• Sonuç bulunamadı

Ölümünün 10. yıldönümünde:Cemal Reşit Rey ağabeyi Ekrem Reşit'i anlatıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ölümünün 10. yıldönümünde:Cemal Reşit Rey ağabeyi Ekrem Reşit'i anlatıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAHtFE ALTI

ıı i 11111 in ı ıırrrr rmn »m rmmımııi ?ftmı^

SANAT HAYATI

I

Ölümünün 10. Yıldönümünde

E k rem R eşit Rey san at h a y a tın a çocukluğunda T ü rk çe ve E F ran sızca şiirle r y azarak atıld ı. Şiirle b irlik te resim y ap m a m e- , 5

ra k ı da erk en gelişti. S onra rom an sa n a tın a yöneldi ve ilk ro - - m a n ı F ransızca yazdığı «Le T u rb an Dénoué» (Ç özülm üş S a rık ) - ü n lü edip M aurice M agre’ın b ü y ü k h a y ra n lığ ın ı çekm esine ra ğ - E m en, eserin ikibiıı sahifeyi b u lu şu , genç b ir y a zarın ilk eseri E için uzun sayıldığından b aşk a b ir rom an la o rta y a çıkm ası u v - — gu n görüldü ve «La N ouvelle R evue Française» in sahibi tia s - Z to n ! Gallimard kendisiyle beş rom an ve üç tarihî eser için an- E la ş m a fy a p tı. ti k o larak «Désorientée» rom anı G allim ard ¿T ayın-

E

la rın d a n çık arak o zam anın' gazetelerinde övüldü ve geniş ilgi 5

gö rd ü . Sonra d ö rt yıl ü zerinde çalıştığı « B arbaros H a y re ttin ’in E H ayatı» eseri G a llim a rd ’m «Ünlü A d am ların H ayatı» koleksi- E y o n u n d a, yay ın lan arak b ü y ü k yankı u y a n d ırd ı ve E k re m R eşit ~ 'R ey h ay atın ın so n u n a k a d a r şerefle taşıdığı ve ken d isin e baş-

E

kan G a sto n ıR ag eo t’n un te k lif ettiği « F ra n sa -E d e b iy a tç ıla r D er-

ııeği» üyeliğine seçildi. E ser Çince’ye v a rın c a y a k a d a r $ çeşitli E d ille r e . çevrildi. Ayrıca Fransa'nın «Palmes Académiques» ün- ” vanını-.aldı.

E

OPERA LAR : E k re m R eşit Rey’iıı kard eşi C em al R e şit.H e y E ile b irlik te y a z d ık la n .ilk T ü rk O p eraları, o p e re tle r i,v e .rö v ü le ri “ polifopik Türk> müziğinin ileri örnekleri o la ra k ö lü m sü z d ü rle r.

E

B u n la r: 1917’de «La F u g itiv e» , (beş p e rd e lik o p era), «Le P e tit E Chaperon Rouge» (D o stla r arasında özel o la ra k ’ o y n a tıla n .o p e -

E

r e t ) ; 1922’d e, «S ultan Cem », o perası; 1923’te M ontecarlo operası

E

için Leon • Jé h in ’in isteğiyle ¡«L’E nchantem ent» operası ;;1928’den

E

itib a re n yeni T ü rk operası «Zeybek» (F o lk lo rjü z e rin e i b u ope-

E

ra n ın neden h â lâ oynanm adığı so ru lu r?) ve 1929’d a kö y öykü-

E

lerin d en alınan «K öyde B ir Fâcia» (1 p erd elik o p era). 1944 - = lS47’d e , y azd ık ları «Çelebi» operası ise m a n z u m d u r4 ve o y n an -

E

m am ıştır.

O PER ETLER : «Üç Saat» (1932), «I.ükiis H ayat»t(1933), «D eli

E

Dolu» (1934), «Saz Caz» (1935), «M askara» (1936), «H ava Cıva»

E

(1943). =

RÖVÜLER: «A dalar» (1935), «A labanda» (1940), «A ldırm a»

E

(1941). =

E k re m R eşit Rey ay rıca m üziksiz o larak Ş eh ir T iy a tro la rı-

na iki piyes yazdı ve b u n la r geniş ilgi u y a n d ırd ı. En çok sev-

E

0 iğini söylediği «Saadet Sarayı» ise henüz oynanm adı.

E

ııııımiMiımmmıııııiMiıımımmmmS^

Selmi ANDAK

On y ıl önce b u g ü n , 13 T em m uz 1959-das.Türkiye ve ¡d ü n y a sa­ n a t âlem i b ü y ü k b ir edebiyatçı, şair, tiy a tro ;a d a m ı, eleştirici, ra d ­ yo y a y ın la rı uzm anı, pedagog ve aynı zam anda k a rd e ş i Cemal R eşit R ey’in bestelediği ilk T ü rk opera, operet, rö v ii ve ¡m üzikli o y u n ların « lib re tis t.i olan EKREM R E Ş lT R EY ’i . k aybetm işti... E v et, E k rem R eşit Rey böylesine ç e şitlıîb ö lü m le rd e k i'u s ta lığ ı ve derin yabancı dil bilgisiyle eşi e n d e r b u lu n a n sa n a t a d a m la rın ­ dan biriy d i. 59 y aşın d a k ay b ettiğ im iz b u d eğ erin y e ri kolay ko­ lay doldurulam az...

