7 - i7cO0¿/é>
KÜLTÜR-YAŞAM
Kem al Z e re n ’ den B ü y ü k a d a — Büyükada'yı tablolarına konu alan ressamlar arasında Kemal Zeren de var. Pars Tuğlacı’ nın Adalar üzerine çalışmasında Zeren de tanıtılıyor ve sanatçının çeşitli yapıtlarına yer veriliyor.
Pars Tuğlacının kitabı, 14 yıllık çalışmanın ürünü
Tarih boyu A dalar
Sosyal, kültürel ve ekonomik yönleriyle İstanbul
Adaları’nın tarihini araştıran Tuğlacı’nın çalışmasının
ilk cildi yayımlandı. “ Tarih Boyunca İstanbul
Adaları”, kaybolma tehlikesi altında bulunan bazı
değerleri yarına yansıtan bir kitap.
ŞAKİR SIRMALI________
Pars Ttığlacı’yı, elinde bond
çantası olmadan düşünemiyorum. 1975 yılından bu yana Büyükada1 da ne vakit ona rastlasam elinde mutlaka o çanta vardı. Onu ya Ka- dıyoran Yokuşu’nu çabuk çabuk tırmanarak hızla uzaklaşırken sır tından görüyor ya da Yılmaztürk Caddesi’nde hep o telaşlı, acele haliyle bana gelirken ona rastlı yordum. Benimle üç beş kelime an cak konuşabiliyor, son cümlesini de koşarcasına uzaklaşırken ta mamlıyordu. Çoğu kez fotoğraf çısı, sırtında, omuzlarında, kolla rında ağır fotoğraf çantası ile ak sesuarlarının ağırlığı altında canı çıkmış, kan ter içinde ona yetiş meye çalışıyordu.
O sıralarda Pars Tuğlacı sosyal, kültürel, ekonomik yönleriyle İs
tanbul Adalan’nın tarihini araştı
rıyordu. A dalar Kaymakamlığı1 na, evlere girip çıkıyor, sokakta ki, kahvedeki, berberdeki, bakkal daki adamı yakalıyor, çekildikle ri köşede bir kalıntı haline gelmiş yüz yıllık ihtiyar Adalıları keşfe dip su yüzüne çıkarıyor, anadan babadan, büyükanadan kalmış belgeleri zamanlarına göre sıralı yor; öncelikle soruşturuyordu. Bir konuyu birkaç yerden dinliyor, kendisine anlatılanların müşterek noktalarını buluyor, sonra bu noktaları yeni baştan soruşturu yordu. Ancak doğruluğuna yüzde '.yüz emin olduktan sonradır ki edindiği bilgiyi, telif etmekte ol duğu Adalar kitabının dosyasına yerleştiriyordu.
1975’ten günümüze dek on dört yıldır süren bu yorucu, titiz çalış manın ürünü, şimdi kuşe kâğıda basılmış, 1671 renkli ve siyah- beyaz resim ile 61 arşiv belgesi içe ren 25x34 santimetre ebadında 576 sayfalık çaplı bir kitap halin? de karşımızda duruyor. Adı: “Ta
rih Boyunca İstanbul Adaları”.
Kitap incelendiğinde Türkiye’nin hiçbir yöresinin bu denli ayrıntılı bir biçimde araştırılmadığı anla şılıyor.
Kitabın önsözünde Pars Tüğla- cı şöyle yazmış: “Zaman zaman
sürgün, hapis, işkence, idam ve sonraları dinlenme ve eğlence ye ri olarak kullanılan İstanbul Ada ları, Doğu Roma Bizans İmpara torluğu devrinde ‘Demonoissia’ (Cin Adaları), manastırlarının ve burada oturan keşişlerin çoklu ğundan dolayı Papadonissia (Pa paz Adaları), birçok imparator ve prensin sürgün yeri olduğundan Prens Adaları (Prinkiponissia) ve nihayet kırmızı renkteki toprağın dan dolayı Türkler tarafından (Kı- zd Adalar) diye andmışlardır... İs tanbul Adalan Bizans devrinde ve bu devrin erken çağlarından itiba ren buraya sürülen hanedan üye leri ve ileri derecede ruhaniler için yalnız sürgün ve hapis değil, ayrı ca gerçekten insanlık tarihinin yüz kızartıcı sayfalarını oluşturan her türlü zulüm ve işkence yeri de ol muştur... Adalar bu durumların dan ancak Fatih II. Mehmed Han devrinde ve İstanbul'un fethiyle birlikte Türklerin eline geçtikten sonra kurtulmuş..."
