• Sonuç bulunamadı

Atatürk'ün söylev ve demeçleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk'ün söylev ve demeçleri"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

77

^

Yabancı Basınla

Yapılan Konuşmalardan...

Atatürk'ün barış amaçları ve barış konferansı Kapitülâsyon­

lar ve Musul Meselesi üzerinde Le Journal muhabiri Paul Her-

riat ile 25 Aralık 1922 de Çankaya'da yaptığı konuşma. Bu

konuşmanın

Türkçe çevirisi uHâkimiyet-i Milliye» gaze­

tesinde yayınlanmıştır (2 Ocak 1923).

— Türkiyeye kargı dalma İyi niyetler beslemiş

olan Fransız kavminin, Türkleri, içinde bulunduk

lan savaş halinden çıkmış görmek arzusunda bulun duğuna ve Türk isteklerinin haklı ve akla yakın olduğunu takdir ettiğine samimî surette inanıyorum. Bundan dolayıdır kl Lozan’daki delegelerinizin takın dıkları tavırdan derin surette hayrete düştüm. Ve bu delegelerin memleketiniz halkoyunun gerçek ter cümanı olduklanna inanamıyorum.

Konferansın bu kadar uzun süreli olacağını da beklemiyordum. Konferans bir ayı aşkın zamandan beri işe başladığı halde konuşma konusu edilen me selelerden hiçbirini halletmedi. Beş hafta İçinde hiçbir noktada anlaşma hasıl olmadığı cihetle bu konferansın ne zaman sona ereceği sorulmağa değer. Halbuki Türkiyenin İstekleri bütün dünyaca ve bil

hassa Lozan’da toplanan hükümetlerin delegelerince

tâ önceden biliniyordu. Delegelerimiz hiçbir yeni dilekte bulunmadılar. Onların istekleri memleketi mizin yaşaması için gerekli olan şartların ancak asgarî sınırlarını içine almakta İdi. Benim düşünce me göre konferanstaki delegeler bir parça iyi niyet beslese idiler, konuşmaların uzaması için ortada hiç bir sebep kalmazdı.

İstanbul ve Marmara Denizinin selâmeti ve taarruz dan uzak bulundurulması üzerinde gerekli teminat verilmek »artı ile Boğazların serbestliğini en önee ileri süren biziz. Bugüne kadar bunu yapmadılar. Buna benzer teminat isteğinde bulunduğumuzdan dolayı bizi suçlayamazlar. Bugün bizi Lozan’a davet eden kimsilerin konferansın açılmasından önee tsttnbulun bize geri verileceğini vadeden insanlar olduklarını hatıra getirince, bu vaadin bize iyi niyetle yapılmış olmasından şüphe etmeğe başlıyoruz. Çünkü Istan bul’un selâmet ve emniyeti için gerekli olan şartlar

TAKIN TARİHİMİZ

üzerinde bugün bizimle pazarlık yapılmak isteniliyor. Bu husustaki düşüncelerimi söylemeyi Boğazlar meşe leşinin halledileceğini öğreneceğim güne erteliyorum.

Musul vilâyetinin millî sınırlarımıza dahil top raklardan olduğunu defalarca ilân ettik. Lozan’da bu gün karşımızda yer almış olanlar bunu pekâlâ bilir ler. Vatanımızın sınırlarını tayin ettiğimiz zaman büyük fedakârlıklara katlandık. Menfaatlerimize ay kırı olmakla birlikte anlaşma ruhu ile hareket ettik. Artık milli topraklarımızdan en ufak bir parçasını bizden koparmağa çalışmak pek haksız bir hareket olur, Buna aslâ razı olamayız.

İngilizlerin bu gerçeği tanımakta tereddüt et melerine şaşıyorum. »Tereddüt ediyorlar» cümlesini kullanırken düşüncemi eksik bir surette söylemiş oluyorum.

Diğer taraftan bu meselede Fransa ve İtalya’nın taklbettiği pek tarafsızca hareket tarzı da hayretimi çekmekten geri kalmıyor. Şimdiye kadar Lozan bize şaşılacak başka manzaralar da hazırlamaktan gerf durmadı. Kapitülâsyonların konferansta birçok top lantılsrı işgal etmiş olması sebebini bir türlü anlı yamıyoruz. Bu meselenin bahis ve tartışma konusu edilmesi bile millî izzeti nefsimize yöneltilmiş bir hakarettir. Kapitülâsyonların Türk m illet için ne derecede nefret edilen bir şey olduklarını size tarife muktedir değilim. Bunları diğer şekil ve adlar altın da gizliyerek bize kabul ettirmeğe muvaffak olacak larım tasarlayıp hayal edenler bu konuda çok alda myorlar. Çünkü, TUrkler, kapitülâsyonların devam edişinin kendilerini pek az bir vakitte Ölüme götüre ceğini pek iyi anlamışlardır. Türkiye, esir olarak mahvolmaktansa, son nefesine kadar mücadeleye ve savaşa azmetmiştir.

Ümit ederim ki, bizimle barış yapmak istedik

(2)

lerini söyliyenler görüşlerinde ayak diremeden, bu meselede Türk milletinin azim ve iradesi aleyhine yürümek kabil olamıyacağını anladıklarım yakında göstermekte acele edeceklerdir.

Azınlıklara gelince, bu konuda değiştirme me selesini düşünmüştük. Diğer devletlerin delegeleri de bu alanda bizim düşüncemizi kabul ve desteklemiş tiler Lâkin bir fesat hıyanet ocağı bulunan, memle kette ayrılık ve kötülük tohumları saçan, hıristiyan hemşerilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluk

ve felâket sebebi olan Rum patrikhanesini artık

topraklarımız üzerinde bırakamayız. Bu tehlikeli

teşkilâtı memleketimizde alıkoymaya bizi mecbur et

mek için ne gibi sebepler gösterilebilir?

Türkiyenin Rum patrikhanesi için topraklan üzerin de bir sığmak göstermeğe ne mecburiyeti var? Bu

fesat ocağının gerçek yeri Yunanistan’da değil

midir?

’Merkezi hükümetimiz bütün bu noktalar üzerin de delegelerimize, Millî Misak hükümleri ile uygun düşen kesin talimat vermiştir. İsmet Paşa, bu konu larda tam yetkilere sahiptir. Ve Lozan konferansı

çalışmalarında görülen gecikmelerin hiçbirinden

hükümetimize sorumluluk yöneltilemez ve kabahat yüklenemez.

Devletlerin iyi niyetimizi anlıyarak şanlı, muzaf

fer ordumuzu savaşta tutmak kabil olamıyacağını

takdir ile makul bir süre içinde konferansa son ver ineğe karar vereceklerini hâlâ ümit ediyoruz.

Paşa Hazretlerine «Lozan Konferansının miiza kerelerinin sizi tamamen memnun edeceği düşüncesin

de misiniz?, diye sordum. Aşağıdaki cevabı vererek konuşmalara son verdiler

— Biz bu konferanstan yalnız uygun sonuçlar bekliyoruz. Millî isteklerimizi yerine getirmiyecek bir sonucu kabul etmiyeceğiz. Lâkin şimdilik kon feransın böyle ters bir sonuç vereceğini farzetmek için ortada bir belirti de yoktur. Türk milleti de bütün dünya ile birlikte Lozan Konferansının bitme sini sabırsızlıkla bekliyor. Konferans beklenen barı şı getirmiyecek olursa, herhalde bundan dolayı bize hiçbir sorumluluk yüklenemez.

Medeniyet dünyasının unutmaması gereken bir önemli nokta daha vardır. Büyük Millet Meclisi ta rafından idare edilen yeni Türkiye, BabIâli’nin ida resi altındaki eski Osmanlı imparatorluğu değildir. Yeni Türkiye şeref ve haysiyetini, kudret ve kuvveti ni müdrik ve haklarını korumak için varlığını tehli keye atmaya her zaman hazırdır.

İstanbul Basını İle Yapılan

M ||lllllllllllllllllllllU illllllllll!:i||!|||||||||||||||||||||n ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||

ıııııııımııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı

" İ z m i t M ü l a k a t ı

İ M

Izmitte, İstanbulun basın temsilcileri/e 16 Ocak 1923'de Tür

*

kiye'nin o günkü durumu ve hükümetin memleketin kalkın -

ması için yapmakta olduğu iş ler üzerinde yaptığı konuşma.

Bu konuşma 20 Ocak 1923 tarihli Vakit gazetesinden alın

-

mıştır.

İstanbulun değerli basın temsilcileri ile karşılaş

tığımdan dolayı bilhassa sevinçliyim. Memnunluğu

mun asıl önemli sebebi, benim ve bütün çalışma arka daşlarımm iç ve dış durumu nasıl görmekte olduğu muzu ve geleceğe ait millî meselelerimizin nasıl ol

ması gerektiği üzerindeki tasarılarımızı, bütün millet

ve dünyanın bilmesidir. Bunu teminde, bütün bası nm olduğu gibi, çok önemli olan İstanbul basınının da göreceği hizmetin derecesi kolaylıkla takdir olu nabilir. Yaptığımız konuşmalarda üç esaslı konuda çok teferruatlı ve hattâ tartışmalı olarak duruldu. Ve benim arzu ettiğiniz her nokta ve bütün ayrın tılar üzerindeki sözlerimi dinlediniz, bu suretle ko

nuştuğumuz hususların birkaç kelime ile özetini

yapmak lâzım gelirse, denilebilir ki:

1. Millet tiçbucuk yıldanberidir katlandığı müş

küller ve fedakârlığın belirli ve olumlu sonuçlarını

görmekle, takip olunan hareket tarzının mutlaka

mutlu hedeflere ulaşacağından emin olmuştur. Bu günkü başarıları elde tutmak ve iyice yerleştirmek için, gerekirse, şimdiye kadar olduğundan daha ge niş bir azim ve güvenle fedakârlığını ve gayretini

— 4X4 —

devam ettirmeye hazır durumdadır. Milletin mutla ka barış veya mutlaka savaş arzusu gibi, başlı başı na kesin bir kararı yoktur. Millet geleneklerinin çok belirli bir temel görüşünün ifadesini kullanmakta dır. «Hayırlı olanı isteriz!». Hayırlı olan, bizi şim diye kadar hayır ve selâmete götürenlerin hükme decekleri tarzdır. Milletin bu ifade ile kasdettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi ve onun hükümetidir. Bunların düşündüğü de barışı elde etmektir.

Buna milletin ve memleketin ihtiyacı olduğu

kadar bütün medeniyet dünyasının kat’î ihtiyacı

vardır. Bir kere savaş durumunu sürdürmekle önce millî arzuyu yerine getirmemek, sonra medeniyet dünyasının huzur ve sükûnuna engel olmak gibi bü yük sorumlulukların faili olmanın doğru olmadığı samimî kanaatini taşımaktadır. Şimdiye kadar ol duğu gibi, bilhassa bugün, gayreti samimî olarak barışı elde etmek için her türlü tedbirlere baş vur maktadır. Ve bütün kalbini eksiksiz bütün dünyaya açık olarak göstermeye çalışmaktadır. İtilâf Devlet lerinin bu gerçeği anlamamalarına ihtimal verme inektedir. Eğer devletlerin ve milletlerin konferans

(3)

tâki mümessilleri buna aykırı harekete devamda ıs rar ederler ve medeniyet ve insanlık dünyasının ıs tekle beklediği barışın kurulmasını imkansız bira kırlarsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümeti bundan çok müteessir olacaktır. Bu insani teessür kendisini elbette kalb zayıflığına Ve tereddüde düşü remez. ilçbuguk yıldanberi elde edilmesi uğrunda katlanılmadık fedakârlık kalmıyan temel milli hak larını mutlaka teminden ibaret olan vazifesini, yine bütün miletin kaabiliyetme, kudretine, azmine ve kendisine olan güvenine dayanarak şimdiye kadar olduğundan daha büyük çalışmayla yapmaya devam edecektir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin muzaffer or

duları yeni zaferler elde etmek aşkından müstağni değildirler. Fakat bu zafer aşkı milletin selâmet ve saadetini temin aşkından doğmaktadır.

