• Sonuç bulunamadı

Edebiyat ve politika

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Edebiyat ve politika"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

f ~ S a y f a Q j

her hafta bir sohbet...

Hazırlayan; ABDİ İPEKÇİ

b u h a f t a k i k o n u ğ u m u z : t

Y A Ş A R K E M A L

( Y a z a r )

:

Bütün çabam, edebiyatım ın, yaşantım ın ve p o litik a ­

mın tay gitm esi yani p a ra le l... Bütün de rd im em ekçi

nüfusun yüzde yüz yönetim e ge lm esid ir.

Em ekçileri

söm ürenlere ne kadar karşıysam, e m e kç ile r adına ik ti­

dara gelm ek isteyenlere de aşağı yukarı o kadar karşıyım

Türkiyede bürokrasi, sosyalist düşüncenin gücünden fa y­

dalanarak yönetim e yeniden el koym ak istiyor. B ürokrasi­

nin b ir özgürlük sağlayabilm esi için ne bu rju vazi ne de

proleferya g ib i sağlam tem eli vardır. 0 yönetim de ka la ­

b ilm e k için korkunç b ir baskı düzeni ku rm a k zorundadır

I

n

I

/

■ .m i . . ..2S**

fi

i

İP E K Ç İ — Yaşar, bugüne kadar edebiyatta ne yapmak istedin, bundan sonra ne yapmak istiyorsun?

YAŞAR K E M A L — Taa çocukluğumdan bu yana, kendimi bildim bileli, okur . ya­ zar değilken bile şiir söylerdim. Sonra folklor çalışmaları yaptım. Röportajlar yazdım. Hikâyeler, romanlar yazdım. Ça­ lışma tarzım gösteriyor ki, halktan yana, halkla birlikte işini gören bir sanatçıyım. Benim kişiliğim i ve sanatımı halktan ayır­ mak mümkiin değil. Y irm i yedi yaşıma kadar halk içinde, halkla birlikte çalış­ tım. Yani bir kol emekçisivdim. 1951 de İstanbula geldim, Cumhuriyet gazetesine röportaj yazarı oldum. İstanbula geldiğim­ de, elimde bir kitaplık hikâye vardı, ö r ­ neğin, benim dünyaya çıkmış ilk eserim «İn ce M em et» değildir, «B eb ek » hikâyesi­ dir. ön ce Fransızcaya çevrildi sonra İngi lizceye, İtalyaneaya, Rusçaya, Romenceye, birçok dillere. Son yirmi yılın dünyada çıkmış birçok hikâye antolojisinde «B e­ bek» hikâyesini de buluruz. 17-18 yaşlarım­ da bende sol düşünce belirm eye başla mıştı. Sanatım onunla tay gitti yani para­ lel. Ben iki şeye inanırım. İk i şeyin son­ suz gücüne, sonsuz yaratıcılığına, sonsuz değişimine: Halk ve doğa. Sanatımı hal- kımla birlikte, onun büyük yaratıcılığı ile birlik olarak onun için yaparım. Politikam da sanatımdan ayrılmaz. Halka kim zulm ediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmiş­ se onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feo­ dalite m i, burjuazi m i- . Halkın mutlulu­ ğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatım­ la ve bütün hayatımla onun karşısında­ yım. Benim sanatım, içinden çıktığım sı­ nıfın yani1 proleteryanın çıkarlarının em ­ rindedir. Ben etle-kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmama­ sını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum.

İP E K Ç İEvet, edebî çalışmala­

rına daima halka dönük bir düşünce hâkim oldu ve bunu da bir yerde po­ litik düşünce ile birleştirerek yürüt­ tün. Bir ara aktif politikaya da gir­ din. Sonra da galiba çıktın. Neden gir­ din, neden çıktın?

Y A Ş A R K E M A L — 1960 Anayasasından sonra Türkiye İşçi Partisi kuruldu. Bu partiyi kuranlar işçilerdi, sendika liderle­ riydi. Aşağıdan yukarı kurulan bir par­ tiydi. Bu parti kuruluncaya kadatki. bü­ tün çabalarım çalışmalarım gösteriyordu ki ben bu partiye girmeliydim. Kendimi mecbur saydım. Mehmet Ali Aybarın baş­ kan olduğu bu partiye 1962 yılında girdim. Elimden geldiğince de çalıştım. Benim İliç bir politik ihtirasım olmadı, olmayacak. Hiçbir politik m evkiim olmadı, olmaya­ cak. Bunda kararlıyım. Amma emekçilerin yanında, ölünceye kadar onların hakları için, onların yönetime gelm eleri için sonu­ na kadar çalışacağım. Benim bütün der­ dim emekçi sınıfının bizatihi, yüzde yüz yönetime gelmesidir. Sosyalizm yalnız ve yalnız budur. İşçilerin adına herhangi bir tabakanın, bölüğün yönetime el koymasını kabul etmiyorum. Emekçileri sömürenlere ne kadar karşıysam, emekçiler adına ikti­ dara gelm ek isteyenlere de aşağı yukarı o kadar karşıyım.

Benim işim, emekçi ile beraber ol­ maktır. Em ekçiler adına iktidara el koy­ muşlar, sosyalizmi her zaman vozlaştıra- hilirler demokrasiyi yozlaştırabilirler. B i­ linçlenmiş emekçi, demokrasinin ve sosya­ lizmin yozlaşmasına hiçbir zaman izin vermez. Çünkü onun çıkan demokraside ve sosyalizmin uygulanmasmdadır. Türki- ye’de 1950’de halkın oyu ile gerçekleştir­ meğe çalıştığı demokrasiye ben biçimsel de olsa saygılıyım...

İP E K Ç İYani halkla beraber ol­

masını mı istiyorsun?

YAŞAR K E M A L — Halk 1950 yılında ne yaptı? Kendisini 700 yıldır ezen, olanak bulunca bürokrasiyi oylariyle yönetimden uzaklaştırdı. Bana öyle geliyor ki bu giz­ liden gizliye işleyen, biçimlenen, oluşan, emekçinin bir çıkar bilincidir. Biçimsel demokrasi, biz de gözümüzle gördük ve ya­ şadık ki. bürokrasinin 700 yıllık zulmüne son verdi. Şöyle geriye dönüp baktığımız­ da bürokrasinin jandarmalarının birer iş­ kence zebanileri olduğunu görürüz. Bana öyle geliyor ki. Türk halkının bürokrasi­ den çektiğini dünyanın hiçbir halkı hiçbir vönetimden çekmemiştir. Yemen çölleri. Sarıkamışlar, 9 yıllık askerlikler, zeamet­ ler, tım arlar, aşarlar ve dayaklar ve tıa- pishaneler. Kuyucu Murat Paşalar. Celâli kırım ları -. Anadolu halkı tarihin en bü- yük zulmu altında inlem iştir ve fırsat bu­ lur bulmaz bürokrasiyi devirm iştir. Sonuç yanlış oldu. Halk bürokrasi ile Demokrat Partiyi seçmek durumunda bırakılmıştı. Halk haklı olarak DP’yi seçti ve sonuç vanlış çıktı. Bu, halkın bilincinin vanlış vola yönelmesi değildir, yöneltilmesidir.

İP E K Ç İSenin istediğin sosya­

list düzeni halk getirebilecek mi? Bu­ na inanıyor musun?

YAŞAR K E M A L — Benim istediğim sosyalist düzeni yalnız ve yalnız halk geti­ rebilir. Benim istediğim sosyalist düzeni halktan başka hiç kimsenin getireceğine inanmıyorum. Emekçi adına emekçiden başka, hangi tabaka ve bölük yönetime el koyarsa halk adına değil, emekçi adına de­ ğil. kendi adına kendi çıkarma yönetime el koymuş olur. Sosyalizmi halk getire­ mezse kimse getiremez. Sosyalizm bilinç­ lenmiş emekçinin kendi elivle kuracağı düzendir Başka türlüsü olamaz.

İP E K Ç İYani yukarıdan empo-

~e edilecek bir sosyalist düzeni istemi­ yorsun. öyle mi?

Y A Ş A R K E M A L — Böyle bir sosyalist düzen olmaz ki

İP E K Ç İ — Ne olur?

YAŞAR K E M A L — N e bileyim ben Birşev olur, bir düzen olur amma emekçi ler vüzde vüz yönetimde değillerse o sos yalizm olmaz. 80 nidan bu vana sosyalist çe düşündüm, sosyalizm ve emekçi meşe leleri üzerinde epeyce düşündüm epevce de okudum emekeive sınıf bilinci nas’ ’ götürülür vani politik biline nasıl götürü liir? Elbette avdmlar Avdmlartn okumak öğrenmek sosyalist bilince varmak ola nakları emekçiden daha çoktur Yalnız bu bilinç götürme, emekçi adına yönetime el kovmak için olmamalıdır Emekçiler için­ den bir bürokrat tabaka yaratmak için ol­ mamalıdır Bu biline götürme isi emekçi­

k o n u m u z :

İHSAN SOSYALİZM İÇİN DEĞİL, SOSYALİZM İNSAN İÇİNDİR.

EĞER

SOSYALİZM

İNSANLARI

EŞİT

KILMIYORSA,

MUTLU YAPMAYACAKSA, Ki BU MÜMKÜN DEĞİLDİR, BAŞKA

YOLLAR ARAMAMIZ GEREKİR.

leri yüzde yüz yönetime getirmek için, gelm eleri için olmalıdır.

İP E K Ç İ — Bunun Türkiye’de ola- mıyacağmı, hiç değilse kolay ve çabuk olamıyacağmı düşünenler var. Bunlar başka alternatifler arıyorlar, sosyalist­ ler olarak. Bu görüşe karşı mısın, be­ raber misin?

YAŞAR K E M A L — Ben, yukarda da boruna tekrar ettiğim gibi, emekçinin yüz­ de yüz el koymadığı yönetimin adına sos­ yalizm demem.

İP E K Ç İTürkiye’de bugün sol,

bir çok parçalara bölünüyor. Bu hu­ susta ne düşünüyorsun?

