• Sonuç bulunamadı

Prof. Mustafa İnan'ın ardından

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Prof. Mustafa İnan'ın ardından"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAHIFE IKI

t

t

-/° t

Prof. Nusfofo inan’ın

ardından

V e c d i Y A R M A N

M

ustafa İnan, milletimizin yetiştirdiği örnek insanlardandı. H er yönden gelişmiş, en ileri anlamda olgunlaşmıştı. Onun yaşayış hikâyesi, bir kimsenin en üstün düzeylere hiçten nasıl erişe­ bileceğini apaçık göstermektedir.

Orta halliden aşağı bir memur çocuğu idi. En küçük yaşlarda bile, insanları, arkadaşlarını pek çok sevmesini bilen bir yüreği vardı. Bu yüzden ilkokul sıralarında iken arkadaşlarına öğretmen­ lik etme görevini üzerine almıştı. O zamanlar, yıl sonunda sınavlardan on beş gün önce dersler ke­ silirdi. Bu süre içinde, güç öğrenenleri, dalga ge­ çenleri toplar, onları sabahtan akşama kadar ye­ tiştirmeye çabalardı. Adananın Mayıs sıcaklarında dili damağı kuruyarak durup1 dinlenmeden, sorum­ lu bir belletici gibi çalışırdı. Tam bitireceği sıra­ da çocuklardan iki üç kişi daha çıkagelirdi. Kız- maksızın, alınmaksızın onlara da yeni baştan an­ latmaya koyulurdu. Günde on dört, on beş saat, bu, hep böyle sürer giderdi. Hiç birisine; «Neden vakti ile gelmedin, insaf be kardeşim, yoruldum, bittim » demezdi. Biz, onun yerine, içimizden is­ yan ederdik. Sık sık geç kalanlara, yan çizip son­ radan katılanlara çıkışmak isterdik. O, önlerdi.

Bu biçim; bıkmıyan, usanmıyan bir uğraşma: tekrar tekrar anlatış, kendisine ömrü billâh unu­ tulmaz bilgiler kazandırmıştır.

İlkokulu bitirdiğinde artık o güne göre ka* facığı yükünü almıştı.

Öğrenciyken öğretmenlik

yapıyordu

O

rtaokulda adamakıllı göze çarpmaya başla­

dı. Hem bu ortam ve hem de beyin yapısı, onu matematik bilimlerinde çok ileri götürmüştü. Arkadaşlarına, ilkokuldaki gibi öğretme zorunlulu­ ğundan bir türlü vazgeçmiyordu. Lisede parasız yatık’ a seçilmişti. Eski ve daracık elbiseleri için­ de. uzamış saçları ile, fiyakalı bisikletlerle dolaşan, paraları çok hemşehrilerini sınıfta kalmaktan o kurtarabiliyor, onlara her giin biraz daha üniver­ sitelerin yollarını açıyordu.

Lise yöneticileri, bu kendi kendini yetiştiren, sabırlı ve günün her saatinde matematik sevgisi ile dolup taşan genci tanıyıp sevmekte gecikmedi­ ler. Sekizinci sınıfa geldiğinde, bilgi ve dolgunluk bakımından iyice göz kamaştırır olmuştu. Öyle­ sine ki matematikçimiz hastalandığı veya herhangi bir nedenle gelmediği zaman ortaokul son smfta- ki Mustafa: iki veya üç sınıf yukarıya öğretmenlik yapabiliyordu. Bu üstün nitelik, onunla öğretmen­ lerini arkadaşlaştırmıştı. Lise dokuzda coğrafya, edebiyat hocaları ile sıkı fıkıydtlar. Sınıf geçme sınavlarından bir gece önce kitaplarını kapayıp sa­

bahlara kadar eğlenmekte sakınca görmüyordu.

Çünkü; yıl boyunca öğrenebilecekleri hiç eksiksiz aklına yerleştirmişti.

Bu tutumla liseyi rahat rahat birinci olarak bitirdi. Teknik Üniversite giriş sınavlarım da yine birincimde kazandı ve üçüncü sınıfa geldiğinde 6 ıun matematik problemlerini çözebilmekte idi. Ar­ kadaşları. bu yüzden dâhi Mustafa demekten ken­ dilerini alamamışlardı. Böylece yüksek okulu da birincilikle bitirmişti. Aynı üstünlüğü İsviçrede doktora verirken dahi göstermişti.

Sevgili Mustafamız; feragatten, iyilikten örgüt­ lenmiş bir yaratıktı.

San’ata ilgisi fazlaydı

S

ezgisi, duygusu, en incelikleri kavrayışı; Uk öğretim yıllarından beri onu güzel sanatlarla da ilgilendirmişti. Yüksek bir matematikçi olduk­ tan sonra dahi bu ilgi hiç eksilmedi. Rahmetli

Yahya Kemal Beyath’nın en çok sevdikleri, beğen­ dikler] arasında idi. Rektörlüğü sırasında, binbir iş arasında S E L ÎM N Â M E ’yi, SÜ LEY M Â N İY E D E B AYRAM SA B A H I’nı baştan sona kadar ezber­ lemişti. Birincisini son mısradan başa doğru da okuyabiliyordu. Büyük şairlerimizin en güzel şiir­ lerini seçkin toplantılarda hayranlarına yudum yu­ dum sunardı. Behçet Kemal Çağlar’ın —K U R ’AN DAN İLH AM LAR — mı meraklılara ilk tanıtanlar a- rasmda idi.

Mustafa İnan soylu bir halle çocuğu olduğu için matematikçiliğinden ve edebiyatçdığmdan çok daha aşırı bir Atatürkçü idi. Gençliğinin ilk yılları Kurtuluş Savaşının heyecanları ile yoğurulmuştu. Yurdunun düşman çizmeleri ile ı asıl çiğnendiğini

görmüştü. «Bağımsızlığın, özgürlüğün mutluluğu

hiç bir şeyle değişilemez» derdi. Büyük adaşı Mus­ tafa, eşsiz kurtarıcı Mustafa Kemal onun ufkunda, gönlünde dalgalanan benzersiz bir bayraktı. Bu kavrayışla demokrasiye sımsıkı bağlanmıştı. T op ­ lum kaynaşmalarını günü gününe incelerdi. Mem­ leket ve dünya olaylarının içyüzünü tazesi tazesi­ ne izlerdi. Olağanüstü vatanseverliği ve derin duy­ gusu ile İK İN C İ ADAM’ı bazan sorumlamaktan kendini alamaz, fakat çok geçmeden ona hak ve­ rirdi.

İnsanlığa âşıktı. Pek çok mimar, yüksek mü­ hendis ve müyoner müteahhitlerin hocası idi. Sü­ leyman Demirel’in de içlerinde bulunduğu nicele­ rinin kendisine hayranlık taşıdıkları bilmiyordu. Mustafa İnan bu prestijine rağmen yıllar yüı kira evinde yaşadı. K an, koca profesörlüğün kendile­ rine sağladığı gelirle nihayet yirmi beş yıl sonra Ortaköy sırtlarında, orta halli bir kat sahibi ola­ bildiler. Koca profesör mülk evinde üç beş ay­ dan fazla yaşıyamadı.

Almanyaya gitmek üzere idi, profesör eşi bir İnceleme için İtalyaya uzanmıştı. Tek yavruları Hüseyin İsviçrede matematik öğreniminde idi. De­ ğerli insan, kaderin hükmünden habersizdi. «B ir aydanberi takatsizim» diyordu, henüz elli beş yaş­ larında idi. Çehre aydınlığı ve gönül güzelliğinin birleşimi ile sevenlerini, tanıyanlarını yakıp kavu­ ruyordu. İnsafsız kader, en verimli, başarılı ça­ ğında ona ve bizlere kıymaktan çekinmedi.

Son defa Vaniköy sırtlarında kendisine mate­ matik deyimlerle ölüm ötesini anlatmaya çalışmış­ tım. Hemşehrisi ve kendisi gibi üstün yaratışlı Prof. Dr. Salâhattin İııal ile sonuna kadar dinle­ diler. Bir ara Mustafa: — Sen bunları soyut de­ yimlerle belirlendirmekten vazgeçmemelisin. Mev-lâna, Arabi, Şeyh Muhittin ve benzerleri gibi... Çünkü matematik disiplininin dışında yetişmişsin- dir. dedi. Her suretle sezinletirdi ki, Ulu Tanrı Elçisi Muhammede olumlu bir anlam içinde inan­ makta idi. İbnilrüşt’ü, İbnürraziyi, Gazâliyi, Fara- biyi ve bütün, vahdet-i vücutçuları benliğinde özleş- tirebilmişti. Dinini, milliyetini her şeyin üstünde tutardı.

Ne de çabuk, ne de genç sonsuzluklara yönel­ miş bulunuyor.

Hâs insandı. Çok az kusurlulardandı. Kendini pek düşünmezdi. Öğrencilerini, soyunu, halkını fazlasiyle severdi.

ölmediğine, yok olamıyacağına ve bundan son­ raki dünyada buluşacağımıza şüphe yok, ama; u- zun süre özlemine dayanmak çok güç...

Bütün sevenlerine, milletimize, insanlığa baş­ sağlığı dileriz.

'■■■■■■I

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ne- tice itibariyle bütün dünyadaki insan veri- mini muazzam bir saat mekanizmasına ben- zetirsek, bu arada Charles Edouard da bu- nun çok ufak bir parçası olarak, insan cin-

1978 yılında Ege Üniversitesinin ikinci tıp fakültesi olan İzmir Tıp Fakültesine geç- miş, burada İç hastalıkları ana bilim dalı başkanlığı ve dekan

Sümer, iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile, işverene tek taraflı olarak değişiklik yapma yetkisi tanıyan kayıtların geçerli olduğu görüşünü

Ancak, birçok uzay mühendisi, baflka y›l- d›zlara yolculuk için daha hafif, daha kullan›fll›, ürettikleri h›z tüm roketlerinkini aflan, hatta ne-.. redeyse

Açık arttırmada, yer alan özel eşyalar arasında Sultan Ayşe Osmanoğlu’nun hatıralarını yazdığı deri kaplı defter, Sultan Abdülhamit’in tuğrası, fildişi

Olayların sebebini açıklarken genellikle şu ifadeleri kullanırız: “ çünkü, için, dolayısıyla, bu sebeple, bu yüzden, bundan dolayı…”.. Top oynarken düştüm

Olayların sebebini açıklarken genellikle şu ifadeleri kullanırız: “ çünkü, için, dolayısıyla, bu sebeple, bu yüzden, bundan dolayı…”.. Top oynarken düştüm

Sultan Abdullah köyü 1523 ve 1575 tarihli tahrir defterlerindeki kay~tlardan Sultan 'Abdullah, 1540 tarihli tahrir defte- rindeki kay~tlardan ise 'Abdal ~eklinde, farkl~~ iki