• Sonuç bulunamadı

Cemil Sait Barlas'ın ardından

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cemil Sait Barlas'ın ardından"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUM HURİYET 12 Ekim 1964

Cemil Sait Barlas'ın ardından

“Bir dahaki

sefere lahmacunlar

benden:

Gazian­

tep işi

, şöyle

bol

sarımsaklı. Ben yaptırırım siz

karışmayın.

Tamam mı? Gelecek seğere...99

Perşembe günü sabahleyin bürodan içeri girdiği zaman nasıl yerimden fır­ ladığımı, ellerimizin nasıl bir içtenlik, nasıl bir özlemle kenetlendiğini, sonra burun buruna oturup nasıl bir yarenliğe vurduğumuzu artık, acı, buruk ve tutuk olarak hatırlıyacağız. Artık olmayan Ce­ mal Sait Barlas babacanlığı bir yana, uya rıcı içtenliği, akılcılığı, görgüsü, koruyucu­ luğu, bilgisi o’nunla söyleşilerimizi doyum- suzlaştırırdı. Papyonu yeni idi bu sefer. Ama artık papyonlar güzel değil.

Ertesi gün saat 16 ya geliyordu. İşten mi, tembellikten mi ne unutmuşum öğle yemeğini. Lahmacun getirttiğim zaman sanki bir gazetecinin yaşantısını bilmez­

cesine hayretle «Daha yemek yemedin mi» dedikten sonra lahmacunları incele­ di, beğenmedi ve gelecek sefere yaptıra­ cağı - artık beraber yiyemiyeceğimiz - lahmacunu anlatmaya başladı.

Bir yandan da bir dostuna telefon edi­ yordu durmadan. «Hazır gelmişken bir tiyatroya gideyim» diye. Dost bulundu... İlci de bilet. Önce saat 18 de Oda Tiyat­ rosuna, saat 20.30 da Büyük Tiyatroya.. Çocuk gibi sevindi. Bu bir taşla iki kuş­ tan..

Fotoğrafçı Tolon içeri girince yine se­ vindi. Vesikalık resim gerekliymiş, çekil­ di fotoğraflar. Bol bol yaptırdık. Artık

bir yere yapıştırılmayacağım bilemediği­ miz vesikalıklardan... Bu da son oldu, yâ­ renlikleri gibi.

Lahmacundan sonra söz geldi yine yurt sorunlarına... Sosyalizm üzerine söyleşi baş ladı. İkinci kitabından söz etti. Kime bastı­ racağını düşünüyordu. İsimler verildi, yine sevindi çocuk gibi. Özgen Acar «Peki bey­ efendi» dedi. «Türkiyenin Kurtuluşunu ne­ rede buluyorsunuz?» Duraladı bir kez. Yeni eserler hazırladığını, son günlerde daha çok okuduğunu, bazı konuları bilhassa incele­ diğini sıraladı. İçimden «Özgen’in sorusu bu değildi» diye geçirirken «Geleceğe gü­ venle baktırabilen, emeğinin tam karşılığı­ nı alabileceğin, namuslu bir ekonomik dü­ zen, düşünce özgürlüğü olan bir düzen..» «Meselâ?» dendi. «Meselâ» diye cevap ver­ di. «Bir İsveç sosyalizmi.» Sonra anlattı durdu.

Öğleden sonra yeniden geldi. Gaziantep milletvekili Muzaffer Canpolat vardı ya­ nında.. Hepimizi tek tek tanıştırdı millet vekiline. Oysa tanıyorduk Canpolat’ı, O da biliyordu ama övecekti bizleri tanıştı­ rırken, sevdiğini söyliyecekti bir kez daha hepimize.. «Canpolat işte benim yerim bu­ rası.. Buranın sahibi benim. Hele bu çocuk lan nasıl severim anlatamam, sen de sık sık uğra buraya, ihmal etme. Göreceksin, ayrılamıyacaksuı bu çocuklardan. Bak ben ayrılabiliyor muyum?» dedi.

“ Gitme,,

«Yarın saat 3 te gidiyorum çocuklar. Lah macunu unutturmayın gelecek sefere. Ga­ ziantep işi, şöyle sarımsaklı. Ben yaptıra­ cağım.» Kemal Aydar itiraz etti. «Biz yap­ tırırız» gibilerden.. O gözlerini açtı. «Ben yaptıracağım gelecek sefere. Tembih ede­ ceğim nasıl yapılacağını, burada yeriz.»

Tam kapının yanında uğurlanırken Öz­ gen, «Beyefendi» dedi. «Saat üçte gidece­ ğinize iki saat erteleyin bu gidişi. Çok önemli bir konferans var, sosyalizm üs­ tüne...» Çaresizlik içindeydi, «Arabanın sahibi saat üç ' dedi, n’aparsmız? Mecbu­

rum gitmeye» İsrar edildi.. «Kimin kon­ feransı?» «Nejat Erder’in» «Bak şimdi da­ ha çok üzüldüm, seviyorum bu delikanlı­ yı. Ama neylersiniz çocuklar, araba benim değil ki...»

Merdivenin başına geldik. Aydar: «Yi­ ne bekliyoruz beyefendi» deyince döndü. «Gelecek sefere lahmacun yedireceğim sîz­ lere, gelirim» cevabını verdi. «Haydi ço­ cuklar tekrar Allahaısmarladık, kahvelere çok çok teşekkür .» Gitti.

Baba

Daima ilk işi telefon etmekti yuvasına. Hepsiyle konuşurdu. Şimdi Cumhuriyette

Rahmetli Cemil Sait Barlas’ın Ankara büromuzda kendi arzusu ile çektirdiği resim çalışan oğlu «Memo»yu - Böyle derdi Meh­ met’e - bulamayınca Yalçm’a aradığmı söylemesini tembih ettikten sonra oğluna dair öyküler anlatmaya başladı. Sevdiği kadar övünüyordu onunla.

Ve

Cumartesiydi. Saat 15 di. Gidecekti. Git­ miş. Aydar, akşama doğru, dişine âni bir sızı gelmiş gibi odasından çıktı, telefona sarılırken «Barlas kaza geçirmiş çocuklar» dedi. Yatırıldığı hastaneden ağır olduğu haber veriliyordu. İstanbul haberleri ile sevindiriyordu «İyidir» diye. Bocalayıp dur duk. İyilikle - acı arasında..

Uyuyormuş arkada.. Uyuyormuş. Sonra bir daha uyanmamış.

Eğer her - an ölecekmişiz gibi davransak birbirimize, dünya daha iyi olmaz mı?. Barlas, böyle davranırdı bildiğim kadarı.. Onun için ardından sızlanan çok.

FİKRET OTYAM

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

paragraf: karakter amacına nasıl ulaşır ya da ulaşamazsa onu nihai olarak ne engeller; karakter ve durumu nasıl değişir filmin

Kaliforniyum ilk kez 1950 yılında ‚California Berkeley‘ üniversitesinde, özel bir hızlandırıcıda (Cyclotron), 1 mikrogram (gramın milyonda biri) kadar küryum (curium)

Bizce ~ehnâme, Ertu~rul Bey'in Horasan'da hanlanmas~, Merzikcend han~~ olmas~, Yeni~ehir, öteki kaynaklara göre Sultanönü sava~~ndan sonra ucbeyli~ine getirilmesi, bu

Say, Be­ şiktaş Belediyesi ve Nâzım Hikmet Vakfı’nca, Akatlar’daki Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Nâzım Hikmet 105 Yaşında” adlı konse­ rin

DıŞ politikaya gelince, ittifakla­ rımıza, bilhassa İngiliz, Fransız, Türk ittifakına ve daha da kuvvet­ lendirmeğe çalışacağımız sıkı Ame­ rikan

13 STUDY THE MANOEUVRING CHARACTERISTICS TO THE SHIP TO DECIDE UPON SAFE SPEED AND, WHERE APPROPRIATE, AND ALLOWANCE FOR TURNING CIRCLE AT COURSE ALTERATION POINTS ( EMNİYETLİ

Çift elips etrafındaki akışın (16.7 milyon Reynolds sayısı ile 8.15 Mach sayısı ve 30 derece hücum açısı) çözümünde kullanılan Kartezyen yöntemleriyle üretilmiş kutu

yada 1 saat durağan aşama sırasında.kendini sadece bilgi ve talimat için sınırlandırınız.). o Specify the precise time for the next announcement and keep the time