Pars Tığlacı’nın kitabını karış tırırken anlıyoruzki şimdi Adalar yeni kurtarıcı beklemektedir. Sö mürgeci kafası taşıyan, Adaları, üstlerinden kolayca büyük servet ler kazanılabilecek birer sömürge gibi gören bazı çıkar grupları, 1983’ten bu yana Adalar’ın başı na bir karasinek bulutu gibi üşüş- müşlerdir. Yapsatçılar, müteahhit ler vb. Adalar doğasını betonla örtmek, Adalar’ın kıyı dantelası- nı dolgularla yok etmek için ya rış halindedirler. SİT bölgesi imiş, ormanmış, doğa imiş hak getire. Bazı çıkar çevreleri İstanbul’un tek milli parkını, Büyükada’nın Bi zans’tan bu yana bakir kalan bir doğa harikası ve tipik SİT bölge si olan Büyük T ıru’nu inşaata aç mak için Bakanlar Kurulu’ndan karar çıkarmayı başarmışlardır. Şimdi Adalar yavaş yavaş kendi ne özgü değişik havasını kaybet mekte, bir kent uzantısı haline dö nüşmektedir.
Bu durumun canlı örneklerine Pars TUğlacı’mn kitabında rastla yabiliyoruz. örneğin “Tarih Bo
yunca İstanbul Adaları”nın 468.
sayfasında Büyükada’nın Kumsal semtindeki Su Iskelesi’nin bir res mi var ki bu resimde, Büyükada’- nın bir SİT bölgesine yaraşır ken dine özgü doğası, bu doğanın pas toral havası buram buram koku yor. Bu manzara iki yıl öncesine kadar, bu resimdeki gibi idi. Şimdi gidip aynı semtin bugünkü hali ne baktığımızda, suratımıza bir tokat gibi çarpan çirkin bir beton yığını ile karşılaşıyoruz.
Bir yan d an m ü te a h h itle r
“imar” sloganı altında Adalar’m
doğasını bozarken, beri yandan
“XIX. Yüzyıl Büyükada Osman
lI Mimarisi” nin başyapıtları o gü
zelim ahşap köşkler, yapsatçılarm tasallutu ile gözden silinmek üze redir. Yitmek üzere olan bu mima ri başyapıtı köşkleri kimler yap-
, içlerinde kimler oturmuş,
hangi ünlülerimiz yaşamış bura larda Pars Hığlacı kitabında bu konulara titizlikle yer vermiş. O eski köşklerin tümünü, özgün renkleri, içlerinde oturmuş olan ları, o oturanların yaşam öyküle ri ve yapıtları ile kitapta buluyo ruz.
İstanbul Adaları’nı müteahhit le yapsatçılarm elinden kurtarmak için gerekli önlemler alınmayacak olursa, Adalar’m doğal güzellik leri gibi o köşkler de artık yalnız Pars Hığlacı’nın kitabında kala cak.
“Tarih Boyunca İstanbul Ada ları”, Adaları sevelim sevmeyelim,
hepimizin kitaplığında bulunma sı gereken önemli, gerekli ve kay bolma tehlikesi altında bulunan bazı değerleri yarına yansıtacağı için “isabetli” bir yapıttır. Değerli araştırmacımızı bu yeni eserinden dolayı kutlarken, öbür adalarımızı içerecek olan ikinci cildin de bir an önce yayımlanmasını dilerim.
Tarih Boyunca İstanbul Adalan / Cilt 1/ Pars Tuğlacı / Cem Yayınevi / Büyük boy, kuşe kâğıt / 576 s.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toras Arşivi