• Sonuç bulunamadı

Mina Urgan'ın Haşim portresi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mina Urgan'ın Haşim portresi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

5 NİSAN 1998 PAZAR

KÖŞEBENT

ENİS BATUR

MinaJJrgan'ın Hâşim

Portresi

Mîna Urgan’ın anılarında beni en çok etkileyen

portre Ahmet H â şim ’ inki oldu: Şairle ilgili bütün

yazılanları okudum sanıyorum, onu böyle çizenine rastlamadım. İşte aynı hikâye: Mîna Urgan’ın Hâşim portresi nesneldir, yansızdır diyemeyiz, nasıl deriz; şurası açık ama: Hâşim’e yakınlık duymasaydım, duymaya başlardım o satırların ardından; duyuyor­ dum, duyduğum yakınlık böylece arttı. Tam tersi,

Yahya Kemal konusunda geçerli: Mîna Urgan’ın

"Vuslat” şairi portresi oldukça acımasız; gerçi, da­

ha önce okuduklarımızı doğruluyor bir yanıyla, ama ilk kez bir Yahya Kemal portresiyle karşılaşacak okur (genç okur) için c id d i bir antipati kaynağı oluştura­ bilir o satırlar. Bunu demeye çalışıyorum: Kalemi önce kendinde denemeli anı yazarı, deneyebilme- li; ki öteki konusunda da hak sahibi olsun.

"Bir Dinozorun AnılarT’nm Hâşim’le ilgili bölü­

münde beni şaşırtan satırlara da rastladım:

“Ahmet Hâşim, Kadıköy’de Bahariye ’deki küçük dairesinde ölüm döşeğinde yatarken, okuldan ka­ çıp kaçıp onu görmeye giderdim. Bir defasında, he­ nüz tanımadığım ve daha sonraları dostum ve mes­ lektaşım olan Ahmet Hamdi Tanpınar ile vapurda

karşı karşıya oturmuşuz. Hamdi, benim kılık kıyafe­ time, kitap okumama bakmış, ‘bu kez mutlaka Hâ­ şim ’e gidiyor’ demiş. Nitekim, aynı anda girdik Ba­ hariye’deki eve...”

Birkaç paragraf önce “g o u rm e f’liğ in e değindiği şair, hastalığı nedeniyle perhize mahkûm edilmiştir, ¿Hediğini yiyememektedir, Mina Urgan sürdürür sö­ zü:

“Bütün ‘gourmet7/ğ/ su içmeye yönelmişti. İrili ufaklı şişelerde, İstanbul’un değişik kaynak suların­ dan örnekler vardı: Karakulak, Hami diye, Taşdelen, Çırçır, Kestane, Kısıklı, Halkalı, Kayışdağı, Çamlıca, Kocataş, vb. Bu sulardan birkaç yudum içmemi is­ ter; ‘söyle bakalım, bu hangisi?’ diye sorardı. Ben bilmezdim elbette. Ama o bilirdi. Kaynak suları ara­ sındaki tat değişikliklerini anlatırdı bana. ”

Mîna Urgan’ın anılarında rastladığım bu olay ke­ siti, beni hemen bir başka metne, Tanpınar’ın “Beş Şehir”inin, bugüne dek bir kentle ilgili okuduğum en

derin metinlerden biri olan “İstanbul” bölümüne gö­

türdü:

“Çocukluğumda, bir Arabistan şehrinde ihtiyar b ir kadın tanımıştık. Sık sık hastalanır, humma baş­ lar başlamaz İstanbul sularını sayıklardı:

- Çırçır, Karakulak, Şifa suyu, Hünkâr suyu, Taş­ delen, Sırmakeş..."

Satırlarıyla başlayan “IstanbuT'a, Tanpınar sula-

nn içinden girer: “İstanbul bu kadın için serin, ber­ rak, şifalı suların şehriydi". Metnin sonunu gene

suyla, Boğaziçi’ni anlattığı kısa, ama düzyazı şiir öl­ çeğinde yoğun bir bölümle getirecektir.

Tanpınar’a bu imge, Hâşim’i ziyaretleri sırasında mı çakılmıştı? Arabistan’da karşılaştığı yaşlı kadın, zihninde, “Arap Hâşim"in görüntüsüyle mi çakış­

mıştı? Yoksa Mîna Urgan, dostu Tanpınar’ın metnin­ deki o bölümü sonradan Hâşim’le mi buluşturmuş-1 tu?

Ne biri öbürü, ne de beriki belki: Her şey, sırasıy­ la böyle olmuş da olabilir pekâlâ.

Bu noktada, beni kurcalayan bir konu daha var: 1885 doğum lu Hâşim, 1901 doğum lu Tanpınar, 1915 doğumlu Mîna Urgan için İstanbul’un içme sulannın taşıdığı tılsım, tad çoğulluğunun, çeşitlili­ ğinin de beslediği bir kültür zenginliği, yaşama key­ finin olmazsa olmaz boyutlarından biriymiş. Onlan bu ortak gönderime alan içinde yanyana getiren, yalnızca bir damak zevki olarak tanımlanamaz gibi geliyor bana: Bir o kadarda, yaşanan günlerin, için­ de yaşanılan ortamın, Hayat’ı amansız anlamsızlı­ ğından bir ölçüde soyan estetiğiydi.

Budanan, güdükleştirilen estetiğin küllerinden ta­ ze bir yumurta çıksın, bekleyebilir miyiz?

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta ha To ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

— Bakû'da enternasyonal kongresi varmış. Enver Paşa oraya gitti. Ben Berlin'den hiç dışarı çıkmadım. Bu İslâm cemiyetin den Millî Hükümetin de h a­ beri

Zayıf yanlar konusunda dikkat çeken husus, ilk aşamada dördüncü sırada yer alan fiyat istikrarının ikinci aşama verilerine göre en önemli zayıf yan olarak

Nick Hilton İstanbulda onu hayli ihmal etmiş, Türk ka­ dınlarını çok beğendiğini, biraz daha yakından tanırsa bütün ta­ tillerini İstanbulda geçireceğini

Beyaz peynir üretiminde kullanılan çiğ süte uygulanan yüksek hidrostatik basınç ve termosonikasyon işleminin etkinliğinin araştırılması ve bunun peynir

Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı, 1989-1990 yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne bağlı olarak “Yüksek Lisans Programı” açmış; bu önemli

Tanrısal bir görevin yerine getirilme­ si için (ezanı duyurmak için) yapılmış bü­ külenin, pespaye dünya işlerinde kulla­ nılamayacağı savı ilk bakışta ne

(Salkımsöğütlerin Gölgesinde) ki düz­ yazı şiirlerde Melisa Gürpınar, her harfi­ ne egemen olduğu Türkçeyi hamur yoğu­ rur gibi yoğurur, yükseklikleri bile çok

- Divan şiiri için dediğin doğru ama, bence duruk toplum diye bir şey var mı­ dır gerçekten.. - Doğu toplundan, genel olarak duruk