• Sonuç bulunamadı

Editörden / Editorial

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Editörden / Editorial"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Merhaba, çok değerli okuyucular!

D

ergimizin ağustos sayısı ile birlikteyiz. Bu sayıda da yeni bakış açıları kazandıran, oriji-nal/özgün makalelerle buluşacağız. Düşüncenin, sorgulamanın ve analitik düşüncenin en yeni ürünleri bu sayıda bilim dünyasının dikkatine sunulmuş olacaktır.

İlk İslâm filozofu kabul edilen Kindî; soruları, ilmi kazandıran gereklilik olarak görür. Buna göre, “ne, niçin, nasıl, ne zaman, nerede, kim” gibi kategorik sorular bizim bütün meraklarımızı dünyayı ve kendimizi keşfe çalışmamızla ilgilidir. İnsanın anlam arayışı üzerinde düşündüğümüz bu anda hemen belirtelim ki, düşünme İbn Sina’nın da ifadesiyle bilmeyi istemektir. Bütün çabamız bilmeyi istemektir. Düşünme, insana özgü bir nitelik olarak bilmeyi, anlamayı, kavramayı, istemeyi ifade eden bir kavramdır. Düşünce yoluyla, bilgi elde etmeye giden süreçte, bilinenler üzerinde yoğunla-şarak, bilinmeyenlere ulaşma hedeflenir. Bilmeyi istemek, bilmeye duyulan bir arzunun sonucudur. İnsan, arzu ve çekim duyduğu şeye yönelir ve onu ister. Çekindiği, itildiği, tiksindiği şeyden de uzak-laşır. Bilgiyi isteyen, bilmeyi hedefleyen kişi, bilgiyi bir düzene, yaşayış biçimine ve bir harekete ulaşmak için arzular.

Kur’an’ın insana yüklediği temel sorumluluklardan biri de yeryüzüne bilimsel bir bakış açısıyla ba-kabilmektir. Kur’an, bilim adamlarına şu sorumlulukları yükler:

* İnsan, önce kendini bir bütünlük içinde gözlemleyip tanıyacaktır. * Bilgiye dayanmalı, önyargıdan uzak olmalıdır.

* Epistemolojik açıdan akıl, deney, gözlem ve çok boyutlu bir soru sorma tekniğine sahip olmalıdır. İnsanlığı, evreni ve canlıları koruma bilinciyle bilimin hangi türü olursa olsun insan vardığı so-nuçları paylaşımcı bir bakış açısıyla insanlık yararına sunmalıdır.

Biz, tarihin şu anında geçmişe bakıp bizden önceki medeniyetleri tespite ve anlamaya çalışıyoruz. Şu an için tarih önündeki temel görevimizin ne olduğu hususu irdelendiğinde öne çıkacak husus, bu yüzyılı yaşayan bizlerin kendi adımıza bizden sonraki nesillere bir medeniyet bırakma uğraşımızdır. Bu uğraşı; tarihî süreç içinde medeniyetler savaşı, medeniyetler çatışması olarak da yorumlanabil-miştir. Doğaya hükmedip ondan yararlanışımızın, sanatımızı, değerlerimizi, felsefemizi,

hukuku-muzu tüm sorgulayıp eleştirmemizin ardında bir medeniyet kurma çabamız yer almaktadır.

Medeniyeti doğuran karşılıklı işbirliği ve dayanışmadır. Medeniyetlerin ortaya çıkışlarında birçok etken vardır. Medeniyet, ancak, insanlar arası güven ve barışın sağlandığı disiplinli ve hukukun üs-tünlüğüne dayanan ortamlarda doğup gelişebilmiştir. Medeniyeti doğuran öğeler, felsefe, edebiyat, sanat, mimari gibi insanın tüm yapıp etmeleri olduğu gibi, medeniyeti yaşatanda bu değerlerdir. Dergimizin çok saygın akademik indeksler tarafından taranmaya başlanması, pek yakında çok daha iyi yerlere geleceğimizi göstermektedir. Dergimizin uzun yıllara dayalı arşivi, bir anlamda düşün-cenin serüvenini ve evrenselliğini bilimsel çevrelere bir miras olarak bırakmayı öncelemektedir. Dergimizin arşiv bölümünde bulunan makaleler, ülkemizin akademik gelişiminin ve zenginliğinin somut bir göstergesidir.

Bu sayımızda “Tefsir, İslâm Felsefesi, İslâm Hukuku, İslâm Ekonomisi, İslâm Düşüncesi, İslâm Ta-rihi, Dinler TaTa-rihi, Dünya TaTa-rihi, Uluslararası İlişkiler, Mantık” alanlarında çok değerli makaleler bulunmaktadır.

Dergimizin bugünlere gelmesinde büyük emeği geçen Türkiye Ekonomik ve Kültürel Dayanışma Vakfı (TEK-DAV) adına sahibi Prof. Dr. Hikmet Akgül Hocamıza, hakemlerimize, yazarlarımıza, makaleleri büyük bir titizlikle redakte eden Mehmet Deri’ye, Fatma Tüfekçi başta olmak üzere yazı işlerimizin tüm çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim.

Prof. Dr. Müfit Selim SARUHAN

Referanslar

Benzer Belgeler

Fatih Toktaş; İslâm Felsefesinde ‘Altın Çağ’ın Başlangıcı olan İbn Sînâ’yı, yine Prof. Ömer Mahir

Ama Cuma namazı kılınır camileri bildireceğiz: Aşağı ve yukarı kaledeki Sultan Süleymen camileri, Ali Ahmed ağa camii, Zeynüddin aga camii, Bayram bey camii, Hasan

Üsküp fethinde manevî açıdan büyük hizmetleri görülen Meddah Baba’nın adını taşıyan bir medresenin yanı sıra cami ve tekkesi de vardır. Bu yapılar kendisine

 'Davranışlara ahlâkî iyilik veya kötülük vasıflarını kazandıran, Tanrı buyrukları mıdır; yoksa Tanrı'nın buyruklarından ba ğımsız olarak,

“İslam Felsefesi Tarihi”, Macit Fahri, Türkçe Çeviri Kasım Turhan, İklim Yayınları, İstanbgul, 1992.. “Klasik İslam Filozofları ve

11 Merhum Bekir Sadak Hocaefendi, medresenin tarihi bir medrese olduğu, binanın İkinci Dünya savaşı esnasında bombardıman esnasında Meddah Camii ile

AİHL’de karşılığı Fıkıh mecburi 1 saat, Fıkıh Okumaları seçmeli 4 saattir.. AİHL’de karşılığı Ahlak ve Tasavvuf Kültürü seçmeli

Selefîlik her ne kadar İslâm’ın Batılılaşmasının bir sonucu olarak ortaya çıkmış (Roy, 2013, s. 249) olsa da o Batılılar tarafından üretilmiş bir söylemden