YAŞAR K E M A L — Artık epeyce yaş­ lıyım. Hoş görıirlükle düşünmeği öğren­ dim. Bir bölük sosyalist beııinı önerdi­ ğim yoldan gitmese de sosyalizme varmak için bana karşı olsa da, ben onu kabul ederini. Düşüncemi bir örnekle daha iyi anlatabilirim belki Bugünlerde bir Deniz Gezmiş olayı var. Ben bu Deniz Gezmiş olayı ile birlik değilim. Ayrı düşünceler­ de, a y n yollardayız. Yalnız Deniz Gezmiş’- in karşısına durup dururken, düşünme­ den, olayı derinliğine araştırmadan çık­ mam. Deniz Gezmiş’lerin hareketinin emek­ çinin bilinçlenmesine «ne kadar faydası var, ne kadar zararı var?» bunun üzerin­ de önemle dururum. Büyük emekçi küt­ lesinin bilinçlenmesinde Deniz Gezmiş ha­ reketi faydalı oluyorsa, bu yol benim yo­ luma karşı da olsa onu tutarım. Tutm a­ sam bile onlara vardım etmesem bile hoşgörü ile karşılarım. Ben küçük bölük­ lerin. tabakaların, küçük örgütlerin bugün beynelmilel, sıkı, korkunç bir örgüt hali­ ne gelmiş burjuazinin karşısında etkili olabileceklerine inanamıyorum Organize bur.jua örgütlerinin, pekişmiş sömürücü örgütlerinin modern kapitalizmin karşısı­ na yalnız be rainiz bilinçlenmiş, örgütlen­ miş işçi kütlelerinin bütünüyle çıkabilece­ ğine, etkili olabileceğine, yönetimi ele ge­ çirebileceğine inanırım.

İP E K Ç İYani bürokrat aydın­

ların sosyalizmi yapmak amacıyla ik­ tidara gelmesini kabul etmiyorsun. Bütün bu konuşmalarından bu sonuç çıkarılabilir mi?

Y A ŞA R K E M A L — Çıkarılmalı «T ır ­ nağın var ise başını kaşı, kurda neden boynun kaim demişler, kendi işimi ken­ dim görürüm demiş.» Halkımızın böyle sözleri çok. Herhangi bir sebeple yönetimi ele geçirmiş avdın ve bürokrat tabakala­ rı, em ekçiler adına, çıkarma bir şeyler yapmazlar demiyorum. Belki bir şeyler yaparlar ama o sosyalizm olmaz, emekçi­ lerin yönetimi olmaz. Bürokrasi yönetimi almışsa aydınlar, teknokratlar yönetimi ele geçirmişlerse, ekonomi onların çıkarları için çalışacak demektir Emekçilerin çı­ karlarından daha çok. Biz biliyoruz ki gördük ki, çağımızda yönetimi ele almış devlete el koymuş, proleterya sınıfı, vöne timi elinde tutamamış, bürokrasiye kap­ tırmıştır. Bunun sebepleri vardır Biline eksikliği, örgüt yetersizliği Daha bir sü­ rü sebepleri de olabilir \cı olan, kor kunç olan emekçi sınıfının kendi yöneti­ mini başka bir tabakaya kaptırmasıdır Çağımızda devrim yapmış emekçi sınıfı yönetimi başka bir tabakaya kaptırırken emekçilere devretm elerini beklemek saf diliik olmaz mı? Belki olur. Be7' ' derya tutuşa.

İP E K Ç İBir iki örnek verebilir

misin? Hangi devrim yapmış emekçi sınıfı iktidarı başkalarına kaptırmış tır?

YAŞAR K E M A L — Tabiî Lenin’in ölümünden sonra Sovyetler Birliği, emek çileri, yönetimin tümünü değilse de bü­ yük bir kısmını Stalin'e, Stalin’in bürok ratlanna. kendi içlerinden çıkmış bürok ratiara. bir takım aydınlara kaptırdı. Bu günlerde Sovvetier Birliğinde, yönetimde ki Stalin biirokratlariyle. emekçiler ara smda kıyasıya bir savaş var. Benim öze rinde durduğum, bütün hayatımda karşı koyduğum ve korktuğum bir şev var. O da •erörizmdir Halkın üzerindeki baskıdır Ben diktatorvadan dehşet korkarım.

İP E K Ç İ — Sol diktatorvadan da korkar mısın?

YAŞAR K E M A L - Sosyalizmde dikta (orya olmamalı. Gerçek bir sosyalizmde diktatnrya olamaz terörizm gerçekleşe mez. Halka baskı diye birşev düşiinüle mez. örn ek ler vermek istiyorum. Burjıı aların demokrasisiyle, proleterlerin de­ mokrasisini avm kefeye koyacak değilim İki demokrasinin çok az birbirlerine ben­ zerlikleri vardır. Gene de benzerlikleri

vardır. Burjua demokrasisini ele alalım: Bizdeki Süleyman bey demokrasisini her­ halde demokrasi sayamayız. Bu demokra sinin gerçek bir burjua demokrasisiyle

uzaktan yakından bir ilişkisi yoktur Be nim dediğim İngiliz demokrasisidir. Üstün­ de duracağım İngiliz demokrasisinde öz­ gürlük sorunudur. İn giliz demokrasi­ sinde özgürlük var mı, vok mu? Bü­ tün sorun bu. Bir yanıyle özgürlük yok. Çünkü İngiliz halkı kapitalist- lerce koşullandırılıyorlar. Kapitalistlerin elindeki on milyonluk gazete tirajı M il­ yonlarca seyircisi olan televizyonlar, m il­ yonlarca dinleyicisi olan radyolar halam düşüncesinin üstünden bir karanlık gece gibi geçiyorlar, inanılmaz bir baskı altına alıyorlar düşünceleri, duyguları Bu mo­ dern araçlarla halkları tutsak kılıyorlar 1968 yılında İngilteredeyken BBC benden konuşmalar istemişti Radvova on konuş­ ma hazırladım Konuşmalarımı teybe al­ dılar, ücretini verdiler lıem de çok büviik bir ücret fakat yayınlamadılar. O konuş­ maların birinde İngiltere için «Çelik Per­ de» demiştim. Halk cumhuriyetlerine De­ mirperde diyorlardı. Amerika’ya altın per de, ben de İngiltere’ye «Çelik Perde»vi va kıştırmıştım. Uzunca bir süre kaldığım İn ­ giltere’de, İngiltere için bu düşünceye var­ mıştım. îşte bu çelik perdede kapitaliz­ min bütün baskısına rağmen bir özgürlük var. İngilterede İliç kimse düşüncelerin den dolayı kınanmıyor, hapsedilmiyor bas kılara uğramıyor. Bunun sebebi üstünde düşündüm. Niçin hu özgürlük? Çünkü tn giltere’de uzun yıllardan bu yana vönetim de burjuazi bulunuyor. Burjuazinin eko nomik bir temeli vardır. Üretim araçları na sahip olduğundan ve elindeki bu güce çok güvendiğinden İn giliz burjuazisinin yönetimde kalabilmek için başka çarelere başvurmasına gerek yoktur Gene biliyoruz ki, çağımızda başka çareye başvuran sı mflar gücünün büviik bir kısmını vitirmiş sınıflardır. Almanya’da proleterva karşı­ sında bunalmış burjuazi. Nazizm çaresine başvurdu. H itler bürokratları Almanya’da korkunç bir baskı düzeni yarattılar İta l­ ya’da Mussolini de öyle-. Proleterya ikti­ dara yüzde yüz el kovduğu zaman da bir demokrasi gerçekleşecektir. Sîmdîve kadar dünvamızın görmediği tanımadığı bir öz­ gürlük düzeni kurulacaktır Ekonomik eşitlik sağlandığı zaman, arkasından mut­ laka ve mutlaka politik eşitliği de getire­ cektir, Bütün baskılar ekonomik eşitsizliği sürdürebilmek içindir. Baskıların teme­ linde eşitsizlikler vatar. Şimdi bürokrasi üstünde durmak istivorum. Bürokrasinin bir özgürlük sağlıyabihnesi için ne bur- juazi ne de proleterya gibi sağlam bir te­ meli vardır. O yönetimde kalabilmek için korkunç bir baskı düzeni kurmak zorun­ dadır. Bu havadaki sınıfın tek dayanağı bir baskı örgütü kurmasıdır Onun için hü rokratlar nerede kim aduıa iktidara gel mişlerse. ayakta kalabilmek için, korkum bir baskı rejim i kurmuşlardır. Unuttum Şunu da ekliyevim: Proleterya yönetime vüzde yüz el koyduğu zaman düşüncele ı-inden dolayı hiç kimseyi mahkûm etmek gereğini duymayacaktır. Örgütlü proleter ranın gücü bir özgürlük düzeni hem de dünyamızın şimdiye kadar görmediği bir özgürlük düzenini kurmağa yetecektir. Bi linçlenmiş. örgütlenmiş proleteryanın dü

şüneesinden. evleminden dolayı kimsev- mahkûm etmeğe insanların özgürlüklerin kısıtlamağa bir ihtiyacı olmayacaktır.

İP E K Ç İ — Ama Sovyet Rusya’da bunun aksi yok mu bugün? Aydınla rın, sanatçıların, hürriyetsizlikten şikâ

y etleri...

YAŞAR K E M A L — Dedim ya, dünvadf en gerçek demokrasi proleteryanın yöne time yüzde yüz el koyduğu zaman ola çaktır. Sovyetler Birliğinde, eğer bir ta kim insanlar hapsedilivorlarsa düşüncele rinden dolayı kınanıyorlarsa, proleterya orada viizde vüz iktidarda değil demektir

İP E K Ç İBaşlangıçta dedin ki

°n çok korktuğum şey terörizm ve dik ı.atöryadır. Türkiye’de bu kuşkuların ne durumda?

Y A ŞA R K E M A L — Türkiye’de bürok tasi, sosyalist düşüncenin gücünden fay­ dalanarak yeniden yönetime el koymak is tivor. Bu gücün büyük bir terör ve dikta varatmaınası için bir sebep vok gibime ge livor. Kadim bürokratik güç sırtını bas kıya ve diktaya davıvacağına emekçileri' birleşir, onunla birlikte vönetime e1 kn varsa belki baskı ve dikta gereğini duy maz. Ya da hafif bir baskı ile vSnetimiıı riirütür. Ben çok korkuyorum ki. Halk Partisinin zulüm d.evrine bir daha dönüş olmasın.

İP E K Ç İ — O halde ne yapmak lâ­ zım?

Y A Ş A R K E M A L — Anayasayı sonuna 1 adar uygulamak gerek. Hükümetlerin, hangi hükümet olursa olsun Anayasayı karşısına almaması gerekir. AP yönetim i ele aldığından bu yana Anayasayı karşısına al­ dı. Gizli, ya da açık anayasayı uygulamamak için elinden geleni yaptı. Bilhassa ilerici­

lere sosyalistlere karşı inanılmayacak bir baskı düzeni uyguladı. 27 Mayıstan sonra gördük ki, 'Türkiye’de örgüt olarak büyük güçler ilericilerdir, aydınlardır. İlerici Anayasaya düşman AP, komprador burju­ azi, toprak ağaları bir daha 27 Mayıs bu­ zağına düşmemek için ilerici güçlerin kar­ şısına karşı bir örgüt, bir güç dik­

mek gereğini duydular. Bıınıın için cami leri kullandılar. Bütünüyle gericiliği kul landıiar. Bu gizli güçler AP’nin yardımıyla Konya olaylarını. Kanlı Pazar. Kırıkhanla n yarattılar. Bence herşeyden önce AP yönetiminin başını, kurduğu bu örgütler yemiştir.

İP E K Ç İPeki solun savaşında

şiddet metodlarına başvurulmasını uy­ gun buluyor musun?

YAŞAR K E M A L — Şiddet zor yoldur H er ne kadar kolay ve düz görünüyorsa da şiddet her zaman dolambaçlı güc bir yoldur. İnsan mecbur kalmadıkça, şiddete başvurmaz. Şiddet çaresizliktir. Hemen hemen kuruluşundan bu yana İsçi Partisi nin içindeyim, şu on yaldır Türkiye’de İşçi Partililerin, sosyalistlerin başına ge­ lenler pişmiş tavuğun başına gelmedi, tsçi Partililer inanılmaz bir baskıya, zulüm altında yaşamağa mecbur tutuldular, tşçi Partilileri dövdüler, öldürdüler, işlerinden ettiler. Bövlesine bir baskıya, zulme ma­ ruz bırakılmış insanlar elbette buna karşı kovacaklardı, koymalıydılar. Benim kanım şu ki, şiddeti doğuran şiddettir. Biz çok gayret ettik. Daha yeni filizlenen sol şidde­ te başvurmasın istedik. Demokratik yollar dan emekçilere btz biline götürürken, şid detle karşılaşmayalım istedik Anavasa bizim emekçilere gitmemize onlara sınıf t1'i inci götürmemize, örgütlenmemize izin veriyordu. Anayasanın tamıtamına uygu­ lanmasını istedik. Yöneticilerden şiddete başvurmamalarını istemekten dilimizde tüv bitti. Biz şiddetin şiddet doğuracağı­ nı biliyorduk. Ben bugünkü solun versel. bâzı şiddet hareketlerini bir savunma sa­ vıyorum. hem de en meşru bir savunma.

İP E K Ç İYani meşru yoldan mü

cadele etmek imkânları açık tutulsay- dı. şiddet metotları..

YAŞAR K E M A L — Zannetmiyorum, ol­ mayacaktı.. Ben buna inanmıyorum ve (v-rtinin içinde olduğum için

inanmıvo-İP E K Ç İ — Şimdi Aybar yeni bir parti kurmak hazırlıkları içinde görü­ lüyor..

YAŞAR K E M A L — Ben Aybar’a güve­ niyorum Aybar gerçek bir sosyalist. Ay­ bar bizim politikacılarım ız arasında ken di kişiliğine ve düşüncelerine saygı duy ıııuş bir yiğit adam Bizim çağımızda ba­ ğımsız düşünmek, bir düşüncenin kutsal lığına kendini adamak gerekirse kendi üstüne, kendi hataları üstüne yürümek güç bir iş. Aybar kendi hatâlarımız üstü­ ne yürümüş bir insan. Bir sosyalistin işi. dünyayı temelinden değiştirmektir. Değiş­ tirip de ne olacak? Dünyayı ne için de­ ğiştireceğiz? İnsanları daha çok mutlu kılmak için. Aybar” « bir düşünceyi sonu­ na kadar paylaşıyorum Hiçbir taviz ver­ meden... O düşünce de şu: İnsan sosyalizm

• •

EDEBİYAT ve POLİTİKA

etmek Marksist düşünceye, dîalektiğe ay­

kırıdır. Marksist düşüncenin en yetkili bir adamı saydığım Leniıı, devrim i yaptık­ tan sonra, ya da devrim e hazırlanırken kendi modelini yaratmağa uğraştı. Bütün gerçek büyük sosyalistlerin kurdukları sosyalizm kendi yurt gerçeklerinden, ko­ şullarından doğmuştur Sosyalizm m odeli­ ni, çağın sosyal, ekonomik, coğrafik, kül­ türel koşulları yaratır. Türkiye’nin sosya­ lizmi. Türkiye’nin tarihi, kültürel, ekono­ mik, sosyal, coğrafik koşullarından doğa­ caktır. Sosyalizm durgun, ölü. ölecek bir düzen olsaydı her an yaşıyan, her an ya­ ratılan. her an yaratan bir düzen olm a­ saydı ehh, belki de onun için bir tek m o­ del icadetmek olanağını bulabilirdik. Eğer dünyamız bir elden çıkmışçasına, inişsiz, çıkışsız, düzenli, he« yanı birbirine ben­ zer bir dünya olsaydı, sosyalizmin belki bir tek modeli olabilirdi. Bu kadar kar­ maşık, bu kadar çelişkilerle dolu bir dün­ yada bir model sosyalizm olabileceğine inanmak dialektikten haberi olmamak de­ mektir Burjua düzenlerinin aşağı yukarı bir m odelleri vardır Çünkü burjua dü­ zenler doğaya karşı dialektiğe karşı ku­ rulmuş ölücü kuruluşlardır. Yaşıyan sos­ yalizmi de bir model kabul edemeyiz. Onun için her memleket kendi sosyalizmini öbür kuruluşların deneylerinden de favdalana- rak kendileri kuracaklardır.

İP E K Ç İSosyalizmde bir model

kabul etmediğine nöre, Türkiye sosya­ lizmi için şimdiden bir biçim düşü­ nüyor musun, ya da düşünülüyor mu?

YAŞAR KE M A L — Uzun süreli bir iş­ tir. Rir memleketin sosyalizmini bütünüy­ le o memleketin koşulları, o memleketin düşünürleri o memleketin emekçileri ku­ rarlar. Kendine özgü sosyalizmin yaratıl­ ması uzun süreli bir çabanın sonucunda olacaktır.

İP E K Ç İYönetimi ele geçirdik­

ten sonra mı Türkiye sosyalizmi ku­ rulacaktır diyorsun?

YAŞAR KEM AL — Hayır. Şimdiden düşünülüyor tabii. Şimdiden oluşmağa başlıyor Türkiye sosyalizmi

İP E K Ç İŞu halde bunun için

önemli olan birikim midir?

YAŞAR K E M A L — Evet birikim. Nasıl emekçi sınıfının bilinçlenmesi bir birikim sonunda olursa, özgü sosyalizmler de biri­

kimler sonucunda büyük çalışma büyük çabalarla oluşacaktır. Emekçiyi bilinçlen dirme birikim i nasıl sosyalizme geçmek için kesin bir araçsa, kendine özgü sosya­ lizm i yaratmak da ona bağlı bir birikim sonucu olacaktır

İP E K Ç İSenin edebiyatta yap­

mak istediğin de bu birikime hizmet­ tir denebilir mi?

YAŞAR KEM AL - Odur Öyle düşü nüvorum. Emekçileri bilinçlendirmek için uzun yıllardan bu vana em ekçiler arasında bulunuyorum. Politika yapan bir adamım Sanatım da buna bağlıdır. Onun da bi­ linçlendirmeğe yaran olmasını hem de çok varan olmasını isterim. Sosyalizm h'-nim için insanlan bütün yabancılardan arıtıp, bütün yozlaşmalardan kurtarıp kendi özü­ ne kavuşturmaktır. İnsanın bir tek mi özü

SOSYALİST YÖNETİM, İLLE DE OYLA GELECEK DİYE KAİDE KOYMAK

SOSYALİZMİ AYKIRIDIR. AYNI ŞEKİLDE İLLE DE ŞİDDET YOLUYLA

GELİR DEMEK DE HATALIDIR. MESELE EMEKÇİYİ BİLİNÇLEMEK,

ÖRGÜTLEMEK YÖNETİME EL KOYACAK BİRİKİMİ GERÇEKLEŞTİRMEKTİR.

için değildir. Sosyalizm İnsan içindir.

Eğer sosyalizm insanlan eşit kılmıyorsa, mutlu yapmayacaksa ki bu mümkün de­ ğildir. başka yollar aramamız gerekir. Y a ­ hut da sosyalizmin uygulanmasında bir vaniışlık var, kendi üstümüze yürüyerek hu yanlışlanmızı düzeltmeliyiz, gözyasian- mıza bakmayarak. Savaşlarımızda tek amacımız, insan soyunun mutluluğu ol inalıdır. Sosyalizm bir mutluluk aracı ol­ mayacaksa ne yapayım ben o sosyalizmi Sosyalist düşünce bilimsel bir gerçektir tnsanları mutlu yapmaması için hiçbir se­ bebi yoktur.

İP E K Ç İSosyalist anlayışınız

nedir?

YAŞAR K E M A L — Sosyalizm vaşıvan bir şeydir, ölü değil Her an lıavatl., tay gitmesi gereken bir düzendir. Her an ye­ nilenen doğada, insan toplumları da her an yenilenir değişi- Evren sonsuz «elişki- lerden ibarettir. En biivük çelişki doğa • insan çelişkisidir İkinci büyük «elişld sömürenlerle s’imiirülen sınıf arasındadır Çelişkiler her zaman niteliklerini değişti­ recektir Ana celiskileı güçlerini uzun sü relerde koruyabilirler. Ama onlarnı da nitelikleri değişir. Bunun için bugünkü değişik dünyamızda bir model sosyaliz­ min. bir tek modelin olabileceğine inan­ mıyorum. B iı tek model sosyalizmi kabul

yar? İnsanın özü nedir? Belâlı bir sorıı Bana öyle geliyor W, insanın özü. onun yaratıcılığıdır. Ortaya gerçek sağlam bir insan tarifi koyabiliriz, bu yoldan giderek: İnsan, yaratıcı bir mahlûktur. Gene yu­ karda da söylemiştim. Evrende <ki sonsuz doğurgan yaratıcı güç vardır. Biri insan öbürü doğa İnsan yaratıcılığını yitirdiği giin doğa yaratıcılığını bitirdiği gün. herşey bitecektir Doğa da insan da yok olacak­ lardır Biz sosyalistler olarak insanlan yi­ tirmiş olduklan yaratıcılıklarına kavuş­ turmak amacındayız Yeryüzünde en bü­ yük çabamız budur Çünkü sömürgenle­ rin ilk ve başlıca işleri insanlan kişilik­ lerinden sıyırmak olmuştur.

İP E K Ç İSon olarak bir soru so­

rayım Yaşar. Genel olarak tartışması

yapılan bir sorun var. Sosyalist bir

iktidarın kurulması şiddet yoluyla mı olmalıdır, oy yoluyla mı olmalıdır? Bu tabiî çok şematik bir..

YAŞAR K E M A I - Birikim voluyla ol inalıdır Şimdi şudur bizim Türkiye’deki bir takım sosyalistlerin de hatalan bu Kimisi diyor ki. ben oyla gelirim. Elbette en güzel şey, en makbul şey proleteryanın halkın oyu ile iktidara gelmesidir. Bundan daha ideal birşey düşünülemez. Yalnız ben ille de oyla gelirim diye kaideler koymak yanlıştır sosyalizme karşıdır. Ben ille

şiddet yoluyla gelirim demekte sosyalist düşünceye karşıt olmak demektir. K aide konamaz. İlle ben gerilla yoluyla gelirim dağdan inerim Ankara’yı işgal ederim , yanlış bir düşüncedir. Marksizm e karşıdır. O zaman nedir? O zaman birikim Bağlı­ yacağım ben. tşçi, emekçi bilinçlenecek ve örgütlenecek Örgütlendiği zaman oyla gelir, oyla gelemezse öyle bir koşul doğar ki. övle gelir Belki de helikopterle gelir!

Şimdi arkadaş, edebiyata gelince; biraz evvel dedim ki, bizim işim iz kendi özü ne kavuşturmak insan oğlunu. Ha edebi yatın bunda büyük büyük faydası vardır Meselâ ben Türk aydınlarından çoğunun iyiniyetine rağmen sosyalizme yardımcı olacağına inanmıyorum. 200 y ıldır Türk aydını batının maymunluğunu yapmıştır Taklit etm iştir batı’vı... Maymun yaratıcı değildir. İnsana benzer ama. yaratıcı değil dir. Türk burjuva aydınları da 200 vıldıı batının maymunluğunu yaptığı için 100 vı’ insana bir yardımı olmamıştır.

İP E K Ç İSen maymun olmak

istemiyorsun?

YAŞAR K E M A L — Evet! Maymunlara karşı dövüşen adam maymun olur mu ca­ nım? 200 yıldır insan soyuna hiç birşey katmamış, çok az şey katmış yahutta ne bileyim ben, karıncanın sidiğini denize yap­ tığı gibi birşey yapmış. Buna da fayda denmez. Şimdi 200 sene sonra kendi özü­ müze dönelim kendi sosyalizm inizi, ger­ çek sosyalizmi kuralım derken, bunlar kar­ şımıza geçerler bizim. Bu sefer bunlar kendilerine model ararlar

İP E K Ç İ — Bunlar dediğin kim?

YAŞAR K E M A L — Aydınlar. Bir takım aydınlar model ararlar. Ya Sovyetler Bir liğî modelini ararlar, ya Çin modelim ararlar. Halbuki Lenin’in bütün çabası kendi modelini yaratma çabası olmuştur

İP E K Ç İAllende’yi de böyle ka­

bul eder misin?

YAŞAR K E M A L — Ailende benim için ideal. Ve dünyadaki bütün sosyalistlerin yüreğine su serpti. Çünki bir iddia vardı ki. marksizme karşı bir iddiadır bu «Marksistler iktidara oyla gelem ez.» derler Şimdi bu tecrübede Ailende sonunda te nilse bile, «oyla gelem ez» düşüncesin»- yanlış olduğunu göstermesi bakımından büyük bir iş yapmıştır Yüreğime su serp ti. «Oyla gelem ez.» Ne demek oyla «eıe mez? Gelir, göbek ata ata gelir işte. Ovle da gelir, şiddetle de gelir, bilmediğimi? türlü yollardan gelebilir. Yeter ki bir biri kim olsun, yeter ki bilinç birikimi olsun yeter ki örgüt birikimi olsun. YcteT ki kendi modelini yaratma birikim i ve ça­ lışması olsun. Şimdi benim edebiyatta yaptığım şey, edebiyatçı olarak bununla tay giden bir hikâyedir Ben sanatçı olarak

elimden geldiğince kendi kendime, kendi değerlerim ize karşı vabancılaşmamağa ça iıştım. Bilinçli olarak kendi gerçeklerimize f§ kendi İnsanî değerlerim ize kendi kendime sadık kalmağa çalıştım. Sanatımı memleke­ timin koşullarından kişiliğinden, renginden ayırmamağa gayret ettim. H er insanın bir yoğurt yiyişi var. Her m illetin de Sosya­ list insan veni bir insandır. Sosyalist sa­ natçı veni bir sanatçıdır. Bu kendimize dö­ nüşte. roman sanatında bir takım kaynak­ lara başvurmak zorıınluğunu duvdum ken­ dimde. Dünyanın büviik ustalarından ya­ rarlanmak. onlara çıraklık etmek olağan dır. Stendhal’dan, Balzae’dan. Tolstoy’dan Dostoyevski’den. Faulkner’den faydalan­

mak olağandır

Dünyanın bütün kültür değerlerine başvurmak zorundayız Dünyada tek Başı miza vaşamıyornz. Amma temel kendimiz olacağız. Kendi kültür değerlerim iz ile ve- ¡t tişdikten. büyüdükten kaynaştıktan sonra ( elbette dünya kültürüne başvuracağız, dün- ■%

ya kültür değerlerinden faydalanacağız. Yalnız, kendi kültür değerlerine sırt çevir­ miş bir kimse hiçbir zaman diinva kültür değerlerinden faydalanamaz Bir Türk ro­ mancısı bir halk hikayecisi Köroğlu’nu na sil anlatır bilmiyorsa, bir masalcının ıısta lığına varmamışsa Dede Korkut’u okuma mışsa. Yunus’u ezberlememişse Karaca oğlanı. Pir Sııltan’ı viireğinin derinliğinde duyamamışsa, onun bir Hom eros’u anlıya bileceğini sanmıyorum Bir Kafka’va. bir Çekov’a bir iam es Tovce’a varabileceğine inanamıyorum.

İP E K Ç İGene politikaya döne­

lim mi?

Y A Ş A R K E M A L — Dönelim.

İP E K Ç İ — Sosyalist yönetimin ku rulması şiddet yoluyla mı. yoksa oy

yoluyla mı olmalıdır? |

YAŞAR K E M A L — Bence böyle biı sual sorulmamak bile İlle de oy yoluyla gelirim diye bir kaide koymak sosyalizme aykırıdır, file de şiddet yoluyla gelirim o da aykırıdır. Mesele, birikim meselesi­ dir. Em ekçiyi bilinçiemek. örgütlemek onda yönetime el koyacak birikim i ger çekleştirmek. İşte bütün mesele bu. Gele­ ceğin koşullan bilinmez ki, yönetime na­ sıl geleceği bilinsin. Tahm inler yapılabilir 1 ve bu tahminler her zaman doğru çıkm a vabilir de

İP E K Ç İİktidara gelmek için

senin hiç bir tahminin yok mu?

YAŞAR K E M A L — Ben Türkiye’de iş çi kadar köylünün de gücüne güveniyorum Devrimci yeteneğine İnanıvorııır Ekono­ mik denge bozulduğunda köylü bugünkü durumundan aşağı bir yere indiğinde Tür- 1 kiye’de devrim gerçekleşebilir. Köylünün bugün bulunduğu durumdan aşağılara in­ mesi gün meselesidir. Bugünkü gidiş, köy- lüvü şimdiki ekonomik düzeyinde tuta maz.

İP E K Ç İSöz sözü açtı unuttuk.

T İ P ’den neden ayrıldığını söylemedin.

YAŞAR K EM A I — Basit bir gerçek T İP niteliğini vitirdi Bürokratların eline geçti Emekçilerden koptu Bir aydınlar kiübü oldu. Emekçilerden yana bir insan olarak T İ P ’de daha uzun bir süre kala mazdım. Y olcu yolunda gerek Ben kendi yoluma, onlar kendi yollarına.

İP E K Ç İTeşekkür etlerim.

... - w . . î v i - ,

.. ..v..

s****

«

m s s s

m^rnmam

m

m

,

Referanslar

Benzer Belgeler

B elki hepsi ayrı ayrı gerçekleştirildiğinden daha az dikkat çekiyor, dağınık duruyor ama dönüp de bakan için 25 Kasım’da kadına yönelik şiddete karşı en yaygın,

Bu iki dizinin elemanlarını bulan ve elemanlarının karesini bulup yeni bir diziye aktaran algoritma ile program aşağıdaki gibi yazılır.. Fibonacci Dizisinin Elemanlarını

Üç kıta (Asya-Avrupa ve Afrika) üzerinde sınırları olan ve üç büyük devlet arasında köprü vazifesi gören Van vilayetinin, kolera hastalığının ölümcül yüzünün

Büro Emekçileri Sendikas ı ve Türk Büro Sen’in, “İnsanca bir yaşam insanca bir ücret” için yaptıkları bir günlük grev sabah sekizden itibaren kamu emekçilerinin

Protokol kelime anlamı olarak resmi belgelerin imzalanmış nüshaları, uluslararası anlaşmaların yazılı hale getirilmiş hali, konferans vb...

III. 745 yılında Kutluk Bilge Kül Kağan tarafından kurulan Uygur Devleti, kendinden önceki Türk devletlerinin devamı niteliğindedir. Orta Asya’da siyasi birlik

NOT: “Her kim ise, ne ise” anlamına gelen izafiyet zamirleri şunlardır: kuiš kuiš / kuit kuit / kuit imma (kuit). Örnek: kuiš kuiš pehuteizzi → “Her

Çal ışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk çelik’in çağrısı ile “Alt işveren uygulamasında karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri”ni görü şmek üzere ilk