• Sonuç bulunamadı

Diyarbakır ilçe evleri, köşkler, saraylar, küçeler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Diyarbakır ilçe evleri, köşkler, saraylar, küçeler"

Copied!
506
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ,

KÖŞKLER, SARAYLAR, KÜÇELER

(2)

DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ, KÖŞKLER, SARAYLAR, KÜÇELER Prof. Dr. Yusuf Kenan Haspolat

Tür Araştırma Sayfa Tasarımı Ensari Özdoğan Birinci Baskı Temmuz 2014 (e-kitap)

Bu kitabın her türlü yayın hakkı Prof. Dr. Yusuf Kenan Haspolat’a aittir. Tanıtım amacıyla yapılacak kısa alıntılar dışında yazarın yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

ISBN: 978-605-85033-5-9

(3)

DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ,

KÖŞKLER, SARAYLAR, KÜÇELER

(4)

Yusuf Kenan Haspolat

1954 yılında Diyarbakırda doğmuştur. Çocuk Hastalıkları, Çocuk Acil, Geli-şimsel Pediatri ve Endokrin dallarında profesör olan yazar halen Dicle Üniversitesi Çocuk Hastanesinde Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapmaktadır. Yazar evli ve iki çocuk babasıdır.

Yayınlanmış Eserleri Bedüzzaman ve Diyarbakır Dicle İlçesi

Diyarbakır Ekonomi Tarihi 1 Diyarbakır Ekonomi Tarihi 2 Diyarbakır Sosyokültürel Tarihi 1 Diyarbakır Sosyokültürel Tarihi 2 Diyarbakır Sosyokültürel Tarihi 3 Diyarbakır Yeraltı Kaynakları Diyarbakır Yerüstü Kaynakları 1 Diyarbakır Yerüstü Kaynakları 2

Diyarbakır'da Çevre ve Doğa (Sempozyum) Diyarbakır'da Doğal Hayat, Su, İklim, Enerji, Maden Eğil ve Turizm

Ergani İlçesi ve Turizm

Gül Şehri - Diyarbakır Sempozyumu Hani İlçesi

Her Yönüyle Diyarbakır İlçeleri Karacadağ

Peygamberler, Sahabeler ve Evliyalar Kenti Diyarbakır

Peygamberler, Sahabeler ve Evliyalar Kenti Diyarbakır (4. Baskı) Sema (Şiir)

Tabiattan Fısıltılar (Şiir)

Tarih - Kültür - İnanç Kenti Diyarbakır Tüm Yönleriyle Çermik İlçesi ve Turizm Ümit (Şiir)

Tüm Yönleriyle Diyarbakır Kulp İlçesi Ve Turizm Tüm Yönleriyle Çüngüş İlçesi Ve Turizm Diyarbakır Kalesi

Diyarbakır İlçe Kaleleri Diyarbakır’ın Tarihi Evleri

(5)

İçindekiler

1- Diyarbakır İlçe Evleri 7

2- Diyarbakır İlçe Köşkleri Ve Sarayları 107

3- Neolitik Dönem Mimarisi 141

4- Diyarbakır Merkez Köşkleri 173

5- Diyarbakır Merkez Sarayları 329

6- Güvercin Evleri 391

7- Diyarbakır Küçeleri 421

(6)
(7)

DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ

1.BÖLÜM

(8)
(9)

İLÇE EVLERİ

Silvan evleri

1936 yılında A.Gabriel Silvan evleri ile ilgili şu şekilde yorum yapar.

173 numaralı şekil üzerinde gruplanış üç tane ev bir yüzyıldan daha eski bir tarihe ait değilmiş gibi durmaktadır ancak çok daha eski gelenekler göre yapılmışlardır, ilk iki tanesi iki katlıdır: ilk katı ahır, arabalık ve kiler olarak kullanılmaktayken birinci kat yaşam alanlarına ayrılmıştır. Evlerin bir taraçası da vardır ve aile yaz gecelerini burada geçirir. Üçüncü ev de aynı planda yapılmıştır ama diğer iki evden bir kat daha yüksektir ve bu katta üst terasın bir kısmı da bulunur. Aşağıdaki planı çizerken ben detayları gösterme gereği duymadım. Elbette bunlar insanların ve hayvanların aynı giriş kapısını kullandığı çok sade konutlar olmakla birlikte yapılar iklim şartlarına çok uygundur ve yapı malzemeleri çok mantıklı şekilde kullanılmıştır.

100 yıl önce Silvan evleri(Silvan Mücadele gzt)

(10)

100 yıl önce Silvan evleri(Silvan Mücadele gzt)

Bu üç ev güney surların yanında bulunmaktadır. Şehrin içinde ise çok farklı tarzda bir yerleşim vardır: buradaki evler dikdörtgen bir avlunun etrafında toplanmış ve sadece giriş katından oluşan dört ayrı konut olarak yapılandırılmıştır (15)

Silvan ev krokileri (15)

(11)

Silvan surları ile bütünleşmiş bir mimariye sahip olan Üstün Beylerin ve Azizoğul-ları’nın evlerinin dışında ilçede tarihi bir çok ev bulunmaktadır

Üstünler Evi: Evin batı kesiminde yer alan kitabeye göre Melik Kamil muzaffer’e ait-tir.Ancak bu kitabenin evin üzerinde kurulduğu surlara ait olduğu sanılmaktadır.Ev ise 18.yy.da yapılmıştır.

Azizoğulları Evi: İlçe merkezinde Mescit Mahallesi, Azizoğulları Caddesinde Azizo-ğulları ailesine ait olan evler, Silvan surlarının hemen üzerinde, surlarla bütünleşmiş bir mimariye sahiptir.Plan ve inşa tarzı ile 18-19. yy’a tarihlenen bu evler, ilçenin geleneksel mimarisinin vazgeçilmez malzemesi olan kalker taşından 2 katlı olarak inşa edilmiştir. Yapı, Silvan’a hakim bir noktada ve devamındaki diğer Azizoğulları evleri ile ve surlarla birlikte ilçenin tarihi dokusunun önemli bir parçasını oluşturmaktadır(13)

Silvan(1971)-Adil Tekin

Sadık Bey Kasrı

Mala beg olarak bilinmektedir. Üstün ailesine ait tarihi yapı kesme taştan yapılmış, taş işçiliğinin zengin olduğu eserlerden biridir. Binanın taşları yapının yakınındaki Meh-met bey’e (Hazal’a Soro) ait bahçenin içinde kesilmiş ve istiflenmiş bir şekilde kazı

(12)

nucu tesadüfen bulunmuştur. Biçme olarak adlandırılan ve Silvan yöresine özgü renkli taşların tanesi bir kuruştan alınmış, bulunan bin adet taşa karşılık 1000 kuruş ödenerek evin yapımına başlanmıştır.Tarihi yapı tamamlandıktan sonra Mervani Tepesi eteklerin-deki İpekçi ailesine ait evde ikamet eden Sadık Bey buraya taşınmış ve ikametgah olarak kullanmaya başlamıştır. Silvan’daki sivil mimarinin en güzel örneklerinden biridir.

Silvan Kalesinin Kuzey-batı köşesinde olup Boşat kapısının bulunduğu yerde kale burçlarının üzerinde inşa edilmiştir. Kalenin yapımında kullanılan taşlar ile kalenin üze-rinde yapılan evin taşları boyut ve renk olarak birbiüze-rinden farklıdır. XIX. Yüzyılda ya-pılan tarihi evin en büyük özelliği, yapının tüm köşelerinde taştan yapılmış insan kafası figürü bulunmasıdır. Evin ana çıkış kapısı, Sadık beyin, Boşat’lı Flit tarafından kapı içinde öldürülmesinden sonra kapı kapatılmış ve bir daha (Bir asıra yakın) açılmamıştır. Günümüzde kapı halen kapalıdır. Silvan Kalesi üzerindeki Melik Adil Burcu ve yanın-daki burcun kullanılmasıyla meydana gelen tarihi yapının kuzeybatı köşesinde Meyya-farıkin Eyyubileri hükümdarı Melik Kamil’e ait bir kitabe mevcuttur.(4)

Mustafa Kemal’in 1914 yılında Silvan’a geldiği zaman bu konakta kaldığını anlatan Üstün, “Atatürk Silvan’a geldiği zaman bu Konakta kalmıştı. Kolordu Komutanı olarak buraya gelmiş ve Konakta 6 ay kalmış bundan dolayı “Konağa Atatürk evi de deniliyor “Üstün abi Konağı’nın mimari özellikleri”

Üstün Abi Konağı, olarak bilinen Konağın en önemli özelliği yapının çatısının tüm köşelerinde taştan yapılmış insan kafası figürü bulunması. Kesme taştan yapılmış olan Konak, taş işçiliğinin zengin olduğu eserlerden biridir. Konağın ana çıkış kapısı, Sadık Bey’in kapıda öldürülmesinden sonra kapatılarak bir daha açılmamıştır. Kapı halen ka-palı tutuluyor. Silvan Kalesi iki burcun kullanılmasıyla meydana gelen bu yapının kuzey batı köşesinde kalıyor. Burada Meyyafarıkin Eyyübilerin hükümdarı Melik Kamil’e ait bir kitabe de bulunuyor.(10)

Azizoğlu Konağı

Silvan Kalesinin güneydoğu köşesinde Burcu Şah kapısının yanındadır. Azizoğlu ai-lesi tarafından kullanılmaktadır. Geniş bir alan kaplayan konak sur ve burçların üzerinde yapılmıştır. Silvan yöresine özgü renkli taşların kullanıldığı ünlü konak Silvan’daki en görkemli yapılardan biridir.

(13)

Hatip Bey Konağı

M. Kemal Atatürk tarafından ikametgah olarak kullanılan tarihi ev Yörük ailesinden alınarak müze haline getirilmiştir. Müzede Atatürk’ün kullandığı eşyalar sergilenmek-tedir. Sivil mimarinin güzel örneklerinden biri olan tarihi konağın yapımında Silvan yö-resine özgü renkli taşlar kullanılmıştır. Konak iki katlı inşa edilmiştir.

Bedri Bey Konağı(Gazi İlkokulu)

XVIII. Yüzyılın sonlarında yapılan Bedri Bey konağı günümüzde okul olarak kulla-nılmaktır. Tarihi konak Silvan Kalesi’nin batı tarafında olup Bedri Bey tarafından yap-tırılmıştır. Yapıda Silvan yöresine özgü renkli taşlar kullanılmıştır. Konağın giriş kapısının taş işçiliği dikkat çekmektedir.27 Mart 1916 tarihinde 16. kolordu komutanı olarak Di-yarbakır’a gelen Atatürk yaklaşık iki ay burada kaldıktan sonra ordu karargâhını Silvan’a nakletmiştir. (2)

1917 yılının Mart ayına kadar 16. Kolordu Komutanlığı görevini sürdüren Atatürk, Silvan’da iken Bedri Bey Konağı’nı komutanlık merkezi olarak kullanmıştır. Ünlü ko-nakta Atatürk’e ait özel eşyalarının sergilendiği bir oda bulunmaktadır. Odanın kapısı yakın zamana kadar kapalı tutulmuş ve ziyaretçilere kapatılmıştır.1930’lu yıllarda Ata-türk’ün isteğiyle tarihi konak alınmak istenmiş ve 8000 Lira’ya alınmak üzere anlaşma yapılmıştır. Rivayetlere göre Bedri bey 1000 Lira hibe ederek konağı 7000 Lira’ya sat-mıştır. Bedri Bey Konağı daha sonra Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okula dönüş-türülmüş ve Gazi İlk Okulu adını almıştır.

Ali Ağa Konağı

Silvan Kalesinin batısında olup Gazi İlkokulu’na bitişiktir. İki kısımdan oluşan ko-nağın bir tarafı yıkık durumdadır. Günümüzde ikametgah olarak kullanılan kısım sur ve kale burçlarından birinin üzerinde yapılmıştır. Tevle denilen ve atların barındırıldığı Ali Ağa Han’ı konağın altındaki burç ile yanındaki burcun arasında yapılmıştır (4)

Eyyûbîler döneminde de Silvan surları onarılmış, Ulu Camiye ekler yapılmış, bir de cami yaptırılmıştır. Bunu eserlerdeki kitâbelerden anlamaktayız.

(14)

Gazi ilköğretim caddesinde Aliağa konağı(Müze md)(20 yy başında yapıldı)

Silvan Sadık bey evi

(15)

Silvan Sadık bey evi tarihi görünüm

Silvan Sadık bey evi

(16)

16DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ, KÖŞKLER, SARAYLAR, KÜÇELER

(17)

DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ 17

(18)

18DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ, KÖŞKLER, SARAYLAR, KÜÇELER S il va n S ad ık b ey e vi

(19)

DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ 19 S ilv an S ad ık b ey e vi

(20)

20DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ, KÖŞKLER, SARAYLAR, KÜÇELER

Silvan Sadık bey evi Bir Silvan evi

(21)

DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ 21

(22)

22DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ, KÖŞKLER, SARAYLAR, KÜÇELER

(23)

DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ 23

(24)

24DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ, KÖŞKLER, SARAYLAR, KÜÇELER

(25)

DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ 25

(26)

26DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ, KÖŞKLER, SARAYLAR, KÜÇELER

(27)

DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ 27

(28)

28DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ, KÖŞKLER, SARAYLAR, KÜÇELER

Silvan Aliağa konağı

(29)

Surlardaki kitâbelerden ilki büyük islâm mücahidi, ünlü komutan ve devlet adamı Salâhaddin Eyyubı’ye aittir. Kitâbe, kasabasının batısına düşen surun orta bölümündeki bir burcun ön cephesini süslemektedir. Bu burcun üstünde Sadık Bey’in evi vardır. Sa-tırlarının sonu tahrip edilmiş olan bu kitâbe üç satırdan ibarettir. İri bir kûfi yazı ile beyaz malta taşları üzerine yazılmıştır. (12)

Silvan Atatürk Evi

Silvan ilçemizde bulunan tarihi bir Silvan evidir. Mustafa Kemal’in 1916 yılında 2. Ordu Komutanı olarak Silvan’da görev yaptığı sırada kaldığı evdir. Bakanlığımız tara-fından kamulaştırarak müze olarak hizmete açılmıştır.

Mimari özellikler

Dikdörtgen planlı bir avlu etrafında ‘L’ planlı ve zemin artı bir katlı inşa edilen ko-nutun zemin katında kaba moloz taş, birinci katında düzgün kesme kalker taş kullanıl-mıştır. Konut bu haliyle yöresel mimari özelliklerini yansıtmaktadır. Yapının üst örtüsü süslemeli taş konsüller üzerine oturan düz dam örtülüdür. Dilimli kemerli bir niş içine alınan kapı açıklığından giriş holüne geçilmektedir. Holde bulunan yuvarlak formlu bir kemerden, üç gözlü yuvarlak kemerli eyvana geçiş sağlanmaktadır. Bu eyvan, konutun avlusuna açılmaktadır. Avludaki eyvan kemerinin üst kısmında kare formlu bir çerçeve içine alınan çiçek motifi yer almaktadır. Zemin katta bulunan tuvalet ve mutfak kısım-larına giriş avludan sağlanmaktadır. Eyvanın iç kısmında, üst kata çıkışın sağlandığı taş merdivenler mevcuttur. Merdivenlerin bitiminde, avluya bakan yuvarlak kemerlerli bir koridor kısmı ile buradan girişin sağlandığı ve kendi içerisinde de birbirine geçişleri olan mekânlar bulunmaktadır. Bu mekânlara ait yuvarlak kemerli dış cephe pencereleri ahşap kepenklerle örtülmüştür. Bu pencerelerin üzerinde dikdörtgen formlu aydınlatma göz-leri yer almaktadır. Buradaki mekânların iç kısmında yine ahşap kepenklerle örtülmüş nişler mevcuttur.(15)

(30)

Mustafa kemal’in Silvanda karargah binası(1973 il yıllığı)

Bedri bey konağı-silvan-fot.nejat satici –

(31)

Bedri bey konağı

(32)

Azizoğlu konağı

(33)

DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ 33

(34)

Hatip bey evi

(35)

DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ 35

(36)

36DİYARBAKIR İLÇE EVLERİ, KÖŞKLER, SARAYLAR, KÜÇELER

(37)

Çermik evleri

Bir tarihi Çermik evi

(38)

Tarihi Çermik evlerinden görüntüler

Yapı malzemesi olarak Diyarbakır’daki gibi siyah(bazalt) ve beyaz(kalker) taşla ya-pılmış. Ancak taşın üzerine beyaz badana sürülerek malzeme kötü bir görüntüye bürün-müş durumdadır. Gizlemek için üstüne beyaz badana sürülbürün-müş)

Tarihi Çermik evlerinden görüntüler

(39)

Tarihi Çermik evlerinden görüntüler

(40)

Ev içinde sutun ve süslemeler

(41)

Çermik taş işçiliği-F.Türkoğlu

(42)

Cermik bey evlerinden biri (Abbas Oruç)

Çermik Beyler Sarayı

Saray Mahallesinin orta kesiminde, yüksek vemüstahkem duvarlarla çevrili bu sarayın eyvanları, yazlık, kışlık, selamlık ve harem daireleri, mescidi, hamamı ve zindanları bu-lunmaktadır. Çermik Ocaklı Beyleri tarafından XV. yüzyıl başlarında yaptırılmıştır. Bu sarayın birçok bölümü günümüzde bile varlığını sürdürmektedir.(1)

(43)

Tarihi Çermik evleri(1)

Tarihi Çermik evleri(1)

(44)

Tarihi Çermik evleri(1)

Günaşan köyünde bazalt mimari

(45)

Günaşan köyünde bazalt mimari

Günaşan köyünde bazalt mimari

(46)

Günaşan köyünde bazalt mimari

Günaşan köyünde bazalt mimari

Ağaçhan köyü (Köyde bazalt mimari dikkat çekicidir)

(47)

Ağaçhan camii

Ağaçhan köyü (Köyde bazalt mimari dikkat çekicidir)

(48)

Ağaçhan köyü (Köyde bazalt mimari dikkat çekicidir)

Bazalt yapımı ahırlar

Bazalt yapımı ahırlar

Ağaçhan sahabesi(Bazalt mimari)

(49)

Çüngüş evleri

19.yüzyılda Arifi paşa seyahatnamesinde Çüngüş evleri methedilir Çüngüş’de Esref Ağa’ya inildi. Konağı mükemmeldir,denir

Keşişin evi

Çüngüşte tarihi evler

(50)

Çüngüşte tarihi evler

(51)

Kapı girişlerinde taş işçiliği

(52)

Kapı girişlerinde taş işçiliği

(53)

Kapı girişlerinde taş işçiliği

(54)

Kapı girişlerinde taş işçiliği

(55)

Kapı girişlerinde taş işçiliği

(56)

Kapı girişlerinde taş işçiliği

(57)

Ergani

‘Ergani’nin tarihi evleri koruma altına alınmalı’

20. yüzyıla ait mimari örneklerin yer aldığı, kesme taşlardan yapılmış ve adeta tarih kokan bu yapılar, adeta kaderine terk edilerek, yıkılmaya yüz tutmuş durumda.

- Ergani ilçesinde bulunan ve korunmaya alınması gereken bir çok konut bulunuyor. 20. yüzyıla ait mimari örneklerin yer aldığı, kesme taşlardan yapılmış ve adeta tarih kokan bu yapılar bir yandan tescil edilmeyi beklerken, öte yandan kaderine terkedilerek yıkılmaya yüz tutmuş durumda.

Bu evlerin rölyefleri ve planlarının çıkarılarak orjinal dokusunun bozulmadan ona-rılması gerektiğini belirten vatandaşlar, konuyla ilgili olarak şu görüşleri dile getirdiler:

Erganinin tarihi evleri

(58)

‘Turizm potansiyeli açısından yeni bir kaynak oluşturabilecek bu tarihi değere sahip yapılar, maalesef yıkılmaya mahkûm edilmiş durumdalar. İlçemiz genelinde bu durumda olan pek çok yapı var. Bu durumda olan kültür varlıklarının bir envanter altında topla-narak kayda geçirilmesi gerekiyor. Yapıldığı dönemin mimari örneklerini yansıtan bu durumdaki yapılar tescil edilerek koruma altına alınmalı. Geleneksel konut mimarisinin seçkin örneklerinin sergilendiği bu yapılardan bazıları zamana direniyor. Örneğin Ergani Çiftpınar Caddesi Devlet Hastanesi yakınlarında bulunan ve Ergani eski Müftüsü Zeki Yıldırım’ın ikametgâhı olarak kullanan ev ile bu evin karşısında bulunan Cevdet Yıldı-rım’ın ikamet ettiği evleri örnek olarak gösterebiliriz. Kemaliye Mahallesi’nde bulunan Güldoğan ailesine ait konut ile Ergani Çimento Fabrikası karşısında Elazığ yolu üstünde bulunan Papaz Gölü tarihi evleri var.

Yıkılmaya yüz tutmuş olan bu konutların rölyef ve planlarının çıkarılarak dokusuna uygun bir şekilde onarılmaları gerekiyor.

Böylelikle hem turizm için yeni tarihi değere sahip yapılar hizmete girmiş olacak, hem de atalarımızdan bizlere miras kalan bu yapıları, gelecek nesillere aktarma olanağı-mız olacak. Bu evler genelde konak tipi yapılar olup, yapısı itibariyle eski Diyarbekir ev-leri gibi yazın serin, kışın ise sıcak olur. Bu evev-lerin pencere önev-lerinde tahtadan yapılmış sedirler bulunur. Mutfaklarının en önemli özelliği ise ocaklık ve üstünde ahşap davlum-baz bulunmasıdır. Yapıldığı dönemin koşullarına göre ince bir ustalık ile inşa edilmiş-lerdir. Bazılarının içinde su, kastal veya akarsu geçer. Özellikle akarsu, mutfakta veya mutfağa yakın bir bölümde bulunurdu. Şimdi günümüzde bu evlere rastlamak artık ola-naksız. Çünkü bir çoğu bakımsızlıktan yıkılıp viran oldu. En azından eldekiler kurtarı-larak, hem tarihe karşı yükümlülüğümüzü yerine getirmiş oluruz, hem de turizmin hizmetine sunmuş oluruz’(3)

Tarihi Ergani evi

(59)

Hilar hamit ağa konağı(Müze md)

Ergani panaroması

(60)

Ergani Çarşısı

(61)

Ergani Çarşısı

(62)

Ergani Çarşısı

(63)

Ergani Çarşısı

(64)

Ergani Çarşısı

Toplu konutlar

(65)

Toplu konutlar

Yolköprüköyü (Kalhane)

(66)

Yolköprüköyü (Kalhane)

Alitaş köyü ve bazalt mimari

(67)

Demirli ilkokulu

Demirli köyü camisi -Karacadağ’ın etkisiyle bazalt taş kullanılmış

(68)

Makam dağı ve Ergani-1970(Adil Tekin)

(69)

Ergani-1973

Makam’dan Ergani’nin görünüm

(70)

Gülbaran’dan Erganiye bakış

Aşağı Sabırlı köyü-Taş evler

(71)

Taşevler

Amidi(Armutova) köyü taşevler

DİCLE İLÇESİ

Dicle evleri

(72)

Dicle ilçesi evleri-1970 Adil Tekin

Dicle ilçesi evleri

(73)

Dicle ilçesi evleri

(74)

Dicle ilçesi evleri

(75)
(76)

Dicle ilçesi evleri

LİCE

1936 ılı Lice evleri(14)

(77)

(5)

(78)

Lice-1973 (6)

Lice

(79)

Eski Lice

HAZRO

Tarihi Hazro evleri(En arkada Beyler konağı)

(80)

Hazro-1970-Adil tekin

Günümüzde Hazro

(81)

Günümüzde Hazro

(82)

Günümüzde Hazro

(83)

Günümüzde Hazro

(84)

Günümüzde Hazro

KULP

Kulp 1970

(85)

Kulp 1973(1973 il yıllığı)

1973 Kulp bölge yatılı okulu

Telli Ağa Köşkü:

Kulp’un doğusundaki Hasandin Dağı’nın yamacında ilçenin en güzel köylerinden biri olan Karabulak köyünde bulunmaktadır Köşk Telli Ağa ve kardeşi Abdül Ağa tara-fından 1650–1670 yılları arasında yapılmış köşkün yapımında kullanılan taşlar, Taşköprü Köyü’nden getirilmiştir.

(86)

Tarihi Telli Ağa Köşkü.

Köyün üst kısmında bulunan köşkün dört bir yanı bahçelerle çevrilidir. Doğusunda bir şelale ve şelalenin altında bir havuz bulunmaktadır. Köşk iki katlı olup doğusunda Abdül Ağa batısında ise Telli Ağa oturuyormuş. Zamanla toprak tabakasının zayıf ve kaygan olmasına bağlı olarak yer yer göçmeler neticesinde harap haldedir. Batıya bakan kısmında küçük bir bölüm zamana inat hala ayakta durmaktadır.(8)

Kulp panorama

(87)

Kulp

(88)

Kulp panorama

Kulp

(89)

EĞİL

Eğil

(90)

KOCAKÖY

Kocaköy panoraması

Kocaköy panoraması

(91)

Kocaköy panoraması

Kocaköy panoraması

(92)

Kocaköy panoraması

Kocaköy

(93)

Kocaköy

(94)

ÇINAR

Çınar

(95)

Çınar ilçesi

(96)

Çınar ilçesi

(97)

Çınar ilçesi

(98)

Çınar ilçesi

Çınar Güzelşeyh kasrı

(99)

Güzelşeyh kasrı

(100)

Güzelşeyh kasrı

(101)

Güzelşeyh kasrı

(102)

Güzelşeyh kasrı

(103)

Güzelşeyh kasrı

(104)

Güzelşeyh kasrı

Çınar’ın Güzel Şeyh Köyü’nde yer alan ve kısmen yıkık olan Konak, Cumhuriyetin ilk yıllarında korumasız kalmıştır. 2. Sultan Abdulhamid Dönemi’nde, 1905 Yılında ya-pılan Konak, beyaz taştan ve süslemeli biçimde yapılmış, ilçenin nadir yapılarındandır.

(105)

Çınar ilçesi genel görünüşü (1970 Adil Tekin)

Çınar 1973(1973 il yıllığı)

(106)

KAYNAKLAR

1- Murat Bozdoğan,Hamdullah Işık.Çermik.Çermik Kaymakamlığı.2012 2- Çınar Kaymakamlığı.Çınar-2000

3- Mustafa Üzülmez Erganinin tarihi evleri koruma altına alınmalı 06 Eylül 2011, Yeniyurt gazetesi

4- Nejat Satıcı. Silvan’daki Köşk Ve Konaklar.Bütün Yönleriyle Diyarbakır İlçeleri. D. Ü. yay. İst. Uzm matb.2013

5-http://www.licevakfi.com/tarih.htm 6-1973 Diyarbakır İl Yıllığı

7- M Ali Abakay. Çınar İlçesi Tarihî Eserler Envanterine Bakış.Tarım Çevre ve Doğa sempozyumu.Diyarbakır.2010.c.2

8- Adem Karakuş “Kulp İlçesi Beşeri ve Ekonomik Coğrafya Özellikleri” adlı Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Coğrafya Anabilim Dalı 2001 tarihli bitirme tezi

9—-Doç.Dr.İrfan Yıldız.Kulp ilçesiİhsan Işık(ed):Diyarbakır ansiklopedisi.3-238 10- http://www.malabadigazetesi.com/

11- www.kocakoy.bel.tr

12- Şevket Beysanaoğlu.Diyarbakır Tarihi Anıtları Ve Kitabeleri İle Diyarbakır Ta-rihi Diyarbakır Büyükşehir Belediye yay.2003.c.1

13-www.silvan.bel.tr

14-1936 il yıllığı

15-http://www.diyarbakirmuzesi.gov.tr/Muze.aspx?ID=8

15- Albert Gabriel (çev.İdil Çetin):Şarki Türkiye’de Arkeolojik Geziler.DİTAV yay.Ank.2014

(107)

DİYARBAKIR İLÇE KÖŞKLERİ

VE SARAYLARI

(108)
(109)

DİYARBAKIR İLÇE KÖŞKLERİ VE SARAYLARI

Bismil sarayları

Üçtepe höyük sarayı

Bundan 4.000 yıl önce(M.Ö.2000) Asurlular ile Huriler arasında Dicle ovasının pay-laşımı ve Mezopotamya üzerinde egemenlik kurma nedeniyle sürekli savaşlar meydana gelmiştir. Asurlular şimdiki ÜÇTEPE köyünde bulunan ve halen çok büyük bir kısmı tepe altında bulunan büyük bir saray yaparak burayı Hurilere saldırıda ileri üs karakolu olarak kullanmışlardır. Bu sarayın adı TUŞPA olup Asur kralı Banibal tarafından yapıl-dığı tahmin edilmektedir. Bu Sarayın bulunması 1865 yılında ünlü İngiliz Seyyahı TAY-LOR’un Bismil’e gelerek ÜÇTEPE höyüğü üzerinde yapmış olduğu kazıda Asurca yazılı iki DİKİLİTAŞ’ı bulması ile başlamıştır.

İngiliz Seyyah TAYLOR, bulduğu bu DİKİLİTAŞ’ları alarak Dünyaca ünlü en büyük müze olan BİRİTİSH Müzesine götürmüş ve halen bu kitabeler orada sergilen-mektedir. İşte bu DİKİLİTAŞLAR’ın müzede sergilenmesi ile dünyanın gözü İlçemize çevrilmiştir. Bunun üzerine İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Ana Bilim Dalı Profesörle-rinden Sayın Veli SEVİN’in başkanlık ettiği 12 kişilik bir kazı heyeti İlçemize gelerek bu Höyük üzerinde kazı ve incelemelere başladı. Yapılan 4 kazı sonucunda 1989 yılında dünyanın harikalarından sayılan ve 6 metre kalınlığında ve adı tarihte TUŞPA olarak geçen büyük bir Asur Sarayının kalıntıları bulundu. Yine bu kazılarda Huriler, Asurlular, Romalılar ve Helenistik çağa ait birçok altın, bronz heykeller, çeşitli paralar, cam eşyalar ve çok sayıda tarihi eserler bulunmuştur. Bulunan bu eserler halen Diyarbakır Müzesinde sergilenmektedir. Ancak daha önce bulunan Dikilitaşlar(Kitabeler) ne yazık ki ülkemize getirtilememiştir. (9)

Diyarbakır’daki Asur dönemi mimarisi hakkındaki bilgilere, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük höyüklerinden birisi olan Üçtepe höyüğündeki buluntular

(110)

sinde ulaşılmaktadır. Asur ülkesinin kuzey sınırında yer alan Üçtepe bölgesi, Asurlar’ın gözünde büyük öneme sahiptir. Üçtepe’deki stellerin üzerindeki yazıtlardan edinilen bil-gilere göre II. Asurbanipal, burada Urartular’a komşu bir sınır eyaleti kurmuş ve saray yaptırmıştır Üçtepe’de yapılan kazılarda, saray olabileceği düşünülen yapı kalıntıları ile sur duvarı kalıntılarına ulaşılmıştır. Yeni Asur dönemine ait olduğu düşünülen eyalet sa-rayının bir duvarının kalınlığı 5, 5 metredir. Bu eyalet sasa-rayının M.Ö. IX. Yüzyılın ilk çeyreğinde kurulmuş olduğu bilinmektedir.

Asur yapı katlarında, taş temelsiz kerpiç bir mimari geleneği hakimdir. Bu yapı katları, II. bin yılının ikinci yarısına ait dere taslarından oluşturulmuş, zayıf yapılı mimari üze-rinde yer almıştır. Yeni Asur ve Erken Yeni Asur dönemleri mimarisinde, tas temelsiz kerpiç duvarlar, doğrudan toprağın üzerine yerleştirilirken, Geç Yeni Asur döneminde de direkt toprak üzerine, taş temelsiz olarak oluşturulan kerpiç duvarlı yapılar devam et-miştir. Geç Yeni Asur mimarisinde büyük boyutlu anıtsal yapılar da vardır. Bunların ta-banlarına, pişmiş tuğla ve çakıl taşları döşenmiştir. Bazı mekanları ise duvar resimleri ile süslenmiştir. Bu resimlerin varlığı, toprak sıva parçaları üzerinde siyah beyaz renkte bo-yanmış üçgen ve damla motiflerden oluşmuş parçalardan anlaşılmıştır. Bu dönemde ya-şayan insanların, çakıl taşları ile döşeli avluları da vardı(10).

Üçtepedeki saray genel anlamda askeri saraydır

Askeri saraylarda ordunun gereksinimlerine yönelik mekanlar ön plandadır. Duvar-larda fresko ve sırlı tuğlalar bulunmaktaydı (11)

Silvan sarayları

Meyyâfârikîn’de birçok saray vardı. Artuklu hükümdarlarının ve ailelerinin kaldığı

Meyyâfârikîn Sarayı bunların başında gelmekteydi. Diğer bir saray İbn Mûsek Sarayı idi. Bir başka saray ise, şehre gelen yabancı elçilerin konakladıkları Dâru’l-Acemiyye (Ya-bancılar Konukevi) idi. Bunların dışında, anlaşıldığı kadarıyla şehir vâlisinin kaldığı bir köşk de bulunuyordu. Şehrin çevresi bağlar ve bostanlarla kaplıydı. Bustânu’l-Mahat Artuklu hükümdarlarının yazın konakladıkları bir sayfiye yeriydi. (15)

Züccahbey(Mervaniler) sarayı:

Belediye arkasındaki saraydır, saray kalıntısı vardır. Ancak harabedir.

(111)

Büyük saray:

Eyyubilerin hükümdarı Melik Kamil tarafından yaptırılan bu saray günümüzde dim-dik ayaktadır. Sarayın batı tarafında Melik kamil’e ait kitabe vardır. Bina üstün ailesi ta-rafından korunmaktadır

Ayrıca Azizoğullarının kullandığı ve koruduğu saray söz konusudur. (1)

Büyük Saray(Mervani Sarayı )

Zembilfroş Burcu’nun bulunduğu yerde idi. Mervani eseri olan bu saray ünlü hükümdar Nasrüddevle tarafından yaptırıldı. Günümüze ulaşmayan Büyük Saray, muhtemelen M.S.1259 yılında yapılan Moğol saldırısında Silvan kalesi ile birlikte yakılıp yıkılmıştır (8)

Silvan-Azizoğlu konağı

Silvan Ebu Nasr Sarayı

İbnül Ezrak’tan öğrendiğimize göre Ebu Nasr, Meyyafarıkin’de Kral burcu yanında bir saray yaptırmıştır.

‘Ebu Nasr ikameti için bir saray yaptırmak istedi ve Hamdanoğulları’nın eski sarayını yenilemeyi düşündü. Bazıları da Tepenin üstündeki kaleyi onarıp saray haline getirmesini önerdiler. Hoca Ebu’l Kasım ise şu fikri sürdü:’Bence Kral burcu’nun yanında yap.

(112)

Çünkü orası yüksek ve bütün şehre hakim durumda olan bir yerdir.M.1012 yılının ba-şında saray yapıldı. Pınar baba-şından buraya su getirerek hamam ve havuz yaptırdı, saray günümüze ulaşmamıştır(2)

Azizoğulları konağı

Sadık bey kasrı

(113)

Azizoğlu konağı

(114)

Silvan müzesi(Hatip Bey konağı)

(115)

Günümüzde Gazi ilkokulu(Bedri bey konağı-16.Kolordu karargahı)

(116)

Bedri bey konağı

(117)

Bedri bey konağı

(118)

Silvan’da Sadık bey evi(N.satıcı)

Ali ağa konağı

(119)

Sadık Bey Kasrı

Silvan Kalesinin Kuzey-batı köşesinde olup Boşat kapısının bulunduğu yerde kale burçlarının üzerinde inşa edilmiştir. Kalenin yapımında kullanılan taşlar ile kalenin üze-rinde yapılan evin taşları boyut ve renk olarak birbiüze-rinden farklıdır. XIX. Yüzyılda ya-pılan tarihi evin en büyük özelliği, yapının tüm köşelerinde taştan yapılmış insan kafası figürü bulunmasıdır

Azizoğlu Konağı

Silvan Kalesinin güneydoğu köşesinde Burcu Şah kapısının yanındadır. Azizoğlu ai-lesi tarafından kullanılmaktadır. Geniş bir alan kaplayan konak sur ve burçların üzerinde yapılmıştır. Silvan yöresine özgü renkli taşların kullanıldığı ünlü konak Silvan’daki en görkemli yapılardan biridir.

Bedri Bey Konağı(Gazi İlkokulu)

XVIII. Yüzyılın sonlarında yapılan Bedri Bey konağı günümüzde okul olarak kulla-nılmaktır. Tarihi konak Silvan Kalesi’nin batı tarafında olup Bedri Bey tarafından yap-tırılmıştır. Yapıda Silvan yöresine özgü renkli taşlar kullanılmıştır. Konağın giriş kapısının taş işçiliği dikkat çekmektedir.27 Mart 1916 tarihinde 16. kolordu komutanı olarak Di-yarbakır’a gelen Atatürk yaklaşık iki ay burada kaldıktan sonra ordu karargâhını Silvan’a nakletmiştir

Hatip Bey Konağı

M. Kemal Atatürk tarafından ikametgah olarak kullanılan tarihi ev Yörük ailesinden alınarak müze haline getirilmiştir. Müzede Atatürk’ün kullandığı eşyalar sergilenmek-tedir. Sivil mimarinin güzel örneklerinden biri olan tarihi konağın yapımında Silvan yö-resine özgü renkli taşlar kullanılmıştır. Konak iki katlı inşa edilmiştir.(12)

Lice Mehmet Bey Sarayı

Vakıf Ahmet Bey’in torunlarından Liceli Hacı Sadullah Beyin büyük oğlu olan Meh-met Bey tarafından inşa edilmiştir. MehMeh-met Beyin gerek ailenin büyüğü olması ve gerekse de inşa etmiş olduğu konağın muhteşemliğinden dolayı bölge halkı tarafından bu konak

(120)

Mehmet Bey Sarayı (Sara Mehemed Begé) olarak adlandırılmıştır. Aile büyüklerimizin beyanlarına göre ve fotoğrafta görüldüğü gibi güney doğunun en büyük konağı vasfını taşır. Bu vesileyle bölge halkı tarafından Mehmet Bey Sarayı olarak adlandırılmıştır.

Saray, Vakıf Ahmet Bey Camiinin karşısında yer alır. Bu saray o dönemde Mardin’den getirilen Süryani asıllı ünlü bir duvar ustası tarafından yapımı gerçekleştirilmiştir. Bu ne-denle bu yapı Mardin mimari özelliğini taşır. Sarayın yapımı 3 yıllık bir sürede gerçek-leştirilmiştir. Sarayın arka duvarları siyah taşlardan ön cephedeki duvarları ise beyaz nahit taşlardan yapılmıştır. Bu taşlar Lice’nin güneyinde bulunan Derhust (Dibek) Köyünde açılan taş ocaklarından çıkarılıp ustalar tarafından yontularak katırlar vasıtasıyla Lice’ye getirilmiştir.

İki katlı olarak inşa edilen bu konak haremlik ve selamlık olarak iki bölümden oluşur. Bu yapı 20 oda, 2 büyük eyvan, 2 mutfak, 4 tuvalet ve 2 balkondan müteşekkildir. Oda-ların tabanı tahta döşeme, eyvanOda-ların tabanı ise beyaz nahit taşlarla döşenmiştir. Eyvanlar bölgemizde kantara olarak tabir edilen kemerlerden oluşmuştur. Haremlik bölümündeki eyvan 4 kemerli selamlık bölümündeki eyvan 3 kemerden oluşmuştur. Haremlik bölü-münde 2 mutfak kullanılmış. Bu mutfaklardan selamlık bölümüne götürülen yemekler ara duvarda yapılan özel dönmeli bir dolap vasıtasıyla selamlık bölümüne gönderilmiştir. Sarayın odaları muhtelif ölçülerde olup gelen konukların vasıflarına göre alt ve üst kat-taki odalarda ağırlanmaları temin edilmiştir. Sarayın inşaatına başlandığında temelin sağ-lamlığı için Lice bahçelerinde mevcut olan ve çürümeye dayanıklı olduğu bilinen ve Urum Dudu olarak tabir edilen tut ağaçları kesilerek demir malzeme yerine kullanılmıştır.

Bu konak 1925 Şeyh Sait İsyanına kadar Lice Beyleri tarafından kullanılmış olup bu tarihten sonra devlet tarafından sahiplerinin sıkıştırılması suretiyle hane halkı tahliye ettirilerek sarayın üst katı Hükümet Konağı alt katı ise Jandarma Birliği ve Ceza Evi ola-rak kullanılmıştır. Bu durum 1962 yılına kadar devam etmiştir. İlçede yeni Hükümet Konağı ve Jandarma binalarının yapılması üzerine bu konak boşaltılarak sahiplerine tes-lim edilmiştir. Ne yazık ki ilçede vuku bulan 6 Eylül 1975 tarihli depremde Mehmet Bey Sarayı yıkılmıştır

(121)

Mehmet Bey sarayı (3)

Çermik beyliği:

Çermik beyliğinin kurucusu, Mırdasî Emir Muhammed’in oğlu Emir Hüseyin’dir. Bu Emir, babasının sağlığında Berdenc kalesi ve Çermik yöresi valisi bulunuyordu. Ba-bası ölünce, bu bölgede, beyliğini kurdu. Ölünce yerine oğlu Emir Seyfeddin, bu da ölünce oğlu Şah Yusuf, bunun da ölümüyle oğlu Velat Bey, sonra da Şah Ali Bey ve bunun da ölümüyle beyliğin yönetimi oğlu Muhammed Bey’e geçti.

Muhammed Bey, Çermik yöresini Kızılbaşların elinden kurtarmış, Diyarbakır’ın Os-manlı Birliğine katılışı sırasında da Yavuz Sultan Selim’den bir sultanlık emirnamesi ala-rak beyliğini sürdürmüştür (5)

Çermik Beyler Sarayı

Diyarbakır, Çermik ilçesinin kuzeyindeki Saray Mahallesi’nin üst kesiminde bulunan bu sarayı XVI. yüzyılda Çermik Ocaklı Beyleri yaptırmıştır. Tepenin üstünde yer alan, yüksek ve kalın duvarları ile Ortaçağ şatolarını andıran sarayın harem ve selamlık

(122)

leri, mescidi, hamamı ve zindanları bulunmaktadır. Beyaz ve siyah mermerden yapılmış olan harem ve selamlık bölümleri sarayın en ilginç bölümüdür. Buradaki görkemli giriş kapısı, köşk, hazine odaları da iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir. Saray içerisinde renkli mermerden taş sütunlar ve bezemeli pencereleri bulunmaktadır

Yüksek müstahkem ve kalın duvarlarıyla Ortaçağ şatolarını andırmaktadır. Yazlık ve kışlık “Harem Daireleri” ile “Selamlık Daireleri” bulunan, Saray Mescidi”, “Hamam” ve “Zindan”larıyla meşhur olan bu saray, zevkle yaptırılmış çok güzel bir mimari eserdir.

Haci-Ali Bey’in pek süslü pencereler, renkli ince taş direkler ve aklı karalı taşlarla üçer kemerli Harem ve Selamlık olarak yaptırmış olduğu bu sarayın demdir cümle kapısı, köşkü, hazine odaları, zindan ve mutfak takımları görülmeye değer niteliktedir.

Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü uzmanlarınca hazırlanan 14.02.2002 gün ve 202 sayılı raporla sinagogun korunması gerekli kültür var-lığı olduğu belirtilmiştir.

Bu sarayın birçok bölümü günümüzde bile varlığını sürdürmektedir. (4)(6)

Cermik beyler sarayı(M. Üzülmez)

(123)

Cermik beyler sarayı(M. Üzülmez)

(124)

Cermik beyler sarayı(M. Üzülmez)

(125)

Cermik beyler sarayı(M. Üzülmez)

(126)

Çermikbeyler sarayı ve 3 saray kapisi

1890 yılı Çermik Beyler Sarayı(Foto Yılmaz Tuncay) (7)

(127)

Beğler sarayına ait bir kitabe harem bölümünde hamamın kuzey cephesinde yer al-makta olup fetih suresinin ilk ayetlerini içermektedir. Yapının üzerinde kim tarafından, ne zaman yapıldığım gösteren bir yapım kitabesi bulunmamaktadır. F. Kırzıoğlu, sarayın XVI. yüzyıl başlarında Çermik Sancak Beği Hacı Şah Ali Bey tarafından yaptırıldığını söylemektedir

Beğler Sarayının Mimari Özellikleri

Çermik Beğler Sarayı, geleneksel yapı geleneğine bağlı kalınarak, klasik üslubu yansıtacak tarzda yapılmış, gösterişsiz bir düzenlemeye sahiptir. Sarayda harem ve harem odaları, tören salonu, taşlık, selamlık, hizmetli odaları, köşk ve hamam bölümleri bir avlunun etrafında sıralanmış ve günümüze kadar ulaşan bölümleridir. Giriş kapısı, köşk, hazine odaları iyi bir durumda günümüze kadar gelebilmiştir.

Şekil 2. Beğler Sarayı Alt Kat Planı

Mekansal Birimler

Büyük bir avlu etrafında iki katlı olarak düzenlenen sarayın, bütün saraylarda olduğu gibi, harem ve selamlık bölümleri vardır. Harem ve selamlık bölümlerinde aynı plan şemasının uygulandığı görülmektedir. Üst katta dikdörtgen köşk oda, güney cepheye açılan büyük pencereler ve duvarlarında nişlerle hareketlendirilmiştir.

(128)

Şekil 3. Beğler Sarayı Üst Kat Planı

Mutfak ve kiler bölümü harem ve selamlık bölümlerinin ikisinde de yer almaktadır. Selamlık bölümünde mutfaktan köşk odaya açılan pencere haremlik-selamlık uygulamasının en güzel örneklerindendir. Günümüzde alt katların genellikle ahır olarak kullanıldığı görülmektedir. Selamlık bölümünün iki katlı revakları ile harem bölümünün tek katlı yüksek revaklara birbirine bakmaktadır. Sarayların değişmez unsuru olan mescid küçük boyutlu olarak bu sarayda yer almıştır. Selamlık bölümünde köşk odanın güney duvarındaki mihrap bunun kanıtıdır. Sarayın hamam ihtiyacı karşılayan hamam harem bölümünün kuzeyinde yer almaktadır.

Servis bölümlerini oluşturan hizmetli odalarının alt katları ahır ve depo olarak düşünülmüştür. Haremlik-selamlık bölümüne oranla daha özensiz olarak ele alınan servis bölümlerinin oda, mutfak ve kiler düzenlemesine uygun yapıldığı görülmektedir.

Harem bölümü

Avlunun güneydoğu köşesinde bulunan harem bölümü yazlık ve kışlık harem odaları, salon, hamamdan ve zindanların oluşmaktadır. Harem bölümüne güney cepheden ve avludan girilmektedir. Avludan hareme açılan her iki kapı bu salona açılmaktadır. Bu

(129)

lonun tören salonu olduğu düşünülmektedir. Avludan giriş sağlayan diğer kapı odalara açılmaktadır. Bu odalar günümüzde ahır olarak kullanılmaktadır. Güney cepheden hareme açılan iki kapıdan biri bir holle tören salonuna geçiş sağlarken diğeri harem bölümündeki diğer odalara geçiş sağlamaktadır.

Şekil 4a Harem bölümü üst kat planı Şekil 4b.Harem bölümü alt kat planı

(130)

Sarayın harem bölümü batıya gittikçe kuzeye doğru içe giren yapılar, güney cepheden iki kare kule şeklinde dışa taşırılan harem odalarının her yöne açılmasını sağlamıştır. Güney cephede alt katta açılan mazgal pencerelere yer almaktadır. Üst katta sivri kemerli pencereler harem bölümündeki köşk odaların dışa açılmasını sağlamıştır.

Harem güneydoğuda yer alıp bir kule şeklinde dışa taşırılan biçimdedir. Sarayın Harem bölümüne asıl giriş kapısı güney cephede bulunmaktadır. Harem giriş kapısında üç dilimli kemer kullanılmıştır. Dikdörtgen formlu düz atkı taşlı kapı açıklığı, üç dilimli kemerle çevrelenmiştir. Kapı kemeri, rumi ve kıvrık dallarla süslenmiş başlıkları bulunan sütunçeler üzerine oturtulmuştur. İki renkli olarak düzenlenen taç kapıdan harem bölümüne açılan bir hole girilmektedir. Holün duvarlarında mazgal pencerelere yer verilmiştir. Dikdörtgen holün güneyinde bir tulumba bulunmaktadır. Avlu ile arasında büyük bir kot farkı bulunan hölün kuzeydoğu köşesindeki merdivenlerle üst kata çıkılmaktadır.

Avludan büyük bir kapıyla girilen tören salonunun doğu ve güney kesiminde sıralanmış değişik amaçlı odalar bulunmaktadır. (16)

Hazro

Hazro beyler konağı (Prof.Dr.Turgay Budak)

(131)

Beyler konağı

(132)

Hazrobeyler konağı

Hazro beyler konağı taş işçiliği

(133)

Hazro beyler konağı taş işçiliği

(134)

Hazro beyler konağı

(135)

Hazro beyler konağı

(136)

Hazro beyler konağı

(137)

TERCİL BEYLİĞİ:

Bu beyliğin kurucusu Zırkanlı Şeyh Hasan oğlu Seyyid Hüseyin’dir. Seyyid hüseyin, Emir Artuk’un kızıyla evlenmiş ve kendisine Tercil ve yöresinin yönetimi verilmişti. Sey-yid Hüseyin ölünce, yerine oğlu Ömer Bey geçti. Kendisi Uzun Hasan’la çağdaştı. Onun güven ve sevgisini kazanmış bir beydi. Uzun Hasan, Ömer Bey’in kızıyla evlendi. bu ka-rısından Zeynel adlı oğlu oldu. Zeynel gelişip büyüyünce, Mihranî ve Nuşat (“Boşat” olmalı) yöreleri de Tercil’e bağlanarak yönetimi kendisine verildi. Ömer Bey de Bitlis ili-nin vali ve muhafızlığına atandı.

Ömer Bey ölünce, yerine oğlu Budak Bey geçti. Uzun Hasan’dan sonra Akkoyunlu hükümdarı olan Sultan Yakub döneminde de bu görevi sürdürdü. Tercil ve buraya bağlı yerlerin yönetimi de kendisine bağlanmıştı. Budak Bey 43 sene yaşadı. 1506’da ölünce yönetimi, oğlu Ahmed Bey aldı. Şah İsmail, 1508’de Diyarbekir bölgesini istila ederken yapılan savaşlardan birinde şehid oldu. Yerine kardeşi Ali Bey, onun da ölümüyle yerine diğer kardeşi Şemsi Bey geçti. Çaldıran savaşından sonra Safeviler’le yapılan savaşlara katıldı. Osmanlı birliğine katılmayı isteyenler arasında Şemsi Bey de vardı. Yavuz Sultan Selim Tercil kalesinin yönetimini bir fermanla yine kendisine verdi. Ölünce, yerine oğlu Haydar Bey geçti.

Tercil, Hazro’non beş kilometre güneydoğusunda bulunmaktadır. Halen harap bir durumdadır. Bugünkü Hazro beyleri, Tercil beylerinin soyundan gelmedir.(5)

Çınar

Tarihi konaklar. Çınar’ın Güzel Şeyh Köyü’nde yer alan ve kısmen yıkık olan Konak, Cumhuriyetin ilk yıllarında korumasız kalmıştır. 2. Sultan Abdulhamid Dönemi’nde, 1905 Yılında yapılan Konak, beyaz taştan ve süslemeli biçimde yapılmış, ilçenin nadir yapılarındandır. Çınar’da bulunan eski konak, Şeyhlere ait gösterilmektedir. Üç katlı du-varları taştan ve iç kısımları kerpiçten yapılmış konağın günümüzde ilkkatı ayakta kal-mıştır. Konak oldukça bakımsızdır.. (13)

(138)

Güzelşeyh kasrı

Telli ağa köşkü-kulp

Kulp

Telli ağa köşkü

Yapı Kulp ilçesine bağlı 8 km ötede Karabulak köyündedir. Kitabesine göre Telli Ağa bin Abdi ağa tarafından XVIII. yüzyılda inşa edilmiştir. İki katlı eyvanlı inşa edilen

(139)

pının inşasında giriş cephesinde düzgün kesme taş malzeme diğer cephelerde moloz taş malzeme kullanılmıştır. Güney cephede yuvarlak kemer açıklıklı giriş kapısına yer veril-miştir. Cephe sütunlarla hareketlendirilveril-miştir. Üst katta yer alan eyvan ortada bir sütun oturan iki kemer açıklığıyla dışarı açılmaktadır(14)

Eğil sarayı

Eğil İç kalenin batı ucunda yönetici sarayı ve beylerin konutları, diğer yerlerde ise askeri alanlar, depolar bulunmaktadır. Bunların yanı sıra genellikle, darp hane, tutuk evi, ibadethane gibi yapılar da iç kalede bulunmaktadır.

Batı tarafta yer alan ve günümüze kalıntıları ula şan yönetici sarayı ve beylerin konutlarının bulun duğu alanın tahkimatına ayrıca önem verilmiştir(17)

DİYARBAKIR İLÇE KÖŞKLERİ VE SARAYLARI 139

(140)

İç Kale’de Yönetici Sarayının Bulunduğu Alan KAYNAKLAR

1- Yaşar Parlak: Silvan.Ank.1997.s.138

2-Fehmi Gür. Kürt Mimarisi.Hedef-Ay yay.Van.2009.s.33

3- Süreye Işık. Lice İlçesi Tarihi Mekanları. Bütün Yönleriyle Diyarbakır ilçeleri.2013

4- Murat Bozdoğan-Hamdullah Işık-Kaplıcalar Diyarı Çermik T.C.Çermik Kaymakamlığı 2011 5-http://www.bydigi.com/

6- www.cermik.gov.tr

7- Müslüm Üzülmez: Yazılı Kaynaklarda Çermik. Kent yay.İst.2012 s.50

8- Nejat Satıcı. Silvan’daki Köşk Ve Konaklar. Bütün Yönleriyle Diyarbakır İlçeleri. D. Ü. yay. İst. Uzm matb. 2013

9-Veli Sevin. Yeni Asur Sanatı-I-Mimarlık. TTK basımevi.Ankara. 1999. s.106, 110 10-http://www.geocities.com/

11- Ayşe Demirtaş. Prof. Dr. Muhammet Besir Asan İslam Fethine Kadar Diyarbakır Yüksek Lisans Tez T.C.Fırat ÜniversitesiSosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Elazıg 2007 12-Nejat Satıcı Silvan’daki Köşk Ve Konaklar Her Yönüyle Diyarbakır İlçeleri Editörler Kenan Haspolat Aysel Yılmaz. Uzman matb.İst.2013.

13- Mehmet Ali Abakay. Çınar ilçesi, Diyarbakırda Çevre Ve Doğa sempozyumu, 2011 s.342 14-Doç.Dr.İrfan Yıldız.Kulp ilçesiİhsan Işık(ed):Diyarbakır ansiklopedisi.3-238

15- Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kayhan. Artuklu Hâkimiyetinde Meyyâfârikîn’in Tarihî Gelişimi http://gefad.gazi.edu.tr/window/dosyapdf/2009/4/16.pdf.s.258

16- Havva Özyılmaz, İclal Aluclu. Kültürel Ve Sosyal Sürdürülebilirlik Bağlamında Saray Yapılarından Çermik Beğler Sarayının Mekânsal Açıdan İncelenmesi. Tüm Yönleriyle Çermik ilçesi ve Turizm.2014

17- Yrd.Doç.Dr.İrfan Yıldız.Eğil’in Kültürel Mirası.Diyarbakır.2012

(141)

NEOLİTİK DÖNEM MİMARİSİ

3.BÖLÜM

(142)
(143)

İLÇELERDE NEOLİTİK DÖNEM MİMARİSİ

VE TAŞ İŞÇİLİĞİ

Dünya tarihinde ilk şehir kültürünün yaşandığı coğrafya Eski Anadolu topraklarıdır. Anadolu maden devrine erişinceye kadar, binlerce yıl süren uzun bir taş devri yaşamıştır. Taş devri kültürleri Paleolitik, Mezolitik ve Neolitik devirler olarak üzere üçe ayrılır Pa-leolitik ve mezolitik devrileri avcılık yapılan dönemdir. Mezolitik devirden sonra Yeni taş devri gelir. Neolitik devirde ateşin kontrol altına girmesi, seramikler pişirme ile imali, ziraat ve yerleşik hayata geçilme olmuştur. Neolitik devrin seramikleri tek renkli olup bu devirde yapılan araç ve gereçlerin tümü yine taştan ve kemikten imal edilmiştir. Ancak bu devir taş aletleri kaba saba olmayıp perdahlamışlardı. Bu yüzden Neolitik devre ‘Cilalı Taş Devri’ denilmektedir

Neolitik dönemde ziraat başlamış, ilk köy kültürü başlamıştır. Anadolu’da M.Ö.8000-5000 yılları arasında Burdur-Hacılar, Konya Çatalhöyük, Mersin Yümüktepe, Tarsus-Gözlükule, Malatya Cafer höyük, Beyşehir Suber ve Erbaba, Keban barajı alanı ve Diyarbakır Çay önü ön plana geçmiştir. (12)

Diyarbakır’ın da içerisinde yer aldığı, Yukarı Dicle Bölgesi kuzeyden ve doğudan çevrildiği dağlarla Anadolu ve İran platolarından ayrılmaktadır. Bu bölgenin tepe leri arasındaki vadiler, yerleşmeye oldukça müsaittir. Ancak bölgenin ilk insanları vadilerde değil, dağlık yerlerdeki mağaralarda oturmaya başlamışlardır Bu insan lar ekip-biçmeyi öğrendikten sonra aşağıdaki düzlüklere inmişler ve dağlar arasın daki uygun vadilere yerleşmişlerdir. Dolayısı ile daimî yerleşmenin ekip-biçmeye bağlı olduğu sanılmaktadır İnsanların evler kurup ekip-biçtikleri devreye Prehistorya ilminde “Yeni Taş Devri” yani “Neolitik Devir” denir. Diyarbakır bölgesinin ise neolitik devirlerde is kân edildiğini “Çayönü” kazıları göstermiştir.

(144)

Çayönü tepesi, çevresindeki kireçtaşı kayalıkları, kayalıklardaki geç antik çağa ait kalıntıları, sarnıçları, mezarları, yazıtları ve benzeri birçok yönüyle tarih önce sini sürdüren, Diyarbakır bölgesindeki bir kaç kazı merkezinden birisidir Diğer önemli bir kazı merkezi ise “Üçtepe” höyüğüdür.

Çayönü tepesindeki arkeolojik çalışmalar, bu bölgenin Neolitik çağın başla rında yani günümüzden dokuz bin yıl öncesinde iskân edildiğini göstermektedir. Dolayısı ile “Çayönü” yalnız Diyarbakır hatta Anadolu açısından değil, Yakın Doğu arkeolojisinin de önemli bir yerleşim merkezidir. Bu arada eski Ergani Kalesi’nde yapılan yüzey araştırmaları, bu kalenin de kalkolitik çağa kadar indiğini gös termiştir. Bilindiği gibi kalkolitik devir, taş devriyle bronz devri arasında kalan yani Neolitik dönemi takip eden bir geçiş dönemidir

Kalkolitik dönemi yansıtan yerleşmeler, Yukarı Dicle vadisinde odukça fazladır. Bu bölgenin M.Ö. III. binden itibaren Akadlann, Gutilerin hakimiyetleri altında olduğu, daha sonra Diyarbakır yöresinin de içerisinde bulunduğu Yukarı Dicle bölgesine M.Ö.II. binde Hint-Avrupaî bir kavim olan Hurri-Mitanniler’in hakim oldukları anlaşılmaktadır Mitanniler bu bölgeye geldiklerinde, burada yaşayan ve Urartularla akraba oldukları iddia edilen Hurriler’i hakimiyetleri altına almışlardır

Diyarbakır bölgesine M.Ö. I. bin başlarından itibaren Samî kökenli Aramî ka bilelerin yerleştiği ve bunu takiben bölgeye Asurların hakim olarak, M.Ö. IX. yüz yıldan sonra, Diyarbakır’ı Asur devletinin bir eyaleti haline getirdikleri görülmek tedir. Bu dönemde bölgeye bir ara Urartular da hakim olmuşlar ise de, Asurlular daha sonra hakimiyeti tekrar ele geçirmişlerdir.

İskit ve Med akınlarının hem Urartuları hem de Asurluları ortadan kaldırmasıyla, bölgeye M.Ö. VI. yüzyılın ilk yansından önce Medler, ikinci yarısında ise Persler hakim olmuşlardır. Bunu M.Ö. IV. yüzyılda İskender hakimiyeti takip etmiş ve bunu da takiben Selevkoslar bölgeyi ele geçirmişlerdir. Milâtan sonraki dönem lerde bölge, Romalıların eline geçmiş ve bu tarihten sonra uzun bir süre Roma-Iran hakimiyet mücadelesine sahne olmuştur.

Roma ve bunu takip eden Bizans hakimiyetleri sırasında Diyarbakır, bu devlet lerin İran’a karşı yürüttükleri mücadelede ileri bir karakol vazifesi girmekte idi Bizans impara-toru Constantinus II (337-362) şehrin etrafını 349 yılında bir sur ile çevirerek

(145)

müdafasını sağlamlaştırmak istemiştir. Ancak buna rağmen Diyabakır birçok defalar, İranlı’lar tarafından zabt olunmuştur. Fakat yine de bir Bizans ka lesi olma özelliğini devam ettirmiştir(15)

Tarih öncesi Güneydoğu Anadolu’nun mimarisini ve özellikle de mimarinin tarihi gelişimi açısından önemli olan Çayönü mimarisindeki yapı katmanlarını açıklamak için Yakındoğu yerleşme sistemindeki “höyük” adı verilen çok katmanlı oluşumun hangi şart-lar sonucunda ortaya çıktığına bakmak gerekir. Höyüklerin oluşmasında, bulunulan çev-renin doğal şartları etkili olmuştur. Su kaynaklarının kıt olması insanları su çevrelerinde yerleşmeye zorlayan şartlardan bir tanesidir. Aynı zamanda Yakındoğu’da mimaride kerpiç kullanıldığı için daha sonrasında bu malzeme tekrar kullanılamamıştır. Aynı yeri yerleşim alanı seçenler, eski yapıları yerinde düzelterek oturacakları yapıları yapmak isteyince, bu yerleşim yerleri giderek yükselmiş, böylece yüksek ve büyük höyükler ortaya çıkmıştır. Bu höyüklerin yüksekliği bazen 70 metreyi bulurken, katmanları ise Çayönü ve benzerlerinde olduğu gibi 10.000 yıllık bir tarihi geçmişi aydınlatan bilgileri bize vermiştir.(1)

Hallan Çemi, Tilhuzur(Yayvantepe), Girikihaciyan Mimarisi

Güneydoğu Anadolu mimarisine baktığımızda Hallan Çemi halkı, avcılık ve topla-yıcılık yaptığı dönemde yuvarlak planlı yapılarda oturmuştur. Bu yapılar, zeminden 50 cm. aşağıda çukura yapılmıştır. Yapıların büyüklükleri 4-6 metre arasında değişirken iki yapı arasında bir metre boşluk bırakılmıştır. Duvarlar, tas temel üzerine kamış ve ince dallar ile örülerek, çamurla sıvanmış, üst örtü ise ahşap direkler ile desteklenmiştir. Evlerin tabanları çamurla sıvanırken, bir kısmının tabanlarına ise sal taslar dizilmiştir

Diyarbakır’ın Ergani ilçesindeki Tilhuzur (Yayvantepe) höyüğünde Son Neolitik dö-neme ait kerpiç yapı kalıntıları bulunmuştur. Yayvantepe’deki yapıların hemen hepsi ker-piç ile yapılmıştır. Yapıların iç bölümlenmesi, Çayönü’ndeki yapılardan daha küçüktür. Diyarbakır’ın Ergani ilçesine bağlı Ekinciler köyü yakınındaki Girikihaciyan’da, yu-varlak planlı yapıların olduğu görülmüştür. M.Ö. 6./5. bin yıllarına tarihlenen Giriki-haciyan’da tas duvar kalıntılarına rastlanmıştır.

(146)

Çayönü’nde Mimari

Çayönü Mimarisinde Yapı Türleri

Çayönü mimarisinde en eskiden yeniye doğru yuvarlak planlı kulübeler, ızgara planlı yapılar, kanallı yapılar, tas döşemeli yapılar ve geniş odalı yapılar görülür. Çayönü’nün bilinen en eski evresini yuvarlak planlı yapılar oluşturur. Bu yapılar, toprağın üzerinde hafifçe çukurlaştırılmış bir zemine yapılmıştır. Önceleri saz ve kamış demetlerinin bir-birine bağlanmasıyla oluşturulan yapılar, daha sonra alttan belli bir kısma kadar tas temel yapılmış ve ağaç dallarını dal örgü tekniği ile örerek, çamur ile sıvamışlardır. Yapıların tabanını sıvamış veya yer yer küçük çay taslarıyla doldurmuşlardır.

Yuvarlak planlı yapılardan sonra ızgara planlı yapılar gelir. En eski örneğine bakıldı-ğında boyutları bir dikdörtgeni andıran bu yapı türü, arkada altı ızgara duvar, ortada ka-palı bir avlu ve önde üç küçük hücre olmak üzere üç ana bölümden oluşmaktadır. Izgara duvarlar çay taslarından yapılmıştır. Bu duvarların havalandırmayı sağlayarak yapıyı ru-tubetten korumak için yapıldığı tahmin edilmektedir. Izgaraların üzeri kamış ve ince dallarla kapatılmıştır. Bunların üzeri toprakla örtülerek insanların oturup islerini yapa-cağı bir alana dönüştürülmüştür. Izgara planlı yapılar, eskiden yeniye doğru bir gelişme gösterdiği gibi yeni yapı altta bulunan yapının hemen hemen üzerine gelecek şekilde, aralarında bos alan bırakılarak yapılmıştır. Düzenli bir biçimde sıralanan bu yapıların planlarının da hemen hemen aynı olduğu görülmüştür. Bu durum, tarih öncesinde ya-sayan insanların evlerini yaparken belli bir yerleşme planına uyduklarını göstermektedir Kanallı yapılar, tas temelin üzerine kerpiç topanlarıyla yapılan duvarlarla oluşturula-rak üzerleri dal, çalı çırpı, saz gibi malzeme ile kapatılmıştır. İç kısmını, kapı açıklıkları bırakarak tas duvarlar ile bölmüşlerdir. Evin dışını, tabanını toprak ile sıvamış ve çevre-sine de tas kaldırım yapmşlardır.

Tas döşemeli yapılarda, dış duvarları tastan örerek, tabanına da tas döşemişlerdir. Bi-nanın içinde kapı açıklıkları bırakılarak üç oda oluşturulmuştur. Kaldırımlar, bu dö-nemde de devam etmiştir

Hücre planlı yapıların planını DS yapısı olarak adlandırılan yapıyı örnek vererek açık-larsak yapı birbirine küçük geçitler ile bağlanan 6 hücre ve kuzey tarafında genişçe bir giriş mekandan oluşmaktadır. Bu yapının duvarlarının alt kısımları tas, üstü ise boyutları oldukça büyük kerpiçten yapılmıştır. Kaldırım bu yapı döneminde de önemini korumuştur.

(147)

Hücre planlı yapılar, aralarda avlular bırakılarak yapılmıştır. Bu yapılar, bodrum ve üst kat olmak üzere iki kattan oluşmakta, üst kata tas merdiven ile çıkılmaktadır. Yapıların üzeri toprak damlıdır. Bu tür yapıların küçüklerine ve ince duvarlılarına da rastlanmıştır.

Geniş odalı yapılar, hücre planlı yapılardan sonra gelir. Bu yapılar, çukur tabanlı, basit tas duvarlı ve geniş dörtgen tek odalıdır. Yapı malzemesi olarak ahşap, saz, kerpiç karışık kullanılmıştır.

Çanak çömlek dönemi mimarisine baktığımızda, toprak niteliğinin ve kullanılan yapı malzemesinin çanak çömleksiz dönemden farklı olması, bu iki höyük arasında bir kesinti olduğunu göstermiştir. İlk aşamada çanak çömlekli dönem ile ilgili büyük tas du-varlar ve yuvarlak ocak yerlerine rastlanmış ve çıkan çanak çömleğe dayanılarak bu dö-nemin, kesin olmamakla birlikte 6. binin baslarında yaşandığı yapılan tarihlendirme ile tespit edilmiştir.

Çayönü höyüğünün kuzey eteğinde çanak çömlekli dönem mimarisine rastlan-mıştır. Kazıların ilerlemesiyle birlikte orta yerinde bir dar yol, yolun her iki yanında geniş avluları ve küçük mekanları olan yapılar topluluğu ortaya çıkmıştır. Duvarlar, tas temelin üzerine kerpiçle örülerek yapılmıştır. Tas temel, harçsız ve çanak çömlek-siz dönemden farklı bir örgü tekniği ile yapılmıştır. Avlu tabanları toprak olarak bı-rakılırken, bazılarına tas döşenmiştir.

Çayönü, Anadolu mimarlık tarihi içerisinde çeşitli yapı tiplerinin ortaya koyulduğu bir yerleşim yeri olmanın yanı sıra kapı, çatı, temel veya su basmanı, merdiven, kerpiç tuğlanın nasıl geliştiğini ortaya koyması ve günümüzdeki anlamıyla olmasa bile, yapıların kullanımına göre iç bölümlere ayrılması, belirli işler için ayrılan özel alanların oluşturul-ması açısından önemli bir yerleşim yeridir(1)

M.Ö.8000 Diyarbakır Çayönünde evlerin kapısı vardı. M.Ö.6500’lerde kurulan Çatalhöyüğe bakalım

‘Çatalhöyük evleri bir birine bitişik düzende yapılmışlardı. Dışa dönük yüzlerinde pencere yoktu. Kapı zaten hiç yoktu. Evlerin içine damlardan açılan bir kapaktan taşınır merdivenler aracılığıyla girilmekteydi. (2)

(148)

Çayönü

(149)

Çayönü

(150)

Resim:9000 yıl önce ki ilk yerleşimlerden biri olan Çayönü’ de ( 60 km. Diyarbakır’ın kuzey batısında) ilk ev ve köy tasarımı ortaya çıkıyor. İlk konut tipi restitüsyonu.

Resim:–9000 yıl önce ki ilk yerleşimlerden biri olan çayönü’ de ( 60 km. Diyarbakır’ın kuzey batısında) ilk ev ve köy tasarımı ortaya çıkıyor. İlk konut tipi restitüsyonu.(13)

(151)

Yukarı Mezopotamya mimarisi

Mezopotamya sözcüğü Grekçe Potamos (nehirler) ve Mezos (arası)sözcüklerinin bir-leşiminden doğmuştur ve bu yeni sözcük genel anlamda Fırat ve Dicle nehirlerinin Ana-dolu’yu terk ettiği bölgeden başlayıp iki nehrin birleşerek Basra körfezine döküldüğü noktaya dek uzanan nehirler arasındaki geniş alanı kapsar. Mezopotamya bataklık ve balçık bir bölgedir. Her yıl iki nehrin taşkınlarıyla bölge sular altında kalır ama bu taş-kınlar aynı zamanda bölgenin bereketidir. Bu nedenle çok eskiden beri bölgede yaşam vardır. Aynı nedenle bir cazibe merkezi olan bölgede hiçbir zaman uzun süreli bir otorite başa geçmemiştir. Bölge zaman zaman yerli halklar ve saldırgan kavimlerin idaresine gir-miştir. Bölgeyi, Bağdat’ı orta nokta alıp Aşağı ve Yukarı Mezopotamya olarak adlandı-rabiliriz. Yukarı Mezopotamya Asur yurdudur(4)

Asur mimarisi

Savaşçı bir kavim olan Asurlar yukarı Mezopotamya’nın dağlık coğrafi karakteri ile tam bir uyum gösterirler. İlk yerleşmeleri Dicle ile Zap suyu arasında, başkenti Asur olan bölgedir. Asur ülkesi dağlık bir bölge olduğu halde, mimaride Mezopotamya gelenekleri esas alınarak, mimari yapılarında fırınlanmış kerpiç tuğla ve sırlı tuğlalar kullanılmıştır. Bu dönem mimarisinin en önemli özelliği 3 girişli kapıların ve bu kapıların solunda da taht salonunun olmasıdır.

Askeri mimari

Asur kent surları Hitit geleneğinde olduğu gibi kalınlıkları 15m’yi bulan çift sıra surla kuşatılıştır ama farklı olarak malzeme kerpiç tuğladır. Kent kapılarına da önem verilmiş-tir, bu kapıların girişlerinden başlayan yollar, kentin tapınak ve sarayının bulunduğu alana uzanan düzenli yollardır. Ayrıca burada poternaları da görürüz ama burada mal-zeme yine kerpiç tuğladır ve geçitlerin ikiden fazla girişi vardır. Yeni assur askeri mima-risinde ekal maşarti ismi verilen uzun ince yapıların vardır bu yapılarda şehre yakın bağımsız alanlara kurulmuştur.

Konutlar

Konut mimarisinde Bit-Hilani tarzı konutlar yapılmış ama bu ev şemasının adı, onların koyduğu isim ile tanınmıştır. Binaların üst örtüsü düz toprak damdır ama bunu sağlamak

Şekil

Şekil 2. Beğler Sarayı Alt Kat Planı
Şekil 3. Beğler Sarayı Üst Kat Planı
Şekil 4a Harem bölümü üst kat planı Şekil 4b.Harem bölümü alt kat planı

Referanslar

Benzer Belgeler

• Histiyosit (Sabit makrofaj): Doku içinde bağ dokusu fibrillerine tutunmuş hareketsiz, yıldız yada iğ biçimli hücrelerdir.. • Serbest makrofajlar: Ara madde içinde

Hafta Bağ tesisi; yer seçimi, anaç ve çeşit seçimi, ekonomik faktörler, arazinin hazırlanması, dikim sistemleri ve fidan dikimi.. Ekonomik faktörler

• Ekonomik koşullar, Arazi hazırlığı • Dikim sistemleri ve dikim sıklığı • Fidan tipinin belirlenmesi.. • Arazinin İşaretlenmesi ve Dikim Çukurlarının

Bunun için, arazinin durumuna bağlı olarak erken sonbahar döneminden başlamak üzere, pulluk tabanının kırılması, derin toprak işleme, toprak örneklerinin alınması ve

Toprakaltı zararlıları Topraküstü zararlıları Filoksera Nematodlar Salkım güvesi Bağ pirali Tripsler Bağ uyuzu Tripsler Bağ uyuzu Kırmızı örümcekler Maymuncuk

Galler ve İskoçya’yı içine alan Britanya Adası’nın iki antik kıtanın çarpışması sonucunda oluştuğu

Yeniköy’de bu döneme tarihlenen Aya Yorgi Mahallesi’ndeki Karatodori Erkek ve Kız Okulu, Aya Nikolaos Mahallesi’ndeki Zografyon Kız Okulu ve Aya Panayia

Most accidents occur due to improper organization of work, mainly as it relates to the improper organization of the workplace, such as poor conditions of transport;