Kânunusani 20
I
Ym anistan M ektubu
]
o m T Î I I I L I I I I
törhcmiotko
İnsanlar Öldür
-m em eli, Sükûn
riçinde Yaşamalı
Atlnay! ılyarete giden hukuk fakül- te.ı talebeleri bu «eyahatlerini bi- tirdiler ve şehrimize döndüler. Fakat, eyete refakat eden arkadaşımızın eli- mue geç gelen şu mektubunu, oradaki •amimî intibaları göstermesi itibarile □•rcediyoruz:
Atina, 11 (Darülfünunlulara
refakat eden arkadaş mız-
dan) — Burada Delfi otelinde
oturuyoruz. Akşam sefirimiz
Enis Bey otele geldi, bizimle uzun müddet görüştü ve salı
günü için bizi sefaretaneye
davet etti. O sırada ziyareti mize gelen Yunan Darülfünun-luları, sefirimiz otelden ayrılır ken:
Yaşasın Türk sefiri;
diye bağırdılar ve çok alkış ladılar.
*
Akşam yemeğini Panteon
lokantasında yedik. Bize çok mükellef bir sofra hazırlan
mıştı. Lokantanın cazbandı
bizi “ Arşın malalan,, operetile karşıladı.
*
Sabah on buçukta Darülfü nuna gittik. Darülfünun emini bize limonata ikram etti. Bu rada söylenen nutuklar ara sında profesör Nikolün sözleri bizi çok mütehassis bıraktı. Profesör vaktile uzun müddet lstanbulda bulunmuştur. Güzel bir Türk şivesile şunları söy ledi :
— Beni af buyurunuz; size kendi lisanınızla hitap edece ğim. Çünkü ben 27 seneden- beri bu lisanın hocasıyım.
İnsanlar dünyaya birbirlerini öldürmek için değil, belki sü kûn ve muhabbet içinde ya şamak için gelmişlerdir! Biz ilim adamları bu iddiadayız.
Muhterem Efendiler, Yunan talebeleri sizi pek büyük bir dostluk ve muhabbetle karşıla dılar. Esasen üç gündenberi çehrelerindeki beşaşet bunları ifadeye bir delili kavi değil midir ? Hepsinin kalbinde size
karşı büyük bir muhabbet
vardır.
Fakat bunları tavır ve çeh relerde nekadar ihsas etseler lisanla ifade etmek kadar kuvvet li olamaz. İşte bu lisan ayrılı ğı ile dir ki Yunan talebeleri size çok derinden duyduklarını tamamile izhar etmek hususun da müşkülâta duçar oluyorlar.,,
Profesörün ana dilimizle
söylediği bu nutka, müderris Reşit B. samimî bir mukabe lede bulundu ve hususî müna sebet ve ziyaretlerin devletlerin
resmî dostlukları için büyük
bir yardımcı olduğunu ifade etti. Öğleye doğru “ Akademi„ye gittik. Burada güneş ve ışık mabudu“ Apollon, „ kadınlık ve aşk mabudesi “ Atene„nin muaz
zam sütunlar üzerindeki hey
kelleri insana kadim tarihin
bütün azametini hatırlatıyor.
Salon çok mükemmel ve
ilim havasının bütün hususi yetlerini taşıyor. Akademinin yüze yakın azası Yunanhlarır en büyük âlimleri arasmdaı seçilmiştir. Bilhassa akademi nin müzesi çok zengindir ve
tarif edilemiyecek derecede
kıymetli eserler vardır. Yu
nanlıların 1830 da ilk hürriyet hatırası olarak yaptıkları pa ralar büyük bir itina ile mu hafaza edilmektedir.
T aha Ay
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi