• Sonuç bulunamadı

Ölümünden sonra değeri anlaşılan ressam:Fikret Mualla'nın en zengin koleksiyoncusu Paris'te Jean Estere adlı bir çerçeveci

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ölümünden sonra değeri anlaşılan ressam:Fikret Mualla'nın en zengin koleksiyoncusu Paris'te Jean Estere adlı bir çerçeveci"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ölümünden sonra değeri anlaşılan ressam

Fikret Muallâ’nın en zengin

koleksiyoncusu

Paris’te Jean

Estere adlı

bir çerçeveci

aJU Ünlü Türk ressamının 500’

e yakın guaş, yağlıboya ve

desenini toplayan çerçe­

veci bunların hiçbirini satmayıp

kendi koleksiyonu için saklıyor.

Fakat ara sıra bu eserlerle ser­

gi açmayı da ihmal etmiyor....

FikretEstere

Muallâ’nın atölyesinin

koleksiyoncusu Jean kapısında görülüyor.

PARÍS (ZAHİR GÜVEMLt YAZIYOR)

— ölümünden sonra değeri an­

laşılan büyük

Türk ressamı Fikret Muallâ Saygı, Paris’te yine günün ko­

nusu.. Ona ait hatıralar toplanıyor, onunla ahbaplık etmiş olanlar aranıyor,

eserlerinin fiyatı astronomik denecek rakamlara yükseliyor.. Bu arada, ko­

ruyucusu Fransız madam başta olmak üzere sergisini tertipleyenler ön plân­

da geliyor tabu. Araya, eski bir gazeteci

arkadaşımızın kötü

davranışı da

acı bir hatıra olarak karışıyor...

Bütün bunlar olup biterken Fikret Muallâ’mn beş yüze yakm guaş, suluboya ve dese, nini toplayan Jean Estere adındaki çerçeveciyle görüşmek bana kısmetmiş.

Jean Estere, adaşı ünlü ressam Maurice Esteı j

dahil, pek çok saratçının eserlerini «s ır f özel kolek siyonu için» toplayan ger çek bir amatör, gerçek bir Koleksiyoncu. Rue Jacques Caillot’da müte- vazi görünüşlü bir dükkâ­ nı ve atelyesi var.

— Demek İstanbul’ dan geldiniz? diye sordu?

— Evet.

— Herhalde yalnız be­ ni görmek için değil.

— Evet ama, sizinle görüşmek fırsatını da ka­ çırmak istemem.

— Monsieur Saygı hak kında m ı?

— Hem onun, hem si­ zin hakkınızda.

ı/ a n - Parisli çerçeveci Jean Estere’in koleksiyonu arasında bulunan Fik-E S Fik-E R LFik-E R İ V A R . ret Muallâ’nın ölümünden sonra değer kazanan eserlerinden biri. Ciddi yüzlü, gözleri iyi

lik dolu bir adam M. E s­ tere.

— Teşekkür ederim r . ma size nasıl faydalı o- labilirim ?

— Bakın nasıl: önce hangi Türk ressamlarının eserleri var sizde?

— Patiste yaşamış fi­ lanlardan hemen hepsi­

nin: Arbaş, Firaje, Abidin, Se­ lim.. Türk olmayanların da var: F njita’nın meselâ, Su zan ne Valadon’nn, Segonzac’m..

— A m a bu bir servet de. mek.

— Elbette.

— Peld, satıyor musunuz bunları?

— H ayır. S ırf kendi koleksi

yonum olarak şaklıyorum. Ken di zevkim için. Unutmayın kİ bayım, ben çerçeveciyim. H a­ yatım ı bu yolla kazanıyorum. Tablo tüccarı değilim.

— Peki M. Estere ama, bu eserleri kimse görmüyor o za­ man...

— Hayır. O demek değil. Zaman zaman koleksiyonum­ da bulunan eserlerle sergi ter­ tiplerim. A m a satmam.

ÇOCUK G İB İYD İ..

— Peki. F ik ret Muallâ’yı ne zaman tamdınız?

— Monsieur Saygı’y ı m ı? 1942’de.. Y a da savaştan bi­ raz önce. Tam kesinlikle tarih veremeyeceğim şimdi, otuz yıldan fazla oluyor. Çok düş­ kün bir durumdaydı. îy i dost olmuştuk. Çocuk gibiydi Mual. lâ. Bir günü bir gününe, saati saatine uymazdı. Alışm ıştık ona. Severdik kendisini. Ba- zan gelir bize söverdi. Güler­ dik. O da gülerdi. Bilhassa Sainte - Anne tımarhanesine girdiği zaman hemen yalnız bizi tanır ve habul ederdi. Hastanede yaptığı resimlerin çoğunu bana vermiştir. Dost­ luk alâmeti olarak. Esasen a- ramızda ticarî bir abşveriş : , İ H

konusu olamazdı. Büyük sa­ natçıydı Maaüâ. N e var ki, h « le o zamanlar ucuz da v e r «, cek olsa satın alacak gücü­ müz yoktu ki resimlerini..

H E P S İ H E D İY E

— Hediye ederdi demek.. — Herkese değil. Sevdiği dostlarına sadece. Büyük bir sanatçının dostluğunu kazan­ mak az övünülecek şey değil­ dir. Bakınız, bu resimleri hic bir zaman satmaya razı olma yacağımı bilmeseydi Muallâ baııa bu kadar bol keseden e- ser hediye, daha doğrusn ema­ net eder miydi sanıyorsunuz? Jean Estere’nin yumuşak se­ si, ayrı ırktan bir insan kar­ şısında bulunduğumu gösteri yordu ve biliyordum ki, F ik . ret Muallâ’nın beşyüze yakın eseri gerçek bir müzecinin e-

mln ellerindedir.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Dizide okuyucunun daha az tanıdı­ ğı sanatçılarla ilgili ciltler, özellikle de çağımıza daha yakın dönemlerle ilgili klasikleşmiş yazarlara ayrılacak

Derken konuşmaya başlıyor Manço: «İki yıllık aradan sonra geldik.» dİ yor.. Çalışsın, ürünlerini sersin ve

Kültür endüstrisinin ideolojisi, panzehirini yine kendi içinde taşır (Dellaloğlu, 2001: 96). Endüstri’nin kendisiyle çelişir hale gelebilmesi için, belirli bir

Verilen bilgilere göre ayrıca darülkurra, Cumhuriyet döneminde önce sağlık müzesi, ardından müftülük binası, 1968’den sonra Kültür Bakanlığı’na bağlı

Aya Yorgi manastırı, denize i- nen sert bir yamacın üzerinde inşa edilmiş olduğundan burası halk ara­ sında «Krimnos» yâni «Uçurum» manastırı diye de

Numune Maks.. fazla tokluk kazanımı elde edilerek üstün bir tokluk değerine ulaşılmıştır. Saf epoksi Zn nanopartikül ilaveli numunelerin postkür uygulanmış ve

Kemal paşa zade Sait beyin mnhtumu babaaum- j el yazısile yazılmış bazı notlarını j görmem için bana

Avrupa Teknoloji Öğrencileri Birliği (BEST) tarafından düzenlenen ve Avrupa çapında üniversiteler arası en kapsamlı yarışma olan EBEC (Avrupa BEST Mühendislik Yarışması)