• Sonuç bulunamadı

Önce şiirde sevdi kavgayı:Ünlü yazarımız Rıfat Ilgaz yazın dünyasına şiirle girmişi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Önce şiirde sevdi kavgayı:Ünlü yazarımız Rıfat Ilgaz yazın dünyasına şiirle girmişi"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

şf

YazptmlşaltiiYıi

Chihiro Müzesi

Bir sanatçı nasıl yetişi­ yor? Sanatçı kişi yete­ neklerini nasıl gelişti­ rir? Çalışmalarını nasıl yönlendirir? Toplum sanatçısmı nereye ko­ yar? Ğhihiro Iwasaki Japonya’nınsavaş son­ rasında yetiştirdiği en ünlüsanatçılardanbir tanesi. 1977 yılında Tokyo’dayaşadığı ev­ de kurulan, kendi admı taşıyan müze ise, sa­ natını çocuklara adamış bir sanatçının adma açılan ilk m üze. Müze ile ilgili izlenimleri CanGöknilyazdı

5. sayfada

Yüzyetmişaltıyıl

iletişim Yayınları tem - muzayındaçağdaş T ürk yazarları dizisinde yayımladığı bir kitapla yeni bir yazar tanıştırdı okuyuculara: Mehmet Fehmiİmre, kitabın adı ise: Y üzyetmişaltı Y ıl. Kitabin yazıldığı tarih­ ten itibaren geriye gi- denbiryüzyetmişaltıyı- lın masalı değil anlatı­ lan, ondokuzuncu yüzyılın ülkemiz açısın­ dan en can alıcı zamanmda başlayıp diğerle­ rini dünyaya getiren iç içe üç ömür anlatılı­ yor. Bizim gibiunutkanbirtoplum dakitaba önem kazandıran bir özellik bu. Amabaşka özellikleri de var kitabın. Sıra dışı bir kitapla karşıkarşıya okurlar. İster alıp okurlar ister­ lerse de seyrederler; çünkü kapağıyla sıra dı - şı, diliyle sıra dışı, noktalama işarederiyle sı- radışı.Mustafa Karayazdı

10.sayfalarda.

Yeni Yunanca'daki Türkçe

Türk ve Yunan top- lumlarının kültür etki­ leşimi 1.000 yıla yak­ laşmaktadır. Bu 1.000 yılınson500yılındaet- kileşim çok yoğun ol­ muştur. Bu uzun süre­ de T ürk toplumu Y u- nantoplumunuetkile- diği gibi, Y unan toplu­ mu da T ürk toplumu- nuetkilemiştir. Buet- kileşimi somut biçimde dilde görmek olası­ dır. Türkçe’den Yunanca’ya geçen sözcük­ ler olduğu gibi Yunanca’dan da Türkçe’ye değişik dönemlerde geçen sözcükler olmuş­ tu r. Y ardımcı Doç. D r. Bülent Berkol, Yor- dan Pambukis’in, unanistanda yeni yayım­ lanan “ Y eni Y unancada türkçe Sözcükler” kitabını tanıtıyor. 11. .sayfada TOH’klKO \ra.v>rı<ı m MMÎ MAHMKHÎ 5*7 -£»/■ €*

SefrO

C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 5 8

(2)

Ünlü yazarımız Rıfat İlgaz yazın dünyasına şiirle girmişti.

Önce şiirde sevdi kavgayı

GÜLSÜM B K Y Ü 7 _______________

“N E VARSA YİTİRDİĞİM .... BÜTÜN BULDUKLARIM ŞİİRDE”

“Önce şiirde sevdim kavgayı Özgürlüğü kelime kelime şiirde. Mısra mısra sevdim yaşamayı, Öfkeyi de sevinci de... Senin ışıklı günlerin, Benim iyimser dostlarım Hepsi hepsi şiirde. Ne varsa yitirdiğim... Bütün bulduklarım şiirde. Kafiyeden önce gelen Sevgilerimiz mi sade, Sürgün de var Hapis d e.”

Rıfat İlgaz, yazın dünyasına şiirle girmiş ilk

kez. Uzun süre dergilerde yayımlamış ilk

gençlik duyarlığı içinde yazdığı şiirlerini.

Ancak bu şiirler, ilk kitabı Yarenlik’te yer

almamıştır. Kendisi o şiirleri “Gözünün

kapalı olduğu dönemlerde yazdığı ürünler”

olarak niteliyor.

R

ıfat Ilgaz’m şair yönü genç ku­şaklarca pek fazla bilinmiyor ne­ dense. Adı, Hababam Sınıfı ile birlikte anılıyor, yazarlık yetisi romancı, mizah öyküleri yazarlığıyla sınıflandırılıyor nerdeyse. Oysa şiir

onun yaşamında çok önemli bir yer tu­ tuyor. Tıpkı yıllar önce A. Kadir e ada­ dığı bu şiirde belirttiği gibi.

Rıfat İlgaz, yazın dünyasına şiirle gir­ miş ilk kez. Uzun süre dergilerde ya­ yımlamış ilk gençlik duyarlığı içinde yazdığı şiirlerini. Ancak bu şiirler, ilk kitabı Yarenlik’te yer almamıştır. Ken­ disi o şiirleri “Gözünün kapalı olduğu dönemlerde yazdığı ürünler” olarak niteliyor. Rıfaz Ugaz, Yarenlik’te top­ ladığı, 40’lı yılların toplumcu duyarlığı içinde yazdığı şiirlerle, şiir dünyasma hızlı ve etkili bir giriş yapıyor. Kitap pek çok olumlu tepkiler alıyor. Şiirleri üzerine Asım Akşar, Sabahattin Ali, Oktay Akbal, Avadis Aliksanyan, H ü ­ samettin Bozok, Behice Boran, Özde­ mir Asaf, Hulusi Dosdoğru, Abdülba- ki Gölpınarlı, Kenan Harun, Esat Adil Müstecabboğlu, Muzaffer Şerif Ba- şoğlu, Kemal Salih Sel, Yusuf Ahıskalı, Ömer Bedrettin Uşaklı, Refi Cevat Ulunay, Fahir Onger ve birçok kişi ya­ zılar yazıyor ve onun şiirini övgüyle karşılıyor. Abdülbaki Gölpınarlı yazı­ sında “O, bir saltanatın şiirini teren­ nüm etmiyor (dile getirmiyor), halkın derdini dert ediniyor.” sözleriyle çok önemli bir gerçeğe dikkat çekiyor.

Rıfat Ugaz gerçekten de, Yarenlik’te ve onu izleyen kitaplarındaki şiirlerin­ de halkın derdini en açık, dürüst, zor- lamasız ve yapmacıksız bir söyleyişle dışa vurmuştur. Savaş sonrası güçlük­ leri içinde yaşayan halkın derdini dile getirirken son derece içten, özentisiz ve yapmacıksızdır. Çünkü o, halktan kopuk bir kişi değildir. Aynı sıkmala­ rı, sorunları yaşayan dar gelirli bir öğ­ retmendir. Üstelik bunu dışa vurmak­ tan da çekinmemektedir. Olayların ar­ dındaki gerçekleri görmeye çalışarak, biraz da örtülü bir mizahçı gözüyle ba­ kar olaylara, yaşamlara. Sınıfındaki ço­ cukların yaşamları, meyhanecinin ka­ zanç vergisi, garson Nuri’nin nüfusta­ ki işi, iş kazasmda kolu kopan Aliş, tramvay biletçisi Rıza, eski gömleğini

Kapalıçarşı’da satmaya gelen medre- şgde yatan Hayri, bir kapıcı ailesine dördüncü çocuk olarak doğan bebe­ ğin beslenmesi, okul çıkışı komşulara parayla su taşıyamRemzi, askere davul zurnasız uğurlanan yoksul delikanlı, asker dönüşü iş arayan delikanlı, köy­ den ailesinden koparılarak kente geti­ rilen, evin hamamına Fatma girip Bah­ tiyar çıkan besleme kız, taşralı memur­ lar, Cibali’de tütünde çalışan kızlar, küçük kasaba insanları, Karadeniz’in çileli sarıyazmalı kadınları, eli değnek tutar tutmaz çoban olan çocuklar, bit pazarmdan soyunup bit pazarından giyinen Topkapılı Tatar Ali, Kanlı Pa­ zar’da babası öldürülen Elif çocuk ve daha kimler derdidir Rıfat İlgaz’ın. Duyarlığını hep onların yaşamlarına yöneltmiş, şiirlerini onlar için yazmış­ tır. Bunu yaparken zorlanmamış, yap-

/ macığa, özentiye kaçmamıştır. Çünkü kendisi de halktan biridir. Aynı sıkın­ tıları onlarla birlikte çeker, sevinçleri birlikte yaşar. “Hepimize geçmiş ol­ s u n / adattık bu kışı da burnumuz ka­ nam adan./ Sıkmamız kalmadı soğuk­ tan yana./ Oduna, bundan sonra/ ça­ maşırdan çamaşıra iş düşecek,/ Kö­ müre misafirden misafire... ”, “Korku­ suz gezebilsem sokaklarını/ bu mahal­ le hoşuma gitmeyecek değil.../ Bakkal köşe başındadır/ iki aydır kalem sürül­ m edi/ Muallim Rıfat Bey’in hesabı-na.

Rıfat Ugaz, yalnız çevresinde gördü­ ğü, yakından tanıdığı insanların şiirini yazmaz. Halkın her sorunu, sevinci, üzüntüsü onun da derdidir. Tosya Depremi şiiri bu anlayışın ürünüdür. Ocak Katırı Alagöz, bir katırı anlatır gibi görünmekle birlikte, alttan alta yeraltmda yaşayan madencinin gerçe­ ğini göz önüne sermektedir. Karşı çı­ kar ozan bu karanlık yaşama: “Yeter bu ocak ağzı aydınlığı,/ Alacakaran­ lık!/ Bir menzile bin kez/ Ulaşıp ulaşıp dönmek.../ Yeter ışısın ortalık/ Ne bir avuç arpa1 Ne bir tutam o t... ”

Hastalığı nedeniyle çeşitli aralarla yattığı Sanatoryum’da bu dönemdeki gözlem ve yaşanmışlıklarına ilişkin şi­ irler yazaı. Bu şiirler yine de ölümü çağrıştırmaz insana. Çünkü yazgıya karşı çıkış, yaşama karşı bir direnç var­ dır dizelerinde. Ancak hemen her şii­ rinde görülen o mizah, o acı alay bu şi­ irlerinde de görülür.

Oğluna yazdığı bir şiirde de yaşadı- . ğımız bir başka çelişkiyi ele almıştır. “Sen büyük şehirlerin çocuğusun,/ Kı­ yıda köşede büyümedin bizim gibi./ .../ Ama bakıyorum, rahat değil ço­ cukluğun/ Arabalar yolunu kesiyor/ tele takılıyor uçurtm an./ Akarsuların, tepelerin yok./ Var mı tarlan, yer çilek­ leri toplayacak/ böğürtlenlerini otlara dizecek,” dizeleriyle büyük kent

(3)

nının doğadan uzaklaşmasını, çocuk­ ların mutsuzluğunu dışa vurur.

Çocuklar, her zaman Rıfat İlgaz'ın en duyarlı olduğu konulardan biridir. Bu duyarlığını “SINIF'ın ozanıyla mimli,/ HABABAM SINIFI’nın yaza­ rıyım ünlü./ Kim ne derse desin,/ Ço­ cuklar için yazdım hep.” dizeleriyle açıkça belirtir. Çocukların susturul­ masına, korkutulmasına karşı çıkar. “Ne gülmeniz ayıp, ne konuşmanız suç. / Yüksek perdeden de olsa konu­ şun!/ Sınıflarda konuşun, salonlarda konuşun,/ Yeter ki dinleyenler bulun­ sun!” Çocuklarım başlıklı şiirinde on­ ların okul dışı güç yaşamlarım dile ge­ tirir. Eğitim programları ile onların gerçek yaşamları arasındaki çelişkiyi ince, biraz da acı bir alayla dışa vurur.

“Serçelere mi acımadık, kış günlerin­ de/ kendimizi unutarak” dizelerinde­ ki gibi. “Telgrafın tellerine konarsınız/ Ezgilere uymak için/ Avcılar vurur si­ zi” der.

Vururlar da... Rıfat İlgaz’ın, halkın içinde yaşadığı durumu böyle sakın- masız, gerçekçi bir biçimde ve eleştirel gözle yazması hoş karşılanmaz. 2. şiir kitabı olan Sınıf ancak 25 gün satışta kalır ve kendisi tutuklanmak için aran­ maya başlar. 2,5 ay kaçak yaşamdan sonra gidip teslim olur ve altı ay hapis yatar. Şair, bu döneme ilişkin ayrıntılı gözlem ve yaşanmışlıklarını Karartma Geceleri adlı romanında yazar. Rıfaz İlgaz'ın iktidarca sakıncalı sayılması, onun yazın çevrelerinden uzak tutul­ masına yol açar. Çeşitli acılar yaşar,

ama yılmaz. Tıp­ kı 1948’de yazdı­ ğı Yaşıyoruz baş­ lıklı şiirinde söy­ lediği gibi. “Ka­

pandı yüzüme

dergi kapakları/ Bir varmış bir

yokmuş olduk

sağlığımızda./ Şi­ ir... O yosmanın boyuna./ Gaze­ te... Gelene gide­ ne başyazı./ Ara ki bulasın sayfa­ larda/ Şair Rıfaz İlgaz’ı./ D üştük­ se itibardan/ Ö l­ medik ya, yaşıyo­ ruz işte/ Yaşıyo­ ruz dedik, yaşıyo­ ruz b e / Heeeey, fincancı katırla­ rı!”

Rıfaz İlgaz’ınşi- irindeki her şey, her aşama toplu- mumuzun da ya­ şamında, yakın ve uzak geçmişinde vardır. Hapisane gözlemleri, yaşan­ mışlıkları, özgürlüğe kavuşma sevinci, özlemler çeşitli dönemlerde yazdığı şi­ irlerinde dışa vurulur. “Uç odalı bir ev kiraladığım gün,/ kurtulacak kitapla­ rım / merdiven altındaki şeker sandı­ ğından.”, “Biz bu güneş ülkesinin ço­ cuklar/ Güneşi konuklara bırakan/ Oysa bardaklarda altın yeşili şarap/ Marmara’nın midyeleri soframızda/ .../ Karşıda Nâzım’ı dalga dalga geti­ ren deniz/ O turup diz dize bir kıyıda/ Aynı balık çorbasmı kaşıklayabilirdİk/ Biz bu güneş ülkesinin çocuklar/ Gü­

neşi buludarın ötesinde bırakan. ” Rıfat İlgaz, şiirlerinde ele aldığı ko­ nulara uygun olarak yalın bir söyleyiş seçmiştir. Yer yer kendi şiiri içinde

R I F A T İ L G A Z ' ' İ N Y A Y I M L /i n m i ş K İ T /1 P L A R I

■ ŞİİR:

Yarenlik, Sınıf, Yaşadıkça, Devam, Üsküdar’da Sabah Oldu, Soluk So­ luğa, Karakılçık, Uzak Değil, G ü­ vercinim Uyur mu?, Kulağımız Ki­ rişte, Bütün Şiirleri, Ocak Katırı Alagöz.

. ■ HİKAYE:

Radarın Anahtarı, Don Kişot İstan­ bul’da, Kesmeli Bunları, Nerde O Eski Usturalar, Saksağanın Kuyru­ ğu, Şevket Ustanın Kedisi, Geçmişe Mazi, Garibin Horozu, Altın Ekici­ si, Palavra Tuh Sana, Hababam Sı­ nıfı Baskında, Hababam Sınıfı Uya­

nıyor, Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Rüşvetin Alamancası, Çalış Osman Çiftlik Senin, Sosyal Kadınlar Partisi, Şeker Kutusu, Dördüncü Bölük.

■ ROMAN:

Hababam Sınıfı, Bizim Koğuş, Kara­ deniz’in Kıyıcığında, Meşrutiyet Kı­ raathanesi, Karartma Geceleri, Sarı Yazma, Yıldız Karayel, Hababam Sı­ nıfı İcraatın İçinde.

■ ÇOCUK ROMANLARI:

Halime Kaptan, Kumdan Betona, Bacaksız Kamyon Sürücüsü, Öksüz Civciv, Cankurtaran Yılmaz, Bacak­ sız Okulda, Bacaksız tatil Köyünde, Bacaksız Sigara Kaçakçısı, Bacaksız

Paralı Atlet, Küçükçeşme Okyanusu, Apartman Çocukları, Hoca Nasrettin ve Çömezleri.

■ OYUN:

Türk Çocukları, Türk Çocukları, H a­ babam Sınıfı, Karadeniz’in Kıyıcığın- da, Hababam Sınıfı Uyamyor, H aba­ bam Sınıfı Baskında, Hababam Sını­ fı Sınıfta Kaldı, Abbas Yola Gider Oyunu, Çatal Matal, Yaşamak Bir Görev.

■ FIKRA:

Nerde Kalmıştık, Cart Curt.

■ ANI:

Yokuş Yukarı, Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra.

özümsediği geleneksel söyleyişten ya­ rarlanmış, kullanmıştır. Şiirlerine ko­ nu ettiği insanların, anlamasını, sev­ mesini amaçlar şiirini. Dilimize tu t­ kundur. Bu tutkusunu; “Annenden öğrendiğinle yetinme/ Çocuğum, Türkçe’ni geliştir./ Dilimiz öylesine güzel k / D urgun göllerimizce duru./ Akar sularımızca coşkulu...” dizele­ riyle dışa vurur. Ozan bu tutku ve coş­ kuyla 11 kitap oluşturan şiirler yazmış­ tır. Çmar Yayınları, onun bütün şiirle­ rini 9 kitap halinde Bütün Eserleri baş­ lığı altında yeniden yayımlayarak bu şiirlerin bizlere ve gelecek kuşaklara ulaşmasını sağlamıştır. Yazımı, bu ki­ taplardan yararlanarak hazırladım. Ayrıca, Asım Bezirci’nin Rıfat İlgaz adlı inceleme kitabından yararlan­ dım. Buradan gecikmiş de olsa hem önceki çalışmam -Rıfat İlgaz’ın Çocuk Romanları- hem de bu yazıma kaynak­ lık ettiği için kendisine teşekkür edi­ yorum.

Rıfat İlgaz, şiir ve yaşam anlayışını da özetleyen “Sevdim haklıdan yana olabilmek için/ Çalışıp ezilenden yana senden yana/ Sevdim aldığım soluğu hak etmek için/ Ama sevdim halkırn- ca” dizelerinde belirttiği gibi, yaşamla, halkla, insanlarımızla bağını çok sağ­ lam kurmuş bir ozanımız, yazarımız- dır. -Onun bu özelliği yalnız şiirlerin­ de değil romanlarında, çocuk kitapla­ rında da kendini göstermektedir- Bü­ tün yaşamı boyunca halkımızla, insan­ larımızın sorunlarıyla iç içe yaşamıştır. Bugün insanlarımız ona gereken öne­ mi, değerivermektedir. Varsın, adı ta­ rihe Rıfat İlgaz Kültürevi’nin adını de­ ğiştiren belediye başkanı olarak geç­ mekten öte hiçbir özelliği olmayan, ham bir politikacı onun şiirlerinin, yazdıklarının değerini bilmesin. H e­ pimiz biliyoruz ki, politikacılar geçici, sanatçılar kalıcıdır. ■

S A Y F A 9

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuç: NOS inhibisyonunun kademeli olarak artırılmasıyla kan basıncı artmasına rağmen kalp hızının değişmemesi, bu modelin sabit doz NOS inhibisyonuna

VEFAT T7:sııv^ Kahramanmaraş'lı Hıfzı ve Hacer Kısakürek'in oğlu, Fahriye Gemci ve Sıddık Kısakürek'in kardeşi, Nilüfer ve Gültekin Başak'ın enişteleri, Volkan

Araştırmacılar başlangıçta var olan maddelerin büyük kısmının şu ana kadar gökada dışına püskürdüğünü ve kalan gaz moleküllerinin tamamının gelecek 300 milyon

OluĢan arkın Ģiddeti düĢük akım değerinden dolayı küçük bir ıĢıltıdan ibarettir (ġekil 4.9b).. Nanoparçacıkların sıvı içerisini tamamen kaplaması

D Yazar Bilginer, Üsküdar Musahipzade Celal Tiyatrosünda sergilenen oyunun baş kahramanı Şefik Bey’i, hayatı kıskançlık mücadelesi üzerine kurulmuş biri

Böylece tarikatlar, halkın manevi gücü ile birlikte siyasi iktidarlar karşısındaki maddi tepkisini de temsil eder oldular.. Bazı tarikatlar bu­ nu,

hat ve daha sıcak olması...&#34; Sanatçının günlük yaşamı saat 8.30’da başlıyor; genellikle yıllık program çıkaran Baykam’ın gün­ lük fizyolojik

Üzerinde taş veya o yerin mezar olduğunu gösteren bir işaret bile yok ama, gömülü ol­ duğu yerin birkaç metre ilerisindeki açık hava kahve­ sinin m üşterileri ve