• Sonuç bulunamadı

10-12 yaş grubu çocuk resimlerinde mitolojik konulu hikâyelerin yaratıcılığa etkisinin belirlenmesinde uygulama yöntemlerine yönelik bir karşılaştırma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "10-12 yaş grubu çocuk resimlerinde mitolojik konulu hikâyelerin yaratıcılığa etkisinin belirlenmesinde uygulama yöntemlerine yönelik bir karşılaştırma"

Copied!
150
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

RESİM-İŞ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

10-12 YAŞ GRUBU ÇOCUK RESİMLERİNDE MİTOLOJİK KONULU

HİKÂYELERİN YARATICILIĞA ETKİSİNİN BELİRLENMESİNDE

UYGULAMA YÖNTEMLERİNE YÖNELİK BİR KARŞILAŞTIRMA

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Başak Danacı

Ankara Aralık, 2012

(2)

GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

RESİM-İŞ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

10-12 YAŞ GRUBU ÇOCUK RESİMLERİNDE MİTOLOJİK KONULU

HİKÂYELERİN YARATICILIĞA ETKİSİNİN BELİRLENMESİNDE

UYGULAMA YÖNTEMLERİNE YÖNELİK BİR KARŞILAŞTIRMA

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Başak Danacı

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Sema Bilici

Ankara Aralık, 2012

(3)

i

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI

Başak Danacı’nın “10-12 Yaş Grubu Çocuk Resimlerinde Mitolojik Konulu Hikâyelerin Yaratıcılığa Etkisinin Belirlenmesinde Uygulama Yöntemlerine Yönelik Bir Karşılaştırma” başlıklı tezi 12.11.2012 tarihinde, jürimiz tarafından Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı/ Resim-İş Öğretmenliği Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Başkan : Prof. Dr. Serap BUYURGAN ………..

Üye (Tez Danışmanı) : Yrd. Doç. Dr. Sema BİLİCİ …...……...

Üye : Doç. Dr. Turhan ÇETİN ………

(4)

ii

Sanat, her bireyin yaşaması gereken ve hayat kalitesini arttıran bir deneyimdir. Sanat eğitimi herkes içindir, bu eğitimi almak için kişinin özel yeteneklere sahip olması gerekmez. Sanat eğitiminin bireyin kişisel olarak kendine katacağı olumlu etkilerinin yanında, küresel olarak tüm toplumların varoluşuna ve gelecekte de hayatta kalma mücadelesine olumlu yönde katkıları olacaktır. Bu özelliklerinin ortaya çıkması için derslerde sanat eğitimi programının içeriğinin zamana uygun güncellenmesi ve farklı yöntemlerin kullanılması gerekmektedir.

Bu araştırma, öncelikle bireydeki yaratıcılığın önemi düşünülerek, farklı disiplinlerle ilişkilendirilmiş sanat eğitiminin faydalı olabileceği görüşünü desteklemektedir. Hikâye anlatım yöntemi ve birleştirilmiş sanat eğitimi yönteminin öğrencilerde, tarihe karşı merak ve ilgi uyandırıp, okuma alışkanlığının kazandırılmasında olumlu katkılar sağlayacağı umut edilmektedir.

Bu araştırmayı yaparken bütün bilgi, birikim ve ilgisini benden esirgemeyen değerli hocam ve danışmanım Yrd. Doç. Dr. Sema BİLİCİ’ye, aynı zamanda araştırmalarımı yaparken yardımlarını ve zamanlarını esirgemeyen değerli hocalarım Prof. Dr. Serap BUYURGAN ve Yrd. Doç. Dr. Güzin ALTAN AYRANCIOĞLU’na en içten teşekkürlerimi sunarım.

Son olarak her zaman yanımda olan ve her türlü desteği benden esirgemeyen değerli babam Zekeriya DANACI, annem Elif DANACI ve kardeşim Görkem DANACI’ya en içten teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

(5)

iii

10-12 YAŞ GRUBU ÇOCUK RESİMLERİNDE MİTOLOJİK KONULU HİKÂYELERİN YARATICILIĞA ETKİSİNİN BELİRLENMESİNDE UYGULAMA

YÖNTEMLERİNE YÖNELİK BİR KARŞILAŞTIRMA DANACI, Başak

Yüksek Lisans, Resim-İş Öğretmenliği Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Sema BİLİCİ

Aralık – 2012,139 sayfa

Bu araştırmanın amacı; 10-12 yaş grubu çocuk resimlerinde mitolojik konulu hikâyelerin yaratıcılığa etkisinin belirlenmesinde hikâye anlatım yöntemi ve birleştirilmiş sanat eğitimi yöntemlerine yönelik bir karşılaştırma yapmaktır.

Araştırma deneysel bir yöntemle yapılmıştır. Uygulamada, deney grubuna hikâye anlatım yöntemiyle birleştirilmiş sanat eğitimi yönteminin sanat tarihi disiplini, kontrol grubuna ise hikâye anlatım yöntemde konusu “ Her Dokunduğunu Altın Yapan Midas” olan resim çalışmaları yaptırılmıştır. Bu çalışmalar “ 6.sınıf yaratıcılığı inceleme kriteri” ile oluşturulan uzman komisyon tarafından değerlendirilmiştir. Uygulama öncesinde ve sonrasında öğrenci bilgi düzeylerindeki farklılıkları ölçmek amacıyla her iki gruba da dersin ilk 5 dakikasında ön test, son dersin ilk 5 dakikasında ise son test uygulanmıştır. Yaratıcılık kriteri ve ön test-son test sonuçları alanın uzmanı tarafından bilgisayar ortamında elde edilmiştir.

Araştırmanın çalışma grubunu, Ankara ili, Milli Eğitim Vakfı İlköğretim Okulu’nun 6.sınıfından 30 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma, nicel araştırma modeli kullanılarak gerçekleştirilmiştir.

Araştırma sonucunda; 10-12 yaş grubu çocuk resimlerinde mitolojik konulu hikâyelerin yaratıcılığa etkisinin belirlenmesinde, hikâye anlatım yönteminin birleştirilmiş sanat eğitimi yönteminin sanat tarihi disipliniyle birlikte verilmesinin, öğrencilerin yaratıcılıklarına olumlu yönde katkı sağladığı tespit edilmiştir. Ayrıca araştırmanın ikinci basamağı olan ön-son test sonucunda; deney grubunun ön-son test bilgi düzeylerinde anlamlı bir yükselişin olduğu, kontrol grubunda anlamlı bir yükselişin olmadığı ve deney-kontrol grubu son testlerinde ise yine anlamlı bir artışın olmadığı tespit edilmiştir.

Anahtar kelimeler: Hikâye, Hikâye Anlatım Yöntemi, Yaratıcılık, Birleştirilmiş Sanat Eğitimi Yöntemi.

(6)

iv

A COMPARISON REGARDING THE APPLICATION OF DIFFERENT METHODS FOR DETERMINING THE EFFECT OF MYTHOLOGY-BASED STORIES ON CREATIVITY IN THE DRAWINGS OF CHILDREN WITHIN THE 10-12 YEARS

OLD AGE GROUP DANACI, Başak

Post Graduate, Department of Art Teaching Thesis Advisor: Asst. Prof. Dr. Sema BİLİCİ

December – 2012,139 pages

The aim of this study is to perform a comparison regarding story-telling method and combined arts education method in determining the effect of mythology-based stories on creativity in the drawings of children within the 10-12 year old age group.

The study was performed according to an experimental method. In this method, drawing projects on “Midas with the Golden Touch” were prepared by a study group based on the story-telling method together with combined arts education method, and by a control group by a study group based solely on the story-telling method.

These studies were evaluated by a committee of experts formed according to the “criteria for evaluating creativity in 6th grade.” In order to assess the changes in the students’ level of knowledge before and after the use of these methods, a preliminary test in the first 5 minutes of the course and a final test in the first 5 minutes of the last course were applied to both groups. The criteria on creativity and the preliminary-final test results were obtained and processed in an electronic environment by an expert in the field.

The study group includes thirty 6th grade students from the Ankara province of National Education Foundation Primary School. The study was performed using a quantitative research model.

In determining the effect of mythology-based stories on creativity in the drawings of children within the 10-12 year old age group, it was found based on the study’s results that employing and providing a story-telling method together with the history of art discipline of the combined arts education method had a positive effect on the student’s creativity. In addition, based on the preliminary-final tests performed on the second stage of the study, a significant increase in the level of knowledge was identified within the study group, while a similar significant increase was not identified for the control group. Also, a significant increase in knowledge was not observed in the final test of both the study and the control group.

Key words: Story, Story-telling Procedure, Creativity, Combined Art Education Method.

(7)

v

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI………..i

ÖNSÖZ………..………ii ÖZET………iii ABSTRACT……….iv TABLOLAR LİSTESİ……….…..viii KISALTMALAR LİSTESİ………..ix BÖLÜM 1. GİRİŞ 1.1. Problem………1 1.2. Amaç ……….………..7 1.3. Önem………8 1.4. Varsayımlar………16 1.5. Sınırlılıklar……….16 1.6. Tanımlar……….……17 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1. Sanat Eğitimi……….…….18

2.2. Hikaye ve Hikaye Anlatım Yöntemleri………...……..24

2.3. Yaratıcılık………..…33

2.4. Mantık Çağı (11-13 Yaş)………...36

2.5. Birleştirilmiş Sanat Eğitimi Yöntemi……….…42

2.5.1. Sanat Tarihi...45

2.5.1.1. Sanat Tarihsel Soru Sorma Yöntemleri Nelerdir?...47

2.5.2. Uygulamalı Çalışmalar………..………48

(8)

vi

3.2. Çalışma Grubu…...………54 3.3. Verilerin Toplanması………...……..55 3.4. Verilerin Analizi………....55

4. BULGULAR ve YORUMLAR

4.1. “Hikâye Anlatım Yöntemi” ile “Hikâye Anlatım Yönteminin

Birleştirilmiş Sanat Eğitimi Yönteminin İçerisinde Yer Alan Sanat Tarihi Disipliniyle Kullanılmasın da” Öğrenci Yaratıcılığına İlişkin

Bulgular……….………...57 4.2. “Hikâye Anlatım Yöntemi” İle “Hikâye Anlatım Yönteminin

Birleştirilmiş Sanat Eğitimi Yönteminin İçerisinde Yer Alan Sanat Tarihi Disipliniyle Kullanılmasın Da” Öğrenci Bilgisine İlişkin

Bulgular..………..…..60 4.2.1. Deney ve Kontrol Gruplarındaki Öğrencilerin Ön Test Sonuçları Arasında Anlamlı Bir Fark Var Mıdır?...60

4.2.2. Kontrol Grubu Öğrencilerinin Ön Test ve Son Test Sonuçları Arasında Anlamlı Bir Fark Var Mıdır?...61 4.2.3. Deney Grubu Öğrencilerinin Ön Test ve Son Test Sonuçları Arasında Anlamlı Bir Fark Var Mıdır?...64 4.2.4. Deney ve Kontrol Gruplarındaki Öğrencilerin Son Test Sonuçları Arasında Anlamlı Bir Fark Var Mıdır?...67

5. SONUÇ ve ÖNERİLER

5.1. Sonuç……….…….…………69 5.2. Öneriler………..………72

(9)

vii EKLER

Ek 1: Görsel Sanatlar Dersi Öğretim Programı 6. Sınıf Kazanım Tablosu……...78

Ek 2: Deney Grubu Öğrenci Resimleri ve Değerlendirmeleri………...84

Ek 3: Kontrol Grubu Öğrenci Resimleri ve Değerlendirmeleri………...99

Ek 4: Deney Grubu Öğrenci Resimlerinin İsim Listesi………..……….114

Ek 5: Kontrol Grubu Öğrenci Resimlerinin İsim Listesi...………..…115

Ek 6: Deney Grubu Ders Planı………...116

Ek 7: Kontrol Grubu Ders Planı………...122

Ek 8: Her Dokunduğunu Altın Yapan Midas Hikayesi………...126

Ek 9: İlköğretim 6. Sınıf Yaratıcılığı İnceleme Kriteri………....128

Ek 10: Ön Test - Son Test Soruları………..129

Ek 11: İzin Belgeleri………....130

Ek 12: Milli Eğitim Vakfı İlköğretim Okulu Dış Cephe Görünümü………...132

Ek 13: 6/A Sınıfının Ders Sırasında Çekilen Fotoğrafları……….…..134

(10)

viii

Tablo 1: Krathwohl’un Duyuşsal Alanına Göre Hikâye Anlatımı……….….27 Tablo 2: 11-13 yaş Fiziksel, Sosyal, Duyuşsal ve Zihinsel Gelişim Özellikleri…...39 Tablo 3: Çalışma Grubu ...……….….54 Tablo 4: Yaratıcılıkları Değerlendirme Ölçeğinin Alfa Katsayısı…………..……....57 Tablo 5: Kruskall Walls Testi Sonuçları……….…58 Tablo 6: Deney ve Kontrol Grubu Yaratıcılık Puanlarının Ortalama, Standart Sapma, Bağımsız Örneklemler İçin t Testi ve Mann Whitney U Testi Sonucu…....59 Tablo 7: Deney ve Kontrol Grubu Ön Test Puanlarının Ortalama, Standart Sapma, Bağımsız Örneklemler İçin t Testi ve Mann Whitney U Testi Sonucu…....60 Tablo 8: Eğitimden Önce Kontrol Grubu Ön Test Puan Bulguları……….…61 Tablo 9: Eğitimden Sonra Kontrol Grubu Son Test Puan Bulguları………...62 Tablo 10: Kontrol Grubu Ön Test ve Son Test Puanlarının Ortalama, Standart Sapma, Bağımsız Örneklemler İçin t Testi ve Wilcoxon Testi Sonucu…………....63 Tablo 11: Eğitimden Önce Deney Grubu Ön Test Puan Bulguları………...64 Tablo 12: Eğitimden Sonra Deney Grubu Son Test Puan Bulguları………...65 Tablo 13: Deney Grubu Ön Test ve Son Test Puanlarının Ortalama, Standart Sapma, Bağımsız Örneklemler İçin t Testi ve Wilcoxon Testi Sonucu………66 Tablo 14: Deney ve Kontrol Grubu Son Test Puanlarının Ortalama, Standart Sapma, Bağımsız Örneklemler İçin t Testi ve Mann Whitney U Testi Sonucu…....67

(11)

ix TDK: Türk Dil Kurumu

BSEY: Birleştirilmiş Sanat Eğitimi Yöntemi

DDSE: Disipline Dayalı Sanat Eğitimi

(12)

1.GĠRĠġ

1.1. Problem

Sanat bireyin içinde var olan arzu, nefret, hoşlanma, şefkat, acı, haz gibi duygularının renkle, çizgiyle, sesle, notayla, dansla dışavurumu ve bu duygularının karşı tarafa geçirilmesi etkinliğidir. Bu sayede sanat insanları birbirine yakınlaştırıp hangi zaman ve mekân da hangi din ve ırkta olursa olsun ortak duygularla insan olmanın verdiği hazla bütünleştiren önemli bir alandır.

Hicks’e (2004) göre sanat, ―İnsanın vazgeçemediği gereksinimlerinden biridir. Çünkü sanat, insanın fizyolojik ve psikolojik yapısındaki boşluğu dolduran bir olgudur. Yani insanın ruhsal, duygusal, zihinsel ve fiziksel tatminini sağlayan, yaratıcısına ve tüketicisine mutluluk veren çok kapsamlı bir kavramdır‖ (Aktaran Mercin,2009:1).

―20. yüzyılın başından bu yana sanat eğitimi kavramı, kaplamsal ve genel anlamda, sanatların tüm alanlarını ve biçimlerini içine alan, okul içi ve okul dışı yaratıcı sanatsal eğitimi tanımlamaktadır. Dar anlamında ise okullarda sınıflardaki ve ilgili bölümlerdeki bu alana ilişkin olarak verilen dersleri tanımlar. Yukarıdaki yaygın ve tümel anlamında kullanıldığı özellikle belirtilmedikçe, sanat eğitimi, daha çok "plâstik sanatlar alanında verilen eğitim" biçiminde anlaşılmaktadır. Her iki durumda da sanat eğitimi, yetişkin eğitiminden çok, yetişmekte olanların genel eğitim süreci içinde ele alınmaktadır‖ (San,2010:17).

Gökaydın’a (2002) göre, sanat eğitimi, bugün öğrencinin otistik duyarlılığını ve insan sevgisini geliştirmesinin yanı sıra, onların kendi güçlerinin farkına varmalarına yardım eden, sosyal alışkanlıklarını, yaratıcı, yapıcı ve düşünebilen bireylerin oluşmasını sağlayan çok gerekli eğitim sistemlerinden biridir.

Sanat eğitimi; toplumda bireylerin birbirlerine karşı duyarlılıklarını geliştirirken, yaşadıkları çevreye yararlı katkılarda bulunmalarını da sağlar. Bireyin kişiliği, yaratıcılığı ve estetik beğeni yargıları gelişirken yaşamının da daha anlamlı hale gelmesi, sanat eğitiminin gerekliliğinin göstergesidir.

(13)

San (2010), ―Temel sanat eğitimi süreçlerindeki başlıca öğeler olan gözlem, araştırma, bulma, uygulama, deneme, denetleme ve sonuçlandırma, bilimsel araştırmaların süreçleriyle hemen hemen aynı olmaları bakımından, çocuk ve genci çağımızın bilim ve teknolojik dünyasına da hazırlar‖ (s.25). Böylece bireyin kendini gerçekleştirmesine olanak sağlamaktadır.

Çağımızın gerekliliklerinden biri de eğitimdir. Eğitim bireyin bu sayede de toplumların çok yönlü gelişmesini sağlayan en önemli etkendir. Özellikle kültürel ve sosyal açıdan gelişime katkısı düşünülürse sanat eğitiminin rolü göz ardı edilemez.

―Sanat eğitimi, bireyde yetilerin yeteneğe ve davranışa dönüşmesi için gereklidir. Ayrıca sanatın, sanatsal davranışların öğretilebilirliğinin kanıtlanması ve diğer yaratıcı davranışlara temel oluşturabilmesi nedeniyle sanat eğitimi her çocuğa verilmelidir‖ (Ünver, 2002: 27). Hiç bir çocuk bu eğitimden yoksun bırakılmamalıdır.

Sanat eğitimi, çocuğa içinde yaşadığı toplumun ve diğer toplumların kültürlerini öğretir. Kültür bilincine sahip bireylerin yetişmesiyle de, maddi ve manevi değerler gelecek kuşaklara aktarılır.

―Sonuç olarak çağdaş sanat eğitimi bağlamında çağdaş insan; bugünü anlayan ge-leceğe bakabilen, sanat tarihi, estetik ve günümüzün sanatı hakkında yorum ya-pabilecek düzeyde bilgi sahibi insandır. Ayrıca sanat, insan yaşamıyla bütünleşti-ğinde, insanların daha bilinçli ve duyarlı olacağı, geniş boyutlu düşünebileceği, yaratıcı kişiliğe yatkın ve güzeli algılama yetilerinin gelişmiş olacağı bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla çağdaş insanın yetişmesinde sanat eğitiminin önemli bir ro-lü olduğu artık kabul edilmelidir‖(Artut,2009:121).

Sanat eğitiminin bireye vermiş olduğu sayısız katkılarından en önemlisi yaratıcılıktır. Sanat eğitimi çocukta yaratıcı gücün ortaya çıkması için teşvik edici, destekleyici ve gelişimine yardımcı bir eğitimdir. Böylece her çocukta zaten olan ancak bastırılmış ya da köreltilmiş bu gücün yeniden yeşermesi için uygun ortam, zaman, öğretim yöntem ve teknikleri, gerekli donanımı da sağlayarak ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

(14)

―Yaratıcılığı ön planda hedef alan sanat eğitimi bu nedenle çok önemle üzerinde durulması gereken bir eğitim yöntemidir. Yaratıcılık, zihinsel ve duygusal aktivitenin her türü içinde mevcuttur, insanı, özelliklerini tümü ile dikkate alan ve geliştiren bir yöntemdir. Çünkü bu yöntem, bilincin, zekânın, yargılama ve usa vurma güçlerinin dayalı olduğu tüm duyuların eğitimidir. Ancak, bu duyularladır ki, öğrenci dış dünya ile bağlantılar ve ilişkiler kurar ve içinde bulunduğu toplumla organik bir bütünlük oluşturur ve toplum içinde yerini alır‖ (Gökaydın,2002:19).

Bireyin yaşamının her alanında özgün olabilmesi, yapılan işle takdir ve tebrikleri alarak bununla birlikte farklılığını ve farkındalığını geliştirip çevresine iletmesinde ona yardımcı olacak en önemli özelliği yaratıcı yönüdür. Bu özellik başarı ve kendini gerçekleştirme de ilk sırada yer almaktadır.

Gürbüz’e (2004) göre, ―Yaratıcılık, bireylerin değişken miktarlarda sahip oldukları ve durumlara bağlı olarak ortaya çıkmaya elverişli bir tür özelliktir. Başka bir deyişle kendini göstermek için uygun koşullarla karşılaşması gereken kişide bulunan bir potansiyel güç söz konusudur‖ (s.20). Her çocuğun yaratıcı gücü vardır. Sanat eğitimi bu yaratıcı gücü ortaya çıkarır. Ancak, çocuktaki yaratıcı güç ortaya çıkarılırken bireysel farklılıkların dikkate alınması ve çocuğun niteliklerine uygun bir sanat eğitimi verilmesi zorunludur.

Çocuktaki yaratıcılığı ortaya çıkarabilmek için farklı öğretme stratejisi, yöntem ve teknikler kullanılmalıdır. Bunlar araştırma ve buluş gibi öğretim stratejileri, beyin fırtınası, yaratıcı drama, gösteri, problem çözme gibi yöntem ve teknikler olabilir. Bu yöntemlerden biride Hikâye Anlatım Yöntemidir. Bu yöntem sayesinde çocuklar; hikâyelerin geçtiği zaman, mekân, toplum, olay ve olguları hiç yaşamadan hikâye üzerinden hayal güçlerini kullanarak deneyim sahibi olmaktadırlar. Her çocuk, hikâyeye farklı bir bakış açısıyla yaklaşarak kendi değerlerini ortaya koyar. Hikâyeler hayal kurmaya teşvik edici edebi eserlerdir. Artut’a (2009) göre, ―Hayal gücünü geliştirici (imgesel) oyun, müzik, öykü ve drama gibi etkinliklere yer verilmesi, yeni görüş ve düşüncelerin hayata geçirilmesine ortam sağlayacak araçlar sağlanmalıdır…. Drama, hikâye ve masallar, yaratıcı projeler için konuya başlangıç noktalarını oluşturabilmelidir‖ (s.215).

(15)

Hikâye Anlatım Yöntemi, çocukları dilin zenginliğiyle karşı karşıya getirmenin ve kelime bilgilerini geliştirmenin en etkili yoludur. Ayrıca çocukta dinleme yetisinin gelişmesine de önemli katkıları olur. Özbay (2005), dinlediğini anlama becerisinin kazandırılması ve geliştirilmesi için şu etkinlikleri önerir, ―Çocuklara yüksek sesle hikâye, masal, şiir vb. okumak oldukça yararlı bir etkinliktir. Böyle bir etkinlik, öğrencilerin kelime hazinelerini de zenginleştirir. Onlara kendilerini ifade etmek için çeşitli yollar sunar. Onların dinlediğini anlama becerisini geliştirir, dinlemedeki dikkat sürelerini uzatır‖ (s.131).

Ders sırasında öğrencilerin konuları anlama ve kendini ifade etme de zorlanmalarının nedenlerinden biride kitap okuma alışkanlıklarının düşük seviyede olmasıdır. Ne kadar fazla kitapla iç içe olursa kelime dağarcığı artacak, okuma hızı ve okuduğunu anlama becerisi gelişecek böylece öğrendiği yeni kelimelerle kendini daha etkili ifade etmesi sağlanacaktır. Kitap okumayla birlikte yazma, konuşma ve dinleme yetileri de birbirini tamamlayarak öğrencinin başarısını etkileyecektir.

Dinleme, çocuğun öğrenim ve yetişkinlik hayatı boyunca gerekli olan önemli bir yetidir. Özbay (2005), ―Çocuklar öğrenmeye dinleme ile başlarlar. Dinleme, konuşma, okuma ve yazma gibi diğer alanlara da temel oluşturur. Çocuklar, hem öğrenmek hem de zihinsel yapılarını geliştirmek amacıyla dinleme becerilerini kullanırlar‖ (s.101).

İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biride hayal kurabilmesidir. Bu özelliğiyle ufkunu genişleterek gerçekleşmesi güç başarılara kavuşabilir. Hayatının hiçbir bölümünde olamayacağı mekânlarda ve kişilerle olup kendi farkındalığını gerçekleştiren, içsel yolculuğunda kendini tatmin eden insan belki de bu sayede hayatta kalabilme gücünü kendinde bulabilmektedir.

―Hayal gücünü tetikleyen, geliştiren yollar çeşitlidir. Düşünmek ve hayal kurmak için uygun ortam ve zaman yaratılmalıdır. Farklı görüş ve düşünceler, öneriler dikkate alınmalı, değerlendirilmelidir. Çeşitli kültürel özellikler ve değerler, halk masalları, öyküler, mitolojik konular hayal gücünün gelişiminde önemli bir yer tutar. Ayrıca sözcüklerle oynamak, beyin fırtınası, sanat bulmacası oluşturmak gibi etkinlikler hayal gücünün yanı sıra zihinsel ve yaratıcı gücün gelişimine de

(16)

olanak sağlayabilir. Hayal gücünün geliştirilmesi yaratıcılığı besler. Yaratıcılık, bireyleri özgür bağımsız ve girişimci yapar‖ (Artut,2009:186).

Yaratıcı insan, hayal gücünü kullanabilen insandır. Öğrencilerin yaratıcı olmaları için de hayal dünyalarının gelişmesine yardımcı olmak gerekmektedir. Edebiyatın bütün türleri (hikâye, masal, şiir, efsane, destan vb.) yaratıcı düşüncenin gelişmesinde doğrudan ya da dolaylı olarak etkilidir. Mitolojik hikâyelerin, diğer edebiyat türlerine kıyasla daha güçlü fantastik özelliklere sahip olmasının, çocukların hayal dünyası ve yaratıcılıklarının gelişimine daha büyük katkı sağlayacağı düşünülebilir. Ciravoğlu (1997), ―Efsaneler, hayal gücüne önem veren, kimi tarihsel olayları ilginç bir anlatımla yansıtır. Efsanelerin bu özelliği okul öncesi ve okul çağındaki çocuklar için çekicilik yaratmaktadır‖ (s.73,74).

Belli yaş dönemlerinde çocuklar farklı alanlara ilgi duyarlar. 11-13 yaş arasında ise hikâyelere ve tarihe karşı ilgilerinin arttığı bilinmektedir. 11-13 yaş çocuklarında; ―Olayları zaman dizinsel biçimde sıralama becerileri gelişir. Akıl yürütmeyi, mantıksal kuralları, soyut sorunlara çözümler bulmayı öğrenirler. Soyut düşünme başlar, dikkati yoğunlaştırma yetenekleri ve bellek güçleri artar‖ (Sever,2003: 46). Bilişsel gelişimindeki değişiklikler sayesinde bu yaş gruplarındaki çocukların hikâye, anı, efsane, destan vb. edebiyat türlerine karşı ilgilerinin arttığı bilinmektedir. Mitolojik hikâyelerin gerçekdışı olay ve karakterlere yönelik olması, yaratıcılık için gerekli olan hayal kurmanın kapısını daha da aralayabileceği gibi, tarihsel olaylara ilgisi artan 11-13 yaş aralığındaki çocuklara oldukça ilgi çekici gelebileceği de düşünülebilir.

Buyurgan ve Buyurgan (2007) da, öğrenciye resim derslerinde öğreticilerin gerekli olan mekân, zaman ve malzemeleri sağlayıp bunun yanında alan bilgisini de öğrencinin seviyesine uygun verebildiği takdirde öğrencinin yaratıcı yönünü ortaya çıkarabilmesinde ve geliştirebilmesinde etkin olacağı görüşündedirler. Ancak, İlköğretim I. Kademe müfredatındaki görsel sanatlar derslerine alan öğretmenleri yerine sınıf öğretmenlerinin girmesi, ders saatlerinin yetersizliği, uygun atölye ve malzemelerin bulunmaması gibi çeşitli sorunlar, çocuklarda beklenen davranış değişikliklerinin gerçekleşmesine engel olabilmektedir. İlköğretim II. Kademe görsel sanatlar dersleri, bir ders saati (40 dk) olarak işlenmektedir. Bu kadar kısa sürede,

(17)

çocuğun yaratıcılığını ortaya çıkarabilecek uygun eğitimin verilmesi mümkün görünmemektedir.

Sungur (1997), ―Her eğitim sistemi, kendi türüne göre yaratıcılığa engel oluşturan birincil faktörlerden birisidir. Okul eğitimi, düşünme biçimlerimiz hatta algılarımızı şekillendirmekte; kişisel girişimi gündeme getirmek yerine geleneksel anlayışı savunmakta, ilginin kuşaktan kuşağa geçişini ve normlara saygıyı özendirmektedir‖ (s.276). Doğal olarak da gençler arasında düşüncesini özgürce dile getiremeyen, esnek ve hızlı düşünemeyen, önemli konularda tek başına karar veremeyen, tek tip insanlar yetişmektedir. Bu şartlar altında yaratıcılığa yönelik bir eğitimin temel ilkeleri şöyledir;

―Öğrenciye öğrendiği bilgiyi kullanma, yenilik geliştirme ve planlama yeteneğinin kazandırılması, kişisel cesaret, hayal gücü ve sezgisinin gelişti-rilmesi, amaca yönelik, sevdiği ve yeteneğinin olduğu konuda çalışma olanaklarının sağlanması şeklinde özetlenebilir. Eğitim ortamı ise olabildiğince özgür ve esnek olabilmelidir. Burada sınıf düzeni bile etkilidir‖ (Eriç,1998:163).

Sanat eğitiminin daha kapsamlı öğretilmesi ve öğrenciye pozitif anlamda getirilerinin olması için farklı yöntemler kullanılabilir. Ünver’e (2002) göre, sanat eğitimi, sadece kuramsal bilgi ya da uygulamalı çalışmalara dayandırılamaz. Uygulama, beceriden ziyade derin bir düşünmeyi, daha geniş anlamda deneyim ve bilgiyi gerektirir. Bu anlamda sanat eğitimi; sanat tarihi, eleştiri, estetik ve uygulamayı içine alan bütüncül bir disiplin olarak değerlendirilmelidir. Örneğin birden fazla alanın içerik, denge, öğrencinin düzeyi, kapsam ve önem sırasına göre birleştirilerek verilmesi ―Birleştirilmiş Sanat Eğitimi Yöntemini‖ oluşturur. Birleştirilmiş Sanat Eğitimi Yöntemi dört ana disiplinden oluşur. Bunlar; sanat tarihi, uygulamalı çalışmalar, estetik ve eleştiridir. Bu yöntemde farklı disiplinlerden yararlanılması; çocuklarda hayal gücünün zenginleştirilmesi, eleştirel duyarlılıklarının artması, düşünme, çalışma ve yaratma süreçlerinin oluşması, sanat ürününün ortaya çıkarıldığı tarihi dönemin özelliklerinin incelenmesi gibi kazanımların oluşmasına önemli katkılar sağlamaktadır.

(18)

―Amerika Ulusal Görsel Sanatlar Eğitimi Kurumu (The National Art Education Association NAEA) estetik araştırmayı, sanat eleştirisini, sanat tarihini ve sanat üretimini kaynaştıran bir sanat öğretimi program’ını salık vermektedir. Bunun anlamı çocukların, sanat yapmaya, sanatla ilgili görüş bildirip tartışmaya, sanatla ilgili okuma ve yazmaya, içerisinde sanatın yaratıldığı şartlar ve çevre ile ilgili içeriği öğrenmeye, sanatla ilgili temel soruları zihninde tartmaya hazır hale getirilebilmeleridir‖(Özsoy, 2007:127).

Görsel sanatlar eğitimi derslerinde, mitolojik hikâye anlatım yöntemi, bu yöntemin yaratıcılığa etkilerini değerlendiren ya da birleştirilmiş sanat eğitimi programıyla mitolojik hikâye anlatım yöntemi üzerine bir araştırma henüz yapılmamıştır. Araştırma bu yönü ile özgün ve sonuçları ile alana katkı sağlayacak bir çalışma olarak yorumlanabilir.

Mitolojik hikâye anlatım yönteminin birleştirilmiş sanat eğitimi yönteminin içerisinde yer alan sanat tarihi disipliniyle kullanılmasında öğrenci yaratıcılığına olumlu etkisinin olacağı, mitolojinin çocukların ilgisini çekeceği ve birleştirilmiş sanat eğitimi yönteminin öğrencilerin bilgi düzeylerine olumlu bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu bakış açısından hareketle, araştırmada hikâye anlatım yöntemi ile birleştirilmiş sanat eğitimi yönteminin içerisinde yer alan sanat tarihi disiplininin öğrenci resimlerindeki yaratıcılığa etkisi araştırılmıştır.

Problem Cümlesi

10-12 yaş grubu çocuk resimlerinde mitolojik konulu hikâyelerin yaratıcılığa etkisinin belirlenmesinde uygulama yöntemlerinin etkisi nedir?

1.2. AraĢtırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı; ―10-12 yaş grubu çocuk resimlerinde mitolojik konulu hikâyelerin yaratıcılığa etkisinin belirlenmesinde uygulama yöntemlerinin etkisi var mıdır? sorusuna cevap aramaktır.

(19)

AraĢtırmanın Alt Amaçları:

1. Hikâye anlatım ve birleştirilmiş sanat eğitimi yönteminin uygulandığı çalışmalar sonucunda, öğrenci resimlerinde yaratıcılık açısından anlamlı bir fark var mıdır?

1.3. AraĢtırmanın Önemi

Sanat eğitiminin amacı her öğrenciyi sanatçı yapmak değildir. Sanatı kullanarak öğrencideki yaratıcı gücü ortaya çıkarmak amaç edinilmelidir. Zaten her öğrencide var olan yaratıcı güç sanat eğitimi sayesinde yeniden filizlenecek ve gelişecektir.

―Yaratıcılığı geliştirmenin de en kestirme yolu, en kestirme yöntemi sanat eğitimidir. Duyarlılık eğitiminin temelinde özgürlük vardır. Özgür olmayan insan yaratamaz yani beynine ambargo koymuş, beynini koşullandırmış insanların yaratması mümkün değildir. Sanat eğitimi dersleri bir anlamda özgürlük eğitimi dersleridir. Yani hayal dünyasında at koşturan insanların, coşkuyla at koşturan insanların, kendilerini tutuklamaları mümkün değildir. Onun için sanat eğitimi dersleri hayal dünyasında at koşturma dersidir bir bakıma. Çünkü bugünkü uygar dünyamızın bugünkü modern dünyamızın canlılığını hayal kuranlara borçluyuz‖ (Gençaydın,2000:91).

Çocukta ortaya çıkması beklenen istendik davranışların kuru bilgi ya da salt uygulama üzerine verilen eğitimle değil, yaratıcılığı geliştiren ve hayal gücünü ön plana çıkaran yöntemlerle desteklenen ve güçlü hale getirilen sanat eğitimiyle gerçekleşeceği açıktır. Bu eğitimle birlikte dünyaya bakış açısı, çevresine uyumu, doğaya ve insanlara yaklaşımı, işine ve ailesine tutumuna kadar her yönde olumlu kazanımların olduğu görülecektir. Öğretmene ve velilere düşen görevse çocukta ortaya çıkan yaratıcı gücü ve yeni, sıra dışı fikirleri desteklemektir. Kırışoğlu’na (2009) göre, ―Duyguların dışavurumu, yaratıcılığın ortaya çıkarılması, düş gücünün geliştirilmesi, dengeli kişilik, kültürel kimlik oluşturma ve yurttaşlık bilincine sahip kişiler yetiştirme gibi amaçlar, sanat eğitiminin bu geniş kapsamlı amaçları içinde yer alır‖ (s.10).

(20)

Görsel sanatlar dersi öğretim programında, 1-8. sınıf görsel sanatlarda biçimlendirme öğrenim alanının kazanımlarına bakıldığında maddelerden birinin hikâye anlatım yöntemini de içinde barındırdığını görürüz. Madde: ― Çalışmalarında diğer alanların müzik, şiir, öykü, masal, anı, efsane gibi ürünlerinden esinlenir‖ dir.

―Eğitimin temel amacı yeni şeyler yapma yeteneğine sahip bireyler yaratmaktır, diğer kuşakların yapabildiklerini tekrarlamaktan öteye geçemeyen bireyler değil! Yaratıcı, icat edici, keşfedici insanlar…. Eğitimin ikinci amacı eleştirici olabilen, doğruluğunu araştırabilen, sunulan her şeyi kabul etmeyen beyinler oluşturmaktır‖ (Piaget’den (1964) Aktaran Gander ve Gardıner,1993/2007:385).

Yaratıcı beyin, meraklı, farklı çözüm yolları bulan, eleştirici yaklaşıma sahip, hayal gücü fazla, çok soru soran ve tahminlerde bulunan, üretken bir yapıya sahiptir. Eğitim sisteminde tüm bu özellikler göz önünde bulundurularak öğrencinin yaratıcı sürecinin ortaya çıkarılmasına müsait ortam, araç-gereç, öğretici, öğretim yöntem ve tekniklerinin de bir arada olduğu kapsamlı bir program geliştirmek öğrenci için faydalı olacaktır. Robinson’a (2001/2003) göre, ―Yaratıcılık özgün düşünce ve yenilikçiliğin teşvik edildiği ve kışkırtıldığı bir ortamda yeşerir. Karşılıklı alışverişin bastırıldığı ortamlarda solar. Kültürel koşullar yaratıcılığı bastırıp öldürebilir‖ (s.207). Yaratıcı gücün ortaya çıkabilmesi için özgür bir ortam son derece önemlidir. Eriç (1998) ise, yaratıcı bireyin kendisinin ve bulunduğu ortamın hür ve özgür olması gerektiğini, aksi halde yaratılan düşünce, icat veya sanat eserlerinin tümünün sadece toplumun ihtiyacı ve isteğine hizmet eden, kısır, özgün bir yanı olmayan, gelişimlere kapalı, tutucu ve dar görüşlü olmaktan öteye geçemeyen işler olacağını dile getirir. Bunun adı da gerçek yaratıcılık değil, yalnızca bir ihtiyacı yerine getirme eylemidir.

Öktem (2000), ―Yaratıcılık, düşünce ve fikirlere saygı ile desteklenir. Böylelikle kendine ve eserlerine güven ile başarı güdüsü artacaktır. Yüzeysellik, katılık, bağnazlık ve korkunun azaltılması ile yaratıcılık kendine yeşerebilecek ortamı bulmuş olacaktır‖(s.87). Yaratıcılığın özgürlüğe ihtiyacı vardır. Yaratıcılığın ortaya çıkabilmesi için özgür bir ortam gereklidir. Ancak o zaman öğrenci yaratıcı yönünü ortaya çıkarabilecektir. Baskının, yetersiz öğretici, malzeme ve zamanın, uygunsuz mekânın olduğu ortamda bırakın yaratıcı olmayı, çocuk kendi bile olamaz. Söz sahibi olarak kendisini göremez.

(21)

Her insan yaratıcıdır. Ancak bazı bireylerde yaratıcılık engellenmiş ve eğitime bağlı kılınmış olabilir. Böyle bir durumda yaratıcılığın tekrar ortaya çıkması sağlanabilir. Öğrenciye verilen eğitimde de var olan yaratıcılığı ön plana çıkarmak amaç edinilmelidir.

―Ezber ve tekrara dayanan öğrenme yöntemleri ve sadece bilgi ve durumları aktaran ders kitapları ile geometrik bir dizi biçiminde ilerleyen buluşların, hızlı bir iletişimle toplumumuza ulaşması sonucu, pasif bir tüketici konumunda olan ülkemiz insanı doğal olarak toplumsal değerler keşmekeşi içine düşmekte, çözümü güç karmaşık sorunlarla başa çıkamamakta, kısır bir döngü içinde umutsuzca çözüm yolları aramaktadır. Bireysel olarak kişilere ve gruplara hatta ulusal düzeyde topluma, imgelem güçlerini kullanarak, bilimin değişme hızına paralel bir biçimde, yaratıcı sorun çözme tekniklerini getiremezsek, kültürel açıdan çözülmeye ve yok olmaya mahkûm olabileceğimizi söyleyebiliriz‖ (Ataman, 1993: 108).

Toplumun başarısı ve refahı için sadece teorik bilgiye sahip bireylerin değil aynı zaman da yaratıcı gücü gelişmiş, çok yönlü düşünebilen bireylerin olması gereklidir. Bir ülkenin geleceğinde dikkate değer bir yere sahip olan yaratıcılığa, gereken önemi vermeli ve farklı yöntemler geliştirilerek eğitimde, bilimde, iş hayatında yani hayatın her dalında hak ettiği yeri alması sağlanmalıdır.

Bostancıoğlu’na (2000) göre ise, ―Toplumsal yaratıcılığın akıl ve bilincin yönetimine, bilincin yönetime yansıması, kararlara katılması, çoğulcu ve katılımcı demokrasi kültürünün de bir gereğidir. Buradan hareketle bireyleri topluma hazırlayan eğitim kurumlarının yaratıcılığının değerlendirilmesi ve geliştirilmesi toplumsal kalkınmanın da vazgeçilmez bir parçasıdır‖ (s.79).

―Eğitim programları oluşturulurken, ulusal kültür ve eğitim politikaları, toplumun eğitimden ve eğitimli insandan bekledikleri, bireyin eğitim hakları ve gereksinimleri dikkate alınır‖ (Kırışoğlu,2009:63).

(22)

Bu konuda UNESCO (2005) aşağıdaki ilkeleri önerir:

• Sanat ve estetik eğitimi bir insan hakkıdır. Her birey sanatsal yetilerine işlerlik kazandıracak, estetik anlamda dünyayı algılayacak, yaratılan ile kültüre katkıda bulunacak bir eğitim ortamına gereksinim duyar.

• Eğitim ve öğretim kurumları öğrencileri bu haktan yararlandıracak olanaklar sunmakla yükümlüdür. Öğrenciler okul öncesinden yetişkinliğe doğru her aşamada sanatı öğrenmeli ve yaşamalıdır.

• Kültür politikaları, günlük politikalardan uzak, ulusal ve evrensel değerler üzerine kurulmalıdır.

• Her bireyin eğitim hakkından yararlandırılması ne kadar önemliyse, bu eğitimin nitelikli sunulmasının da aynı anlamda önemli olduğu unutulmamalıdır. (Aktaran Kırışoğlu,2009:63)

11-13 yaş döneminde, çocuk soyut işlemler dönemine adım atar ve şiir, öykü, anı yazma, bilimsel düşler kurmaya ilgi duyar. Bu tür etkinliklere bu yaşlarda ağırlık verilmelidir. Bu dönemde mitolojik hikâyelerin fantastik özellikleri öğrencilerin ilgisini çekecek ve düş kurmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca mitolojik hikâyeler farklı kültürlerin özelliklerini yansıttığı için görsel sanatlar dersi öğretim programında müze bilinci alanının kazanımlarından olan ― Değişik kültürlere saygı duyar‖ kazanımının öğrenciye kazandırılması bakımından önemli görülmektedir.

Bu araştırma ile öğrencilerde mitolojik öyküler sayesinde farklı kültürlerin geleneksel özelliklerinin, fark ettirilmeden kazandırılması ya da pekiştirilmesi ve fantastik özellikleri sayesinde öğrencinin hayal dünyasını genişletip yaratıcı çalışmalar ortaya koyabilmeleri açısından önemlidir.

―Ortaöğretime başlayan 11-13 yaş çocuklarının ―görsel gerçekçilik evresi‖ içerisinde bulunmaları, öğrenmede görsel algının ve görsel algı eğitimin ne denli önemli

(23)

olduğunu belirtmesi yönünden üzerinde durulmaya değer bir durumdur‖ (Gençaydın, 1990: 45).

Bu araştırmanın ikinci uygulama aşamasında, birleştirilmiş sanat eğitimi yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntem dört disiplinden oluşmaktadır. Bunlar; uygulamalı çalışmalar, sanat tarihi, sanat eleştirisi (sanat eseri inceleme) ve estetiktir. ―Sanatla birlikte ortaya çıkan ve kaynağı sanat olan sanat tarihi, sanat eleştirisi, estetik gibi disiplinler aslında sanatı daha etkili ve iyi öğretmek için başvurulması zorunlu önemli alanlardır‖ (Özsoy, 2007:186). Bu araştırmada ―uygulamalı çalışmalar ve sanat tarihi‖ disiplinlerinden faydalanılmıştır. Uygulamalı çalışmada, farklı araç-gereç ve teknikler kullanılarak öğrenciye deneyim kazandırıp, eser oluşturması sağlanmıştır. Sanat tarihi disiplininde ise anlatılacak mitolojik hikâyenin zaman, yer, gelenek, işlev, üslup gibi konular üzerine odaklanarak sanat eserinin tarihsel, sosyal ve kültürel içeriğini sorgulaması açısından da araştırma büyük önem taşımaktadır.

―Sanat tarihi öğretmeninin en önemli amacı, belli bir kültürde ve belli bir zaman dilimi içinde oluşan sanat yapıtının, sanat tarihi bilgisi ışığında önemini öğrencilere aktarmaktır. Sanat, insanların dünyadaki yerlerini bulmalarına yardımcı olur‖ (Kırışoğlu ve Stokrocki,1997:27). Araştırmada kullanılan BSEY’nin bir diğer disiplini olan uygulama eğitimi ise Ayaydın’a (2002) göre, yeni bir eğitim alanı değildir, fakat öğrencilerin sanatsal becerileri, problem çözmede geliştirdikleri yaklaşımları ve anlamlı ifadeler için tasarı oluşturmaları bakımından bilgi ve araştırmalarını geliştirmelerine yardımcı olması yönünden çok önemlidir.

Araştırmada uygulanan ―Birleştirilmiş Sanat Eğitimi Yöntemi‖ ile öğrencilerin duygu ve düşüncelerini birden fazla yolla ifade edebilmeleri, dil bilgisi, yazılı anlatım ve okuma alışkanlıklarının kuvvetlenmesi, yaratıcı zekâ ve özgüvenlerinin geliştirmesine katkı sağlamak amaçlanmıştır.

Alakuş’a (2005) göre, çocukların sadece yaratıcılıklarıyla değil, bunun yanında görsel sanatların tarihsel çevreyle ve farklı kültürlerle olan ilişkilerini kavratma yönüyle de yeteneklerinin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Birleştirilmiş Sanat Eğitimi Yöntemi ya da Çok Alanlı Sanat Eğitimi Yöntemine dayalı olarak hazırlanan bir programın asıl

(24)

etkili yönü; öğrenciye sanat eserini üretme, tanımlama, yorumlama ve analiz etme imkânını sağlayarak sanat eseri olgusuna düşünsel boyutta da bakabilmeyi öğretmesidir. Ayrıca BSEY’nin getirileri arasında sanat için çok önemli olan görmenin gelişmesi, güçlü bir ifade geliştirerek çalışma oluşturabilmek ve araç-gereçleri uygun bir şekilde kullanmayı öğrenmek gibi birden fazla kazanım sağlaması açısından araştırma önem taşımaktadır.

Araştırmada kullanılan Birleştirilmiş Sanat Eğitimi Yöntemi ve Hikâye Anlatım Yöntemi’nin birlikte kullanılacak olması iki yönteminde farklı özeliklerinin kaynaştırılarak birbirlerini destekleyen ve daha etkili, çok yönlü bir yöntemin ortaya çıkması nedeniyle de araştırma büyük öneme sahiptir. Hikâye anlatımıyla ilgili şu sözler dikkat çekmektedir;

―Öykü anlatma yoluyla eski kültürleri inceleme, öğrencileri, eski bir kültürü araştırmaya ve tarihsel sanat gerçeklerini bir öyküye dönüştürmeye yönelik etkinlikleri içerir. Bu öyküyü, ilgili etkinlik olarak çizdirme ya da üç boyutlu çalışmalar, bu kapsam içindeki uygulamalı çalışmaları oluşturabilir. Anlatılan öykü içinde geçen olaylar ve betimlenen eserlerle ilgili olarak sorular sorarak tartışmalar yapılır (Sanat Eleştirisi). Öykünün geçtiği yüzyıl ve toplum hakkındaki sanatsal bilgilerin araştırılması yapılır (Sanat Tarihi) ‖ (Yolcu ,2004: 127).

Araştırmada görsel sanatlar dersini daha cazip ve çekici hale getirmek için farklı öğrenme-öğretme yöntem ve tekniklerinin bir arada kullanılması amaçlanmıştır. Öykü anlatılırken uygun şekilde öğrenciye aktarımda bulunarak, uygun mimik, ses tonu ve gerekli açıklamalar yapılarak, öğrencileri etkileyip, ilgilerini çekerek hayallerini harekete geçirmesi sağlanmıştır. Tüm bu özellikleri barındırması açısından da araştırmanın önemi artmaktadır.

Eğitim de okula ve öğretmene görevler düştüğü gibi aileye de önemli sorumluluklar düşmektedir. Öğretmen, anne ve baba çocuğun gelişimine katkı sağlayacak ve kolaylaştıracak verimli ortamı sağlamakla yükümlüdür. Bu nedenle, eğitim ortamında etkili olabilecek yöntem, teknik ve stratejiyi kullanmaları gerekmektedir.

(25)

Araştırmada yalnızca hikâye anlatım yöntemi kullanılmamış aynı zamanda birleştirilmiş sanat eğitimi yöntemi, slâyt gösterisi bunlara ek olarak da fotoğraflar ve öğrencilerin bilgi düzeyini ölçmek için hazırlanmış olan ön test-son test kullanılmıştır. Birden fazla yönteme başvurulması, öğrencinin yaratıcı davranışlarını ortaya çıkarmaya yardımcı olacağı için araştırmanın önemi artmaktadır.

―Gösteri (Demonstrasyon) Yöntemi: Öğrenmede en etkili yöntemlerden biri de, görsel araçlardan yararlanmadır. Görselliği ön planda olan resim sanatının öğretiminde, her türlü görsel eğitim araçlarından yararlanarak öğretim yapmak, öğrencilerin öğrenmesine önemli katkılar sağlamaktadır. Bu nedenle slaytlar, filimler, tıpkıbasımlar, sanat eserleri, açıklayıcı levhalar, sergiler vb. araçların çocuklarla karşılaştırılması ve bu yolla amaca yönelik eğitim-öğretim etkinliklerinde bulunulması, sanatsal öğrenmede önemli katkılar sağlamaktadır. Konu ya da tekniğe yönelik bir bocalama yaşayabilecek öğrencinin, bu durumuna olumlu katkı sağlayabilecek bir yöntemdir‖ (Yolcu,2004:107).

Araştırmanın uygulanmasında Kantarcıoğlu (1991), ―Resimler gösterilerek hem masal ve hikâyenin kolayca anlaşılır hale gelmesi hem de okumaya canlılık vermesi temin edilir‖ (s.43). Fotoğrafların yanında uygulama kısmında slaytların kullanılacak olması da yöntem çeşitliliği açısından öneme sahiptir. Özbay (2005), öğrencilerin günlük hayatlarında zaten fazlasıyla görsel-işitsel araçlarla iç içe olduklarını bu nedenle ilgi duydukları bu tip görsel-işitsel araçlarla yapılan bir dinleme eğitiminin hatırlanma düzeyinin daha yüksek olacağını belirtir. Ayrıca anlatımda haritadan da faydalanılmıştır. Hikâye de geçen yer isimleri anlatım sırasında haritadan yeri bulunarak gösterilmiştir. Bu sayede yer ve zamanın çocuğun hafızasında yer etmesi amaçlanmıştır. Bu özellikler araştırmanın önemini arttırmaktadır.

Mitolojik bir hikâyenin kullanılmış olması, öğrencinin hikâyenin sadece Türkçe dersine ait bir yazı türü olmadığını, farklı alanlarda da kullanılabileceğini göstermesi açısından da önemlidir.

Hikâye anlatım yöntemi tarih dersi başta olmak üzere farklı derslerde de kullanılmaktadır. Bu yöntem sayesinde öğrencinin istese de olamayacağı bir ortamda, kişilerle ve zaman diliminde kahramanların hayatlarına girerek onların maceralarına

(26)

eşlik edip, düş kurmalarını sağlayarak, oldukça yaratıcı düşünceler geliştirmelerini sağlaması açısından araştırma büyük önem taşımaktadır. Hikâyeden yola çıkarak yapacağı çalışmalar sayesinde öğrencinin bundan sonra karşılaşacağı tüm hikâyelerde zihninde bir görüntü oluşacak ve farklı bir bakış açısıyla bakmasına neden olacaktır.

Kantarcıoğlu’na (1991) göre, eski çağlara ait, tanrı, yarı tanrı, tanrılaştırılan insan veya büyük kahramanlar hakkında halk ağzında dolaşarak günümüze kadar gelen, zamanla bir inanış halini alan masal veya hikâyelere mit denir. Mitler bir topluluğun ortak yarattığı ürünlerdir. İnsanların arzularını, korkularını, ümit ve ihtiraslarını taşıyan mitler çoğunlukla semboliktirler ve efsaneden zor ayrılırlar. 10-12 yaş dönemi çocuklarının soyut döneme geçtikleri ve bu dönemde hikâye ve tarihi bilgilere karşı ilgisinin arttığı bilinmektedir. Bu yaş dönemi çocukları için mitolojik hikâyelerin hem tarihsel konuları içinde barındırması hem de olağan dışı olaylardan bahsetmesi nedeniyle hayal güçlerini destekleyici ve geliştirici birçok özelliği bir arada bulundurması nedeniyle önemlidir.

―Mitlerin ve efsanelerin birçoğu, gerçekleri hayali buluşlarla açıklama eğiliminde olan çocuğun doğa ve tarih olayları üzerindeki meraklarını giderebilecek niteliktedir. Mitler ve efsaneler dikkatli, amaca uygun bir seçim yapıldığı takdirde çocuğun hayal gücünü zenginleştiren, halkın duygu ve inançlarını tanıtan eğitim-öğretim aracı olabilirler‖ (Kıbrıs, 2000: 64).

―Dünya söylenceleri birçok yaratıcı ve entelektüel çabaya esin vermeye devam etmektedir. Edebiyat, sanat ve müzikten tat alma duygusunu geliştirdikleri gibi tarih, din, psikoloji, antropoloji ve arkeolojiye duyulan ilgiyi de besler‖ (Rosenberg, 1997/2003:16).

―Efsaneler, hayale ağırlık veren, ulusal veya yerel birçok olayları renkli ve çekici bir anlatımla dile getiren özellikleriyle çocukların hoşuna gider. Çoğu efsaneler, genç okurlara, sıkmadan ve hatta hissettirmeden bir takım önemli tarih bilgileri verir, tarih zevkini aşılar‖(Oğuzkan, 2000: 72).

(27)

―Bir inanç sistemi olarak mitosların, toplumsal düzeni oluşturma ve koruma gibi bir işlevi vardır. Mitosların çoğunda kendimizle ilişkilendirebileceğimiz, hatta ders bile çıkartabileceğimiz birçok anlatı bulmamız mümkündür‖(Gezgin, Gezgin ve Çokişler, 2004: 14).

Araştırmada mitolojik bir hikâyenin kullanılmış olması da öğrencinin başta hayal gücünü geliştirmesi ve hikâyenin ait olduğu halkın kültürünü yansıtması, mitolojik hikaye ile çocukta dinleme becerisinin gelişmesi, tarihi bilgiler içermesi nedeniyle geleneğine ve tarihine sahip çıkması, ders sırasında dikkat ve ilgisinin diri tutulması, neden-sonuç ilişkisini kurabilmesi, yorum yapabilmesi, kendini kahramanların yerine koyarak empati yapabilmesi gibi açılardan da öneme sahiptir.

Şimşek (2000), mitolojik hikâyeler gibi içinde tarih bilgisi barındıran edebiyat türlerini ilköğretimin ilk yıllarında çocuklara anlatılmasının dikkatlerini toplamalarında, tarihin çok eski bir millete ait olduğunu sezinlemelerinde ve tarihin havasına girmelerinde etkisinin olabileceğini söyler. Mitolojik hikâyelerin çocukta hem tarihe karşı ilgilerinin oluşmasını hem de farklı kültürlerin özelliklerine aşina olmalarını sağlamaktadır. Diğer hikâyelerden farklı olarak fantastik olaylardan bahsetmesi ciddi olarak hayal gücünü kullanmaya teşvik eder ve bu sayede yaratıcı düşünceler ortaya çıkabilir. Tüm bu özellikleri bir ara da barındırması nedeniyle önemlidir.

1.4.Varsayımlar

1. Birleştirilmiş sanat eğitimi yönteminin, çocukların yaratıcı güçlerini ortaya koyabilmeleri ve geliştirmelerine imkân sağlayacağı varsayılmıştır.

2. Sanat eğitiminde hikâye anlatım yönteminin kullanılmasının çocukların ilgisini arttırarak, hayal dünyalarının gelişmesine katkı sağlayacağı varsayılmıştır.

1.5.Sınırlılıklar

1. Araştırma, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Ankara ili Çankaya ilçesindeki Milli Eğitim Vakfı İlköğretim Okulu ile sınırlıdır.

(28)

2. Araştırma, uygulama yapılan ilköğretim okulunun 6. Sınıf 6/A ve 6/B şubelerinden random yöntemiyle seçilen 15+15 toplam 30 öğrenci ile sınırlıdır. (Ek:2 ve Ek:3)

3. Araştırma, 2011-2012 eğitim ve öğretim yılını kapsamaktadır.

4. Araştırma, yöntem bölümünde belirtilen veri toplama araçlarıyla ve araştırmacının ulaşabildiği materyallerle sınırlıdır.

5. Araştırmada elde edilen veriler, uygulamada elde edilen çalışmaların değerlendirilmesi sonucu ve ulaşılan bulgularla sınırlıdır.

6. Araştırmada kullanılan ön test-son test; araştırmacı tarafından, uzman görüşleri de alındıktan sonra belirlenecek ölçütlere göre hazırlanan sorularla sınırlıdır.

7. Araştırmanın uygulama süresi 40+40+40 dk. olarak sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

Mitoloji: ―1. Mitleri, doğuşlarını, anlamlarını yorumlayan, inceleyen bilim. 2. Bir ulusa, bir dine, özellikle Yunan, Latin uygarlığına ait mitlerin, efsanelerin bütünü‖ (TDK, 1994: 531).

Yaratıcılık: ―Yaratıcılık, sorunlara, bozukluklara, bilgi eksikliğine, kayıp öğelere, uyumsuzluğa karşı duyarlı olma; güçlüğü tanımlama, çözüm arama, tahminlerde bulunma ya da eksikliklere ilişkin denenceler geliştirme, bu denenceleri değiştirme ya da yeniden sınama, daha sonra da sonucu başkalarına iletmektir‖ (Torrance’dan (1974) Aktaran Sungur, 1997:13).

BirleĢtirilmiĢ Sanat Eğitimi Yöntemi: "Başta ilk ve ortaöğretim öğrencileri için geliştirilen fakat aynı zamanda yetişkin eğitiminde, yaşam boyu eğitimde ve sanat müzelerinde kullanmak için formüle edilen kapsamlı bir görsel sanatlarda öğrenme ve öğretme yaklaşımıdır‖ (Dobbs, 2003:3).

Hayal(imge): ―Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, imge, huyla‖ (TDK, 1994:357).

(29)

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Sanat Eğitimi

Sanat, bireyin varoluşundan başlayıp yaşamının sonuna kadar her anında izleri olan, farkında olmadan hayatına estetik bir değer katan, daha yaşanabilir bir çevrenin oluşmasını sağlayan bir faaliyettir.

Boydaş (2004), ―Sanat ve kültürün, bir milleti birleştiren değerler sistemi ve egemenlik mührü olduğunu dile getirir. Fikir, teknoloji vb. unsurların dışarıdan alınabileceğini, duygu ve sanatınsa asla dışarıdan alınamayacağını belirtir‖(Aktaran Mercin,2009: 2).

Her toplumun kendine özgü sanatsal özellikleri bulunmaktadır. Bu düşünceden hareketle toplumu oluşturan insanın bu ortak kültür ve sanata katkı sağlaması için eğitim hayatının başından itibaren sanat eğitimi alıp, yüzyıllar öncesi oluşmuş gelecek yüzyıllarda da devam etmesi istenen milli kültüre gerekli desteğinin olması sağlanmalıdır.

―Bireyin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilme de yeteneklerini ve yaratıcılık gücünü estetik bir düzeye ulaştırmak amacı ile yapılan tüm eğitim çabasına ise Sanat Eğitimi denir‖ (Türkdoğan, 1984:14).

Sanat eğitiminin, çocuğun hem eğitim yaşantısında hem de özel yaşantısında var olması çok yönlü gelişimini sağlayarak, hayatının her alanında başarısına katkı sağlayacaktır. Yani çocuğun birey olmasında aldığı sanat eğitimi yardımcı ve teşvik edicidir.

―Sanat hem öğrenme sürecinin hem de gelişim sürecinin etkin bir yardımcısı olabilir. Çünkü sanat, duygu ve düşünce arasındaki karşılıklı ve iç içe geçmiş bağlantıyı vurgular. İnsanın bu iki yönünün uyumunun sağlanması, bir anlamda eğitimin de temel amaçlarından olduğuna göre, sanat, örgün ve yaygın eğitimde yer aldığında, tüm eğitim süreçlerini daha etkili kılabilecek bir güce sahiptir‖ (San, 1979:1).

(30)

Görsel sanatlar eğitiminin öğrenciye vermek istediği kazanımların gerçekleştirilmesi sırasında Milli Eğitim Bakanlığının oluşturduğu genel amaçlar bulunmaktadır. Bu araştırma da, görsel sanatlar eğitiminin genel amaçlarından bazılarına gönderme yapmaktadır. Bu amaçlar;

Bireysel ve Toplumsal Amaçlar;

2.Öğrenciye seçme, ayıklama, birleştirme, yeniden organize etme becerileri kazandırmak; analiz ve sentez yeteneği ile eleştirel bakış açısını geliştirmek,

5. Öğrencinin ilgisini, bu alandaki çeşitli kaynaklarla besleyebilmek (müze, galeri, tarihi eser vb.) ve bu yolla geçmişine sahip çıkma ve geleceğini yapılandırma bilinci kazandırmak,

6. Öğrencinin her alanda kullanabileceği yaratıcı davranışlar geliştirmesini sağlamak, 8. Ulusal ve evrensel değerleri tanıyabilme ve anlayabilme bilincini kazandırmak, 9. Geçmişten günümüze miras kalan sanat eserlerinden haz alma ve onur duyma hassasiyeti kazandırmak,

12. Öğrenciye aklını, duygularını, zevklerini sorgulama bilinci kazandırmaktır.

Algısal Amaçlar;

1.Öğrencinin algı birikimini ve hayal gücünü geliştirmek,

4. Bilgi ve birikimini sanatsal uygulamaya dönüştürme yeteneği kazandırmak, 5. Yeni durumlar karşısında özgün çözümler geliştirme becerisi kazandırmak.

Estetik Amaçlar;

2. Geçmişten günümüze miras kalan sanat eserlerinden ve doğadan haz alma, onlarla gurur duyma ve onları koruma bilincini kazandırmak,

5. Öğrenciye kendini ifade edebilmede estetik değerlerden yararlanma yeteneği kazandırmaktır.

Teknik Amaçlar;

6. Öğrenciye kendini ifade etme sürecinde çıkacak sorunlara teknik çözümler üretebilme becerisi ve güveni kazandırmaktır (Peşkersoy ve Yıldırım, 2010: 10-11).

(31)

Özsoy (2007), görsel sanatlar eğitiminin önemini, ―görsel sanatlar eğitimi, iyiyi içeren ―etik‖ ve güzeli içeren ―estetik‖ değerleri bireylere kazandırmaktadır‖ (s:47) sözleriyle vurgulamaktadır.

Görsel sanatlar eğitimi, ayrıca öğrencilerin elde ettikleri bilgileri, günlük yaşantıları ve diğer derslerde öğretilen konuları da içine alarak bunlar arasında mantıklı bağlantılar kurmalarını sağlamayı amaçlamaktadır.

a) Görsel sanatlar eğitimi alan öğrenciler; farklı kültür ve toplumların tarihi gelişimi içinde veya günümüzde ürettikleri birçok sanat formunu analiz ederek, bunları içerik olarak anlayarak değerlendirmeyi öğrenmektedirler. Öğrencilerden istenen, inceledikleri sanat eserlerinden ne anladıklarını ifade ederken özellikle kendi sözcüklerini ve deneyimlerini kullanmalarıdır. Böylece kalıplaşmış hazır açıklamalardan kaçınılarak düşünme ve bireysel anlatım yetenekleri geliştirilmektedir.

b) Öğrenciler görsel sanat eserlerini incelerken, onlara analitik ve eleştirel düşüncelerle yaklaşmayı, yerel ve evrensel sanat hakkında farklı içerik ve anlamları tanımlamayı öğreneceklerdir.

c) Son olarak öğrencilerin sanat uygulamaları hakkında fikirler üreterek bunları geliştirmeleri, bu fikirleri farklı materyaller kullanarak ürüne dönüştürmeyi öğrenmeleri hedeflenmektedir. (Yılmaz,2009: 16)

Sanat eğitiminin amacı her bireyi sanatçı yapmak değildir, gerçek amacı sanatla eğitimdir. Yani sanat aracılığıyla verilen eğitimle bireylerde görmeyi, duyumsamayı, imgelemeyi, çok yönlü düşünebilmeyi, bakış açısını genişletmeyi, özgüven oluşturmayı gibi yetileri geliştirmektir.

―Amaçlanan çağdaş toplumların nitelikli insanları, okuyan, araştıran, sorgulayan, tartışan, karşılaştıran, bilimsel düşünceye inanan; duygularını, düşüncelerini, aklını başkalarının ipoteği ve güdümüne bırakmayan; kendini, içinde yaşadığı doğayı ve toplumu tanıyan, anlayan; duygularını, duyumlarını çeşitli ifade yolları ile özgürce anlatan, yaratıcı güçlerini özgürce ortaya koyan, estetik duyguları

(32)

gelişmiş, insanî değerleri yücelmiş, her yönü ile paylaşımcı niteliklerle donanmalıdır. Bu niteliklerin pek çoğu tutarlı bir eğitimle, bilinçli bir sanat eğitimi ile insanlara kazandırılabilecek birikimlerdir‖ (Pekmezci, 2002:36).

Sanat eğitiminin bireye bilişsel, duyuşsal, psikolojik katkıları göz ardı edilemez.

1- Sanat eğitimi öğrenciyi tümü ile geliştirir ve öğrenimin başka hiçbir alanında bu kadar çok ve olumlu etki mevcut değildir.

2- Olanakları iyi ayarlanmış bir ortamda, gençler, davranışlarını geliştirir, algılarını zenginleştirir.

3- Topluluk içindeki seviye farkını azaltarak öğrencilerin birbirine uyum sağlamasına olanak sağlar.

4- Zekayı uyarıcı geliştirici belirgin bir özelliği vardır.

5- Öğrenciye kendi amacını, kendi deneylerini, kendi temposu içinde uygulama olanağı sağlar.

6- Öğrenciye temizlik ve düzen alışkanlığı verir.

7- Öğrenci zamanın varlığını ve değerini sezer ve onu yaşantısına uygulamayı öğrenir. 8- En önemlisi, öğrencinin yaratıcı gücü gelişir.

9- Öğrencinin el ve zihin gücü gelişir. (Psiko-motor)

10- Öğrencinin duyguları, el becerisi ve düşünce gücü arasında koordinasyon oluşturur. 11- Öğrencinin özveri duygusu gelişir.

12- Bu sistem öğrencinin çocuksu merak ve duygularını tatmin eder. 13- Öğrencilerin kolektif çalışma alışkanlıklarını geliştirir.

14- Öğrencilerin toplumsal alışkanlıklarını geliştirir. Bu ortamda genç kendini tanır ve ispatlar (Gökaydın,2002:36).

Sanatın hayatımıza kattığı güzelliklerden biri ise estetiktir. Estetik, daha yaşanabilir bir çevre demek, bu çevrede daha konforlu ve mutlu yaşayan insanlar demektir. Mutlu insan ruh sağlığı yerinde olan insandır. Ruh sağlığı yerinde olan insanlar ise kendinden emin, ayakları yere basan, geçmişine sahip çıkıp, sağlıklı nesiller ve gelecek güzel günler için uğraşan bugünün mimarlarıdır.

Gençaydın (1995), ―Sanat eğitiminin öncelikle estetik bir çevre yaratabilen, çevresini değiştirebilen insan tipi yetiştirdiğini, estetik bir çevrenin ise, estetik yaşam

(33)

demek olduğunu, estetik bir yaşamınsa, ruh sağlığı anlamına geldiğini belirtmektedir. Bu durumda da sanat eğitiminin ruh sağlığı yerinde olan insanlar yetiştirdiği değerlendirmesini yapmaktadır‖ (Aktaran Çalışkan, 2004: 28).

Özsoy’a (2007) göre, hayatta ve eğitimde dengenin aracı olan görsel sanatlar kültürel mirasımızı gelecek kuşaklara ulaştırmanın yanı sıra çağdaş dünyamızda ihtiyaç duyulan insani süreç ve işlemleri geliştirmek ve yeteneklerimizin gelişmesinde denge kurmak için her bireyin, sanatsal yaşantı ve deneyimlere katılması oldukça önemlidir. Bu işlemler sırasıyla "düşünme" , "duyumsama (hissetme)", "algılama" ve "ifade etme" ya da "iletişim Kurma" dır.

Özetle sanat eğitimi sanat yoluyla eğitimdir, sanat için eğitim değildir. Burada öğrenciye kazandırılmak istenen, çevresini estetik bir bakış açıyla düzenleyen ve yorumlayan, hem kültürel ve tarihi mirasına sahip çıkıp üzerinde düşünebilen, hem de modern çağının getirdiği yeniliklere ayak uydurabilen, kendisini ve toplumunu uygar, barışçıl, belirli bir seviyede kültürel birikime sahip, uluslararası platformda da temsil edebilen bireyler yetiştirmek için sanat yoluyla eğitim günümüzde etkin olan bir eğitim sistemidir. Sanat eğitimi anlayışını Götze (1966), şöyle belirtmektedir: ―Resim çizimi ve form vermede önemli olan, sanat yoluyla eğitimdir, sanat için eğitim değildir‖ (Aktaran San,2010:74).

Görsel sanatlar eğitiminin kendine özgü özellikleri nedeniyle öğrencilerin kendilerini ifade etmeleri daha kolay ve onlar için daha zevkli bir süreç olmaktadır. Öğrenci bu derste düşünür, hisseder, düşüncesini iki ya da üç boyutlu yüzeye aktarır.

