeJSci sebebi kabule kanunu sevkeden mülâhaza için Bk. Infra. Paralarda salMekârkk suçunun' cazja^'nı hafeflefıci sıebebler.

Bir panlrun takltîdî fdie!melk o paranun laıyliustfnı veya IfcecırİJiblalî ol-mıyan "gözleri aldatabilecek derecede bir banzarirti' yani baştan yap-niyk oduğutıa göre, kullaJniTîan (malzemenin taklit jpariaidla, blaklifcİ. pa­ rada !kî ımaılztenıdcten1 üstün oSma^erfm ehemmiyeti yolken. Meselâ bir kimse hakiki madeni bir para ayar ve vezninde, hattâ bundan daha üs­ tün bir para imal etse bile yine taklit suretiyle paralarda sahtekârlık su-çulnu tşlemâş (olur,.24

Baz* balierin taklit teşkili e$p etfcntsdîğfnl' tayin eS'-nisk: kcday dieğiildîr. Meselâ t e d a v ü l l î bulunan! b'.r parîaıın, laltıt veya .gîijn'iîşe boyanmasının, ve yine, tedavülde bulunan jbîr parîaiyı dafoa yüksıeüc bîr pa-la (hai'fme sokmanın1 taklit ttejkil efıp elrtayisdaili l;nj)n!ik!ışı İTiev-ziu'fu o'jmuştıisr.25

Kanun, paranın taklidi suretiyle hakikatin tahrifini sahtekâr­ lık, suçu .oiaralk cı^z:a^anıdlJrm':g,tır,. Biu ıfiibajrla salhıtlakârîlılk İSUÇ'J'TVİT, ta­ m a m öîiması içîin, paranın: taklit «dSlmesi .kâıfi olup, İakjfit partilini sü-l'ıSmüş oîmaStoia üüizujm yojktu.r.26

Fafflat salhlteikarlık suçunun, j tamam olması ,i!çin, müce^rdt talklit fiî,Ii kâfi olmayıp, paranın, ıbu parayı tedavüle koymak jçiln taklit

'aül-23) Carrara, Marizini, Magno Erman s. 77 den naklen

24) Bk. Erman, Op. Cit. s. 79, Aksi fikir için Bk. Erman. Loc a t (zik­ redilen müellifler.

25) Bu hususta izahat için Bk. Erman S. 81 ve Son.

26) Ayni fikir için Bk. Manzini, no, 1874, Erman, s. 84 den naklen; Erman, Öp. Cit, s. 84, Haus, 'No. 418, Erman s. 85 den naklen; Ygt D. 24.2. 1949, 241/27, Perincek, - Özden, T. C. K., s. 310

(8)

118 HAKKI DEMIREL

,m)'ş ohriaisı lâzMrrictır.27 Zira, bar paranın ancak sünmek rnaksaidiyle ,tak-lit ddîlmiesi "halindedir! k!i\ Kanunulm<uizun, sahtekârlık fcükülmferi ilıe ce­ zalandırmak gayiasini güttüğü, (hakikatin ItajrifiınlJan bahsedilebiliri. jMe-se\lâ (maharetini .gölsttelrm'elk 'maksıaıdiyle ıbl'rr parjayi1 taklit letntıiş28 (olup ta şuna 'burila ıbıuj :parayı kdnıd'isinjn! taklit eltisini fsölyl-eyjen kÜ.nıie'ni'a, kanunun sahtekârlık hakkındaki hükümleriyle ıcıazailaridırmak istediği şekilde hakikati tahrif etmiş olduğu söylenebilir mi? Gerçi taklit fiili, te-tiavüile kokmak jmaksadıyle yapılmasa dahi «mrneninı 'ihîmadı için, biı tehlike teşkil edebMir.29 Gerçekten, taimamiyîe mjejtfu bir rnakstıtl-a (imal f^d'iten sahte bir paranın, faÛin elinde oilmıyaln sebsibîeris d a i n a teda­ vüle konması ihtimaîli vardır.3 0 Fakat h u ikeyfiyat ;olsıa lOİlsla, tedavüle koymak maksadiyle oîimaksızın para t&kl'iıdinliln ıbin kabalhKt olarak ce-za.'landjnîntDasını icap ettirir.31- Nitekim İsviçre C s z ı Kınurr.1, tedavü­ le koymak maksadiyle yapılmayan taklit fiilini kabahat sıfaliyle ceza­ landırmıştır. (Md. 327)

Yukarıda dedik ki pasnalrun t'atd'rdı su'riötijyle 'hakikatin tahrifinin Sahtekârlık suçunu teşkil .etenesi ijîin taklit edilna>i!'kâfi' [oil'i?, taklit pSararııri' «üılülimüş olmasınla lüzum ydktur.3 2

Bu hal şöyle bir sual akla (getirebilir :

Sahtekârlık suçunun (ta'rnam olması için,, pa^ranıi-ıi (taklit! eililmtesi kâfi olup, taklit paradır; sürülirrsjüş plmıaGiMa lüzum; oS'TUad-ığına ve Ka­ nunumuz taklit edilmiş paranın sürülmesini de başlı başına sahtekârlık suçuna vücut -veren- bir hakikat jtahît.ft '.oiiırak kabul laK'tl'me ;görq, bir kiM-ıe bir ^'Fj'iayı taklit ektikten sanıra. tauiTUi iVizzîSt s'irsi veya sürmeğe teçtefcbüs etse n e olacaktır? İki' 'cbfa partala'ria ' s ı h ^ k â r l ı k isa;u işlen-).n'iş sayılarak, hakkındV iki ıdjîfı cs'ra tîtl'ti? .'s'IUiİp İSj'cîzaîîaı; içtima ettirilmek mi icap edecektir? Bu mesele doktrinde münakaşalıdır.33

PepatTı'ia .ta'kltdtn'!n sahtekârlık -siuıçuaıu teşkil «t-Tijesi için paranın tcklavüle konmak maksad);yle taklit e d i l n ' ş ol itası /gsrel'ctiğîrte 'göıT'e, 27) Bk. Clec, s. 146; Von List, s. 340 Civolli in Pessina, s-17-Crivellan -Suman, S. 159 Carrara, 3529; Garçon, s. 273, Garraud. no. 1317

28) Bk. Erman, Op. Cit. s. s. 90

29) Bk. Manzini, no. 1875, Erman Op, Cit. s. 92 den naklen 30) Erman, Op. Cit. S. .92

31) Aynı fikir için Bk. Erman s. 93 32) Bk. Supra •

33) Bu mesele hakkındaki muhtelif fikirler için Bk. Erman. Op. Cit., No. 70 .

(9)

CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDA 119 jfikrıilmi'zce foir; •l^msen'ini, ipanayi: {Üakfit iettiikitenı jsanna bunu fezfat sür­

mesi halinde, ayni cürüm işleme kararının icrası cümlesinden olarak Kanunun ayni hükmünün bir kaç defa ihlâl edilmiş olduğu (bir müte­ selsil suçun mevcut bulunduğu) kabul edilmek ve Kanunumuzun 80 (inci Madiesıİ! tatbik .edıimelk âdap edar.3 4

2 — P a ı t o ı n tağyiri,

Paranır tağyiri dfemek, hakiki bin riaiirun ağırlığını, (Tuadıcbs'.n:, normal değerini değiiştir'meik suretiyle •rrakİkii değörilnii d'eğışltk'in'ek dle-mektir.3 5

Taklit, bir paranın yeni baştan imâli olduğu halde, tağyir evvelce .mevcut bir piara1 üzerin'de •;fcra , jDİ'udan jb'ar ınt'jiîinıalaİ'ir.36 }Blıi| iıtiba-ria meselâ tedavülde bulunan! bir alltm i^arada'n 'jaiadaca ımıdiJe vfa İriöak bakımından bir fark arzedenı37 tedavüldeki bir gülmüş parayı altına *>oya!mak, ,tlaiklit de?!!3 8 tağyir' aldfuğu ığliibı39 ~jbecî.asvıiîİ!Jİ3 ibulırialni bir pahayı dlaha yüksek değerde bir p a t a Hılİns sofk'-rtal's ta yirıa tağyir •değ*0 itakS*i:r.41

İDedik iki, tağyir 'hakiki- bir ^paramın] kıyjmietihıi; değiştirmektir. Hap kiki bir paranın kıymetini değiştirmek ise iki surette olur.

1 — Paranın hakiki kıymetine dokunmaksızın, nominal değerini fazlalaştırmak, (meselâ 10 liralık bir kağıt parayı 100 liralık gibi göster­ m e k ,

34) Kars, Erman. Op. Cit. s. 85, b. de izah olunan fikir 35) Manzini, no 1881 Erman, Op. Cit. s 106, Constant, no. 282 36) Kars, Constant, no 282

37) Zira aradaki farkın sadece renk ve madde bakımından olmaması ve altına boyanmış paranın üstünde hakiki değerini gösteren bir rakkamın bulun­ ması halinde bu paranın daha yüksek kıymette bir para olarak sürülmesi çok müşküldür. 'Bir kaç kişi dalgınlıkla ,veya ; okuma bilmediklerinden aldansa bile bu "keyfiyet münferit bir hâdise olarak kalır ve bu yüzden âmmenin iti­ madı sarsılmış olmaz. Binaenaleyh bu fiilin bir dolandırıcılık olarak vasıf-landınlması icap eder.' (Erman. Op. Cit. s. 82 ve orada zikredilen müellifler) Nitekim Temyiz Mahkemesinde "gümüş mecidiye çeyreğinin altın suyuna batı-rılarak yaldızlanmak suretiyle kıymetten fazlaya sürülmüş olması taklit ve tağyir mahiyetinde olmayıp, dolandırıcılık suçunu teşkil eder' demektedir. (23.5.935, 1631/1967).

38) Bk. Erman, Op. Cit. s. 82, in fine 39) *Bk. Constant, no. 282 . .' '

40) Bk. Carrara 3523 ve 3541, Erman. s. 83 den naklen 41) fek. Erman, ıs. 83

(10)

120 HAKKI DEMÎREL

2 — Paranın ncfminal kıy(metine dokunmaıksızm;, hakiki kryjmetinr azaltlmak, meselâ bir güjmüş paradan 5 gnaim çıkartyrıak.

Kanununuız tağyirin bu iki şeklinden birincisini 316 mcı (madde­ nin 2 inci btVıdinde, ikincisini de 317 inci maddesinde cezalandırmakta­ dır. Tağyirin ikinci şeklinin ancak madenî paralar üzerinde yapılabilip. diğer paralar veya kanunda para gibi sayılmış diğer kıymetler hakkında varit olamayacağı, bu itibarla tesir sahası mahdut olacağı42 ve paranııv bu suretle tağyiri halinde, piyasaya, ne kanunî sayıdan fazla adette ne d e kanunî kıymetten fazla kıymette para sürülmüş olmayacağı cihetle, para piyasasının fazla sarsılmayacağı mülâhazasiyle43 Kanunumuz pa­ ranın hakikî kıymetini azaltmak suretiyle yapılan tağyiri daha hafif bir ceza ile cezalandırmıştır. (Bk. Md. 316, bent 5, Md. 3 1 7 ) .

Paranın bu iki suretten biriyle tağyirinin sahtekârlık suçuna vücut verebilmesi için tedavüle konmak maksadiyle tağyir edilmiş olması lâ­ zımdır. Yoksa, meselâ, yukarıda verdiğimiz misalde olduğu gibi, sırf maharetini göstermek için 10 liralık bir kâğıt parayı 100 lira gibi gös­ teren bir kimsenin patalarda sahtekârlık suçunu işlemiş olduğundan bahsedilemiyeceği gibi, geri kalan parayı tekrar tedavüle koymak mak­ sadiyle olmaksızın, bir parayı meselâ kimyevi bir mahlüle batırıp eri­ ten bir kimse de paralarda sahtekârlık suçunu işlemiş olmaz. Böyle bir kimse belki sadece geri kalan parayı, tekrar tedavüle koymak tehlikesi­ ne karşı, imha etmemiş olmaktan "kabahat" li sayılabilir.

Paranın taklidinde olduğu gibi, paranın yukarıdaki iki şekilden bi­ riyle tağyirinin de paralarda salhtekârlık suçuna vücut verebilmesi için paranın hefmen ve herkesçe sahte olduğu anlaşılabilecek şekilde tağyir ediflmiş olması, tağyirin âfrnimeyi aldatabilecek derecede olması lâzsımr dir. Tağyir âımlmeyi aldatabilecek derecede olmakla beraber kpîiayca an laşılır surette ise yine de paralarda sahtekârlık suçu vücut bulmuş olur, fakat faile verilecek ceza bir miktar indirilir (md 321) (Bk. Infra, para­

larda sahtekârlık (suçunda cez<ayı hafifletici sebebler). * 3 — Taklit veya tağyir edilmiş bir paranın ımeimlekete sokulması.

Taklit veya tağyir edilmiş bir paranın memlekete sokulmasının pa­ ralarda sahtekârlık suçuna vücut vermesi için, memlekete sokulan bu paralann taklidine veya tağyirine iştirak edilmiş olmasına lüzum yoktur

42) Bk. Erman, Op. Cit. s. 108

43) Bk. 1887 İtalyan Ceza Kanunu hakkında Bakanlık raporu, no. CXVIII, (Bk. Erman. Op. Cit, s. 180)

(11)

CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDA 121 ( 5 imıd. 316, lb. 3 ) . Kanun paranın taklit ve tağyirinden başka sırf böy­

le bir paranın |mle|rnlekete sokulmasının da paralarda sahtekârlık suçu-na vücut verebileceğini kabul eitniştir.

Fakat bunun için, bu paralann, tedavüle koylmak maksadiyle memlekete sokulmuş olması lâzımdır.44Kanun, bu maksadı, paranın memlekete sahtekâr veya mutavassıtla anlaşmaksızın sokulması halin­ den bahsederken tasrih et|miş (Bk. md. 3 1 8 ) , salhtdkâr veya mutavas­ sıtla anlaşarak sokulması ihalinden bahsederken tasrih etmemiştir (Bk. ind. 316, f. 3 ) . Çünfcü sahtekâr veya (mutavassıtla sahte parayı memv

lekete sakanın anlaşmaları keylfiyetinin sahte parayı tedavülle koytmak hususunu tazaımmun edeceğini, sahtekâr veya 'mutavassıtla sahte para­ yı memlekete sokanın bu parayı tedavüle koymak hususunda anlaş­ mış olacaklanm dıüşünmüştür. Fakat bu maksatla (memlekete sokmak

kâfi olup, sahtekârlık suçunun vücut bulabilmesi için, bu paralann te­ davüle konmasına lüzum yoktur. Kanunun, tedavüle koymak (maksa­ diyle taklit ve tağyir edilmiş paralan '^metmlekete sokma" nın muştaki -len paıalarda sahtekârlık suçuna vücut verebileceğini kabul etmesinin sebebi» sahte paranın bir defa (memlekete sokulduktan sonra sürülmesi­ nin gayet kolay olmasıdır.45 Kanun, sahte parayı tedavüle koymarun bir hazırlık hareketinden başka bir* şey olmayan,4 6 salhte parayı ımerrııle-kete sokmak fiilini cezalandırmakla tehlikenin zarara Imünkalib olma­ sını önlemek istemiştir.47

Kanun, tedavüle koymak maksadiyle taklit ve tağyir edilmiş para­ lann ımemfekete sokulmasını imüstakilen cezalandırmakla, "imamlekete sokma" yi (bilhassa sahtekârla anlaşarak sahte parayı (memlekete sok­ ma hallerini, — fakat parayı memlekete sokanla sahtekâr veya mutavas­ sıt arasındaki anlaşma hakkında Bk. infra) paralan taklit ve tağyir edenlerin |maksatlannın ıgerçekleşlmesine yardam etmek suretinde d e telâkki etoelmiş, yani "ımernleköte sokmayı" taklit ve tağyir fiiline fer'i bir iştirak olarak ta saymamıştır. Kanun taklit veya tağyir edilmiş para­ lan ımemlekete sokmak suretiyle, sahtekânn maksatlarının gerçekleş­ mesini temin eden kimsenin, paralan taklit ve tağyir edenin fer'i faili olarak cezalandırmayıp, taklit ve tağyir fiilinin cezasiyle eezalandrcılma-sında zaruret görmüştür.48

44) Bk. Vivoli Erman s. 116 ve 124 den naklen 45) Erman, s. 116

46) Civoli, Erman, s. 116 dan naklen 47) Erman, s. 116

(12)

122 HAKKI DEMIREL

Kanun, taklit veya tağyir edilimiş paraların memlekete sokulma­ sında iki hal derpiş etmektedir:49

a) 316 inci |maddenin 3, üncü bendi, sahtekâr veya mutavassıt­ la anlaşarak taklit veya tağyir edilmiş paraların memlekete sokulmasını,

h) 318 inci madde, sahtekâr veya mutavassıtla anlaşmış olmak­ sızın, taklit veya tağyir edi'ıimiş olan paraların (meımlekete sokulmasın.', cezalandırmıştır.

a) Sahtekâr veya mutavassıtla anlaşarak kalp paralan mejmlekete sokmak:

Sahtekâr veya (mutavassıtla parayı imıemlekete sokan arasında an­ laşma bulunması halinde parayı memlekete sokan kimse aynen parayı taklit veya tağyir edlen kimse hakkında hükmolunaeak cezalarla ceza­ landırılacaktır. (Md. 316, f. 3 ve 5 ) .

Sahtekâr veya mutavassıtla taklit veya tağyir edilmiş paraları ye­ dinde bulunduran arasındaki anlatmadan {maksat, yukarıdaki izahattan da anlaşılabileceği gibi sahtekâr veya mutavassıtla taklit veya tağyir edilmiş paraları yedinde bulunduranın, bu, paralan tedavüle koylmak hususunda anlaşımış olmalarıdır,

b) Sahtekâr veya mutavassıtla anlaşmaksızın sahte paralan mem­ lekete sokjmak:

Sahtekâr veya (mutavassıtla anîagmaksızın taklit veya tağyir edil­ miş parayı memlekete sokan kimse anlaşarak sokandan faıklı olarak paraları taklit veya tağyir edenler hakkında hükımolunacak cezadan da­ ha hafif bir ceza ile cezalandırılacaktır. (!M.d. 318)

İşaret edelim ki, sahtekâr veya mutavassıtla anlaşmaksızın sahte paraları memlekete sokmak halinin gerçekleşmesi bir hayli müşkül­ dür.5 0 Bir kimsenin sahtekâr veya mutavassıttan taklit veya tağyir edil­ miş paralan alıp ta, bu paralan kendisine veren kimse ile anlaefmam.'ş olması kolayca kabili tasavvur değildir.51

Mutavassıtla anlaşmış olmaksızın, taklit veya tağyir edilmiş para-48) Bk. 1887 İtalyan Ceza Kanunu tasarısı hakkında Bakanlık raporu, no XXVIII (Erman, s. 115)

49) Bk. Contant, s. 186; Kars, Erman, s. 113, in limine 50) Bk. Erman, Op. Cit. s. 131 ve son

(13)

CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDA 123 lann memlekete sokulması, sahte kıymetlerin fail tarafından bir yerde bulunup ta sahteliklerinin farkına vanldığı halde elın'ması52, faille tak­ lit veya tağyir eden kimse veya mutavassıt arasında hakikaten bir an­ laşma bulunmakla beraber bu anlaşmanın ispat edilememesi53, taklit ve­ ya tağyir edillmiş paraların, sahte olduklarının bilinierek çalınmış olması gibi mahdut ihallerde tahakkuk edeoilecektir.54

Sahtekâr veya mutavassıtla anlaşımaksızın taklit veya tağyir edil­ miş paraları |ma(mlekete sokfcnak hali bir de kalp paralan memlekete sokanın, bu paralan kalp olduklarını foiljmiyerek almış, fakat bunun faikına vardıktan sonra bu paralan tedavüle ıkoyjmak üzere melmlekete soıktmış olması halinde tahakkuk edecektir. Ancak bu sonuncu halde, kanun, tedavüle koyjmak üzere taklit veya tağyir edilmiş paralan ımöm-lekete sokanın cezasının bir (miktar indirileceğini kabul etmiştir, md. 320 5 5 (Bu (hafifletici selbeb ve kanunu böyle bir hafifletici sebebi kabu­ le sevkeden mülâhaza Ihakkında Bk. infra: Paralarda sahtekârlık suçun­ da cezayı hafifletici sebebler).

IV — Taklit veya, tağyir edilmiş bir paranın ımuhafaza edilmesi: Taklit veya tağyir edilmiş bir paranın imulhafaza edilmesinin de, paralarda sabtakâı lık suçuna vücut verlmesi için, ımuhafaza ledilen bu paralann taklidine veya tağyirine iştirak edilmiş olmasına lüzulm yoktur.

(Bk. Md. 316, f. 3 ) . Kanun, taklit veya tağyirde iştiraki olmaksızın, taklit veya tağyir edillmiş paralan .muhafaza eden kimse, demek sure­ tiyle, paranın taklit veya tağyirinden başka, böyle bir paranın muhafa­ za edilmesinin de mıüstakilen paralarda sahtekârlık suçuna vücut vere­ bileceğini kabul etmiştir.

Fakat bunun iç?n,. taklit veya tağyir edilmiş paralann imejmlekete sokulması halinde olduğu giiSi (Bk. supra) bu paralann tedavüle

koy-52) İt. Ygt. 9 Ocak 1935 (Erman, s. 132)

53) Saltelli e Romano-Di folco, no 968, Crivellari-Suman, s. 16, Erman. Op. Cilt. s. 132 den naklen

54) Erman Op. Cit. s. 132

55) Bilmiyerek alınan sahte paraları memlekete sokmanın müstakil bir suç mu sayılması, yoksa sahtekârla anlaşmış olmaksızın sahte paraları mem­ lekete sokmanın hafifletici bir sebebi mi sayılması gerekeceği hakkında bak. Erman, s. 135. Garcon, Civoli ve Manzini - bizim gibi - bu hali hafifletici bir gebeb, Garraud, Crivellari Suman ve Erman İtalyan' Yargıtayı ile birlikte-bunu bir suç olarak kabul etmektedirler. Bk., Erman, loc Cit.

(14)

124 HAKKI DEMIREL

mak ımaksadiyle muhafaza edilmesi lâzımdır56. Yine taklit veya tağyir edilmiş paralan memlekete sokjmak hususunda olduğu gibi, burada da kanun, bu maksadı paraların muhafazasının sahtekâr veya (mutavassıt­ la anlaşmaksızın ımuhafazası halinden bahsederken (Bk. md. 318) tas­ rih etmiş, sahtekâr veya mutavassıtla anlaşarak muhafazası halinden bahsederken (md. 316. f. 3) tasrih etmemiştir. Çünkü, yine, sahtekâr veya mutavassıtla bu paraları muhafaza edenlerin anlaşmaları keyfiye­ tinin bu paralan tedavüle koymak hususunu tazammun edeceğini, sah­ tekâr veya mutavassıtla sahte parayı muhafaza edenin, "sahte parayı tedavüle koymak hususunda" anlaşmış olacaklannı düşünmüştür.

Fakat bu maksatla taklit veya tağyir edilmiş parayı ^nuhafaza et­ mek kâfi olup, sahtekârlık suçunun vücut bulabiljmesi için bu paraların tedavüle konmuş veya koMmasına teşebbüs edilmiş olmasına lüzujm yok­ tur.

Kanun, taklit veya tağyir edilmiş paralan tedavüle koymak mak-sadiyle "muhafaza etmenin" müstakilen paralarda sahtekârlık suçuna vücut verebileceğini kabul etmekle, taklit veya tağyir edilmiş paraları mu­ hafaza etmeyi, bir cürümden hasıl olan para veya sair eşyayı saklamak yani Ceza Kanunumuzun 512 inci maddesinde yer alan yataklık cürmü suretinde telâkki ermemiş olmaktadır. Kanun taklit veya tağyir edilmiş paralan tedavüle koymak maksadiyle muhafaza etmek suretiyle sahte­ kârın maksatlannın gerçekleşmesine hizmet eden kimsenin, bir cürümden hasıl olan para veya sair eşyayı saklamak, yani yataklık suçunun faili olarak cezalandınlmayıp paralarda sahtekârlık suçunun cezasıyla ceza landınlmasına lüzum görmüştür.57

Muhafaza etmekten maksat "yedinde, bulundurmak" tır. Yedinde bulundurmaktan bahsedilebilmek için medenî kanun hükümlerince "zilyet" bulunlmaya ihtiyaç yoktur, fail başkası nam ve hesabına taklit ve tağyir edilmiş paralan yedinde bulundursa da yine sahte paraları muhafaza eSmiş olur.

Kanun, taklit veya tağyir edilmiş kıymetlerin imel-nlekete sokulma­ sında olduğu gibi burada da iki hal derpiş etmektedir:

56) Aynı fikir açin Bk. Erman, s. 124, in fine

57) Fakat, kanunumuzun mehazı olan 1889 tarihli italyan ceza ka­ nununda buna lüzum görülmemiştir. Bk. Nazır Zanerdellinin 1889 İtalyan Ceza Kanunun gerekçesinde bu hususa dair söyledikleri, in Erman s, 117

(15)

CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDA 125

1 316 inci maddenin 3 üncü bendi, sahtekâr veya mutavassıt­ la anlaşarak taklit veya tağyir edilmiş paranın muhafaza edilmesini,

2 — 318 inci (madde, sahtekâr veya mutavassıtla anlaşmış olmak­ sızın taklit veya tağyir edilmiş paranın (muhafaza edilmesini, cezıalan-dırimıştır.

1 — Sahtekâr veya mutavassıtla anlaşarak sahte paraları muha­ faza etmek.

Sahtekâr veya mutavassıtla parayı yedinde bulunduran kimse ara­ sında anlaşma bulunması halinde, tedavüle koymak üzere parayı yedin­ de bulunduran kimseyi kanun aynen parayı taklit veya tağyir eden kim­ se gibi cezalandırmıştır. (Bk. Md. 316, f. 3 ve 5 ) .

Sahtekâr Veya (mutavassıtla sahte paraladı yedinde bulunduran arasındaki anlaşlmadan Imaksat, yukarıdaki izahattan da anlaşılacağı gibi, sahtekâr veya mutavassıtla, taklit veya tağyir edilmiş paralan ye­ dinde bulunduranın, bu paralan tedavüle koyjmak hususunda anlaşmış olmalandır.

2 — Sahtekâr! veya (mutavassıtla anlaşmış olmaksızın sahte para­ ları muhafaza etmek.

Sahtekâr veya (mutavassıtla anlaşmış olmaksızın sahte paralan mu­ hafaza eden kimse, anlaşarak muhafaza edenden daha hafif bir ce­ za ile cezalandınfcnıştır. (Blk. İmd. 3 1 8 ) .

Sahtekâr veya mutavassıtla anlaşmaksızm taklit veya tağyir edil­ miş paraların tedavüle koymak maksadiyle (muhafazası da, sahtekâda

anlaşmaksızm sahte paralann mdmlekebe sokulmasında olduğu gibi, ancak sahtekârla, paraları muhafaza eden arasındaki anlaşmanın ispat edilememesi, bu paraların sahte oldukları bilindiği halde bir yerde bu­ lunarak alınmış veya çalınmış olması balerinde tahakkuk edecektin.

Yine, kalp para'ann sahtekârla anlaşmaksızm memlekete sokulma­ sında olduğu gibi, sahtekâr veya (mutavassıtla anlaşpıaksızın taklit veya tağyir edilmiş paralan muhafaza etmek hali birde, sahte paraları Imu-hafaza edenin bu paralan sahte olduklannı biîmiyerek almış, fakat bu­ nun farkına vardıktan sonra, bu paralan tedavüle koymak üzere muha­ faza etmiş olması halinde tahakkuk edecektir. Ancak bu sonuncu halde, Kanun tedavüle koymak üzere taklit veya tağyir edilmiş paraları mu­ hafaza edenin cezasının bir miktar indirileceğini kabul etmiştir, md.

(16)

126 HAKKI DEMİREL

3 2 0 .5 8 IBu hafifletici sebjdbler ve kanunu böyle bir hafifletici sebebi ka­ bule sevkeden mülâhaza hakkında Bk. infra. Paralarda sahtekârlık su­ çunun cezasını hafifletici sebebler.

V — Taklit veya tağyir edilmiş paranın tedavüle konması. Kanun, paranın taklit veya tağyirinden, böyle bir paranın jmesmıe-kete sokulmasından veya Imuhafaza edilmesinden başka taklit veya tağ-yiı edilmiş bir paranın tedavüle konmasının da müstakilen sahtekârlık suçuna vücut verebileceğini kabul etmiştir. Filhakika kanun taklit veya tağyir edilmiş bir paranın tedavüle konmasının paralarda sahtekârlık suçuna vücut vermesi için, tedaVüle koyanın bu paraların taklit ve tağ­ yirine iştirak etmiş olmasına ihtiyaç olmadığını söylemektedir. (Bk. Md. 316. f. 3 ) .

Kanun, taklit veya tağyire iştirak eîfmeksizin taklit ve tağyir edil­ miş paraları tedavüle koylmak suretiyle sahtekârın maksatlarının gerçek­ letmesine yardım eden kimsenin de, sahtekârın fer'i faili olarak cezalan-dırılrnayıp, doğrudan doğruya sahtekâr olarak cezalandırılmasına lüzum görmüştür:.*59

Tedavüle koymaktan ,maksat, taklit veya tağyir edilmiş paraların failin fiili hâkimiyet ve tasarruf sahasından çıkıp, bu paraların hakiki olduğunu zanneden bir başkasınınn IhâMmiyet Ve tasarruf sahasına gir­ mesidir.60

Tedavüle koymak tabirine yalnız, taklit veya tağyir edilmiş pa­ raları failin, hiç bir ivaz mukabili olmaksızın gayri muayyen sayıda kim­ selere dağıtması, yani "sürme" dahil değil, bu paralan bir ivaz muka­ bili 'muayyen kimselere vermesi, yani "sarfetme" de dahildir. Kanunu­ muz "sarfetmek" ile "sürme" arasında bir tefrik yapimalmıştır.61

Taklit veya tağyir edilmiş paralar başkasının hâkimiyet ve tasarruf sahasına girmeden tedavüle koymak Imevcut değildir. Bu itibarla, bir k-/mse taklit veya tağyir edilimiş bir parayı hakiki para diye vermek iste­ yip le muhatabı işin farkına vanp kabul etmese, kalp paranın tedavüle

58) Bk. Yukarda not 7

59) Bk. 1887 İtalyan Ceza Kanunu tasarısı hakkında bakanlık raporu no LXVIII Erman s. 115

60) Kars. Erman, s. 120

(17)

CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDA 121 »

konmuş olmasından bahsedilemez ve dolayısiylle paralarda sahtekârlık suçu vücut bulmuş olmaz, suç nakis teşebbüs safhasında kalmış olur.62' Taklit veya tağyir edilmiş paraların tedavülle konmuş olduğundan bahsedilebilimesi için bu p a r a k n n hâkimiyet sahasına girdikleri şahıs, bunları hakiki sanarak almış olmalıdır. Kalp paraları bunların kalp ol­ duğunu bilen bir kimseye veren şahıs, kalp parayı "tedavüle koymuş" değil, "sahtekârla tedavüle koyan arasında tavassutta bulurtmuş" 6 3

olur.64 •

Kanun taklit veya tağyir edilmiş paraların tedavüle konmasını, yalnız, bu paraların tedavüle konulması hususunda sahtekâr veya mu­ tavassıtla anlaşmış olunması halinde değil, bu paraların, sahtekâr veya mutavassıtla anlaşmış olmaksızın tedavüle konulması halinde de ceza­ landırmaktadır.

1 — Sahtekâr veya mutavassıtla anlaşarak kalp paralan tedavüle koyîmak. „

Sahtekâr veya mutavassıtla kalp paraları tedavüle koymak husu­ sunda anlaşmış olupta tedavüle koyan kimse, aynen parayı taklit veya tağyir eden kimse gibi cezalandırılacaktır. (|md. 316. f. 3 ve 5 ) .

2 — Sahtekâr veya mutavassıtla anlaşlmaksızm kalp paralan te­ davüle koymak:

Sahtekâr veya mutavassıtla anlaşmış olmaksızın kalp parayı teda­ vüle koyan kimse anlaşarak tedavüle koyandan daha hafif bir ceza ile cezalandınlmıştır. (Bk. imd. 318),.

Bu ceza, eğer bu kimse kalp parayı, kalp olduğunu bilmeden al­ mış ve fakat kalpliliğinin faikına vardıktan sonra tedavüle koymuş ise, bir miktar da indirilecektir (Md. 3 2 0 ) .

6 — Taklit veya tağyir edilmiş paralann tedavüle konması husu­ sunda tavassut etmek:

Taklit Veya tağyir edilmiş paralann tedavüle konlması hususunda tavassut etaıek delmek, tedavüle konmalarını temin hıaksadiyle, taklit veya tağyir edilmiş paralann, sahteliğe vakıf olan bin başkasına tedarik edilmesi demektir.

62) Bk. İt. Ygt., 21 mart 1904 (Erman, s. 120) 63) Bk. İnfra. No. 6

(18)

128 HAKKI DEMIREL

Bu başkası, paraları tedavüle koyan olabileceği gibi, memlekete sokan, muhafaza eden de olabilir. Kanunumuzda ki, "asıl fail ile teda­ vüle koyanlar arasında tavassutta bulunan" tabirini (<md. 316, f. 4 ) , "tedavüle koniması maksadiyle başkasına kalp para tedarik eden kimse" şaklinde anlaşmak fâztadır.6 5

Kalp para fedailik eîlmenin paralarda sahtekârlık suçuna vücul vermesi için, kalp paraların kalplığa vakıf bir kimsenin hâkimiyet saha­ sına geçlmiş olması kâfidir. Bu kimsenin sahte paraları tedavüle koyma­

sına lüzum yoktur. • Kanun, taklit veya tağyir edilmiş paraların tedavüle konmasına

tavassut etmenin de müstak&n paralarda sahtekârdık suçuna vücut ve­ receğini kabul etmiş ve bu suretle sahte paraların tedavüle konmasına tavassut ederek sahtekârın maksatlarının gerçekleşmesine ve paralarda sahtekârlık suçuna vücut veren diğer fiillerin faillerine yardım eden kim­ selerin Idahi bu fiilleı'in fer'i faili olarak değil, asıl failleri gibi cezalandır-anasını temin etmiştir.

7 — Taklit veya tağyir edilmiş paraları a'.mak:

Kanun, tedavüle konması için, bir kimseye taklit veya tağyir edil­ miş para temin etmeyi mıüstakilen paralarda sahtekârlık olarak ceza­ landırdıktan sonra - bunun tabii bir neticesi olarak - tedavüle koymak için taklit veya tağyir edilmiş paralan almayıda, paralarda sahttekârlık olarak cezalndırmıştır (md. 316, f. 4 ) .

Taklit veya tağyir edilmiş paraları almanın sahtekârlık suçuna vü­ cut vermesi -için, kalp paralann tedavüle konmak maksadıyla alınlmış olmaları lâzımdır, (jmd. 316. f. 4 ) . Bu itibarla, bilmiyerek taklit veya tağyir edilmiş paralan alan kijmse, paııalarda sahtekârlık suçunu işlemiş olmayacağı gibi, kaî'p olduğunu bildiği paraları, faraza merak saikiyle saklamak üzere alan kimse de paralarda sahtekârlık suçunu işlemiş olmaz.

Taklit veya tağyir edilmiş paralan, kaüpliklanını bilerek ve tedavü­ le kokmak üzere alırrak paralarda sahtekârlık suçunun vücuda gelmesi için kâfidir. Paralarda sahtekârlığın tamam olabilmesi için failin aldığı taklit veya tağyir edilmiş paralan tedavüle koymasına lüzum yoktur, Kanun, kalp paraları almanın, "satın alma" şeklinde olmasıyle, "diğer her hangi bir suretle alma" olması arasında bir tefrik

(19)

CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDA 129

-hr. (İMd. 316. f. 4 ) . iHer iki şekilde " a l m a " halinde paralarda sahte­ kârlık suçu tahakkuk edebilecektir. Ancak, "diğer her hangi bir suretle alma" dan satın alma dışında bir suretlfc almayı, yani bir semen muka­ bili olmaksızın verilen kalp paraların "kabulünü" anlamak icap ede» 6 3

Kanun, taklit veya tağyir edilmiş paraların tedavüle konmak mak-sadiyle satın alması veya bir sikmen mukabili olmaksızın kabul edilme­ sinde de iki hal derpiş etmiştir:

1 — Sahtekâr veya mutavassıttan, tedavüle koymak maksadiyle taklit veya tağyir edilmiş paraların satın alınması veya bir semen muka­ bili olmaksızın kabul edilmesi (imd. 3 1 6 , f. 4) *

2 — Sahtekâr veya mutavassıttan başka bir kimseden (elindeki paraların taklit veya tağyir edilmiş olduğunu bilmiyen bir kimseden) bu paraların tedavüle koymak Imaksadiyle satın alınması veya bir semen mukabili olmaksızın kabul edilmesi, (imd. 318) 6 7

Kanunumuz bu ikinci halde failin cezasının bir miktar indirilece­ ğini söylemiştir. Fakat bu ikinci halin gerçekleşmesi kendiliğinden an laşılabileceği gibi, kolay değildir.

İBfu suretle, Kanunumuzun, paralarda sahtekârlık suçuna vücut vereceğini kabul ettiği hareketleri (hakikat tahrifi şekillerini) tetkik etmiş bulunuyoruz.

Paralarda sahtekârlık suçunun teşekkül edebilmesi için .üçüncü bir unsura daha ihtiyaç vardır ki o da fail de kastın bulunmasıdır:

C — Failde kastın bulunması:

Yukarıda gördüğümüz şekillerden biriyle hakikatin tahrifinin ce­ zalandırılabilmesi için failde kastın bulunması, yani fail tarafından, Kanunun cezalandırılmak gayesini güttüğü fiilin işlenmek "istenmiş" olması da lâzımdır.68

Bu itibarla par alanda sahtekârlık teşkil eden fiillerin cezalandırı­ labilmesi için:

1 — Fail, bir para veya kanunda ona benzetilmiş bulunan kıymet­ lerden birinin mevzuubahis olduğunu bilmiş ve bu kıymeti tahrif etmek

66) Kars, Erman, s. 128, 6 - "başka her ne suretle olursa olsun almak" tan maksat., diğer (müşteri sıfatının dışında) her hangi bir "sıfatla" almak de inektir.

67) Kars, Ejrman, s. 130 ve s. 131. No. 111 68) Kars, Garçon, art 132, No. 42

A. Huk. F. Der.

(20)

130 HAKKI DEMlREL

istemiş olmalıdır. Eğer fail, para veya kanunda ona benzetilmiş kıymet­ lerden birinin bahis mevzuu olmadığını zannetmiş ve bu suretle "para ve ona muadil sayılmış kıymetleri, tahrif etmek,, istememiş ise sahtekâr­ lık suçu vücuda gelmiş olmaz. Meselâ bir kimse tedavülden kalkmış ol­ duğunu ve yalnız süs olarak kullanıldığını sanarak bir parayı taklit edip, süs olarak kullanılması için piyasaya sürse paralarda sahtekârlık suçu vücut bulmuş olmaz.

2 — Fail, yukarıda izah olunan şekillerden biriyle hakikati tahnf ettiğini "bilmiş" ve bunu istemiş olmalndır. Eğer fail, kanunda ıdeıpiş edilen şekillerden biriyle hakikati tahrif ettiğini bilmemiş veya bunu iste­ memiş olursa her ne kadar paralarda sahtekârlık suçuna mevzu teşkil eden bir fiili işlemiş olsada yukarıda sahtekârlık suçu vücuda gelimlş olmaz. Meselâ; bir kimse taklit veya tağyir edilmiş bin parayı hakiki pa­ ra zanniyle memlekete sokar, muhafaza eder veya sarfederse sahtekâr­ lık suçu husule gelmiş ollmaz.69

İşaret edelim ki, paralarda sahtekârlık suçuna mevzu teşkil edebi -îecek fiillerden, ikisinin, paralanın taklidi ile paraların tağyirinin, fail tarafından bilinmiyerek ve istenmiyerek işlenmiş olduğu düşünülemez. Bu fiiller, mahiyetleri itibariyle, ancak kasdi olarak, işlenebilirler. Fil­ hakika bir kimsenin, akıl hastası olmadıkça, paraları taklit veya tağyir edipte, bunu bilmemiş ve istememiş olması kabili tasavvur değildir.™ 3 —- Fail, âlmimeyi aldatmak maksadiyle, kanunda, derpiş edilmiş bulunan şekillerden biriyle hakikati tahrif etmek istemiş olmalıdır. Eğer fail, bilerek ve isteyerek paralarda sahtekârlık , suçlarına mevzu teşk'I eden bir kıymeti yine bilerek ve isteyerek kanunda derpiş edilen suret­ lerden biriyle hakikati tahrifte kullanırda âmmeyi aldatmak istememiş olur veya âjmmeyi aldattığını bilmezse sahtekârlık suçu vücude gelmiş olmaz.

•Meselâ bir kimse bir "parayı" âlrrimeyi aldatmak için değilde, sırf eğlenmek için "taklit" ederse paralarda sahtekârlık, suçunu işlemiş ol­ maz.7 1

Yine meselâ bir kimse taklit veya tağyir edilmiş bir parayı, teda­ vüle koymak maksadiyle değil de, polise teslim etmek, faillerinin

yaka-69) Karg. Garçon, art. 152 No. 45 70) Karg. Garçon, art. 132, No. 43

(21)

CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDA 131 tartmasını temin etmek veyahutta sırf saklatmak maksadiyle, bilerek "memlekete soksa" paralarda sahtekârlıktan dolayı cezalandınlamaz72

H a t t â , bir k i m s e ş a k a olsun diye bir b a ş k a s ı n a taklit veya tağyir edilmiş

bir parayı verse yme paralarda sahtekârlık suçu husule, gelmiş olmaz.7 3 PARALARDA SAHTEKÂRLIK SUÇUNUN CEZASINI AĞIRLATICI

HAFİFLETİCİ VE KALDIRICI SEBEBLER I. Ağırlatıcı sebebler:

Kanunumuz aşağıdaki iki halden bini bulunduğu taktirde yukarıda gödiüğümüz şekillerden biri ile işlenen paralarda sahtekârlik suçunun cezasının, asıl cezanın altıda birinden yarısına kadar arttırılacağını söy­ lemektedir (md- 3 1 9 ) :

1 — Paralarda sahtekârlık suçunun millî veya yabancı parayı kıy­ metten düşürmüş olması:

Malûm olduğu üzere tedavüldeki para miktarı arttıkça,, paranın satın alma değeri azalacaktır. Bu itibarla tedavüle çok miktarda taklit edilmiş para konacak oluıısa paranın değeri düşebilir, işte Kanunumuz bu takdirde failin cezasının arttınknasım söylemiştir. Fakat cezanın art-tınlabilmesi için paranın değeri bilfiil düşmüş olmalıdır.74 Sırf çok mik­ tarda kalp para tedavüle konmuş olması, bu suçun cezasının artümlması için kâfi değildir. Cezanın arttırılabilmesi için tedavüle konan çok (mik­ tardaki bu kalp paraların, paranın satın alma değerine tesir etmesini beklemek lâzımdır.

2 — Paralarda sahtekârlık suçunun Devletin veya yabancı bir dev­ letin dahilde veya hariçte itibarını tehlikeye düşürmüş olması;

Bir devlet parasının büyük miktarda taklidi o devlet parasının de­ ğerini düşüreceği cihetle, gerek dahilde gerekse hariçte, o devlet ile borç münasebetlerine girişmek ve o devlete kredi açmak istenmemesine sebeb olabilir, işte paralarda sahtekârlık suçu, böyle bir durumun 'hasıl olması tehlikesini doğurmuş ise, failin cezası arttırılacaktır. Failin ceza­ sının arttırılması için kanun, paralarda sahtekârlık suçunun,, yukarıda söylediğimiz durulmu hasıl etmiş olmasını değil, bu durumun hasıl ol­ ması tehlikesini doğurmuş olmasını aradığına göre, cezanın,

arttırılabil-72) Kars, Garçon, art, 132, No. 48 73)' Bk. Gançon, art, 132, No. 4 74) Bk. Erman. s. 93, 94

(22)

132 HAKKI DEMİREL

mesi için devletin malî itibarının bilfiil sarsılmasına lüzum yoktur.Böyle bir ihtimalin varit olması kâfidr.

II — Hafifletici sebebler:

Kanunumuz aşağıdaki hallerde paralarda sahtekârlık suçunun ce­ zasını hafifletmiştir:

1 — Taklit veya tağyir edilmiş paralan (memlekete sokan, muha­ faza eden veya tedavüle koyan kimsenin kalp, paralan, kalp oldukları­ nı bilmeksizin alrnış olması.

"Bilmeyerek aldığı taklit veya tağyir edilmiş olan 'paraları bilerek sarfeden veya başka suretle tedavüle çıkaran kimse, altı aya kadar ha­ pis veya elli liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasına mahkûm edilecek ve bu para cezası sarfedilmek istenen, paranın beş mislinden aşağı olmayacaktır". ()md. 3 2 0 ) .

Kanunu böyle biv hafifletici seböb} kabule sevkeden mülâhaza, failin taklit veya tağyir edilmiş paraları kalp olduklarını bilmeksizin al­ mış olması hainde, sahtekârlık suçunu "de lucro captando" (bir men­ faat temini maksadiyle) değil, " d e damno vitando" (bir zaran bertaraf etmek maksadiyle) işlemiş olmasıdır. Fail cereyanın üzerine attığı bir şeyi yine cereyana itmektedir... Keza bu halde, sahtekârlık suçu, diğer-hallerde ki izrar kuvvetini de haiz değildir. Çünkü, taklit veya tağyir edilmiş paraları tekrar tedavüle koyan kimse bu paraların tedavülünü idame ettirmekle beraber, bu keyfiyet yalnız failin kurbanı olduğu sah­ te paraya inhisar etmektedir.75

2 — Taklit veya tağyir edilmiş paranın kalpliliğinin kolaylıkla an­ laşılabilir olması.

Yukarıda gördük ki bir paranın taklit ( veya tağyirimin paralarda sahtekârlık suçuna vücut verebilmesi için taklit veya tağyirin âmmeyi aldatabilecek derecede olması lâzımdır (Bk. S u p r a ) . Eğer taklit ve tağ­ yir, âmmeyi aldatabilecek derecede olmakla beraber kolaylıkla anlaşı­ labilecek surette ise sahtekârlık suçu vücuda gelmiş olacak fakat failin cezası üçte bire kadar indirilecektir (md. 3 2 1 ) .

Kanunu, böyle bir hafifletici sebebi kabule sevkeden mülâhaza, kalpliliğin kolayca anlaşılabilir surette olmasının suçun izrar kabiliyetini 75) 1887 İtalyan ceza kanunu tasarısı hakkında Mebusan meclisi ko­ misyonunun raporundan (Bk. Erman, op. cit., s. 136

(23)

CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDA 133 azaltacağıdır.76 IBİöye bir paranın sürülmesi imkânsız değilse bile her halde çok müşküldür.7 7

III, —- Paralarda sahtekâi/lık suçunun cezasının kalkması:

Kanun, paralarda sahtekârlık suçuna vücut veren fiillerden birini işledikten sonra, bu fiilin neticelerinin tahakkukuna mani olan kimseyi cezadan muaf tutmuştur.

Bir parayı taklit veya tağyir ettikten veya taklit veya tağyir ed 1-miş paralan memlekete soktuktan, muhafaza ettikten, satın veya her hangi bir surette kabul ettikten sonra, taklit veya tağyir etmiş, memle­ kete sokmuş ^saklamış veya almış olduğu taklit veya tağyir edilmiş pa-ralann taklit veya tağyirine devam edilmesine veya.tedavüle konmasına mâni olan kimseye ceza verilmeyecektir, (md. 326) Fakat bunun için bu kimse taklit veya tağyir etmiş olduğu veya memlekete sokmuş, mu­ hafaza etmiş veya almış olduğu taklit veya tağyir edilmiş paraların tak­ lit veya tağyirinin devamına veya tedavüle konmasına hükümetçe, suç­ tan haber alınmazdan evvel mâni olmalıdır, (md. 3 2 6 ) .

Kanunumuzun paralarda sahtkârlık suçunun faili hakkında kabul ettiği bu cezayı kaldına sebeb, yeni kanunlarda7 8 umumiyet itibariyle bütün suçlar hakkında kabul Ve tanzim edilmiş bulunan "faal nedamet müessesesinin hususî bir tatbik şeklinden başka bir şey değildir.79

Taklit veya tağyire devaim olunmasına veya taklit edalmiş parala­ rın tedavüle konmasına (mani olmak failin ihtiyariyle mevkii fiile koy­ duğu bir hareketin, neticesi olmalıdır.80

Fail taklide ve diğer neticelere mani olmayı istemiş bulunmalı sö­ zü geçen Imümanaatm "yegane ve müessir sebebi" olmalıdır.81 Failin iradesi haricinde veya iradesin^ karşı, mevzuu bahis neticelerin tahak­ kuk etmemelerinden suçlu müstefit olamaz.8 2

Buna (mukabil, failin cezasının kaldırabilmesi için, taklit veya tağyire devam olunmasına veya taklit veya tağyir edilmiş paralann

te-76) Bk. Marizini, ni 1876, II, b. Erman, s. 95 den naklen 77) Erman, Op. cit .

78) Bk. İtalyan C. Kanunu, md. 57; f. 4.-^sviere C. Kanunu Md. 22. f. 2 79) Bk. Erman, op. cit. s. 99,

80) Orman, op. cit. s. 101

81) Saltelli ve Lombardi, (Erman Op. cit. s. 101 den naklen) s. 101 den naklen

(24)

134 HAKKI DEMIREL

davüle konmasına fiilen mani olmuş bulunması da lâzımdır. Failin tak­ lide devam olunmasını veya kalp paraların tedalviile konmasını istejme-nıiş ve hattâ bunun için, elinden geleni yapmış olması kâfi değildir. Eğer fail fiilen taklit veya tağyire devam olunmasına veya kalp paraların teda­ vüle konmasına imani olamamış ise cezadan kurtulamayacaktır.8 3 Fai­ lin bu neticelerle mücbir bir sejbeb veya kaza dolayısıyle mani olamama­ sı halinde bile hüküm böyledir.84

II — KIYMETLİ DAMGALARDA SAHTEKÂRLIK

Kıymetli damgalarda sahtekârlık suçunun vücuda gelmesi için, ortada kıymetli bir damga mevcut olmalıdır, bu damgada hakikat, ka­ nunda gösterilen şekillerden biriyle tahrif edilmiş olmalıdır. Ve nihayet failde kasıt bulunmalıdır. Şimdi kıymetli damgalarda sahtekârlık suçu­ na vücut veren bu 3 unsuru ayrı ayrı inceliydim.

1 — Kıymetli damgalar:

Devlet, bazı muamelelerin, muayyen bir işareti taşıyan kâğıtlar üze­ rine yazılmasını, veya bazı muamelelerin yazılmış olduğu kâğıtlara bazı işaretlerin (damga pulu) yapıştırılmasını mecburi saymak suretiyle bir takım vasıtalı vergilerin tahsilini mümkün kılmak istemiştir.

İşte bazı vasıtalı vergilerin tahsiline imkan veren bu işaretler kıy­ metli damgalar, teşkil eder.

Kıymetli damgalan teşkil eden bu işaretlerin nelerden ibaret ol­ duğu Ceza Kanunumuzda sayılmıştır. Ceza Kanunumuzun 322 inci Md. sine göre kıy/metli damgalar, damgalı kağıtları, damgaya yanyan markalar, pullar ve pula muadil tutulan sair kıymeti kağıtlardır.

a) Damgalı kâğıthsfı: Damgalı kâğıtlar, bir köşesinde vasıtalı vergi­ nin tahsil edilmiş olduğunu ifade eden bir pul tasviri bulunan kâğıtlar­ dır.*^

Kanunumuz, kıymetli damgalar arasında, damgalı kâğıtları sayar­ ken sadece "damgalı kâğıtlar" dememiş buna hususî kanunlara göre çı­ karmış olan damgalı kağıtlar" kaydının ilâvesine lüzum görmüştür.86 Fakat böyle bir kayıt ilâvesine hakikaten lüzum bulunup bulunmadığı düşünülebilir. Bir vasıtalı verginin tahsili maksadiyle, çıkanlmış

oldük-83) Bk. Marizini, no. 18T76, III, b. - Erman, Op. cit. s, 102 84) Saltelli e Romano-Di Falco, Erman, Op. cit s. 102 den naklen 85) Manzini, no. 1928, I. a. Erman Op. Cit. s. 38 den naklen

86) Bk. 277 sayılı tadilât Kanunu hakkında Adliye encümeni raporu, (Erem, T.C.K., S. 214)

(25)

CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDA 135 lanna göre damgalı kâğıtların ancak hususî bir kanunla çıkartılabilme­ si ve dolayısiyle hususî bir kanuna göre çıkarılmış olmayan damgalı bir kağıttan ibahsedilememesi icap eder.8 7

b — Damgaya yamyam îr^arfelaflar: Damgaya yarayan markalar, bir vergi veya harcın tahsil edildiğini gösterimek için, yazılı (muamelelere yapıştırılan, renkli kağıtlar olupi,88bunlara gerek hukuk, gerekse ha>k dılindt "damga pullan" adı verilmektedir.89

c — Ptdktr: Pullardan maksat, posta harcının ödendiğini tevsik için mektup ve posta ile gönderilen sair paketler üzerine konan ve umu­ miyetle arkalan zamklı renkli kağıtlar şeklinde olan işaretlerdir.90 Fa­ kat bu işaretler, kai|t postallarda olduğu gibi, doğrudan doğruya mer-sule üzerine konmuş ta olabilir.

Posta harcı posta hizmetinden faydalanan vatandaşlardan "İDev-letce" tahsil olunan bir para olduğuna göre, bu paranın tahsil olundu­ ğunu tevsik eden matbu kağıtların (pullann) ancak devlet tarafından ihraç edilebileceği aşikârıdır.91

ç — Pulb mgı&dil sk&r hjfirv^tîî kâğ&lpr: Pula muadil sayılan kıy­ metlerden maksat, Kızılay Cemiyeti, Verejmle Savaş Derneği ve ilh. gibi Cemiyetler veya âmme müesseseleri tarafından devletçe verilen bir mü­ saade üzerine çıkarılan ve Devletçe, bu Cemiyetlere bir gelir temin et­ mek maksadiyle, posta puluna muadil sayılan kâğıtlardır.92

II — Hakikatin tahrifi:

Kıymetli damgalarda sahtekârlık suçunun teşekkülü için bulunma­ sı gereken ikinci şartta, yukanda neden ibaret bulunduğunu gördüğü­ müz kıymetli damgalarda hakikatin, kanunlarda gösterilen suretlerden biniyle, tahrif edilmiş olmasıdır.

Kanunumuzun, kıymetli damgalarda sahtekârlık suçuna vücut ve­ rebilecek birer hakikat tahrifi olarak kabul ettiği haller şunlardır. (Md. 3 2 2 ) :

1 — Kıymetli damgalairım taklidi. 87) Bk. Erman. Op. Cit. S. 70

-88) Bk. Manzini, no. 1928, I. b. Erman, s. 70 den naklen 89) Erman, s. 70

90) Kars, Manzini, no. 1928, I. c. Erman, s. 70 den naklen 91) Bk. Erman, Op. Cit. S. H. 72

(26)

136 HAKKI DEMÎREL

2 — Kıymetli damgaların tağyiri Gmd. 3 2 2 ) .

3 — Taklit veya tağyir edilmiş kıymetli damgaların memlekete it­ hali.

4 — Taklit veya tağyir edilmiş kıyirnetli damgaların muhafaza edilmesi.

5 — Taklit veya tağyir edilmiş kıymetli damgalann tedavüle konması.

6 — Taklit veya tağyir edilmiş kıymetli damgaların tedavüle kon­ masına tavassut etmek.

7 — Taklit veya tağyir edilmiş kıymetleri satın, veya (her ıhangi bir suretle almak:

1) Kıymetli damgaların taklidi ve 2) Tağyiri hakkında, paralann taklit ve tağyir (hakkındaki 'hükümler caridir (Md. 3 2 2 ) . Bu itibarla: a) Taklit veya tağyirin kıymetli damgalarda sahtekârlık suçuna na vücut verebilrnesi için bu .damgalattın tedavüle konmak maksadiyle taklit veya tağyir edilmiş olmaları lâzımdır. (Bk. 322inci md. nin delâr letiyle imd. 316. f. 1 ve 2 ve bu fıkralar hakkında yukarıda I, B„ 1 ve 2 de verilen izahat).

b) Taklit veya tağyirin kıymetli damgalarda sahtekârlık suçuna vücut verebilmesi için, bu damgaların taklit veya tağyir edilmiş olma.»ı kâfi olup, süı/ülrnüş olmasına lüzum yoktur. (Bk. Yukarıda, I. !B,. 1 ve 2 )

Taklit ve tağyirden ne anlaşılmak lâzım geldiğini, paraların taklit veya tağyirinden bahsederken izah etmiş bulunuyoruz. Bu itibarla bu­ rada bu izahatı tekrar etmeğe lüzu'm görmüyoruz. Paralann taklit veya tağyirinden bahsederken taklit ve tağyir hakkında vermiş ol'duğumuz izahat burada da caridir.

Yalnız şuna işaret edelim ki, Imadeni paralar hakkında, biri bu paranın nominal kıymetini fazlalaştırmak, diğeri bu paranın nominal kıymetini olduğu gibi bırakarak ihtiva ettiği madeni azaltmak suretiyle, hakiki değenini azaltmak olmak üzere iki türlü tağyir bahis mevzu'u olabileceği halde, kıymetli damgalarda — Kanunda para gibi sayılmış itibari âmme kâğıtlan gibi di£er kıymetler hakkında olduğu üzere tağ­ yirin ancak birinci şekli bahis mevzu'u olabilir. Bu sehebledir ki, kıy­ metli damgaların tağyiri hakkında paralann tağyiri hakkındaki

(27)

hjüküm-CEZA KANUNUMUZUN SAHTEKÂRLIK HAKKINDA 137

lerin tatbik edileceğini söyleyen 322 inci maddede, paralarda tağyirin ikinci seklini derpiş eden 3 1 7 nci maddeden bahsedilmemiştir.

3 ) Taklit veya tağyir edilmiş kıymetli damgaların memlekete it­ hali, 4 ) Bu kıymetli damgaların muhafaza edilmesi, 5) Bu damgalann tedavüle konması, 6) Bunların tedavüle konmasına tavassut etmek ve 7) (Bunların satın veya herhangi bir sujtetle alınması hakkında da taklit veya tağyir edilmiş paraların memlekete ithali, muhafazası, tedavüle kon­ ması, tedavüle konmalarına tavassut etmek, satın veya herhangi bir su­ retle almak hakkındaki hükümler de caridir (md 3 2 2 ) .

Bu itibarla: 1 — Taklit veya tağyir edilmiş kıymetli damgaların memlekete sokulmasının muhafazasının, tedavüle konmasının ve tedavüle konmasına tavassut edilmesinin satın veya her hangi bir suretle alınma­ sının kıyfmetli damgalarda sahtekârlık, yani 322 inci Imaddede (derpiş olunan suçu teşkil" etmesi için, bu damgaların taklit veya tağyirine işti­ rak etmiş olmaya lüzum yoktur. Kanun kıymetli damgaların taklit veya tağyirinden ayrı olarak müstakilen böyle bin kıymetli damganın memle­ kete sokulmasının ve ilh. dahi kıymetli damgalarda sahtekârlık suçuna vücut verebileceğini kabul etmiştir (md. 322 delaletiyle, md. 316. F 1 3 ) .

2 Fakat bu daımgalann memlekete sokulması, muhafaza edil­ mesi Ve satın veya her hangi bir suretle alınmasının kıymetli damgalar­ da sahtekârlık suçunu teşkil edebilmesi için, bu damgalanın tedavüle konmak maksadiyle memlekete sokulmuş, muhafaza edilmiş, satın ve­ ya başka bir suretle alınmış olması lâzımdır. (Bk. Mdi. 322 delaletiyle, md. 316, f. 3 ve bu fıkra hakkında yukarıda, I, B. 3 , 4, 7 de verilen izahat).

3 — Eğer fail bu damgalan sahtekârla anla^maksızın memlekete sokmuş, muhafaza etmiş, tedavüle koymuş satın almış veya kabul etmiş ise (md. 322 delaletiyle md. 3 1 8 ) , bu takdirde, sahtekârla anlaşarak memlekete sokmuş muhafaza etmiş, tedavüle koymuş, satın almış veya kabul etmiş olması halinde (md. 322 delaletiyle, md. 316 f. 3 ve4) gö­ receği cezadan daha az bir ceza görecektir.

Sahtekâr veya mutavassıtla anlaşmış olmak, taklit veya tağyir edil­ miş damgaları muhafaza etmek tedavüle koymak, ve tedavüle koyma­ larına tavassut etmek ten ne anlaşılmak lâzım geldiğini, taklit veya tağyir edil miş paraların memlekete sokulması, (muhafazası tedavüle konjmafeı, tedavüle konmasına tavassut etmekten bahsederken izah et­ miş idik. Bu itibarla bu izahatı burada tekrar etmiyoruz. Kalp paraların

(28)

138 HAKKI DEMİREL

memlekete ithali, muhafazası, tedavüle konması, tedavüle konmasına tavassut etmek hakkında vermiş olduğumuz izahat burada da carMir. Yine Kanunumuz kalp paraların alınmasında olduğu gibi, taklit veya tağyir edilmiş kıymetli damgalann alınmasının da "satın alma" şek­ linde olmasiyle, "diğer her hangi bir surette alima" olması arasında hiç bir tefrik yapmamıştır. (Bk. Md. 322 delaletiyle, md. 316 f. 4 ve md. 318).

III — Failde kastin bulunması:

Nihayet kıymetli damgalarda hakikatin tahrifi suçunun teşekkülü için failde kastin de bulunması yani fail tarafından, kanunun cezalan­ dırmak gayesini güttüğü fiilin işlenlmek "istenmiş" olması da lâzımdır.

Eğer fail bir kıymetli damganın bahis mevzu'u olduğunu bilmemiş veya yukarıda gördüğümüz şekillerden biniyle hakikati tahrif etmek is^ tememiş, yahutta bu suretlerden biriyle hakikati, âlmmeyi aldatmak üzere tahrif etmemiş olursa kıymetli damgalarda sahtekârlık suçu teşek­ kül etmiş olmaz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Oysa onlar için ideal kitle iletişim araçları olan radyo ve televizyon teknik açıdan belki de istemediğimiz kadar çok İmkan sunuyor görme özürlülere.. Ama ne yazık ki bu

Yazılı basının bu tür im­ kansızlıklar içinde olduğu da gözönüne alınarak en uygun tavır özel veya resmi radyo ve televizyon İstasyonlarının görme Özürlüler

Sosyal Beceriler: Gören birey­ lerin olduğu kadar, görme özürlü bireyle­ rin de sosyal ilişkilere gereksinimleri vardır ve bu bireyler görme duyularının yokluğu

c) Test ve Araştırma Bürosunun kuru­ tuşunda etkin roller oynadı. Özel Eğitim bölü­ mündeki çalışma arkadaşlarıyla bu süre için­ de ülkenin çeşitli

i i zurlu bir çocuğa sahip aileler kendileri • \ne ozgu bir stresi yoğun olarak yaşa- \ ^ J maktadırlar Bu da ozurlu bir çocuğa annelik babalık etmenin zorluğudur Bu duru

Denek B, 12 yaşında ve Down Sendrom'ludur Okumaya, yazmaya ve mate­ matiğe hazırlık becerileri uzennde çalışmakta­ dır İstek ve ihtiyaçlarını birkaç kelimelik

Yani hukuku olduğu gibi incelemeye çalışan betimleyici (descriptive) hukuk bilimi de hukuk felsefesinin ilgi alanındadır. Betimleyici anlayışın dayandığı metodolojide,

Mahkeme, stajyer avukat olan bir kişinin avukatlık mesleğine söz konusu uygulamayı bilerek girdiğini, stajyer avukatın ücret ve masrafları ödenmeksizin hizmet