2. Hükümet savaş bekleme halinin devamına

rağmen milleti, şimdiden yeni usulümüzde idarenin temin edeceği gerçek menfaatlerden faydalandırabil mek için gerektiği şekilde çalışmakta, hergün yeni bir teşebbüse girişmekte veya yeni bir teşebbüsü- esaslarını düşünmektedir. Memleketin en ücra köşe lerinde bile halka huzur ve asayiş o ölçüde temin edilmiştir ki, bunu sabık idarenin en sakin bir dev resindeki hâl ile karşılaştırabilmek imkânsız olur.

Herkes güvenle ve bilhassa çok büyük ümitlerle

tarlalarında veya sanatları başında çalışmalara geç miş bulunuyor. Ve çalışmalarının kendilerinden alın mıyacak meyvelerini elde edeceklerinden emindirler. Ekonomi, eğitim işleri sosyal yardım gayretleri şim diden söz konusu edilecek yeni sonuçlar vermiştir. Ziraat okulları, mevcut olanlardan başka Bursa’da, Balıkesir’de, İzmir’de, Adana’da, Erzincan’da beş yeni okulla çoğaltılmıştır. Savaşın ve değişmelerin kötü rüm ettiği ziraat bankaları yeniden çalışmalara baş latllmış, birçok yeni şubeler kurularak halkın yar dımına yetişilmiye başlanılmıştır. Birçok mülteci ve göçmenler refah İle uygun yerlere sevk ve iskân edil inişlerdir. Bunun daha iyi temini için özel yardım

bankaları kurulmak üzeredir. Köylülere ikibuçuk

milyon liralık tarım âlet ve vasıtaları dağıtılmış, bu

husustaki dağıtmalara devam edilmektedir. Ayrıca

köylülere tarım âletleri vermek ve bunları gerekin ce tamir etmek için sermayesinin yüzde yetmişine katıldığımız bi- şirket ile anlaşılmak üzeredir. Bu, çiftçilerin menfaatlerine çok yarıyacaktır. Bayındır lık teşebbüsleri ise yakında iş alanına dökülecektir. Bunun sonucunda memleketin bütün önemli merkez leri az zamanda birbirlerine demiryolu ile bağlan mış olacaktır. Önemli maden Hazineler! açılacaktır. Memleketimizin baştan sona kadar harap manzara sini mamureye çevirmekten ibaret olan amacımız te mel taşlan her yerde gözleri sevinçle güldürecektir.

Çalışmak ve mesut olmak ihtiyacında olan bütün

halkımız İçin, işçiler için, geniş ve emin çalışma

alanları ortaya çıkmakta gecikmiyecektir. Tüccar

larimız, yüzlerinin güleceği günden uzak değildirler. Memleketi bayındır ve milleti mes’ut etmek için tasarlanan ve teşebbüs edilen bütün bu işlerde ta

k'bolunacak nrogramın ana noktalarına fiilen el

atılmış sayılabilir Bu başlangıcın gelişmiş çizgileri, derin araştırmalar ile çizilecektir. Bilhassa ekono

mik çalışmaları, dayandıracağımız esaslar her türlü bil

gi ile birlikte, bilhassa doğrudan doğruva memle ketimiz tonrakl arını koklıyarak ve bu topraklarda bizzat ealısa.n insanların sözlerini işiterek tesbit edilecektir. EodiMri ve ticaretimiz için de aynı yol

YAKIN TARİHİMİZ

dan gidilecektir. Bunun içindir ki, şubatın onbeşin de, İzmir’de belki 5000 kişinin toplanabileceği bir kongre yapılacaktır. Bu kongre millete ve bir ta raftan da diğer milletlere anlatacaktır ki, Yeni Tür kiye devleti temellerini süngü ile değil, süngünün de dayanağı olan ekonomi ile kuracaktır. Yeni Türkiye devleti cihangir bir devlet olmıyacaktır.

Yeni Türkiye devleti iktisada dayanan bir dev

let olacaktır. Bu devleti en kuvveti» temeller üzerin

de çok az zamanda kurmak hususunda Japonlardan az istidatlı olmadığım iş halinde gösterecektir.

Hindistan ile Avrupa arasındaki İktisadî yolları,

Süveş’ten, Boğazlar ve Kafkas’yadan geçen yolları

elinde bulundurmakla ancak hayatî kaabiliyeti de vam edeceğine inanan eski Osmanlı imparatorluğu ile bu yolları bırakmış olan ve yaşama kaabiliyetini gös termek ve İspatlamak için bu yollara ihtiyacı olma dığını bildiren Yeni Türkiye arasındaki farkı görmek için dünya çok zaman bekletilmiyecektir.

Bu saydığım İktisadî ve endüstri teşebbüsleri içinde bahsettiğim şirketlerin, istiklâl ve millî ege

menliğimize saygı besliyen milletlerin emniyetle

hükümetimizle temas etmeleri ve kanunlarımız çer çevesinde anlaşmaları ile çalışmaya geçebilecekleri ni söylemiye hacet yoktur. Memleketimizi az bir za manda imâr etmek için milletimizin yetersiz serma yesi karşısında dış sermayeden vasıtalarından, bil gilerinden faydalanmak gerçek menfaatlerimiz ica

bıdır. Hükümetimiz açıklanmasına lüzum olmıyan

esaslara riayet edecek olan her devlet ve millete karşı bu yolda güven ve samimîlikle yardım edecektir.

3. İçinde bulunduğumuz durumda çok kuvvetli

olduğumuzu temin ve gelecekteki teşebbüslerimizde mutlaka başarı kazanacağımızı bize vadeden keyfi yet, milletin inkılâp ve mücadele ile kurmuş olduğu bugünkü hükümetimizin şekli ve mahiyetidir. Hü kûmetimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Millîdir. Tamamiyle maddîdir ve hakikatperesttir. Mevhum ülküler arkasında, o ülkülere ulaşmak için değil, fakat yönelmek hülyasiyle milleti kayalara çarparak, bataklıklara batırarak, en sonunda kurban ederek mahvetmek gibi cinayetlerden çekinen bir hükümettir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün programlarının temeli şu iki esastır:

«Tam istiklâl ve kayıtsız şartsız millî hâkimiyet* Birinci temelinin ifadesi Millî Misak’tır. İkinci ve ha yatî olan temelinin ifadesi de «Anayasa Kanunu» dur. Millet, millî misakm ifade ettiğini seçkin evlâtların dan kurduğu kahraman orduları İle fiilen elde et miştir. Bunun usulen ve siyaseten de ifade olunaca ğına şüphe yoktur. «Anayasa Kanunu» nun temel ruhu ise, bu kanunun kitaplara geçmesinden önce milletin dimağında ve vicdanında yerleşmiş olmasiy le ve ancak bunun İfadesi olmak Üzere kurduğu Mec lise verdiği vazife ile ve yıllardanberi hükümlerini fiilen tatbik edegelmekte olmasiyle ve en sonunda kanun şeklinde dünyanın gözleri önüne koyması ile gerçekleşmiştir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin dir. Milletin gerçek iradesini ve arzusunu tatbik eder ve ancak bu sayede millet mukadderatına sahip olur. Olaylar ve tarihi deneylerimiz, bize, milleti koyun sürüsü halinde keyfin, arzu ve ihtirasların ve hiçbir

suretle tatmin edilemiyen menfaatlerin elde edilme

sine sürüklemekle mahvına sebep olan idare tarzlarının

artık memleketimizde tatbik yeri kalmadığını gös

termiştir. Millet egemenliğini değil, egemenliğinin

bir zerresini bile başkalarına ferketmenin sebolabileceği

felâketin, yıkılışın, elemini her an kalb ve vicdanında

(4)

hissetmektedir.

Zaten iradenin ve egemenliğin bölünmez oldu ğunu, ilmen ve gersekten düşündükten sonra böyle bir teorinin uygulanmasına kalkışmak ancak sun’î bir işe zorluk altında girişmekten başka bir anlama gele mez. Millet ve memleket için ise bu zaruret artık ortadan kalkmıştır. Milleti egemenliğinden mahrum eden engel, milletin galeyan ve hakkiyle ayaklanma sı ile biraz zahmetli ve fakat sonunda başarılı suret te ortadan kaldırılmıştır. Yıkılmış olanın yeniden canlan dırılmasına çalışmak ise mümkün olmayanın mümkün olduğunda ısrar gibidir. Bu yolda ayak direyenlerin —ki milletin bilerek bilmiyerek hüsranına sebep oluyor lar— pişmanlıklarına ve acıklı başarılarına sebep olmaktan başka sonuç vermez.

Artık millete karşı namusluca, kesin olarak

gerçekleri ilân edenler çoktur. Milletimiz ise gerçek leri kabul etmiye, hoş karsılamıya ve gereklerini uygulamıya çok yatkın ve istidatlıdır. Bu istidadı isbatlamak için yakın tarihin bile verebileceği ö r' nekler boldur. Felâketini idrâk eden milletimiz, ne

Şeyhülislâmların «dinin emri budur» diye irticaa

dâvet. eden fetvalarına, ne de halife ve padişahın hi lâfet ordularına, ne de millî mücadeleye devamla hiç bir şey elde edilemedikten başka büsbütün, mahva ve yıkılışa 1 sebep olacağını söyliyesrek millî egemen ' lik ve istiklâl yolunda müsamahalı kılniağa gayret sarfeden Babıâli kodamanlarının gafilâne ,ve cahilû ne çalışmalarına, nihayet uçakları ile, halifenin be yannameierini ordumuz saflarına atan ve lıaljfe âdı na hareket ettiğini söyliyen Yunan ordusunun aldat malarına zerre kadar iltifat göstermedi ve [göster miyecektir. Çünkü millet yüzyıllardanberi bu .gibi mürtecilerin, cahillerin, ikiyüzlülerin, menfaatperest lerin, serserilerin sözlerine inanmak saffetini gös terdiğinden dolayıdır ki, bugün çamurdan ve sazdan izbelerde oturmaya mahkûm, çıplak ayaklan ile ve çıp lak vücutları ile çamurların ve karların yağmurların amansız şamarları altında yeniden aklını başına topla mak mecburiyetinde kalmıştır.

4. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti,

memleketin bütün vicdanlı ve namuslu aydınlarına karşı, kendilerine düşen vazifenin memleketi ve mil leti, bugünkü medeniyetin zorunlu kıldığı olgunluk mertebesine ulaştırmak için her türlü çalışma koi larında en doğru yollan aramak,, bulmak ve bunun doğru olduğunu millete anlatmak, bu yolda, milleti çabuk adımlarla yürütmek görevini almıştır. Bunda başarının gerektirdiği vasıfları düşünürsek, bu vasıf Tardan var olanlarım faydalı yolda kullanmak, olrm yanlarını elde etmeğe çalışmak hususundaki gayretin ne kadar geniş ve ne kadar ciddî olması gerekeceği ni takdir ederiz. Millî hedefler belli olmuştur. Ona ' götürecek yolları bulmak müşkül değildir. Önemli olan, çetin olan o yollar üzerinde çalışmaktır. De nebilir ki, hiçbir geye muhtaç değiliz, yalnız bir tek

geye ihtiyacımız vardır: Çalışkan olmak. Sosyal has

t alıklarımızı araştırırsak asıl olarak bundan başka,

bundan önemli bir hastaJık keşfedenleyiz, hastalık budur. O halde ilk işimiz, bu hastalığı esaslı suret te tedavi etmektir. Milleti çalışkan yapmaktır. Ser vet ve onun tabiî sonucu olan refah ve mutluluk, yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır.

5. İstasnasız bizim milletimiz fertleri çalışmaya isteklidir. Fakat çalışmadan azamî fayda, çalışmada uygulanan usul ile orantılıdır. önce usullerimizi en çok meyve verecek medenî usullerle tesbit etmeli yiz. Bir de çalışmalar dağınık olursa sonucu, o çalış nıanm bileşim halinde vereceği sonuçtan çok aşağıda kalır. Bunun için milletin sosyal ihtiyaçlarını ve geç mişteki zararlarını tatmin ve telâfi edebilecek en akıllıca programı tesbit etmiye mecburuz. Program, bütün milletçe tatbik olunmalıdır. Bu ise ancak bir siyasî teşekkülle mümkün olur.

İşte bu gerçeğin lüzum ve zorlaması üzerine dir ki, bütün sınıfları birbirine ayrılmaz ölçüde ge rekli olan, menfaatleri de birbirinden farklı olmı yan halkımızın birleşik ve genel olan menfaatleri ve saadetini temin için «Halk Fırkası» adı altında bir parti teşkili tasarlanmaktadır. Fakat millî mak şatlardan çok şahsî menfaatler temeline dayanan siyasî teşekküllerden ve bunların kandırmalarından,

çatışmalarından doğmuş olan gidişlerin elân cezasını çekmekte olan milleti, aynı yolda bir takım faydasız uğraşmalara, didişmelere sevketmekten büyük günah olamaz.

Bu ifade ile anlatılmak istenilen şudur ki, adı parti olan halk teşekkülünden maksat, milletin ro ruhlarından bir k>smmın, lıalk sınıflarından bazıla rımn diğer evlât ve sınıfların zararına menfaatlerini temin etmek değildir. Belki birbirinden ayn ve dışın da olmayıp «halk« adı altında bulunan büttin milleti bileşik bir surette gerçek kalkınmaya götürmektir.

Yapılması gereken çalışmaların biçim Ve de

derecesi tabiî yolunu bulmuş, her hangi bir

milletin emniyet ve huzur içinde takibettiği tarz ve dereceden başkadır Cnk fazladır. Çünkü millet ve memleketimiz en biivilk ve bütün dünyada hayret uyandıran zaferlerinden sonra bile kendini güvenlik ve huzur içinde görememek bedbahtlığına malıktım dur. Geçmiş, karanlık ve meşum geçmiş millete böyle bir miras bırakmıştır

6. Mondros mütâreke hükümlerinin haksız ve adaletsiz bir surette fiilen bozulmuş olmasından bil tün memleket için birçok felâketler doğmuştur. Bu felâketlerinden en acıklısına sahne olan yerlerden biri de, tstanbuldur. İstanbul yalnız yabancıların feea yüzlerine baskılarına, aşağılamalarına göğüs germe iniştir. İstanbul aynı zamanda yüzyıllardanberi mille tin başında taşıdığı bir taç sahibinin ve ona vasıta olanların dahi verdiği elemlerle ağlamaklı olmuştur.

(Arkası var)

İkinci cildin sonu

YAKIN TARİHİMİZ

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu yüzden bu döküntüler yalnızca uydu- lar için değil uzay istasyonu Mir için, 4- 5 yıla kadar bitirilecek ve yaklaşık 100 milyar dolar değerindeki Uluslararası Uzay

Yapılan yeni bir çalışma ile karmaşık yapılı ilaç türevi moleküllerin elde edilmesinin ileri aşamalarında C-H metilasyonu- nun [C-H (karbon-hidrojen) bağındaki H atomu yeri-

Yağ doku artınca leptin artar ve besin alımı enerji sarfının altına düşer (negatif enerji dengesi). Şişmanlarda leptin düzeyi yüksek - tir; fakat leptine direnç

Bu şartlar doğal türlerin yaşaması için olduğu kadar pek çok yabancı tür için de uygun özellikler barındırır.. Bundan dolayı ülkemize her- hangi bir biçimde giren

• Gerilme ile orantılı olarak değişen şekil değişimine (veya deformasyona) elastik şekil değişimi adı verilir ve Şekil 6.5’te görüldüğü gibi, gerilme (düşey eksen)

/* önce oranlar listemizdeki başlığı çekiyoruz string olarak daha sonrada sayısal anlamda düzenleyerek down listemizde bulunan toplam borç ve kalan borcu ekledik. Substring

— Aydınlatma : Bütün güzergâh yük- sek basınçlı sodyum buharlı tabii ışık veren ampullerle, bağlantı yolları da cı- va buharlı ampullerle

laka lâzımdır, (ve bu içtimaî sigortalardan da mü- himdir, çünkü, böyle sigortaların bir gelişme dev- resi geçirmiş bulunmaları icap eder.) Binaenaleyh yeni teşkil edilen