• Sonuç bulunamadı

Başlık: GÖRME ÖZÜRÜ E KİTLE İLETİŞİM LA RIYazar(lar):CANBAZ, ŞahindeCilt: 1 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Ozlegt_0000000011 Yayın Tarihi: 1993 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: GÖRME ÖZÜRÜ E KİTLE İLETİŞİM LA RIYazar(lar):CANBAZ, ŞahindeCilt: 1 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Ozlegt_0000000011 Yayın Tarihi: 1993 PDF"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

54 ÖZEL EĞİTİM DERGİSİ, 1993 1 (3), 54-55

GÖRME ÖZÜRÜ

S

on bir yıldır yazılı basında yer alan haberleri gözden geçirdiğimizde en sık rastladığımız haber manşet­ lerinden bazıları şunlardı:

- "Kör kız gören sevgilisine kaçtı."

- "Acıyıp kendisini karşıya geçiren adamı soydu."

- "Kör anne altı çocuğunu nasıl yetiştirecek?"

Bu manşetler kamuoyunun görme Özürlülere nasıl baktığını çok iyi yansıtmaktadır. Yani magazin ağırlıklı bu tür haberler insanların acıma duygusunu ve bilgisizliğini sömiirüyor.

Kille iletişim araçları insanlara görme özürlülere acımayı değil, öncelikle onları kendileriyle eşit görmeyi empoze etmelidir.

Bunun yanı sıra kitle iletişim araçları yoluyla özürlülere hizmet konu­ sunda yapılabilecek bir başka şey daha var. O da, koruyucu hekimlik ve görmezlerin eğitimi konusunda paket programlar hazırlanmasıdır. Doğuştan olmayan görme kusurlarının bir takım koruyucu hekimlik önlemleriyle engellenebileceğini biraz önce Burak açıkladı. Demek ki, bahsedilen bu noktada kille iletişim araçları ve tıbbi * A.Ü. Basın Yayın Yüksek Okulu Son

E KİTLE İLETİŞİM

LA RI

&> * Şahinde CANB AZ müdahelenin işbirliği yapması gerekiyor. Böylece bu işbirliği ebeveynlerin bilinçlenmesini sağlasın. Koruyucu he­ kimliğe ilişkin paket programlarda doğuş­ tan olmayan görme özürünün nasıl ve ne zaman ortaya çıktığı, bulaşma yollan, alınacak önlemler ve izlenecek yollar uzman bir hekim tarafından halkın anlaya­ bileceği bir dille anlatılmalıdır. Görmez­ lerin eğitimi konusunda İse günlük yaşamda onlara birtakım kolaylıklar sağlayabilecek, çevreleriyle uyumlarını kolaylaştıracak, yani kendilerini topluma kabul ettirmelerini sağlayacak bilgilerin yine bir uzman tarafından aktarılması söz konusu olabilir.

Görme özürlülerin kille iletişim araçlarından yararlanmasının bir yolu daha var. Bu da konuşan kasetler ve diğer ses bantlarıdır.

Görme özürlüler için bu kasetler dünyaya açılan bir kapı adeta. Bu kasetler­ de bilimsel materyallerin yanında, roman, öykü, şiir gibi kuramsal yapıtlar da yer alıyor. Avrupa ülkelerinde konuşan kaset dağıtımı son derece iyi örgütlenmiştir. Abonelere periyodik olarak gönderilen ka­ setler belli bir süre sonra merkeze geri dönmekledir. Aynı döngü diğer hafta da sürmektedir. Bu tür sağlıklı bir uygulama ne yazık ki ülkemizde gerçekleş­ tirilebilmiş değildir. Milli kütüphane'nin Sınıf öğrencisi

(2)

ÖZEL EĞİTİM DERGİSİ, 1993

-Si

konuşan kaset birimi ve koleksiyonu var

ama bu kasetler pratikte kullanıma elve­ rişli değildir. Çünkü kütüphane sınırlar' dışına çıkarılması yasaktır. Bunun yanında kütüphanenin iç mimarisi görme özürlülerin rahatça kullanabileceği bir du­ rumda değildir. Tüm bu olanaksızlıklar konuşan kaset hizmetinden yararlananların sayısının kısıtlı kalmasına neden olmak­ tadır.

işin bir diğer boyutu da bu işe ka-nalize olmuş birkaç gönüllü kuruluşun birbirleriyle rekabet etmeleri ama bu reka­ beti işin kalitesine yansıtamamalarıdır. Konuşan kaset dağıtımı bir ara sınırlı sayıda aboneye titizlikle yapılmış olsa da şu dönemde açmaza girmiş durumdadır.

Her ne kadar ülkemizde yaygın değilse de konuşan plak ve hatta compact disc hizmetlerinin de aynı şekilde abonele­ re götürülmesi yerinde olacaktır.

Yazılı basın açısından öncelikle Braille alfabesiyle yayınlanan yazılı haber bültenlerinin, görme özürlerinin yararlana­ bileceği bîr başka kaynak olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu bültenlerin ma­ liyeti oldukça yüksektir ve gönüllü kuru­ luşlara altından kalkamayacakları bir yük getirmektedir. Bu yüzden Türkiye Körler Vakfı'nın 1984'ten beri çıkardığı "Gören Eller" gazetesi bugün çıkmamaktadır. Ülkemizde ulusal yazılı basının açmazda olduğu şu dönemde böyle bir hizmeti yazılı basından beklemek sanırız marjinal kalmakladır.

Yazılı basının bu tür im­ kansızlıklar içinde olduğu da gözönüne alınarak en uygun tavır özel veya resmi radyo ve televizyon İstasyonlarının görme Özürlüler için özel yayın yapmalarıdır.

Öneriler hep sözde kalır, bir türlü ete kemiğe bürünmez. Oysa yasalarda yer alacak yaptırımlar ya da teşvik önlemleri bu tür önerilerin uygulama alanı bul­ masını kolaylaştıracaktır. Bizim önerimiz (yine öneri oluyor ama) radyo, televizyon ve basın yasasına bu konuda eklemeler yapılması ve hatta kaliteli program yapan­ lara maddi içerikli ödüller verilmesidir.

Biz bugün kitle iletişim öğrencisi yarın uygulayımcısı olarak burada bütün bu onaya attığımız önerileri yerine getire­ ceğimize söz veriyoruz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Doğuş Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu öğrencilerinin hizmet kalitesi algılarının memnuniyet, imaj, sadakat ve tavsiye üzerindeki etkisinin araştırıldığı bu

Karadeniz Mıntakasının doğu kısmında yüksek kıyı dağlarının geri­ sinde bir "Doğu Karadeniz İç Kuşağı" kabul etmiyerek, kıyı dağları çok defa 1000

Ich bin der Meinung, dass man die Ostgrenze des Mittelmeerbereiches hier weiter nach Osten bis etwa an den Eufrat verlegen sollte, und zwar aus folgenden Gründen: Die Höhen, welche

İlaçta patentle ilgili bu gelişmelerden sonra, yabancı ilaç firmalarının, Türkiye’de hem patent açısından hem de öteki hukuksal mevzuat bağlamında yaşadıkları

müştür. O, Musa'ya gelen vahiy ve yazılı metinleri hususunda Yahudi kaynaklannda anlatılanları benimsemiştir. Ancak o, bazı bilgileri yanlış anlamış, Tevrat'la Mişna'mn

alt-alem.in bütün mekanlarımaydınlattı. Allah'ın meleklerden istediği've sadece ıblis'in karşı koyduğu Adem:in önündeki secdenin nedeni,işte onun bedenine. konulmuş olan

Buaraştınnamızsırasında aşağıda görüleceği gibi, sözkonusu kitaptan aldığımız örneklerle günümüz fasih Arapça'sı arasında cümle kuruluşlan (sentaks)

önce İslam dünyasında ç,.• k seslilik, fikir, düşünce ve ilim yapma hürriyeti alabildiğine geni l ve sınırsız idi. Kimse kimseye .fikir be- yan etmede, ilim yapmada