Radyo skeçleriyle de tanınan E krem R eşit Rey. b ir zam anlar İstanbul Radvosu'nda sevdiği sanatçılarla birlikte..

Ekrem Reşit Rey

törenle anılacak

Merhum sanatçı Ekrem

Reşit Rey, 10. ölüm yıl­

dönümü dolayısiyle bu­

gün saat 11 de Edirne-

kapı Şehitliğinde törenle

anılacaktır.

,

E krem R eşit Rey, 1900 yılında İsta n b u l’da doğm uştu. Babası e s k i1 Dahiliye N azırlarından Ah­ m et R eşit Rey, T ü rk edebiyatın­ da «H.‘ Nâzım» im zasıyla ü n ka­ zanm ıştı. A nnesi S adrazam Et- hem P a şa ’n ın to ru n u Fethiye h anım dır. İk i kızkardeşinden ab­ lası Sam im e K em al S ait (S ad ­ razam K üçük S ait P a şa ’nın ge­ lin i); ve k ü çü k kızkardeşi. Sami- ne A rgeşo ise b ir sü re önce so­ n a e ren h ayatının: so n u n a k ad ar İstan b u l Ş eh ir O rk e stra sın ın vi­ yolonistiydi. E rk ek kard eşi Ce­ m al R eşit Rey, hepim izin tan ı­ dığı ün lü kom pozitör ve o rkes­ tr a şefi’dir. C e m a l R e ş it R e y ( s a ğ d a ) a ğ a b e y i ( m e r h u m ) E k r e m R e ş it R e y ’e a i t h â t ı r a l a r ı n ı a r k a d a ş ı m ı z S e lm i A n d a k ’a a n l a t ı y o r .

Ağabeyini anlatıyor

Üç yıl G a la ta sa ra y L isesinde o k u d u k ta n sonra 1913 yılında ailesiyle b irlik te P a ris ’e y e rle ­ şen E k rem R eşit Rey, orada iki y ıl «Bu/fon» L isesinde okum uş, fa k a t O sm anlı D ev leti’nin F ra n - sız la ra k a rş ı savaşa girm esi ü - zerine, gene ailesiyle İs v iç re ’ye g eçerek C en ev re’ye y erleşm iş­ ti. O rad a «S aint A ntoine» K o­ le jin d e n sonra Ü n iv ersite E d e­ b iy a t F a k ü lte sin e giren E. R. R ey, ay n ı zam anda C enevre G üzel S a n a tla r A kadem isi Re­ sim b ö lü m ü n e devam ed erek «B irinci Ö dül» kazanm ıştı.

Çalışma dolu bir hayat

1919 da ailesi y u rd a dönünce E. Reşit Rey • T ürkçe ve F ra n ­ sızca ş iirle r y azm ağa devam e t­ ti ve b u n la r çeşitli dergi ve ga­ z e te le rd e y ay ın lan d ı. Bu arad a O sm anlı B an k asın d a m e m u r

o-la ra k çalıştı. B anka k endisini 1925 yılında L o n d ray a s ta ja gön­ d erm işti, fa k a t b i r yıl sonra ciğ erlerin d e arıza o ld u ğ u g ö rü ­ le re k P a ris ’e n a k le d ild i. Bu a ra İsv içre d ağ ların d an «Da- vos»ta b irk a ç ay k ü r y a p tık ta n sonra sağlığına k a v u şa ra k P a ­ ris'e döndü. P a ris ’te T ü rk sefa­ re tin d e en iştesi F e th i O k y a r’ın y a n ın d a ataşelik ödevi gördü. A y n ı zam anda F e th i O k y a r’m « S erbest F ırk a» zam a n ın d a o- m ın k â tib i o larak da m e ş h u r İz m ir gezisine k atıld ı.

E krem R eşit Rey, İsta n b u l’a döndükten so n ra d a b irço k de­ fa P aris’e kitaplarının yayını ko­ nusu için gidip gelm işti.

E krem R eşit, yorulm ak bilm ez çalışma gücüyle dolu, k ü ltü r ve san at hayatı yam sıra, sağlığı ba­ kım ından ıstırap lı günler de ya­ şam ıştı. A m a o h e r şeyi büyük b ir sü k û n et ve olgunluk içinde k arşılam ıştı... ,

Onun «sanat ve ıstırap dolu hayatı» m , onu canı k a d a r seven ayrılm az kard eşi Cem al R eşit Reyim ağzından dinleyerek .be­ lirtm eye devam edelim :

— «Rahm etli b iraderim , 1936 yılında şiddetli böbrek sancıla­ rından m uztaripti. 1938 yılında m erhum A li Ç etinkaya’nııı arzu ­ suyla A nkara Radyosunun açılı­ şını yapm ak üzere Radyo T em ­ sil Şefliğine tayin edilm işti. 1939 da iinlü P ro fe sö r N issen, kendi­ sini C errahpaşa hastalıanesinde am eliyat ed erek b ö b rek taşın d an k u rlard ı. A nkara Radyosundaki ödevine döndü. F ak at bu sırad a hangi ödevin başında bulu n d u ­ ğunu şim di hatırlayam adığını Selim S a rp e r’in idaresinde ra d ­ yo kadrosunda yapılan ten sik at

E k rem R eşit Rey, san ata old u ­ ğu k ad ar ta b ia ta da bağlıydı. Oııu çok sevdiği sandalında din-- len iık en görüyoruz..

bahanesiyle hem E krem R eşit’in tem sil şefliği, hem de üzerim de bulunan B atı Müziği Şefliği b aş­ ka bölüm lere bağlandı. Bunun üzerine iki k ard eş İs ta n b u l’a dönm eyi uygun bulduk.

Ekrem Reşit, bu ândan hayatı­ nın sonuna k ad ar İstanbul Ü ni­ versitesi ve Teknik Ü niversite’de Fransızca öğretm enliği yaparak, değerli öğrenciler yetiştirdi. M er­ hum böylece pedagoji sahasında da faaliyet göstermişti.

Son yolculuk

E k r e m R e ş it R ey ( s a ğ d a ) k a r d e ş i C e m a l R e ş i t R ey le b ir li k te « Ç eleb i» o p e r a s ın ı y a z d ık ­ l a r ı g ü n le r d e .

B U Ç M A C A

Bacak

kurtaran

tel

Y ukarıdaki fotoğrafa^ Jbakar bakm az herkesin a k lın a VGina Lollobrigida şim di det m iyop m u oldu?» şeklinde b ir sual gele*

1956 yılında parm aklarında baş- lıyaıı b ir arıza, m üteaddid ta h ­ lil ve ıstırap verici denem eler so­ nucunda acı bir gerçeği ortaya çıkardı. Ekrem Reşit amansız b ir hastalığa: «ıııiyopati» yani a- dalelerin progressif erimesi has­ talığına tutulm uştu. Bu hasta­ lığın ilk ânından beri kendisi ıs­ tırabının m ahiyetini biliyordu ve lıunu doğuşundan beri son derece sağlam olan din’e bağlı­ lığından ve derin inancından kuvvet alarak büyük tevekkül’le kabul etmişti... Bizler son üm it­ le kendisini bir dostun refaka­ tine bırakarak A lm anya’ya Hanı- burgtaki Prof. P ettc’ııln Nörolo­ ji kliniğine göndermiştik. Üç ay sonra. Prof. P ette’ııin, İstanbul’da biraderim in doktoru Prof. Ke­ nan Tiikel vasıtasıyla ümitsiz d u ­ rum u bize bildirmesi üzerine o- nuıı yurda dönmesini uygun b u l­ duk. Kendisi son bir defa çok sevdiği P aris’i te k ra r görmek is­ tedi, Paris’te bir hafta kaldıktan sonra bir T ü rk vapuruyla Istan- bula döndü. Geldiğinde hiçbir hareketine sahip değildi. Yemek­ lerini dahi başkası yediriyordu. Amma bir tek defa şikâyet etti­ ğini hatırlam ıyorum !.. 13 Tem­ m uz 1959 günü akşam ı kollarım ız­ da ruhunu teslim etti...»

Referanslar

Benzer Belgeler

• Halkın hep rüya kahramanı gibi gördüğü, prenses gibi anımsadıkları insanların onlar gibi olduklarını göstermek istiyorum. Hülya Aksular eğer kuğu oynuyorsa

Yetmiş, yetmiş beş yıllık cefakâr bir hizmet döneminden sonra Şehir Hatları’ ndan törenle ayrılan tek Şirketi Hayriye vapuru “ 68 Güzelhisar” , son selamını

Muhlis Sabahattin esaslı ir şekilde bilmediği garp musi- isine hiç sokulmamış ve eski mu »ikimizde biıgiıl ve ona meftun bir baba evinde o musikinin ahen­ gi

Konser­ den sonra bizi sahneye getirmeleri ve kırmızı kur- delâlarla sarılı armağanlarımızı almamız ve hediyeyi aldıktan sonra da çarçabuk sahneden koşarak

Zekâya hay­. ran, duyguyas

Mebruke Cemal’in kızları, Dilek Tulça ve Arzu Atakan’ın sevgili anneleri, Melih.. Tulça ve Hakan Atakan’ın sevgili kayınvalideleri, Murat, Yasemin

Ancak, onun saray tarafından ne kadar tutulduğunu bilmediğinden kendi azledilerek yerine Cevat Paşa tayin olundu ve bir süre sonra da mareşallik rütbesi

Necip Fazıl ’ın eserleri, oğullan Mehmed ve Osman Kısakürek tarafından devam ettirilen Büyük Doğu tara­ fından yayınlanıyor. Hitabeleri, makaleleri, sohbetleri,