D ünden, Bugünden
TÜI.K
KOHSANIARMH İZLİN-
DADAN ALDIKLARI ESİRLER...
Yazan: KadUrcan Eafiı
Murat Reisin kumandasındaki Türk korsanlan İzlanda kıyılarından li* Temmuz 1627 de ayrılmışlardı. Esirler arasında, bulunan papaz Ola- Îur maceranın sonunu şöyle anlatı yor; ;
'T6 - 17 Ağustosta Cezayire var dık, Sahil, gelen esirleri görmek için toplanan meraklı insanlarla dolmuş- , tu. Esirler İkişer ikişer karaya çıka- ■ rıldılar ve katile halinde pazara götü rtildüler. Önce doğu kıyılarından top lanan esrler satılığa çıkarıldı; son ra, da Vestm&n adası esirleri satıldı lar.
“Esirler şöyle taksim edildiler: Kap tan esirlerden beğendiği iki kişiyi se çip aldı. Geride kalanların sekizde bi ritti padişaha gönderilmek üzere ayır dılar. Diğerlerini iki kısım yaptılar: ,8ir kısmı gemi sahiplerine, bir kısmı gemicilere verildi. Esirler pazarda bir daire halinde satılığa çıkarıldılar. Her birinin elleri ve yüzleri muayene edildi. Padişah (Cezayir Dayısı yani beylerbeyi olacak, zira, orada padi - şah yoktu) papaz Olaiurun on bîr ya şuadaki oğlunu seçip aldı.”
îzlatıdada çıkan Lesbok mecmua sındaki makale, hâdisenin hikâyesine Şöyle devam ediyor:
“Sahile çıkan esirler bu kadar m
eağa alışmadıkları için çoğu hastalan Aıiar. Papaz Olafur pazarda satılma dı,. Şehirde, birkaç gün • kaldı; sonra
Danimarkaya gönderildi. 20 Eylülde yola çıktı ve memleketine ancak er tesi sene 6 Temmuzda vardı. Gûya pa ra -toplayıp onunla karısını kurlara - çaktı; fakat muvaffak olamadı.
“İbrahim adında birisi, Einar ismin de İzlandalI esiri satuı almıştı. On ay kadar yanında çalıştırdıktan Sonra bir gün kuyudan su çekmeğe gönder di. F akat hıristiyanların kuyudan su çıkarmaları yasaktı. Kuyuya gittiği zaman onu kuyu bı,çında gören mtis- lümanlar derhal .yakaladılar; hapise attılar; Müslüman yapmağa çalıştı - lar. Efendisi haber alınca gelip onu kurtardı.
“Esirlerden birçoğu sıcağa dayana mıyarak ilk senesi öldüler. Bazıları uzun çalışmadan sonra kendilerini e* saretten kurtardılar ve memleketleri ne döndüler.
"Grindavikde tutulan esirler pasda Kil isminde bir şehre götürülmüşler
di. Orada bîr mezadda satıldılar. K a dınların değeri erkeklerden fazlaydı. Satm alman esirler bir müddet efen dilerine hizmet ettikten sonra başka larma satılırdı. Beş altı efendi değiş tiren esirler olmuştur. Esirler kazan dıklarının bir kısmım efendilerine ve rirler, bir kısmıyla geçinirlerdi, bazı ları zamanla efendilerine diyetlerini ödediler ve memleketlerine döndüler. Bir kısmı da dinlerini değiştirerek o- rada kaldılar.
“Papaz Comın oğlu esir edildiği za man on beş yaşında idi; adı Coıı Vest inandı. Hürriyetini kazanmak için müsliiman olmuştu. Sonra bir Türk gemisinde çalışarak zekâ ve cesareti sayesinde amiraı (!) oldu. Nihayet TUrklerden kaçarak 1644 de Danlmar kaya döndü. Rivayet ederler kİ o vak te kadar DanimarkalIların bilmediği birçok yeni keşifleri buraya o getir miştir.”
: T 7 - C 2 O Eskiden Türkier bu gibi hâdiseleri mühim saymazlardı; üzerinde durup da uzun uzun tafsilât veren kitaplar yazmıyorlardı- Bunun için Murat Re isin îzîandaya yaptığı akm hakkında Türk kaynaklarında hemen hemen hiç bilgi yoktur. Ancak yabancı kay naklara başvurmak suretile Türk de nizcilerinin Kanarya adalarına, Ingil- terenin batı ve îrl and anın muhtelif sahillerine kadar uzandıklarım öğre niyoruz. Murad Reisin başka bir sefer İzlandadan batıya yollanarak Ameri- kaya yaklaştığı, Ternöv açıklarında fırtınaya tutularak gemisi ve arkadaş larile beraber boğulduğu rivayet edi lir. Bu rivayeti hakikat derecesine çıkaran bir halk şarkısı da vardır.
Daha evvel 1492 de Krîstof Kokunp Palosdan üç gemi ile Ameri kaya gider İten bu üç gemiden bîrinin kaptânının Türk olduğunu yazanlar da vardır. F ak at kaptanın ismi ve hüviyeti hak- kında henüz hiçbir şey bilmiyoruz.
Türk denizcileri Bristoi körfezinin ağzında Lundy denilen kü|ük adayı iki sene üs olarak kullandılar; Avru pa ile Amerika, arasında gidip gelen i yüzlerce gemiyi vurdular. Sonra bu ! adayı İngiliz korsanlarına sattılar, j Eğer on yedinci asrın başından son : ra Türk donanması ehliyetsiz ellerde kalmadaydı ve gerilemedeydi Atlas Okyanusunda ve diğer büyük mer kezlerde mühim işler başarabilirlerdi.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi