• Sonuç bulunamadı

Sağlık personeli ve hastaların, hasta hakları konusunda bilgi düzeyleri ve uygulanan müdahale yöntemlerinin etkinliğinin değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sağlık personeli ve hastaların, hasta hakları konusunda bilgi düzeyleri ve uygulanan müdahale yöntemlerinin etkinliğinin değerlendirilmesi"

Copied!
126
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1993

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ

TIP FAKÜLTESİ

Halk Sağlığı Anabilim Dalı

SAĞLIK PERSONELİ VE HASTALARIN,

HASTA HAKLARI KONUSUNDA BİLGİ DÜZEYLERİ VE

UYGULANAN MÜDAHALE YÖNTEMLERİNİN

ETKİNLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Uzmanlık Tezi

Dr. Özgür ERDEM

(2)

1993

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ

TIP FAKÜLTESİ

Halk Sağlığı Anabilim Dalı

SAĞLIK PERSONELİ VE HASTALARIN,

HASTA HAKLARI KONUSUNDA BİLGİ DÜZEYLERİ VE

UYGULANAN MÜDAHALE YÖNTEMLERİNİN

ETKİNLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Uzmanlık Tezi

Dr. Özgür ERDEM

Tez danışmanı: Prof. Dr. H. Seval AKGÜN

(3)

TEŞEKKÜR

Başkent Üniversitesini ve bağlı sağlık kuruluşlarını kurarak ülkemiz için eğitim ve sağlık hizmetlerine önemli katkılar sağlayan Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Mehmet HABERAL’ a, bizlerin yetişmesine olanak sağladığı için teşekkürü bir borç bilirim.

Halk Sağlığı A.B.D.’a geldiğim ilk günden son gününe kadar bana emek veren ve yetişmemde katkıları yadsınamaz olan tez danışmanım ve Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanım Sayın Prof. Dr. H. Seval AKGÜN’ e; her zaman örnek aldığım ve desteklerini hissettiğim Hocalarım Prof. Dr. Rengin ERDAL’ a ve Yrd.Doç. Dr. Cihangir ÖZCAN’ a; Halk Sağlığı Ana Bilim Dalının şekillenmesinde önemli katkıları olan ve desteklerini benden esirgemeyen ve tezimin toparlanmasında birlikte çok çalıştığımız Yrd.Doç. Dr. I. İrem BUDAKOĞLU ve Uzm. Dr. Coşkun BAKAR’ a sonsuz teşekkür ederim.

Uzmanlık eğitimim süresince gitmiş olduğum rotasyonlarımdaki tüm Hocalarıma ve ekip arkadaşlarıma; uzmanlık sınav jürimde yer alan ve önerileri ile tezimin tamamlanmasına katkıda bulunan Prof. Dr. M. Ali BUMİN’ e ve Prof. Dr. Hilal ÖZCEBE’ ye; katıldığım kurs ve aktivitelerde, organizasyonları hazırlamak için emek harcayan herkese teşekkür ederim.

Tezimin Başkent Üniversitesi ve bağlı sağlık kuruluşlarındaki dört merkezde gerçekleşmesinde, kapılarını açan ve destekleyen merkez müdürlerine; kaliteli hizmet çatısı altında çalışan ve tezimde önemli rol alan ve bazı zamanlarda benden çok yorulan ve sitem etseler de çalışmaya devam eden tüm kalite ekibine; merkezlerle benim için iletişimi sağlayan, maddi ve manevi desteğini hiç esirgemeyen İstatistik ve Kalite Uzmanım Gamze GÜNEŞ’ e sonsuz teşekkür ederim.

Beni yetiştiren ve büyüten, emeklerini her zaman bildiğim ve hissettiğim, büyüklerim, anneannem ve annem Hamiyet ERDEM’ e; tez süresince odasını sıkça işgal ettiğim kardeşim Umut ERDEM’ e teşekkürlerimi bir borç bilirim.

(4)

ÖZET:

Başkent Üniversitesi Hastanesi ve Bağlı Sağlık Kuruluşları’na başvuran hastaların ve çalışan personelin hasta hakları ve yasal mevzuat konusundaki bilgilerinin belirlenmesi; bu konu ile ilgili farklı müdahale yöntemleri uygulayarak sağlık bilinci geliştirmede bireylerde olumlu yönde değişim sağlamak, bu araştırmanın temel amaçlarıdır.

Bu araştırma müdahale tipi epidemiyolojik bir araştırma olup, 2006 yılında personel ve hastaların hasta hakları konusunda bilgi düzeyi belirlenmiş ve 2007 yılında müdahale yöntemleri uygulanarak, müdahalelerin etkinliği değerlendirilmiştir. Veri toplama aracı olarak anket formu kullanılmıştır. Müdahale yöntemleri olarak, personele eğitim verilmiş ve eğitim kitapçığı hazırlanmış; hastalara ise hasta hakları konusunda broşür ve hasta danışmanları aracılığı ile bilgilendirme yapılmıştır.

Araştırmaya toplam 1240 personel ve 988 hasta katılmıştır. Katılım oranı: müdahale öncesi grupta personel ve hasta için tam iken, müdahale sonrası grupta hastaların örneklem sayısının %72’sine ulaşılmıştır. Hesaplanan bilgi puanı personel ve hastalar için müdahale öncesi ve sonrası gruba göre değerlendirilmiştir. Müdahalenin personelin bilgi düzeyi puanını 4,9 kat etkilediği ve müdahale sonrası grupta bilgi düzeyi skorunun artmış olduğu görülmüştür. Hastaların müdahale sonrası grupta bilgi düzey puanları artmış olmasına rağmen müdahalenin istatistiksel açıdan gruplar arasında farklılık oluşturmadığı saptanmıştır.

Araştırmadaki incelenenlerin hasta hakları ile ilgili ülkemizdeki mevzuatı(hasta hakları yönetmeliği) okuma durumu değerlendirilmiştir. Müdahale öncesi personelin %12,6’sı yönetmeliği okurken, müdahale sorası %25,2’sinin okuduğu görülmüştür. Müdahalenin personel üzerinde yönetmeliği okuma durumuna 2,3 kat etki ettiği saptanmıştır. Tüm hastaların %8’nin yönetmeliği okuduğu görülmüştür. Hastalar açısından müdahale yöntemlerinin yönetmeliği okuma durumunu etkilemediği saptanmıştır.

Araştırmada kullanılan müdahale yöntemleri personel ve hastalar da bilgi düzeyini arttırmakla beraber devamlılığının da sağlanması önem taşımaktadır.

(5)

SUMMARY:

The main objectives of this research is to determine the knowledge level of hospital employees and patients who applied to Başkent University Hospital and Baskent University Research and Application Centers about awareness of patients’ right and legislation; and to provide positive change in the development of individuals’ health consciousness by implementing different intervention methods on this subject.

This research is a field trial (intervention) study. The knowledge level of the hospital employees and patients about patients’ rights is determined in 2006 and after 6 months of implementing the interventions the efficiency of the interventions is evaluated in 2007. The questionnaire is used as a data collection tool. The intervention methods comprise employee training course and training book, brochure about the patients’ rights and information to patients by patients’ advisers.

1240 staff and 988 patients are participated in the research. The participation rate is 100% for the employee and the patient before the intervention while the rate is decreased to 72% after the intervention for patients. The calculated knowledge scores for groups employee and patients are evaluated according to the before and after intervention. The intervention makes an increment of the knowledge score of employee 4.9 times more and the knowledge level score of the group increases after the intervention. Although the information level scores of patients increase after the intervention, it is not statistically significant.

It is observed that the legislation is read by the 12.6% of the employee before intervention while the 25.2% of the employee read it after the intervention. The intervention on the employee affects the reading status of legislation 2.3 times more. It is seen that the 8% of all patients read the legislation. It is confirmed that the intervention methods do not affect the reading status of patients.

Intervention methods used in this research seem to increase patients’ and employees’ knowledge levels. However, ensuring its continuity is also very important.

(6)

İÇİNDEKİLER Sayfa

TEŞEKKÜR i

ÖZET ii

İNGİLİZCE ÖZET iii

İÇİNDEKİLER DİZİNİ iv

KISALTMALAR VE SİMGELER DİZİNİ vii

ŞEKİLLER DİZİNİ viii

TABLOLAR DİZİNİ xi

İÇİNDEKİLER DİZİNİ: iv

1. GİRİŞ VE AMAÇ: 1

2. GENEL BİLGİLER: 4

2.1. Hasta haklarına giriş ve tanımlar: 4 2.2. Hak kavramı: 5

2.3. Hak kavramı tarihçesi: 6

2.4. Hasta hakları kavramı tarihçesi: 9

2.4.1. Hasta Hakları Beyannamesi(A Patient’s Bill of Rights): 11

2.4.2. Lizbon Bildirgesi: 13

2.4.3. Amsterdam Bildirgesi: 13

2.4.4. Bali Bildirgesi: 15

2.4.5. Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü Ana Sözleşmesi: 16 2.5. Ulusal Boyutta Hasta Hakları: 17 2.6. Türkiye’de Hasta Hakları: 18

2.7. Türkiye’deki Yasal Düzenlemeler: 20

2.7.1. Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun: 20

2.7. 2. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu: 21

2.7. 3. Tıbbi Deontoloji Tüzüğü: 21 2.7. 4. Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun 22 2.7.5. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası(1961): 22 2.7.6. Organ Ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli

Hakkında Kanun:

23 2.7.7. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası(1982): 23

2.7.8. Nüfus Planlaması Hakkında Kanun: 24

(7)

2.8. Hasta Hakları Yönetmeliği: 24 2.9. Türkiye’de Hasta Hakları Uygulamaları: 29

2.9.1. Hasta Hakları Uygulama Yönergesi: 31

2.9.2. Hasta haklarına yönelik uygulamalarda başvuru istatistikleri: 35

3. GEREÇ - YÖNTEM: 37

3.1. Araştırma Projesi: 37

3.2. Araştırma Bölgesi: 37

3.3. Araştırmanın tipi: 38

3.4. Araştırmanın Hipotezleri: 38

3.5. Araştırma evreni ve örneklem seçimi: 38

3.5.1. Araştırmaya katılım oranı: 41

3.5.2. Çalışmaya kabul ve dışlama kriterleri: 41

3.6. Araştırmanın Veri Kaynakları: 41 3.7. Araştırmanın Uygulama Aşamaları: 42 3.7.1. I. Aşama: 42 3.7.2. II. Aşama: 42 3.7.3. III. Aşama: 44 3.8. Araştırmanın Değişkenleri: 44 3.8.1. Bağımsız değişkenler: 44 3.8.2. Bağımlı değişkenler: 44

3.9. Araştırmada kullanılan terim ve kriterler: 45

3.10. Araştırma Verilerinin Değerlendirilmesi ve İstatistiksel Analiz: 46

3.11. Araştırmanın zaman çizelgesi: 48

3.12. Araştırmada karşılaşılan güçlükler ve kısıtlılıklar: 49

4. BULGULAR: 50

4.1. Tanımlayıcı bulgular: 50

4.1.1. Personele ait tanımlayıcı özellikler: 51

4.1.2. Hastalara ait tanımlayıcı özellikler: 54

4.2. İncelenenlerin hasta hakları ile ilgili bilgi düzey durumları: 57 4.2.1. Personelin hasta hakları ile ilgili bilgi düzey durumları: 64 4.2.2. Hastaların hasta hakları ile ilgili bilgi düzey durumları: 69 4.3. Sağlık hizmeti yönünden hasta hakları bulguları: 72 4.3.1. Personeller tarafından verilen hizmetlere yönelik bulgular: 74

(8)

4.3.2. Hastalar tarafından aldıkları hizmetlere yönelik bulgular: 75 5. TARTIŞMA: 77

6. SONUÇ VE ÖNERİLER: 89

7. KAYNAKLAR: 91

8. EKLER: 94

Ek 1. Proje Kabul Yazısı

Ek 2. Hastalara Yönelik Hazırlanan Hasta Hakları Bilgi Düzeyi Anket Formu Ek 3. Personele Yönelik Hazırlanan Hasta Hakları Bilgi Düzeyi Anket Formu Ek 4. Gönüllü Denek Bilgilendirme Ve Onay Formu

Ek 5. Hasta Hakları Broşürü

Ek 6. Eğitim Kitapçığı Içindekiler Dizini

(9)

KISALTMALAR ve SİMGELER DİZİNLERİ:

DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü

TTB : Türk Tabipler Birliği

İHEB : İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi

HHY : Hasta hakları Yönetmeliği

T.C. : Türkiye Cumhuriyeti

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

SB : Sağlık Bakanlığı

DTB : Dünya Tıp Birliği

BM : Birleşmiş Milletler

(10)

ŞEKİLLER DİZİNİ Sayfa No: Şekil 2.1.Kazanımlara göre insan haklarının sınıflandırılmış durumu 10

Sekil 2.2. Hasta Hakları Birimi çalışma yöntemi 34

Şekil 3.1 Evren sayısının bilindiği durumlarda kullanılan örneklem formülü 39

Şekil 3.2. Araştırmanın akış şeması, Başkent Üniversitesi, 2007 45

Şekil 3.3. Bilgi düzeyi skoru formülü 46

Şekil 3.4. Araştırmanın zaman çizelgesi, Başkent Üniversitesi, 2007 48 Şekil 4.1. İncelenen personellerin “hastanede daha önce yattınız mı?” sorusuna

verdikleri yanıtların gruplara göre yüzde dağılımları, BaşkentÜniversitesi, 2007

53 Şekil 4.2. İncelenen hastaların “hastanede daha önce yattınız mı?” sorusuna

verdikleri yanıtların yüzde dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

57 Şekil 4.3. İncelenen personel ve hastaların bilgi düzeyleri skorları ortalama ±

standart sapmalarının gruplara göre dağılımı, Başkent Üniversitesi, 2007

59 Şekil 4.4. İncelenen personelin, asli mesleklerinin bilgi düzeyi skorlarının, grup I

ve grup II’ ye göre ortalama±standart sapma dağılımı, Başkent Üniversitesi, 2007

61 Şekil 4.5. İncelenen hastaların gruplara göre bilgi puanı skorları ortalamalarının,

öğrenim durumlarına göre dağılımı, Başkent Üniversitesi, 2007

63 Şekil 4.6. İncelenen personellerin eğitim alma durumlarının gruplara göre yüzde

dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

65 Şekil 4.7. İncelenen personelin yönetmeliği okuma durumlarının gruplara göre

yüzde dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

65 Şekil 4.8. Personelin hasta hakları ile ilgili sorun yaşama durumlarının gruplara

göre yüzde dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

67 Şekil 4.9. Personellerin hasta hakları ile ilgili şikayet alma durumlarının gruplara

göre yüzde dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

68 Şekil 4.10. İncelenen hastaların hasta hakları ile ilgili sorun yaşama durumlarının

gruplara göre, yüzde dağılımları Başkent Üniversitesi, 2007

71 Şekil 4.11. İncelenen personel ve hastaların “bilgilendirilme hakkı” uygulamasına

yönelik verdikleri yanıtların gruplara göre yüzde dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

(11)

Şekil 4.12. İncelenen personel ve hastaların“dini inançlarını yerine getirebilme hakkı” uygulamasına yönelik verdikleri yanıtların gruplara göre yüzde dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

73

Şekil 4.13. İncelenen personel ve hastaların “ağrının uygun değerlendirilmesi ve tedavisi” uygulamasına yönelik verdikleri yanıtların gruplara göre yüzde dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

(12)

TABLOLAR DİZİNİ Sayfa No: Tablo 3.1. Merkezler Göre Evren ve Örnekleme Alınan Personel ve Hasta

Sayıları, Başkent Üniversitesi, 2007

40 Tablo 3.2 Merkezler İçerisinde Evren ve Örnekleme Alınan Personel Sayılarının,

Meslek Gruplarına göre Dağılımı, Başkent Üniversitesi, 2007

40 Tablo 4.1. İncelenen merkezlerdeki personel ve hastaların, gruplara göre sayı ve

yüzde dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

50 Tablo 4.2. İncelenen personellerin temel tanımlayıcı özelliklerinin gruplara göre

sayı ve yüzde dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

51 Tablo 4.3. İncelenen personellerin çalışma özelliklerinin gruplara göre sayı ve

yüzde dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

53 Tablo 4.4. İncelenen hastaların gruplara göre temel tanımlayıcı özelliklerinin

sayı ve yüzde dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

54 Tablo 4.5. İncelenen hastaların sosyo-demografik özelliklerinin gruplara göre sayı

ve yüzde dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

56 Tablo 4.6. İncelenen personel ve hastaların hasta hakları ile ilgili önermelere

verdikleri evet yanıtlarının gruplara göre % dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

58

Tablo 4.7. İncelenen personel ve hastaların bilgi düzeyleri skorları ortalamalarının gruplara göre dağılımı, Başkent Üniversitesi, 2007

59 Tablo 4.8. İncelenen personelin, asli mesleklerinin bilgi düzeyi skorlarının, grup I

ve grup II’ ye göre ortalama±standart sapma dağılımı, Başkent Üniversitesi, 2007

60 Tablo 4.9. İncelenen personellerin Hasta Hakları Konusundaki bilgi düzey

skorlarını Etkileyen Faktörlerin Çoklu(Multiple) Regresyon Analizi ile değerlendirilmesi, Başkent Üniversitesi, 2007

61

Tablo 4.10. İncelenen hastaların gruplara göre bilgi puanı skorları ortalamalarının, öğrenim durumlarına göre dağılımı, Başkent Üniversitesi, 2007

63 Tablo 4.11. İncelenen personellerin eğitim alma ve yönetmeliği okuma

durumlarının gruplara göre sayı ve yüzde dağılımları, Başkent Üniversitesi, 2007

64 Tablo 4.12. İncelenen personellerin Hasta Hakları Yönetmeliğini Okuma

Durumunu Etkileyen Bazı Faktörlerin Lojistik Regresyon Analizi İncelenmesi, Başkent Üniversitesi, 2007

(13)

Tablo 4.13. Grup I ve grup II de incelenen personellerin “hasta hakları denilince aklınıza ilk gelen ifade” sorusuna verdikleri yanıtların ilk üçünün dağılımı, Başkent Üniversitesi, 2007

67

Tablo 4.14. İncelenen personellerin grup I ve grup II de “Hasta hakları konusunda şikâyet alma durumunda nasıl bir tutum sergilersiniz?” sorusuna verdikleri yanıtlardan ilk üçünün dağılımı, Başkent Üniversitesi, 2007

68

Tablo 4.15. Hastaların, yönetmeliği okuma,eğitim alma ve bilgi sahibi olma durumları ve bilgi kaynaklarının gruplara göre sayı ve yüzde dağılımları,

Başkent Üniversitesi, 2007

69

Tablo 4.16. Grup I ve grup II de incelenen hastaların “hasta hakları denilince aklınıza ilk gelen ifade” sorusuna verdikleri yanıtların ilk üçünün dağılımı,

Başkent Üniversitesi, 2007

70

Tablo 4.17. İncelenen hastaların Grup I ve Grup II de “Hasta hakları konusunda sorun yaşadıysanız ne yaptınız?” sorusuna verdikleri yanıtların dağılımı(ilk üçü), Başkent Üniversitesi, 2007

71

Tablo 4.18. Personellerin verilen hizmetlerde hasta haklarını uygulamalarına yönelik verdikleri yanıtların gruplara göre dağılım yüzdeleri, Başkent Üniversitesi, 2007

75

Tablo 4.19. Hastaların aldıkları hizmetlerde hasta haklarını uygulamalarına yönelik verdikleri yanıtların gruplara göre dağılım yüzdeleri, Başkent Üniversitesi, 2007

(14)

GİRİŞ VE AMAÇ:

İnsanoğlunun siyasal toplum öncesi, hak ve özgürlük uğruna derdiği mücadele, doğal toplum ortamında bulundukları dönemde dahi var olmuş ve devlet adı verilen organizasyon ortaya çıkmasından sonrada devam etmiştir(1).

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, devletler bireylere tanınan hakların güvence altına alınması gereğinde görüş birliğine varmışlardır. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler Kuruluşunun 1948 yılında yayınladığı “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi” kişi haklarının güvence ve koruma altına alınması açısından önemli bir adım olmuştur. Türkiye’nin de içinde olduğu Birleşmiş Milletlere üye ülkeler bu bildirgeyi onaylayarak, kendi ülkelerinde yaşayan insanlara karşı sorumluluk görevlerini yerine getirmişlerdir. Bildirgenin kabulünden günümüze kadar ki dönemde insan hakları konusunda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bu haklar kendi içinde bireysel özgürlük hakları olmak üzere birinci kuşak, sağlık ve sosyal güvence hakları olmak üzere ikinci kuşak ve hasta hakları ile kadın ve çocuk hakları olmak üzere üçüncü kuşak haklar olarak terminolojide yerlerini almışlardır(2,3).

Günümüzde, ülkeler gelişen süreçle birlikte kendi anayasa ve yasalarında kişi hakları ile ayrıntılı maddelere yer vermiştir. Ülkemizde bu süreç “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”nin imzalanması ile başlamış ve sağlık alanındaki bireysel haklarımız da yasalarımız içinde koruma ve güvence altına alınmıştır. Kişinin yaşama hakkının yanında, sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı da en önemli haklarından biri olarak ele alınmıştır(2,3,4).

Aynı zamanda günümüzdeki teknolojik ilerlemeden hızla etkilenen sağlık alanında, insan soyunun maddi ve manevi değerlerini yakından ilgilendiren gelişmeler yaşanmış, “sağlık”, “hastalık”, “yaşam”, “ölüm” gibi temel kavramlar yeni boyut ve anlamlar kazanmıştır. Bu süreç beraberinde sağlık alanında alternatiflerin artmasını da getirmiştir. Alternatiflerin çoğalması ve yaşanan gelişmelerin hızlı ivmesi, sağlık hizmetlerinin etik ve hukuksal boyutlarının önemini arttırmış, yeni tartışmalara ve açılımlara neden olmuştur(5).

Tüm dünya ülkeleri 21. yüzyıla girerken ulusal yasalarında hasta hakları ile ilgili düzenlemelere gitmişlerdir. Özellikle Amsterdam Bildirgesi sonrasında, Avrupa

(15)

kıtasındaki birçok ülke hasta hakları ile ilgili yasal düzenlemelerini gerçekleştirmiştir. Finlandiya, 1992 yılında “Hasta Hakları ve Durumu” yasasını kabul ederek, bu konuda öncü rol oynamıştır(1,6). Ülkemizde de bu gelişmeler ışığında, T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan, “Hasta Hakları Yönetmeliği”, 1 Ağustos 1998 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmıştır(7,8). Hasta hakları uygulamalarına yönelik, 2003 yılında yönerge çıkarılmış ve Nisan 2005 tarihinde yönerge üzerinde düzenlemelere gidilerek işlevselliği arttırılmaya çalışılmıştır(9,10).

Hasta hakları, yönetmelikte; sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan olmaları sebebiyle sahip bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan hakları olarak tanımlanmaktadır. ( 8) Hasta hakları esas olarak insan kaynaklarının ve değerlerinin sağlık hizmetine, uygulanmasını ifade etmekte ve “Hastanın hakkının korunması demek aslında birbirine bağlı ilişkiler zinciri içinde sağlık çalışanın da hakkının korunması anlamına gelmekte ve bütün bunlar aslında kişi ve toplum bilincinin yükselmesini de beraberinde getirmektedir” (11).

Bireyin ayakta ve yatarak sağlık hizmeti alma sürecinde kendisinin sahip olduğu hakları bilmesinin yanında sağlık hizmeti sunanların da bu konuda yeterince bilgi sahibi olmaları beklenen ve istenen bir durumdur. Bu gelişme toplumun bu konudaki farkındalığının bir gelişmesinin göstergesi olup aynı zamanda oluşabilecek hukuki sorunların asgariye indirilmesini de sağlayacaktır. Ülkemizde bu alanda, son 10 yılda çalışmalar yapılmış ve T.C.’ deki hasta haklarına yönelik yasal düzenlemelerin ve uygulamalarının, hasta ve sağlık çalışanları arasında bilinirliklerinin ve farkındalığının % 9-25 düzeyde olduğu görülmüştür(12-15).

Hasta hakları, daha iyi sağlık ortamı için hasta ve sağlık hizmetlerinde çalışan personelin birlikte sahip çıkması gereken haklardır. Konunun önemi ve hukuki sürecin getireceği cezai müeyyideler ile sorumluluklar göz önüne bulundurulduğunda; hem sağlık personeli hem de hastaların, hasta hakları kavramı ve yasal mevzuatı bilmesi önem ve öncelik taşımaktadır(16).

(16)

Araştırmanın amaçları: Araştırmamızın iki adet kısa vadeli amacı vardır.

Bunlardan birincisi Başkent Üniversitesi Hastanesi ve Bağlı Sağlık Kuruluşları’na başvuran hastaların ve çalışan personelin hasta hakları ve yasal mevzuat konusundaki bilgi düzeyinin belirlenmesidir.

İkinci kısa vadeli amacımız ise bireylere haklar konusunda farklı müdahale yöntemleri uygulayarak, sağlık bilinci geliştirmede, bireylerde olumlu yönde değişim sağlamak ve arttırmaktır, Ayrıca uygulanan müdahalelerin etkinliğini değerlendirmek de beklenen diğer bir amacımızdır.

Bu araştırmanın uzun vadeli beklenen amacı şu şekilde tanımlanabilir.

Araştırmamızın sonucunda elde edilen bulgular ışığı altında kazanılan deneyimlerin, benzer sağlık kuruluşlarına, bu konudaki kurumsallaşma sürecinde örnek ve yönlendirici olmaktır.

(17)

2. GENEL BİLGİLER:

2.1. Hasta Haklarına Giriş ve Tanımlar:

Mevcut sağlık siteminde kişinin hasta olmadan önceki süreçte sağlığının korunması ve her kişiye nitelikli, eşit tıbbi bakım ve tedaviye ulaşabilme imkanın sağlanması olan sağlık hakkının parçası ve tamamlayıcısı durumundaki hasta hakları, özellikle son 20-30 yılda önem kazanarak, kavramsallaşmıştır. Kavramsallaşma sürecinde hasta haklarının tanımı da yapılmıştır. Uluslar arası boyutta kabul edilmiş, hasta haklarını tarif eden tek bir tanım bulunmamaktadır. Aynı zamanda tanımlarla birlikte, hasta haklarının kapsayıcılığı da farklılıklar gösterse de konunun temel noktalarının çoğu çalışma ve belgelerde benzer olduğu görülmektedir (17).

Ülkemizde T.C. (Türkiye Cumhuriyeti) Sağlık Bakanlığı tarafından 1 Ağustos 1998 yılında Resmi Gazete’de yayınlanan “Hasta Hakları Yönetmeliği”nde; “ Hasta hakları: sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan olmaları sebebiyle sahip bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan haklarını, ifade eder.” (8) olarak tanımlanmıştır.

Hasta Hakları: Hasta ile sağlık çalışanları arasında bireysel ve toplumsal düzeyde ortaya çıkan, sağlık çalışanlarının hastaya ve hastanın sağlık çalışanlarına karşı görev ve sorumlulukları olan, daha iyi sağlık ortamı için hasta ve sağlık çalışanlarının birlikte sahip çıkması gereken haklar olarak tanımlamak da mümkündür(18).

“Hasta hakları: esas olarak insan kaynaklarının ve değerlerinin sağlık hizmetine, uygulanmasını ifade etmekte ve hasta ve sağlık hizmeti genelinde beklenti ve kararların rasyonalize edilmesi olarak da açıklanabilmektedir” (11).

Uluslar arası belgelerde, sağlık hizmetlerinde insan hakları ve değerlerinin korunması, bilgilendirme, onam, mahremiyet ve gizlilik, bakım ve tedavi sürecinde karar verebilme ve katılımı, başvuru yapabilme hakkı, hasta haklarının temel çatısını oluşturmaktadır. Aynı zamanda hasta hakları ile ilgili belgelerde haklarla birlikte hasta ve personel açısından üstlerine düşen sorumluluklarda belirtilmektedir(16).“Hastanın hakkının korunması demek aslında birbirine bağlı ilişkiler zinciri içinde sağlık çalışanın da hakkının korunması

(18)

anlamına gelmekte ve bütün bunlar aslında kişi ve toplum bilincinin yükselmesini de beraberinde getirmektedir.” (11) denilebilmektedir.

Herkesin yeterli sağlık bakımı ile sağlığının korunması ve mümkün olan en yüksek sağlık düzeyine ulaşması, temel insan hakları ve sağlık hakkı arasında bulunmaktadır. Sağlık hizmetlerinin herkes için eşit, ulaşılabilir ve sürekli olması ise, sağlık hakkı gibi hasta haklarının da önemli amaçlarından birini oluşturmaktadır. “Hasta haklarının sağlanabilmesi ve geliştirilmesi için yapılan çalışmalardaki diğer amaçlar da şu şekilde verilebilmektedir :

—Hastalara sağlık hizmetlerinden tam olarak yararlanma konusunda yardımcı olmak ve sistemle ilgili sorunların olumsuz etkisini azaltmak.

—Hastalarla sağlık personeli arasındaki yararlı ilişkiyi desteklemek ve geliştirmek; özellikle de hastaların sağlık hizmeti sürecine daha aktif katılımını cesaretlendirmek. —Hasta kuruluşları, sağlık personeli ve sağlık yöneticileri arasındaki iletişim için yeni fırsatlar oluşturmak, var olanları güçlendirmek.

—Temel insan haklarının korunmasını sağlamak, başta çocuklar, psikiyatrik hastalar, yaşlılar ve ağır hastalar olmak üzere tüm hastalara sunulan hizmetin insancıllaştırılmasını geliştirmektir”(16,18,19).

Hasta haklarının tanımı ve amaçları göz önünde bulundurulduğunda, hasta haklarının değerlendirilirken hak kavramı, insan hakları, sağlık hakkı, yaşama hakkı kavramları ile birlikte değerlendirilmesi, tarihçeleri ve gelişme süreçlerinin de birlikte incelenmesinin faydalı olacağı görülmektedir(1).

2.2. Hak kavramı:

Hak kavramının da çeşitli tanımları mevcuttur. Tanımlara baktığımız zaman;

Hak: ”Hukuken korunan ve sahibine bu korumadan yararlanma yetkisi tanınan menfaat”(1),

Hak:“hukuken korunmasını istemek yetkisine sahip bulunduğumuz çıkar” olarak tanımlanabilmektedir(6).

Aynı zamanda “hak sözcüğü koruma alınmış menfaatler anlamına gelmekte, bir kişinin veya tarafın çıkarlarının, diğer bir kişi veya taraflar karşısında korunması gerektiğini ortaya koymaktadır. Çıkarları belirleyen de gereksinimlerdir. Burada söz konusu gereksinimler ise hayatta kalmamız ve kabul edilebilir ölçüler içerisinde insanca bir yaşam

(19)

sürdürebilmemiz için sahip olmamız gerekenlerdir. Çağdaş toplumlarda adaletli bir bölüşüm için hukuk esas alınmakta ve hukuk herkes için olmazsa olmazları tanımlamaktadır. Bunlar da hakları oluşturmaktadır” (16).

Sağlık, yaşam ve haklar arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Sağlık hakkı uluslar arası alanda kabul görmüş olan insan haklarındandır. Sağlık programları sağlığı koruyup geliştirebilecekleri gibi, insan haklarını da kısıtlayıp ihlal de edebilirler. Benzer şekilde, insan haklarının kısıtlanması veya ihlal edilmesi ya da korunması ve geliştirilmesinin de doğrudan sağlık üzerine etkileri olabilmektedir. Bu nedenle sağlık ve insan hakları birbirinin destekleyicisidir(3).

2.3. Hak kavramı tarihçesi:

İnsanın kişiliğine bağlı ve sosyal bir varlık olması nedeni ile sahip olduğu soyut ve değişmez nitelikteki yetkiler demeti olarak, insan hakları tanımlanabilmektedir(20).

İnsan haklarının tanımlanabilmesi kolay olmamıştır, yüzyıllar süren bir tarihin getirisi olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanların siyasal toplum öncesi, hak ve özgürlük uğruna verilen mücadeleler, doğal toplum ortamında bulundukları dönemde dahi var olmuş ve devlet adı verilen organizasyon ortaya çıkmasından sonrada devam etmiştir(1,19).

İnsan haklarına yönelik, İngiltere de 13.yüzyılın başlarında krala zorla kabul ettirilen “Magna Carta Libertatum”(Büyük Hürriyetler Fermanı) ile kişi haklarının sağlanmasına yönelik önemli adımlar atılmıştır(20). Böylelikle insan hak ve özgürlüklerinin henüz fikir haline gelmeden, İngiltere de uygulama alanında gerçekleşme sürecinin başladığı görülmektedir(1,4,19).

İnsan hakları ve haklar için 17. yüzyıl açık ve sistemli bir nitelik alma süreci olurken, İnsan hakları öğretisi etkilerini ilk olarak Amerika kıtasında göstermiştir.(1) Amerikan Hakları Bildirileri(Bill of Rights) ile insanların doğuştan bir takım tabi haklara sahip bulundukları belirtilmiş ve uygulama alanlarına taşınmıştır. Yaşama hakları ve bireylerin mutluluğa ulaşma haklarının bulunduğu kabul edilmiştir (örneğin kişi güvenliği, vicdan hürriyeti, söz hürriyeti). Virginia Haklar Bildirisi (12 Haziran 1776) hak bildirilerinin içerisinde en önemlilerinden birisi olarak kabul edilmektedir (2).

Amerikan Haklar Bildirilerinin ilanından sonra yakın tarihte Fransız ihtilali ile birlikte “İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi” , Fransa da, 1789 yılında ilan edilmiştir. Amerikan

(20)

insan hakları belgelerinden daha evrensel nitelikte ilkelere ve kurallara yer veren bu bildiri daha fazla etki oluşturmuş ve etkin bir şekilde yayılmıştır(1,2). Bu belge insanlık tarihinin en önemlilerinden biri olması ve dönüm noktası teşkil etmesi nedeni ile ayrıca önem taşımaktadır. Bu bildiride insanların eşit olduğu, düşünce, söz, mülkiyet, yazı ve vicdan hürriyetlerine sahip olduğu belirtilmiştir(2). Sosyal ve ekonomik haklardan da ilk defa “İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi”nde söz edilmekte ve bu hakların ulusal boyutta anayasal metinlere girişi I. Dünya Savaşından sonra başlamakta ve yayılmaktadır (4,19).

İnsan hakları ilkeleri bu bildirgelerin getirdiği süreçler sonrası, önce Avrupa da, sonra da dünyanın diğer ülkelerinde yayılmaya başlamıştır. 19.yüzyıldan itibaren ve özellikle de I. Dünya savaşı sonrasındaki tepkiler sürecinde gelişen dönem, hak ve kavramlar dönemidir. Birleşmiş Milletler bu dönemde kurulmuş, insan haklarının uluslararası gözetimi ve uluslararası dayanışmanın temelleri bu dönemde atılmıştır. Aynı zamanda sosyal devlet anlayışının da geliştiği dönemdir. Sosyal adalet, sosyal refah, sosyal güvenlik üçlüsü yine bu dönemde gelen ve yerleşen kavramlardır. Ulusal boyutta sosyal devletin anayasal metinlerde yer almaya başladığı dönemdir (4,19).

İnsan hak ve özgürlüklerinin uluslar arası alana geçişi sürecinde, 1926 yılında “Birleşmiş Milletler Antlaşması” imzalanmış ve böylelikle “insan haklarının evrensel boyutta sağlanmasını dünya barış ve huzuru için başlıca şartlar arasında sayarken, bu hakları ve insanın temel özgürlüklerini resmen uluslar arası hukuk alanına çıkarmış” olmuştur(2). Günümüze kadar olan ve 1950’lerde başlayan dönem dünyanın insanlığın ortak malı ve hatta gelecek nesillerden emanet alınmış bir ortak bir mal olduğu bilincinin geliştiği ve yerleştiği bir dönem olarak tarihe geçmiştir. Bu dönemi uluslar arası dayanışma dönemi olarak da adlandırılabilmekte mümkündür. Çevre ve sürdürülebilir kalkınma konseptide gelişmeye bu dönemde başlamıştır. Sağlık, eğitim, kadın ve çocuk hakları gibi kavramlar geliştirilmiş ve uygulamaya yönelik çalışmalarla birlikte; haklar yaptırıma bağlanma sürecine girmiştir. Böylelikle haklar doğrudan uygulanabilen ve dava edilebilen haklar niteliğine kavuşmaya başlamıştır(4,19).

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunca hazırlanan, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, 1950 de başlayan gelişme sürecinin başlangıç ve mihenk taşlarından olmuştur. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi (Universal Declaration of Human Rights), 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul ve ilan edilmiştir. Bu bildiri Türkiye

(21)

Cumhuriyeti tarafından 6 Nisan 1949 tarihinde kabul edilmiş ve onaylanmıştır. Beyanname insan haklarının belirlenmesinde, insanlık tarihinin sayılı ve en önemli belgelerden biri olarak değerlendirilmektedir (2).

“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde”(İHEB) tüm insanların özgür, onurlu ve eşit (hakları bakımından) doğdukları belirtilirken; insanların ırk, renk, cins, dil, din, inanç, toplumsal köken, maddi olanaklar yüzünden ayrıcalık sahibi olmadığı vurgulanmaktadır. İnsan hakları geride bıraktığımız yüzyılın en önemli köşe taşlarından birisi olmuştur. Tüm dünyada her toplumun ulaşmak için büyük uğraşlar verdiği bu süreç beraberinde farklı alanlarda yeni kavramların da gelişmesine zemin hazırlamıştır. Kadın hakları, çocuk hakları, işçi hakları ve hasta hakları bu kavramlardan öne çıkanlar arasında olmuşlardır. İnsan hakları bildirgesinin en temel saydığı hak “yaşama hakkıdır” (insanın doğumunda kazanılır ve asla devredilemez). Yaşama hakkı, sağlık hizmetlerinin de temelini oluşturmaktadır(3,19,21).

İHEB’in 25. maddesi: her insanın yiyecek, giyecek, konut, sağlık hizmetleri ve gerekli toplumsal hizmetlerde içinde olmak üzere; kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahını sağlayacak uygun bir yaşam düzeyine hakkı vardır. İşsizlik, hastalık, dulluk, ihtiyarlık, ya da geçim olanaklarından iradesi dışında yoksun kaldığı diğer hallerde sosyal güvence hakkına sahiptirler. Anneler ve çocuklar öncelikle özen ve yardımı görme hakkına sahiptirler. Bütün çocuklar evlilik içinde ya da dışında doğsunlar aynı toplumsal güvenceden yararlanırlar şeklindedir.

Ayrıca İHEB’in 13. maddesinde temel insan hakları arasında herkesin yeterli sağlık bakımı ile sağlığın korunması ve mümkün olan en yüksek sağlık düzeyine ulaşılmış olması yer almaktadır.(4,22)

İHEB’i kabul eden ülkeler açısından yasal olarak bağlayıcılığı bulunmamakta; devletlerin hakların neler olduğunu ve neden her yerde bütün insanlar için var olması gerektiği konularındaki ortak dileklerini simgelemektedir. Uluslar Arası Sivil ve Politik Haklar Sözleşmesi (The İnternational Covenant on Civil and Political Rights) (1966) ve Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (The İnternational Covenant on Economic, Social and Cultural Rights) (1966) İHEB’de belirtilen hakları

(22)

açıklamaktadır. İHEB’ in aksine bu sözleşmeler onaylayan ülkeler açısından yasal olarak bağlayıcı belgelerdir(1,3,22).

Birleşmiş Milletler insan haklarının korunmasını sağlama yönünde çok sayıda çalışma yapmış, belge kabul etmiş ve yayınlamıştır(1,23). İHEB’in yayınlanmasından sonraki dönemde insan haklarına yönelik Avrupa ve ABD’de yapılan belli başlı çalışmalar aşağıda belirtilmiştir.

ƒ İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (European Convetion on Human Rights) (Kasım 1950 tarihinde Roma’da imzalanan ve 3 Eylül 1953 tarihinde yürürlüğe giren) ƒ Avrupa Sosyal Şartı (European Social Charter) (18 Ekim 1961 tarihinde imzalanan

ve 26 Şubat 1965 tarihinde yürürlüğe giren)

ƒ Uluslar Arası Sivil ve Politik Haklar Sözleşmesi (The İnternational Covenant on Civil and Political Rights) (1966)

ƒ Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (The İnternational Covenant on Economic, Social and Cultural Rights) (1966)

ƒ Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi (The Covenant of American Human Right) (1969)

ƒ Afrika İnsan Hakları Sözleşmesi(Nairobi) (1981), önemli çalışmalar arasında yer almaktadırlar(1,2,3,4,6,19).

2.4. Hasta Hakları Kavramı tarihçesi:

Tıp ahlakı ile ilgili yazılı belgelerin 3500 yıllık geçmişleri bulunmaktadır. Eski Hindistan’da M.Ö. 15-10, yüzyıllarda yazılmış olan “Veda” adındaki yapıtlarda hekimlerin hastaları ile ilişkilerinde uymaları gereken kurallardan söz edilmektedir. Eski Mezopotamya’nın Sürme ve Babil uygarlıkları zamanından kalan kil tabletlerinde de tıp kuralları konusunda yaptırımlar açıklanmaktadır. Fakat Tıp ahlakının gerçek kurucusu Hippocrates’tir (M.Ö. 460-377). Hasta hakları kavramının felsefesinin temelini oluşturan “Primum Non Nocere” yani ”Önce Zarar Verme” sözü de Hippocrates tarafından söylenmiş ve günümüze kadar önemini korumuştur. Hippocrates ile birlikte hasta haklarının uygulama alanında önemli bir adım atılmıştır. Tarihin birçok zaman diliminde hastaların haklarının varlığı ve korunması gündeme gelmiştir. Örneğin, Hammurabi Kanunlarında eğer bir cerrah, özgür bir insanın ölümüne neden olursa, cerrahın sağ eli kesilecektir denilmektedir(24,25).

(23)

Sağlığın iyileşmesi ve gelişmesi; etik, deontoloji ve hukuksal boyuttaki gelişme süreçleriyle bağlantılı bir şekilde, hastaların korunmasına ve onların haklarına yönelik çok sayıda gelişme yaşanmasına neden olmuştur. Ancak hastaların haklarının kavramsallaşıp, günümüze uyarlanması, tüm dünyanın gündemine taşınması ve hukuksal boyutlarının ön plana çıkarılması, “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”nin yayınlanmasını takiben gelişen “İnsan Hakları” kavramının ışığı altında olmuştur. Bildirgenin kabulünden günümüze kadarki dönemde insan hakları konusunda önemli gelişmeler yaşanmış ve bu haklar kendi içlerinde kişi özgürlük hakları birinci kuşak, sağlık ve sosyal güvence hakları ikinci kuşak ve hasta hakları ile kadın ve çocuk hakları da üçüncü kuşak haklar olmak üzere, haklar terminolojisinde yerlerini almışlardır(1,2,3,4,6,18,19). Hasta hakları, “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”nde toplumsal haklar olarak tanımlanabilecek dayanışma hakları da denilen üçüncü kuşak insan hakları içerisinde yer alarak, gündeme taşınmıştır

(Şekil 2.1.)(3,21).

Şekil 2.1.Kazanımlara göre insan haklarının sınıflandırılmış durumu

“Hasta hakları hareketi” kavramının oluşması ve ilgili ilk çalışmaların Amerika Birleşik Devletlerinde(ABD) başladığı kabul edilmektedir. Öncelikle ruh sağlığı hastaneleri ve bakım evlerinde hasta haklarından söz edilmeye başlanırken; fakat modern tıbbın merkezinin, özel hekim muayenelerinden hastanelere geçiş süreci ile birlikte hasta hakları hastanelerde daha çok başlamış ve gündeme gelmiştir. (6) ABD de 1970’li yılların başında mahkeme kararlarında hekim-hasta ilişkisinin bir iş ilişkisi olmadığı, güvene dayanan bir ilişki türü olduğuna değinilmiştir. Hasta haklarının temeli sayılabilecek bir hak olan bilgilendirilme/aydınlatılmış onam hakkı, yargısal metinlerde yer almaya 1972 yılında başlarken, hasta aydınlatma sonucunda müdahaleye onam verirse tıbbi müdahalenin gerçekleşebileceği ifade edilmiştir(1,6,26).

(24)

Hasta hakları ile ilgili Amerikan Hastaneler Birliği (American Hospital Association) tarafından 1969 yılında hastanelerle ilgili standartlar yeniden gözden geçirilmiş ve hasta hakları konularından, gizlilik, bilgilendirilme, aydınlatılmış onam, hastaların eşit ve insancıl tedavi edilmeleri konuları irdelenmiştir.(1) ABD de 1970’li yılların başında “sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı” olarak tanımlanan hareket daha sonra federal yasalarda ve mahkemelerde “sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı” olarak kullanılmaya başlamıştır(1,6).

2.4.1. Hasta Hakları Beyannamesi (A Patient’s Bill of Rights):

Amerikan Hastaneler Birliği 1973 yılında Hasta Hakları Beyannamesini ( A Patient’s Bill of Rights) yayınlamıştır. Ulusal bir beyanname olmasına rağmen, hasta hakları ile ilgili olarak yayınlanan ilk belge olması açısından önem taşımaktadır(1,6). Beyannamenin temelinde hastanın memnuniyetinin arttırılması ve etkin bir tedavi imkanın oluşturulmasını amaçlanmıştır (1,6). Beyannamede 12 maddeden oluşan kararlar alınmış olup, kararlar oldukça kısa olmasına ve öz olmasına rağmen hasta haklarının temel kavramalarını ortaya koyması açısından önem arz etmektedir. Bu kararlar ile hastaların bilgilendirilme, saygı görme, mahremiyet hakları ile sahip oldukları haklar konusunda aydınlatılmaları bir anlamda güvence altına alınmıştır. Beyannamenin ilanından sonra ABD’de pek çok eyalette hasta hakları ile ilgili yasal düzenlemeler eyalet mevzuatlarına eklenmiştir. Amerikan Hastaneler Birliği tarafından, 1992 yılında hasta hakları ilgili konular tekrar gözden geçirilmiş ve güncellenmiştir(1,6). Uluslar Arası Birleşik Komisyon (Joint Commission on Accreditation of Health Care Organizations, JCI) da 1994 yılında hasta hakları konusunda kapsamlı bir metin yayınlanmıştır(27). JCI da hasta ve hasta yakınları hakları bölümü altında;

- hasta haklarının belirlenmesi, korunması ve teşvik edilmesi - hastaların hakları konusunda bilgilendirilmesi

- hastanın bakımındaki kararlara dahil edilmesi - bilgilendirilmiş onam alınması

- çalışanların hasta hakları konusuna eğitilmesi

(25)

ABD’de 1970’li yıllarda başlayan süreçle birlikte hasta hakları çalışmaları, Avrupa’ya da yayılmıştır. 1975 yılında Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi hasta hakları ile ilgili öneri taslağı hazırlamıştır(1). Avrupa Konseyinin bu öneri taslağında hasta haklarına : daha çok yaşamlarının son döneminde olan hastalar ile ilgili olmak üzere, hastaların acılarının giderilmesi ve ölüm sürecindeki hastaların bu sürece hazırlanması konusunda çalışma yapılması olarak yer verilmiştir. Raporun açıklayıcı metninde hastanelerin “daha insancıl ve hastaların onurlarına daha fazla saygı gösterilmesini güvence altına alan” kurumlar olarak tanınmasını ve hastaların özgürlük haklarının, bireysel onur ve bilgilenme hakkının, uygun tedavi ve acı çekmeme haklarının tanınmasını gündeme getirmiştir. Avrupa Konseyinin 1976 yılında bir öneri (recommendation) olarak resmileşen bu belgesi aynı zamanda Avrupa’da ölümün tanımlanması konusunda bir kriter oluşturmuştur(1,6).

Kazakistan’ın Alma-Ata şehrinde 1978 yılında Temel Sağlık Hizmetleri konulu bir konferans düzenlenmiştir. Bu konferansa 134 ülke ve 67 uluslar arası teşkilat temsilcisi katılmıştır. Bu konferansta, dünyadaki tüm insanların sağlıklarını korumak ve daha iyi duruma getirmek için hükümetlerin, tüm sağlık ve kalkınmada görevli kişi ve kurumların ve dünya toplumlarının en kısa zamanda gerekli müdahaleleri yapması gerektiği vurgulanmıştır. Konferans temel sağlık hizmetleri, sağlık ve yaşama hakkı açısından dönüm noktası olmuştur. Konferansta “Temel Sağlık Hizmetleri (TSH), bir toplumdaki bireylerin ve ailelerin geneli tarafından kabul edilebilecek yollardan, onların tam olarak katılımı ile, ülke ve toplumlarca karşılanabilir bir harcama karşılığında onlara götürülen esas sağlık hizmetidir.” olarak tanımlanmıştır.(28) Temel sağlık hizmetlerinin gelişim süreci, haklarında gelişim sürecini olumlu etkilemiştir

Dünya Tıp Birliği’nin (World Medical Association) (DTB) ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (World Health Organization) (DSÖ) öncülük ettiği birçok çalışma 1980 ve 1990’lı yıllarda yapılmış ve bildirgeler yayımlanmıştır. Bu süreçte hasta hakları ciddi bir şekilde değerlendirilerek, uluslar arası bir gündem meydana getirilmiştir. Gündem sonucunda hasta hakları uluslar arası alanda tartışılmaya başlamış ve ulusal yankılar uyandırmıştır. Hasta hakları konusunda uluslar arası alandaki ilk girişim DTB tarafından Eylül-Ekim ayları 1981 yılında Portekiz’in başkenti Lizbon’ da gerçekleşmiştir(1,29).

(26)

2.4.2. Lizbon Bildirgesi:

Hasta hakları konusunda uluslar arası alandaki ilk girişim DTB tarafından Eylül-Ekim ayları 1981 yılında Portekiz’in başkenti Lizbon’da 34. Genel Kurulunda gerçekleştirdiği ve benimsediği “Lizbon Bildirgesinin kabul edilmesi ile gerçekleştirilmiştir(6,29). Bu bildirge de;

1) Hasta, hekimini özgürce seçme haklarına sahiptir.

2) Hasta, hiçbir dış etki altında kalmadan özgürce klinik ve etik kararlar verebilen bir hekim tarafında bakılabilme hakkına sahiptir.

3) Hasta yeterli ölçüde bilgilendirildikten sonra önerilen tedaviyi kabul veya reddetme hakkına sahiptir.

4) Hasta hekimden, tüm tıbbi ve özel hayatına ilişkin bilgilerin gizliliğine saygı duyulmasını bekleme hakkına sahiptir.

5) Her hastanın onurlu bir şekilde ölmeye hakkı vardır.

6) Hasta, uygun bir dini temsilcinin yardımı da dahil olmak üzere ruhi ve manevi teselliyi kabul veya reddetme hakkına sahiptir maddeleri yer almaktadır(29).

Bu bildirgede hekimin özerkliği de vurgulanmış ve hasta haklarının tamamlayıcı bir unsuru olarak görülmüştür. Lizbon Bildirgesinin ilk olması ve temel özelliği taşıması popülerliğini de arttırmıştır. Birçok hastanelerde Lizbon Bildirgesi hasta odalarına asılarak hastaların kendi hakları konusunda duyarlılık oluşturulmasına katkıda bulunulmuştur(1).

2.4.3. Amsterdam Bildirgesi(Avrupa da Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesi):

DSÖ’nün Avrupa Bürosunun 28-30 Mart 1994 tarihlerinde Amsterdam’da gerçekleştirdiği toplantıda kabul edilen “Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesi (Declaration on The Promotion of Patients Rights in Europe)”, (Amsterdam Bildirgesi) ile DSÖ’ye üye olan Avrupa ülkelerinin hasta haklarının geliştirilmesi amaçlanmıştır(30). Birbirinden farklı sağlık sistemleri ve mevzuatları olan üye ülkelerin bu bildirgedeki ilkelere ulaşabilmesi için çaba gösterilmesi istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilmesi yönünde her türlü desteğin sağlanması konusunda karar alınmıştır(1,30).

Bu bildirge ile Avrupa bölgesinde sınırlı kalması eleştirilebilir boyutta olsa da DSÖ bu bildirgeden sonraki hasta hakları ile ilgili çalışmalarını diğer ülkeleri de kapsayacak şekilde yürütmüştür(6,30).

(27)

Amsterdam Bildirgesi; İHEB, Uluslar Arası Sivil ve Politik Haklar Sözleşmesi (The International Covenant on Civil and Political Rights), Ekonomik Toplumsal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi (The İnternational Covenant on Economic, Social and Cultural Rights), İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (The European Convention on Human Rights and Fundamental Freedoms), Avrupa Sosyal Şartı (European Social Charter) belgelerine dayandırılarak hazırlanmıştır(30).

Avrupa da Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesinde hasta hakları; 1) İnsan hakları ve değerlerinin sağlık bakımına uygulanması,

2) Bilgilendirme, 3) Rıza/izin/onam,

4) Gizlilik/sır/mahremiyet, 5) Bakım/tedavi,

6) Başvuru olarak altı ana madde altında toplanmıştır. Son madde olan 7.madde de tanımlamalar yapılmıştır.

Hasta; hasta veya sağlıklı olup olmamasına bakılmaksızın sağlık hizmetlerini kullananlar olarak tanımlanmıştır(30).

Ana maddelerin alt başlıklarına bakıldığında; “insan olarak saygı görme hakkı, ahlaki ve kültürel değerleri, dini ve felsefi inançlarına saygı gösterilmesi hakkı, sağlığın korunması ve herkes için ulaşılabilir olmasına yönelik sağlığa erişim hakkı, hastaların tedavileri, riskleri/faydaları, alternatif yöntemleri, kendi sağlık durumları ile ilgili tam olarak bilgilendirilme hakkı, hastanın sağlık kurumundan taburcu olurken yazılı belge isteme ve alma hakkı, aydınlatılmış onam hakkı, hastanın tıbbi girişimi ret etme veya durdurma hakkı, araştırmalara katılım için onam hakkı, hastanın sağlık durumu ile ilgili tüm sürecinin gizli tutulması hakkı, kişisel mahremiyetlerinin güvence altına alınma hakkı, hastaların yüksek teknik standartlarda nitelikli bakım haklarına sahip oldukları gibi hasta ve sağlık hizmetleri sunanlar arasında insancıl bir ilişki hakkı, sağlık kurumlarını seçme ve değiştirme hakkı, acılarının giderilmesi hakkı, yaşamlarının son döneminde insanca bakılma hakkı, onuru ile ölme hakkı, başvuru imkanına sahip olma hakkı, hastaların şikayetlerinin değerlendirilerek, tam olarak ilgilenilmesi ve sonuç hakkında bilgilendirilmesi hakkı vardır” denilmektedir(30).

(28)

2.4.4. Bali Bildirgesi:

DTB’nin 47. Genel Kurulunda görüşerek, 1995 yılında Endonezya’nın Bali şehrinde gerçekleştirdiği Lizbon (gözden geçirilmiş metin) II Bildirgesinde, Lizbon Bildirgesi gözden geçirilmiş, hasta hakları ile ilgili daha kapsamlı bir hale getirilmiştir.

Bu bildirge, 1981 tarihindeki bildirgenin temel anlayışı korunmakla birlikte, kazandığı yeni içerikle, DSÖ’ nün “Avrupa Coğrafyası” ile sınırlı tuttuğu hasta hakları kriterlerini, DTB aracılığıyla tüm dünyaya yayılmasını sağlamış ve hasta haklarında önemli bir adım olmuştur(6). Gözden geçirilen bildirgede;

1) Nitelikli (kaliteli) tıbbi bakım hakkı 2) Seçim (yapma) özgürlüğü hakkı

3) Kendi adına karar verme (kaderini belirleme) hakkı 4) Bilinci kapalı hastaya yaklaşım

5) Yasal ehliyeti olmayan hastaya yaklaşım 6) Hastanın isteğine karşı yapılan girişimler 7) Bilgilenme ve bilgilendirme hakkı 8) Gizlilik hakkı

9) Sağlık eğitim hakkı 10) Onur hakkı

11) Dini yardım alma hakkı maddelerini içermektedir.(1)

Amaç hekimlerin hastaların hakları konusunda gerekli girişimlerin yapmasını sağlamaktır. Lizbon bildirgesi II’ deki sağlık eğitim hakkı en önemli adımlardan biri olmuş ve eğitimin tüm dünya çapında yapılması gerekliliğini gündeme taşımıştır. (1,29) DTB tarafından Ekim 2005 tarihinde Şili Santiago’da hasta hakları tekrardan gözden geçirilmiştir.(29) Aynı zamanda DTB’ in 47. Genel Kurulunda halk sağlığı alanındaki uygulamalar hakkında da görüşülmüş, 2006 yılında da Güney Afrika’da sonuçlar revize edilerek yayınlanmıştır. Sağlığın geliştirilmesi (health promotion), önlenme, koruma programları, surveyans sistemleri, toplumsal sağlık sistemlerinin değerlendirilmesi ana başlıklar olarak ele alınmıştır(29).

(29)

2.4.5.Hasta haklarına ilişkin Avrupa Statüsü (ana sözleşmesi):

Avrupa Birliği sağlık programlarının geliştirilmesi çerçevesinde “hasta haklarına ilişkin Avrupa Statüsü (Ana Sözleşmesi) Temel Dokümanını Roma’da 2002 tarihinde yayınlamıştır.

Bu sözleşmenin, temel haklar Nice Ana Sözleşmesi ve oluşturulacak olan Avrupa Anayasasının bir parçası olacağı belirtilmiştir. Dayanağını Amsterdam Bildirgesi, Sağlık reformu üzerine Ljubljana Statüsü (1996), 21. yüzyılda sağlığın geliştirilmesi konusunda Jakarta Tebliği (1997), İnsan Hakları ve Biomedicine Toplantısı (1997) oluşturmaktadır(31).

Sözleşmede hasta haklarına ait toplam 14 madde mevcuttur. Tüm bu hakların amacı olarak “insan sağlığının yüksek düzeyde korunmasını” ve “ulusal sağlık hizmetleri veren kurum ve kuruluşların verdikleri hizmetin yüksek kalitede olmasını sağlamaktır” denilmektedir. Ana sözleşmenin temel maddeleri;

1) Koruyucu tedbirlerin alınması hakkı 2) Yararlanma hakkı

3) Bilgi hakkı 4) Rıza (onay) hakkı 5) Özgür seçim hakkı

6) Özel hayata saygı ve gizlilik hakkı 7) Hastaların vaktine saygı hakkı 8) Kalite standartları hakkı 9) Güvenlik hakkı

10) Yenilikleri talep etme hakkı

11) Acılarının dindirilmesini isteme hakkı 12) Tedavi sürecini yönlendirme hakkı 13) Şikayette bulunma hakkı

14) Tazminat hakkı olarak belirtilmiştir(31).

Sözleşmenin dördüncü bölümünde uygulama ilkelerine değinilmiştir. Uygulama ilkeleri ile “Avrupa’da ulusal ve yerel seviyede sözleşmenin yürütülmesinin sağlanması” amaçlanmıştır. Bilgi ve eğitim uygulamalarına yönelik; “vatandaşların ve sağlık personelinin bilgilendirilip eğitilmesinde, hastanelerin, medya ve diğer sağlık kurum ve

(30)

kuruluşlarının teşvik edilmesi, doktor, hemşire ve diğer sağlık personellerinin eğitimine özen gösterilmelidir” denilmektedir. Hasta haklarına yönelik “iletişim için” hükümet yetkilileri, sağlık ile ilgili kamu ve özel şirketler, meslek birlikleri, işçi sendikaları ve sivil toplum örgütleri ile irtibat kurulmalıdır, denilmektedir. Mevzuata yönelik uygulamalar içinse; temel haklara ilişkin Avrupa Birliği Ana Sözleşmesinin ışığında bu tür hakların uygulanması, sözleşmede yer alan hakların ulusal ve Avrupa yasa ve kanunlarına tam olarak veya kısmen dahil edilerek, hasta haklarının korunması amacıyla kamu politikalarının nitelendirilebilir parçası haline getirilmesinin sağlanmasına dönük olmalıdır, denilmektedir(31). Hasta haklarına ilişkin Avrupa Statüsü Ana Sözleşmesi, Avrupa Birliğine üyelik için uğraşan ülkemiz için, ayrı bir önemi olan sözleşmedir.

Hasta hakları ile ilgili olarak görüldüğü gibi özellikle son 20-30 yıl olmak üzere çok sayıda çalışma yapılmıştır. Hasta haklarının gelişimine katkıda bulunan önemli uluslararası ve ulusal çalışmalar kronolojik sıraya göre verilmiştir.

— 1946 Nurenburg Kanunları

— 1960 Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi — 1963 Helsinki Deklarasyonu

— 1972 Hasta Hakları Beyannamesi ( Amerikan Hastaneler Birliği)

— 1976 Avrupa Konseyinin “Hasta Hakları ve Ölüm Konulu Tavsiye Kararı” — 1978 “Temel Sağlık Hizmetleri Bildirisi” (Alma-Ata Bildirgesi)

— 1979 Avrupa Ekonomik Topluluğu Hastane Komitesinin “Hastanede Yatan Hastaların Hakları Bildirgesi”

— 1981 Lizbon Bildirgesi

— 1994 Avrupa’da Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesi ( Amsterdam ) — 1995 Lizbon II (Bali) Bildirgesi

— 1998 T.C. Hasta Hakları Yönetmeliği (Resmi Gazete, Tarih: 01.08.1998; Sayı: 23420) — 2002 Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü Temel Dokümanı (Roma )

— 2005 T.C. Sağlık tesislerinde hasta hakları uygulamalarına dair yönerge 2.5. Ulusal boyutta hasta hakları:

Tüm dünya ülkeleri 21. yüzyıla girerken uluslar arası gelişmelerin ışığı altında ulusal yasalarında da düzenlemelere gitmişlerdir. Finlandiya, “Hasta Hakları ve Durumu” yasasını kabul ederek(1992), bu konuda öncü rol oynamıştır. Ülkeler ulusal mevzuatlarını

(31)

düzenlerken başlıca iki yöntemi tercih etmişlerdir. Birincisinde ülkeler tamamen hasta haklarına yönelik ayrı bir mevzuat hazırlamış, ikinci yöntem de ise ülkelerin genel mevzuatlarının içerisine hasta hakları ile ilgili maddeler ekleyerek, mevcut mevzuatlarına entegre etmişlerdir(1).

İzlanda, Finlandiya, İrlanda, İsrail, Litvanya, Türkiye gibi bazı ülkeler birinci yöntemi tercih ederken, Rusya, Yunanistan, Bulgaristan, Hollanda gibi bazı ülkeler ikinci yöntemi tercih etmişlerdir. Diğer ülkeler de benzer yasal düzenlemeler yapılmıştır.(6,32,33,34,35) Ülkemizde bu gelişmelerden etkilenerek, hasta haklarına yönelik çalışmalar yapılmaya başlanmış ve özerk bir mevzuat hazırlıkları yapılmıştır.

2.6. Türkiye’ de hasta hakları :

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren sağlık hizmetlerini düzenlemek üzere yürürlüğe giren yasal düzenlemelerde temel insan hakları çerçevesinde bazı hasta haklarına da yer verildiği görülmektedir. Bu bağlamda ilgili yasal düzenlemeler de “hastanın özel yaşamına saygı”, “hastanın bilgilendirildikten sonra tedaviyi kabul yada red hakkı”, “herkesin eşit şekilde sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı”, “sağlık hizmetlerine erişim hakkı”, “sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirme hakkı” gibi temel hasta haklarını sağlayabilecek hükümler yer almıştır(1,29).

Hasta hakları hareketi başlamasının sonrasında, Türkiye’de 1980’li yılların sonlarında hasta hakları konusunda duyarlaşmıştır. Hasta haklarının uluslar arası platformda tartışılması, 1981 yılında Lizbon Bildirgesi yayınlanması, 1994 yılında Amsterdam Bildirgesini yayınlaması ve 1995 yılında Lizbon Bildirgesini Bali’ de gözden geçirip yayınlaması, Avrupa Konseyi’nin 1997 tarihli İnsan Hakları Ve Biyotıp Sözleşmesinden sonra, Türkiye bu bildirge ve sözleşmelerde yer alan hasta haklarını temel alarak kendi iç mevzuatı ve taraf olduğu ulusalar arası sözleşmelere dayanarak mevzuat hazırlama aşamasına gelmiştir.(1)

Özellikle Amsterdam Bildirgesi Türkiye’deki çalışmalara öncü olması açısından önemlidir. DSÖ’nün Amsterdam’daki toplantı sonucunda hasta hakları ile geliştirilecek yasal düzenlemeler, etik kurallar, toplantılar ile sivil toplum örgütü faaliyetlerinin teşvik

(32)

edilmesinin kararlaştırılması (30) Türkiye’ de konu ile toplantılar yapılmasına ve gündeme taşınmasını sağlamıştır.

Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) öncülüğünde oluşturulan “Hasta Hakları Etkinlik Grubu” 4-5 Kasım 1994 tarihinde Ankara’ da toplanarak “hasta hakları konusunda” duyuru yayınlamıştır. Duyuru ile temel hasta haklarından bahsedilmiştir. TTB ve uluslar arası hukuk bilim ve etik kurumunun 2-3 Mayıs 1997 tarihlerinde İstanbul’ da gerçekleştirdiği “Patients’ right: A Health for All’objective” konulu toplantı bir sonuç bildirgesi ile sonlanmış ve bu bildirgede “tüm sağlık çalışanları ve örgütleri, toplumun duyarlı kesimleri, politikacılar ve yöneticiler, toplumsal iş bölümünün bütün grupları, kamuoyunu uyaracak ve oluşturacak iletişim organlarının temsilcileri; hizmetin alıcıları olan hastaların haklarının yerleşmesi ve yaygınlaşması için üzerlerine düşen tüm hak ve ödevleri yerine getirmeye” çağrılmıştır.(6)

Frederich Ebert Vakfı toplumsal diyalog programı çerçevesinde 8 Mart 1997 tarihinde gerçekleştirilen “Türkiye’de Hasta Hakları” konulu toplantıda Türkiye’ de hasta hakları konulu kapsamlı bir rapor sunularak, konu, farklı disiplinlerden gelen uzmanlar tarafından ayrıntılı olarak tartışılmıştır.(6)

Bu bağlamda ülkemiz gündemine gelen “Hasta Hakları Yönetmeliği Taslağı” Nisan 1998 tarihinde tartışmaya açılmıştır, Türk Tabipler Birliği (TTB) ve sivil toplum kuruluşlarından yönetmelik hakkında görüş ve öneri belirtmeleri istenmiştir(4). Yönetmelik çeşitli açılardan eleştirilere maruz kalmıştır. Metin içindeki dil sorunu, etik kurullardan bahsedilmemesi, çelişen maddelerin varlığı gibi eleştiriler aldığı görülmektedir(37,38). Ancak ülkemizde yürürlüğe giren yönetmelik, hasta haklarını tek bir yasal metinde toplanması, hasta hakları ile ilgili uluslar arası bildirgelerdeki kriterleri içermesi(1) ve hasta haklarını temel insan haklarından olan sağlık hakkı ile ilişkilendirilmesi önemli bir aşama olarak değerlendirilmelidir(6,38,39).

T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından 1 Ağustos 1998 yılında “Hasta Hakları Yönetmeliği” Resmi Gazetede (Tarih: 01.08.1998; Sayı: 23420) yayınlanmıştır(8). Uygulama alanı için yasal düzenleme 2003 yılına kadar beklemiştir. “Sağlık Tesislerinde Hasta Hakları Uygulamalarına İlişkin Yönerge” 2003 yılında çıkarılmış ve hasta hakları uygulanma

(33)

süreci böylelikle başlamıştır. 2005 yılında da yönerge tekrar değerlendirilerek, üzerinde düzenlemelere gidilmiş ve yönergenin işlevselliği arttırılmaya çalışılmıştır(36).

Yönetmelik; sağlık hizmetlerinden faydalanma, sağlık durumu ile ilgili bilgi alma, mahremiyete saygı gösterilmesi, tıbbi müdahalelerde hastanın rızasının alınması, tıbbi araştırmalar, güvenliğin sağlanması, dini vecibeleri yerine getirebilme ve dini hizmetlerden faydalanma ve insani değerle saygı gösterme gibi konuları içermektedir. Yönetmelikte sorumluluklar ve hukuki korunma yolları da ayrıca belirtilmektedir(8,38,39).

Hasta hakları, hükümet politikaları ile beraber sivil toplum kuruluşlarının katkıları ile hasta hakları gündemi yaygınlaşmaya başlamıştır. Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği 9 Eylül 1997` de kurulmuş, “ülkemizde ve dünyada oldukça yeni gündeme gelen bir konu olan hastaların ve yakınlarının sağlık hizmeti alırken kullanmaları gereken hakları konusunda toplumda bir duyarlık yaratmaya çalışan bir sivil örgütlenmedir.” şeklinde kendilerini tanıtmışlardır(39). Sonrasında sivil toplum örgütleri kurulmaya devam etmiş, 26 Ekim Hasta Hakları Günü olarak kabul edilerek 1998 tarihinden sonra her Ekim ayında kutlanmıştır. Avrupa Birliği ve üye ülkelerin ortak bir günü olması açısından Avrupa Birliğince “29 Mart” hasta hakları günü olarak kutlanmaya başlanmış ve ülkemizde de bu tarih kabul edilmiştir(39,40,41).

2.7. Türkiye’deki Yasal Düzenlemeler:

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren sağlık hizmetlerini düzenlemek üzere yürürlüğe giren yasal düzenlemelerde temel insan hakları çerçevesinde bazı hasta haklarına dağınık bir şekilde de olsa yer verildiği görülmektedir(1).

2.7. 1. Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun:

1219 sayılı ve 14.4.1928 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmış bir kanundur. Sağlık personellerinin mesleklerini gerçekleştirme koşulları ve sahip olması gereken özellikleri yer almaktadır. Aynı zaman da hasta haklarının temel direği olan onam konusuna da 70. madde de değinilmiştir.

Madde 70 – “Tabipler, diş tabipleri ve dişler yapacakları her nevi ameliye için hastanın, hasta küçük veya tahtı hacirde ise veli veya vasisinin evvelemirde muvafakatını alırlar. Büyük ameliyat cerrahiyiler için bu muvafakatin tahriri olması lazımdır. (Veli veya vasisi olmadığı veya bulunmadığı veya üzerinde ameliye yapılacak şahıs ifadeye muktedir

(34)

olmadığı takdirde muvafakat şart değildir.) Hilafında hareket edenlerden yüz yetmiş dört lira idari para cezası alınır.” (42)

2.7. 2. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu:

1593 sayılı ve 6.5.1930 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmış bir kanundur. Sağlık hizmetleri devlete kamu görevi olarak verilmiş, herkese sağlıklı yaşama ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı tanımıştır(1,43).

Madde 1 - Memleketin sıhhi şartlarını ıslah ve milletin sıhhatine zarar veren bütün hastalıklar veya sair muzır amillerle mücadele etmek ve müstakbel neslin sıhhatli olarak yetişmesini temin ve halkı tıbbi ve içtimai muavenete mazhar eylemek umumi Devlet hizmetlerindendir.

Hasta mahremiyeti konusunda sorumluluk ve cezalara da 104. maddede değinilmiştir. Madde 104 - Sanatını icra eden her tabip her ay nihayetinde protokol defterlerindeki kayıtlara nazaran o ay zarfında kendilerine müracaat eden frengili hastaların ismini, yaşını ve hastalığının devrini, evvelce bir tabip tarafından tedavi edilip edilmediğini Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletine bildirmek üzere bulunduğu mıntıkanın Sıhhat ve İçtimai Muavenet Müdürlüğüne yazı ile bildirir. Mahrem olarak alınacak bu ihbaratı ifşa eden memurlar hakkında Devletin mahrem kayıtlarını ifşa ve vazifei memuriyetini suiistimal etmenin istilzam ettiği mücazat tayin olunur.

Sağlık hizmetlerinin ücretsiz verilmesinde dair maddeler de yer almaktadır.

Madde 105 - Frengi ve belsoğukluğu ve yumuşak şankr müptelaları bütün resmi sıhhat müesseselerinde veya Hükümet ve belediye tabipleri tarafından parasız tedavi edilir.

Madde 154 - Hükümet ve belediye tabipleri ve ebeleri fakir kadınların doğurmasından meccanen yardıma mecburdurlar.(44)

2.7. 3. Tıbbi Deontoloji Tüzüğü:

10436 sayılı ve 19.2.1960 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmış bir tüzüktür(45).

Bu tüzükle; Tabip ve diş tabiplerinin, deontoloji bakımından uymakta oldukları kurallar ve esaslar nizamnamede gösterilmiştir.

(35)

Hasta haklarının en önemli uygulayıcılarından olan hekim ve diş hekimlerinin hastalara karşı sorumluluk ve uyması gereken kuralları belirlediği için önem taşımaktadır. Hasta haklarını yakından ilgilendiren maddeleri de içermektedir.

MADDE 2 - Tabip ve diş tabibinin başta gelen vazifesi, insan sağlığına, hayatına ve şahsiyetine ihtimam ve hürmet göstermektir. Tabip ve diş tabibi; hastanın cinsiyeti, ırkı, milliyeti, dini ve mezhebi, ahlâki düşünceleri, karakter ve şahsiyeti, içtimai seviyesi, mevkii ve siyasi kanaatı ne olursa olsun, muayene ve tedavi hususunda âzami dikkat ve ihtimamı göstermekle mükelleftir.

Madde 5 de hekim seçme özgürlüğüne değinilmiştir.

MADDE 5 - Sağlık müesseselerinde tatbik olunan usul ve kaideler mahfuz olmak üzere, hasta; tabibini ve diş tabibini serbestçe seçer.

MADDE 11 - Tecrübe maksadı ile insanlar üzerinde hiç bir cerrahi müdahale yapılamayacağı gibi aynı maksatla kimyevî, fizikî veya biyolojik şekilde herhangi bir tedavi de tatbik edilemez.

MADDE 24 - Hasta, konsültasyon yapılmasını arzu ederse, müdavi tabip veya diş tabibi bu talebi kabul eder.(45)

2.7. 4. Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun

224 sayılı ve 12.1.1961 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmış bir kanundur(46).

Bu kanunla “sağlık, yalnız hastalık ve malüliyetin yokluğu olmayıp bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam bir iyilik halidir.” tanımı esas alınmıştır.

Madde 1 - İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde bir hak olarak tanınan sağlık hizmetleriden faydalanmanın sosyal adalete uygun bir şekilde ifasını sağlamak maksadiyle tababet ve tababetle ilgili hizmetler bu kanun çerçevesinde hazırlanacak bir program dahilinde sosyalleştirilecektir.

Bu yasa ile sosyal devlet ilkesine bir adım daha atılmıştır.(46)

2.7. 5. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası(1961):

Resmi Gazetede (10859 sayılı) 20/07/1961 tarihinde yayınlanmıştır. Sosyal devlet ilkelerinin kabul edildiği bir anayasadır(1,47)

(36)

Madde 10- Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.

Madde 12- Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.

Madde 31- Herkes, meş’ru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde dâvacı veya dâvalı olarak, iddia ve savunma hakkına sahiptir.

Anayasının sağlık hakkı bölümünde devletin sağlamakla yükümlü olduğu ödevler belirtilmiştir.(madde-49)

Madde 49- Devlet, herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbî bakım görmesini sağlamakla ödevlidir. Devlet, yoksul veya dar gelirli ailelerin sağlık şartlarına uygun konut ihtiyaçlarını karşılayıcı tedbirleri alır.(47)

2.7. 6. Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun:

2238 sayılı ve 3.5.1979 tarihinde resmi gazetede yayınlanmış bir kanundur. Kişiden onam alınması sırasındaki bilgilendirme koşulu açık olarak ifade edilmiştir.(1, 48)

2.7. 7. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası(1982):

Resmi Gazetede(17863 sayılı), 9/11/1982 tarihinde yayınlanmıştır.

Bu anayasada da sağlık hakkı tanınarak, madde 17 ve madde 56 da yer verilmiştir.

Madde 17- “tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz”

Madde 56- “herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın görevidir.

Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürebilmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf verimini arttırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacı ile sağlık örgütlerini tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.

Devlet, bu görevi kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.

Sağlık hizmetlerinin yerine getirebilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.”(23)

Şekil

Şekil 2.1. Kazanımlara göre insan haklarının sınıflandırılmış durumu
Şekil  2.2. Hasta Hakları Birimi çalışma yöntemi(36)
Tablo 3.1. Merkezler Göre Evren ve Örnekleme Alınan Personel ve Hasta Sayıları,  Başkent Üniversitesi, 2007  PERSONEL HASTA  MERKEZLER  N*  n N** n  Ankara  1191  124 22  506 137  Konya  392  103 14  095 136  Alanya  287 93  17  602  137  İzmir  74 49  2
Şekil 3.2. Araştırmanın akış şeması, Başkent Üniversitesi, 2007
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Özellikle günümüzde beta-laktam grubu antibiyotiklerin tamamına dirençli kabul edilen ve kolaylıkla MLS B grubu antibiyotiklere de direnç kazanabi- len MRSA

Karagöz’ün filmdeki yangını gerçek zannetmesi, halkın bu ilk kez gördüğü sinemaya gösterdiği tepkinin bir yansımasıdır. Nitekim Ercüment Ekrem Ta-

Bu noktadan hareketle Orta Asya Türk toplumlarında yiyeceklerin sadece yiyecek maddesi olarak kullanılmadığı, mitolojik varlıklara karşı koruyucu bir madde olarak

Tarihsel fonda dediğiniz gibi, Ab­ dülaziz’in intiharı ve bu intihardan beş yıl sonra Abdül- hamit’in Mithat Paşa’dan kurtulmak için başlattığı ve Yıldız

Siyasi rekabet ve geçimsizlikler bu suretle yalnız Tanzimat d evri­ nin ricaline münhasır değildi: (iç­ rek Sultan Aziz, gerekse Sultan Abdülhamid zamanlarında

Sağlık okuryazarlığı ile hastaların olacağı operasyona bakıldığında SOYÖ ve bilgiye erişim, değer biçme ve uygulama alt boyutlarına ait puan

The overall objective of this study was to explore political and public perceptions towards students’ dressing codes in Tanzanian higher learning institutions that appeared

çalışmanın yapıldığı hastanede ventrogluteal böl- geye enjeksiyon uygulamasına yönelik verilen eğitimin sağlık çalışanlarının İM enjeksiyon uygu- lamasında