Sezdlk.yuruduk
yanyanarüzgârlar
Sallandık o şen k ızla salıncaklarım ızda”
Yazan: SERMET SAMI
Y
ahya Kemal, neş'eli olduğu zamanlarda, şi
irlerini nerelerde «duyduğunu», sonra da
kelime kelime, mısra mısra onları yavaş ya
vaş işleyerek nasıl yazdığını, bitirince de hangi
dergi ve gazetelerde yayınladığını anlatmayı çok
severdi.. Böyle tatlı tatlı anlatmayı sevişinin bir
sebebi de, bu sıralarda, yeni baştan o eski mutlu
günlerini yaşamasıydı... Onun için de sık sık bu
luştuğumuz Parkotel’deki odasında sohbet eder
ken, Şâir sırasını getirip sözü şiirlerinden biri Çi
zerine aktararak, onun «doğuş» undan «yazılış» ı-
na kadarki «mâcerâ»sını uzun uzun anlatırdı...
Hattâ çok sevdiği şiirlerinin «hikâyelerini», bir
değil birkaç kez anlattığı da olurdu...
Tıpkı
sevgilisinden, dostlarına sık sık bahsederek fe
rahlayan âşıklar gibi!..—
Onun için de bu konuda, notlarım arasında hayli «malze
me» toplanmış oldu... Hattâ 1959’da «Yalıya Kemalle Soh betler» i yayınlarken, bu «şiir hikâyelerinin» çokluğu karşısın
da, cnları ayrı bir kitapta toplamayı daha uygun bulmuştum...
. Nuekım bu yazı, ileride yayınlamayı düşündüğüm «Yahya Ke»
mai ve Şiirlerinin Hikâyeleri» adlı kitabın notlarından yarar-
. lanılarak hazırlanmıştır... .
________ BÜYÜKADA VE YAHYA KEMAL
Yahya Kemal, özellikle Paris’ten yeni döndüğü yıllarda Büyükada’yı çok sever. Bunda, Ada’nın birbirinden güzel kı yılarının, nefis çam korularının, zenginliğin ze>vkle ele ele vere rek gözlere eşsiz ziyafetler çektiği eski zarif köşklerinin yanısıra. şâire ilk gençlik yıllarını geçirdiği Avrupa'yı hatırlatan «koz mopolit havası» nııı da rolü vardır... Onun için de Yahya Ke
mal uzun yıllar Büyükada'da oturur... Hattâ kişin t>üei Şair, içinde «Deniz» gibi geniş nefeslisi de bulunan nice şiirlerini ve daha duyulur duyulmaz hemen dilden dile yayılı- vercn birçok «şarkı» sini hep bu çok sevdiği Ada’da söylemiş tir.
ŞARKILARDAKİ SIR
Yahya Kemal’in bu Ada'da söylediği ilk. «Şarkı», burada yaşanmış olan tatlı bir aşkı anlatır vr sevgilisini, o günler
«yâdetmeye» çağırır:
Şen şarkıların durduğu bir lâhza kenarda, Yâdet ki seviş tikli ¡iâhî Adalarda; (1)
Buradaki sevgili, «gerçek yanı olmasına» rağmen, «daha çok» hayalîdir... Yahya Kemal, kendi şarkı estetiği içinde ka larak bu şiirini yazmış ve onu hoşlandığı, bir «han»«» in elâ gözleri ile süslemiştir... Zaten, bugün de yakınları hayatta o lan bu «sevgili» ile Yahya Kemal arasındaki «ilişki» dost,
meclislerindeki sohbetten öteye geçmemiştir... Beya'lı’nın ikinci Ada’lı «Şarkı» sı ise şudur:
Dalgın geceler! El ele geldik yanmzda, Sallandık o şen kızla salıncaklarınızda. Hummalı denizlerden esen rüzgârınızda Şalterdik o şen kızla salıncaklarınızda,
î , • ' ' *
Ben gün gibi yorgun, o sebular gibi ince, Birdenbire düştük gibi bir gizli sevince;
Gezdik, yürüdük yanyana rüzgârlar esince, Sallandık o şen kızla salıncaklarınızda. (2)
Bu «Sebûlar gibi ince şen kız» hepimizin tanıdığı ve çok sevdiği Şehir Tiyatrolarının her yönden «büyük» sanatçısı Be- dia Muvahhit’tir..,
Yıl 1918... Yahya Kemal y azı‘yine Büyükada'da geçir-
j m ektedi'... 0 sıralarda dal gibi ince ve son derece neş’eli bir ; genç ¡cız olayı Bedia Hanım'ı, Yahya Kemal, ortak dostlan Tah sin Nâhk’ln evinde tanır... Ve kısa zamanda, girdiği meclisi şenlendiren bu kültürlü, Nötre Dame mezunu, iyi Fransızca ■bilen genç kıza ısınıverir... Ona sık sık Fransızca romanlar ve piyesler getir,ir... Arasıra hep birlikte yürüyüşe çıkarlar... Bu güzel şarkı da, böyle bir yürüyüş, sonucu doğmuştur... Bir yaz mehtabı, altın ışıklarının en tatlısını Ada’ya cömertçe serptiği bir gece, içinde Yahya Kemal ve Bedia Hanım'ın da bulundu ğu bir grup, Dile doğru uzanır... Bedia Hanım’ın yine bütün ; neşesi üstündedir... Herkesi gülmekten kırıp geçirir... Yürük- | ali'ye yaklaştıklarında, Şâirin elinden tutarak, ille şu salıncak
larda sallanalım diye tutturur... Gerisini Bedia Hanım'dan din- i leyelim:
— Yahya Kemal Bey, arzumu kırmadı... Bol bol sallan dık... Sallanırken ben de onu hayli güldürdüm... Mehtap ve denizden hafif hafif esen rüzgâr geceyi daha da güzelleştiriyor du... Sonra yine güle oynaya evlerimize döndük... O gecenin hâtırasını Yahya Kemal Bey:
Dalgın geceler el ele geldik yarınızda Sallandık o şen kızla salıncaklarınızda
diye başlayan «Şarkı» sı ile şiirleştirdi.;. Zaten Şiir gibi bir geceydi o. (28/m art/1973 tarihli sohbetimizden).
VİRANBAĞ
Ada'nın yalnız «ilk» baharının değil, «son» baharının da tadına doyum olmaz... İşte 'böyle bir sonbahar akşamı, «Se vinçli bir telâş içinde» Şâir ve dostları Viranbağ'a piknik yap
mağa giderler... Bu neş'eü toplulukta Celâl Sâhir, Tahsin Nâ- hit ve eşleri, Selâmi İzzet ve Mehmet Rauf'un kızı olan eşi Nihal Hanım, yengesi Hayrünnisa Hanım, Teyzesi Necmiye Hanım da vardır...
Neomiye Hanım çek güzel yemek yaptığından, o akşam da yemeği■ Şâir’le birlikte o hazırlar... Çam dalları toplayıp ateş yakarlar...
Bu çok güzel, çok neşeli akşam yemeği bitip de evlerine — dönerlerken Yahya Kemal, Hayrünnisa Hanım için birdenbire = = geliveren şu -mısraları söyler: =
Tepelerden dedik Allah... Heaıen ses verdi, = Bize bir ince elâ gözlü Prenses verdi. ===l
Fakat bu güzel gecenin anısı, Şâir kışın İstanbul’a dönün- ¡¡§ ce «Viranbağ» adı ite şiirleşir: =
Adalardan yaza etlik de veda =H Sızlıyor bağrımız üstündeki dağ, = = Seni hatırlıyoruz Viranbağ! = = Yine bir sofrada şen şakraktık, j=§ Gün denizlerde sönerken baktık ===
Ve çobanlar gibi dailar yaktık. = = < Biz şen, cidarsa muammalıydı, === Birinin sözleri imâliydi, === Birinin gözleri hummalıydı. , = = Acı duymuş gibi aşkın tadım,, = = Hepimiz sevdik o solgun kadını, === Ve o gün râlıibe koyduk adım.
Uyuduk kırda, gezindik dağda, ¿H O yazın, âh o engin çağda, = = Geçti en son günü Vîranbağ’da. o )
m\
MEHLİKA SULTAN GELİNCE
~ Yahya Kemal’in ders kitaplarına ve antolojilere girmiş = = ij ünü en yaygın şLirlerinden biri de «Mehlika Sultan» dır... . = = Ş ■Mehlika Sultan kimdir acaba? «Cağdı» mıdır, «cansız» = ; mıdır? —yâni «hayâlı» midir?— s— f
Aslında Mehlika Sultan, ne «canlı» ne de «cansız» dır; = = | ikisinin «ortası», daha doğrusu ikisinin «kanşımı» dır... Şöy- ==z
1e ki: = = ;
Yahya Kemal Doğu ve Batı edebiyatlarında pek çok ör- = = | nekleri bulunan «masal havası» nda bir şiir «söylemek» ister.. E=S; Fakat bu şiirde Doğu zevki Batı teknik ve estetiği ile birleşe- ===! cek ve Türkçenin en duru ve ahenkli mısraları ile bu «masal» ==§
anlatılacaktır... = = =
Daha Paris’te iken uzun denemelere girişir... Fransız şâ-
==1
irlerini «örnek» alıp mısralar yontar... Ve bu şiir nice yıllar = = | sonra, Yahya Kemal, Büyükada'da, Tahsin Nahifin, yola ba- E 5 § kan verandasında otururken «son şekli» ni alır: ===Yedi sekiz dost, bu şirin verandada sohbet etmektedir... İ Ü Tam bu sırada Dâhiliye Nazırı Emin Bey’in, henüz çarşafa gir-
Üf
miş, dal gibi ince ve güzel vücutlu kızı, önlerinden «bir ma- = =sal ülkesi sultam» gibi geçer... Ve Yahya Kemal arkasından = =
mırıldanır: ===
Mehlika Sultan’a âşık yedi genç ü = Gece şehrin kapısından çıktı; = Mehlika Suitan’a âşık yedi genç = Kara tevdâlı birer âşıktı. (4) §==
(1) Yeni Mecmua, c. 2, sa.yı 42, sayfa 308, 2/M ayıs/1918) = = (2) Şâir Mecmuası, c. 1, sayı 7, sayfa 100, 23/171919 = = (3) Şâir, c. 1, sayı 8, sayfa 115, 30/1/1919 . =
(4) inci Mecmuası, 1/3/1919 ==ş
--- — YARIN ___________________________ Ü
YAHYA KEMAL VE EDEBİYATIMIZ -r
=
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi