• Sonuç bulunamadı

Menemenci oğulları tarihi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Menemenci oğulları tarihi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

; . r* v T T - ^ î ' f t o

i ûU.y

i

^ " u-'i ** *■?,

'

’ v , »V 'S‘v v y y :

%T ^

^

*

J£ W

â

^

' * *

' v V>'i >f *> ^

1

•i VJJ $

î v

.

u

..,✓ ' ‘¿vAa r 'l- F V u

V \> ~ *

>

'

/

‘ r J ^

U ~ ^ U ^ f > V > V * A > f

MENEMENCİ O G t lA A R I TARİHİ > ,.. V ^

1860 tarihinde, başşehri Adana olan Çukur-Ova’nın ekser yörelerinde hâlâ dere-beylik idaresi hüküm sü­ rüyordu. Çukur-Ova’da öyle dere-be- yi aileleri vardı ki hiçbir zaman dev­ lete itaat etmemişlerdi. Nihayet 1865 yılında Çukur-Ova’ya Fırka-i Islâ- hiyye denilen mühim bir askerî kuv­ vet gönderildi. Bundan maksat de- re-beyleri ortadan kaldırarak bu eyaleti sağlam bir şekilde hükümet merkezine bağlamaktı.

Fırka-i îslâhiyye, ünlü şair Da- dal-oğlu’nun Osmanh’ya meydan o- kuduğu bir zamanda Çukur-Ova’da göründü ve vazifesini kısa bir za­ manda başarı ile ifa etti. Dere-beyi aileleri Çukur-Ova’dan uzaklaştırıl­ mışlar ve oymaklar’da yerleştirilmiş­ lerdi. Bu arada Adana’nın kuzeyin­ deki Kara-îsalı yöresinde Büyük Me- nemenci (aslı Melemendei’dir) oy­ mağının reisi Ahmed Beğ de İstan­ bul’a gönderilmişti. Bu zat, tanıtmak istediğimiz eserin müellifidir. Ahmed Beğ 1874 yılında, 75 yaşında olduğu halde İstanbul’da ölmüştür; vefatın­ dan önce dedesi, babası ve ağabeği- leri ile kendisinin beğlik hayatlarını anlatan bir eser yazmıştır. Bu eser, kimseye gösterilmeyerek aile nez- dinde muhafaza edilmiş olduğundan bugüne kadar ilim âlemince meçhûl kalmıştır. Halbuki, müellifimizden itibaren, Menemenci Oğullan Türki­ ye’nin en aydın ailelerinden birisi o- lup, bilhassa yüksek devlet adamı

yetiştirmekle tanınmıştır. Hattâ bu­ günkü mensupları arasında Üniver­ sitede Tarih tahsili yapmış fertlere bile rastgelinir.

Beş fasla ayrılmış olan eser, 1760 - 1865 yılları arasında Çukur - Ova’da cereyan eden olaylan içine almaktadır. Bu olayların pek çoğu Menemenci oymağı beğlerinin Ada­ na a’yân ve vâlileri, Tarsus a’yân- ları ve Karsandı Oğulları ile müca­ delelerine dâirdir. Bu mücadelelere bâzan Çukur-Ova’nın doğu kesimin­ deki Kozan-Oğulları ve Küçük Ali Oğulları ile Avşar, Cerid ve sair oy­ makların katıldıkları görülüyor.

Birinci fasılda müellifin dedesi Ahmed Beğ ile amcası Boz-Osman Beğ’den bahsedilmektedir. Bu beğler XVIH. yüzyılın ikinci yarısında ya­ şamışlardır. Müellif, yine bu fasılda, oymağın Menemenci adını, İzmir’e bağlı Menemen kasabasından geldiği için aldığını gerçek bir rivayet ola­ rak kaydediyor. Fakat bu rivayet doğru değildir. Elimizdeki arşiv ve­ sikalarına göre, Menemenci oymağı Çukur-Ova’ya komşu Iç-el bölgesin­ den gelmiştir; asıl adı da Menemenci olmayıp Melemenci’dir. Melemen, bu­ gün Iç-el de dahil olmak üzere, Türkiye’nin birçok bölgelerinde ya­ pılan bir yemeğin adıdır.

ikinci fasılda, müellifimiz yine Ahmed Beğ adını taşıyan babasının faaliyetlerini anlatmaktadır. Bu za­

(2)

mandan itibaren müellifin verdiği bilgileri arşiv vesikaları ile kontrol etmek mümkün olmaktadır. Müellifin babası Ahmed Beğ, Adana’ya tağal- lüb etmiş olan Karcı Mehmed Ağa, Tarsus a’yânı Tor-Oğlu, kuzey kom­ şusu Karsandı Oğlu ile başarılı sa­ vaşlar yaparak ününü İstanbul’a ka­ dar duyurmuştur. Hattâ Anadolu’­ nun en kudretli dere-beği ailesi, Ça­ pan (doğrusu: Çapar) Oğulları’ndan Süleyman Beğ, Adana ve Tarsus ile­ ri gelenlerinin ısrarlı ricaları karşı­ sında Ahmed Beğ üzerine kalabalık bir ordu göndermişti. Ahmed Beğ’in 1799 yılında Karsandı Oğlu’nun bir fedaisi tarafından öldürüldüğü sıra­ da müellifin kardeşleri çocuk yaşta olup kendisi de ana rahminde bulu­ nuyordu. Bu yüzden müellif, oyma­ ğın dağılmak ve ailenin de perişan olmak tehlikesi ile karşılaştığını söy­ lüyor. Fakat, müellifin Avşar beğle- rinden birinin kızı olan annesi, Türk Tarihinde birçok misalleri görüldüğü gibi, bir yandan sayısı yediyi bulan çocuklarını büyütürken, diğer yan­ dan da oymağı başariyle idare et­ mişti. Bu akıllı ve dirayetli hâtunun, görüşleri ve icraatiyle her zaman o- ğullarına yardımcı olduğu görülüyor.

