Hayatta neler oluyor
DÜŞÜNCELER
S Ö Z L Ü Ğ Ü
POLİTİKACI
Her zaman gayri memnun olan bu proje adamları, yenilik getireceğiz di ye nizamsızlık getirirler, onları tam zamanında uzaklaştırmayı bilmek lâ zımdır.
Baron de Statsart PRENSİP
Prensipler, ihlâl edilmek için yapıl mışlardır. İnsan olmak da bir vazife dir.
Gr. Greene
Sokaklardan ırmak gibi kan da ak sa, prensipler prensiptir.
R. Kipling
Merhametli ve hassas bir kalp, in sanlık prensibi; utanç ve kin hissi, adalet ve eşitlik prensibi; saygı ve fe ragat hissi, sosyal münasebetler pren sibi; doğru ve yanlış, haklı ve haksız prensibi de basiret prensibidir.
Konfüçyüs PROBLEM
Bana bu problem güç demeyiniz, eğer güç olmasa idi, problem olur mu idi?
F. Foeh PROFESÖR
Bir profesör neye benzer? İçinde ko kulu bir merhem olan bir şişeye. Açar sak, koku yayılır. Kaparsak, koku kaybolur.
Le Talmud RENK
Hayır, hayır Monet (meşhur res sam) nin üstüne siyah koymayın. Si yah, renk değil, renksizliktir. (Monet' nin cenazesinde).
Clemenceau RESİM
Resim, hissedileceği yerde gözle gö rülen bir şiir, şiir de, görüleceği yer de, hissedilen bir resimdir.
Lâonard da Vinci ROMANCI
Romancı, görünmeyen hadiselerin tarihçisidir.
Charles Plisnier RUH
Büyük ruhlar kendilerini belli et mez, saklanırlar. Çok zaman biraz orijinallik gösterirler. Zannedildiğin den çok daha büyük ruh vardır.
Stendhal
GSSDD
BAKİ SÜHA EDİBOĞLU
R a d y o d a Şiir
Istanbyl Radyosu'nda haftalardır süregelen bir program var. Her pazar sabahı yayınlanan bu dizinin adı: «Mikrofonda Şiir ve Sohbet». İş hayatının yorgunluğu, şehirlerin boğucu havası ve gittikçe artan araç gürültüsüyle dopdolu ge çen günlerden sonra, evinde rahat etmek iste yenlerin, zevkle diklendikleri bir program bu... Teknik ne kadar ilerlese, insanlar kendilerini gündelik hayatın manevî değerleri ezen çarkla rına ne derece kaptırsalar, yine de his âlemleri ni zaman zaman dalgalandırmak ihtiyacını duy- maktalar.İşte, her hafta sonu radyolarını açanlar, ba zen Yunus Emre'nin mısraları ile halk edebiya tımızın bu ölümsüz ozanının dünyasında dola şıyor, bazen Yahya Kemal ile İstanbul'u gezi yorlar. Sonra, daha yakın geçmişlerden bir şair, bir Orhan Veli çıkıyor karşılarına. Onun gözüy le Rumelihisarı'nı, Köprü'yü görüp duygulanı yor, onun dilinden La Fontaine masallarını tek rarlayıp tebessüm ediyorlar.
Geçenlerde bu defa karşımıza eski yıllarda şiir yazan, sonra şiiri bırakan bir ozanın mıs raları çıktı. Bu, çok kişinin gerçek adını bilme diği, şiirleri bestelenen şairi, programın düzen leyicisi Baki Süha şöyle tanıtıyordu:
— Sevgili dinleyiciler, sîzlere bu hafta, Şev ket Hıfzı'dan bahsedecek ve sevilmiş şiirlerin den bazılarını sunacağım. «Bu Şevket Hıfzı da kim?» dediğinizi duyar gibi oluyorum. Şevket Hıfzı, tanınmış sohbet yazarı, radyo konuşma cısı Şevket Rado'dur. 1931 yılından başlaya rak, 1941 yılına kadar tam 10 yıl Şevket Hıf zı imzasıyle şiirler yazan Rado, sonra şiiri bı rakmış, biraz sitem ederek söyleyeyim, şiirin vefasız çocuklarından biridir.
Sohbetçi, şairin özelliklerini de şu sözlerle naklediyordu:
— Uzunca boylu, muntazam vücutlu, ciddî bakışlı bir insan. Fakat sohbetlerinde, ardı arka sı kesilmeyen nükte ve şakalarıyle ve bilhassa anlatışındaki özellikleri ile etrafında sıcak bir dost çevresi yaratabilen bir mizaca sahip...
Ediboğlu, Şevket Hıfzı'nın iç dünyasını bir de Şevket Rado'nun kaleminden bize tanıttı:
«Şevket Hıfzı, benim gençliğimin adıdır, diyordu Rado. Keşke âdet olsaydı da, herkesin,
biri gençliğine ait olmak üzere, iki adı bulun saydı... Çünkü gençlik büsbütün başka bir hal. O kadar başka ki, insanın ilerlemiş yaşlarda ulaştığı şahsiyet ile, gençken taşıdığı varlık ara sında, zamanla hiç bir mürresebet kalmıyor... Aradan yıllar geçtikten sonra, insanın gençliği ile yaşlanmış halinin karşı karşıya gelmesi mümkün olabilseydi, acaba ikisi birbirlerini ta nıyabilirler miydi? Hatta dost, arkadaş olabilir ler miydi? Doğrusu, bu soruya «Evet» demek bana güç geliyor.»
Bu defa Rodrigo'nun gitar konçertosunun na meleri arasında. Şevket Hıfzı'nın «Kördüğüm» isimli şiirini, Baki Süha'nın sesinden dinliyoruz:
öyle uzak ki yerim Uzakları aşıyor Bütün özlediklerim Benden ayrı yaşıyor Ya her şeyim, ya hiçim Sorma dünyam ne biçim. Bir kördüğüm ki içim Çözdükçe dolaşıyor...
Ardından, şarkıcı Hümeyra'dan «Kördüğüm» le, yine bir başka şarkıcıdan Ayla Dikmen'den, aynı şairin bestelenmiş «Yanan Mum»u geliyor:
«Kördüğüm» şarkisiyle ün yapan Hüm eyra.
Sonunda, sıra «Bir Gün» şiirinde:
Bir gün geldiğim yola Dönüp bir bakıversem Dal gibi sağa sola Rüzgârla ak:versem... Bir hat çeksem kedere, Ruhumu birdenbire, Git istediğin yere, Deyip bırakıyorsam...
Baki Süha Ediboğlu, programından sonra, kendi tanıdığı Şevket Hıfzı'yı bize şöyle anlattı:
— Yıllar önce, Ankara'da, akşam oldu mu, şair dostlar o zamanlar çok tanınan, pastane lerde toplanırdık. Genellikle İstanbul Pastanesi olurdu buluşma yerimiz. Cahit Sıtkı, Ahmet Muhip, Sait Faik, Şerif Hulusi ve Şevket Hıfzı, bu toplantıların gediklilerindendi. Aralarında en genci bendim. O buluşmalarımız hâlâ hatı- rımdadır. Saatlerce oturur, birbirimize şiirleri mizi okur, edebî sohbetlere dalardık. Şevket Hıfzı güzel şiir yazardı. Şiirlerini o yıllarda,
ya-İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi