CUMHURİYET
T T -
Ç(C>‘>3C
KÜLTÜR SANAT
Sarkis’in yapıtlanndan oluşan sergi Magasin-Grenoble’da sürüyor
Belleğin geleceğe yansıması
NECM İ SÖ N M E Z (Grenoble) -
Çağ
daş sanat konusundaki etkinlik
leri ile tanınan Grenoble’daki
Magasin (Centre National d’Art
Contemporain), Sarkis’in 1968’-
den itibaren geliştirdiği sanat
felsefesini içeren geniş çaplı bir
sergi düzenledi.‘Seenes de Nuit/
Seenesde Jour’ başlığı altında
açılan bu sergileme, sanatçının
kendi işlerini yeniden yorumla
ması gibi önemli bir özelliği taşı
yor.
Çünkü Sarkis’in sanat kavrayışı ile yola çıkan bir müzenin retrospektif bir Sarkis sergisi yapması imkânsızdır. Bu nedenle, Grenoble’da alışılmışın çok dışında bir toplu sergileme ile izlediğimiz Sarkis’in işleri, belleğin gelecek üzerindeki yansı masına göre izleyiciye sunuluyor.
Gündüz ve gecenin atmosferik bir olay olması dışında, karanlığı ışığa kavuştu ran, ışığı ise tekrar ışıkla birleştiren özel liği, Sarkis’in her biri birer “ thema” olan
10 işini yeniden sahneye çıkarıyor. Sahnelerin mekânı olan gece ilegündüz, kırmızı ve yeşil renkli neonların yardımı ve yalnızca gökyüzündeki meleklerin görebileceği aynaların katkısı ile za manın geçiciliğini sanat yapıtı üzerinde de hissettiriyorlar. Aslına bakılırsa, ser ginin gündüz ışığı ile farklı farklı zaman larda gezilmesi ve bu ışığın “işler” üzerin deki değişimleri içermesi bakımından Sarkis, izleyicisine birtakım ipuçları su- nuyor.Sanıldığı gibi bir yerinden tutulur sa, izleyiciyi gündüze, ışığa çıkaracak yardımlar yok sergide. İzlediğimiz “sah- ne”de, yaklaşık olarak otuz yılı kapsa yan bir süreç içinde oluşturulmuş ve oluş süreçleri ile hiçbir zaman tamamlan mamış, tamamlanması geleceğe, gelecek teki izleyiciye bırakılmış “açık-sanat- yapıtları” ile karşılaşıyoruz.
Ses ve ışık gibi öğeler dışında, ısının, sı caklığın da birer eleman olarak kullanıl dığı işlerde, birbirine gönderme yapan, birbiri ile bütünleştikçe tamamlanan gizli geçiş yerleri var. Bu sergide, gökyüzünü tüm evreleri ile inceleyebilecek bir teles kopun merceği üzerine yapıştırılmış Rus ya baskılı pulun Andre Rublev’e ait ol ması, gece sahnelerini bekleyen küçük bir Afrika Maskı’nın duvara gizlenmiş olu şu, her sahnenin altında ses ve görüntü bantlarının yer alması gibi küçük özellik ler bizi koridorlara götürüyor.
Otuz yıllık zaman sürecinin tamamen bir koridor olduğunu düşünürsek,
Sar-Sarkis’in Scenes de Nuit/Scenes de Jour adlı sergisinden
kis’in her “ışı” ile bu koridoru ördüğünü kararmasıyla birlikte daha da çekicileşi- ve geçmiş ile gelecek arasında ilişkiyi sıkı yor. Gündüz sahneleri arasında, sıkı kavradığını algılayabiliriz. “schatz” (hazine) kelimesinin neonlarla
Bu ilişki, mekânlara ve o mekânlara ait yazıldığı, sanatçının gerçekleştirdiği işle- nesnelere bağlı olarak bir bütünlük oluş- rinin suluboya ile eskiz olarak tekrar çiz- turuyor. En ilginç özelliklerinden biri de diği çalışma, bir anlamda, doğduğundan bu kapsamlı serginin tamamının, avuç içi beri yaşadığı zamanı, kendi hayatını ele kadar kuçuk kareli bir defter içinde ta- alan otobiyografik bir özellik barındın- mamlanmış olması. Bu küçük defter, ta- yor içinde.
banı ayna ile kaplı camekânın içinde sanki Bellek sözcüğü anıların toplandığı ve tüm sergi izleyicilerine bir ışık taşıyor buna paralel olarak çalıştırıldığı bir yeti- gibi. Gündüz ile gece arasında kalan yi kapsıyor. Sarkis’in, çağının sorumlu- ikindi boyunca sergi en anlamlı, en etki- luğunu üzerinde taşıyan bir sanatçı ola- leyici durumuna geçiyor. Sarkis’in neon- rak gerçekleştirdiği her çalışması, belle- la adeta yüzdürdüğü her sahne, havanın ğin yeni bir arkeolojik kazıya tabi tutul
ması sonucu oluştuğu için çıkan işler, dünya ve bu dünyanın her yerindeki ya şanmışlığı içerir. Yaşanmışlık, başka bir deyişle bu dünyanın içine atılmışlık Sar- kis’te çoğu kez geriye çekilmeleri, sus kunlukları da birlikte getirir. Bu toplu sergilemeyi izlerken duyumsanan sus kunluk, en yalın malzeme ile mümkün ol duğu kadar derine inme ile yakından il gili. Suskunluk anlarından konuşanlar yalnızca melekler oluyor, bu içimizdeki meleklerdir. Sarkis de bu toplu sergisini bir melek olan Sergej Paradjanov’a ithaf ederken şunu söylüyor gibi: “ Meleklerini bul.”
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi