• Sonuç bulunamadı

Özal, başbakan:seçimden 32 gün sonra...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Özal, başbakan:seçimden 32 gün sonra..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HABERLER

8 ARALIK 1983

Seçimden 32 gün sonra

A N K A R A ,ÖZEL

C

UMHURBAŞKANI Kenan Evren,. Anavatan Partisi Ge­ nel Başkam Turgut Özal’ı, dün Çankaya Köşkü'nde kabul ede­ rek 6 Kasım seçimlerinden 32 gün sonra hükümeti kurmakla görevlen­ dirdi. Evren kabulde yaptığı konuş­ mada, •‘Parlamenterlerimize büyük görev düşüyor, geçmişten ders ala­ rak bu sistemi iyi işleteceklerine inanıyorum” dedi. Özal ise, “ Sizin direktifleriniz altında bu devreyi en iyi bir şekilde geçirebileceğimizi

kuv-ı Özal: “ Ben arkadaşlarkuv-ımkuv-ı tankuv-ıyorum, yanlkuv-ış, doğru kimseyle konuşmayacağım, kimse de vazifeyi verdiğim zaman reddetmesin”

»Kıbrıs ve Lübnan konusuna değinen Özal, ‘insanlanlar kavga ettikleri konuları konuşursa, kavgaya devam eder­ ler. Biz tüccar gibi hareket edelim ” dedi

Cumhurbaşkanı Kenan Evren, dün saat 10.00’da TurguJ ö z a l’ı Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Ozal, beraberinde Sudi Neşe Türel oldu­ ğu halde Köşk’e geldi ve bir dakika kadar kabul salonuna giden koridor-vetle ümit ediyorum” şeklinde ko­

nuştu. Özal görev aldıktan sonra dü­ zenlediği basın toplantısında ise “ Bir memur çocuğunun bu göreve gelebil­ mesi elbette sevindiricidir” şeklinde duygularını ifade etti.

Ana.P. merkez karar ve yönetim

kurulu yetki verdi:

Özal, kabineyi dilediği

gibi oluşturacak

AN KA RA, ANKA

Y

ENİ hükümeti oluşturmak için dün Cumhurbaşkanı ta­ rafından görevlendirilen Ana­ vatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal'ın hazırlıklarım en geç üç gün içinde tamamlayacağı bildirildi.

A na.P. yetkililerinden edinilen bilgiye göre, Turgut Özal’ın yarın için Cumhurbaşkanı’ndan randevu isteyerek yeni hükümet listesini ona­ ya sunması bekleniyor.

Cumhurbaşkanı’nm onayına su­ nulacak Ana.P. hükümeti listesi, mevcut bakanlıklara atama yapacak. Ancak, listede halen dört olan dev­ let bakanlıkları yer almayacak. Mev­ cut 19 bakanlık sayısı, başbakan ve bir başbakan yardımcısı ile 21’i bu­ luyor. Buna karşın Ana.P.

hüküme-Özal'ın

öncelikle

ele alacağı

konular

belli oldu

ANKARA, ÖZEL Hükümeti kurmakla görevlendi­ rilen Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut ö z â l’in ilk işi, 12 Eylül so n -, rası yaratılan huzur ve güven orta­ mının devamını sağlamak olacak. Hazırlanan hükümet programında konuya öncelikle yer verilmekte ve “ Ülkede huzur ve güvenin temini, vatandaşın can ve mal emniyetinin sağlanması devletin ilk ve aslî göre­ vidir. Bu görev yerine getirilmeden devletin varlığından bahsedilemez” denilmekte.

Özal, huzur ve güvenin sağlan­ masında başlıca şu tedbirleri öngö­ rüyor:

“ Bölgeler arası gelişmişlik fark­ larının asgariye indirilmesi amacıy­ la, başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere kalkınmada öncelikli yörelerin geliştirilmesine önem verilecek.

işsizlik meselesinin çözümü ile il­ gili politika ve tedbirlere öncelik ta­ nınacak,

Orta direğin güçlendirilmesi, za­ man içerisinde millî gelirin daha âdil dağılımını sağlamak temel politika­ dır.”

işsizliğin azaltılması için ise şu

tedbirler öngörülüyor:

“ İç tasarrufların artırılması yo­ luyla yatırımlar, vergileme yoluyla tasarrufların artışı, gönüllü tasarruf­ lar, dış tasarruflar ve yatırımlar, ih­ racatın teşviki yoluyla işsizliğin azal­ tılması, altyapı yatırımları ile işsiz­ liğin azaltdması ve emek-yoğun alan­ larıma teşviki.”

Turgut Özal’ı bekleyen bir üçün­ cü büyük sorun ise konut sorunu. Konut sorunu daha şimdiden Ana­ vatan milletvekilleri arasında bile mesele haline geldi.

Konut sorunu için Özal’ın kafa­ sında şu tedbirler paketi yatıyor:

“ Daha kullanışlı ve daha ekono­ mik birimlerin teşvikine önem veri­ lecek.

Konut kredileri bütün ticarî ban­ kalarca verilecek, kredi faiz oranının yansını ise devlet karşılayacak. Bu­ nun için bütçe dışı kaynaklara dayalı bir konut fonu kurulacak.

Konut yapımı için Hazine arazi­ leri tahsis edilecek. Devlet bu arazi­ lerin tüm altyapı tesislerini üstlene­ cek .”

Özal’ın kafasında bir sorun ola­ rak yarattığı ancak kesin olarak çö­ züm getireceğini vaad ettiği bir baş­ ka konu ise bürokrasi. Özal, konu­ nun çözümü için öncelikle beyana güven esasını getirecek. Bürokratik işlemlerin en kısa zamanda asgariye indirilmesi için de bir yetki kanunu çıkarılacak. Resmî makamlara baş­ vurmada istenen bilgi ve belgeler tü- •müylc gözden geçirilecek ve azaltı­ lacak ya da ortadan kaldırılacak.

Turgut ö z a l’ın üzerinde titizlik­ le durduğu ve seçim meydanlarındaki vaadlerinin başında yer alan orta di­ rek için ise şu tedbirler alınacak:

“ Enflasyon aşağı çekilecek, millî »piirıtm daha fazla pay verilecek ve

tinde bakanlık sayısının devlet ba kanlıklarıyla birlikte 19’a indirilmesi amaçlanıyor. Bu bakımdan, Cum­ hurbaşkanınca sunulacak ilk liste­ de başbakan yardımcılığının da yer almaması, olanak bulunabilirse, tü­ müyle kaldırılması düşünülen bakan lıklardan tekinin de Başbakan Özal’- ın uhdesinde tutulmasının imkânla­ rı araştırılacak.

Bunlar gerçekleşmediği takdirde, yeni hükümette bakan sayısı hedef­ lenen 19’u aşarak 20 ya da 21 ola­ cak.

Cumhurbaşkanı tarafından hü kümet listesi onaylandıktan sonra yeni hükümetin ilk icraatı, Devlet Teşkilâtını Yeniden Düzenleme Ko­ nusundaki Yetki Kanunu çerçevesin­ de bir yasa gücünde kararname çı kartmak olacak. Bu kararname, hü kümette bakanlık sayısını benzer gö revleri birleştirerek azaltan ve yürüt­ me erkini özellikle dış ekonomik iliş­ kiler ve Hazine işlemleriyle ilgili bi­ rimleri B aşbakanlıkla tek merkez­ de toplayan yeni bir yapıya kavuş­ turacak. Bu kararnamenin yürürlü­ ğe girmesinden sonra, kaldırılan ya da birleştirilen bakanlıklara daha ön­ ce atanmış olanlar, yeni düzenleme­ de öngörülen devlet bakanlıklarına getirilecekler.

Sağlık, Çalışma ve Sosyal Güven­ lik, bakanlıkları birleştiriliyor. İmar ve İskân Bakanlığı ile Bayındırlık Ba­ kanlığı da birleştiriliyor.

Ticaret Bakanlığı ile Sanayi Ba­ kanlığı bir çatı altında toplanıyor. Millî Eğitim Bakanlığı’na Gençlik ve Spor Bakanlığı ekleniyor. 3 ba kanlık, Tarım, Orman ve Köyişleri adı altında tek bakanlık oluyor.

İçişleri, Dışişleri, Enerji ve Tabiî Kaynaklar, Ulaştırma, Kültür ve Tu­ rizm, Adalet bakanlıkları olduğu gibi kalıyor.

İlke kararları

On, on beş gündür yapılan geniş çalışmalarda bazı ilke kararlarına da varıldı.

Kabine kurulurken parlamento, Bakanlar Kurulu ve parti üçgeninin uyumlu bir çalışma düzenine kavuş turulması ana ilke olarak benimsen di.

İkinci ilke kararı, bakanlıklara, o bakanlıkla ilgili konularda uzman­ laşmış kişilerin getirilmemesi. Örne­ ğin, İmar ve İskân ve Bayındırlık Ba­ kanlığına mutlak anlamda bir mü­ hendisin atanmaması ilke olarak be­ nimsendi.

Önemli bir geçiş dönemi yaşan­ dığı için parti üst kademeleri “ Özal'- \n ne biçimde bir kabine kuracak olursa adlan itibariyle buna karşı çıkmamayı” benimsediler.

Nitekim, Turguf Özal, Cumhur başkam’ndan görev aldıktan sonra 11.30 dolaylarında genel merkeze geldi ve Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’na bilgi verdi. Bu kurul, ge­ leneksel bir tutumla alınan görevine Özal tarafından yerine getirilmesi­ ni benimsedi.

Kurul ayrıca, Özal’ın kabineyi “ dilediği gibi oluşturması” kararını verdi.,

Olası adlar

Özal, kabineye getirmeyi düşün­ düğü kişiler konusunda Cumhurbaş­ kanı Evren ile dün 35 dakika süren görüşmesi sırasında, ana ilkeler çer­ çevesinde görüş alışverişinde bulun­ du. Parti çevreleri, örneğin, Hüsnü Doğan, Adnan Kahveci’yi kabineye almak istemesine karşın, bu iki ad ve benzerlerinin milletvekili adaylıkla­ rının veto edilmiş olması nedeniyle ancak Cum hurbaşkanının bir yeşil ışık yakması gerektiğini vurguladılar. Yüksek düzeyde bir parti yetkilisi söz konusu bu durum dışında, “ Bakan­ lar konusunda Özal ile Çankaya ara­ sında önemli bir sorunun çıkmasının beklenmediğini” vurguladı.

Kaya Erdem’in ekonomik işler­ den sorumlu başbakan yardımcılığı­ na getirilmesine kesin gözüyle bakı­ lıyor. Ancak, devlet bakanlıklarına kimlerin getirileceği kabine resmen kurulduktan sonra çıkarılacak yeni düzenleme kararnameleri doğrultu­ sunda belli olacak. Anavatan Parti­ si kulislerinde bakanlığa atanması olası şu adlar dolaşıyor:

Rahmi Gümrükçoğlu, Ercüment Konukman, Mustafa Taşer, Halil Şıvgın, Vural Ankan, Kâzım Oksay, Vehbi Dinçcrler, Miikerrem Taşçıoğ- lu, Nurettin Yaganoğlu, Veysel Ata- soy, Ali Tannyar, Ahmet Mesut

Yıl-Yaşam albümünden

Öğretmen

Hafıze Hamm’ın

ilk çocuğu

13 Ekim 1927 günü öğretmen Hafize Hanım ilk çocuğunu dünyaya getirdi.Turgut adını verdikleri bu ilk çocuğun daha sonra ken­ disinden 1.5 yaş küçük Korkut isim li bir kar­ deşi ve 13 yaş küçük Bozkurt is im li bir di­ ğer kardeşi dünyaya geldi. Ziraat Bankası görevlisi olan baba kısa b ir süre sonra Sö- ğ ü t’e tayin olunca Turgut Özal’ın çocuklu­ ğu Söğüt’te geçti, ilkokula orada başladı. Silifke'de bitirdi. O rtaokulu’nda Mardin'de mezun olduktan sonra Konya Lisesi'ni bi­ tirdi.

Üniversiteye giriş

Üniversiteye giriş yıllarını Özal şöyle anlatıyor:

“Yüksek tahsil için o dönemde her okul ayrı im­ tihan açıyordu. Özellikle parasız yatılı okuya­ bilmek için ilk sıralarda imtihanı kazanmak ge­ rekiyordu. ITÜ ve SBF’yi parasız yatılı olarak ka­

zandım. ITÜ’ye girdim. Beş yılda iyi derece ile bitirdim." 1950 yılında çalışma hayatına atılan

Özal ilk görevine Ankara Elektrik Etüd İdare- s i’nde başladı. Kısa bir süre sonra bir yıl için Amerika'ya ihtisasa gönderildi.

“ Tapusu bende”

1953 yılında, evliliklerinin 30. yılında “ Turgut’u hiç kıskanmadım. Korkmadım. Tapusu bende" diyecek olan Semra Özal ile evlendi. Turgut-Semra Özal ç if­ tinin Zeynep, Ahmet, Mazharete isim li üç çocukla­ rı oldu. Özal, 1960 yılına kadar geçen zaman içinde elektrifikasyon, planlama, hidroelektrik barajlar ve santral projelendirilm esi çalışmalarında bulundu. 1960 yılında askere gitti.

MESS Başkanlığı

1973 yılında devlet görevini bırakan Özal, altı yıl özel sektörde çalıştı. Sabancı H oldlng’de çalışırken ge­ nel koordinatörlük ve murahhas üyelik yaptı. Daha sonra MESS Başkanlığı görevine getirildi. Özal 1979 yılı sonunda Başbakanlık Müsteşarı ve DPT Müste­ şar Vekili olarak yeniden kamu görevine döndü. Bu göreve gelir gelmez kendisinden en çok bahsetti­ recek 24 Ocak kararlarının hazırlık çalışmalarını

yap-da Köşk ilgililerince bekletildikten sonra Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildi. Evren ve Özal el sıkış­ tıktan sonra, Turgut ö zal Cumhur­ başkanı Evren’e Anavatan Parti gru­ bunca hazırlanan bir metni içeren şil­ di sundu.

ö za l’ın basın

toplantısı

Turgut Özal, Başbakanlık göre­ vini üstlenmesinden sonra Çankaya Köşkü’nden ayrılışında kısa bir ba­ sın toplantısı düzenledi. Özal kendi­ sini kutlayan basın mensuplarına “ Teşekkür ederim siz de duanızı ek­ sik etmeyin” dedi ve şunları söyle­ di:

“ Sayın Cumhurbaşkanı’nıızdan hükümeti kurma görevini almış bu­ lunuyorum. Bu görevi yapmadan ev­ vel ilgili kurullarımızla bir danışma toplantısı yapacağım. Ümit ederim ki kısa bir zamanda Bakanlar Kurulu listesini Sayın Cumhurbaşkanı’miza takdim etme imkânına kavuşacağız. Memleketimizin önünde ciddî mese­ leler vardır. Biz bu meselelerin çö- - zümlenmesi için bir vazife almayı se­ çim propagandasından beri açık açık söyledik. Netice itibariyle teşkilât ve milletin yardımlarıyla bugünkü nok­ taya gelmiş bulunuyoruz. Önümüz­ deki güç görevde milletimizin deste­ ğini, sîzlerin desteğini Allah’ın yar­ dımını ümit ediyoruz. Size söyleye­ ceğimiz son şey Allah yardımcımız olsun.”

Memur çocuğu

Özal, daha sonra basın mensup­ larının sorularını yanıtladı. Özal hü­ kümeti kurma konusunda kesin bir tarih vermedi. “ En kısa sürede” de­ mekle yetindi, ö zal, bakanlık sayı­ sının azaltılacağım da bir soru üze­ rine belirterek “ Tam bizim seçim programımız gibi değil biraz ondan fazla oluyor. Şu anda rakam vermek istemiyorum, ama tahminimiz 20-21 civarında bütün bakanlar. Bunun içerisinde de 6-7 devlet bakanı var.” şeklinde konuştu. Özal dışardan ba­ kan alma konusunda kesin bir görüş­ leri olmadığını da Cumhurbaşkanı ile görüşmesinde de bir liste verilmedi­ ğini söyledi.

Turgut Ö zal, B aşbakanlık’a atanması anındaki duygularını ise şöyle ifade etti:

“ Bir memur çocuğunun bu gö­ reve gelmesi elbette sevindiricidir. Ama bu, Türkiye’de ilk değildir. Os­ manlI devrinde de olmuştur. Köy ço­ cukları sadrazam olmuştur. Hatta devşirme olarak toplanıp daha son­ ra din değiştirerek sadrazamlığa ka­ dar ulaşanlar görülmüştür. Sevindi­ rici bir olaydır.”

Özal’ın TBMM

grubundaki konuşması

Turgut özal, dün partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşma­ da hükümeti en kısa sürede kuraca­ ğını belirterek, MGK’nin görevinin sona erdiğini kaydetti.

Turgut Özal, kurulacak hü­ kümeti büyük ve önemli sorunların beklediğini de kaydederek, “ Üç ana problemle karşı karşıyayız. Enflâs­ yon, iharacat ve millî gelir artış hı­ z ı...” dedi.

Dünya Bankası’nda

Askere giden Turgut Özal, bu görevini MSB’de ve DPT'de çalışarak tamamladı. Kısa süre son­ ra ODTÜ'de matem atik dersleri vermeye baş­ ladı. Tekrar Elektrik idaresi’nde çe şitli görev­ lerde çalıştıktan sonra Başbakanlık Teknik Mü­ şavirliği görevine başladı. 1967 yılında DPT Müsteşarlığı'na getirildi. Bir ara Dünya Banka- sı’nda proje m üdürü olarak çalıştı.

Teoman

erel

25 kilo verdi

Cumhuriyet döneminin 19. Başbakanı Turgut Özal, 24 Ocak kararlarının uygulayıcı teknisyeni olarak 12 Eylül'den sonra kurulan Ulusu hükü­ metinde ekonomik işlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak 22 ay görev yaptı. Temmuz 1982’d e istifa eden Özal, Am erika’ya giderek zayıflamak için rejim uyguladı ve 25 kilo vere­ rek yurda döndü.

Dış politika

Konuşmasının dış politikayla il­ gili bölümünde ise halledilmeyen dış politika sorunları olduğunu kayde­ den Özal, çok sıcak bir bölgede ol­ duğumuzu vurguladı ve şunları söy­ ledi:

“ Lübnan meselesine büyük dev­ letler karışmıştır. Allah rahmet ey­ lesin İsmet Paşa, ‘Büyük devletlerle bir yatağa da girilmez, pek de uza­ ğında da kalınmaz’ demişti. İşte du­ rum bu. tran-Irak savaşı, Kıbrıs ko­ nusu ve Türk-Yunan ilişkileri vardır. Hemen söyleyeyim, devletin bu ko­ nuda yıllardır takip ettiği politikanın dışında değiliz. Ama insanlar kavga ettikleri konulan konuşurlarsa kav­ gaya devam ederier. Biraz tüccar gibi hareket edelim. Turizmi canlandıra­ lım. Bunun sonunda dostluklar ge­ lişir, belki anlaşamadığımız konular­ da da anlaşabiliriz. Kıbns’a gelince. Türkiye’nin kimsenin toprağında gözü yoktur ama kendi emniyetimi­ zi de ihmal edemeyiz. Kıbrıs, T ü r kiye’ninkarmna saplanmış bir hançer

gibi duruyor.”

A na.P. lideri Özal, karşılarında duran bu ana sorunların muhakkak çözüleceğini, ancak birbirlerine sım­ sıkı sarılmaları gerektiğini kaydetti. Grubun bu noktaya kadar çok az ha­ ta ile geldiğini ve sürekli başarılı sı­ navlar verdiğini belirten Özal, şöyle devam etti:

“ Şimdi önümüzde hükümetin kuruluşu ve güvenoyu konusu var­ dır. Bakanlık konusunun geçtiğimiz siyasî dönemde partiler içinde bir ta­ kım sıkıntılar yarattığını bilmez de­ ğilim. Yalnız unutulmaması icap eden bir şey var. Bugün yukarıda çiz­ diğim tabloya bakınca bakanlık en zor işlerden biridir. Bu dönem başa­ rılı bakanlık yapmak çok zordur. Ayrıca kırmızı plakayı da çok önem­ semeyin. 20-21 bakan olacak. Bu de­ mektir ki grubumuzun yüzde 10’u kadar arkadaş bu vazifeye gelecek. Aslında bu kapasiteye sahip çok da­ ha fazla arkadaşımız var. Ama he­ men hatırlatayım Anayasa’da bir de­ ğişiklik yapılmıştır. Artık başarısız olan bakan, hükümetin istifasına ge­ rek kalmaksızın değiştirilebilecektir. Ben arkadaşlarımı tanıyorum. Yan­ lış olacak, doğru olacak ama ben bu konuyu kimseyle konuşmayacağım. Kimse de vazifeyi verdiğim zaman reddetmesin. Çünkü bu durumda vazife istenmiyor da vazife verili­ yor.”

SİYASÎ SORUMLULUK

T

URGUT Bey, seçimlerin üzerinden bir ay ve bir gün geçtikten sonra hükümeti kurmakla görevlendirildi. Zaman uzun sayılır. Ne var ki Türkiye bu arada bir de as­ kerden sivile geçişi yaşadı. Meclis Başkanlık Divanı kurulup, Milli Güvenlik Konseyi'nin hukuki varlığı ortadan kalktı ama geçiş hâ­ lâ sona ermedi.

Hükümet yetkisi şu anda da istifa etmiş durumdaki Bülend Ulusu kabinesinin elindedir. Özal’ın listesi tamamlanıp Cumhur­ başkanı Kenan Evren tarafından onaylanıncaya kadar icra 12 Ey­ lül hükümetinin elinde kalacaktır.

Bu bakımdan taşlar yerine oturuncaya kadar, yani en azın­ dan çoğunluk partisi iktidar oluncaya kadar ılımlı bir bekleyiş içinde durmakta fayda var. ülkemizde “Sırf muhalefet için

muhalefet” yapmak eski bir alışkanlıktır. Hatırlarız, daha seçim

sonuçlandığı anda muhalefette kalanlar kazanan partinin ikti­ darı için ömür biçmeye başlarlardı.

“—On ay dayanamazlar...” gibi siyasî kehanette bulunurlardı.

★ ★ ★

Ş

İMDİ hava o değildir. Genellikle ortamı ılımlı tutma ça­ bası gösteriliyor. Tabiî yine Anavatan iktidarına ömür bi­ çenlere rastlanıyor.

“—Bu konjonktür” deniliyor, “Uzun süre devam etmez. So­ runlar çok ağırdır, Anavatan iktidarı İse çeşitli eğilimlerin tesa­ düfi ve geçici ittifakı ile oluşmuştur. Üstelik Anavatan’ın Mec- lis’teki çoğunluğu sadece 11 milletvekiline dayanıyor...”

Kampanya sırasında kendilerini peşinen galip ilân edip de muhalefete düşenlerden dinlediğimiz bu tür yorumları elimizin tersi ile bir yana itmiyoruz. Belki de doğru çıkar.

Ama bu tahmin ve değerlendirmeleri erken buluyoruz. Ayrı­ ca, Millet Meclisi Başkanı seçimi bir gösterge olarak alınırsa, Ana.P.’nin işe iyi başladığını da kabul etmek gerekir. Hem bü­ tünlük göstermişlerdir, hem de ilk anda iyi izlenim veren sivil bir Ana.P. üyesini devletin iki numaralı makamına seçmeyi ba­ şarmışlardır.

Bakarsınız hükümet kurma işinde de aynı tempoyu götürür­ ler.

“_Pekl Anavatan bu işi beceremezse ne olur?” diye şimdi­

den telâşlanmaya da gerek yoktur. Bunalım halinde seçimlerin yenilenmesi, eski anayasaya göre biraz daha kolaylaştırılmış­ tır.

Belki de Özal son günlerde böyle bir değerlendirme yaptığı içindir ki siyasî sorumluluğun Anavatan’a ait olduğunu sık sık hatırlatmaktadır...

★ ★ ★ ✓

J

ECLİS Başkanlık Divanı kurulup, Özal'ın görev verilmek üzere ertesi gün Çankaya'ya çağrılacağı kesinleştiğinde Anavatan liderinin yakınları şöyle konuşuyorlardı:

“ —Turgut Bey özellikle bakan isimleri üzerinde Anavatan’- ın eğilimine uymayan kişilerin kabineye girmesine yol açabile­ cek bir pazarlığa girmeyecek.”

“—Peki ne yapacak, ne diyecek?”

“ —Siyasî sorumluluğun kendi partisine ait olduğunu ifade edecek. Bazı bakanların ya da tümüyle hükümetin başarısız ol­ ması halinde siyasî faturayı Anavatan’ın ödeyeceğini

hatırlata-CöK.**

Bu mantık siyasî açıdan yanlış değildir. Elbette ki Özal lis­ tesini yaparken “başarılı olma” hedefini ön planda tutacaktır. Kendi mizacına göre iyi işbirliği yapabileceği, verim alabilece­ ği arkadaşlarını kabinesine alacaktır.

Bu konuda tercihini iyi yapar ya da kötü yapar. Anavatan'ın siyasî hareketi içinde yer almayanların Özal ve Anavatan adına telaşâ düşmelerine gerek yoktur. Anavatan’ın benimsemediği isimleri ve politikaları bu partiye aşılamak yerine bu partiyi ikti­ darda denemek daha iyidir. Siyasî iddiası, siyasî tecrübesinin çok üzerinde de olsa, seçmenlerin en büyük bölümü bu lidere ve partisine oy vererek kredi açmışlardır.

Özal’ın bu siyasî krediyi kullanmasını engellemeye çalışmak da hata olur, krediyi kullanmasına ortak olmak da...

★ ★ ★

Y

ENİ Anayasa’nın getirdiği özellikler ve askerden sivile ye­ ni geçilmiş olmasının devlette yarattığı kadrosal birikim, Turgut Özal'ın o eski “Abdülmucid Kesblçer” tutumunu Başbakanlık makamında devam ettirse bile ülkeyi ciddî badire­ lere götürmesine engeldir.

Ama, büyük maceralara, dönüşü olmayan çöküşlere gere­ ğinde engel olabilecek imkânların, “parlak bir başarı” vaadiyle milletten yetki almış bir çoğunluk partisinin fiilî iktidarını en­ gellemek için kullanılması, yeni demokrasiyi hızlı “ara rejim”- in çıkmazlarına sürükleyebilir.

Böyle bir ara rejimi, ülke çıkarları için değil, kişisel ikballeri için özleyenlerin ve o yönde dürtükleme yapanların az olmadı- \ ğını da unutmayalım.

Özal, Amerika’nın Sesi Radyosu’na

demeç verdi:

"Kıbrıs konusu

Türk- A B D ilişkisini

te h d it e tm e z"

W ASHINGTON, AA Amerika’nın Sesi Radyosu’na demeç veren Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal, büyük kentleri büyütmektense orta büyüklükteki kentlere doğru sanayileşmeyi geliştir­ mek istediklerini söyledi.

Özal, bunu yaparken de, teşvik sistemini bu taraflara doğru kaydır­ mayı ve altyapı imkânlarını her ta ­ rafa yeni bir şekilde yaymayı düşün­ düklerini bildirdi.

Turgut Özal, Amerika’nın Sesi Radvosu’na verdiği demeçte, kırsal kesimden şehirlere göçü durdurmak diye bir projeleri olmadığını söyle­ di. işsizliğin Türkiye’nin eski bir problemi olduğunu, azaltılabilmesi için kalkınma hızının yüzde yediye çıkması gerektiğini kaydeden Özal, bugünkü imkânlarla yüzde yedilik bir kalkınma hızına bir-iki yıl için­ de varılamayacağını, bunu daha zi­ yade 2-3 yıl olarak düşündüklerini belirtti.

Özal, 1980-82 yıllarında Türki­ ye’de hem millî gelir artarken, hem de enflasyonun aşağıya çekildiğini,

Sıkıyönetim

Baş tarafı 1. Sayfada

amacıyla bu tarihe kadar yayın­ lanmış olan 69 adet komutanlık bildirisinden, konuiarı mahallî gazetelerde yayınlanacak olan:

7, 8, 14, 19, 20, 21, 22, 23, 2 4 ,2 5 , 2 6 ,2 7 ,2 8 , 29, 30, 31,35, 3 7 ,3 8 , 42, 44, 4 5 ,4 7 , 4 8 ,5 1 ,5 3 , 5 7 ,6 0 , 6 1 ,6 2 ,6 3 ve 64 numara­ lı bildiriler yürürlükten kaldırıl­ mıştır.

2 — Grev, lokavt, işyeri ka­ pama, işçi çıkarma, yeni dernek ve resmî senetle kurulan vakıf ve teşekküllerin kurulması veya yeni şubeler açılması, yeni gazete ve dergiler çıkartılması 1401 sayılı yasa gereğince, sıkıyönetim ko­ mutanlığı iznine bağlıdır.

3 — Yürürlükten kaldırılan bildiriler dışındaki bildiriler ve 2669 sayılı kanun ile komutanlı­ ğa verilen sorumluluklar, bugü­ ne kadar olduğu gibi titizlikle uy­ gu lan acak tır. Bölge halkı­ na duyurulur.” (AA)

aynı şekilde bunu yapabileceklerini söyledi.

Türkiye ve NATO

Özal, bir soru üzerine, Türkiye’­ nin NATO’daki rolünün değişmeye­ ceğini, ancak Türkiye’nin NATO ül­ keleri arasında millî geliri en düşük ülke olması nedeniyle NATO’nun öteki zengin ülkelerinin daha fazla yardımcı olmalarını düşündüklerini bildirdi.

Turgut Özal, Kıbrıs politikasının bir devlet politikası haline geldiğini, bu politikada ana çizginin değişme­ yeceğini ifade ederken, Kıbrıs konu­ sunun Türk - Amerikan ilişkilerini tehdit ettiği görüşünde olmadığını bildirdi.

Türk r Yunan ilişkileri

Anavatan Partisi Genel Başkanı Türk - Yunan ilişkileri konusunda da görüşlerini şöyle açıkladı:

“ Türkiye ile Yunanistan arasın­ da meseleler sadece bir Kıbns mese­ lesi değildi. Ege sorunu vardır. Ege adatan sorunu vardır. Ve bu söyle­ diğim konular yıllardır çözüm bek­ leyen konulardır. Biz hükümet ola­ rak Yunanistan’la iyi ilişkiler kur­ mak isteriz. Hatta benim yıllardır düşündüğüm, çözülemeyen bu so ­ runları oturup kavga edecek tarzda konuşmak yerine bunlan bir müddet için dondurmak, bunun yanında bi­ zim daha rahat konuşabileceğimiz, geliştirebileceğimiz konular üzerinde çalışm ak.”

ULUSU HALEFİ ÖZAL'A

"ALLAH KOLAYLIK

VERSİN" DEDİ

A N KA RA, ANKA Başbakan Bülend Ulusu, dün hü­ kümeti kurmakla görevlendirilen ha­ lefi Turgut Özal’la TBMM Genel Kurulu toplantısından sonra bir sü­ re koridor sohbeti yaptı.

Cumhurbaşkanı Evren’in konuş­ masından sonra Özal ve Ulusu Ge­ nel kurul salonundan birlikte kulise çıktılar. Koridorda bir süre “ kulak - kulağa ayak üstü” sohbeti yaptılar, ö zal, Bülend Ulusu’ya TBMM ön kapısına kadar eşlik ederek, uğurla­ dı. Ulusu ayrılırken, ö z a l’a dönerek, “ Allah kolaylık versin” dedi.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

1. Ödüllerin değerlendirilmesinde, ödülün başvuru sahibinin alanı ile ilgili yapmış olduğu çalışmalar için 2019’de verilmiş olması esastır. Daha önce en az

Üniversitemiz için gerekli her türlü, yapı, tesis, onarım, bakım, imalat, etüd, proje, keşif, ihale ve denetleme işlerinde yoğun olarak hizmet veren Yapı

Bu amaçla Hekimhan Mehmet Emin Sungur Meslek Yüksekokulu Birim Faaliyet Raporumuz 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 41 inci maddesine

Ulusal yayınevleri tarafından yayımlanmış kitap editörlüğü sayısı 1 Ulusal yayınevleri tarafından yayımlanmış kitapta bölüm yazarlığı sayısı 22 2021

Hattâ Genç Osmanm otur­ duğu kasır olan sebil methali üstün­ deki tarihî binayı da dahil ederek ca­ mi avlusu duvarları üzerine avlu du­ varını temel

Bunlar›n gezegen yap›s› denklemlerinin öngördü¤ünden daha fliflkin olabilmeleri, ancak derindeki katmanlar›na daha fazla ›s› girifliyle mümkün olabilir.

Nazım Hikmet “ Olmasına olurum ama, kefili benim diye ço­ cuğun başına gelm edik bela kalmaz” dedi.. Ortaya bir sessizlik çöktü, ardından bir ses

Bu çal›flmada uyku apne sendromu ön tan›s› ile uyku laboratuar›nda yatan hasta toplulu- ¤unda genel populasyona göre daha fazla oranda minör- majör kafa travmas› ve