Üçüncü Fasıl, müellifin ağabeği- si Habib Beğ’in beğliğine tahsis edil­ miştir. Habib Beğ’in beğliği ilk za­ manlarda başarılı geçmiş ise de 1814 yılında Adana valiliğine tâyin edilen Belenli Mustafa Paşa ile yapılan u- zun mücadele ailenin beğliği kaybet­ mesiyle neticelenmiştir.

Eserin, Dördüncü Faslında müel­ lif, ağabeğileri ile birlikte İstanbul’a yaptığı seyahati ve ağabeğilerinin orada koleradan ölmesini ve kendi­ sinin çektiği sıkıntıları anlatmakta­ dır. En büyük ağabeğisi Habib Beğ ise idama mahkûm edilmiş bulundu­

ğundan Mısır’a kaçmıştı. Müellifin ağabeğileri ile birlikte devlet mer­ kezine gitmeleri ise rakib bir aileye verilmiş olan Menemenci oymağı beğliğini tekrar kendilerine tâyin ettirmek gayesiyle alâkalı idi.

Beşinci, yani sonuncu fasılda müellifimiz kendi devrini anlatmak­ tadır. Ahmed Beğ 1824 yılında beğ- lik makamına geçmişti. Onun beğ­ liği devrinde en mühim hâdise 1830 tarihinde İbrahim Paşa kumandasın­ daki Mısır ordusunun Çukur-Ova’yı işgal etmesidir. Müellif bu işgalden dolayı oymağının perişan olmaması için İbrahim Paşa’ya itaat ettiğini yazmaktadır. Dokuz yıllık bir işgal­ den sonra Mısırlılar Çukur-Ova’yı tahliye ettiler. Müellife gelince, Os­ manlI tarafını tutan ağabeğisi Habib Beğin himayesi sayesinde beğliği muhafaza edebilmişti. Yukarıda da kaydedüdiği gibi, Fırka-i Islâhiyye 1865 yılında Çukur-Ova’ya geldiğinde müellifimiz eskisi gibi Menemenci oymağının beği bulunuyordu.

. Hülâsa, Menemenci Oğulları Ta­ rihi XVIH. yüzyılın ikinci yarısı ile XIX. yüzyılın birinci yarısı için Çu- kur-Ova Tarihi hakkında biricik yer­ li kaynaktır. Bu eserden yalnız Çu- kur-Ova’nın Siyasî Tarihini öğren­ mekle kalmıyor, aynı zamanda bu bölgedeki İçtimaî hayata dair de sağlam bilgiler elde ediyoruz. Bun­ lardan başka müellif, Mısır ordusu­ nun durumu ve İbrahim Paşa’nın şahsiyeti ile ilgili müşahedelerini kaydetmiştir.

Menemenci Oğullan Tarihi üze­ rindeki bu kısa tanıtmamıza son ve­ rirken, adı geçen eseri yayınlamaya hazırlandığımızı haber vermek iste­ riz.

Prof. Dr. Faruk SÜMER

162

Referanslar

Benzer Belgeler

O kadar ki, zamanın Alman diplomatı Marschall von Bieberstein, Berlin’e yolladığı raporda, “Şimdi imzalanmış bulu­ nan anlaşma (Bağdat Demiryolu Anlaşması)

"Başkan Nezihe Muhittin Hanım, partinin kuruluşunu kararlaştırm ak için çalışacağı bir eğitim ve öğretim kongresine niçin gerek görüldüğünü açıklamıştır..

The aim of this paper is to investigate the cost of workforce loss caused by the accidents in construction building sites by using the statistics of three building

fiöyle: Günefl çok uzaklarda, sanki sonsuzda oldu- ¤u için, Dünya’ya gelen ›fl›nlar› paralel gibi- dir ve bu ›fl›nlar yeryüzündeki herhangi bir noktaya, y›l

Umumî harpte her memlekette az çok müze işlerinin durduğu sıralarda Halil Ethem, müzelerin kapalı olmasından isti­ fade ederek müzenin alt katında büyük

a) Öncelikle Nur suresi 35. Eğer Allah, zatı itibariyle nur olsaydıbu izafetin bir faydası olmazdı. b) Eğer Allah'ın göklerin ve yerin nuru olması, hissedilen

Verilen ra ­ pora göre JBoğaz'tn Rumeli ya­ kasında Bebek 'ten Kabataş A - rabalı Vapur tskelesi'nekadar olan kısım, Yenikapı - Yediku- le arası ve Ataköy 'iin bir

başka bir deyişle, Kurum organlarında, basın ve yayınla doğrudan ilgili kuruluşların daha geniş bir yelpaze oluşturacak biçimde yer almalarını sağla­ yacak