Okullarda verilen görsel sanatlar eğitimi genel eğitimin Artut’a (2009) göre,―Bir parçası olarak görülmekle birlikte kendine özgü, kendine özel eğitimi yöntemi ve teknikleri olan bir alandır. Öğrenciler için bu ders, düşünsel, bilişsel, duyuşsal ve bedensel etkinlikler içinde bulunarak kendilerini ifade etmeye olanak sağlayan çok yönlü önemli sanatsal bir araçtır‖(s.225).

Sanatın bireye ve topluma katkısı yadsınamaz bir gerçektir. En önemli etkisi ise başarının ve ilerlemenin kapısını açan altın anahtar olan yaratıcılıktır. Günümüzde

(34)

bunun bilincine varılarak, okul öncesi eğitimden itibaren çocukların bu yönde gelişmesine yönelik sanatsal faaliyetler yapılmalıdır.

―Karşılaşılan sorunları çözme gücü ancak yaratıcı güce ulaşmış kişilerin sahip olabileceği bir gerçektir. Bugünkü eğitimin önde gelen özelliği de kişinin yaratıcı gücünü geliştirmeyi, uyarmayı amaçlamasıdır. Çünkü yaratıcılık, çağımızın sorunlara çözüm bulmada belki de tek araçtır. Geleceğin toplumlarını oluşturacak gençlere verilecek eğitim, onlara bu açıdan seslenmelidir. Onlar, esnek, özgür, araştırıcı, yapıcı ve deneysel bir ortamda tutulmalıdır. Bunu sağlayacak en önemli ortam da sanat eğitimidir‖ (Gökaydın,2002:30).

Toplum yapısında olumlu değişikliklerin olmasında sanat eğitiminin önemli rolü bulunmaktadır. Sanat, bireye kendini ifade etme fırsatı verdiği gibi kendi kültürü ve farklı kültürleri tanıyıp, karşılaştırma yapabilmesine de olanak sağlamaktadır.

Yılmaz’a (2009) göre, ―Bireyler kendilerini ifade edebildikleri görsel sanatlar dersi ile kişisel doyuma ulaşma yanında yaratıcılık, sanatın değerlendirilmesi, yorumlanması, sanatçı, sanat üretim süreci, kültürlerde ve toplumda sanatın işlevi konularını da öğrenmiş olmaktadırlar‖ (s. 17). Ayrıca yetişen yaratıcı bireyler kendi toplumunun da gelişmesine, kalkınmasına, kültürünün gelecek kuşaklara aktarılmasına yardımcı olur. Gökaydın (2002), ―Türk toplumunun yücelmesi ve mutluluğu yönünde çizilmiş bir hedefe, yalnızca kuramsal bilgilerle boğulmuş kişilerle değil fakat yaratıcı gücü gelişmiş, çok yönlü düşünebilen, vatandaşlık sorumluluğu ve dayanışma duygusu ile dolu, tüketici değil üretici bireylerle varılabilinir‖ (s.21) demektedir.

Eğitimle çocukta var olan yaratıcılık gün yüzüne çıkarılabilir. Kendine özgü düşünce ve ifade biçimi olan çocuklar yaratıcı güçleriyle farklı sentezlere varabilir, duyu organlarını daha etkin ve derinlemesine kullanmayı öğrenebilirler.

Sanat eğitimi, Gökaydın’a (2002) göre, ―Çocuğun ve gencin beyinsel güçlerini tümü ile ele alarak geliştiren bir eğitim sistemidir. Bu ortamda öğrenci görmeyi, aramayı, sormayı, denemeyi, düşünmeyi, sonuca varmayı ve uygulamayı öğrenir. Zaten bu eğitimin temel amacı da bireyi düşündürmek ve sonuçta yaratıcı kılmaktır‖ (s.38). Yaratıcılık için ise San (2008), ―Yalnızca bakmak değil, 'görmek', yalnızca duymak

(35)

değil, 'işitmek', yalnızca ellerle yoklamak değil, 'dokunulanı duyumsamak' yaratıcılık için gerekli ilk aşamalardır‖(s.25) demektedir.

―Sanat/sanat eğitimi, özgür, özgün ve inançlı bir insan yapısı oluşturmada en etkili araçlardan birisidir. Ancak kendisi de özgür ortamlarda serpilip gelişebilir‖ (Çetin, 2002:206).

2.2.Hikâye ve Hikâye Anlatım Yöntemi

Hikâyenin birden fazla tanımı vardır.

TDK sözlüğünün tanımına göre; ―1.Bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılması. 2. Gerçek veya tasarlanmış olayları yer, zaman, olaylar zinciri ve şahıs kadrosu gibi hikâye tekniği çerçevesinde anlatan düz yazı türü, öykü‖ (TDK,1994:366).

Yapılan araştırma sonucunda herhangi bir hikâye sınıflamasına rastlanılmamıştır. Edebiyatçılar hikâyenin sınıflandırılmasının oldukça güç olduğu görüşündedirler. Fakat Şimşek (2000), yaptığı bir çalışmasında, Çehov ve Maupassant tarzı olarak bilinen olay ve durum hikâye sınıflamasını araştırmanın dışında tutarak farklı bir sınıflandırma yapmıştır. Bu çalışmada da Şimşek’in (2000), kullandığı sınıflandırma kullanılmıştır. Şimşek’in hikâye sınıflandırması şöyledir;

- Konusunu tamamen kurgunun oluşturduğu ( Magazin, doğa, hayvan, macera, tatil, aşk, mizahi vs)

- Konusunu bir söylenceden almış hikâyeler (Mitoloji-efsane, destan, menkıbe, kıssa, latife, gazavatname-cenkname, mesnevi, halk hikâyeleri).

Bu sınıflandırma göz önünde tutularak bu araştırmada kullanılan ―Her Dokunduğunu Altın Yapan Midas‖ isimli hikâye, konusunu tamamen mitolojinin oluşturduğu hikâye türlerindendir.

(36)

Mitoloji; ―1.Mitleri, doğuşlarını, anlamlarını yorumlayan, inceleyen bilim. 2. Bir ulusa, bir dine, özellikle Yunan, Latin uygarlığına ait mitlerin, efsanelerin bütünü‖ (TDK,1994:531), şeklinde tanımlanabilir.

―Efsane sözcüğü Farsçadan Türkçeye geçmiştir. Arapçası usture, Yunancasıysa ise mitostur‖ (Bayraktar ve diğerleri,2008:330).

―Efsanelerin incelendiği bilim koluna "Mitoloji" denilmektedir. Mitolojinin iyi bilinmesi, kültürel geçmişin daha iyi anlaşılmasını, özellikle kültür ve sanat ürünlerinden daha bilinçli olarak yararlanılmasını sağlar. Mitlerin ve efsanelerin birçoğu, gerçekleri hayali buluşlarla açıklama eğiliminde olan çocuğun doğa ve tarih olayları üzerindeki meraklarını giderebilecek niteliktedir. Mitler ve efsaneler dikkatli, amaca uygun bir seçim yapıldığı takdirde çocuğun hayal gücünü zenginleştiren, halkın duygu ve inançlarını tanıtan eğitim-öğretim aracı olabi-lirler‖ (Kıbrıs, 2000:64).

Bir toplumun kendine özgü kahramanlıkları, inanç sistemleri, tarihi özellikleri efsanelerinin konusunu oluşturur. Bu özellikleriyle efsaneler, kendilerinden sonra gelen nesillere yol gösterici olması, o toplumun yaşayışı, değerleri, kültürü hakkında bilgi vermesi açısından önem taşımaktadır.

Rosenberg (1997/2003), ―Söylenceler bir toplumun manevi değerlerini yansıtan ciddi öykülerdir. Bu öyküler bir toplumun dünya görüşünü ve önemli inançlarını temsil ettikleri için, o toplumun kültürü tarafından değer verilen ve korunan insani deneyimlerin birer simgesidir. (…) kahramanca ve erdemli davranışlara birer model oluşturabilir‖ (s.17).

―Efsaneler; dünyanın yaratılışı ve sonu (kıyamet) ile ilgili efsaneler, tarihsel efsaneler ve medeniyet tarihiyle ilgili efsaneler, olağanüstü varlık ve güçler/mitolojik efsaneler ve dinsel efsaneler olmak üzere başlıca dört grupta değerlendirilir. Her milletin inandığı kendine özgü efsaneleri vardır‖ (Bayraktar ve diğerleri,2008:330).

Şekil

Tablo 1: Krathwohl’un DuyuĢsal Alanına Göre Hikâye Anlatımı
Tablo 2 : 11-13 yaĢ Fiziksel, Sosyal, DuyuĢsal ve Zihinsel GeliĢim Özellikleri
Tablo 3: ÇalıĢma Grubu
Tablo 1: D-1 Resmi Puan Tablosu
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Atölye disiplini, malzemenin sağlanması ve korunması, çalşmaya başlamadan yapılan hazırlıklarla ilgili

Günümüzde artık disiplinler arası sanat ortamında malzeme kullanımı ile ilgili sınırın da ortadan kalktığı görülmektedir.Bu bağlamda Türk sanatında Bedri

Cisimden çıkan ışınlar paralel ve izdüşüm düzlemine eğik gelirken cismin düşey kenarları ve ön yüzü izdüşüm düzlemine paralel olarak çizildiğinden eğik perspektif

Yapılan istatistikî analiz sonucunda; ailesinde obez birey olanlarda, çikolata ve cips tüketenlerde, aktivitesi az olanlarda, annesi tarafından yemek yemesi için baskı

İstismar; bakım veren kişinin (ebeveyn, bakıcı, öğretmen, çocukla ilgilenen yakın akrabalar gibi), çocukları tekrarlayıcı biçimde azarlaması ve şiddet kullanarak

Bu çalışma motor gelişim dönemlerinden temel hareket becerileri ve sporla ilişkili hareketler döneminde bulunan çocuklara uygulanan futbol beceri uygulamalarına

BÖLÜM V: RESİM EĞİTİMİNDE PEYZAJ ÇALIŞMALARI YOLUYLA ESTETİK DUYUMUN GELİŞTİRİLMESİ ... Estetiğin Tanımı ... Estetiğin Konusu ... Estetiğin Tarihçesi ...

Görme Biçimleri: Yatay biçimde kompoze edilen resimde çevresiyle birlikte verilmiş bir okul ve yol üzerinde okula giden öğrenciler imgelenmiştir. Resmin her tarafında