A ^ T( K gr t)
ve
T
ürkiye
'
de
| M % 4 | ^ n n
C
amalti
R
esimleri
NEVESER AKSOY Ressam. Plastik Sanatlar Doktoru
G
eçmişi çok eski çağlara ka dar uzandığı halde, camalti resimleri, dünyanın di ğer ülkelerinde olduğu gibi. Türkiye'de de üze rine çok az arattırma yapılmış, örneklerinin ender görüldüğü, bugün unutulmaya, kaybolma ya başlamış bir sanat dalıdır.
Öncelikle camalti
resminin ne olduğunu ve tekniğini açıklaya lım: Cam levhanın arka yüzeyine toz boyalar, guaş, yağlıboya, hatta günümüzde akrilik bo yalarla çalışılan soğuk resim tekniğidir. Görü nüşte kâğıt ya da tuval üzerine yapılmış resmi lere benzese de. çalışma yöntemi tam tersidir. Genelde bir resimde de taylar, imza ve tarih son safhada oluşurken, cam üzerine çalışmada, önce resmin deseni ve en üst te görünen detaylarla, imzadan başlamak ge rekir. Daha sonra çizgi ler arasındaki yüzevler. en son olarak da. arka fonda görünen renkler boyanır. Daha sonra, bo
yalı yüzeyi dış etkenler (Alsace bölgesidi ziz Joseph ve bebek Hz. Isa, F ran sa), (Seveser Aksoy koleksiyonu)
den korumak için, ar kaya kâğıt, karton, hatta tahta levha ko nur. Bazen resmin bo yamadan bırakılan kı sımlarından. arkadaki kağıt görüneceğinden, sanatçılar özellikle, resme güzel bir par laklık ve çekicilik ka zandıran. gümüş ya da altın yaldız kâğıt, metalik levha veya ay
na kullanmışlardır.
Bazı Türk camalti re simlerinde. diğer ülke lerden farklı olarak arka fonda desenli, iş lemeli kumaş parçası görünür.
Komplike bir hazırlık gerektirmeyen, hatta kâğıt üzerine çizilmiş bir deseni, cam levha nın altına koyarak, çoğaltma kolaylığı bu lunan bu tekniğin zor luğu, camın üzerine çizilen desen, gerçek re ters görüneceğinden, soldaki elemanın sağ da olacağını düşüne rek çalışmaktan gel
mektedir. Özellikle
vazı ve tarihlerde bu na dikkat etmek gere kir. Ayrıca, renkler ii~- tiiste kullanıldığı /• man, birbirlerini örtü
cii olduğundan, on ları düzeltme ve rö- uış vapnıak da im kansızdır.
I zerine çalışılan canı, boyalan vernik «zil>i koruduğundan, renkler canlılığını vı 11 arca korur. Ama yapanın teknik bil gi sizliği veya arkada koruvucıı kâğıt ya da levhanın bulun-
nıavışı yüzünden,
bugün pek çok eski Türk caıııaltı resmi, boyaları dökülmüş ve harap durumda dır. Toplumun gele nekleri doğrultusun- da. inanç ve duygu larına hitap eden bu
resimleri, genelde
resim eğitimi görme- ıııiş halk sanatçıları yaptığından, çalış malarına çoğu za man imza ve tarih koymuyorlardı. Bu yüzden, caıııaltı re simlerinin sanatçıla rı ve yapılış tarihleri n » o ukfp /fm ro K r f i \ ■ t'l a ' • ' T a B r i n w39 ■ u r / M t:l Jg ' T i L.. I ' »-i 1 t | L : «E V 7 V / ® l? f'w f§| M la \ f j i \ H h m İm- - 1» \\ Bft 11 | B* W B t m i t i İ Jr \ H ı i M 1 S
M en em Ana re çarmıha gerili Hz. Isa. (Romanya). Aereser Aksoy koleksiyonu)
pek bilinmemekle dir. I zerinde tarih bulunan bazı eski
örnekler. lopkapı M ü z e s i ' ıı d e k i 181 7" tarihli. Sul tan 11. Mahmut'a övgü. Mevlevi sikke mi formunda vazı-re- sinı caıııaltı ile Meh
met Sadık 'm
"1831" ve Mehmet Emin'iıı "1839" ta rihli. çevreleri çiçek motifleriyle süslü. Kur'an ayetleri yazı lı. hat caıııaltı çalış malarıdır. Türk ve İslam Eserleri Miize- si'nde de İbrahim Nuri'nin tamamen altın yaldız renkle çalışılmış. "1834" tarihli yazı caıııaltı eseri bulunmakta dır.
Türk caıııaltı sanat çıları. iiıılü hattatla rın yazı ve yazı-re sim kompozisyonla rından Mehmet Hu lusi gibi sanatçıla rın. 19. yüzyıl
baskı resimlerinden de örnek olarak yararlanmışlardır. Diğer ülkelerde de tanınmış sanatçıların yapıtlarının kopvalanna ve bazı geleneksel resimlerin benzer ör neklerine rastlanmaktadır.
Canlı ve parlak renkleriyle göze hoş gelen ve bir za manlar çok moda olan bu resimlere, eylerden başka kahvelerde, dükkanlarda, cami, tekke, türbe gibi yer lerde sık rastlamrdı. Konulan çoğunlukla dinî oklu ğundan. onlarda insanı nazara, hastalıklara ve bazı afetlere karşı koruyucu bir güç bulunduğuna inanılı yordu. Bu inanç sadece Türkiye'de değil, cüğer ülkeler de de geçerliydi.
Evde bereketi sağladığına ve hastalıklara karşı ko- nıduğuna inanılan "Şahmeran" (yan insan, yan plan görünüşlü yaratık) resmi, özellikle Doğu ve Giinevdo- ğu Anadolu'da evlenecek kızın çeyizinde bulunur ve
varak odasında asılırdı. "^erli uvurlari’ın isimlerinden H z . Ali'nin boynuzlu derle saraşı (Tunus). (S ereser Aksoy koleksiyonu)
Çin'de biryiice kişi (Çin). (A eceser Aksoy koleksiyonu)
Koruyucu güce sahip tanrıça (H indistan). (Xe ve ser Aksoy koleksiyonu)
(7
oluşan "Eshab-ı
Kelıf" gemisi, ya da "Amentii gemisi" ya- zı-resiııı koıııpozis- voııları da, genelde dükkanlarda, iş yer lerinde. bereket ge tirmesi dileâivle bu-c. ■ lundurulurdu. Bugün artık bunların, kâğıt üzerine yapılmışları na rastlanıyor. Hıristiyan ülkelerde tle Meryem Ana ve Hz. Isa'yı. Azizleri (Michel. Nicolas. Pa ul. Lııcie. Sebastien.
Anne, Catherine.
vs.), ejderha ile sava şan Aziz Georges'u. Merveuı Ana ve be bek Hz. Isa ile Aziz Joseplı'iıı Mısır'dan kaçışını. Hz. Isa'nın doğuşunu, son yeme ğim. çarmıha gerilişini konu alan resimler en sık görü
len dinî örneklerdir. Hindistan'da da koruyucu ve doğa üstü güce sahip olduklarına inandıkları tanrıları, bu- dist rahipleri, hatta kutsal gördükleri hayvanlan göste ren camaltı resimleri en sık rastlanaıılardır.
Türk camaltı resimlerinin konularını şöyle
sınıflandırabiliriz:
t- Yazılar (Allah, Hz. Muhanımed ve halifelerin isimleri. Besmele, Kelime-i Tevhit, Kur'an'dan ayetler, güzel sözler)
2- Yazı-resimler (Camiler, ibrikler, meyveler, kuşlar. Süleyman'ın mührü, Eshab-ı Kehf genüsi, Amentii ge min. Mevlevi sikkesi, Alevî, Bektaşî. Nakşibendî, Şaba- niye gibi tarikatların sembolleri, Hz. Ali'nin kılıcı Ziil- fikar)
Peru'dan canıaltı çalışmaları. (X ereserAkso\ koleksiyonu)
lıi camiler. Hicaz demiryolu. "Ah Minel Aşk" vazıh manzaralar)
4- Halk hikâyeleri ve efsaneler, figürlü kompozisyon lar (Hz. Ali'nin savaşları. Hz. Ali ve devesi. Hz. Mu- lıammed'in kanatlı atı Bıırak. Hz. İbrahim'in oğlunu kurban edişi. Şahname'den alınan Zaloğlu Rüstem. Siihrab. Hamza Pehlivan. Isfendiyar gibi kahraman ların boynuzlu devle ya da ejderle güreşleri. Şahme- ran. Deniz kızları. Sultanları gösteren tören resimleri, insan, hayvan ve sembollerden oluşan kompozisyon lar)
5- Osmanlı armaları
Senegal ve Tunus gibi Müslüman ülkelerde de Türk caıııaltı resimlerinin çok benzer örnekleri bulunmak tadır. Özellikle yazı-resiıııli kompozisyonlar. Hz. Mu- hammed'in kanatlı atı Burak ve Hz. Ali'nin Ebu Ta lih ile çengini gösteren resimler gibi. Senegal'de avrı-ca ülkeye özgü günlük ya
şamdan sahneler, sipariş üzerine yapılan portreler, halk hikayelerinden sahne ler ve Aıııadou Baıııba, Si- diya Baba. Mendione Laye gibi tarikat liderlerinin portreleri, özellikle son yıl larda sanatçıların sık çalış tığı konulardandır.
Canıaltı resminin tarihçesine de kısaca
değinelim:
Bir rastlantı sonucu keş fedilen ve M.Ö. 3500-2500 yıllan arasında Akdeniz ve Yakın Doğu Medeniyetleri Fenikeliler. Mısırlılar ve Ba- billiler tarafından da kulla nılan canım üzerine, ne za man resini yapılmaya baş landığı. kesnı olarak bilin memektedir. Aslında doğu lu canı ustalarunn ve Yahu- dileriıı. Hıristivaıılardan
1 azı-resim kuş
(Türkiye). (X ereser A ksoy koleksiyonu)
Nakşibendi tarikatı kompozisyonu (Türkiye). (Fethi k ay aalp koleksiyonu)
önce cam üzerini boyadıklan biliniyor, ilk Hıristiyanların buluşma ve saklanma yeri olan, antik Roma devri yeraltı mezarlıklarında, üzerlerinde pirimitif şekilde yapılmış, di nî konulu resimler veya semboller olan cam madalyonlar bulunmuştur. Roma'mn düşüşünden sonra, önemli cam imalatı merkezi olan Bizans'ta, camın resimle yüceltilme si tekniği de geliştirilmiştir.
İtalya'da zamanla unutulan bu teknik. İ4. yüzyılda Bi zans'tan gelerek yeniden canlanmış ve daha sonra Ona ve Batı .Avrupa'ya yayılmıştır. H. \V. Keiser'e göre bu dönem den en eski örnek. .Almanya'da Schwerin Müzesi'ndeki. 1320-1330 yıllannda yapılmış. Hz. İsa'yı çarmıhta gerili gösteren bir resimdir. Ayrıca. Kuzeydoğu .Almanya'da Rostock kentindeki Sainte-CroL\ kilisesinde bulunan mih rap da 14. yüzyıl başına aittir.
Yağlıboya resminden farklı olarak, canıaltı resmi mesle-_\ ereser A ksoy. canıaltı ressamı Mehmet Ali katrancı ile
atölyesinde.
ği terimi, ilk olarak 1684'te. Almanya'nın Augsburg ken ti arşivlerinde görülüyor.
C o n s t a n t i n o p l e ' u n 14-53'te Osmanhlann eline geçmesivle. Bizansh cam ustalannm özellikle Vene dik 'e kaçmalarının, camal- tı resminin Avrupa’da yay gınlaşmasının başlangıcı olduğunu, birçok batıb araştırmacı yazılarmda be lirtmektedir.
Avrupa'da 16., 1?. ve 18. yüzyıllarda, usta sanat ürünü olarak yapılan ca- maltı resimleri, 1770- 191-i yıllan arasmda, ca mıyla ünlü bölge Bohemya veT Oıta Avrupa'da, halk sanatı ürününe dönüşmüş tür. Bu yeni moda, camaltı sanatının Amerika'ya ve Çin'e kadar yayılmasını sağlamıştır.
Rönesans döneminde, Italyan yazar Cennino Cenni- ni, "Libro del Arte" kitabında, cam üzerine yumurta beyazıyla altın varak yapıştırıp, üzerine desen kazıma ve sonra da, kahverengi ya da siyah renkte koruyucu vernikle boyama tekniğinden de bahseder. Aslında bu teknik daha Hıristiyanlığın ilk zamanlarında, üzeri de sen kazdı ve boyanmış altın varağın, ısıyla birbirine kaynaşmış iki cam arasmda, sandöviç sistenü koruna rak, özellikle vazo ve kupaların diplerinde ve madal yonlarda uygulanması olarak biliniyordu.
Bugün Fransa'da "églomisé" cam olarak tanımla nan, üzeri boyalı ve desen kazılmış altın varaklı cam tekniği adım. Paris'teki dükkânında, Italyan gravür ve desenlerinin çerçevesine paspartü olarak yaptığı, bu tarzda çalışmalarıyla meşhur olan, 18. yüzyılda yaşamış Jean-Baptiste Glomy'den almıştır. Bu teknik özellikle saat, barometre, ayna ve çerçevelerde, mücevherat ve madalyonlarda, mobdyalarda ve dinî eşyalarda süsleme olarak uygulanmıştır.
Türkiye'de ise camaltı soğuk re sim tekniğinden tablo gibi resim lerin dışında, şişe içi süslemelerin de, aynalarda ve çerçevelerinde, hattatların mal zemelerinin bu lunduğu kutula rın iç ya da dış kapak üzeri lev halarında, dük kan ve işyerleri tabelalarında ya rarlanılmıştır.
Camaltı resim
Medine camii (Türkiye). (Xeceser Aksoy koleksiyonu)
mına ve ucuzluğuna bağlı kalarak gelişmiştir. Kââı- da modem teknikle baskı resimleri, kısa zamanda ucuza maleden 20. yüzyıl endüstrisi, cam fiyatları nın artmasıyla da, çok yaygın olan bu sanat dalı nı krize uğratmış, sonuç ta sanatçıların da fazla kazanç sağlamayan bu tekniğe ilgi göstermemesi ne ve bu sanatın kaybol maya başlamasına sebep olmuştur.
Tunuslu araştırmacı Mu hammedi Masmoudi, "Tu nus'ta camaltı resmi" (1972) kitabında, Tu nus'ta bu sanatm
kökü-H z . Ali ce devesi (Türkiye). (Neı-eser Aksoy koleksiyonu)
niin Tiirklere da- vandığını ve sa natçıların, ünlü hattatlarımızdan ve Türk halk sa natından esin lendiklerini, hat ta büyük hay ranlık duydukla rı Mustafa Ke mal'i bile, resim lerine konu al dıklarını yazıyor. Tunus'tan da bu sanat Senegal'e geçiyor. özellikle Bugün Dakar kentinde, camal- tı ressamlarının çalışmaları, yöre sanatı, cam en
düstrisine, mal
Sultan Mecid tuğralı camaltı. 19. yüzyıl Hat aletleri kutusu. (Topkapı Saray ı Müzesi)
halkı kadar, turistler tara fından da satın almıyor. Senegal camaltı resimleri üzerine sergiler düzenle nen Fransa'da, özellikle Paris'teki bit pazarları ve bazı dükkanlarda, bu re simleri görmek ve satın almak mümkün.Camaltı resimlerine batık araştır macı ve koleksiyoncuların ilgisi, Türklerden çok ön ce başladığı gibi, halen de devam etmekte, bu yapıt ların konulmasına çalışıl makta, sergiler düzenlen mekte, yeni yazılar ve ki taplar yayınlanmaktadır. Son olarak geçtiğinüz ay larda Paris'te, Naif Sanat Müzesi 'ııde gerçekleşen camaltı sergisinde, Avru pa ülkeleri 18-20. yüzyıl lar camaltı resimleriyle, çağdaş Fransız sanatçıla rın cam üzerine çalışma ları yer almıştı. Değişik ülkelerden. ııaif resnn gö rünümündeki bu halk sa natı ürünlerinin, dikkati
çeken ortak özelliği, renklerin genelde caıılı ve satıhsa! olarak kullanılıııasıy- dı. Aslında bu özellik, Türkiye, İran, Hindistan, Japonya, Peru, Senegal, Suriye, Tunus ve başka ülke camaltı resimlerinde de dikkati çekmektedir. Klasik batı resmine tepki gösteren modern sanatçıların, sanat teorisine
çok uygun olan camaltı resimlerine, 20. yüzyılın başında özellikle Kan dinsky, Klee, Franz Marc gibi, "Blaue Reiter" ekspresyonist grubu sanatçıla rı ilgi duymuş, koleksiyon yapmış, hatta 1912 yıllığında 6 adet halk ca- maltı resmine yer verdikleri gibi, bu teknikle çalışmalar yapmışlardı.
Türkiye'de ise camaltı resimlerinin
değeri, özellikle sanatçılar ve koleksiyoncular tara fından anlaşılmış, ender
örneklerin kaybolması
önlenmiştir. Müzelerimiz bu dalda zengin bir ko leksiyona sahip değildir. Paris'te Sorbonne Üniver- sitesi'nde. 1981 vılıııda verdiğün. "Türkiye'de ca- maltı resmi" yüksek li sans tezimi hazırlarken, özellikle batılı araştırma cıların yazılarının yanısı- ra. çok yönlü değerli sa natçı, rahmetli Malik Ak- sel'in Türk halk sanatı re simleri üzerine kitapların dan yararlandım. Türk camaltı resmileri üzerine bilmen ilk yazı, tüne Ma lik Aksel'üı "Türkiyemiz" dergisinde (No: 6 Şubat 1972) yalınlanan, "Ca- ıııaltı Resimleri" makale sidir. Benim de Türk ca- maltı resimleri üzerine "Sanat Çevresi" (No: 200 Haziran 1995) ve "Türki yemiz" (No: 79 Eylül 1996) dergilerinde yazılarını yayın lanmıştır.
Bugün amk unutulmaya başlayan bu sanatın yeniden canlandırılması ve daha geıüş halk kitlesi tarafından ta- mnıp bilinmesi için, sergiler düzen lenmesi ve bir kitabın yayınlanması gerekmektedir. D
(t n u t i
İ i iH I
Hicaz Demiryolu (Türkiye). (Balkan ,\a c i Lslirnyeli koleksiyonu)
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o ro s Arşivi