______ rmrm^ı
PAZAR, 3 Şubat 2002
1 7
Yedikule Surp Pırgiç Hastanesi'nin tarihi yazıldı
e yıllık sağlık abidesi
Hastanenin kurucusu Kazaz Artin Am ira Bezciyan II. M ahm ut'un M aliye N a z ırı'y d ı. G eçtiğim iz yıllarda orijinaline uygun olarak restore edilen hastane hizmetlerine devam ediyor. «.O** Tıp teknolojisini yakından takip eden hastanede her Sandalye yapım atölyesinde çalışarak meslek öğrenen yetimler. branşta hizmet veriliyor.
Hastane ameliyathanesi 1900.
O. '‘ M Hfeİaü
Mİ
.
1
*
mvj
K adın'A kliye Bölümü'nde doktorların rutin kontrolü.
Vebadan korunmak için dikilen özel karantina hekimi giysisi.
#
1
Türkiye'nin ilk hemşireleri bu hastanede eğitim gördü.
Geçmişte hastaneye büyük destekleri olan Gülbenkyan ailesi
: Patrik Mesrop II hastane ziyaretinde. Gülbenkyan ... ;... „... Bölümü özel oda.
Bugün yönetim kurulu binası olan yapı eskiden yazıhane ve misafirhaneydi.
Y
edikule'deki Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi 1834'ten bu yana hizmet veriyor. Kurulup hikayesi ise 1831 'de, Narlıkapı S. Ohannes Kilisesi'nde yapılan bahar ayininde bir akıl hastasının çığlığı ile başlıyor. O dönemde kilisenin bünyesinde bir hastane ve bir de bimarhane (akıl hastanesi) bulunuyor. Hastane kilisenin bodrumunda, bimarhane ise, binanın karşısındaki mahzende. Ayinin yapıldığı gün, kilisenin önemli ziyaretçileri var. Kilise yakınındaki küçük limana süslü saltanat kayıkları yanaşıyor ve sandallardan inen "amiralaP' ayindeki yerlerini ahyorlar.Amira sıfatı, sultan tarafından etkili Ermenilere verilen şeref payesi. Emir veya an ıir kelimelerinden türetilen bu paye Osmanlı döneminde toplam 100 Ermeni'ye verilmiş. O yıllarda Ermeni cemaatinin reisliğini yapan, aynı zamanda Maliye Nazırı ve Sultan II. Mahmut'un yakm dostu olan Harutyun Amira Bezciyan da cemaatin içinde. Kilise korosunun sesi kubbede yansırken, yandaki bimarhaneden acı bir çığlık yükseliyor. O devirde akıl hastalan geleneksel yöntemlerle (tedavi edilir diyemeyeceğiz) zincire vuruluyor, biraz taşkınlık yaparsa kırbaçlanarak zaptu rapt altında tutuluyor.
İşte ayin sesini bastıran bu çığlık, o zavallı hastalardan birine ait. Maliye Nazırı Bezciyan'm tüyleri diken diken oluyor ve ayin bitiminde orada bulunan amir alarm, kilise yetkinlerinin ve hastanedeki doktorlarm toplanmasını istiyor. Sık sık gittiği Avrupa ülkelerinde gördüğü hastane manzaralarını
anlatıyor ki, sanki hepsi birer saray! "Bir daha bu çığlıkları duymak iste miyorsak, ümran görmüş genç doktorla rm başında olduğu modern bir hastane yapalım" diyerek bitiriyor konuşmasını.
rEBAYA KARŞI SUR DIŞINDA
Devir, Osmanlı İmparatorluğu’nun Batidaki gelişmeleri yakından izlediği, II. Mahmut idaresinde batılılaşma yolunda adımlar atmaya başladığı bir devirdi. Yani şartlar uygundu. Amira Bezciyan, düşüncesini Sultan'a arzetti. II. Mahmut'un icazeti ve zamanm
Patriğinin onayıyla çalışmalar başlatıldı. Hastanenin adının Surp Pırgiç olmasına karar verildi.
Surp Pırgiç Ermeni Hastanesinden önce cemaatin iki hastanesi daha vardı. Beyoğlu ve Narlıkapı'da bulunan bu hastanelerin birbirinden uzak olması, bu tıp kurumlar arasındaki eşgüdümü engelliyordu. Çünkü o devirde toplu ulaşım araçları ve köprüler yoktu. Bu hastanelere ulaşmak isteyenler, bir sandal tutmak ya da karadan atla gelmek durumundaydı. Ama İstanbul’da yaşayan gayrimüslimler ancak özel izinle ata binebiliyordu. Bu durum hastalara verilen sağlık
hizmetinin de aksamasına yol açıyordu. Ayrıca, her iki semtin sağlıksız havası yeni bir hastane ihtiyacını kuvvetlendiri yordu. Hastanenin Yedikule ile Kazlı- çeşme arasında bulunan bir bostanda kurulmasına karar verildi.
Yeni şifa evinin Tarihi Yarımada dışında kurulması kararının en önemli nedenlerinden biri de, o dönemde Osmanlı şehirlerini kasıp kavuran veba salgınlarıydı. Veba, bir kente girdi mi, önüne kim gelirse deviriyordu. Hastanenin kentin dışında kurulması,
Tarih yazıcılığı artık tek tek kurumlan içine alarak çeşitleniyor. Aralık 2 001'de, Yahudi Or Ahayım Hastanesi'nin tarihiyle ilgili bir çalışma, bu sayfalara konu
olmuştu. Şimdi ise 168 yıllık bir geçmişe sahip Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi'ni tanıtıyoruz. İstanbul Yedikule'deki bu eski hastane, Arşen Yarman'ın "Osmanlı Sağlık Hizmetlerinde Ermeniler ve Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Tarihi" adlı kitabına konu oldu. Bu eski hastanenin tarihi,
1831 'de bir kilise ayini sırasında bir akıl hastasının çığlığıyla başlıyor. Başlangıçta bir bimarhane, yani akıl hastanesi olarak planlanan Surp Pırgiç, daha sonra tıbbın
her alanına el atıyor. Güzel ahşap binası ise, Dolmabahçe Sa rayı ve Ortaköy Ca- mii'nin mimarların dan Garabet Amira Balyan'ın imzasını taşıyor.
hastaların vebanın ateşinden sıyrılmasını da sağlayacaktı.
Hastanenin kurulması için hummah bir çalışma başladı. Çünkü hastaneye en büyük yardımı yapan Amira Bezciyan ağır hastaydı. Mimarlar Amira Bervenyan ve Garabet Amira Balyan (Dolmabahçe SarayçOrtaköy Camii gibi eserlerin mimarı), hastaneyi ahşaptan hızlı bir şekilde inşa etti. Kuruluş tarihinin anlaşılabilmesi için inşaatın temeline tedavülde olan Osmanlı paralarından attı. Hastane kilisesinin temeline ise azizlerin relikleri (ufak kemik parçalan) konuldu.
Ne yazık ki Bezciyan 3 Ocak 1834'te, hastanenin açılışmı görmeden hayata gözlerini yumdu. Ölmeden önce, hastanenin müstakbel doktorlarım yanına çağırdı ve onlara, "Allah insana dert verirken, devasını da vermiştir. Dünyada dert çok. Siz devanın elçilerisiniz. Çok çahşm. Bir de akıl hastalarma şefkat gösterin. Avrupa'da nasıl yapılıyorsa, onu uygulayın. Bir de, biz Osmanlılar, yüzyıllarca aklın şifasını insanlara müzikle taşıdık. Bunu da unutmayın. Onları karanlık
dehlizlerden alm, güneşin şifa veren ışığma çıkarın" dedi.
• I ETIMLER ÇALIŞIYOR
Bezciyan’m ölümünden sonra hastanenin sorumluluğunu devralan amiralar, ilave bölümlerle Maliye Nazın'nın rüyasını hızla hayata geçirmeye koyuldu. İşta tam bu sırada, İstanbul'un kapısını bir veba salgını zorlamaya başladı. Önceleri veba karantinasını hastanenin içinde kurmayı tasarlayan mimarlar, salgının şiddetinin diğer hastaları da devireceğini
düşünerek, ayrı vebahaııe kurma kararı aldı. Ana binaya beş dakika uzaklıktaki İskender Çelebi semtinde vebahane inşasına başlandı. Nihayet, 31 Mayıs 1834 te hastanenin açılışı yapıldı.
Surp Pırgiç, sadece hastane değildi. Bünyesinde huzur eyi, kız ve erkek yetimhanesi ve okullar kuruldu.
Osmanlı Sağlık Hizmetlerinde Ermeniler ve Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Tarihi adlı kitap 866 sayfa. Önsözünü de Prof. Dr. Mete Tunçay yazdı.
Hastanede kurulan okul, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Köy Entitüleri'ne de modellik etti. Yetimhanedeki öğrencilere vakfın mumhanesinde, basımevinde, bostan ve ahırlarında eğitim verildi. Çiftçilik, ipekçilik, ipek dokumacılığı, hayvancılık, ayakkabıcılık,
marangozluk, iskemlecilik, tenekecilik, terzilik, tamircilik öğrenen yetimler, bir yandan da ürettikleriyle vakfın
ihtiyacına katkıda buldular.
19. yüzyılda yangın, deprem, savaş, salgınlar geçiren İstanbul, Gülhane Hatt- ı Hümayunu, Tanzimat Fermanı gibi yenileşme hamlelerine de sahne oluyordu. Hastane, tüm bu olaylardan etkileniyor, hizmetlerine hep bir yenisini de ekliyordu. Osmanlı mülkünde, Florence Nightingale'den sonra ilk gönüllü hemşireler Surp Pırgiç Hastanesinde 1885'te hizmete başladı. Hemşirelik bölümü Manuk Arzuyan tarafından resmen kurularak eğitime başladı. İlk hemşireler Dr. Harutyun Tımakyan'm talebeleri oldu.
1891'de hastane hekimleri uzmanlık eğitimine ağırlık vererek üç gruba bö lündü. İç hastalıkları, hariciye ve asabiye başhekimlikleri kuruldu. 1904'te cerrahi, bir yıl sonra kulak-burun-boğaz, 1906'da eczane, 1913'te biyoloji, 1919'da deri hastalıkları, 1923'te ise röntgen ve kadın hastalıkları bölümü hizmete açıldı.
168 yıldır dertlileri, yoksulları, yaşlıla rı, yetimleri bağıma basan hastane, gü nümüzde de şifa dağıtmayı sürdürüyor.
1949 doğumlu Arşen Yarman, üç kuşaktır sanayicilik yapan bir ailenin çocuğu. 1997-2000 arasında Surp Pırgiç Hastane si'nin yönetim kurulu üyeliğini de yapan Yarman bu kitabı o zaman yazdı.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi